Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

21 TEVET

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5782

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:06

17:21

-----

Yeruşalayim

16:06

17:26

Tel Aviv

16:20

17:23

25 ARALIK

Tel Aviv

16:25

17:27

İstanbul

17:25

18:06

2021

İstanbul

17:30

18:11

İzmir

17:35

18:25

İzmir

17:40

1830

ŞEMOT- שמות

 

 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot 1:1-6:1)

Yosef’in ölümüyle Bereşit kitabı bitmiştir. Tora'nın ikinci kitabı Şemot, Yaakov'un oğullarından oluşan ve "Bene-Yisrael" adını alan milletin bağımsızlığa kavuşmasını konu eder. Bu haftaki peraşamızın başında, Mısır hakimi Paro'nun, Bene-Yisrael'in gösterdiği nüfus patlamasından korkarak onları köleliğe zorlamasını okuruz. Ancak doğum oranı buna rağmen artınca, Paro Yahudi ebeleri çağırır ve doğan tüm erkekleri öldürmelerini emreder. Ebelerden biri olan ve bu emri uygulamayı reddeden Yoheved, bir süre sonra Moşe'yi doğurur ve gizli verdiği ilk emrin işe yaramadığını gören Paro'nun, doğan tüm erkek çocukların Nil Nehri'ne atılmasını gerektiren ikinci ve bu kez açık emrinden korumak için, Moşe'yi bir sepet içinde Nil sazlıkları arasına bırakır. Paro'nun kızı Moşe'yi bularak, onun büyük olasılıkla İbrani olduğunu anlamasına rağmen onu evlat edinir. Moşe'nin olayı başından itibaren seyretmekte olan ablası Miryam, kimsenin sütünü kabul etmeyen Moşe için, Paro'nun kızına bir sütanne teklif eder. Bu sütanne, Yoheved'den başkası değildir. Moşe böylece sarayda, kendi annesinin denetiminde büyür.
Yıllar sonra Moşe bir İbrani'yi dövmekte olan bir Mısırlı'yı öldürür. Bu olay sonucunda hayatı tehlikeye giren Moşe Midyan'a gider; burada, çobanlarla başı derde giren Tsipora'yı kurtarır ve onunla evlenerek Yitro'nun damadı olur. Yitro'nun çobanlığını yapan Moşe, sürüsüyle birlikte Horev (Sinay) Dağı'nın yanından geçerken, ateş içinde olmasına rağmen yanmayan bir çalılık fark eder. İlgisi uyanan Moşe yaklaşınca Tanrı kendisiyle iletişim kurarak, kendisine, kölelikten çıkaracağı Bene-Yisrael'i, atalarına vaat etmiş olduğu topraklara götürmesini emreder. Halkın kendisine inanmayacağından endişelenen Moşe kabul etmeyince Tanrı, inanırlığını sağlaması için ona üç tane mucize yapmasını söyler: Asası yılana dönüşecek, sağlıklı eli bir anda cüzamı andıran yaralarla dolacak, su kana çevrilecektir.
Moşe iyi bir konuşmacı olmadığını öne sürünce Tanrı, Aaron'un onun sözcülüğünü yapacağını söyler. Mısır'a dönen Moşe'yi Aaron karşılar; ikisi Paro'nun karşısına çıkarak Bene-Yisrael'i serbest bırakmasını talep ederler. Paro'nun buna cevabı, Bene-Yisrael üzerindeki baskıyı artırma şeklinde olur. Buna göre Bene-Yisrael'e artık hammadde verilmeyecek, ama üretimde günlük tuğla kotasına ulaşmaları yine de beklenecektir. Halk tüm ruhunu kaybetmiştir. Tanrı, duruma içerleyen Moşe'yi, Paro'nun sonunda Bene-Yisrael'i serbest bırakmak zorunda kalacağına ikna eder.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf
BAHANELER

Peraşamızda Tanrı ile Moşe’nin ilk kez karşılaşması “yanan çalı” olayında meydana gelir. Burada Tanrı Moşe’yi Bene Yisrael’i kurtarmakla görevlendirmek ister ancak Moşe ilk aşamada bunu kabul etmez. “Lo iş devarim anohi gam temol gam şilşom” pasuğunda dediği gibi Moşe bir “söz insanı” olmadığını, konuşmasında engel olduğunu Tanrı ile paylaşmaktadır. Birçok açıklayıcının buradaki ifadeleri incelediğine tanık oluyoruz.

Bahanelere bakış: Rav Hida “Devarim Ahadim” adlı kitabında Moşe’nin bu görevi nasıl reddettiğini sorgular. İbraniler Mısır ülkesinde büyük acılar çekmekte iken ve Tanrı Moşe’ye onları özgürlüğe kavuşturması için görev verirken hangi gerekçe ile bu görevi Moşe’nin reddettiğini anlayabilmek kolay değildir. Moşe kabul etmemek için bazı “bahaneler” üretir ki bu bahaneler durumun ciddiyeti karşısında önemli değildir.

Rav Hida bunun cevabının Moşe’nin “iş devarim – söz insanı” olmadığını söylediği ifadede bulunduğunu öğretir. Moşe bu görevi yerine getirmek konusunda fiziksel bir engele sahip değildir. Moşe bu görevi kabul etmesinin “uygun” olmayacağına dikkat çekmek ister. Neticede Moşe firavunun kızı tarafından nehirden kurtarılmış, Batya ona bir nevi anne olmuş ve firavunun sarayında büyümüştür. Ne olursa olsun Moşe onlara bir minnet borcu olduğunu düşünmektedir.

Rav Hida Moşe’nin asıl seçilme nedeninin tam olarak da bu minnet olduğunun altını çizer. Evet Moşe firavunun ailesine borçludur ve minnet duymaktadır. Ancak hangi hakla firavun Yosef’i tanımamayı seçerek nankörlük yapmaktadır? Firavun Yosef’i tanımamakta veya tanımayı reddetmektedir. Yosef’in Mısır ülkesine yapmış olduğu katkıyı yok saymaktadır. Yosef sadece Mısır ülkesini kıtlıktan kurtarmakla kalmayıp onların o dönemde dünyada güçlü ve müreffeh bir ülke olmalarını temin etmiştir. Firavun ise bunu görmemezlikten gelerek halka iyi ve nazik davranacağına onların ellerinden her şeylerini almakla kalmayıp onları köleleştirmiştir. Nankör davranan firavunun karşısına bu nankörlüğünü yüzüne vuracak bir kişinin gitmesi gerekmektedir. Bu da tam olarak Moşe’dir.

Minnettarlık: Moşe red gerekçesini açıklarken “gam temol gam şilşom” ifadesini kullanır ve firavuna uzun zamandır minnet duyduğunu söyler. Yıllar önce belki de istemeden firavunun kendisine gösterdiği nezaketin etkisinde olması olağandır çünkü Moşe “akarat atov – minnettarlık ” konusunda hassastır. Bu özellik hepimizin bizlere yapılan iyilikleri hatırlamamız gerektiğini gösterir. Minnettarlık sadece bizlere hizmet eden kişiye teşekkür etmekle sınırlı değildir. Geçmişte bizlere yapılan iyilikleri hatırda tutmak ve nankörlük etme yanlışına düşmemek gerekir.

Bize emeği geçenleri reddedememek: Rabi Eli Mansour bir keresinde bir kadından, düzenlediği bir görevde konuşup konuşamayacağını soran bir telefon alır. Yoğun programı her konuşma davetini kabul etmesine izin vermediğinden başlangıçta bu daveti kabul etmeye hazır değildir. Konuşma sırasında kadının ismini tanıdığını fark eder ve bunu ona söyler. Konuşma ricası Rabi’nin ilkokul öğretmeninden gelmektedir. Bu ona okuma ve yazmayı öğreten birinci sınıf öğretmenidir. Rabi daveti hemen kabul eder. Kabul etmeme şansı yoktur çünkü öğreniminin başlangıcının temelini atan öğretmeni ondan bir şey istemektedir. Ona büyük bir minnet borcu vardır. Rabi öğretmeninin düzenlediği etkinliğe konuşmacı olarak katılarak minnetini bu yolla ifade edebilmeyi seçer.

Öğrencilerini mütevazi bir yaşam ve çoğu zaman zor koşullar altında eğitmek için çok çalışan öğretmenlerimize borçlu olduğumuz minnettarlığı hayal etmek bile kolay değildir. Yıllar ve on yıllar sonra bile, bizim veya çocuklarımızın gelişiminde onların oynadıkları hayati rolü asla unutmamalıyız.

Bu aynı zamanda ebeveynlerimiz, eşlerimiz, iş ortaklarımız ve arkadaşlarımız için de geçerlidir. Annelerimiz dokuz aylık hamilelik, emek, uykusuz geceler ve ebeveynliğin sayısız diğer zorluklarına katlandılar. Onlara zamanımızı ve sevgimizi borçlu olduğumuzu hatırdan çıkarmamak gerekir. Eşlerimiz hayatlarını bizimle paylaşır. Bunu da kendimize sıklıkla hatırlatmamız gerekir.

Teşekkür: Yahudi ismi Yaakov’un dördüncü oğlu olan Yehuda’dan gelir. Lea oğluna isim koyarken “apaam ode et Ad… - şimdi Tanrı’ya teşekkür edeceğim” demiştir. İsmimiz teşekkür etmek anlamına gelen “leodot” fiilinden gelmektedir. O halde “akarat atov” dediğimiz minnettarlık, yapılan iyiliği anımsamak bizim genlerimize işlenmiş gibidir. İnsanların bizlere yaptıkları iyilikleri hatırlamak bir yana Tanrı’nın her sabah uyanmamızı sağlayarak verdiği bütün nimetler için teşekkür etmeyi asla unutmamak gerekir.

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

ויפן כה וכה ויירא כי אין איש                                                                               

"Ve bir o yana bir bu yana döndü ve kimsenin olmadığını gördü." (Şemot 2:12)

Moşe peygamberimiz, Mısırlı bir görevlinin İsrailli bir köleyi dövdüğünü gördüğünde, Mısırlıyı yere sermeden önce etrafına bakındı. Tora’da bahsi geçen bu cümle; Moşe Rabenu Mısırlıyı öldürdüğünde görülmeyeceğinden emin olmak istediği anlamına gelebilir.

Bu cümle aslında farklı bir şekilde yorumlanabilir. Moşe, yaşamı boyunca sarayda büyüdüğü zamanlarda bile kölelik sistemini tasvip etmemiş ve gördüğü haksızlıklar karşısında öfkelenmişti. Bir grup insanın başka bir grup insana baskı yaptığını, kölelere insancıl davranmadığını ve sanki mal gibi davrandıklarını gördü. İnsanlıktan çıkan Mısırlılar, İsraeloğullarını dövmekten, onları yıpratıcı işler yapmaya zorlamaktan, çocuklarını ölüme mahkûm etmekten pişmanlık duymadılar. Mısır görev yöneticileri insanlıklarını kaybetmişlerdi. Kölelere yönelik kötü muamele fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da yıprandırıyor ve ağır bir bedel ödüyorlardı; köleler kendilerini efendilerinden daha aşağıda görmeye başladılar; özgürlükleriyle birlikte öz saygılarını da yitirdiler.

Moşe, bir Mısırlının bir İbrani bir köleyi dövdüğü olayla karşı karşıya kaldığında, Tora bizlere "hiç kimsenin olmadığını" fark etti –kelimeleri ile Mısırlı görevlilerinin zalim vahşi bir canavara, ezilen İbrani ise bir iş hayvanına dönüştüğünü ifade etmektedir. Maalesef insan unsuru yok olmuştu; merhamet yoktu, karşılıklı saygı yoktu, birbirlerine sempati yoktu. Moşe bu durumda olayları durdurabilecek bir sistemin, adaletin olmadığını "hiç kimsenin olmadığını" fark edince adalet adına insanı koruma adına Mısırlıyı öldürdü – ama maalesef bu da sorunu hiç çözmedi. Daha sonra kendi hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kaldı. Midyan’da uzun yıllar yalnız bir çoban olarak çalışmak zorunda kaldı. Mısır'da meydana gelen adaletsizliklerle baş edemiyordu - 'insanın olmadığı' bir ülke, insanların insan olma yerine hayvan statüsüne, nesnelere indirgendiği bir ülke.

Tora'nın İsrailli kölelerin kurtuluşuyla ilgili anlatılan peraşanın bu bölümü, nihayetinde her insanın özgür olma, onurlu bir insan olma, bir insan olarak muamele görme ve başkalarına insan gibi davranma ve insanların yaşama hakkına sahip olduğunu öğreten derin bir derstir. Kölelik hem zalime hem de mazlumlara kötülüktür. Bu, insan yaşamının kutsallığının ihlalidir.

Başkalarının insanlıktan çıkarılması sadece küçümsemeye ve hatta köleliğe yol açmaz; şiddete ve cinayete yol açar. İnsanlıktan çıkarma, teröristlerin cinayeti meşrulaştırma şeklidir: kurbanlarını, Tanrı'nın suretinde yaratılmış hemcinsleri olarak değil, aşağılık varlıklar, kâfirler olarak görürler. İnsanlıktan çıkarma, “öteki”olarak algılananlara - farklı etnik kökene, dine, ırka, inanca sahip insanlara karşı ayrımcılığa neden olur.

Bir grubun üyeleri kendilerini diğer grubun insanlarından doğuştan üstün hissettiklerinde ve onları klişeleştirmeye ve insanlıktan çıkarmaya giriştiğinde toplumun başının belada olduğunu biliyoruz.       Bir kökenden gelen Yahudiler kendilerini başka bir geçmişe sahip Yahudilerden üstün hissettiklerinde veya başka insanlardan üstün olduklarını düşündüklerinde, ayrımcı davranış ve dil sergilediklerinde, davranışları, hareketleri ve tavırları ile insanlıktan çıkardıklarında, Yahudi halkının içinde ahlaki bir çöküş olduğunu biliyoruz.

İnsanlar birbirlerine nesneler gibi davrandıklarında, insanlık acı çeker. İnsanlar, diğer insanlarla olan akrabalıklarını gördüklerinde ve birbirlerine saygıyla davrandıklarında, insanlık kurtuluş sürecine başlar. Kendi insanlığımızı ancak hemcinslerimizin her birinin insanlığını tanıdığımızda koruyabiliriz.

Adaletin, merhametin, toplumsal haksızlığa uğranan her türlü olayda Yahudi olarak elimizden geleni gerektiği şekilde yapmamız gerekiyor.

Kendi eylemlerimizi bir eleştiri süzgecinden geçirmemiz ve toplumsal bir haksızlığa veya ahlaki bir kabahate neden olan herhangi bir düzene doğrudan veya dolaylı olarak destek verme yönünde herhangi bir sorumluluğa sahip olup olmadığımızı kontrol etmemiz gerekir.

Mişna’nın Pirke Avot’taki şu sözleri, hayat boyunca bize bir hatırlatıcı olmalıdır:

“Adam olmayan yerde adam olmaya çalış” (Mişna – Pirke Avot 2:6)

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Kiduş söyleyen biri tekrar Kiduş söyleyebilir mi?

Kiduş söylemeyi bilmeyen birini hova dediğimiz zorunluluğu yerine getirmesi için kendi Kiduş söylemiş olsa bile arkadaşı için tekrar söyleyebilir. Bu durumda şaraptan içmesi gereken kişi dinleyendir. 

LEHU NERANENA L’AD…
Rav İsak Alaluf

Özellikle on yedinci yüzyılda tanınan bir şair, söz yazarı ve Rabi’den söz etmek isteriz. Rabi Yosef Ganso. Türkiye'de Bursa'da yaşadı ve yaşlılığında Yeruşalayim’e göz ederek yaşamını orada tamamladı. Önde gelen bir din alimi olarak ünlenmiş bir piyyutim kitabı yazmıştır. Açık bir üslupla yazılan ilahiler, Rabi İsrael *Najara'nın etkisini gözler önüne serer, ancak aynı zamanda çağdaşlarına ve zamanına özgü bir tarzda özgündür. İlahilerin birçoğu Aramicedir.

 

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf

Atseret gününde iş yapmama mitsvası. Sefer Ahinuh Pesah’ın birinci günü için söylediğini burada yineler. Tora “mikra kodeş” ifadesini kullandığında o günün kutsanması gerkir. Bu da iş yapma yasağını beraberinde getirir. Geleneğe göre Sivan ayının altısına denk gelen bu bayram kültürümüzde Şavuot Bayramı olarak bilinir.

HAFTANIN SÖZÜ

“İnsanlar, açık denizde dalgalarla nasıl boğuştuğunuza değil, gemiyi limana ulaştırıp ulaştıramadığınıza bakar.” (Victor Hugo)