Haftanın Peraşası BülteniTora bir kadının doğum yaptıktan sonra korban getirmesini emreder...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  21 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:36

7:50

-----

Yeruşalayim

6:41

7:55

Tel Aviv

6:51

7:52

3 İyar

Tel Aviv

6:56

7:58

İstanbul

7:36

8:16

5767

İstanbul

7:44

8:24

TAZRİA-METSORA

 Hatırlatmalar:

ü 22 Nisan Pazar: Yom Azikaron

ü 23 Nisan Pazartesi: Yom Aatsmaut

ü 2 Mayıs Çarşamba: Pesah Şeni

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 12:1 - 13:59 / 14:1 - 15:33)

[www.ohr.org.il]

Tora bir kadının doğum yaptıktan sonra korban getirmesini emreder. Erkek bir bebek, doğumunun sekizinci gününde sünnet edilecektir. Tora bunun ardından (genel olarak cüzzam olarak çevrilse de, aslında) manevi ve mucizevi bir rahatsızlık olan Tsaraat'tan söz eder. Bu rahatsızlık, manevi hatalar sebebiyle insanları, giysileri ve binaları etkileyebilmekteydi. Koenler bu rahatsızlık konusunda uzman kişiler olduğu için, şüphe durumunda hastalığın sebep olduğu lekeler onlara gösterilmeliydi. Lekenin Tsaraat belirtisi olup olmadığına karar verecek kişi olan Koen, gerektiği takdirde rahatsız kişiyi bir hafta boyunca halktan izole ederdi. Rahatsızlıkta herhangi bir değişiklik olmaması durumunda, bu yalnız yaşam ikinci bir haftaya yayılır ve bunun sonucunda Koen tekrar adamı inceler ve statüsünü belirlerdi. Tora Tsaraat'ın değişik türlerini konu eder. Tsaraat'a yakalandığı kesinleşmiş bir kişi yırtık elbiseler giymeli, saçlarını kesmemeli ve çevresindekileri manevi olarak sorunlu olduğu konusunda bilgilendirmeliydi. Başkalarıyla normal temasta bulunması yasaktı. Tazria peraşası Tsaraat'ın elbiseler üzerinde görülen çeşidi ile ilgili detaylarla sona erer.

Bu hafta okunan ikinci peraşa Metsora'da, Tora, yalıtılma ile geçirilen sürenin sonunda bir Metsora'nın (Tsaraat rahatsızlığına yakalanmış kişi) geçmesi gereken prosedürden söz etmektedir. Bu süreç bir hafta sürmekte, bazı sunuları ve Mikve'ye dalmayı gerektirmektedir. Bunların ardından bir Koen'in, Metsora'yı "temiz" ilan etmesi gerekirdi. Düşük ekonomik düzeye sahip bir Metsora, pahalı hayvanlar yerine daha küçük boyutlu hayvanlar sunabilirdi. Bir Koen herhangi bir binadaki lekeleri Tsaraat olarak teşhis etmeden önce, evin içindeki eşyalar, bu teşhisten "nasiplerini almalarının" önlenmesi amacıyla dışarı çıkarılırdı. Binalarda görülen Tsaraat, duvarın o bölümünün yıkılmasıyla ortadan kaldırılırdı. Fakat bir daha ortaya çıkması durumunda tüm bina temelinden yıkılmalıydı. Tora bunların ardından, bir kişiyi Tame (manevi açıdan temiz olmayan) duruma sokabilen ve bu şekilde onun kutsal objelerle temasını yasak hale getiren çeşitli anormal vücut salgılarından ve arınma sürecinden bahseder.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Geçerli Varsayımlar

 

Bütün Yahudi kanunu veya dünyadaki bütün kanun sistemleri, mantıklı varsayımlar üstüne kurulmuştur. Yahudi kanununda bu kavrama - hazaka denir, yani, belirli bir durum tarih boyunca nasıl süregelmişse, aynı şekilde devam eder varsayımıdır. Bu yüzden, Yahudi kanununda, bir kocanın, bir şekilde ortalıktan kaybolduysa bile, hâlâ yaşadığı varsayılır. Belli bir yerde bulunan nesnelerin, daha önce de orada oldukları ve oraya götürülmedikleri varsayılır. Bir kişinin soyunda bilinen kusurlar yoksa, o zaman o kişinin soyağacı kusursuz olarak kabul edilir. Hazaka'nın,Yahudi prensiplerine göre, nasıl çalıştığını gösteren birçok örnek vardır. Esasında, Talmud "gedola hazaka" ("hazaka büyüktür") prensibini haykırır - yani, hazaka, diğer bütün kuralları aşan büyük bir kanuni esastır. Bu haftaki Tora peraşasında da, hazakaya olan bu bağlılığın temeli yer almaktadır.

 

Peraşamızda tanımlanan negaimden, yani tsaraat türü lekelerden bir tanesi, kişinin evinin duvarlarına yayılan bir çeşit tsaraat lekesidir. Lekenin yayılıp yayılmadığını tespit eden Koen, bu kararı, binaların teftişinden sonra alabilir. Talmud bu noktada bir soru sorar. Belki Koen'in evden çıkmasından kararını söylemesine kadar olan birkaç saniye içinde söz konusu lekenin özellikleri değişir? Belki leke genişler ya da daralır? O zaman Koen'in kararı yanlış olmayacak mıdır? Talmud burada da hazaka prensibini uygular. Yani Koen teftişi tamamladığında, leke ne büyüklükte ise, evi terk ettiğinde de aynı büyüklüğünü koruduğu varsayılır.

 

Hayatta varsayımlar geçerlidir. İnsanlar geçmişteki davranışları ile, ailelerinin tarihçesiyle, soyağacı ile ve geçmişteki deneyimleri ile yargılanırlar. Yasal temellere dayanan varsayımları yok saymak çılgınlıktır. Kişi, karşısında gözünün içine bakan gerçekleri, kişinin ideolojisine veya hayatın arzu edilen bakış açısına uymuyorsa bile, yok sayamaz. Bu, kişisel ve ulusal hayatın bütün alanları için geçerlidir. Bir çocuğa, güçlü bir Tora eğitiminin temeli verilmezse, o çocuğun Yahudilik'e nasılsa bir şekilde bağlanacağına güvenilemez. Hazaka prensibi, bu tipteki bir davranışın hüsnü kuruntudan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Kişi, basitçe düşmanlarının uzaklaşmasını dilemekle kendini güvende hissedemez. Kendisini bir kaplanın artık etobur olmadığına ikna edemez. Etse bile bu bir şeyi değiştirmez. Bunlar, hazaka prensibinin çok açık olduğu noktalardır Ancak hazakanın esas dersi, insan doğasının kolayca değişmediğinin ve eskiden ne idiyse, büyük olasılıkla şimdi de aynı olduğunun farkında olmaktır. Yahudi tarihinin, neyin işe yaradığı ve neyin başarısız olduğu konusundaki dersleri, güçlü bir varsayımın temelini oluşturur. "Gedola Hazaka". Bugünkü Yahudi toplumunun bütün "yenilik" kavramlarının hiçbir yeni değildir. Hepsi tarih boyunca çeşitli evrelerde de mevcuttu. Ama bunlar, tarih boyunca Yahudi devamlılığına, ulusal güce ve güvene katkıda bulunmakta başarısız olmuşlardır. Geçmiş, şimdiki seçenekler ve kararlarla ilgili olarak, katı bir üstad ve sert bir eğitmendir. Geçmişi ve onun hazakasını inkâr etmek, tehlikeli ve ne pahasına olursa olsun, kaçınılması gereken bir yoldur.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Dedikodu Sütunu

 

Bu haftaki peraşa, daha çok metsora, yani tsaraat rahatsızlığına yakalanmış kişi ile ilgili kuralları ele alır. Birçok vesileyle belirttiğimiz gibi, tsaraatıngerçek nedeni, iftira ve kötü niyetle yapılan dedikodudur. Derinin üst bölümünde beliren lekelerle kendini gösteren bu rahatsızlığa yakalanan  kişiler, bir müddet için, kamptan ve surlu şehirlerin içinden uzaklaştırılıyorlardı. Rahatsızlığın sebebi manevi olduğu gibi, tedavisi de maneviyatla ilgiliydi. Tanrı, bu kişinin, gerçekten de pişman olduğunu gördüğü zaman, rahatsızlık yok oluyor ve söz konusu kişi tekrar topluma karışıyordu.

 

Bu rahatsızlığa daha yakından bir göz atalım. Bir insan bu korkunç bir rahatsızlığa yakalanıyor. Sıkıntı ve utanç içinde, ailesini terketmeye ve kampın dışında yaşamaya zorlanıyor. Bu cezanın amacı nedir? Yerel Yahudi gazetesinde, kamu önünde özür dilemesi daha uygun olmaz mıydı?

 

Her Tanrısal cezanın, intikam amacı taşımadığı, daha ziyade bir terapi şekli olduğunu anlamalıyız. Metsora kampa girmekten men edilir, çünkü başkaları hakkında kötü konuşmuştur. Şu anda, kamp sınırlarının dışında ve insanlardan uzak olan hasta kişi, kendisine eşlik edecek birileri için yalvarır hale gelir. Bir çeşit hücre hapsindedir. Bir insan sesi duymayı özleyecek ve bu dünyayı başkaları ile paylaştığımız için, ne kadar şanslı olduğumuzu anlayacak hale gelecektir. Kardeşliğin ve birliğin önemini bir kere kavrayınca, metsora, kelimelerin gerçek gücünü ve uygun bir şekilde kullanılmadıkları takdirde, başkaları üstünde yaratacakları korkunç etkileri anlayacaktır. Ahlakî bir uyanış deneyimleyecektir.

 

Muhtemelen zaten farkında olduğumuz gibi, bu hastalık artık mevcut değildir. Kim bilie; belki de, Tanrı, günümüzde çoğumuzun bu hastalığı ömür boyu bedenimizde taşıyacağımızı gördüğü için, rahatsızlığı yürürlükten kaldırmıştır. Yine de, tsaraatın sunduğu ders hâlâ geçerlidir. Başkaları ile gündelik ilişkilerimizde, ne kadar da dikkatli olmalıyız. Maalesef, iftira ve dedikodu duymaya çok alıştık. Birinin "Madam Filanca'nın başına neler geldi, duydun mu?" sözlerini söylediğini duyduğumuzda, hevesle kulak kabartmak bir yana, konuyu değiştirmeye veya oradan bir an önce uzaklaşmaya çalışmalıyız, çünkü Hahamlarımız'ın söyledikleri gibi, dedikoduyu dinleyen kişi, onu söyleyen kişi kadar suçludur. Metsoranın dersini öğrenelim ve insan arkadaşlığının gerçek anlamını fark edelim.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Bir Annenin Getirdiği Korbanlar

 

Mitsva: Tora kanununa göre bir kadın erkek çocuk doğurduktan sonra yedi gün boyunca, kız çocuğu doğurduktan sonra da, on dört gün boyunca temeadır [yani arınmayı gerektiren bir durumdadır ve Bet-Amikdaş'la ilgili konularda pay sahibi olamaz]. Daha sonra, erkek çocuk doğurmuşsa ek bir otuz üç gün, bir kız çocuğu için ise ek bir altmış altı gün bekler ve mikveye dalıp arındıktan sonra, bir Hatat-korbanı bir de Ola-korbanı getirmelidir (Vayikra 12:2).

 

[Konuya girmeden önce, yukarıda verilen kanunların Bet-Amikdaş dönemi için geçerli olduğunun altını çizelim. Günümüzde ise doğum yapmış bir kadın, doğum sonrası kanamaları tamamen durduktan sonra, en ufak bir kanamanın bile olmadığı aralıksız yedi günlük bir süre boyunca beklemeli ve sonra mikveye dalmalıdır. Bu süre içinde kocasıyla fiziksel her türlü ilişki yasaktır.]

 

Yeni anne çileli bir dönemden sonra, hayatta kalabildiği için bir Ola-korbanı ve doğum sırasında sancı çekerken, bir daha doğurmamak üzere muhtemelen boş yeminler etmiş olması ihtimaline karşı bir Hatat-korbanı getirirdi.

 

Garip olan, yeni bir hayat gücünün, yani döl yatağından çıkacak olan bebeğe, bir tuma durumunun eşlik etmesidir. Bunu garip yapan şey, tumanın, kutsiyetin önünde engel teşkil eden olumsuz bir konum olması ve genelde ölümle bağlantılı olmasıdır. Oysa burada tam tersine, yeni bir yaşam söz konusudur. O halde, bebek doğduğunda, hayatın "başlangıcı", neden çelişkili olarak, ölümle ilişkili bir konumu yanında getirmektedir?

 

Yaratılışın ve doğumun gücü muazzamdır. İnsanın "yaratıcı olması", "kaderini çizme özgürlüğü ile yaratma" şeklindeki Tanrı'dan gelen armağanını ve gücünü ifade etme çabasıdır. Bunun neticesinde, yaşam gücünün kendisi, doğal olarak, beraberinde büyük bir "risk" ve "sağlık uyarısı" taşır.

 

Evrenin yaratılışındaki gibi, bireyin yaratılışında da, iyi ve kötü güçlerin arasında, amansız bir mücadele yer alır. Kişinin yaşamında, bu iç savaşın şiddeti, günler ve yıllar boyunca devam eder. Ve insan son nefesini verene kadar, bundan kaçamaz. İşte bu yüzden, Kral Şelomo, geleceği belirsiz olan "denize açılan bir gemiden" (bebeğin doğumunu) ziyade, "limana dönen gemiyi" (yaşamını gerektiği gibi yaşamış bir tsadikin ölümünü) övmeyi tercih etmiştir.

 

İki farklı ihtimal vardır. Zıplatılan ve kucaklanan bir bebeğin büyük bir gizli gücü vardır; bu gizli gücünü gerçekleştirmek ve Yaradanı'na hizmet etmek üzere, dürüst bir kişi olarak büyüyebilir. Dünyayı daha iyiye doğru değiştirmek niyetiyle, bir "iyilik aracı" ve Tanrı'ya hizmet eden bir kişi olabilir. Buna rağmen, hayata eşlik eden özgür seçim ödülü tehlikelidir. Tanrı korusun, bu aynı masum çocuk, kötülük, olumsuzluk ve ahlâksızlığın bir temsilcisi olarak da büyüyebilir. Yeni doğan bir bebek, iyilik ve kötülükle karşılaşacaktır. Ve onların arasında seçim yapmak zorundadır.

 

Tora "İnsan yüreğinin çocukluğundan itibaren kötülüğe eğilimi olduğunu" gözlemler (Bereşit 8:21). Yetser Ara veya Kötü Eğilim, çocuk doğar doğmaz ortaya çıkar. Talmud'da (Sanedrin 91b) yetser ara etkisinin, embriyo oluşurken değil, daha ziyade doğum anında ortaya çıktığını iddia eden Roma İmparatoru Antoninus ve Rabi Yeuda Anasi arasındaki bir münazara kayıtlıdır. Bunun Tora'daki bir dayanağı "günah kapıda pusudadır" (Bereşit 4:7) ifadesidir. Buna karşılık Yetser Atov, İyi Eğilim, ancak çocuk ergenlik çağına ve zihinsel olgunluğa yaklaştığı zaman, kendini belli etmeye başlar.

 

Bu nedenlerdir ki, bebeğin doğumu, yaşamın başlangıcı olmasına rağmen, tumaya neden olur. Çünkü yetser aranın, kişinin benliğinde somutlaşmasına ve kötülüğün onun benliğindeki yaratılışına işaret eder. (Nitekim yetser sözcüğü "yaratılış" anlamına gelir ve böylece yetser ara ifadesi aynı zamanda "kötünün yaratılışı" anlamı taşıyabilir.) Tuma ölümle bağlantılıdır ve "tüm yaşamın Kaynağı" olan Tanrı'dan uzaklaşmayı ifade eder. İnsanın yetser araya kapılması, Tanrı'dan uzaklaşması anlamına gelir.

 

Geriye kalan ve hayat boyunca anlaşılacak olan şey, çocuğun, özgür iradesi ve yaşam gücünü, iyilik, kutsallık ve saflık olarak olumlu bir güce dönüştürmeye vakfederek, kendi içindeki Kötü Eğilimi yenmeyi, kendi kişisel görevi olarak başarıp başarmayacağıdır.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Tefilin

 

Tefilin iki temel kısımdan oluşur: Bayit (Ev) adı verilen küp kutu ve ona bağlı olan deri şerit (Retsua).

 

Tefilin her zaman siyah ve tam bir küp şeklindedir; kesinlikle yıpranmamış, şeklinin ozulmamış, renginin atmamış olması gerekir. Şeritler Tefilin'in arkasından çıkar. Bayit kısmı şeride göre daha kutsaldır, çünkü kutunun içinde, Tora'nın tefilin emrinden bahseden dört peraşasının yazılı olduğu deri parşömenler bulunur.

 

Kafaya yerleştirilen kutu dört ana bölmeden oluşur. Bu bölmeler dışarıdan da, onları ayıran üç çentik çizgisiyle fark edilebilir. Dört bölmenin her birinde, bahsedilen dört peraşadan biri bulunur. Kutunun her iki yanında birer "Şin" harfi vardır [bunlardan birinde üç, diğerinde de dört kol yer alır]. Kutudaki boşluktan geçirilen şerit, ense köküne gelen kısımda "Dalet" harfi şeklinde düğümlenir. Koldaki kutudan çıkan şerit de, "Yod" harfi şeklinde düğümlenir. Bu üç harfin birleşimi Tanrı'nın İsmi olan "Şa-Da-Y" sözcüğünü oluşturur.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

"Akranını Kendin Gibi Sev"

 

·                Laşon Ara günahını işleyen, tsaraat rahatsızlığına yakalanmayı hak eder. Nitekim "Metsora" sözcüğü, "Motsi Şem Ra - Bir başkası hakkında kötü isim yayan" sözcüklerinin sıkışmıuş hali olarak görülebilir.

·                Laşon Ara, cinayetten bile ağırdır; zira cinayet işleyen, bir kişiyi öldürmüştür. Laşon Ara konuşan ise üç kişiyi öldürmüş gibidir: Kendisini, dinleyeni ve hakkında konuştuğu kişiyi.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Keriat Şema Kuralları

1.      Şema okumakta olan bir insan Sefer Tora'ya çağrılmışsa Şema'yı keser, Sefer Tora'ya kalkıp berahaları söyler, fakat Peraşa'yı Hazan'la beraber okumaz.

2.      Bir kişi Tora'nın mitsvalarından biriyle meşgulsa; örneğin bir cenazeye eşlik ediyorsa, ya da mezar kazmakla meşgul ise, Şema'yı söylemekten muaftır.

3.      Şema'yı dua kitaplarında olduğu gibi okumak gereklidir. Bir kelime hatta bir harf bile atlanırsa o pasuk tekrar okunmalıdır.

4.      Şema'yı okurken kulakların söylenenleri duyması şarttır. Ancak Şema yüksek sesle okunmamışsa bile Hova'dan (yükümlülük) çıkılır.

5.      Şema'yı söyleyip söylemediğini hatırlayamayan bir kişi, baştaki ve sondaki berahalarla birlikte tekrar söyler.

6.      Sabah Şeması'ndan önceki ve sonraki berahalar şunlardır: Şema'dan önceki ilk beraha Yotser Or'dan Yotser Ameorot'a kadar; ikincisi Aavat Olam'dan Yisrael Beaava'ya kadar; Şema'dan sonra da Emet Veyatsiv'den Gaal Yisrael'e kadardır.

Haftanın Sözü

[Rabi Yisrael Salanter]

 

Kişi ilk önce kendi evini toparlamalıdır; ancak sonra şehrini, ve ancak sonra dünyayı.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.