Bu Hafta İçin Saatler

28 NİSAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5781

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:28

      19:41

-----

Yeruşalayim

18:33

19:47

Tel Aviv

18:45

19:43

10 NİSAN

Tel Aviv

18:50

19:49

İstanbul

19:23

20:05

2021

İstanbul

19:31

20:12

İzmir

19:21

20:12

İzmir

19:28

20:19

ŞEMİNİ- שמיני



12-13 NİSAN 2021 ROŞ HODEŞ İYAR
14 NİSAN 2021 YOM AZİKARON
15 NİSAN 2021 YOM AATSMAUT

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Vayikra 9:1-11:47)

"Yedi açılış gününü" takip eden sekizinci gün, Aaron ve oğulları "Koanim - Koenler" olarak görev yapmaya başlarlar; Mizbeah'taki korbanları yakmak üzere "Tanrı'nın Önünden" bir ateş çıkar ve Şehina, Mişkan'a yerleşir.

Aaron'un iki büyük oğlu Nadav ve Aviu, "Tanrı'nın huzurunda, O'nun emretmediği yabancı bir ateş" getirirler ve ölürler. Aaron bu felaket karşısında sessiz kalır. Daha sonra Moşe ile Aaron, korbanlarla ilgili bir kanun maddesi konusunda fikir ayrılığına düşer; ama Moşe, Aaron'un haklı olduğunu kabul eder.

Tanrı, yenmesine izin verilen ve yenmesi yasak olan hayvan türlerini belirleyen kaşerut kanunlarını verir. Kara hayvanları ancak çift toynaklı oldukları ve geviş getirdikleri takdirde yenebilir; balıkların yüzgeçleri ve pulları olmalıdır. Sonrasında, kaşer olmayan kuşların ve kaşer olan böceklerin (dört tür çekirge) listesi verilir.

Şemini peraşasında, "Mikve"nin (belirtilen özelliklere uygun bir su havuzu) ve kaynak suyunun arındırıcı gücü dahil, manevi saflık kanunlarının bazıları da yer alır. Yisrael halkına böylece "saf olanı ve olmayanı ayırt etmesi" emredilir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

GÜNDÜZ İYİLİĞİNİ GECE DE İNANCINI SÖYLEMEK

İnançlı olmak: Şemini peraşasında Aaron’un oğulları ile ilgili meydana gelen trajedi ve bu duruma Aaron’un verdiği tepki veya tepkisizlik önemli dersler içermektedir. Aaron sadece barışı tesis etmeye çalışan kişi değildir. O aynı zamanda inançlı olmanın da bir simgesidir.

Rabi Elhanan Wassermann Hafets Hayim olarak bilinen Rabi Yisrael Meir Kagan’ın öğrencisidir. Kendisi ekonomist olmamasına rağmen dünya ekonomisi ve krizler ile ilgili makaleler yazmış ve ekonomik sorunların dini öğelerle olan bağlantısını incelemiştir. 1939 yılındaki ekonomik bunalım ile ilgili yazdığı yazılar ekonomik çevrelerde de ilgiyle izlenmiştir.

Rabi’ye göre İbranice’de para anlamına gelen sözcüklerden bir tanesi “zuz” sözcüğüdür. Bu sözcük aynı zamanda hareket anlamına gelen “lazuz” fiilinden türemiştir. Ekonomik kriz olmaması için paranın hareket halinde olması, durmaması, el değiştirmesi ve para akışının devamlı olması gerektiğini savunur. Halbuki donmuş ve hareketsiz para, kazanmayı zorlaştırır. Bu zorluk da bir noktada kriz çıkmasına neden olur. Rabi Wassermann bu konunun aslında güvenle olan ilişkisini de açıklar. Çünkü para akışının durması için güven denilen kavramın azalması ve bitmesi gerektiği görüşündedir.

Rabi bu durumun inanç eksikliği ile olan ilgisini de araştırır. Kişilerin Tanrı inancı eksildikçe Tanrı da kişilerin birbirlerine olan güven ve inançlarının eksilmesini veya yok olmasını sağlar. Bu eksiklik zaman içinde para akışını durdurur ve sonunda kriz patlak verir.

Güven: Amerikan Merkez Bankası gibi yüksek kurumların başında olan kişilerin söyledikleri bütün dünya medyası, ekonomik çevreler tarafından ilgi ve dikkatle izlenir. Bu söylemlerde görünen bir iyimserlik değerlerin yükselmesine, görünün bir kötümserlik ise borsa gibi kurumların alaşağı olmasına neden olur. Çünkü kurumun başındaki kişi güven telkin etmiştir ve söyledikleri önemlidir. Ancak kurumun başındaki kişi kararsızlık veya bilinmezlikten söz ettiği anda krizin patlak vermesi için fitil ateşlenmiş olur. Çünkü güven artık kaybolmuş ve belirsizlik ortaya çıkmıştır. Rabi Wassermann buradan bir sonuca ulaşır. Tanrı ile insan arasındaki inanç tesis edildiğinde insanlar arası inanç da tesis edilir bu da ekonomik krizlerin önlenmesi için bir adımdır. 

İnsan çok para kazandığı zaman inanç yani emuna hep bir yerlere gizlenir. Ego ortaya çıkmaya başlar. Devarim peraşalarında yer alan “kohi veotsem ya da asa li et ahayil aze – gücüm ve cesaretim bana bu günü kazandırdı” düşüncesi ön plana çıkmaya başlar. Çünkü başarılı oldukça insan bu başarının Tanrı’dan değil kendisinden geldiğini zanneder ve buna kendisini de inandırır. Tanrı mutlaka ona ve onun gibilere başarının ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu gösterir. Onları yeniden inanca davet eder. Kişi buna uyar veya uymaz ama zaman içinde bunu anlamaya başlar.

Amerikalı bir milyarder parasının çokluğu karşısında “asla açlıktan ölmeyeceğini” ilan eder. Bir gemi kazası sonunda bu milyarder dehidrasyon sonunda yaşamını yitirmiştir.

Bir Rus kozmonot uzaya gidip geldikten sonra “göklere çıktığını ama orada Tanrı ile karşılaşmadığını” beyan eder. Rus kozmonot bir süre sonra ebedi aleme göçer ve büyük bir ihtimalle Tanrı ile karşılaşır. Ancak bu kez dönüp de Tanrı’yı gördüğünü ifade edecek şansa sahip değildir.

Dualarda inanç: Şahrit duasında Şema bölümünün ardından Tanrı’nın bizim için olan iyi özelliklerini içeren on beş kelime ile başlayan “veyatsiv” bölümü vardır. Gündüz günlük güleçlik iken her şey insana olumlu görünmektedir. Tanrı yardım etmiştir ama biz de çalışarak başarmışızdır. Güç bizdedir. Bu zamanlarda Tanrı’ya inanmak son derece kolaydır. Kişinin şükür sözleri bile farklıdır.

Arvit duasında Şema bölümünü “veemuna” adlı inançtan söz eden bölüm izler. Gece karanlık iken işler yolunda değilken inancın büyüklüğü o zaman su yüzüne çıkacaktır. Gerçek bir inanç mı yoksa güzel zamanlarda söylenen sözler mi o zaman kendisini belli edecektir. Kral David Teilim 92 mizmorunda “leagid baboker hasdeha veemunateha balelot – gündüz iyiliğini gece de inancını söylemek”den söz eder. Gece olunca inanca daha fazla ihtiyaç duyulur.

Yaakov inancıyla bir zorluktan diğerine “yelehu mehayil el hayil” koşar ve hepsini yenmeyi başarır. Kural en karanlık gecenin bile bir sabahının olacağıdır. Kutuplarda altı ay süre ile gece olsa bile güneş bir altı ay için mutlaka doğacaktır. Yaakov inancıyla bunu başarmış ve hayatının sonunda yeniden ışığa kavuşmuştur.

Gemara Tanrı’dan gelen ne olursa olsun iyi olduğunu öğretir. Bilginler Tanrı’den gelen ne olursa olsun “kötü” ifadesinin kullanılmaması gerektiğini öğretirler. Bizler için yargı da olsa merhamet özelliğinin hep devrede olduğunu öğretmektedir.

Günün birinde inançlı zengin bir iş adamı sabah Tefila sonrası derste ahkam kesmektedir. Ona gore çok fazla çalışmaya gerek yoktur. Sinagogta daha fazla vakit geçirilmelidir. Tanrı zaten parnasayı gönderecektir. Ilk bakışta bu iş adamının Tanrı’ya olan güveninin mükemmel olduğu izlenimi hakimdir. Ancak Hazon İş bu adamın bitahon yani güvenliğinin henüz sorgulanmadığını öğretir. Nitekim bir sure sonra kendisi gibi aynı işi yapan bir başka iş adamı adamın bürosunun tam karşısında iş yeri açar. Adamın bütün bitahon söylemleri karşısındakini suçlamalara dönmüştür. Gerçek bitahon Tanrı tarafından gelen her şeyin iyi olduğuna kalben inanmaktır.

Genellikle başımıza bir şey geldiğinde “bu neden başıma geldi” şeklinde bir soru sorarız. Bu oldukça hatalı bir sorudur. Soru eğer “neden Tanrı bunu bana verdi” şeklinde gelirse o zaman daha doğru olur. Her şeyi veren Tanrı’dır ve neden bunu bana verdiği için soru sormaya çalışıyorum anlamını taşımaktadır.

Başımıza bir şey geldiği zaman Tanrı aklımızdan çıkmaz. Tsadikleri ziyaretten dua etmeye kadar her şeyi yapıp o olumsuzluk betaraf edildiğinde ise nedense Tanrı unutulur ve kurtuluşumuzun sebepleri hakkında detaylı, bilimsel, akılcı izahatlar aranmaya çalışılır. Halbuki sorun var iken Tanrı her zaman dilimizde ve aklımızdadır.



DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Kohen Gadol vazifesine atanan Aaron, Mişkan’da gereken hizmeti vermek ve kurbanları organize etmek için Tanrı’dan gereken talimatları alır.

Aaron’un liderliği ve Kohen Gadol vazifesine atandığı bu an, onun için önemli bir dönüm noktasıdır. Büyük bir istek ve arzu ile Tanrı’nın isteklerini getirmeye hazırlanır. Birkaç pasuk sonra,  Moşe Aaron’a Mizbeah’a yaklaşmasını ve Tanrı’nın emrettiği gibi kurbanları yapması gerekliliği hatırlatılır. (Vayikra 9:7) 

Moşe ağabey Aaron’u vazifesini yapmak üzere onu neden dürtmektedir?   Rabilerimiz görev yapma arzusunda olan Aaron’un çekingen davrandığını ve bunu hisseden Moşe’nin çekinmemesi için Aron’u dürttüğünü söylerler. Onun Mizbeah’a çekinmeden yaklaşmasını söyler. Bu görev için Tanrı tarafından seçilmiş olan Aaron’un çekinmesinin sebebi ne olabilir?

Midraşın bu konuda şu açıklamada bulunur:  Satan, sürekli olarak Altın Buzağı’nın şeklini Aaron’un gözünün önüne getirmekte ve onda Tanrı ibadeti için uygun olmadığı hissini uyandırmaktadır. Başka bir deyişle, Altın Buzağı günahı, bulaştığı tek günah olduğu için, Aaron’un vicdanını sürekli olarak rahatsız etmektedir. Bunun bir sonucu olarak Aaron, Mizbeah’a yaklaşma konusunda büyük bir tereddüt ve utanç içindedir. Bu nedenle Moşe onu cesaretlendirmiş, ona ‘’Neden utanıyorsun? Düşüncelerinden sıyrıl ve Mizbeah’a yaklaş! Kohen Gadol mevkini doldurmak için seçildin!’’ demiştir.

Çekinmesinin diğer bir sebebi bu atanan vazifeye ve saygınlığa kendisini layık görmemesinden dolayıdır. Aaron tevazu sahibi bir kişiydi. Bu karakter yapısı Yahudilik’te en önemli ve pozitif karakter yapılarından biridir.

Aaron, onur ve şan peşinden koşmak istemeyen ve mütevazı, Tanrı’ya sessiz bir şekilde hizmet etme arzusunda olan bir kişilikti. Moşe bunun üzerine ona çağrı yaparak, bu isteksizlikten onu kurtarmak ve onun bu göreve yakışır olduğunu ve özellikle Tanrı tarafından seçildiğini kendisine hatırlatarak onu motive etmek istemiştir. 

Bilgelerimiz, eğitsel bir yaklaşımla, Moşe’nin ‘’bunun için seçildin’’ sözlerini ‘’İşte tam olarak bu utanma ve çekingenlik özelliğin sebebiyle seçildin ‘’ şeklinde açıklar. Zira Tanrı, kibirli kişileri hor görür.

Büyüklerimiz her zaman şunu anlatırlar:  Her insan bu dünyaya bir misyon tamamlamak üzere gelmiştir. Sahip olduğumuz bu misyonu gerektiği şekilde tamamlamak, kavramak için Yüce Tanrı o kişiye gerekli yeteneği verir.  Maalesef insanlar genelde yapmaları gereken bu misyonu kavrama konusunda, gereken bilinç seviyesine ulaşmadıkları gibi,  bu hedefe ulaşabileceklerine de inanmazlar.  Bu nedenle yaşamımızda bizi dürten bir güce ihtiyacımız vardır. Daima bize hedeflerimizi, tamamlamamız gereken misyonu hatırlatması için, kişi veya kişilere ihtiyaç vardır.(Moşe’nin Aaron’a yaptığı gibi) İsteksiz olma ve yapmam gereken misyonun neyse yapabileceksin. Bir kişi yaptıkları sayesinde farklılar yaratabilir.

İşte yaşam boyunca insan olarak yapmamız gereken ve Yahudi kişiliği ile topluma ve insanlığa katmamız gereken nedir? Sorularının cevabını ne olduğunu anlayabilmek ve kavramak adına gereken uğraş ve bilinci vermemiz gerekliliğidir. Bu konuda zaaflarımız, zayıf taraflarımız veya bize güçlü kılan öğelerin ne olduğunu farkına varmak en önemli hedefimiz olmalıdır. Bırakacağımız en pozitif etki hangi noktadır? En önemlisi bu misyonu tamamlamak adına yaşamamızı nasıl organize etmemiz gerektiğini ve bu konuda nasıl bir ortam oluşturmamız gerekliliğinin bilincinde olmamız gerekmektedir. 

Güçsüz ve yetersiz kaldığımız nokta her neyse onları yenmenin çarelerini aramalıyız. Misyonumuzu kavrama işi; çok ciddi, samimi ve sabır isteyen bir iştir. Bununla birlikte yaşamımızı paylaşan her bir bireyin misyonunu gerçekleştirirken hayatımızda önemli bir rol oynadığını ve işin sonucunda daha iyi, mutlu, huzurlu ve anlam dolu bir yaşam elde edeceğimizi bilmemiz çok önemlidir. Kendi kendimize hatırlatmamız gereken bir başka noktada büyük işler genelde sessiz, bize özel, idealist, ruh cömertliği ve merhamet özellikleri ile pekiştiği taktirde ayrı bir boyut kazanır. Bu misyonu elde etme yolunda, söylenecek anlamlı bir söz veya hareket, insan ve Tanrı sevgisi öğeleri başkalarının hayatlarına mutluluk ve anlam katacağından yaşamımızın ayrılmaz öğeleri olmalıdır. Bunun sonucunda başkalarının yaşamlarına renk ve anlam kattığımız gibi esas olan kendi yaşamımıza katacağı huzurun boyutu çok yüksek seviyelerde olacaktır. Birkaç sene önce okumuş olduğum bir yazıda insanları etkileyen en önemli 10 kişinin kim oldukları ile ilgili soru sorduklarında cevap olarak bazıları ünlü siyasetçileri, zengin hayırseverleri dile getirirken çoğunluk ise yaşamlarını etkileyen kişilerin aile üyeleri, öğretmenleri, din adamları ve arkadaşları olduğunu ve zor anlarında bu kişilerin yardımlarına koştuklarını belirtiler. Sormamız gereken misyonumu ve hedefleri inşa etme yolunda rol olarak seçeceğim model kim olacak? Neden onu seçtim ve doğru seçim mi? Şayet doğru seçimse yaşamımda ne kadar onu taklit edebildim?

Gerçekten bir kişi çok şeyi değiştirebilir mi?

Cevap: Evet, değiştirebilir.

Bir kişi misyonunu kavradığı an, o misyonu tamamlayabilir?

Cevap: Evet, tamamlayabilir.

Bir kişi manevi anlamda büyümesi için idealizm, yardımseverlik, merhamet öğelerini ön planda tutarak gereken gelişimi sağlayabilir ve etrafa pozitif ışık saçan bir model olabilir mi ve bunu başarması mümkün mü?

Cevap: Evet, mümkün.

Bir kişi mütevazı ve dürüst bir şekilde yürüyerek Tanrı ile bağlantı kurabilir mi?

Cevap: Evet, kurabilir.

Yolunuz açık olsun…        

 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Sağır ve dilsiz minyana katılır mı?

Bir kişi eğer sağır ama konuşabiliyor veya duyabiliyor ama konuşamıyor ise minyana katılır. Eğer iki organı da özürlü ise Talmud Hagiga sayfa 2 de dediği gibi minyanı oluşturmaya iştirak edemez.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Rav İsak Alaluf

נר תמיד

Tetsave peraşasının giriş bölümünde mabette sürekli yanacak saf zeytinyağından yapılma bir ışık kaynağından söz edilir. Bu kaynak devamlı yanan mum anlamına gelen “ner tamid” olarak bilinir. Bet Amikdaş’ın yıkılmasından sonraki dönemlerde sinagoglarda da devamlı yanan bir kandil veya ışık vardır. Bu da o emri hatırlatma amaçlıdır. Ner Tamid birçok görüşe göre Yahudi toplumunun inancının ve ümidinin asla sönmeyeceğini anlatan önemli bir uygulamadır.

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf
NER TAMİD BULUNDURMA MİTSVASI

Bet Amikdaş’ta devamlı “ner tamid” dediğimiz aydınlatma amaçlı bir kandilin yakılması gerekirdi. Buna gerekçelerden biri insanların yanan mumları takip etmesi olarak gösterilir. Bu aynı zamanda kişinin aydınlığı görerek kalbine Tanrı korkusu yerleştirmesi ve ruhunu saflaştırması açısından önemlidir. Sefer Ahinuh bu mitsvayı 99 numara ile vermektedir.

HAFTANIN SÖZÜ

Moşe Rabenu, Nadav ve Aviu için şöyle der, “Mişkan’ın, Tanrı’nın yakınlarından biri yoluyla kutsanacağını biliyordum; ama bunun ya sen ya da ben olduğumu sanmıştım. Şimdi ise görüyorum ki, oğulların ikimizden de daha büyük kişilermiş (Torat Koanim 1:36).”