Haftanın Peraşası BülteniKoenler'i ilgilendiren birçok kural içerdiği için "Torat Koanim - Koenler Yasası" olarak da bilinen Vayikra kitabı, çoğunlukla korbanları konu eder.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  24 Mart

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

5:17

6:29

-----

Yeruşalayim

5:22

6:34

Tel Aviv

5:32

6:31

5 Nisan

Tel Aviv

5:37

6:36

İstanbul

6:07

6:47

5767

İstanbul

6:14

6:54

V A Y İ K R A

 Hatırlatmalar:

ü  31 Mart Şabat: Şabat Agadol

ü 1 Nisan Pazar Gecesi: Bedikat Hamets (Kal Hamira)

ü 2 Nisan Pazartesi: Erev Pesah

ü 3 Nisan Salı: Pesah I

ü 4 Nisan Çarşamba: Pesah II (Diaspora'da Yom Tov)

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 1:1 - 5:26)

[www.ohr.org.il]

 

Koenler'i ilgilendiren birçok kural içerdiği için "Torat Koanim - Koenler Yasası" olarak da bilinen Vayikra kitabı, çoğunlukla korbanları konu eder. İlk korban grubu "Ola - [Tamamen Yakılan ve Dumanı] Yükselen"dir. Hayvan önce Mişkan'ın girişine getirilir. Hayvan büyükbaş ise, korbanı getiren kişi elini hayvanın başına koyar. Ardından hayvan kesilir ve Koen, kanı sunağa serper. Deri yüzülür ve hayvan parçalara ayrılır. Sonra bu parçalar düzenlenir, yıkanır ve sunak üzerinde yakılır. Diğer hayvanlar ve kuşlar söz konusu olduğunda da benzer bir prosedür uygulanır.

 

Peraşada ayrıca unla yapılan sunular (Menahot) konu edilir. Bu sununun bir bölümü sunakta yakılır, kalan bölümü de Koenler tarafından yenir. Sunuya herhangi bir şekilde hamets bir madde ya da bal karıştırmak yasaktır.

 

"Şelamim - Barış" korbanı, ister büyükbaş ister küçükbaş hayvanlarla gerçekleştirilebilir ve bir bölümü sunakta yakılırken, bir bölümü de getiren tarafından yenir. Tora, kan ve "Helev - İç Yağı" yemeyi yasaklar. Peraşa daha sonra sırayla, bir Koen Gadol'un, Sanedrin'in (71 Tora otoritesinden oluşan Yahudi üst kurulu), bir liderin ve normal bir vatandaşın hata sonucu işlediği bir günahın affı için getireceği korbanları detaylar. Bazı sözel hatalar ile, manevi saflık kurallarının ihlali sonucu gerçekleştirilen günahların affı için getirilen "Aşam - Suç" korbanları listelenir. Peraşa, normal bir suç korbanına parası yetmeyenler, "Kutsal" olarak ayrılmış malların (Ekdeş) bu amaç dışında kullanılmasıyla hata işleyenler ve "soru işaretli bir suç"tan sorumlu olanların getireceği un sunuları ile, gayri-dürüstlük sebebiyle getirilen sununun detaylarıyla sona erer.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Küçük Olmak

 

Bu haftaki peraşanın ve şimdi okumaya başladığımız bütün Vayikra kitabının başlangıç sözcüğü, temel bir soruya yol açar. Vayikra sözcüğü, Tanrı'nın, Moşe'yi çağırması ve ona konuşmasını belirtir. Hahamlarımız açıklamalarında, Tanrı ile insan arasında böylesi bir iletişimin nasıl yer aldığını ve bu konuşmanın nerede gerçekleştiğini ele alırlar. Hahamlarımız aynı zamanda, Tora'da yazılan haliyle Vayikra sözcüğünün sonundaki Alef harfinin diğer harflere göre daha küçük yazılı olması üzerinde dururlar. Bu konu, Tanrı'nın Moşe ile nerede ve nasıl konuştuğu ile ilgili olmamasına rağmen, Tanrı'nın neden Moşe ile konuştuğu ve medeniyetin büyük kanun koyucusu olarak neden onu seçtiği sorularıyla yakından ilgilidir.

 

Hahamlarımız bize, Vayikra'daki küçük Alef harfinin, Moşe'nin alçakgönüllülüğünün bir göstergesi olduğunu öğretirler. Tanrı'nın Moşe'ye Tora'yı sözcük sözcük, harf harf dikte ettirmiştir. Dolayısıyla Moşe'nin ne yazacağına karar verme yetkisi yoktu. Ama Tanrı'nın kendisini çağırdığının açık bir şekilde yazılması da onun alçakgönüllü karakterini ağrıtıyordu. Sonunda Tanrı'nın sözlerini değiştirmeden bir çare buldu. Bu sondaki Alef harfini diğerlerine göre küçük yazarak, Tanrı'nın ona bahşettiği şerefe, esasında layık olmadığı konusundaki görüşünü gözler önüne sermiş oldu. Tanrı'nın Moşe'yle konuşmasının ve liderlik rolünde onu seçmesinin asıl nedenleri, bu sadelik, alçakgönüllülük ve Moşe'nin, ne kadar önemli bir konumda olursa olsun, kendini aşırı bir şekilde yüce görmeme duygusudur. Talmud, Tanrı'nın, insanlarda ve özellikle toplum liderlerinde var olan kibir, kasılma ve kendini aşırı önemli görme duygusundan nefret ettiğini bize öğretir.

 

Tanrı'nın Kendisi, peygamber Eliyau'ya söylediği üzere, insanoğlu ile "sakin ve alçak sesle" bağlantı kurar. Eğer kişi, Mutlak Güç hakkında böyle bir terim kullanabiliyorsa, Tanrı, insana Kendini açığa çıkarırken, alçakgönüllü davranıyor demektir. Moşe'den sonra, Yisrael'deki bütün peygamberler, Tanrı'nın, insanlarla konuşurken, sesini kıstığının farkındaydılar. Bu haftaki peraşada, Raşi, Tanrı'nın sesinin, aslında sınırsız ve sonsuz güçte olmasına rağmen, Mişkan'ın sınırlarını aşmadığını belirtir. Bu, sadece, asırlar önce, Sinay Çölü'nde meydana gelen bir olayın tasviri değil, aynı zamanda, bizim için de Tanrı'nın bir tanımı, insanlara Kendi'ni açığa çıkarırken, O'nu nitelendiren "alçak ve sakin" Sesi'nin kesin bir tasdikidir.

 

Alçakgönüllülüğün kuralı, başkalarına önceden hüküm vermemek ve kişinin, Tanrı'nın gerçek niyetlerinden emin olabileceğini farz etmemektir. İnsanlar yanılabilir. Tanrı yanılmaz. Bu kavram bile, tek başına, insanlarda bir alçakgönüllülük ve sadelik duygusuna neden olmalıdır. Vayikra'daki küçük Alef bize sürekli, Yaradanımız ve diğer insanlarla ilişkilerimizi hatırlatmalıdır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Hayim Goldberger - www.tfdixie.com]

 

Niteliğe Karşı Nicelik

 

Bu haftaki peraşada, bütün korbanlar içinde, bir hayvanın kurban edilmesini gerektirmeyeni, korban minha adı verilen ve görkemli büyükbaş veya küçükbaş hayvanlar ya da kümse hayvanları yerine, düşük maliyetli bir seçenek olarak, un ile yağın karışımıyla ve bir miktar tütsü ile yapılan bir korbandır. Tora buna rağmen farklı korbanları getiren kişiler arasında sadece korban minha getiren kişi için "Nefeş - Ruh" tanımlamasını kullanmaktadır (Vayikra 2:1). Talmud (Menahot 104b) sorar: "Neden özellikle korban minha'yı getiren kişi için "Nefeş" tanımlaması yapılmaktadır?" Ve şöyle açıklar: "Tanrı şöyle demektedir: Korban Minha en ucuz korban olduğuna göre bunu getiren kişi fakir bir insandır. Buna rağmen elinden geleni yaparak bu korbanı getirdiğine göre ben bunu kendi ruhunu (nefeş) sunmuş gibi değerli kabul edeceğim."

 

Fakir bir kişi için, açlığını sessizce giderebileceği undan vazgeçme hareketinin, zengin bir kişinin pahalı bir hayvanı getirmesinden çok daha büyük bir özveri olduğunu kabul etmek gerekir. Yoksul kişi için, un, onun sahip olduğu şeylerin arasında, çok daha önemli bir yer tutar. Bu, onun hayatının ta kendisidir. Tora bize, özverinin yüceliğini belirtenin, onun büyüklüğü değil, özveride bulunan kişinin hayatındaki önemi olduğunu öğretir.

 

Yaakov, oğullarını, Mısır'daki yönetici ile karşılaşmaları için yolladığı zaman, onları, ellerinde bir hediye ile göndermişti. Esasında bu hediye küçüktü - "biraz pelesenk, biraz bal, baharat ve reçine, yerfıstığı ve badem" (Bereşit 43:11). Ancak bu hediyenin önemi, büyüklüğünde değildi. Bu parçalar, üstünde özenle düşünülmüş ve özel olarak seçilmiş parçalardı. O zamanlar, Mısır'da bulunmayan nadir şeylerdi. Bu hediyelerin mesajı, onların özenle seçilmiş olmalarındaydı. Ve buna çok uygun olarak, Yaakov o hediyelere "minha" adını vermişti.

 

Günlük duaların en kısa olanı, öğleden sonra yapılan Minha duasıdır. Ne sabahın uzun giriş bölümünü (Şahrit), ne de gece duasının (Arvit) Şema ve Baruhu dualarını içerir. Sadece bir Amida'dan (sessiz dua) ibarettir. Minha olarak adlandırdığımız tek dua, bu öğleden sonra duasıdır. Neden? Çünkü bu dua ne kadar kısa görünürse görünsün, iş gününün ortasına denk gelen, o anda ne yapıyorsak yapalım, bizim durmamızı isteyen ve sadece Mutlak Gücümüz'ün birer hizmetkârı olduğumuzu kendi kendimize hatırlattığımız tek dua budur. Minha kendimizin, dünyevî zihnimizden bağımızı koparmamızı ve İlahi Güçle bir anda ve tamamen birleşmemizi gerektiren tek dua minhadır. Belki, sadece on beş dakika sürebilir, ama sonuçta bir minhadır - hediyedir. Her türlü hediye verilişinde gerekli olan bakış açısını, yani önemli olanın, hediyenin boyu olmadığını, bize hatırlatır. Hediyede önemli olan, ardındaki anlam ve niyettir.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Korban Pesah: Korban Kanı

 

Mitsva: Bene-Yisrael, Mısır'dan çıkacakları günün arifesinde, Pesah-korbanını gerçekleştirip onun etinden yemişlerdir. Erets-Yisrael'e girildikten sonra bu korban her yıl 14 Nisan tarihinde Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'ta gerçekleştirilecek ve onun akşamına, yani Pesah'ın ilk gecesinde bunun eti yenecekti. Günümüzde, Seder yemeğinden sonra, afikoman adını verdiğimiz bir parça matsayı bu korbanın anısına yeriz.

 

Tanrı, Mısır'da Bene-Yisrael'e zulmedenlerin evlerine onuncu belayı, yani behorların ölümünü verirken, Pesah-korbanı Yahudiler tarafından evlerinde güven içinde yenmekteydi. Tanrı evlerin kapı pervazlarında bu korbana ait kanı görünce, onları bu belâdan koruyarak, evlerini pas geçmiştir (Şemot 12:22-23).

 

Görünen o ki, Pesah-korbanı, Galut'tan (sürgün), Geula'ya (kurtuluşa) dönüşümü işaret eder. Fakat Yahudi tarihinin bu kesin kesişme noktasında, kan neyi simgelemektedir?

 

Sürgün, bütün Yahudilerin dört bir tarafa dağıldığı andır. Ancak, bu sürgün, fiziksel bir durumdan daha fazlasını ifade eder. Günahın, Tanrı'dan ayrılığın ve manevî bir uzaklığın, kişinin maalesef tek ve yegâne Efendisi'nden uzak kaldığı noktadır.

 

Kurtuluş ise, dünyanın "dört" bir tarafından tek "bir bütün" meydana getirmek için, özel olarak görevlendirilmiş bir milletin toplanmasıdır. Ve bu da, Yahudi ulusunun "eve dönüşünü", yani Tanrı ile bir olmasını, simgesel olarak yansıtır.

 

Pesah-korbanında görülen "Galut"tan "Geula"ya dönüşüm, "Dam - Kan"dan "Adam - İnsan"a geçişi yansıtır.

 

İnsanın damarlarında dolaşan kan, kişinin içindeki yaşam gücüdür (Devarim 12:23). Dam kelimesinin harfleri Dalet ve Mem'dir. Sayısal değerleri olan 4 ve 40, "dört" bir yana yayılan çeşitlilik kavramını simgeler. Buna göre, kan, kişinin bedeninde her tarafa yayılan, ancak bedenin içinde kalıp, dışarıya dağılmaması gereken sıvıdır.

 

Öte yandan Adam sözcüğü Alef-Dalet-Mem harfleriyle yazılır. Açıkça görüldüğü üzere, bu, Dam sözcüğünün başına, Tanrı'nın ‘Bir'liğini simgeleyen ve sayısal değeri 1 olan Alef harfinin gelmiş halidir. İnsanın Tanrısal ruhunun "bir"liği, onun, fiziksel bedeninin her tarafına yayılan Dam'ına hükmetmesini gerektirir. Bu da, özellikle, ana teması "birlik" olan Pesah-korbanıyla ifade bulur.

 

Bu korbanla ilgili bazı kurallara bir göz atalım: "İlk" yaşını süren "bir" davar yavrusu, "aynı" evin içinde belirli "bir grup" tarafından yenir. Kullanılacak pişirme yöntemi, hayvanın "hiç dağılmadan" kalmasını sağlayan doğrudan ateşte çevirmedir. Hayvan "hiçbir kemiği kırılmadan" yenmelidir. Uygulamada birlik, beraberlik ve bütünlüğün rehber tema olduğu gözdem kaçmamalıdır. Mısır'dan çıkmadan hemen önce, Bene-Yisrael tarafından uygulanan Pesah-korbanının içindeki bu "birlik" teması açık bir şekilde, Tanrı'nın Birliği'ne işaret eder (Maaral, Gevurot Aşem 36. ve 60. bölüm).

 

Burada kan, doğasındaki "dörtlü" karakterin bir sonucu olarak, Tanrı ile "bir" olmak üzere kullanılmaktadır. Esasında, Tanrı'nın emrine itaat ederek, kapıların pervazlarına sürülen kan, kişinin "tek", özel mekânından, "dört" yönde yayılan toplumsal mekâna açılışı, yani birlikten çokluğa açılışı simgeler... Bu bile, Tanrı ile "bir" olma çabası içinde yönetilmiştir.

 

Kişinin fiziksel faaliyetlerinin altında yatan itici güç, daima maneviyatı sağlama amacı olmalıdır. Tanrı'ya yönelik hizmet, kişinin, bölünmez bir yaklaşım içinde, bütün fiziksel duyularını harekete geçirmesini gerektirir. Bu hizmette, kişinin kanındaki kendi yaşam gücü, ruhuna boyun eğmelidir.

 

Yahudi kanı, asırlar boyunca, sürgünlerde, katliamlarda ve soykırımlarda etrafa saçılmıştır. Ancak, tam Pesah-korbanından sonra, Mısır'ı tek bir millet olarak terk ettikleri gibi, aynı şekilde, gelecekteki "dört" büyük sürgünden (Babil, Pers, Yunan ve Roma) kurtuluş sonrasında, bütün insanlık medeniyetinin, birlikte, Tanrı'nın ‘Bir'liğini savunacağı ve kabul edeceği dönem gelecektir. O gün Tanrı Bir olacaktır ve İsmi Bir olacaktır (Zahariya 14:9). Ve o zaman, Tanrı bizi dünyanın ‘dört' bir yanından, merkez noktaya, Erets-Yisrael'e toplayacaktır (Yeşayau 11:12).

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Tsitsit'in Kontrolü

 

Her zaman sekiz ipin var olduğundan emin olmak için, tsitsitim kontrol edilmesi gerekir. Bu iplerin deliğin kenarındaki sert dikiş ya da overlok tarafından aşınıp kopmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, iplerin birbirlerine karışmamaları için, kişinin,  onları ayırması gerekir. Ancak bir kişi Talit'ini kumaş muhafazasına saklarken, tsitsit ipliklerini kontrol ederse, o zaman ertesi sabah, onları tekrar kontrol etmesine gerek yoktur.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

"Akranını Kendin Gibi Sev"

 

·                Bir başkasına kişisel ceza vermek ya da ona lanet okumak doğru değildir. Asine onun adına Tanrı'ya bu kişiyi doğru yola döndürmesi için dua edilmelidir. Kimse hakkında "Tanrı onun cezasını verecektir" gibi yorumlarda bulunulmamalıdır. Zira böyle durumlarda, Tanrı katındaki savcılar Tanrı'nın huzuruna gelip "Evrenin Efendisi" derler. "Yorumu yapan kişiyi yargıla bakalım onda neler çıkacak." Böylece başkasına yönelik kötü dilekler, bir kişinin kendi başına gelebilir. Nitekim kral David'in, kendisine itaatsizlik eden başkumandanı Yoav için telaffuz ettiği lanetlerin hepsi, David'in soyunun başına gelmiştir.

·                Vilna'lı Gaon'un dünürü Rabi Noah Mintsem şöyle demiştir: "Hahamlarımız Pirke Avot'ta iki tür görüş ayrılığından bahsederler. İlel ve Şamay'ın görüş ayrılığı ile Korah ve yandaşlarının görüş ayrılığı. Bu konuda sorulan yaygın sorulardan biri şöyledir: Mişna neden "Korah ve yandaşlarının anlaşmazlığı" demektedir? Görüş ayrılığı Korah ile "Moşe" arasında geçmiş değil midir? Öyle olduğuna göre tıpkı İlel ve Şamay örneğinde olduğu için burada da Korah ve Moşe denmesi daha mantıklı olurdu gibi görünmektedir." Rabi Noah cevabı şöyle verir: İlel ve Şamay birbirlerinin görüşüne karşı çıkıyorlardı. Ancak Korah'ın görüş ayrılığı sadece kendisi ile yabdaşları arasında olmuştur. Moşe ise bu münakaşada hiçbir rol almamıştır.

·                Bu dünyada görüş birliği ve sevgi-kardeşlik olduğu sürece, Tanrı katında kimse için bir savcılık yapılması söz konusu değildir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Zemirot ve Aleluyot Kuralları

1.             Sinagoga geç gelen bir kimse hala Zemirot söylememişse Tsibur'la (halkla) Tefila söyleyebilmek için Vatitpalel ve Vayi Ahar'dan Ata U Ehad'dan önce olan Şema'ya kadar okur, sonra Pitum Aketoret, Ana Bekoah, Odu, El Nekamot, Aşem Meleh ve Baruh Şeamar söyler ve Tsibur'u yakalar.

2.             Vakit kalmamışsa ve o kişi Tsibur'la Tefila söylemek istiyorsa, Zemirot'u atlar ve Baruh Şeamar'dan başlar. Aşre, Aleluya Alelu Et, Am Kerovo Aleluya'ya kadar okur. Sonra Aleluya Alelu E-l Bekodşo'dan Kol Aneşama Tealel'e geçer ve hemen Yiştabah, Yotser, Şema ve Amida'yı Tsibur ile söyler.

3.             Sinagoga gelindiğinde halk Aleluyot'u bitirmek üzereyse, sadece Baruh Şeamar, Aşre ve Yiştabah söylenir.

4.             Sinagoga geldiğinde halk Yiştabah'ta ise ve Baruh Şeamar'ı söylediği takdirde yetişemeyecekse, halkla birlikte Yotser, Şema ve Amida'yı söyler. Amida'dan sonra tek başına Baruh Şeamar'dan Yiştabah'a kadar söylenir.

5.             Beyahid (tek başına) dua edildiğinde hiçbir şey atlanmaz ve Tefila dua sırasına göre tümüyle okunur.

6.             Sinagogda Minyan (10 kişi) yoksa, Hazan Yiştabah'tan önce Minyan gelene kadar susarak bekler. Minyan oluştuktan sonra da Yiştabah ve Kadiş söyler. Fakat Beyahid dua eden bir kişi hemen Yiştabah'a geçer.

Haftanın Sözü

[Talmud - Gitin 7b]

 

Yardım alarak yaşayan fakir bir insan bile tsedaka ayırmalıdır.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.