Haftanın Peraşası BülteniYisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir:

Bu Hafta İçin Saatler

4 ADAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5779

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:43

17:57

-----

Yeruşalayim

16:49

18:03

Tel Aviv

16:59

17:58

9 ŞUBAT

Tel Aviv

17:06

18:04

İstanbul

18:15

18:57

2019

İstanbul

18:24

19:05

İzmir

18:20

19:11

İzmir

18:28

19:19

TERUMA- תרומה



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Şemot 25:1-27:19)

 


Yisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir: Altın, gümüş ve bakır; mavi, erguvani ve kırmızı yün; keten, tiftik, hayvan derileri, ağaç, zeytinyağı, baharat ve bazı değerli taşlar. Tanrı, Moşe'ye bunlarla "Benim Adıma bir Kutsal Mekan yapsınlar; böylece içlerinde barınacağım" (Şemot 25:8) der.

Moşe'ye, Sinay dağının tepesinde, Tanrı'nın barınacağı bu mekanın nasıl inşa edileceği hakkında, halk çölde yolculuk ederken kolayca sökülmesi, taşınması ve yeniden monte edilmesi için ayrıntılı talimatlar verilir.

Mişkan'ın iç odasında, sanatsallıkla işlenmiş bir perdenin arkasında, üzerinde On Emir'in hak edildiği olduğu Tanıklık Levhaları'nı içeren sandık (Aron Aberit) bulunacaktır. Sandığın kapağının üzerinde, saf altından yapılmış, kanatlı iki melek figürü (Keruvim) yer alacaktır. Dış odasında yedi kollu Menora ile üzerine özel ekmeklerin yerleştirildiği Masa olacaktır.

Mişkan'ın üç duvarı, dik duran 48 kalasın birbirine eklenmesinden meydana gelecektir. Bu kalasların her biri altınla kaplanmış olup, gümüşten yapılmış bir çift temel yuvaya yerleştirilecektir. Tavan, üç kat örtüden oluşacaktır: [a] çok renkli yün ve ketenden işlenmiş goblenler; [b] tiftikten yapılmış bir örtü; (c) koç ve Taha derilerinden yapılmış ikinci bir örtü. Mişkan'ın ön cephesinde, beş direkle tutturulmuş, işlemeli bir perde olacaktır.

Mişkan ve onun ön tarafında bulunan bakırla kaplanmış Mizbeah'ın etrafı, keten perdelerle çevrelenecektir. Bu perdeler 60 tahta direk sayesinde ayakta duracak, direkler bakır kazıklarla desteklenecektir. Direklerin üzerinde gümüş çengeller ve süslemeler bulunacaktır.


ZAHOR ET YOM AŞABAT – ŞABAT GÜNÜNÜ HATIRLA

 


Kiduş öncesinde hiçbir şey yenmez. Hatta su bile içilmez. Kadınlar da erkekler gibi Kiduş söylemekle yükümlüdürler. Ekşime olasılığına karşın şarap önceden kontrol edilmelidir. Şabat akşamı Kiduş’u ayakta söylenir. Kiduş söyleyen bir kişi başlarken Şabat mumlarına bakmalı “agefen” berahası söylediğinde de şarabına bakışlarını döndürmelidir. Yemek ortasında içilen şarap için yeniden beraha söylemeye gerek yoktur.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Ağzımızdan çıkan her söz kaydolur ve geri döner. Yani havaya karışıp yok olmaz.
(Rabi Hayim MiVolojin)
                         

                              

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
PALTOYA SARINMAK

 


Çoğunluğu David Ameleh tarafından kaleme alınmış olan Teilim övgü, yakarış, sıkıntı, şükran, tarih dolu mısralarla doludur.  Teilim 118’de bir cümleye değişik bir bakışla yaklaşacağız.

“Ad… li beozeray vaani ere besoneay – Tanrı yardımımdadır ve ben de düşmanlarımı göreceğim.” Bu cümlede “ozeray” ile “soneay” arasındaki durumu anlayabilmek için Yahudiliğin bazı temel prensiplerine gönderme yapmak gerekir. Öncelikle Gemara Masehet Berahot 61/B’de yer alan iyi bilinen bir öyküye bakalım:

Günün birinde Roma imparatorluğu Tora öğrenmeyi yasaklar. Ancak Rabi Akiva Tora öğrenmeye ve açıktan Tora öğretmeye devam eder. Papos ben Yeuda adlı bir kişi Rabi Akiva’ya “Akiva Roma imparatorluğunun kararından korkmuyor musun?” şeklinde bir soru sorar. Rabi ona tilki ile balıkların öyküsünü anlatır. Öykünün sonunda balıklar tilkiye şöyle der:  Doğal yaşam ortamımızda ölümden korkuyorsak hayatımızı devam ettiremeyeceğimiz bir ortamda nasıl yaşamamız beklersin. Benzer bir şekilde Rabi Akiva da Yahudilerin doğal yaşam ortamları olan Tora ile yaşayamıyorsak ve bunu öğretmekten korkuyorsak bunun olmadığı yerde nasıl yaşarız ifadesini kullanır.

Bir süre sonra Rabi Akiva benzer nedenlerden dolayı tutuklanır ve hapse atılır. Papos ben Yeuda da tutuklanır ve Rabi ile aynı koğuşu paylaşır. Rabi Akiva Papos’a neden burada olduğunu sorunca Papos “ne mutlu sana Rabi Akiva sen Tora öğretmekten dolayı tutuklandın. Ben ise saçma sapan şeylerden dolayı buradayım” der.  

Bu Gemara’nın tam olarak neler öğrettiğini anlayabilmek için “Galut” kavramının nasıl işlediğine tam olarak bakmak lazımdır. Rabiler iki türlü galut kavramından söz ederler. Birincisi Galut Kaşa – Zor diaspora olarak adlandırılır. Pogromlar, Holocaust, fiziksel tehditlerin zirve yaptığı kararlar, Tora öğrenme yasakları, Mısır esareti bunlara örnek olarak verilebilir. Amaç fiziksel olarak Bene Yisrael’i yok etmektir. Amacına ulaşamasa bile Purim olayındaki Aman’ın niyeti bu guruba girer.

İkinci Galut türü ise “Galut Kala – Kolay (Hafif) Galut” olarak adlandırılır. Birinci tipin aksine burada Yahudiler eşit sayılabilecek haklara sahiptirler. Galut çok fazla hissedilmez ama yine de Galut kavramı vardır.Rabiler “Galut guf” fiziksel diasporanın olduğu yerlerde “galut neşama” ruhani diasporanın olmayacağını bunun tersinin de geçerli olduğunu öğretirler.

Hatam Sofer durumu bir öykü ile açıklar: Günün birinde rüzgar ile güneş bir iddiaya girerler. Yolda giden kürk paltolu bir adamın kürkünü çıkarmaya kim muktedir olacaktır? Tartışma devam ederken bunu deneme kararı alırlar ve ilk sırada rüzgar inanılmaz bir güçle adamın üzerine gider. Rüzgar hızını arttırdıkça adam paltosuna daha sıkı sarılır. Sonunda rüzgar yenilgiyi kabul eder. Sıra güneşe gelince bütün gücü ile ısısını adamın üzerine göndermeye başlar. Havanın bu kadar güzel olduğunu ve palto ile yürünemeyeceğini hisseden adam da paltosunu isteyerek çıkarır.

Üzerimizde baskılar, fiziksel yaptırımlar ve sıkıntılar olduğu zaman Bene Yisrael paltosuna yani dinine daha sıkı sarılmıştır. Ama hava güzelleştiğinde ve her şey süt liman göründüğünde ise palto yani kültürel kimlik terk edilmiştir. 

Avusturya İmparatoru Franz Joseph Rus Çarının yeğenidir. Avusturya Yahudilere haklar tanırken Rusya’da ciddi sınırlamalar vardır. Günün birinde Rus çarı yeğenine bir mektup gönderir ve neden Yahudilere iyi davrandığını, kendisi gibi sert davranması gerektiğini söyler. Franz Joseph’in yanıtı dikkat çekicidir. “Merak etme amca. Sen Yahudileri kendi yönteminle ben de kendi yöntemimle öldürüyorum.”

Yosef babasına müjde vermeye giden kardeşlerine Gemara’ya göre iki tavsiyede bulunur. Birincisi “ahnisu hama lair – gündüz seyahat edin”, ikincisi ise “al tafsiu pesia gasa – büyük adım atmayın” şeklindedir. Basit anlamları ile çok şeyler ifade eden bu iki tavsiye gelecek kuşaklara uyarı niteliğindedir. Birincisi ahnisu hama – güneş çıktığı zaman, bair – şehre kapalı alanlara girin. Kendinizi güneşten koruyun. Çünkü o güneş sizi yakmaya muktedirdir. Mutlaka korunun. Paltonuzu çıkarmayın.

Şimdi Gemara’yı daha iyi anlamaya çalışalım. Papos bir Yahudi ismi değil Roma ismidir. Papos babası Yahudi olup da (Yehuda) asimile olmuş kişilerdendir. Tora öğrenimi yasaklanmıştır.  Papos için bu çok önemli değildir. Yolda giderken eski moda bir Rabi görünümünde olan Rabi Akiva’yı görür. Papos’a göre asimile olmak Roma yanlısı olmak çözüm için kaçınılmazdır. İlk ismi ile hitap ettiği unvanını bile söylemeye gerek duymadığı Akiva’ya göre Tora’sız yaşam susuz balıklar demek fikri çok demodedir. Zaman geçer. Rabi Akiva tutuklanır. Hapiste onunla beraber Papos da vardır. Çünkü Naziler gibi geçmişinde Yahudi olanlar bir şekilde tutuklanmaktadır. Asimle olmak sorunu çözememektedir. Papos artık gerçeği anlar. Bu kez Rabi’ye unvanı ile hitap eder. “Ne mutlu sana Rabi Akiva. Sen Tora için ben ise boş şeyler için tutuklandım.”

Şimdi Teilim’deki cümlemize dönebiliriz. Öncelikle “ozeray – bana yardım edenler”, “soneay – düşmanlarım” anlamına gelir. Eğer düşmanlarımız açıktan bizi yok etmeye niyetli bir şekilde karşımıza çıkarsa bu çok tehlikeli bir durumdur ancak bu durumda bizler düşmanlarımızın kim olduğunu bilmekteyiz. Fırtına benzeri rüzgarda paltomuza daha sıkı sarılabiliriz. Beezrat Aşem bunları bildiğimiz için yenmek daha mümkün olacaktır. Ancak Tanrı’m lütfen bana “yardımcı gibi görünenlere karşı uyanık olmamı” sağla. Çünkü onlar yakıcı bir güneş gibi paltomu çıkarmamı istemektedirler. Başarılı olduğum zaman toplumumdan beni uzaklaştırmak başka yönlere kaydırmak arzusundalar. Gelin paltolarımıza sarılalım.

Peraşamızda dediği gibi “veasu li mikdaş veşahanti betoham – bana kutsal bir yer yapın içinizde barınacağım.”       

DİVRE TORA
Rav Selim Eskinazi
KALBİNDE MİŞKAN İNŞA ETMEK NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

 


Vücut adı verilen yaşayan ruhun elbisesi içinde olduğumuz sürece, birçok kez doğru olanı ve doğru olmayanı görebilsek bile iyi ve kötü arasındaki savaşta bazen iyinin tarafını tutup, iyinin tribününde onun formasıyla tezahürat yaparken bazen de maalesef rakip takımın kulübesinde sahaya çıkıp oyuna girmek için hazır bekleriz.  

Peraşamızın başında, Rabenu Şelomo Yitshaki (Raşi ztl”l) Mişkan için yapılan tüm bağışların, Leşem Şamayim yani Tanrı’nın Adına yapılması gerekliliğini öğretmektedir.


Raşi’nin yaptığı bu açıklama, Hahamlarımızı şu düşünme noktasına yoğunlaştırmıştır:

Yaptığımız her mitsvayı Tanrı’nın Adına yerine getirmemiz gerektiğine göre, Mişkan’ın özellikle bu düşünceyle inşa edilmesi ile bizlere ne öğretilmek amaçlanmaktadır?

Yahudi düşüncesinin en klasik eserlerinden biri olan Pirke Avot’un derinlemesine öğrenilmesi, vazgeçilmez bu eserin, karakter analizi ve karakter gelişimi adına bizlere armağan edilmiş en iyi kaynak olduğunu ortaya çıkaracaktır.

Gelin beraber bu önemli eserin öğretilerinden bir tanesini incelemeye çalışalım.

“im en Tora en dereh erets, im en dereh erets en Tora”, “eğer Tora yoksa ‘dereh erets’ de yoktur, eğer ‘dereh erets yoksa Tora da yoktur’.  (Not: Bu mişnada Tora’da yazan mitsvaların uygulanıp, uygulanmamasından bahsedilmemektedir, bu zorunluluk her Yahudi’nin, Sinay Dağında üzerine aldığı bir zorunluluktur. Bu sebeple bahsi geçen mişnadan Tanrı’nın İbadetinde nasıl mükemmeliyete ulaşılabilir'in öğrenilmesi amaçlanmaktadır)

Rabi Hayim Vital zt”l ‘dereh erets’ kelimelerini ‘dünyanın yolu yani dünyadaki insanların yolu’ şeklinde açıklayarak, iyi bir karaktere sahip olma zorunluluğunun dünya üzerindeki tüm insanlara verilmiş bir sorumluluk olduğunu ima etmektedir. Her ne kadar dünya yaratılmadan 974 nesil evvel Tora yaratılmış olsa bile, Tora, dünya yaratıldıktan 2000 sene sonra yeryüzüne verilmiştir. Am Yisrael, Tora’yı almadan evvel de dünyada 2000 senelik bir yaşam olması, iyi karakter özelliğine sahip olmanın Yahudi olup olmamaktan bağımsız bir konsept olduğuna bir kanıt oluşturmaktadır.

Rabenu Yona zt”l, eğer ‘dereh erets’ yoksa Tora da yoktur’ öğretisini ‘Tora’nın iyi bir karaktere sahip olmayan bir bünyede barınmasına imkan yoktur’ şeklinde açıklamıştır.   


Aristo’nun karakterli davranmanın öneminden bahsettiği kitabı dünya literatüründe ciddi bir yer edinmiştir.

Tanrı’nın yarattığı her insandan beklentisi çok yüksektir. Aslına bakarsak kişinin benliğine hediye edilmiş aklı kullanarak doğru davranış biçimi sergileyip karakterli olması, Tanrı’nın dünya üzerindeki her insandan beklentisidir.

Hahamlarımız, “dereh erets kadma laTora”, “dereh erets, Tora’ya bir giriş oluşturmaktadır” demişlerdir. Talmud’da şöyle demektedir: Tora, doğru yolda gidenler için bir hayat iksiri olacak, fakat zemini bozuk, yanlış yolda gidenler için bir ölüm iksiri olacaktır.

Bu noktada Am Yisrael’den beklenen beklentinin daha yüksek olduğu açığa çıkmaktadır.

Yahudi’nin karakterini tüm bozukluklardan arındırabilip arındıramaması, yaşam ve ölüm arasındaki ince bir çizgi kadar keskindir.


Madalyonun bir yüzünü kısıtlı sayıda kelimeyle açıklamaya çalıştık, şimdi diğer yüzünü açıklamaya çalışalım.

“im en Tora, en dereh erets”, Tora yoksa dereh erets de yoktur.

Daha evvelki yazılarımızdan bir tanesinde bu öğretiyi özetle şöyle açıklamıştık, bizler zaten tüm karakter özelliklerini Tora’dan öğreniyoruz, Tora olmadan hiçbir karakter özelliğinde hem pratik uygulamada hem de ruhani anlamda mükemelliyeti yakalayamayız. Bu açıklama elbette kabul görmüş doğru bir açıklamadır. Gelin şimdi Tora’nın 70 yüzünden bir başkasıyla açıklayalım.


Rav Elye Lapyan, Lev Eliyau kitabında Raşi’ye sorduğumuz soruya şu şekilde cevap vermektedir:  Şehina, mişkan’da barınacağı için, yapılan tüm bağışların Tanrı’nın Adına yapılması gerekmektedir. Elbette diğer mitsvaları da Tanrı’nın Adına yapmamız gerekmektedir, fakat Mişkan’ın bu şekilde inşa edilmesi, Şehina’nın içinde barınması için bir önkoşuldur. Mişkan’ın yapılmasının amacı ise içine yerleştirilecek Tora’dır. Bütün Kainat Tora için yaratılmıştır. Eğer dünya üzerinde Tora öğrenilmeyen bir an olsaydı, dünya yaratılmadan evvelki boşluğa dönerdi. Mişkan, Am Yisrael’in kalbini simgeler, Her Yahudi’nin kalbinde bir mişkan kurması gerekmektedir. Bu sayede Şehina içimizde barınabilir. Kalpte kurulacak mişkan insanın iyi bir karakter özelliğine sahip olmasıdır. Bunu beceren kişi Tora’yı içinde barındırmaya layık olacaktır.

Bu bize gösteriyor ki ‘im en Tora, dereh erets’, Tora yoksa dereh erets de yoktur, Tora yoksa hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Kralın, herhangi bir kişiden beklentisi ne kadar fazla ise, o kişiye verdiği önem de o kadar fazladır.

Sorumluluktan kaçmadan, zevkle ve şevkle Kral’a yapacağımız hizmet, Maşiah’ın gelişini hızlandırsın!! (5777)

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


“Efod ve Hoşen için Şoam taşları ve başka değerli taşlar.” Şemot 25:7

Bene-Yisrael’e Mişkan’ın inşasına bağışta bulunmaları konusunda sorulmuştu. Bu Peraşa’da bağış olarak verilmiş 13 malzemeden bahsedilmiştir. Şoam taşları bu malzemeler arasındaki en değerlilerden birisi olmasına rağmen neden sondan ikinci olarak listelenmiştir?


Avraam bir inşaat işi görevlendirilmişti. Çok heyecanlıydı, sabah normalden de erken kalkmıştı ki işi için çok iyi bir şekilde hazır olsun. Bütün inşaat malzemelerini bir araya topladı ve eve varana kadar bir buçuk saatlik bir yol gitmişti, bütün malzemelerini ve eşyalarını çıkartıp içeri götürdü. Bir anda yüzü bembeyaz olmuştu. Ne yazık ki Matkabını unutmuştu! Matkabı olmadan yetersiz kalıyordu… Günü boşa gitmişti, bütün bu zamanı bir kuruş bile almadan evine dönmek için harcamıştı.


Manevi meselelerde ödeme daha farklıdır. Mişna’da şöyle yazar “Lefum Tsara Agra - Ödül harcadığın çabayla orantılıdır” (Avot 5:26). Tanrı’nın emirlerini gözetmenin ödülü, yapacağı işteki eforuna ve de işin zorluğuna bağlı daha da büyür. Çabaladığın sürece ödül alırsın.


Masehet Yoma 75’da Şoam taşlarının bulutlar tarafından getirildiği yazılıdır, Bene-Yisrael tarafından hiçbir fiziksel veya maddi yardım olmadan. Bu yüzden Şoam taşları sonlara doğru listelenmiştir, çünkü çaba harcanarak getirilmiş olan eşyalar her ne kadar daha az değerli olmalarına rağmen daha önemlilerdir.(Or aHayim)

Tanrı’nın Tora çalışması veya diğer manevi şeyler için verdiği ödül başarıyla orantılı değildir, kaç kez yaptığı ve harcadığı çabanın kalitesiyle orantılıdır. Eğer birisi yaptığı bir işte uğraşıp didiniyorsa yaptığı iş için fazlasıyla ödüllendirilir, çok büyük bir iş başarmamasına rağmen.

 

YEMEK VE İÇMEK
(PELE YOETS’TEN DERLEMELER)

 

Şabat sofralarında kişi her zaman masasının başında bulunmalı kendisine lütfedene sesini yükselterek methiyeler sunmalıdır. Zor durumda olunsa bile “mayim aharonim – yemekten sonra parmakların suyla yıkanması” konusunda hassas olmak gerekir.