Bu Hafta İçin Saatler |
28 ELUL |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5778 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
18:20 |
19:31 |
----- |
Yeruşalayim |
18:11 |
19:21 |
Tel Aviv |
18:37 |
19:33 |
8 EYLÜL |
Tel Aviv |
18:27 |
19:23 |
İstanbul |
19:13 |
19:52 |
2018 |
İstanbul |
19:01 |
19:40 |
İzmir |
19:11 |
19:59 |
|
İzmir |
19:00 |
19:48 |
NİTSAVİM- נצבים |
||||||
|
Peraşa
Özetİ |
Nitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:
Yisrael'in birliği: "Sizler - hepiniz - Tanrı'nın önünde hazır duruyorsunuz: Kabile başkanlarınız, yaşlılarınız, memurlarınız - Yisrael'in tüm erkekleri; çocuklarınız, eşleriniz, kampınızdaki Ger (Yahudi olmuş kişi); oduncundan su çekenine kadar" (Devarim 29:9).
Gelecekteki kurtuluş: Moşe, Yisrael'in Tanrı'nın emirlerini terk etmesi durumunda tecrübe edeceği sürgün ve perişanlık hakkında uyarıda bulunur, ama ardından en sonunda, "Tanrınıza geri döneceksiniz... Eğer kovulmuşların gökyüzünün ucundaysa [bile], Tanrı seni oradan toplayacak... Ve Atalarınızın miras aldığı Ülkeye getirecek" (Devarim 30:4).
Tora uygulaması: "Bugün sana emrettiğim emir, senin için ne ulaşılmazdır ne de uzaktır. Gökyüzünde değildir... Denizin öbür kıyısında değildir... Aksine sana çok yakındır; onu yerine getirmen için, ağzında ve kalbindedir" (Devarim 30:11).
Seçim özgürlüğü: "Önüne hayat ve iyiliği, ölüm ve kötülüğü koydum; böylece sana bugün Tanrı'yı sevmeni, O'nun yolundan yürümeni ve emirlerine uymanı emrediyorum... Yaşam ve ölümü koydum önüne - berahayı ve laneti. Yaşamı seçmelisin!" (Devarim 30:19).
AFTARA |
Yedi teselli Aftara’sının sonuncusu imge ve kehanetlerle doludur. Tanrı savaştan zaferle dönen bir savaşçı gibidir ve Esav artık yoktur. Bene Yisrael Tanrı tarafından hiçbir zaman tamamen terk edilmemiştir. Tanrı’nın iyiliği mutlaka üzerinde olacaktır.
HAFTANIN SÖZÜ |
Tanrı’nın
iyiliklerini zikredecek, Tanrı’ya övgülerimi dile getireceğim. (Yeşayau 63/7)
Mİ-DRAŞ YİTSHAK |
Nitsavim peraşasında herkesin orada toplandığı ve Moşe Rabenu’nun en son
konuşmasını dinlediğini birkaç kez sizlerle paylaşmıştık. Toplumun bütünü bir
yerde olduğunda orada Tanrı’ya uzak olanlar olduğu kadar yakın olanların da
bulunduğu bir gerçektir. Her ne kadar Moşe’nin son konuşmasını dinleyebilenler
içinde uzak kalmış olan kişilerin sayısı oldukça az iken günümüzde sinagogta
veya başka bir yerde Tora dersi veya sözleri dinleyenler arasında uzak olanlar
hiç de azınlıkta değildir. Yeşayau’dan bir pasuk okumak suretiyle hem
peygamberin hem de bilgelerin bu yakın ve uzak olmak konusuna nasıl
baktıklarını yakından görmeye çalışacağız.
Yeşayau 33/13 “şimu rehokim aşer asiti udu kerovim gevurati – uzak olanlar yaptıklarımı duyun, yakın olanlar gücümü görün” pasuğunda hem uzak olanlardan hem de yakın olanlardan söz edilmektedir. Uzak olanların Tanrı’nın yaptıklarını “duyması” yakın olanlardan da Tanrı’nın gücünü “bilmesi” istenmektedir.
Bu pasuğu basit şekli ile açıklamaya çalışırsak uzak olanlar dine ve öğretilerine uzak olanları yakınlar da bu öğretiye daha yakın olanları anlatmaktadır. Sadece Raşi’ye baktığımız zaman bu tespitimizden daha farklı bir düşünce ile karşılaşmaktayız. Raşi uzak olanların küçüklüklerinden beri dine yakın olanların kastedildiğini, yakın olanların da sonradan teşuva yapanlar olduğunu öğretmektedir.
Raşi’nin bu açıklamasına baktığımızda Tanrı’nın neden doğuştan dine yakın olanları “uzak” olarak nitelendirdiğini anlamak pek de kolay değildir. Rabi Zamir Kohen bu kişilerin mitsvaları gözettiğini ancak bu gözetimin bir alışkanlıktan kaynaklandığını duygu ile heyecan ile şevk ile yapılmadığını öğretir. Çünkü küçük yaştan beri gelen alışkanlıklar insanı o yaşam tarzında yaşamaya belki zorunlu kılmıştır, belki de kişi çok fazla araştırmadan bu yaşam tarzını benimsemiştir. Halbuki daha sonradan her şeyin bir anlamı olduğunu görerek ve öğrenerek mitsvalara sahip çıkanların yaptıklarında bir heyecan bir şevk vardır. Çünkü bu yolu görmüşler, benimsemişler ve bu şekilde yaşamanın gerekli olduğunu hissetmişlerdir. Her ne kadar her iki gurupta da istisnalar olsa da alışkanlık halinde mitsvaları yerine getirme sıkıntısı hepimizde mevcuttur.
Çocuk yaşta mitsvaları uygulamaya başlayan kişi “uzak” konumundan çıkmak için zaman içinde o mitsvanın nedenini, nasıl yapıldığını neden verildiğini anlamak ve öğrenmek zorundadır. Ancak eğer kişi ileri yaşlara kadar Tefilin’i sadece “takmak” olsun diye her sabah koluna takıyorsa, onun içindeki ruhaniliği öğrenmemiş ise, öğrenmek için de bir çaba göstermiyorsa “uzak” kalmaktan kurtulamayacaktır.
Rav Zamir Kohen tarafından kaleme alınan “Yaşamın Anahtarları” kitabında Tanrı farkındalığına sahip olan bir insanın bedenin ihtiyaçları ile ruhun ihtiyaçları arasında doğru bir denge kuracağı yazılıdır. Bu dengenin ruh ile beden arasındaki birlikteliğin keşfini sağlayacağı ve her mitsvanın daha büyük bir farkındalık ile yapılacağı dile getirilmektedir.
Sefertora çıktığı zaman ne hissederiz? Ona yaklaştığımızda duygularımız ne olmalıdır? Aslında Sefertora Tanrı tarafından yazılmış olan tek kitaptır. Hatta TaNaH bile Tanrısal sözleri içerir. Tora aynı zamanda kuralları ve yargı kurallarını da bulundurur. Şimdi hayal edelim. Bir hukuk kitabı dolaştırılırken kaç kişi ayağa kalkar? Kaç kişi onu öpmek için yaklaşır? Kaç kişi Simhat Tora gibi özel bir günde onunla dans eder. Ancak Sefertora hukuk barındırsa bile Tanrı tarafından insanın iyiliği için yazılmış ve ona sunulmuş bir kitaptır. Simhat Tora sevinci aynı zamanda bu kitaba sahip olmanın sevincidir. Bu anlayış, bu farkındalık Tanrı ile aramızda bir bağın kurulmasını sağlayacaktır. Elul bunları düşünmemiz ve kendimizi yenilememiz için bir fırsattır. Buna ulaşabilmenin yolu da Tanrı’nın yolunu öğrenebilmektir.
Bu yüzden de her gün Tora öğrenmek için zaman fikse etmek önemlidir. Buna vaktimiz olmasa bile Tora dinlemek büyük önem taşır. “Şomea kaone” dediğimiz bir kural vardır. Bir kişi Şabat akşamı Kiduş söylediği zaman orada bulunan ve dinleyen herkesi “hovadan” çıkarır. Dinleyenler kendileri söylemedikleri halde bu mecburiyetlerini yerine getirirler. İşte Tora dersi dinleyen, Tora sohbetine katılan kişiler de aynı kural gereğince kendileri Tora çalışıyor gibi bir zehuta sahip olurlar.
Adam yanlış yapınca vücudunda ortaya çıkan “orla – sünnet derisi” gibi bizler yanlış yapınca kalbimizin etrafında olumsuzluklar birikim yapmaya başlar. Bu birikim bir süre sonra “orla” haline gelir ve ruhani gelişimimizi olumsuz etkilemeye başlar.
Sözgelimi her ay Mikve’ye dalma mitsvasını yerine getiren bir kadın oradan yeni doğmuş gibi hissederek çıkar. Ancak bazı durumlarda bunu hissetmemeye başlar. Kimi Kotel’de, tsadiklerin kabirlerinde muazzam şeyler hisseder. Kimi de turistik bir gezide gibiymiş gibi bakar. Bu hissiyat azalmasının nedeni kalbi kuşatan “orla”dır. İşte Elul ayında Tanrı kalbimizi bu “orla” dediğimiz oluşumdan kurtarma sözü vermektedir. Kalpte yer alan olumsuzluğu oradan uzaklaştırdığımız zaman zaten ruhani olan Neşama hissetmeye başlar. Bunun için de Tanrı’ya Gemara’da sözünü ettiğimiz iğne deliği kadar küçük bir deliği açmak ve O’nu içeri davet etmemiz gerekir.
DİVRE
TORA |
Roş Aşana bayramının birinci gününde Tora’nın
ilk kitabı olan Bereşit kitabından, Tanrı’nın Sara annemize söz verdiği gibi
onun yanında yer almasından; aftara da ise Hanna’nın yaşamından, Şemuel
Peygamberin doğumundan bahsediyoruz.
Roş Aşana’nın ikinci gününde Bereşit kitabında kaldığımız yerden devam ederek Akedat Yitshak konusunu (Avraam’ın oğlunu kurban etmek için gittiği yolculuk) ve aftarada ise Yirmiyau kitabından, Tanrı’nın Rahel annemize verdiği “günün birinde senin neslinden gelenler vaat edilmiş topraklara geri dönecek.” sözünden bahsedilen bölüm okunmaktadır.
Sara annemiz Yitshak Avinu’yu
Rahel annemiz Yosef Atsadik’i
Hana ise Şemuel Peygamberi dünyaya getirmiştir.
Yitshak, Yosef ve Şemuel… Niçin özellikle bu 3 kişilikten Roş-Aşana bayramında bahsediyoruz?
Yitshak bizlere; bir insanın Tanrı’ya nasıl yaklaşabileceğini, gerekirse insanın Tanrı için canını bile feda edebileceğini gösteren en ideal modellerden biridir. Fedakarlık denince Yitshak’tan daha iyi bir örnek akla gelebilir mi?
VEAAVTA ET AD.. ELOEHA BEHOL NAFŞEHA. – Tanrı’nı ruhunla seveceksin, düşüncesini açıkça gerçekleştiren bir kişiliktir Yitshak Avinu. Roş Aşana gibi büyük bir günde, Tanrısal mahkemede, dünyanın yaratıcısı yüce Tanrı’nın huzurunda bulunan bizler Yitshak Avinu’nun büyüklüğünü ve idealist kişiliğini hatırlamalıyız.
Tora ve aftara kitaplarında bahsedilen ikinci kişilik ise Yosef’tir. Yosef, kardeşlerinin durumunu düşünen ve insanlar arasındaki ilişkilere önem vermenin güzelliklerini göstermektedir. Sürülerini otlatmaya giden fakat geciken kardeşlerinin ne durumda olduğunu merak eden Yosef, onları aramaya koyulur. Ve yolda gördüğü adama sorar: “AGİDA NA Lİ EYFO AM ROİM? –Kardeşlerimi arıyorum? Sürüyü nerede güttüklerini lütfen söyler misiniz?
Yosef kardeşlerinin ondan nefret etmesine rağmen art niyeti olmadan ve intikam alma hissi duymadan, kardeşlerinin ihtiyaçlarını ve nasıl olduklarını bilmek istedi.
Kardeşlerinin Yosef’i satmasının ardından onlarla seneler sonra karşılaşan Yosef kardeşlerini teselli etmiştir. “VEATA AL TEATSVU VEAL YİHAR BEENEHEM Kİ MEHARTEM OTİ ENA Kİ LEMİHYA ŞELAHANİ ELOİM LİFNEHEM.” – Beni buraya sattığınız için üzülmeyin, kendinizi suçlamayın. Çünkü anlaşılan Tanrı beni buraya hayat kurtarmak amacıyla, sizden önce göndermiş!
Eğer insanlara yardım etmemiz gerektiğini öğreten bir örnek istiyorsak bu kişi Yosef’ten başkası olamaz. Aynı şekilde Yosef Potifar olayında Yetser Ara kötü dürtüsüne yenik düşmeyen ve hata yapmayan bir kişidir.
Roş Aşana’da adı geçen üçüncü kişi ise Şemuel Peygamberdir. Kendisi şehir şehir, kasaba kasaba dolaşarak Tanrı fikrini yaymaya çalışmak için elinden geleni yapan biriydi. Rama Dağı’ndan inerek oradaki halka Tanrı fikrini öğretmeye başladı. Büyük bir lider olan Şemuel insanların manevi eksikliklerinin tamamlanmasında önemli rol oynamıştır.
Yosef insanlarla paylaşımı öğretmede, Semuel manevi değerleri öğretme konusunda ideal örneklerdir. İşte Roş Aşana günü bu üç önemli kişinin annelerini hatırlamakla bir Yahudinin sahip olması gereken üç önemli özelliği vurgulamaktayız. Bu gün her birimize düşen vazife Tanrı’ya karşı olan yükümlülüklerimizi hatırlayarak, iyi bir insan ve iyi bir Yahudi olma yolunda kendimizi hazırlamaktır.
Her birimiz Yitshak gibi hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan Tanrı’ya hizmet etmeli, Yosef gibi insanlar arasında pozitif ve kuvvetli bir sevgi bağı oluşturmalı kötü dürtüye karşı güçlü durmayı bilmeli ve Şemuel gibi manevi yaşamımızın kaynağı olan Tora’yı öğrenip başkalarına öğreterek manevi yaşamımıza renk ve anlam katmalıyız.
Yitshak, Yosef, Şemuel… Bu üç kişinin vermek istediği mesajı gerçekten idrak edebilirsek, bu üç ışık her birimizin yaşamını aydınlatacaktır.
Hepimizin bildiği gibi dünyamız 3 temel nokta üzerinde durmaktadır. Tora, avoda ve gemilut hasadim. Yitshak, Yosef ve Şemuel’in yaşamları bize bu üç temel noktayı göstermektedir.
Şemuel-Tora, Tora’yla yaşamamız gerektiğini,
Yitshak-avoda, Tanrı’ya hizmet etmemiz gerektiğini,
Yosef-gemilut hasadim, insanlarla olan ilişkilerde gereken paylaşımları yapmamız gerektiğini göstermektedir.
Mükemmel bir insan, mükemmel bir Yahudi tüm 3 özelliğe de sahip olmalıdır. Bu Roş Aşana’da eksikliğimiz hangi noktada ise o yönde çalışalım. Mükemmelleşme yolunda ileriye doğru bir adım atalım. Bu adımı atma isteği olan bir kişinin KETİVA VEHATİMA – Tanrı’nın yaşam kitabında yer almaması mümkün değildir.
GENÇ NESİLDEN
ÖĞRENİYORUZ |
Bu haftaki peraşada Tora’nın erişilemez olmadığını ve uzakta da olmadığını
görüyoruz: “Aksine, konu sana çok yakındır – ağzında ve kalbindedir – yapman
için.” Devarim 30:14
Acaba Tora neden, bütün Tora’yı öğrenebileceğimizi ve yerine getirebileceğimizi
söylemek için “ağzında ve kalbindedir” ifadesini kullanır?
Rabi Hayim Şemuelevits, birisi her ne kadar uzakta olsa bile, eğer kararlı bir şekilde daha iyi birisi olmak istiyorsa, çok çabuk bir şekilde istediği iyi kişi olabilir. Ama nasıl? Kendinize ve Tanrı’ya değişeceğiniz konusunda içtenlikle söz verirseniz, bu sözlerle söylediğiniz kelimelerin çok büyük etkisi vardır. Eğer içtenlikle devam edersen, tutumunu değiştirebilirsin. Eğer ağzındaki kelimeler kalbindekilerle aynıysa, anında değişebilirsin. Ancak, bazen doğru olarak bildiğimiz kelimeleri sürekli olarak tekrar etmeliyiz - ve yapmamız gereken şeyleri de - böylece kalbimize girerler.
ÇOCUK PERAŞASI |
Moşe Peygamberimiz'in yaşamının son günü idi. Moşe
Peygamberimiz bütün Bene Yisrael'i topladı ve şöyle dedi: "Babalarınız Ar
Sinay'da (Sinay Dağı) Tora'ya uymayı kabul ettiklerinde siz daha doğmamıştınız. Şimdi sadece Tanrı'ya
tapacağınıza ve başka Tanrılar'a tapmayacağınıza yemin etmenizi istiyorum.
Bu Tanrı ile sizin aranızda yeni
bir anlaşmadır." Herkes
kabul etti ve sadece Tanrı'ya tapmaya söz verdi. Moşe Peygamberimiz Yahudiler'i
şu sözlerle rahatlattı: "Uzak
ülkelerde olduğunuzda bile Tanrı sizi unutmayacak. Dualarınızı
dinleyecek. Teşuva yaparsanız (Tora'ya uymak) sizi hemen Erets
Yisrael'e geri getirecek. Teşuva yapmazsanız bile Allah zamanı
geldiğinde sizi Erets Yisrael'e geri getirecek." Moşe
Peygamberimiz Yahudiler'e şöyle dedi: "Tora'da bazı kısımların
anlaşılmasının çok zor olduğunu ve bazı mitsvot'a uymanın çok
zor olduğunu düşünebilirsiniz!"
"Şunu bilmenizi istiyorum: her Yahudi Tora'yı öğrenebilir ve O'na
uyabilir. Ama bunu istemesi gerekir."
"Yapacağınız tek bir şey var - DENEMEK. O zaman kolay
olacak."
BİR HİKAYE |
"DÜNYA KONTROL MERKEZİ" diye yazıyordu
Evan'ın odasının kapısına asılı parlak kağıtta.
Evan, 'kontrol merkezi' diye adlandırdığı yerde
saatler geçirirdi. Artık ailesi, Evan'ı yemek saatlerinin dışında görmemeye
başlamışlardı.
Odasında, en son oyunların yüklü olduğu, o
gelişmiş ses sistemine bağlı harika video/bilgisayarının önünde oturur, oraya
sabitlenirdi. Bu son teknoloji harikası bilgisayarı, büyükannesi ve
büyükbabası, Evan'ın doğum gününde hediye etmişlerdi ve son zamanlarda Evan,
artık başka hiç bir şeyle ilgilenmez olmuştu.
Bir öğlen, Evan'ın ağabeyi Dan, kardeşinin
kapısını çaldı. Cevap gelmedi. Kapıya daha da sertçe vurmaya başladı.
"Buradan git dünyalı" diye rahatsız
olmuş bir ses geldi içerden
"Hey, dışarı çıksana Evan" diye
bağırdı Dan, "Seninle konuşmam gerek."
Bir süre sonra, kapı bir parça aralandı. Dan,
kardeşi Evan'ın siluetini kapının arkasında tahmin edebiliyordu. Gümüş
renginde, parlak yeni sanal başlığını giyiyordu.
"Evan, yardıma ihtiyacım var. Pencerelere
tel takmaya çalışıyorum. Biliyorsun arı mevsimi geliyor. Bir tanesi Rakel'i
soktu bile." dedi arkada ağlama sesleri gelen kız kardeşleri Rakel'e
dikkat çekmeye çalışarak.
"İsteğin reddedildi, dünyalı" diye
cevap verdi Evan. "İlk olarak, artık ismimin Evan olmadığını söylemiştim.
İsmim Oor-Van II. İkinci olarak, şu anda çok daha önemli bir işle meşgulüm-
dünyayı kurtarıyorum!"
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Dan
inanmayarak
"Yani, "diye devam etti Evan
sabırsızlanarak, "Zilgonlar şu anda, atmosferimizden içeri girmiş durumda.
Durumu kontrol altına alamazsam, bütün dünyayı istila edecekler!"
Dan dayanamıyordu, "Haydi canım, bu sadece
bir bilgisayar oyunu" dedi, "Gerçekten bunlar olmuyor. Gel de bana
biraz yardım et, ya da en azından yaprakları tırmıkla toplamama yardımcı ol.
Ayrıca, dışarıda hava o kadar güzel ki! Biraz temiz hava da almış
olursun..."
"Yaprakları toplamak mı?" diye üfledi
Evan. "Galaksimizin geleceği tehlike altındayken, bu kadar önemsiz işler
yüzünden nasıl endişelenebiliyorsun!"
Dan, Evan'ın ciddi olduğunu yavaş yavaş
anlıyordu. "Dinle, kardeşim" dedi anlayışlı bir ses tonuyla,
"Bilgisayar oyunlarıyla çok ilgilendiğini biliyorum. Bazen ben de oynamayı
severim. Ama hayatta başka şeyler de var. Sen, gerçek insanlardan oluşan gerçek
bir ailenin içindesin ve herkes senin bu ailenin gerçek bir parçası olmanı
istiyor. Eğer istilalarla ilgileniyorsan, gel de bana, biraz sonra olabilecek
bir arı istilasına karşı telleri koymamda yardımcı ol." diye ekledi
gülümseyerek.
Evan sessiz kaldı. Kapıyı açtı, uzay başlığını
çıkarttı. Biraz utanmıştı. "Sanırım kendimi biraz fazla kaptırdım."
dedi. "Evet, oyunlar çok çok heyecanlı. Gerçek hayat çok sıkıcı."
diye içini çekti.
"Sadece sen öyle istersen" diye lafa
karıştı Dan. "İnan bana, bir kaç dakika önce arıdan kaçmak oldukça
heyecanlıydı. Ve sonra, en sonunda, arıyı yakalamayı başarıp yakından
baktığımda, gerçekten uzaydan gelmiş bir yaratığa benzediğini fark ettim.
Tanrı, tam burada, muhteşem bir dünya yaratmış. Ve bu dünyadan zevk alman için
özel bir başlığa da ihtiyacın yok. Şimdi ne diyorsun, Oor Van II?
Evan güldü. "Şimdiden itibaren bana yine
Evan diyebilirsin" dedi. "Sanırım gerçek ismi de heyecanlı
sayılabilir. Haydi gel istila merkezine gidip, telleri takalım..."