Bu Hafta İçin Saatler

8 NİSAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5778

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:16

19:29

-----

Yeruşalayim

18:21

19:34

Tel Aviv

18:33

19:31

24 MART

Tel Aviv

18:38

19:36

İstanbul

19:05

19:47

2018

İstanbul

19:13

19:55

İzmir

19:05

19:56

İzmir

19:12

20:03

TSAV- צו


ŞABAT AGADOL
30 MART – 7 NİSAN 2018 PESAH

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra 6:8-8:36)

 


Tanrı; Moşe'ye, Mişkan'daki korban ibadetini gerçekleştiren Koenler olarak, Aaron ve oğullarına görev ve haklarını bildirme talimatını verir.

Mizbeah'taki ateş her zaman yanar durumda tutulmalıdır. Bu ateşte, "Ola -Yükselen" olarak getirilen hayvanlar tümüyle, "Şelamim - Barış", "Hatat - Hata" ve "Aşam - Suç" korbanlarının içyağları, unla yapılan Minha korbanlarından da üç parmak dolusu yakılır.

Hatat ve Aşam korbanlarının etini ve Minha korbanlarından da geri kalan kısmı Koenler yer. Şelamim korbanı, Koen'e verilen belirlenmiş parçalar hariç, korbanı getiren kişi tarafından yenir. Korbanların kutsal eti, manevi olarak saf kişiler tarafından, belirlenmiş kutsal yerlerinde ve belirlenmiş zamanda yenmelidir.

Aaron ile oğulları yedi gün boyunca Mişkan sınırları içinde kalır; bu süre içinde Moşe onları Koenlik görevine atar.

AFTARA
Rav İsak Alaluf
OLOTEHEM

 


Bu hafta Şabat Agadol olmasına rağmen Tsav peraşasının Aftara’sı olan Olotehem okunur. Cemaatimizde “Şabat Agadol Aftara’sı olarak bilinen Malahi peygamberin son bölümündeki sözleri İzmir’de sadece Pesah’ın önceki gün Şabat gününe denk geldiği sene okunur. Yani Pesah Pazar günü başlarsa bir önceki gün İzmir’de Şabat Agadol Aftara’sı okunur. İstanbul’da böyle bir gelenek yoktur.

Yirmiyau peygamberin yedinci ve sekizinci bölümünden pasukların okunduğu Aftara’da korban konusunun işlendiği görülür. Bu da peraşamızla bağlantıyı sağlar.

HAFTANIN SÖZÜ

 


“Eğer benim sizinle yaptığım anlaşma olmasaydı, gece ve gündüz, göklerin ve yerlerin kurallarını koymazdım.”
(Yirmiyau 33/25)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
TEFİLA 2. BÖLÜM

 


Vayikra peraşası ile benzer bir şekilde korban konusunu işleyen Tsav peraşasında da Tefila konusunu işlemeye devam etmek istedik.

Barayta’nın devamında Bereşit 24’de yer alan bir bölüm öğretilmektedir. Yitshak Minha duasını getirmiştir. Her akşamüstü açık araziye çıkmakta ve Tanrı ile konuşmaktadır. Burada Tora “lasuah – dialog kurma” fiilini kullanır. Barayta da “siha – dialog” sözcüğünün dua anlamına geldiğini öğretir. Yitshak burada iyi bir eş ve kendisi için dua etmektedir. Avraam nasıl dışa açılımın üstadıysa Yitshak da içe açılımın içselliğin üstadıdır. O halde Yitshak bizlere kendimiz için de Tefila yapmayı, kendimize dönmeyi öğretir. Bu da Tefila’nın esaslarından biridir. 

Barayta burada da Teilim 102’den bir cümle getirmektedir. “Mazlum bir insanın duası, kendinden geçip sözlerini Tanrı önünde döktüğü zaman;” bilgeler burada kendi içine dönmüş gibi görünen insanın aslında kendisini yalnızlığa kaptırdığını ve sosyal ortamdan uzaklaştığını anlatırlar. Bunu anlamak için mizmorun devamına bakmak gerekir. “Dövülmüş ot gibi kurudu kalbim, çünkü ekmeğimi yemeyi unuttum. İniltilerimden kemiğim etime yapışıyor çöldeki pelikan gibiyim boş arazideki baykuşa benzedim. (Teilim 102/ 5 – 8). Çünkü külleri ekmek diye yedim ve içeceğimi gözyaşı ile karıştırdım. Kızgınlığın ve öfken yüzünden beni yükseklere çıkardın ve yere attın. Günlerim uzayan gölge gibi ve ot gibi kurudum. (102/10 – 12)

Teilim burada farklı bir ders vermektedir. Kendine dönmek, içselleşmek ve meditasyon iyidir ama bu hiçbir zaman depresif bir hal almamalı, kişi sosyal yaşamdan kopmamalı, toplum içinde yaşadığını unutmamalıdır. Sadece kendimizi düşündüğümüz zaman işin sonu depresyona varabilir. O halde dua ederken sadece kendimiz için değil sorumlu olduğumuz kişileri de düşünmek gerekir. Şimdi de ikinci boyutu öğrenelim. Kendi içine dön kendin ve sorumlu olduğun kişiler için dua et ama asla depresif olma.   

Atalar içinde Arvit duası Yaakov tarafından getirilmiştir. Bunun için de Barayta Bereşit 28’de yer alan bir öğretiyi paylaşır. Burada Yaakov Beer Şeva’dan çıkmakta ve Haran’a doğru gitmektedir. Güvenli olmadığı için Yisrael topraklarını terk etmektedir. Yaakov’un aradığı güven kardeşi Esav’ın sağladığı tehlikeli ortam ile ilgili değildir. Yeni bir toplum oluşturmak için Yisrael toplumunun şekillenmesi için ortam müsait değildir. Gelecekte Yisrael adını alacak ve toplumun babası olacak olan Yaakov daha evlenmemiştir.  Daha önce Rivka ve Yitshak’ın da belirttiği gibi Kenaan kızları Yaakov’un evlenmesi için uygun değildir. Yaakov ülkeyi terk ederken Moriya dağına gelir ve burada o yerle “buluşur.” Tora burada vayifga – buluştu” ifadesin kullanmakta Barayta da buluşmanın aslında dua etmek olduğunu öğretmektedir. Yaakov burada merdiven rüyasını görecek ve geleceğini planlamaya başlayacaktır. Yaakov burada hem kendisi hem de oluşmak üzere olan Yisrael toplumu için dua eder. Yaakov bize ulusal ve cemaat kimliğimizi ve parçamızı öğretir.

Barayta’nın burada verdiği TaNaH cümlesi Yirmiyau 7/16’dan gelmektedir. “Bu halk için dua etme, onlar için ağlama şefaat isteme çünkü seni dinlemeyecekler.” Yirmiyau peygamber kötümser br peygamberdir çünkü yıkım zamanında yaşamıştır. Hayatı yalancı peygamberlerin söylediği sözlerin gerçek olmadığını kanıtlamak, o sözlerin gerçekliğine inanların verdikleri tepkilerle uğraşmakla geçmiştir. Yirmiyau Tanrı’dan aldığı kelamda yıkımın olacağını söylerken yalancı peygamberler de Bet Amikdaş’ın var olduğunu, Tanrı’nın orada olduğunu ve hiçbir şey olmayacağını söylemektedirler. Yirmiyau haklı çıkar. Bet Amikdaş yıkılır. Babil sürgünü başlar. Tanrı Yirmiyau’ya şöyle demiştir. Burada oturmak için bunu hak etmeli ve olmanız gereken bir toplum olmalısınız. Yoksa burada kalamazsınız. Bu noktada dua ederken kendimizi yargılamanın üçüncü boyutuna bakalım: Cemaatin için her zaman dua et. Bununla birlikte hem kendi cemaatinin hem de bulunduğun yerin olması gerektiği gibi bir yer olması için çaba göster.

Dua etmenin farklı boyutlarını öğrenince girişte sorduğumuz sorular da kendiliğinden yanıt bulacaktır.  Kişi her zaman ve her yerde dua edebilir. Dualarında kendisi cemaati, evrensel değerler ve insanlık için dua etmelidir. Kimliğine sahip çıkmalıdır. İbranice dua etmek Yahudi toplumunu bütünleştirir. İbranice’nin enerjisi diğer dillerden daha yüksektir. Ancak samimi bir dua her dilde yapılabilir. Kadınlar, erkekler çocuklar herkes dua etmelidir. Birlikte yapılan dualarda amaç sadece yazılı metni bir an evvel okuyup bitirmek değil o metnin içine girerken Tanrı’dan bir şeyler isteyebilmektir. Bu da devamlı dua edip mitsvaları uygulamak ile sağlanabilir. 

Pesah’tan bir Şabat öncesi Şabat Agadol olarak bilinir. Birçok görüşe göre cemaatin en büyüğü olan Rabi bu Şabat gününde cemaatini Pesah ile ilgili olarak bilgilendirir. Bununla ilgili olarak Ben İş Hay’ın bu bağlamda cemaatin konuşmalar yaptığı bilinmektedir. Şulhan Aruh ise bir alaha olarak Pesah öncesinde gerçekleşen mucizeden dolayı o Şabat günü Şabat Agadol olarak bilinir demektedir. Mucizenin ne olduğu hakkında bilgi vermeyen Şulhan Aruh’u açıklayan Kaf Ahayim burada Tur’un getirdiği açıklamayı verir.

Mısır çıkışı yani on beş Nisan Perşembe günü gerçekleşir. Ondan dört gün öncesi yani Nisan ayının onuncu günü Şabat günüdür ve bu günde Tanrı Bene Yisrael’in bir kuzu almalarını ve ayın on dördüne kadar evlerinde ekletmelerini sonra da Korban Pesah olarak kesmelerini ister. Bunu soran Mısırlılar’a Bene Yisrael dürüstçe ne yapacaklarını söylerler. Mısırlılar çok kızmalarına rağmen hiç bir şey yapamazlar. Rabiler burada bir noktayı aydınlatmak ihtiyacı hissederler. Bene Yisrael Mısır ülkesinde kuzu yemektedirler. Buradaki yenilik kurbanın Tanrı adına yapılacağının Mısır halkına bildirilmesidir. Bu bildirim Mısır halkını çok sinirlendirmiş ama ellerinden bir şey gelmemiştir. Rav Hida bu Şabat gününde Şabat Agadol Ş.alom denmesinin uygun olduğunu söylemektedir.

Şimdiden Hag Pesah Kaşer ve sameah

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

 


Bu haftaki peraşada kurban ve onların etinin yenmesi ile ilgili farklı iki önemli konudan bahsedilir. 
1)Korban Şelamim: Bu kurban, Tanrı’ya bir hediye vermek isteyen birinin sunduğu kurbandır.  İki gün ve bir gecede yenmesi gerekir.
2) Korban Toda: Başından bir olay geçen ve mucizevi bir şekilde kurtulan birinin getirmesi gereken bir kurbandır. Sunulduğu gün yenir. 

Neden korbanlar arasında böyle bir farklılık varır? Ya da neden mucizenin yaşandığı gün kurban sunulmaz ve eti o gün yenmez?  Çünkü; kurban zamanında sunulmaz ise pigul denen durum oluşur, yani geçersiz olur. Soruyu Aemek Davar kitabının yazarı Netsiv Mivolojin cevaplamaktadır. “Tora, mucizeyi yaşayan kişinin kurban getirmesini istemektedir. Aynı zamanda, insanların onun kurbanına ve etinin yenmesine ortak olmalarını istemektedir. Bu ziyafette bütün etin yenmesi gerekirdi. Böylece artan parça yani notar dediğimiz kısım olmayacak ve yakılması gerekmeyecektir.” Buradan öğrendiğimiz; kişi yaşadığı mucizeyi duyurmuş  ve Tanrı'nın ismi kalabalıkla kutsanmış olur. Buna bağlı olarak David Ameleh teillim  (109:30) de "Ode Ad… meod befi uvtoh rabim aalelennu", “Tanrı 'yı kalabalıkta övün ve şükredin” demiştir.

 Tora bize bir Yahudi'nin doğası gereği her zaman şükretmesi gerektiğini, bunu yaparken insanlarla paylaşması gerektiğini öğretir. Zaten Yahudi kelimesi, Yeuda isminden yani toda, teşekkür etmekten gelir. Bu yüzden her sabah "Mode ani lefaneha. ..."sözleriyle güne başlarız. Önce, Tanrı’nın bize ruhumuzu geri vererek yaptığı iyiliği fark ederiz. Bunun için Rabenu Bahye Hovot Levavot kitabında şöyle yazar; Bir insan hayatında olan güzellikleri fark etmez ise Tanrı sevgisine gerektiği gibi ulaşamaz. Sıkıntı sandığı dönemleri kolay atlatamaz. Daima nelere sahip olduğumuza bakmak gerekir. ‘Neyin olmadığını düşünmek ya da neden onda var bende yok”  diye sormak, neden o hep başarılı, ben değilim?’ gibi düşünceler bizi bir çıkmaza sürükler. Bunu bir örnekle açıklayalım.

Adam güzel bir havada arkadaşlarla piknik yapar, keyifli bir geziye çıkarlar ta ki piknik çantasını açana kadar her şey yolundadır. Yemekler hazırdır ama ketçap yoktur. O andan itibaren her şey anlamını yitirir. Yemeğim tadı yoktur, hava güzel ama önemi yoktur. O mutsuzluk bizde hayatımızda olmadık şeylere takılır. Şükretmeyi bilmezsek sabah okuduğumuz "Mode ani. ."anlamsız olur. Düşüncelerimizi olumlu bir yönde kullanmaya çalışmalıyız. ‘Tanrı, daima benimle’ demeliyiz. Böylece Korban Toda getirmiş gibi olabiliriz. Tanrı, bu kurbanı seçtiği yerde Bet Amikdaş’ta ve günümüzde getirmeyi bize nasip etsin. AMEN 

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

““Aaron’a ve oğullarına konuş ve [şöyle] de:“Hatat-korbanının kanunu şudur: Hatat-korbanı, Tanrı’nın Huzuru’nda, Ola-korbanının kesildiği yerde kesilir. En üst düzeyde kutsaldır.” Vayikra 6:18. Neden Hatat-Korbanı’nın Ola-korbanının kesildiği yerle aynı yerde kesilmesi emredilmiştir?

Talmud Yeruşalmi (Yevamot 8:3) bunun nedenini açıklar-- günah işlemiş kişilerin utanmamalarını sağlamak için. İnsanlar hayvanın kesildiğini görünce onun bir Hatat-Korbanı olduğunu anlayamayacaklardır, o adamı hoşgörülü bir şekilde değerlendireceklerdir-- ya da onu hoşgörüyle yargılamak için fırsatları olacaktır-- Böylece onun Ola-Korbanı getirmiş bir kişi olduğunu düşüneceklerdir (Yani belki de sadece birisinin ruhani seviyesini yükseltmesi için getirilmiş olabilir.).

Buradan şu kanunu öğreniriz. Önceleri yaptıkları bir hata için şu anda pişmanlık duyan kişileri utanç bir duruma düşürmemeyi ve de huzursuz olmalarını sağlamamayı. Hiç kimseye önceleri yaptığı hataları ve kötü hareketleri hatırlatmayın. Her zaman birisinin utanç duruma düşmemesi için elinizden gelenin en iyisini yapın.

ÇOCUK PERAŞASI

 

Tanrı Moşe'ye: "Koanim'in yapması gereken bir mitsva var: Her gün bir Koen, mizbeah'ın üzerine çıkmalı. Uzun bir kürek almalı. Kürekle mizbeah'tan dikkatli bir şekilde biraz kül toplamalı. Külleri mizbeah'ın yakınına koymalı." dedi. (Mizbeah'ın üzerinde neden küller bulunuyordu?)

Koanim bu mitsva'yı yapmaktan çok mutluydu. Küller yüzünden kirlendikleri için aldırmıyorlardı bile. Bazen insan Tanrı'ya "teşekkür ederim" demek için Bet Amikdaş'a bir korban toda getirmelidir.

Bir Yahudi ne zaman korban toda getirir?
1. Çok hastalanmışsa ve Tanrı onu iyileştirmişse;
2. Çölde yolculuk etmiş ve zarar görmemişse;

3. Okyanusu sağ salim geçmişse;
4. Hapse atılmış ve serbest bırakılmışsa.

Korban toda getirilmesi gereken başka nissim (mucizeler) sayabilir misiniz?
Bugün Mabet olmadığından, teşekkürlerimizi dile getirmek için sinagoga gideriz ve Sefertora'ya çıkarak agomel duasını okuruz.

Tanrı Moşe'ye: "Bir Yahudi kan yiyemez!" dedi. Bir yumurtada kan bulunabilir. Yumurtaları yemeden önce kontrol etmeliyiz. Bütün et ve tavuklarda kan bulunur. Onları daha çiğken suya bastırmalı ve tuzlamalıyız. Bu, kanın dışarı çıkmasını sağlar.(Bu nedenle annelerimiz eti tuzlarlar ya da kaşer kasaptan tuzlanmış et satın alırlar.)

Tavuğu suya bastırıp tuzlayarak nasıl kaşer yapıldığını hiç gördünüz mü?
Bene Yisrael (İsrailoğulları) Mişkan'ı (Allah'ın kutsal çadırı) kurmuştu. Mişkan artık hazırdı.
Tanrı: "Aaron, Mişkan'da Koen gadol (Koenlerin başı) olacak. Diğer Koenler onun yardımcıları olacak.
Moşe, sen yedi gün boyunca koanim'i hazırlayacaksın. O zaman işlerine başlamaya hazır olacaklar." dedi.
Moşe her gün koanim'e özel giysilerini giydiriyordu. Her gün koanim'in üzerine biraz kutsal yağ sürüyordu. Mizbeah'ta korbanot da yakıyordu. Yedi gün sonra koanim, mişkan'da çalışmaya hazırdı.

BİR HİKAYE

BARIŞA BİR ŞANS VERMEK

 


YASAK BÖLGE! YARAMAZLARIN GİRMESİ YASAKTIR! diye bir işaret asılıydı Vera'nın kapısının üstünde ve bu yazının kimin için yazıldığı da bir sır değildi. Vera için kız kardeşi Nensi, kendisini rahatsız etmekten başka işe yaramazdı ve bu nedenle ondan olabildiğince uzak kalmaya çalışıyordu. Nensi onu sürekli takip etmeye çalışıyorsa da Vera onunla ilgilenmediğini her biçimde gösterirdi. Okul servisinde ayrı yere oturuyor, farklı masalarda yemek yiyor ve Nensi'nin ortalıkta olmadığı her fırsatı yakalamaya çalışıyordu. 
Bu nedenle anneleri günün birinde kahvaltı sofrasında bombayı patlattığında çok bozuldu. "Vera, yarın, bir haftalığına bir iş gezisine gitmem gerekiyor. Baban da bütün gün işte olduğu için, bu süre içinde senin yardımına ihtiyacım var. " 
"Tabii ki Anne, senin için ne yapabilirim?"
"Kendine bakabilecek kadar büyüdün ama Nensi senin gibi değil. Bu nedenle kardeşine de bakmanı rica ediyorum. Yani servise bindirmek, öğle yemeğini hazırlamak ve bunu gibi şeyler işte..."
Vera'nın yedikleri nerdeyse boğazında kalacaktı. Kardeşinden uzak kalmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu ama şimdi bir haftasını ona bakmakla geçirmek zorunda kalacaktı. Vera'nın bütün itirazlarına, göz yaşlarına rağmen annesi fikrini değiştirmesi ve ertesi gün Vera kendini korkunç haftaya hazırlamaya çalıştı. 
"Haydi, kalk ve giyin. Acele etmezsen servisi kaçıracaksın. Ve eğer seni bekleyeceğimi zannediyorsan, unut bunu !" dedi Vera. Tıpkı bir komutan gibi konuşuyordu. Sonra aşağıya inip kahvaltıyı hazırlamaya başladı. "Neden bütün bunlar benim başıma geldi?" diye düşünüp duruyordu fındık ezmeli ekmekleri hazırlayıp kız kardeşinin çantasına sıkıştırırken. 
Vera ve Nensi kapıdan koşarak çıkıp neredeyse kaçıracakları servise zar zor yetiştiler. Nensi'yi oturttuktan sonra, her zaman olduğu gibi servisin ayrı bir tarafına geçti Vera. Ama " Off, şu anda ondan tamamen sorumlu sayılırım, belki de onu en azından görebileceğim bir yere oturmalıyım" diye düşündü be kız kardeşinin yanına olmasa da epey yakınlarına oturdu. 
Okuldan döndükten sonra Vera her zamanki gibi kapısını kilitleyerek odasında oturacaktı ki, birden belki de azıcık aralık bırakmasının iyi bir fikir olabileceğini düşündü. O gece Nensi'yi yatırdıktan sonra Vera kendini oturma odasındaki koltuğun üzerine attı. Zor bir gün olmuştu ve biraz rahatlamak istiyordu. Kısa bir süre sonra Nensi'nin odasından garip seslerin geldiğini işitti. Yukarı çıkıp neler olduğuna baktığında Nensi'nin ağladığını gördü. 
"Hey, neyin var senin?"
"Annemi özledim ve yalnız olmaktan korkuyorum" dedi Nensi.
Acil bir durum olmadığını gören Vera, sessiz olup tekrar yatmasını söyleyecek sonra da dışarı çıkacaktı. Sonra yatağın içinde kıvrılmış küçücük Nensi'ya baktı. "Zavallı çocuk " diye geçirdi içinden "Onun yaşında olsaydım herhalde ben de korkardım" dedi..
"Peki Nensi. İstersen sana güzel bir hikaye okuyayım. Belki kendini daha iyi hissedersin. Nensi gülümsedi ve birkaç dakika sonra tatlı bir uykuya daldı. 
O geceden itibaren garip şeyler olmaya başladı. Nensi'ye bakmak Vera'nın tahmin ettiği kadar kötü bir şey değildi sanki. Vera bile bunun nasıl olduğunu anlamamıştı ama kardeşine yardım etmek kendisini daha iyi hissetmesini sağlıyordu. 
Her gün Vera Nensi'ye daha tatlı davranıyor, öğle yemeklerini hazırlarken daha çok özeniyor ve kapısını bir parça daha aralık bırakıyordu. Bunu Nensi'ye hiç söylemeyi düşünmediği halde, onun gitgide daha tatlı ve şirin bir olduğunu düşünmeye başlamıştı. 
Aradan bir hafta geçti ve annelerinin geleceği gün geldi çattı. Vera şaşkınlık içindeydi. Acaba gerçekten de Nensi'ye bakmayı özleyecek miydi? Kahvaltısını hazırladıktan sonra Vera Nensi'yle okul servisine yürüdü. Yol boyunca tatlı tatlı sohbet ettiler. Vera Nensi'yi oturttuktan sonra da yanına geçince, servis şoförü bile bu duruma şaşırdı. 
Öğleden sonra anneleri eve geldi. Kapıyı açtığında evin huzur içinde olduğunu görünce rahatladı. Ama en güzel sürpriz iki kız kardeşi Vera'nın odasında oynarken bulduğunda yaşadı. "YASAK BÖLGE" uyarısının yerinde şimdi "HOŞ GELDİN ANNE!" asılıydı. 
"Vera, benim için sorumluluklarını yerine getirdiğini için teşekkür ederim. Umarım senin için çok sorun olmadı bunlar."
Vera gülümsedi. "Anne, her şey yolundaydı. Bana gerçekten tatlı biriyle yakınlaşma fırsatı verdiğin için sana çok teşekkür ederim. "