Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

 

 

Bu Hafta İçin Saatler

1 NİSAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5778

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:12

18:24

-----

Yeruşalayim

18:16

19:29

Tel Aviv

17:28

18:26

 17 MART

Tel Aviv

18:33

19:31

İstanbul

18:58

19:40

2018

İstanbul

19:05

19:47

İzmir

18:59

19:50

İzmir

19:05

19:56

VAYİKRA- ויקרא


17 MART CUMARTESİ ROŞ HODEŞ NİSAN

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra 1:1-6:7)

 


Koenler'i ilgilendiren birçok kural içerdiği için "Torat Koanim - Koenler Yasası" olarak da bilinen Vayikra kitabı, çoğunlukla korbanları konu eder. İlk korban grubu "Ola - [Tamamen Yakılan ve Dumanı] Yükselen"dir. Hayvan önce Mişkan'ın girişine getirilir. Hayvan büyükbaş ise, korbanı getiren kişi elini hayvanın başına koyar. Ardından hayvan kesilir ve Koen, kanı sunağa serper. Deri yüzülür ve hayvan parçalara ayrılır. Sonra bu parçalar düzenlenir, yıkanır ve sunak üzerinde yakılır. Diğer hayvanlar ve kuşlar söz konusu olduğunda da benzer bir prosedür uygulanır. 

Peraşada ayrıca unla yapılan sunular (Menahot) konu edilir. Bu sununun bir bölümü sunakta yakılır, kalan bölümü de Koenler tarafından yenir. Sunuya herhangi bir şekilde hamets bir madde ya da bal karıştırmak yasaktır. 

"Şelamim - Barış" korbanı, ister büyükbaş ister küçükbaş hayvanlarla gerçekleştirilebilir ve bir bölümü sunakta yakılırken, bir bölümü de getiren tarafından yenir. Tora, kan ve "Helev - İç Yağı" yemeyi yasaklar. Peraşa daha sonra sırayla, bir Koen Gadol'un, Sanedrin'in (71 Tora otoritesinden oluşan Yahudi üst kurulu), bir liderin ve normal bir vatandaşın hata sonucu işlediği bir günahın affı için getireceği korbanları detaylar. Bazı sözel hatalar ile manevi saflık kurallarının ihlali sonucu gerçekleştirilen günahların affı için getirilen "Aşam - Suç" korbanları listelenir. Peraşa, normal bir suç korbanına parası yetmeyenler, "Kutsal" olarak ayrılmış malların (Ekdeş) bu amaç dışında kullanılmasıyla hata işleyenler ve "soru işaretli bir suç"tan sorumlu olanların getireceği un sunuları ile gayri-dürüstlük sebebiyle getirilen sununun detaylarıyla sona erer.

AFTARA
Rav İsak Alaluf
BARİŞON – ŞABAT AHODEŞ

 


Nisan ayının birinci gününe denk gelen bu Şabat gününde Şabat Ahodeş için okunan “Barişon” Aftara olarak okunur. Yehezkel peygamberin satırlarından okuduğumuz bu Aftara gelecekte üçüncü Bet Amikdaş günlerinde sahip olacaklarımız anlatılmaktadır. Bu Şabat çok özeldir çünkü toplum olarak ilk mitsva “yeni ayın belirlenmesi” Bene Yisrael’e verilmiştir. Yunanlılar’ın yasakladıkları mitsvalardan birinin bu olduğu düşünülürse ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikir yürütmek mümkün olabilir.

HAFTANIN SÖZÜ

 

Yüce Tanrı'nın dediği her şeyi uygulayacak ve inceleyeceğiz. (Şemot 24/7)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
TEFİLA (1. BÖLÜM)

 


Vayikra kitabının aynı adı taşıyan ilk peraşası aslında genel anlamıyla korban kavramını işlemektedir. Pasuk “adam ki yakriv mikem korban L’Ad..” şeklinde başlar ve korban yapmak isteyen kişinin bu yolla Tanrı’ya yaklaşmak istediğini ifade eder. O zamanın toplumlarında olduğu gibi Tanrı Bene Yisrael’e de korban ile ibadet etme gereği getirmiştir. Ancak Bene Yisrael’in korban yolu ile Tanrı’ya ibadetlerinin temel aşamasını Tanrı’ya teşuva yapmak sureti ile yaklaşmak oluşturmaktadır. Korban için kullanılacak hayvanlardan biri olan “bakar” sabah anlamına gelen “boker” sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir. Kişi her sabah kalktığında ilk düşünmesi gereken şey Tanrı’ya nasıl yakınlaşacağı ve ibadet edeceği olmalıdır. Bu şekilde yaşayan kişi uzun yıllar bu ibadetini gerçekleştirip ebediyete göç ettiğinde melekler tarafından eşlik edilerek Tanrı’nın yanına kadar yükselebilir.

Tora’nın genel karakteri bir görev verileceği zaman “gever”, “iş” gibi sıfatlarla kişilere işaret etmesidir. Ancak burada sadece “adam” sözcüğü kullanılmıştır. Buna göre Rabiler kişinin her şeyden önce özelliğinin alçakgönüllülük olması gerektiği konusunda birleşirler. Aavat Hayim adlı kaynak alçakgönüllü olmanın korbanlardan çok daha önemli olduğunu vurgular ve Moşe’nin Midraşik kaynaklara göre Tanrı’ya bir yakarışını getirir: Buna göre Moşe Bet Amikdaş’ın var olduğu zamanlarla Bene Yisrael’in korbanlar yolu ile “kapara” olduklarını ancak Bet Amikdaş’ın olmadığı zamanlarda bunun nasıl yapılacağını bilmediğini Tanrı ile paylaşmaktadır. Tanrı Teilim’de yer alan bir pasuğa göre “lev nişbar venidke E.loim to tivze” demekte kırık bir kalbin alçakgönüllü ve teşuva yapmış bir insanın korbanlardan daha değerli olduğunu söylemektedir.

Kişi bunu başarabilmek için de üç konuya odaklanmalıdır. Bunlar “teşuva”, “tsedaka” ve “tefila”dır. Pasuk Tsedaka için “bitsdaka tikonani” demektedir. Teşuva için oşea peygamber “şuva Yisrael ad Ad… E.loeha” derken pasuğun devamında Tefila için “kehu imahem devarim veşuvu el Ad… ” denmektedir.

Aavat Hayim adlı kaynak eski zamanlarla olan bir olayı aktarır. Şehrin birinde çok zengin bir kişi şehrin ihtiyaçlılarından biri tarafından Bet Din’e şikayet edilmiş. Bet Din de zengini mahkemeye gelmesi için çağırmış. Bir ihtiyaçlı tarafından Bet Din’e şikayet edilmek zenginin ağırına gitmiş olacak bir türlü bu çağrıya yanıt vermemiş. Üç kez Bet Din gerekli çağrıyı yaptıktan sonra durumu şehrin Hahambaşısına bildirmiş. Hahambaşı yardımcısını o zenginin evine göndererek mahkemenin çağrısına uymasını istemiş. Gururundan mıdır bilinmez adam bu çağrıya da kulaklarını tıkamış. Nihayet Rabi üçüncü kez de çağrısına uymayan adama bir de uyarı göndermiş. Tanrısal yargı için çağrıya uymayanların başına bir takım olumsuzluklar gelebilir demiş ama bu bile adamın gururunu kırmaya yetmemiş.

Ertesi sabah şehirde bir gürültü kopmuş.  Kralın maliye bakanı öldürülmüş ve hazinesi çalınmış. Askerler o şehre gelerek ellerindeki listeye bakarak muhtemel hırsızların peşine düşmüşler. Ne yazık ki o zengin adam da listede yazılıymış. Bunu öğrenen adam soluğu Rabi’nin yanında almış. Rabi’ye iyi bir insan olduğunu, kurallara göre yaşadığını ancak gururu yüzünden yetser ara tarafından kandırıldığını söylemiş. Hemen yargıya gelmeye hazır olduğunu ve verilecek bütün kararları da sevinçle kabul edeceğini belirtmiş. Yargı gerçekleşmiş ve zengin adam bedelini ödemiş. Rabi artık evine gidebileceğini söyleyince bunun mümkün olmadığını söylemiş çünkü askerler her yerde onu ararlarmış. Rabi durumun açıklığa kavuştuğunu ve gerçek hırsızların bulunduğunu artık evine dönmesinde sakınca olmadığını yinelemiş. Rabiler gururdan arınıp alçakgönüllü bir şekilde Tanrısal yargıyı kabul etmenin insanın hayatını kurtarabileceği görüşünde birleşirler ve pasuğu yinelerler: “Lev nişbar venidke E.loim to tivze.”

Günümüzde Bet Amikdaş olmadığından korbanların getirilmesi de mümkün değildir. Oşea peygamberin “unşalma parim sefatenu” pasuğu gereğince Tefila yapmak suretiyle korbanların yeri doldurulmaya çalışılmaktadır.

Tefila yapmak ne anlama gelir? Kişi ne zaman ve kimin için dua etmelidir? Dua mutlaka İbranice mi olmalıdır? Dua etmek kişilerin eline transliterasyonu olan bir kitap verip sadece onu okumalarından veya izlemelerinden ibaret midir?

Hepimizin çoğunlukla aşina olduğu sorular bunlar. Birçoğumuz bu sorulardan bazılarına evet bazılarına da hayır cevabını veririz. İçinde bulunduğumuz çağda bütün dersler bilgisayar ortamında öğrenilirken bizler Yahudi eğitiminde hala eski kaynakları ve o zamanın açıklamalarını okuyoruz. Buna gerek var mıdır? Eğer bu soruya cevabımız evet ise yukarıda sorduğumuz soruların yanıtlarını da günümüze göre eski ama değeri açısından ebedi olan yazılarda aramak gereklidir. Örneğin şimdi anlamaya çalışacağımız “barayta” ikinci yüzyılda hazırlanan Mişna adlı esere dahil edilmeyen ama sözlü Tora olarak kabul gören öğretileri içermektedir. Yani öğreneceğimiz metin ikinci yüzyıla aittir ve günümüze ilişkin mesajlar içermektedir.

Bu “barayta” Gemara Berahot 26 A günlük ibadetlerin atalar tarafından belirlendiğini öğretmektedir. Avraam Şahrit duasını belirlemiştir. Bunun için Tora Bereşit 19’da Avraam’ın Tanrı karşısında “durduğunu” söyler. Talmud devam eder. “Amida” yani duruş bir Tefila yani duadır. Buradaki duruşun amacı aslında Avraam’ın Tanrı ile pazarlık yapmasıdır. Yapılan pazarlık Yahudi toplumunun geleceği için veya Avrram’ın refahı için değil kötü oldukları tescilli olan iki şehir Sedom ve Amora içindir. Buradan Tefila yapanlara önemli bir ders çıkar. Tefila dünyayı, insanlığı kısacası her şeyi kucaklamalıdır. Sukot bayramında yetmiş ayrı millet için yetmiş selamet kurbanının kesilmesi tesadüfi değildir. Yahudilerin bulundukları yerlerde o memleketin iyiliği için dua etme emrini uygulamaları da dikkat çekicidir. Dünyayı kucaklayan Tefila kabul görmeye yakındır. Avraam nasıl Sedom ve Anora için endişelendiyse ve dua ettiyse bizler de dünyanın herhangi bir yerindeki sıkıntı için endişelenmeli ve dua etmeliyiz.   Evrensel bir Tefila hepimizin iyiliği içindir. Unutulmamalıdır ki evrensel olmak kimlik kaybına neden olmadığı zamanlarda yarar sağlar.

Burada “leitpalel” yani dua etmek fiilinin aynı zamanda “vayfalel” yani yargılamak fiili ile akraba olduğunu hatırlamak gerekir. Dua ederken kendimizi üç boyutlu bir şekilde yargılarız. Bunun ilk ayağını Tora’da  Avraam, Teilim’de ise davranışı ile Pinhas öğretmektedir. Herkes için dua et, insanlığı hatırla ancak asla ve asla öz kimliğini unutma ve bundan taviz verme. Haftaya konumuzu işlemeye devam edeceğiz.

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

 


‘Korbonot’ nedir? Amacı nedir? Korbonot kelimesini incelediğimizde ‘Korov’ kelimesini görmekteyiz. Korov kelimesi yakın demektir. Bu bağlamda, Korbon, Tanrı’ya yaklaşmanın, onun ilahi merhameti için yalvarmanın ve varlığına duyduğumuz şükranı göstermenin bir yoludur. Bu da bizi kutsal şehinaya yaklaştırır.

Bugün, maalesef Bet Amikdaş olmadığı için korban sunamıyoruz. Yine de şükranlarımızı sunabilmemiz için bir başka yolumuz daha vardır. O da dua etmektir.

Dualarımız, korbanlar gibi iki temel amaca hizmet etmektedir. Tanrı’nın, dünyanın efendisi olduğunun kabul edişimize tanıklık ederler ve Tanrı’dan yardım istememize yardımcı olurlar.

Tanrı’ya dua ettiğimizde, Tanrı’nın her yerde olduğunu ve biz nerede olursak olalım bizi duyacağını bilerek dua ederiz. Dualarımız, ruhani yönden bizi Tanrı’ya bağlar. Yaptığımız tefilalar ile ilahi güce kendi bağlantımızı oluştururuz. Birbirimizin yüzünü bile görmeden konuşmamızı sağlayan telefonun icadını duyan bir Rav ‘Ne var ki bunda? Ben senelerdir tefilalarım aracılığıyla Tanrı ile iletişime geçiyorum.’ demiştir.

Dualarımız sayesinde Tanrı’nın her yerde olduğunu hatırlayarak günah işlemekten korunuruz çünkü Tanrı’dan gizli bir günah işlemenin mümkün olmadığını biliriz. Tanrı için kapalı kapı yoktur. Tanrı, her kapının arkasını görebilmektedir.

Bir at arabacısı, bir Rav’ı kasabasına götürmektedir. Camdan dışarı bakan Rav, arabacının arabayı bıraktığını ve yakınlardaki bir tarlaya doğru ilerlediğini görür. Arabacı, Rav’a ‘Lütfen birisinin baktığını görürsen bana haber ver. ‘ der. Sonra da parmak uçlarında ilerleyerek tarladaki meyvelerden almaya başlar. Rav şaşkına dönmüştür. Arabacı resmen kendisine ait olmayan meyveleri almaktadır. ‘Çabuk geri dön. Biri sana bakıyor.’ diye seslenir.

Panik olan arabacı, elindeki meyveleri atarak arabasına doğru koşar. Tarladan çabucak uzaklaşmaya çalışır. Nefes nefese kalmıştır. Sakinleştikten sonra Rav’a dönerek ‘Beni uyardığın için teşekkür ederim. Tarlanın sahibi beni yakalasaydı ben bitmiştim.’ der.

‘Seni izleyen tarlanın sahibi değildi ki; bir başkasıydı.‘ diyerek Rav parmağıyla yukarısını gösterir. ‘Ve eğer meyveleri alsaydın, o zaman başın gerçekten derde girecekti.’ der.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


“Tanrı Adına getireceğiniz hiçbir Minha, hamets (hamurdan) yapılamaz; zira Tanrı Adına yakılan-korban olarak, hiçbir maya ve hiçbir bal tüttürülemez. (Her ne kadar) Onları Tanrı Adına ilk-ürün-korbanı olarak getirecekseniz de, (bunlar) memnuniyetle kabul edilmek üzere Mizbeah’a çıkamazlar. “Her Minha-korbanını tuzla tuzlamalısın. Tanrın’ın antlaşması(nın bir parçası olan) tuzu Minhan’ın üzerinden eksik etme. (Ayrıca diğer) Her türlü korbanının üzerine (de) tuz ekmelisin.“ Vayikra 2:11

Maya ve balın Mizbeah’ta sunulacak sunuların içinde bulunması yasaktı. Maya hamurun daha çok kabarmasını sağlar, ancak harici olan bir katkı maddesidir. Bal da yemeklerin tatlılaşmasını sağlar, ancak o da bir harici katkı maddesidir. Tuz, öbür tarafta, yemeğin tadını öne çıkarır, ancak sadece orada bulunan tadı ortaya çıkarır. Rabi Mordehay Gifter, bunun manevi konular hakkında temel bir kanunu simgelediğini söyler.

Tanrı’ya hizmet ederken aynen tuz gibi olmalısınız. İşte bu, ona hizmet ederken bütün güç ve yeteneklerinizden yararlanmanızı sağlar. Orada olan bir şeyde bir bozukluk olmasını sağlayan maya gibi olmayın. Çok şekerli olan bal gibi olmayın ve de dışarıdan alınmış bir şey gibi olmayın. Kendiniz gibi olun, ama olabileceğinin en iyisi olmak için çabalayarak. 

ÇOCUK PERAŞASI

 

Tora'mızın 3. kitabı, Mabet'te yapılan seremonilerden bahseder. Tanrı'ya getirilen korbanlardan (armağanlar) söz edilir. Bugün Mabed'imiz olmadığından dolayı korbanlar getirilmemektedir. Günümüzde korbanot'un yerine, sinagogda dualarımızla Tanrı'ya isteklerimizi dile getirmekteyiz. Bir insan Tanrı'ya nasıl korban (armağan) verebilir?

Bir Yahudi ahırına gider ve güzel bir hayvan seçer.

Hangi hayvanlar korban için uygundur?

*Boğa ya da inek

*Koyun

*Keçi

Seçtiği hayvanını Bet Amikdaş'a (kutsal Mabet) getirir. Bu hayvan Tanrı tarafından emredilen özel bir şekilde öldürülür ve mizbeah'da (sunak) yakılır.

Bu, Tanrı'ya bir armağandır!

Bir hayvan alacak parası olmayan bir Yahudi korban olarak ne getirebilir?

Bir kuş -bir güvercin ya da kumru- getirebilir.

Koen, bu kuşu, Tanrı tarafından emredilen özel bir şekilde öldürür ve mizbeah'ta yakar.

Küçük bir kuş da Tanrı'yı, büyük bir inek ya da koyunun memnun ettiği kadar memnun eder!

Ya bir Yahudi bir kuş dahi alamayacak kadar fakirse?

O zaman Bet Amikdaş'a un ve yağ getirir. Bunları karıştırır ve pişirir.

Buna korban minha denir.

Bir kısmı mizbeah'ta yakılır.

Geriye kalanı koanim tarafından yenir.

Korban minha, kesilen bir hayvan korbanı kadar makbuldur.

İçten yapılan her şeyi Tanrı kabul eder.

Eğer bir insan bazı averot (günahlar) işlemişse, pişmanlığını dile getirmek için bir korban hatat(mizbeah'ta yakılan bir hayvan) GETİRMELİDİR.

Tanrı, korban hatat nedeniyle avera'yı affeder. Ama insanın yaptığından içtenlikle pişman olması gerekir.

Tanrı korbanot'u (Tanrı'ya armağan edilen hayvanlar ya da un) öğrendiğimiz zaman çok memnun olur.

Tanrı der ki: "Korbanot hakkında her şeyi öğrendiğiniz için size büyük bir ödül vereceğim. Bana, Bet Amikdaş'ta bir korban vermiş gibi olacaksınız.

Tanrı, küçük çocuklar korbanot'u öğrendiklerinde, özellikle memnun olur.

BİR HİKAYE
UMUT VAADEDEN GELECEK

 

Çocuklar saatlerine baktı. Her geçen dakika daha da sabırsızlanıyorlardı. Hepsi beraber, Pazar günü bisiklet turu için okun önünde saat 9'da buluşmak için sözleşmişti. Saat neredeyse 10 olmuştu ama arkadaşları Moti hala gelmemişti. 
"Beklemeli miyiz? Bu sefer zamanında geleceğine söz vermişti." dedi Ceki. 
"Bilmiyorum" diye içini çekti Semi. "Bence gitmeliyiz. Şimdiye kadar gelmemişse, demek ki gelmeyecek..."
Hepsi başını salladı ve yola çıktılar. 
Gezilerini bitirdikten sonra geri dönerken Moti'nin pizzacıda oturduğunu ve sakin sakin birkaç çocukla beraber yemek yediğini gördüler. Çocuklar bisikletlerini kenara çektiler. 
"Hey Moti" dedi Semi. "Ne oldu? Bugün bizimle bisiklet gezisine katılacağını söylemiştin.."
Çocuk başını kaldırdı. "Şey, evet ama unuttum. Ayrıca ben size söz vermemiştim ki.."
"Vermiştin!" diye araya girdi Ceki. "Seni bir saat bekledik. Bu pek de güzel değildi."
"O zaman kararımı değiştirmişim demek ki..." dedi. 
"Kararını değiştirdin ve bize bunu söylemedin mi? İnsanın sözünü tutması gerektiğini bilmiyor musun? Bu çok önemlidir" dedi Semi. 
Ama Moti sadece omuzlarını silkti ve arkasını dönüp arkadaşlarıyla sohbetine devam etti. 
Moti iyi bir çocuktu ama sözünü tutmama gibi bir huyu vardı. Yapacağını söylediği şeylerden birden vazgeçebiliyordu. Bazen iyi bir nedeni olurdu ama bazen hiçbir nedeni bile olmazdı. Nasıl hissederse öyle davranırdı. 
O gün daha sonra Moti yoruldu ve biraz dinlenmek için can atıyordu. En sevdiği CD'sini takıp yatağına uzanmak üzereyken, o gün saat 5'te bir çocuğa yüzme dersi vermeye söz verdiği aklına geldi. Saatine baktı. 5'e 5 vardı. Yetişebilmek için hemen çıkması gerekiyordu. 
Off! Diye düşündü Moti. Gerçekten de gitmek istemiyordu, en azından biraz dinlenene kadar. Neden uğraşsındı? Çocuk havuzun kenarında biraz bekleyebilirdi. Ne de olsa açılana kadar beklemek zorundaydı. Ve eğer gidemezse, çocuk eve dönerdi. 
Tam arkasına yaslanacakken, arkadaşının sözlerini hatırladı: "insan sözünü tutmalıdır. Bu çok önemlidir..." genelde bu tip düşüncelerin geldikleri gibi gitmelerini beklerdi ama şimdi nedense yapmayı planladığı şeyin yanlış olduğunu düşünüyordu. 
Moti sonunda ayağa kalkıp havuzun yolunu tuttu. Acele etseydi, neredeyse söz verdiği saatte orada olabilecekti. 
Bu çok garip diye düşündü Moti biraz açık kapıdan girerken. Ders vermeyi planladığı çocuğun derin suyun içinde panik halde debelendiğini gördü. Moti suya atlayıp çocuğu tam zamanında kurtardı.

Hey, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?" diye azarladı çocuğu
"Şey... Buraya 5'te geldim, sen daha gelmemiştin. Birkaç dakika bekledim sonra içeride olup olmadığına bakmak için kapıyı itim, kapı da açıldı."
Moti, sözünü tutmayıp da gelmeseydi olabilecek korkunç olayları düşündü. O gün olanlar Moti'ye sözünü tutmanın ne kadar önemli olduğunu öğretti. Bundan böyle bir şey söylediğinde mutlaka yapmaya uğraşacaktı.