Bu Hafta İçin Saatler

18 ELUL

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:18

19:29

-----

Yeruşalayim

18:09

19:19

Tel Aviv

18:35

19:31

9 EYLÜL

Tel Aviv

18:26

19:21

İstanbul

19:11

19:51

2017

İstanbul

18:59

19:39

İzmir

19:11

19:59

İzmir

19:00

19:48

Kİ TAVO- כי תבוא



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 26:1-29:9)

 

Moşe, Bene-Yisrael'e talimat verir: Tanrı'nın ebedi mirasınız olarak verdiği ülkeye girdiğinizde ve oraya yerleşip toprağı ekip ürünleri toplamaya başladığınızda, meyve bahçelerinizin ilk olgunlaşan meyvelerini (Bikurim) Bet-Amikdaş'a getirin ve Tanrı'nın sizin için yaptığı her şey için minnettarlığınızı ilan edin.

Peraşamızda, Leviler ve yoksullara verilen onda birlik paylardan ve Ree peraşasının başında söylendiği gibi Gerizim ve Eval dağlarında, berahaların ve lanetlerin nasıl duyurulacağından da bahsedilir. Moşe, insanlara Tanrı'nın seçilmiş halkı olduklarını, onların da aynı şekilde Tanrı'yı seçtiklerini söyler.

Ki Tavo'nın son bölümünde Tohaha ("Sert Uyarılar") bölümü yer alır. Tora'nın emirlerini uygularlarsa Tanrı'nın ödül olarak vereceği berahaları sıraladıktan sonra, Moşe, Tanrı'nın emirlerini terk etmeleri durumunda başlarına gelecek hastalık, kıtlık, yoksulluk ve sürgün gibi kötü olayların uzun, sert bir hesabını verir.

Moşe, insanlara sadece bugün, halk olarak doğumlarından kırk yıl sonra, "bilmek için bir yürek, görmek için bir göz ve duymak için bir kulak"a sahip olduklarını söyleyerek sözlerine söz verir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
MUTLULUKLA TANRI’YA İBADET

 


Ki Tavo peraşasında yer alan doksan sekiz tane uyarı veya lanet birçoğumuz tarafından bilinir. Hatta Hazan bu parçayı okurken sesini yavaşlatır. Bunlar son derece korkutucu lanetlerdir ve ne yazık ki zaman içinde Bene Yisrael bunlarla yüz yüze gelmiştir. Rabiler bu lanetlerin temel nedeninin aynı peraşada yer alan bir pasukta olduğunu öğretirler: “Tahat aşer lo avadta et Ad… E.loeha besimha – Tanrı’ya mutlulukla kulluk etmediğin için.” Bu iddialı pasuğu okuduktan sonra akla gelen soru şudur: “Ne yani? Sevinçli olmadığım için mi bu lanetlerle karşılaşacağım?” hadi çok Tora öğrenmediniz dese tamam, laşon ara konusunda dikkatli olmadınız dese tamam, Şabat’ı gözetmediniz dese o da tamam. Kaşerut, taharat amişpaha hepsi tamam da “sevinçli, mutlu” olmadığım için bu lanetlerle karşılaşmanın anlamı ne olabilir?

SİMHA VE DEAGA

Bu sorunun yanıtını ararken biraz daha derin bir anlayışa bakmaya Ari Zal’in felsefesi ile anlamaya çalışacağız. “Simha – neşe mutluluk” ifadesinin zıt anlamlısı İbranice’de “Deaga – andişe” olarak bilinir. Endişe aslında mutlu olmanın en büyük düşmanıdır. Hepimizin sorunları vardır elbette. İş sorunları, evlilik gibi sosyal içerikli sorunlar, çocuklar, geleceğe ait endişeler. Bu sorunlar bazen bizleri uyutmaz ve devamlı olarak meşgul eder. İşte bu sorunların varlığına neden olan endişenin nedeni inanç konusundaki zayıflığımızdır. Eğer yaşamımızı tek başına şekillendirdiğimizi düşündüğümüz anda bu endişeler yakamıza yapışmaya başlar. Çünkü kendimizi sınırlamış olmaktayız. Bu da inancımızın kilitlenmiş olduğunu gösterir.

Tanrı beni kendimi sevdiğimden daha çok sevmektedir. Tanrı benim için iyi olanı çok daha iyi bilmektedir. O’nun özünde sadece iyi vardır ve bana benim için iyi olanı mutlaka verecektir. Bu düşüncelere sahip kişi sadece inancını kuvvetlendirmekle kalmaz aynı zamanda “mutlu” olmanın da kapısını aralar. Bunlar çok güzel sözler ama bu kadar büyük bir inancı nerede bulabiliriz? Bunun yanıtı aslında bellidir; ancak bir bebekte. Bebeklerin inanılmaz bir inancı vardır. Tek yaptığı sadece ağlamak ve annesini uyarmaktır. Hiçbir zaman aç kalacağını düşünmez. David Ameleh inancının büyüklüğünü “nafşi kegamul ale imo – canım annemin koynundaki bir bebek gibi” ifadesini kullanarak açıklamaktadır. Bir kişinin inancı sağlamsa lanetleri kendinden uzak tutar. Ancak endişeleri inancını geride bırakacak olursa o zaman adeta lanetleri davet eder. Şimdi pasuğumuza bir kez daha bakalım. Bu sefer de “simha” mutluluk sözcüğü yerine “emuna” inanç sözcüğünü yerleştirelim ve bir kez daha okuyalım.    “Tahat aşer lo avadta et Ad… E.loeha beemuna – Tanrı’ya inançla kulluk etmediğin için.”   Burada Tora Yisraeloğulları’na bu lanetlerin sebebinin Tanrı’ya inançla bağlanmamak olarak işaret etmektedir.

Bu peraşa hemen Roş Aşana öncesinde okunur. Bizler yeni yılın iyi ve tatlı geçmesi için dua etmeye hazırlandığımız dönemde Tanrı bizlere bir mesaj yollamaktadır. Eğer yargının tatlı olmasını istiyorsanız bu sadece elma tatlısı ile olabilecek bir durum değildir. Öncelikle inancınızı sağlamlaştırın. Bu şekilde lanetlerin size yaklaşmasına izin vermeyin. Ben de o zaman yargının tatlı olmasını sağlayayım ve kararlar yani gezerot tatlı ve iyi olsunlar.

Hayatımız yolunda gittiği zaman kimse inançtan ve güvenden pek söz etmez. Her gün işimizi yapmak için inanılmaz bir çaba içine gireriz ve parnasamızı kazanmaya çalışırız. Parnasa kazandıkça ve durumumuz iyi oldukça bu parnasayı kendimizin kazandığına inanmaya başlarız. O zamanlarda hiç Tanrı’nın ismi aklımıza bile gelmez. Ancak işler yolunda gitmediği durumlarda “neden bunların olduğunu veya Tanrı’nın neden bunları başımıza getirdiğini sorgularız. İşte bunlar kendimizi dünyanın merkezinde görmemizin, inancımızı kilitlemenin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

ROŞ AŞANA VE GÜNAHLARIMIZ

Bildiğimiz gibi Tişri ayının burçlardaki karşılığı terazidir ve bu ay yargının ayıdır. Roş Aşana bayramı yargının başladığı Kipur ise arınmanın gerçekleştiği gündür. Normal şartlar altında önce arınmak, temizlenmek ve günahlardan kurtulmak, ardından da temiz bir şekilde yargıya girmek daha mantıklıdır. Fakat hepimiz günahlarla dolu iken Roş Aşana’da yargılanmaya başlarız. Bu arada Roş Aşana dualarında bir kez bile “günah” kavramından söz etmemesi şaşırtıcıdır. Eğer yargılanacaksak neden hatalarımızdan söz etmeyiz. Dualar Tanrı’nın Tek ve Ebedi krallığının ilanı üzerine kurulmuştur. Ad… u AE:loim ile dualara başlarız bu da ebedi hükümranlığın kime ait olduğunun ilanıdır.

Roş Aşana bayramının dualarının bütün amacı Tanrı’ya karşı olan inancımızı kuvvetlendirmektir. Neden? Aslında son derece açık. Bizler o günde iyi ve tatlı yargıya maruz kalmak isteriz. Çünkü üzerimizde daha arınmadığımız günahlarımız vardır.  “Şiviti Ad… lenegdi tamid” Tanrı’yı her zaman karşımızda gördüğümüzü ifade ettiğimiz cümledir. Tanrı’yı kral olarak karşımızda görüp yargının tatlılaşması için ona yaklaşırsak o zaman üzerimizdeki yargının yükü hafifler. Çünkü daha arınmamız için önümüzde aşmamız gereken bir zaman vardır o da Aseret Yeme Teşuva yani on teşuva günüdür. 

ON TEŞUVA GÜNÜ

Aseret yeme teşuva’nın ilk iki günü Roş Aşana’dır. Rabiler Aseret yeme teşuva’nın yani on teşuva gününü on emir’e denkleştirirler. Söz gelimi Yom Kipur “lo tahmod” emrine denk gelir. Roş Aşana ise ilk iki emire denk gelir ki onlar da Tanrı’yı tanımak ve başka ilahların olmadığını kabul etmektir.  Roş Aşana gününde emuna yani inanç ile ilgili olarak sürekli konuşmak ve öğrenmek gerekir. Şimdi bunu nasıl yapabiliriz. Emuna nasıl görülebilir ve konuşulabilir?

İnsanın ihtiyacı olan şeyler genellikle Tanrı tarafından hazır edilmiştir. Tanrı gereği kadar bunu insanlara verir. Örneğin değerli taşlara çok fazla ihtiyacımız olmaz. Belli zamanlarda bunlara gereksinim duyarız ve bunlara sahip oluruz. Değerli madenler yaşamımızda daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şeylerdir daha fazla karşımıza çıkarlar. Ekmek beslenmek için en gerekli öğedir onun için oldukça sık karşımıza çıkar. Su yaşam için elzemdir ve ekmek olduğundan daha fazla su vardır. Ancak var olduğumuz her yerde hava Tanrı tarafından hazır bulundurulur. Çünkü havayı el de etmek için bir çaba göstermemiz imkansızdır ve hava olmadan yaşayamayız. Tanrı da bunun bilincinde olarak var olduğumuz her yerde hava solumamızı sağlamıştır.

EMUNA - İNANÇ

Manevi anlamda en fazla ihtiyacımız olan şey emuna yani inançtır. Peygamber Habakuk “vetsadik beemunato yihye  - tsadik inancıyla yaşar”  derken bir tsadiğin oksijeninin emuna olduğunun altını çizmektedir. Emuna temeldir. Vazgeçilmezdir. O olmadan hiçbir şey olmaz. Onu her yere yerleştirmek gerekir. Roş Aşana dualarında okuduğumuz “veşimha nora al kol ma şebarata – ismin yarattığın her şeyde yücedir” cümlesi bize Tanrı’nın imzasının her yerde görülebileceğini öğretir. İnanç yani emuna her yerdedir bizim için önemli olan ona yaklaşabilmektir. 

Erets Yisrael’de bir kadının 18 yaşındaki oğlu askere gider ve ne yazık ki Gazze’de savaşta hayatını kaybeder. Kadın çok uzun süre oğlu için matem tutar. Bu arada oğlunun adı İsrael’de bile çok yaygın olmayan bir isimdir. “Dvir.” Üç sene kadar sonra bir parkta otururken çok sevimli bir erkek çocuk kadının yanına gelir. Karşılıklı bakışmaların sonunda kadın çocuğu sever. Çocuğa ismini sorunca aldığı karşılık ilginçtir. “Dvir.” Kadın annesinin kim olduğunu bilmek ister. Birlikte annesinin yanına gelirler.  Tanışma faslından sonra çocuğa neden bu ismi verdiklerini sorar. Çocuğun annesi de bu ismin Gazze’de ölen ilk askerin adı olduğunu ve oğullarına bu ismi yaşatmak için bu adı verdiklerini ifade eder. Kadın Dvir’in annesi olduğunu açıklar. Matematiksel olarak imkansıza yakın olan bu olay emuna’nın bir kez daha ortaya çıkmasını ve kadının hayata bağlanmasını sağlar.

Emuna’ya sahip olununca insan sadece mutlu olmaz. Aynı zamanda yargı kararları yumuşar tatlılaşır. İnsan böylelikle iyi yargılarla karşılaşır. Ki Tavo peraşasındaki lanetleri mutlulukla Tanrı’ya ibadet etmeyi düşünerek geride bırakalım. Ardından gelen peraşa olan “Nitsavim ayom kullehem” hepimiz burada bir arada mutlulukla Tora öğrenelim ve “Aazinu diyerek bu sözlere kulak verelim. Bunun devamı “Vezot Aberaha” yani bereketlerin konuşulduğu peraşadır. Bereket dolu bir yıl, bereket ve bilgi dolu bir yaşama işaret eder. 

DİVRE TORA
Rav Selim Eskenazi
Erets Yisrael-Gan Eden-Şabat

 

Midraş, Erets Yisrael’e girmeye hak kazandıracak mitsvanın Bikurim mitsvası olduğunu öğretmektedir. Kafamızı kurcalayan soru açıktır, Bikurim mitsvası Erets Yisrael’e girildikten sonra verilecekse, zaten Erets Yisrael’deyiz demektir, öyleyse midraşın bahsettiği Erets Yisrael’e girmeye hak kazanmak ne anlama gelmektedir?

Tanrı’nın ibadetindeki 2 ana taş, Emuna ve Keduşa’dır. Emuna (farklı şekillerde açıklanabilir, burada bu tanımı kullanıyoruz) Aş-em’in dünyayı yarattığı, yönettiği, her bir Yahudi’nin hayatını gözlediği bilgisi ve inancıdır. Fakat emuna bizleri, “kohi ve otsem yadi”, kendi kuvvetim ile başardım demekten kurtarmaz. Keduşa, insanın tüm arzularını, Tanrı’ya teslim edip, Şehina’nın fiziksel dünyada bir yer edinebilmesine olanak sağlamaktır. Gördükleri mucizelerle beraber Emuna seviyeleri çok yüksek olan Çöl Nesli; fiziksel besinlerle değil ruhani bir yiyecek olan “man” ile beslendikleri için, fiziksel arzuların tetiklenmesini engellemiş ve keduşa dolu bir hayat yaşamışlardır. Erets Yisrael’e girileceği zamanki korku budur, artık toprağın ürünü olan fiziksel yiyecekler yeneceği için hem arzular tekrardan canlanacak hem de insanoğlu kendi uğraşlarıyla ürününe kavuştuğu için “kendi kuvvetimle başardım” duygu ve düşüncesiyle emuna’dan uzaklaşacaktır. Bikurim mitsvası sayesinde “reşit peri aadama”, toprağın ilk ürünü Aş-em’e verildiği zaman, “Aş-em, bütün bu ürünleri ben değil, Sen başardın” demiş olunup ve ilk ürünün verdiği büyük zevk, Tanrı’ya teslim edilmektedir. Emuna ve Keduşa konusunda bir düşüş olmayacaksa aksine çıkış olacaksa Erets Yisrael’e gelmekten korkacak bir şey yoktur.

Pasuktaki “aArets” kelimesi aynı anda Gelecek Dünya’yı ve otomatik olarak Şabat’ı simgelemektedir. Şabat, Gan Eden’dir; nitekim Yaratılış hikayesindeki pasukları incelediğimiz zaman göreceğimiz gibi Gan Eden başka bir yerde değildir, bulundukları yer, 6 günlük çalışma sonunda, 7. gün Gan Eden’e çevrilmiştir.

Kayin, kardeşi Evel’i öldürdükten sonra, Adam aRişon ile karşılaşır. Adam aRişon sorar: “Sana açılan davanın sonucunda ne oldu?”, Kayin cevap verir: “Yaratan ile anlaşmaya vardık”, Adam aRişon bunu duyar ve der ki: Teşuvanın kuvveti ne kadar büyükmüş, ben bunu bilmiyordum” ve Adam aRişon sonra Mizmor şir leyom aŞabat’ı söyler. Midraşın belirttiği anlaşma nedir?, Şabat ile bu konunun ne alakası var? Pasuk şöyle der: “Vayasem leKayin ot…”, ve Kayin’e bir “ot” (işaret koyar), buradaki işaret Şabat’tır, “Beni uVen bene Yisrael “ot” i leolam”, aynı Şabat için pasukta söylendiği gibi: Şabat, Benimle, Yisraeloğulları arasında bir işaret olacaktır. Kayin şöyle demektedir: Her ne kadar bütün hafta kafam karışık bir şekilde geziyor olsam bile, Şabat günü kendime geliyorum. Adam aRişon bunu görünce der ki Şabat’ın kuvveti ne kadar büyükmüş, Mizmor Şir leYom aŞabat…

İnsan hafta içi devamlı olarak farklı arzuların peşinden koşar, Şabat günü için verilmiş mitsvalarda bazı fiziksel zevkler göze çarpmaktadır, fakat bu zevkler, insanı, Tanrı’nın ibadetinden uzaklaştıran arzular değil tam tersine keduşa ile dolu insanı Tanrı’ya yaklaştıran araçlardır. Bikurim mitsvası da bu noktaya bir remez vermektedir. Reşit peri aadama, toprağın ilk ürünü, insanın fiziksel arzularını simgeler, fakat Şabat Kodeş sayesinde bu arzular, ruhani hale getirilebilir.

Zoar aKadoş şöyle öğretmektedir: Rabi Yeuda, Rabi Şimon Bar Yohay’ı Şabat olarak çağırmıştır. Nasıl ki Şabat, Tanrı ’ya kutsal ise, Rabi Şimon bar Yohay da Aş-em’e kutsaldır. Reşit Hohma şöyle öğretmektedir. Şabat, Yahudi’nin keduşa membası olduğu gibi, Rabi Şimon bar Yohay da Yahudi’nin keduşa membasıdır.

Bikurim mitsvası Aş-em’in bizlere yaptıkları sonsuz iyilikler için O’na her fırsatta teşekkür etmemiz gerektiğini öğretmektedir. Öğretmenlerimden bir tanesi şöyle öğretmiştir. Bir çocuk, annesine babasına müteşekkir olmayı öğrenirse, Tanrı’ya de müteşekkir olmayı öğrenecektir.

Bu vesile ile tüm Haftanın Peraşası ekibine teşekkürlerime belirtirim. Genellikle yazıları geç göndermeme rağmen, beni anlayışla karşıladılar.

Tizku leŞanim Rabot Neimot ve ve Tovot

Ve Atem aDevekim bAd. El., Hayim Kulehem Ayom

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


“(Her yıl) toprağın tüm meyvelerinin ilklerinden alacak…” Devarim 26:2

Bu haftaki Peraşa Bikurim-ilk meyveler- Mitsvasıyla başlar. Bet Amikdaş’ın olduğu zamanlarda her tarla sahibi tarlasında olgunlaşmış olan ilk meyveleri Bet Amikdaş’a getirirdi ve Kohen’e sunardı.  Midraş bize şöyle ögretir ki ilk meyveleri getirme mitvası dünyanın yaratılmasının onurunaydı. Peki bu mitsva hakkında ne bu kadar çok önemlidir?

İnsan dünyanın içine yaratıcısını hatırlama göreviyle yerleştirilmiştir. Ancak bir sorun var ki biz insanlar sadece dünyayı yönetmek ve dünyayı değiştirmekle tüketiliyoruz. Uzayı fethetmekle, anlaşmalar yapmakla, yeni ürünler üretmekle, binalar dikmekle ve bilgi otoyolunda dolaşmakla meşgulüz. Öyle bir noktaya geliyoruz ki Bazen sadece Tanrı benzeri varlıkları olduğumuz için yaratıcı gücümüz olduğunu düşünmüyoruz da, aslında gerçek Tanrı olduğumuzu düşünüyoruz, Evrenin kesin olarak olan efendileri.

Bikurim Mitsvasının amacı bizim evrendeki yerimizden emin olmamızı sağlamaktır. Birisi yılın birçok ayını çiftçilikle, tarlayı ekmekle ve tarlasının bakımıyla geçirir. O kadar uğraşın ve ter dökmenin sonucunda ilk meyveler olgunlaşmaya başlar. Bunun sonucunda aylarca yetiştirdiği büyüttüğü meyveleri tatmak için çok heyecanlıdır. Sonunda, bu olayların hepsinin Tanrı’nın ta kendisi tarafından yapıldığını hatırlar, bu yüzden ilk olgunlaşan meyvelerini toplar ve Bet Amikdaşa getirir. İnsanlar sadece hareketlerini sürdürür, ancak gerçekte Tanrı yaratır.

Aslında yaratıcı olmadığımızı ve sahip olduğumuz her şeyin Tanrı tarafından hediye olduğunu hatırladığımızda ancak ondan sonra- onunla yani Tanrıyla aramızda ilişki kurma kabiliyetimiz olur.

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf

 

KETUVİM  -ESTER

Purim bayramında Megilat Ester adı ile bilinen ve okunan kitaptır. Kral Ahaşveroş’un veziri Aman’ın Yahudiler’i katletmek için hazırladığı planın Mordehay ve Ester tarafından etkisiz hale getirilmesini konu alır. Tanrı’nın isminin hiç geçmediği bir kitaptır.

DANİEL

Babil sürgünü sırasında Babil’de yaşamış ve kralın danışmanlığına kadar yükselmiş bilge Daniel’in hayatını ve kehanetlerini anlatan kitaptır. Arameik dilde çoğunluğu yazılmıştır. Gelecek hakkında önemli bilgiler verir.

EZRA – NEHEMYA

Babil sürgününden dönüşü konu alan kitaptır. Ezra bir Kohen olarak durumu anlatır. Kitabının önemli bir kısmı Arameik lisandadır. Nehemya ise bir validir. İkinci Bet Amikdaş’ın inşa edilişini aktarır.

DİVRE AYAMİM

Adam’dan ikinci Bet Amikdaş’ın inşasına kadar geçen sürenin kronolojik olarak anlatıldığı kitaptır. Yazarlarının Ezra ve Nehemya olduğu tahmin edilmektedir.

MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
BİR ACI KAHVE

 

Ari Zal Tanrı’nın isimlerinin önemine değinirken dört harfli ismin merhamet olduğunu “E.loim” isminin de yargı olduğunu öğretir. Kabala terminolojisinde yer alan “mituk adinin – yargıyı tatlılaştırmak” kavramı öğrenmemiz gereken bir olgudur. Çok sert bir kahve ile karşı karşıya olduğumuzu ve bunu içmek zorunda kaldığımızı düşünelim. Bu kahveyi içilebilir bir hale getirmek için içine süt ve şeker katarız. Böylelikle acı kahveyi lezzetli bir içecek konumuna getiririz. İşte Ari Zal bizlere Tanrı’nın E.loim isminin nasıl tatlılaştırılabileceğini öğretmeye göstermektedir.

HER HAFTA İKİ ALAHA

 

*Şahrit’te Amida zamanı geldiğinde “teilot la E.l elyon “ sözcüklerine gelindiği zaman ayağa kalkılır, Tanrı’nın bizim için her an yaptığı iyilikler ve O’nun yüceliği düşünülmeye başlanır. Kafamızı meşgul eden düşünceler akıldan çıkarılır ve kralların kralının karşısında bulunduğumuz hatırlanır.

* Amida söyleyen kişi en azından ağzından çıkanı anlamalıdır.

HAFTANIN SÖZÜ

 

Kendini devamlı olarak bilgi ve kültürde aşamayan kişi, sonunda bildiklerini de unutur. (İllel Azaken – Pirke Avot)