Haftanın Peraşası BülteniMoşe, bulunulan vaatlerin (Neder) geçersiz kılınması ile ilgili emirleri Yisrael kabilelerinin liderlerine iletir...

 

Bu Hafta İçin Saatler

28TAMUZ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:07

20:23

-----

Yeruşalayim

19:03

20:17

Tel Aviv

19:24

20:25

22TEMMUZ

Tel Aviv

19:20

20:20

İstanbul

20:16

20:57

2017

İstanbul

20:09

20:50

İzmir

20:11

21:00

İzmir

20:05

20:54

MATOT-מטות

MASE-מסעי


24 TEMMUZ PAZARTESİ 2017 ROŞ HODEŞ AV

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Bamidbar 25:10-29:40)

 

Yıl 2448'dir ve çöldeki 40 sene bitmek üzeredir. Miryam ve Aaron ölmüşlerdir ve Yeoşua halef olarak atanmıştır. Bamidbar kitabının bu son iki peraşasında, Tanrı olayları toparlamaya başlar. Kişisel yemin kuralları detaylandırılır ve Moşe'ye Midyan'dan öç alma talimatı verilir. Bu savaşta hem Balak hem de Bilam öldürülürler.

Savaştan sonra, Moşe askerlerini pratik Tuma kanunları konusunda eğitir ve ganimetin askerler, toplum ve Mişkan arasında pay edilmesi ile ilgilenir. Peraşa, kaplarımızı Kaşer haline getirme kurallarını da öğretmektedir. Tora'ya göre Yahudi olmayan biri tarafından yapılmış ya da Yahudi olmayan birinden satın alınmış kaplar kullanımdan önce Mikve'ye daldırılmalıdır. Savaşta tek bir askerin bile kaybedilmemiş olmasına şükretmek için, komutanlar elde ettikleri altının kendilerine düşen paylarını Mişkan'a bağışlarlar. Hibe edilen altın, toplam 380kg ağırlığındadır (Rabi Arye Kaplan).

Reuven ve Gad kabileleriyle Menaşe kabilesinin yarısı Moşe'ye yaklaşırlar ve Sihon ve Og'la yapılan savaşlarda ele geçirilen Yarden Nehri'nin doğu kıyısındaki toprakların kendilerine verilmesini isterler. Moşe önce bu isteğe şüpheyle yaklaşır. Ancak daha sonra bu 2,5 kabile ve Moşe, aralarında bir anlaşmaya varırlar: Bu kabileler Erets-Yisrael'i alma mücadelesinde diğer kabilelerle omuz omuza savaşacaklar; sonra bu bölgeyi elde edebileceklerdir.
Moşe Bene-Yisrael'i, ülkeyi bütün olumsuz etkilerden arındırma konusunda eğitir ve ülkenin sınırlarını açıklar.

Ülkenin bölüşümünü gözden geçirmek için yeni liderler tayin edilir ve altı sığınak şehir dahil olmak üzere, toplam 48 Levi şehri belirlenir.
Kazara işlenen cinayetlerle ilgili kanunlar detaylandırılır ve erkek evlat bırakmadan vefat eden bir kişinin kızlarının, sadece kendi kabilesi içinde evlenebileceği kuralı koyulmuştur. Fakat bu kural sadece Erets-Yisrael'e giren nesil için geçerlidir.

 

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
ÇOCUKLARIMIZ VE EMUNA

 

Matot Reuven ve Gad oğullarının Moşe’den Yarden tarafındaki toprakları istediğini görürüz. Moşe bu isteği kuşkuyla karşılar ve öncüler olayına gönderme yapar. Aslında başımıza gelen sıkıntıların birçoğu emuna – inanç eksikliğini işaret etmektedir.

SORULARIMIZ VAR

Daha önce de söylediğimiz gibi yüz yirmi senenin sonunda Tanrı bizi “Bet din şel maala – yukarının Bet Din”e davet edecektir. Bizlere bir takım soruları olacak ve bunlara cevap isteyecektir. Bizler bir konuda gerçekten şanslıyız çünkü soruların ne olacağı hakkında bilgimiz var. Bu sorulardan ilki aslında ticaretle ilgilidir. “Masa umatan – alış veriş” konusunda dürüst olmamızı gerektiren soru “masata ve natata beemuna” olarak karşımıza çıkar.

Sorulacak sorulardan bir başkası ise Gemara Masehet Kiduşin’e göre “asakta bepirya verivya” sorusudur. Bu soru Yahudi yaşamının belki de en önemli sorularından biridir çünkü bu soru çocuk sahibi olmak için gereken çabayı gösterip göstermediğimizi sorgulamaktadır.

İNANÇ

Yahudi yaşamının merkezinde inanç adını verdiğimiz “emuna” vardır. Emuna olmadan Yahudi yaşamının devamlılığını sağlamak mümkün değildir. Habakuk peygambere “taryag mitsvot – 613 mitsva” için anahtarın ne olduğu sorulduğunda peygamber “vetsadik veemunato yihye – tsadik inancıyla yaşar” ifadesini kullanmıştır. Emuna basitçe ifade edilen bizi gören bir göz, işiten bir kulak ve her yaptığımızı kaydeden bir el gibi tanımlansa da bu kavramın kişi tarafından geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve her gün hakkında düşünülmesi gerekmektedir. Hatta daha önce izah ettiğimiz gibi emuna hakkında mutlaka konuşmak gerekmektedir. Eğer bu görevi yerine getirdiğimizi ifade edebiliyorsak o zaman ikinci soruya bakmak gerekir. “Asakta bepirya verivya” sorusu her ne kadar çocuk sahibi olmak ile ilgiliyse de bu aynı zamanda “çocuklarına emuna ile ilgili konuştun mu” anlamına gelmektedir.

Çocuklarımıza konuşmak söz konusu olduğu zaman bir polis memuru kesiliriz. Dişlerini fırçaladın mı? Ödevlerini yaptın mı? Okulda her şey yolunda mı? Bir kusur bulmak istercesine sorulan sorular ve çocuklarımızın bunlara verdiği keyifsiz cevaplar. Halbuki emir çok açıktır: Çocuklarına emuna ile ilgili bir şeyler anlattın mı? Çocuklarına her şeyin Tanrı tarafından idare edildiğini, her şeyin O’nun tarafından kontrol edildiğini anlattın mı? Çocuklarına bunu anlatan öykülerle, öğretilerle bir şeyler vermeye çalıştın mı? Bütün bu sorular çok isabetlidir de çocuklarımıza emuna anlatmaya nasıl başlamamız gerekir? Öncelikle bu sorunun cevabına bakmamız lazım.

GEÇMİŞ Mİ ŞİMDİ Mİ?

Birhot aşahar. Sabah okuduğumuz Berahot içinde “şeasa li kol tsorki – her ihtiyacımı karşıladın” berahası özel bir berahadır. Bütün berahalar şimdiki zamanda yazılmıştır. Malbiş arumim – çıplakları giydiren, pokeah ivrim – körlerin gözlerini açan, zokef kefufim – düşkünleri kaldıran gibi. Hepsi de şimdiki veya geniş zamandadır. Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz beraha geçmiş zamanda yazılmıştır. Neden bu berahanın şimdiki zaman formunda yazılmadığını birkaç örnekle açıklayalım:

Adamın biri sabah kalkar ve işine gider. Ofiste masasında kovulduğunu gösteren bir yazı vardır. Adam o anda yıkılır. Evine nasıl ekmek götürecektir? Nasıl en temel ihtiyaçlarını karşılayacaktır? Bu adam ertesi sabah kalktığında şeose li kol tsorki yani şimdiki zamanda kullanılmış bir beraha okuyabilir mi? Büyük bir ihtimalle bu beraha inanmadan söylendiğinden “levatala – boş yere söylenen” bir beraha olacaktır.

Bir adam rutin doktor kontrolüne gider. Birden bire - hepimizden uzak olsun – ciddi bir rahatsızlığı olduğunu öğrenir. O adam da yıkılır. Onun da bu berahayı şimdiki zaman için söylemesi yanlıştır.

Bir genç kız nişanlıdır. Düğüne çok az bir zaman kalmıştır. Birden bire nişanlısı ayrılmak istediğini söyler ve her şey ortada kalır. Ertesi sabah kalkan bu kızın bu berahayı şimdiki zamanda söylemesi mümkün değildir.

Ancak işini kaybeden kişi bir süre sonra inanılmaz bir iş bulabilir. Eski işinden kovulmasaydı hiçbir zaman karşılaşamayacağı bir fırsatla yüz yüze gelebilir. İşte o kişi sabah berahalarını söylerken “işinden kovulduğu günde aslında Tanrı’nın ona büyük bir iyilik yaptığını anımsar” ve özellikle geçmiş zamanda şeasa li kol tsorki berahasını söyler.

Rahatsızlığını keşfeden kişi bu rahatsızlığı sayesinde birden bire manevi anlamda yükselmeye başlayabilir. Teilim okuyarak, Tefilin takarak sinagoga gelmeye başlayarak hastalığını manevi yardımla da iyileştirmeye çalışabilir. Tanrı onun manevi eksikliğini gidermek amacıyla belki de bu hastalıkla onu karşılaştırmıştır.  Berahayı onun da o günü anımsayarak söylemesi ve geçmiş zaman kullanması uygundur.

Ve o genç kız. Ayrıldığı nişanlısının aslında iyi olmayan biri olduğunu keşfedebilir ve yaşamını bir cehennemden kurtardığına inanabilir. O gün onun için o anda olumsuz da olsa aslında Tanrı onun için daha da iyi bir kısmet hazırlamıştır. O kız da berahayı geçmiş zamanda daha da inanarak söyleyebilir.

Bütün bu anlatılan öyküler aslında hepimizin karşılaştığı şeyler olabilir. Tabii ki durumun iyileşmesi çok kısa zamanda olabileceği gibi çok uzun zaman da alabilir. Bu ancak Tanrı’nın bileceği bir şeydir. Başımıza gelen olumsuz olaylar Bu olaylar o an için her şeyin sonu gibi görünse de aslında bizim için en iyi olanı Tanrı bilmektedir. Bu bir emuna olup olmadığı ile ilgili bir durumdur.  Çünkü hepimiz emuna ile konuşuruz. Birçoğumuzun dilinden düşmez. Baruh Aşem, Beezrat Aşem, İm yirtse Aşem. Ama emuna test zamanı geldiğinde birçoğumuz şok altındayızdır ve neden bunun olduğunu hatta Tanrı’nın neden bunu yaptığını sorgularız. Bu insan olmanın bir karakteridir. Bunu değiştirmek her zaman çok kolay değildir.

Sahip olduğumuz maneviyatı kuvvetlendirmek için mutlaka emuna’ya ihtiyaç duyarız. Bir kişi gerçekler için emuna’ya ihtiyaç duymaz. Gerçek açıktır. Bilinendir. Bunun için inancın kuvvetlendirilmesi doğal değildir. Ancak mantığın bittiği yerde emuna devreye girmeye başlar. Çünkü maneviyatın temelinde bu vardır.

NASIL YAPALIM?

Çocuklarımıza emuna öğretmenin en kolay yolu onlara öyküleri ancak gerçek anlamdaki öyküleri anlatmaktır. Bir Rabi çocuklarıyla ilgili olarak Şabat masasında bu konuda konuşmaya karar verir. Bütün günlerini yeşiva veya dini okulda geçiren çocuklar ise aksine bu gibi öyküleri duymaktan ziyade Gemara veya Mişna hakkında konuşmayı yeğlerler. Ancak Rabi kararlıdır. Herkes Tanrı’nın gücünü gördüğü ve hissettiği bir hikaye anlatacaktır. Başlangıçta çocuklar sıkılsalar da bir süre sonra hepsi bu hikayeleri anlatmak için sıraya girerler. Çünkü Yahudiliğin en merkezdeki konusu emuna dediğimiz inancın çok sağlam bir şekilde yer bulmasıdır.

Bir anne veya baba çocuğunu doktora götürür. Doktor çocuğu muayene etmek istemektedir veya hastalıklara koruyucu olması için bir aşı yapmak niyetindedir anne veya babadan çocuğu tutmasını ister. Ya daha rahat muayene edebilmek ya da aşı yaparken bir sorunla karşılaşmamak için anne veya baba ona yardımcı olur. Gelin çocuğun gözlerinden bakalım. Çocuk orada ağlarken anne veya babasını doktor ile işbirliği yapan düşmanlar olarak görmektedir. Küçük yaşta bir çocuğa bunun onun iyiliği için olduğunu anlatmak hiç de kolay değildir. Tanrı bizler için bir anne veya baba gibidir. O’nun yollarını anlamasak da O bizlere yardımcı olmak istemektedir. Bizler Tanrı’ya “av arahman – merhametli baba” derken bunu vurgulamaya çalışırız. Tanrı’nın yollarını daha iyi anlamak için günde iki kez Şema duasını okuruz. Şema duasını okurken belli şeylere kavana tutmak gerekir. Bir de şu yönden bakalım. “Şema Yisrael – Dinle Yisrael, Ad… yani merhamet özelliğini gösteren isim. Yani Tanrı bazen bizlere merhametle davranır. Her şey açıktır. Her şey şeffaftır. O’nu anlamak kolaydır. Bizim için iyilikler yapmaktadır. E.loenu yargı bildiren isim. Bazen de bizim için daha kapalıdır. Daha ulaşılmazdır. Yargılamaktadır. Bir şeyler yaşamaktayız ama bunu anlamak ya işimize gelmez ya da bizleri çok zorlar. Ad… Ehad ama yine de bizim için her şey iyidir ve O tek’tir. Bunu anlayabilmek ancak ve ancak emuna’nın güçlü olmasıyla mümkün olmaktadır. 

Çocuklarımız emuna konusunda eğitimli iseler günün birinde bir deneyim ile karşı karşıya kaldıklarında zor zamanı en kolay şekilde geçirebilmeleri için sahip oldukları emuna onlara yardımcı olacaktır. Çocuğun bu testi kaldıracak kapasitesi olmasa bile inancı onun yanında duracak ve o testi daha rahat geçmeyi başaracaktır.

DİVRE TORA
Rav Yehuda Adoni

 

Matot Peraşası bizlere yemin edip yeminini yerine getirmeyenlerin, adak adayıp adağını uygulama safhasına getirmeyenin ne kadar yanlış bir davranış içinde olduğunu geniş ve açık bir şekilde anlatmaktadır.

Kişi herhangi bir neden ile öfkelenip yerine getiremeyeceği bir yemin eder öfkesi geçtikten sonra, ağzından çıkardığı yeminden ötürü pişmanlık duyarsa veya adağından vazgeçerse, bu durum karşısında, bu günahtan arınma yolunu Ulu Tanrımız, Toramızda bizlere öğretmiştir.

Pişmanlık duyan kişi üç Tora bilgini karşısına gider onlara bir yeminde veya bir adakta bulunduğunu fakat pişmanlık duyduğunu, ettiği yeminden adadığı adaktan vazgeçmek istediğini söyler. Üç Tora bilgini yemin ve adak olayının nasıl cereyan ettiğini sorarlar yapılan bir dua ile yemin ve adak iptal olmuş olur. Buna Atara yani çözüm getirme prosedürü denir.

Moşe Rabenu bu yemin ve adak konularını kabile başkanlarına bütün açıklığı ile anlattı ve öğretti. Zamanın ileri gelen kişileri, halka günahtan arınma yollarını gösterdiler. Günahtan arınmanın koşulları pişmanlık, günahı tekrar etmemek ve de tsedaka vermektir. Tsedaka insanı her türlü kötülükten korur. Eğer bir kadın adakta bulunmuş veya herhangi bir yemin etmişse ve uygulama safhasına geçiremiyorsa, evli ise kocası, evli değilse babası yemin ve adağını iptal eder. Bu konudan söz etmişken boş yere veya yalan yere yemin etmenin ne kadar ağır bir günah, olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir.

Peraşamızda Moşe Rabenu ile Reuven Gad ve Menaşe kabilelerinin kişileri arasında geçen ilginç bir diyaloga rastlamaktayız. Reuven Gad ve Menase kabilelerinin çok büyükbaş küçükbaş hayvanları vardı. Moşe Rabenu’ya gelirler ve bu kadar büyük sürülerle vaad edilmiş topraklara girmenin onlar için çok güç olacağını bu nedenle vaad edilmiş toprakların dışında evlerini ve barınaklarını inşa etmek istediklerini söylerler. Moşe Rabenu çok öfkelenir, onları azarlar ve şöyle söyler: Sizlerde 40 yıl önce babalarınızın yaptığı hatayı tekrarlamak mı istiyorsunuz? Babalarınızın yaptıkları bu hatadan ötürü, 40 yıl çölde kaldılar bunu nasıl düşünebiliyorsunuz? Kardeşlerinizi düşünmüyor musunuz? Bütün zahmeti onlar çekecek sizler rahatınıza bakacaksınız. Bütün bu sözleri dinleyen Reuven Gad ve yarım Menase kabilesinin insanları Moşe Rabenu’ya hayır sizin düşündüğünüz gibi değil, bizler hayvanlarımıza barınaklar yapacağız, ailelerimizi evlerimize yerleştireceğiz, kardeşlerimizle onlar rahat edinceye kadar çalışacağız sonra ailelerimize döneceğiz. Moşe Rabenu şöyle cevap vererek hatalarını düzeltti ailelerinizi yerleştirip hayvanlarınıza barınak yapıp, kardeşlerinize yardımcı olursanız bu teklifinizi kabul edeceğim der. Yanlış şurada idi. Onlar önce hayvanlarını düşündüler hayvanlarımıza barınaklar yapacağız sonra ailelerimizi yerleştireceğiz demişlerdi. Moşe Rabenu önce ailelerinizi rahata kavuşturun demekle insanların ailelerini ne kadar önemsemeleri gerektiğini öğretmek istemişti. Bu olayda bir sözleşme mevhumu görmekteyiz. Bu sözleşme Moşe Rabenu ile iki buçuk kabile arasında oluşuyor. Eğer iki buçuk kabile tekliflerinde sadık kalacaklarsa Moşe Rabenu tekliflerini yerine getirecekti onlar kardeşlerine yardımcı olmayacaklarsa Moşe Rabenu tekliflerini iptal edecekti.

      Çölde oluşan ilginç olaylardan biride Selofhad’ın kızları Mahle, Noa, Hogla, Milka ve Tirsa Moşe Rabenu’ya gelirler onların erkek kardeşleri olmadığından toprak mirasından mahrum kaldıklarını söylerler. Moşe Rabenu Tanrı’ya danışır ve bir kural meydana gelmiş olur, ailede erkek kardeş yoksa mirasın kızlara, oda yoksa derece derece akrabalara kalacağı idi. Bu kuraldan sonra erkekler Moşe Rabenu’ya gelirler bu konuda, Mase peraşasındadır. Miras kızlara kalırsa evlendiklerinde kabilenin toprak kaybına uğrama endişesi idi. Bunu önlemek amacı ile bir kural daha eklendi. Eğer toprak mirası kızlara düşmüşse bu kızlar ancak kendi kabilelerinden erkeklerle evlenebileceklerdi. Nitekim Selofhad’ın beş kızı amcaoğulları ile evlendiler.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

Bu haftaki okunan iki Peraşa olan Matot ve Mase Peraşalarında çok ilginç konular bulunmaktadır ve bende size bu iki Peraşadan ilginç bulduğum bazı Pasukları sizlere açıklamak istedim. İşte bulduğum dört ilginç Pasuk ve Açıklamaları

İlk Peraşa olan Matot’ta şöyle bir pasuk okuyoruz “Moşe onları – ordu için kabile başına bin (askeri)- onları… orduya gönderdi.” Bamidbar 31:6. Moşe onları orduya göndermiştir yani kendi gitmemiştir. Neden gitmesin ki? Burada derin bir mesaj saklı. T-nrı, Midyan’dan intikam alınması konusunda Moşe’yi görevlendirmesine karşıdır, Moşe bu amaçla başkalarını görevlendirmiştir. Bunun nedeni ise Moşe’nin yaşamının önemli bölümünü Midyan’da geçirmiş olmasıdır. Moşe bu yüzden Midyan’a karşı savaşmanın kendi adına bir nankörlük olacağı hissine kapılmıştır. Zira “insan, su içtiği kuyuya toprak atmamalıdır.” (Daat Zekenim)

Bu Peraşa’da bir farklı pasuk daha görürürüz. “Moşe onlara “Tüm kadınları hayatta mı bıraktınız?” dedi.” Bamidbar 31:15. Aslında burada ki soru biraz gariptir, ancak aslında garip değildir. Normalde, diğer savaşlarda kadınların hayatta bırakılmasının sebebi, kadınların savaşa aktif olarak katılmamasıdır. Ancak diğer kadınların aksine Midyan kadınları bizzat savaş meydanındaydı.

İkinci Peraşa olan Mase’de ise şöyle bir pasuk okuruz “Moşe ve Aaron’un yönetiminde Mısır Ülkesi’nden gruplar halinde çıkmış olan Bene Yisrael’in yolculukları şunlardır.” Bamidbar 33:1. Pasuktan anladığımıza göre burada sadece Mısır Ülkesi’ndeki sürgünden bahsedildiğidir fakat burada muhteşem bir ipucu var. Aslında bu pasukta bütün “yolculuklarımız” bulunuyor. Peraşanın İlk kelimesi olan “elle-, alef harfi ile başlar” burad Edom yani Roma sürgünü kastedilir. İkinci kelime olan “mase, mem harfi ile başlar” bu da Maday (paras) sürgününü kasteder. Üçüncü kelime olan “bene, bet harfi ile başlar” burada is Babil sürgününü kast edilir ve dördüncü kelime olan “yisrael, yud harfi ile başlar” bu da Yunan sürgününü kasteded. Ve Aynı dersler her gün okuduğumuz Amida metnindeki “umevi” kelimesinde de saklıdır.

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf
KETUVİM – TEİLİM

 

TaNaH olarak adlandırdığımız Yazılı Tora’nın son bölümü Ketuvim – Kutsal yazılar olarak bilinir. On bir kitaptan oluşur. Bu yazılar senenin belirli zamanlarında belirli yerlerde okunur.

Çoğunluğu David Ameleh tarafından yazılmış olan Teilim beş kitapta toplam yüz elli mizmor içerir. On tane yazarı olduğu söylense de David Ameleh’e atfedilir. Bazen hüzünlü, bazen coşkulu, bazen yakarış dolu, bazen de şükran duyan mizmorlar Teilim kitabını oluşturur. Her günün, her bayramın mutlaka bir mizmoru vardır. Bilgi ve kehanet dolu bu yazıları okumak Tora’nın beş kitabını okumak kadar değerli kabul edilir. 

Geleneklerimizde Teilim kitabını haftada bir, ayda bir tamamlayanlar olduğu gibi arada bir Teilim okuma geleneği olanlar da vardır.

MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
REDDETTİ Mİ İNANDI MI?

 

Bir deraş anlatalım. “Mi lanu gadol mi Yosef atsadik – kim aramızda Yosef’ten daha büyük olabilir?” Yosef babasının yanında Tora öğrenmekten birden bire kendini Mısır ülkesindeki tek Yahudi olarak bulur. Sadece on yedi yaşındadır. Burada değil minyan, öğrenebileceği bir kişi bile yoktur. Daha da beteri köle olduğu evin hanımı olan Potifar’ın eşi her gün ama her gün onu bir günaha davet etmektedir. Yosef’te günah işleyebilecek her türlü imkan vardır. Potifar’ın eşi çok güzeldir. Kendisi çok yakışıklıdır. Etrafta bunu görecek kimse yoktur. Ancak pasuk bizlere şunu söylemektedir: “Vaymaen – reddetti.” Rabiler bizlere “vaymaen” sözcüğünün “veyeamen – inandı” sözcüğü ile aynı harflerden oluştuğunu anlatır. Yosef sahip olduğu emuna ile bu günahı işlemeyi reddetmiştir. Yosef bu emunaya baba evinde sahip olmuştur. Babası ona bunu anlatmış ve aşılamıştır. Çocuklarımız Şabat masasına oturduklarında genellikle yemeği bitirip başka şeylerle ilgilenmek isterler. Şabat sofrasında konuşulacak konu ve öykülere biraz soğuk bakarlar. Hele bir de Şabat sofrasında onları sorguya çeker gibi bu nedir, o nasıl oldu, bunu hatırladın mı gibi sorularla haftanın Tora parçasını veya benzer konuları işlemeye kalkarsak bu çocuklarımız için bir işkence olur. Bir an evvel o soruları yanıtlayıp masadan kaçmaya çalışırlar. Ancak sofrada anlatılacak güzel öyküler, inancı besleyecek vasıtalar o sofrayı haftanın en zevkli sofrası haline getirebilir. Emuna olmadan gerçekleşecek hiçbir öğreti uzun soluklu olmayacaktır. Emuna olmadan uygulama, uygulama olmadan da Yahudiliğin devamını sağlamak güçtür. Öncelikle emuna bizler tarafından öğrenilmeli, konuşulmalı ve içimize işlemelidir. Böylelikle bunu başkalarına transfer etmek daha da kolay olacaktır.

HER HAFTA İKİ ALAHA

 

*Sinagoga gelindiğinde halk Aleluyot bitirmek üzere ise sadece Baruh Şeamar, Aşre ve Yiştabah söyleyerek halka katılım sağlanır.

*Tek başına dua eden bir kimse atlama yapmadan Zemirot ve Aleluyotlar’ın tamamını okur.

HAFTANIN SÖZÜ

 

Tanrı ve hakikati bulma adına yapılan tartışmalar (leşem şamayim) sonunda  başarıya ulaşırlar. Tanrı  ve hakikati bulma adına yapılmayan kavga ve tartışmalar sonunda hiçbir doğru sonuca varamaz. (Pirke Avot 5/17)