Haftanın Peraşası BülteniNadav ve Aviu'nun ölümünden sonra, Tanrı, "kutsal"a izinsiz giriş konusunda uyarır:

Bu Hafta İçin Saatler

10 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:46

20:02

-----

Yeruşalayim

18:51

20:07

Tel Aviv

19:03

20:04

6 MAYIS

Tel Aviv

19:08

20:10

İstanbul

19:50

20:32

2017

İstanbul

19:57

20:40

İzmir

19:46

20:37

İzmir

19:52

20:43

AHARE MOT-אחרימות

KEDOŞİM - קדושים


14 MAYIS 2017 PAZAR LAG BAOMER

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra 14:1-15:33)

 

Nadav ve Aviu'nun ölümünden sonra, Tanrı, "kutsal"a izinsiz giriş konusunda uyarır: Sadece bir kişi, Koen Gadol, yılda ancak bir kez, Yom Kipur'da, Mişkan'ın en içteki odasına girebilecektir. Yom Kipur ibadetinin bir diğer özelliği, iki keçiden hangisinin Tanrı'ya korban edileceği ve hangisinin Yisrael'in günahlarının affını sağlamak üzere çöle gönderileceğini belirlemek için kura çekilmesidir.

Ahare Mot peraşası ayrıca, Kutsal Mişkan dışındaki yerlerde korban yapılmaması konusunda uyarır, kanın yenilip içilmesini yasaklar, ensesti ve sapıkça cinsel ilişkileri yasaklayan kanunların ayrıntılarını verir.

Kedoşim Peraşası "Kutsal olacaksınız çünkü Ben, Tanrınız, Kutsal'ım" ifadesi ile başlar. Bu ifadeyi, Yahudiler'in kendilerini kutsal kılmak ve Tanrı'nın kutsallığına atıf yapmak üzere uymaları gereken düzinelerce mitsva takip eder.

Bu mitsva'lar arasında şunlar bulunur: Putperestliğin yasaklanması, iyilik yapma mitsvası, kanun önünde eşitlik ilkesi, Şabat, cinsel ahlak, iş ilişkilerinde dürüstlük, ebeveynlere karşı saygı ve korku ve hayatın kutsallığı.

Kedoşim'de ayrıca, büyük bilge Rabi Akiva'nın Tora'nın başlıca ilkesi diye adlandırdığı, İllel'in ise "Bu, Tora'nın ta kendisidir" dediği, "akranını kendin gibi sevmelisin" emri yer alır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
SEVGİNİN ANLAMI

 

Bu hafta da iki peraşa okuyoruz. Açıklamalarımız Kedoşim peraşası ile ilgilidir.

Vayikra kitabının oldukça fazla mitsva barındıran bir peraşasını okuyoruz. Peraşamızda “ben adam lamakom – insan ve Tanrı arasında” birçok mitsva olduğu gibi “ben adam lahavero – insan ve insan arasında” mitsvalar da vardır. Bunlar içinde “yakınını kendin gibi sev” şeklinde çevirebileceğimiz “veaavta lereaha kamoha” mitsvası gerek İllel Azaken ve gerekse Rabi Akiva tarafından “kolelet et kol aTora kula – bütün Tora’yı kapsayan” bir mitsva olarak değerlendirilmektedir. Tora’da özellikle bu pasuklarda bilgelerin bu mitsvaya biçtiği rol ile ilgili en ufak bir ipucu yok gibi görülür. İşte bundan dolayı Tora Şebeal Pe kuralları gereğince bu nedenleri öğrenmek ve soruşturmak gerekir. Mitsvanın yerine getirilmesinin çok zor olduğu açıktır ancak bu da onu bu kadar özel bir konuma getirmeye yetmez. Bu konuda sorularımızın yanıtlarını ararken 1797 yılında Rabi Şneur Zalman tarafından yazılan Tanya adlı esere danışacağız.

İNSANIN YAPISI

Bu esere göre insan guf dediğimiz vücut ve ruhani kesim olarak söyleyebileceğimiz neşama’dan ibarettir. İnsanın gözleri olduğu gibi neşama da gözlere sahiptir. İnsan fiziksel olarak gördüğü gibi ruhani olarak da görür ama bu görüş birbirinden çok farklıdır. Gözlerimiz ayrım ve farklılıkları görür. Kadın ile erkek, gök ile yeryüzü, siyah ile beyaz gibi. Bu farklılık arayışı kainatın yaratılışına da yansımıştır. Bu yüzden “bet” harfi ile başlangıç gerçekleşir çünkü bir ayırım söz konusudur. İlk günde ayırım yok gibi görünse de ışık ile karanlık ayrılmıştır. İkinci günde gerçekleşen bir ayrım nedeniyle bu günde Tanrı “tov – iyi” sözcüğünü kullanmamıştır.    Gözümüz bu ayrımları görmeye odaklanır. Gözler birliği göremez. Bağlantı yerini bilmez. İki farklılığı bir arada yaşayamaz.

Neşama ise tam tersi bir davranış içindedir. Birliği, birlikteliği görür. Neşama’nın gördüğü her şeyin kökenidir. Burada ayırım ve farklılıklar yoktur. İçseldir ve her şey bir aradadır. Neşama bunları görür.

DENGELER

Her şey bir dengeye bağlıdır. İnsanda bu iki kuvvet birbirine üstün gelmeye çalışır ve bunun için mücadele verir. Eğer “guf” yani fiziksel taraf üstün geliyorsa ve insanın hayatına o güç yön veriyorsa o zaman “ben” ve “sen” gibi farklılıklar ortaya çıkar. Hiçbir şekilde ben başkalarının çocuklarını kendi çocukların gibi sevemem. Çünkü bu sistemde “ben” kavramı önceliklidir. “Ben” her şeyden önce gelir. Çünkü benim farklılıklarım ve özelliklerim bana başkalarının özelliklerinden daha yakındır. Başkasını kendim gibi sevemem çünkü bu farklılıkları ve özellikleri gören guf dediğimiz fiziksel boyutumuzun doğasına aykırıdır.  Doğal olarak da bu mitsvanın bu şekilde yerine gereği gibi getirilmesi olanak dışıdır.

Ancak eğer neşama tarafı üstün gelir de yaşama o yön vermeye başlarsa o zaman farklılıklar ve özellikler önemini yitirir. “Klal” dediğimiz genellemeler oluşur. Bu yüzden Raşi de kurala “klal gadol” büyük genelleme şeklinde yaklaşmıştır.

YARATILIŞIN HEDEFİ

“Tahlit abriya – yaratılışın hedefi” ve “tahlit aadam – insanın hedefi” hayatımızın neşama tarafından yönetilmesidir. Bu şekilde de cismani dediğimiz fiziksel özellikle ve farklılıklar yerine ruhani genel yapılar hayata hakim olur. Guf idare ederse hedefe ulaşmak mümkün olmaz zira hedef “bayom au yiye Ad… ehad uşmo ehad” kavramı ile belirtilir bu da birlik anlamına gelir. Çünkü hepimiz “ehad” dediğimiz Tekliğin parçalarıyız. Hepimiz Yisrael dediğimiz bütünün parçasıyız. Bir parçamız eksik olursa herkeste eksiklik olur. Herkes yakınını bu Tekliğin parçası olduğu için sevmelidir. Başkasına zarar vermek aslında kendine zarar vermektir çünkü hepimiz aynı bütünün parçaları olarak kabul ediliyoruz. Karşımızdakinin bize, bizim de karşımızdakine ihtiyacımız vardır. Kendimizi sevdiğimiz, önem verdiğimiz için, karşımızdaki da bütünün parçası olduğu için onu severiz.

Tanya’nın yazdıklarına göre ilk bakışta ruhani olan, dindar olan kişi bu mitsvayı en fazla yerine getiren kişidir. Dinden uzak olan,  ruhanilik yerine cismaniliği seçen kişi ise karşısındakinden nefret etmektedir. Bu ilk bakışta öyle olmalı gibi görünse de günümüz şartlarına baktığımızda en büyük zalimliği, acımasızlığı nedense hep dindar olanlar yapmaktadır. Yahudiliğin dışındaki dünyaya baktığımızda dinler insanları katletmek ve yok etmek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Dini bu ideolojiye alet edenler kendilerinden farklı olanları dışlamakta, nefret etmekte, öldürmekte hatta en akıl almaz işkenceleri yapmakta sakınca görmemektedirler. Bununla ilgili sayısız örnek bulmak hiç de zor değildir.

NASIL OLUR?

Bu mitsvayı “klal gadol” olarak niteleyen Rabi Akiva’nın yirmi dört bin öğrencisi birbirlerini gereği gibi saymadıkları için ölmüşlerdir. Bu kuralın öğretmenleri tarafından öğretilmemiş olması neredeyse imkansızdır. Ancak karşımızda birbirlerine saygı göstermeyen, birbirleri hakkında konuşan uygun davranmayan ve bu yüzden hayatlarını kaybeden yirmi dört bin öğrenci vardır ki bunlar dünyanın Tora konusundaki en büyük otoriteleriydiler. Bunlardan en zayıf olanı dahi günümüzde yaşasa onu yerleştirecek bir makam bulmak imkansız olacaktı. Buna rağmen onlar bile bu yanlışın bir parçası olmuştular. Ki bu gün hala onların yaptıkları bu hatayı Omer’in ilk otuz üç günü boyunca anıyoruz. Tanrı öğretisine bu kadar önem veren kişilerin “örnek kişiler” olması gerekirken gördüğümüz manzara son derece farklıdır.

ÇEKEMEMEZLİK

İkinci Bet Amikdaş neden yıkıldı sorusunun yanıtı her zaman bellidir. Rabi Hayim Vital bu sürgünün bin sene civarında süreceğini iddia ederken bu iddiası gerçekleşmemiştir. Günümüzde bu acı sürgün hala devam etmektedir. Sürgünün sonu hakkında sayısız spekülasyon vardır ama kimse bitiş zamanını tam bir yana yaklaşık olarak bile söylememektedir. O zaman yaşayanların durumuna bakarsak hepsi zamanının en büyük Tora bilginleridir. Hepsi Tora bilgisi konusunda birer çınardır. Gemilut hasadim dediğimiz iyi davranışlar zirvededir. Ama buna rağmen Bet Amikdaş yine de yıkılmıştır. Çünkü bilgeler, Tora öğrenenler birbirlerinden nefret etmektedirler. Bilgelerin nefreti dindar olmayanlardan ziyade farklı çizgisi olan bilgelere karşıdır. Farklı fraksiyonların hiç biri birbiriyle geçinemez. Seçimlerde birbirlerinin hakkında söyledikleri inanılmazdır. Kipa formlarına göre bile birbirlerinden nefret etmektedirler. Ama bireysel bakıldığında hepsi Tora öğrenimi ve Gemilut Hasadim konusunda yapması gerekenleri yapmaktadır. Ancak buna rağmen “sinat hinam” nedeniyle “galut” devam etmektedir. Hiloni bir başka hiloni hakkında “Amalek” suçlaması yapmazken bir dindar bu suçlamayı yapabilmektedir.  Bütün bu söylediklerimiz daha önce anlamaya çalıştığımız Tanya’nın öğretisi ile çelişmektedir.

Tanya bu çelişkiye otuz ikinci bölümünde yanıt vermeye çalışmaktadır. Buradaki soru neşama dediğimiz ruhani yapının derinliği nasıl görebildiğidir. Bir başka deyiş ve günümüzün sözleri ile ruhani bir insan nasıl olmalıdır? Şimdiye kadar verdiğimiz örnekler Tora öğrenen ve hesed yapan kişilerin aslında ruhaniliğin aslı ile ilgisi olmayan davranışlarıdır. Asıl ruhanilik nasıl meydana gelmelidir sorusunun yanıtını bulmaya çalışacağız.

Asıl ruhanilik yaratılışın derinliğini ve buna bağlı olarak Yisrael’in varoluş derinliğini görebilmektir. Kneset Yisrael dediğimiz kavramı görmek ve buna doğru yükselebilmektir. Kneset Yisrael bir bütünse Am Yisrael o bütünün cismani kısmıdır. Bir kişi kendisini Kneset Yisrael’e yükselttiğinde o seviyede fraksiyon, parti, kavga gibi şeyler yoktur. Burası gerçek ruhaniliğin olduğu yerdir.

BOŞ NUTUKLAR

Güzel sözler, barış nutukları, geleceğe dönük birlik mesajları günümüzde pek bir şey ifade edemez duruma geldi. Dindar ve belli bir harekete mensup Rabi’nin konuşmasını dinleyelim. Birlikten, Am Yisrael’den, geleceğe dönük şeylerden pek de güzel söz eder. Ona şu soruyu sormak gerekir: Sen kimsin? Kendini nerede ve nereye ait görüyorsun? Kneset Yisrael’in bir parçası mısın yoksa ait olduğun hareketin mensubu olmak her şeyin üzerinde mi? Söylemek istemese de çok büyük bir yüzdelikle bu soruları sorduklarımız ait oldukları hareketin mensubu olmanın birinci derecede mühim olduğunu çünkü Am Yisrael veya Kneset Yisrael gibi kavramların daha soyut şeyler ifade ettiğini paylaşacaktır. Çünkü o kişi bağlı olduğu hareketi yaşamının bir parçası yapmıştır.  İşte bu “sinat hinam” dediğimiz olayın temelidir. Kendi duruşumuz ve inanışımız öncelikli olandır. Kimse kendi inandığı özelinden çıkıp geneli aramak peşinde değildir.

Tora, mitsvaların uygulanması, gerçeği savunmak, gelecek dünyaya iman hiç biri tek başına Am Yisrael dediğimiz bütünlüğün yeniden tesis edilmesi için yeterli değildir. İçinde bulunduğumuz sistem, inanç, gurup, fraksiyon Am Yisrael’in genelinden önce geliyorsa Rav Dynovitsz o kişilerin aslında ruhani olmadıklarını savunmaktadır. O zaman sahip olduğumuz ruhanilik bir kıyafetten öteye gitmemektedir. Ne yazık ki geneli arayan ve genelin birliğine inanan Yahudiler olmadığından günümüzde hala Bet Amikdaş inşa edilememiştir. Bunun tikunu için herkesin Am Yisrael kavramının inşası ve Kneset Yisrael’in derinliğini anlaması için çalışması gereklidir. Bunu sağlayabilecek kişi de Maşiah’ın ta kendisidir.

SEVGİNİN ANLAMI

Biraz da pasuklar içinde gezinerek “aava – sevgi” sözcüğünün anlamına yakından bakmaya çalışalım.

Rabi Akiva’nın söylediği “Klal Gadol” ifadesini artık daha iyi anlamak mümkündür. Buradaki “klal” sadece basit bir genellemeden ibaret değildir. Bu “genel” kavram “Klal Yisrael”in ta kendisidir. Burada olay kendimizin ne kadar Klal Yisrael’e ait olduğumuzun farkına varmaktır. Kendimizi genelin bir parçası olarak mı görürüz yoksa kendi düşüncemiz bizim için daha önemli midir sorusunu kendimize sormamız gerekir.

“Ahava” sözcüğünün sayısal değeri on üçtür. Bu aynı zamanda “ehad” sözcüğünün de sayısal değeridir. “Ahdut” dediğimiz gerçek birlikteliği sevmek bütünü sevmek ve onun bir parçası olduğumuzu bilmektir. En temel dua olan “Şema” duasında “ehad” sözcüğünün hemen ardından “veaavta – ve seveceksin” ifadesi yer alır. Burada Tek olan Tanrı’yı ve Klal Yisrael’in bütünlüğünü sevmek vurgulanır.

Gemara Masehet Kiduşin’de evleneceğin ve seveceğin kişiyi tanımak gerekir ifadesine yer verir. Biz de Tanrı’yı seveceksek O’nun özelliklerini bilmemiz şarttır.  Tanrı’nın farklı isimleri farklı özelliklere işaret eder. Tanrı’ya ulaşmam için  gereken en önemli özelliği nedir sorusuna yanıt bellidir. Tanrı’nın Tek’liği. Bunun ardından gelen sözcük de “seveceksin – veaavta” sözcüğüdür. Hedef budur. “Ad… ehad uşmo ehad.”

Birlik “iki” sayısı olduğu zaman anlamlıdır. Tek başına “ehad” olmaz. O durum “levad – yalnız” olarak nitelendirilir. Daha Bereşit kitabının başında “kişi anne ve babasını terk edecek eşi bile birleşecek onlar bir vücut olacak” derken evliliği “ehad” sözcüğü ile vurgulamaktadır. Evlilik farklılıkların birleşmesi ve bir olmasıdır. Birlik olmak da Am Yisrael’in temelidir.

Farklı düşünceler, niyetler, kaygılar, hedefler evlilik kurumunda “bir” olur. Şehina da onların arasında yer alır. Benzer şekilde toplumsal endişeler, ayrılıklar, fraksiyonlar, özellikler bir araya geldiğinde Tanrı da o toplumla beraber olur. Bu toplum olmanın da temeli ve derinliğidir. “Şlemut aam – toplumsal birlik” amaçlanan olmalıdır. Nasıl ki ben adam Lamakom ahdut aranıyorsa ben adam lahavero da ahdut gerekir. Ben adam lahavero aava olmadan ben adam lamakom aava olamaz. 

DİVRE TORA
Amoel Albert Gerşon

 

Vayikra kitabı, olduğu gibi Torat Akoanim olarak isimlendirilir. Peraşamız da dahil bütün kitap kurbanlar ve Koenlerin Mişkandaki görevlerinden bahseder. Ahere mot peraşasinda 28, KedoŞim peraşasında 51 mitsva vardır. Bu yoğun mitsvalar bize çok mesajlar verir. Bereşit peraşasında rabilerimiz toplam beş kez Or (ışık ) kelimesinin geçtiğini bunun da Toramızın beş kitabına denk geldiğini söylerler. Üçüncü Or kelimesi de Vayar Elokim ki tov la Or cümlesinde geçer, yani ‘Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü’ cümlesi buradaki tov ve or kelimeleri ikisi de Tora’yi kasteder.  


Ahare mot peraşası Kipur avodasi (ibadet) ile başlayıp, cinsel olarak yasaklanan ilişkilerden bahseder. Yom Kipur tefilasında da sabah Koen Gadolun avodasını akşam minhada da Arayot  (cinsel yasaklar) bölümü okuruz. Or Tsemah adlı kitapta Avraam Avinu’nun yazdığını düşündüğümüz Sefer yetsira kitabından bahsedilir ve burada dünyanın üç bölüme ayrıldığını yazar. Bunlar Olam (mekan), Şana (zaman ), Nefeş (adam) olarak isimlendirilir.  Yitro peraşasında Toramizin verildiği bölümde Sinay dağı için Aşan kulo  (tümü duman kaplıydı ) diye yazar Zohar akados Aşan kelimesinin Olam, Şana, Nefeş kelimelerinin baş harfleri olduğunu söylemektedir. Yani Toramızın alınışında bu üç bölüm bir araya geldi. Aynı birleşme Yom Kipur günü de olmaktadır. Bugün Koen Gadol keduşası ile Nefeşe, günün kendisi Şana (zamana), kutsalların kutsalı odada Olam yani mekana denk gelmektedir. Koen Gadol kutsalların kutsalı odada ketoret sunusunu yaptığında ortaya çıkan, aynı Sinay daki AŞAN yani olam, şana ve nefeştir.
 

Toramiz bize Aaron’un çocukları Nadav ve Aviu’nun ölümlerini anlatarak Yom Kipur avodasının onların zehutuna olduğunu öğretmektedir. Or Gedalya kitabında Koen Gadol’un toplumun günahlarını itiraf ederken Anna (lütfen) kelimesini kullandığını ve bunun Yaakov’un ölümünden sonra Yosef in onlardan intikam alacağından korkan kardeşlerinin ondan af dilerken kullanıldığını yazar ve ayrıca bu kelime Eliyau, Nadav ve Aviu isimlerinin baş harfleridir. Nadav anlaşılabilir ama neden Eliyau? Nadav ve Aviun’un ölüm sebebi öğretmenleri Moşe’ye sormadan yabancı bir ateş getirmeleriydi. Ancak Eliyau ki o Pinhas ben Elazardir Zimri ben salu günah işlediğinde Moşe’ye danışarak onu öldürmüş ve halkı salgından kurtarmıştır. Böylece Nadav ve Aviu’nun hatalarını düzeltmiş ve Eliyau Annavi olarak sonsuz yaşamla ödüllendirilmiştir. Bu yüzden bu üç Tsadik zehutuna Tanrı bizi Yom Kipur günü bağışlamaktadır.

Kedoşim tiyu  (kutsal olup) olarak başlayan bu peraşada Raşi’ye göre Ahare mot peraşasının bir devamı olarak kutsal olmanın şartı cinsel yasaklarda dikkatli olmaktır, demektedir ve Kedoşim, Peruşim (ayrılmak) olarak anlaşılmalı cinsel sapkınlıktan ayrılmalısın anlamına geldiğini söylemektedir. Bu yüzden Arayot bölümünden sonra gelmektedir.
 

Rambam ise farklı düşünür. Peraşa ek olarak farklı bir konu içerir ona göre yiyecekler konusunda hassas olunursa kutsal olunabilir. Masehet Hagiga gemarasında insanın düşünce, dik yürümek ve konuşma özellikleriyle meleğe, yeme içme, çoğalma ve tuvalet ihtiyacı gibi özellikleriyle de hayvana benzediği yazar. İnsan olarak görevimiz hayvansal özelliklerimizi kutsal kılıp, melekler gibi olmaya çalışmalıyız. Akadoş Baruhu önce melekleri, sonra hayvanları ve en son da insanı yarattı. Peki neden? İnsandan önce her şey hazır olsun ve insana kibir hakim olursa ona sinek bile senden önce yaratıldı demek için...

Akadoş Baruhu melekleri tam, kutsal olarak ve seçim şansı, sınav olmaksızın yarattı. Görevlerini yapınca bir ödülleri yoktur. Hayvanlarda yedikleri yanlış şeylerden sorumlu tutulamaz; çünkü onlarda da  iyi dürtü yani yetser atov yoktur. Sonuç olarak Akadoş Baruhu melekleri ve hayvanları insan denen ortak paydada birleştirdi. Melekler kadar düşünür ama hayvanlar kadar da kötü dürtülere yetser araya sahiptir. İnsan melek gibi olmalı ama yemek yemesi de gerekli ancak ona izin verilenleri yemelidir. Bu eylemiyle melek gibi olabilir. Teillimde ‘’Adam bikar bal yalin nehşav kabeemot nidmu ‘’pasuğunda yemek hayvanlar gibi sadece zevk için değil, Tanrı’ya hizmet etme gücü bulabilmek için olmalıdır, demektedir. Tora öğrenimi için güç toplama adına uyumalı. Tanrı korkusu olan bireyler büyütmek için eşiyle birlikte olmalıdır.
 

Kipur günü bu nedenlerle cinsel ilişki ve yemek yasaktır çünkü bugün meleklere benzeriz ve Tanrı dualarımızla da bizi böyle melekler gibi görür. Masehet Yoma Kipur gemarasi çöldeki man konusunu ele alır. Neden bu gemarada? Man Bene Yisrael’in kutsal olmasını ve melekler gibi olmasını sağlardı. Aynı şekilde Erev Kipur bol yemek gerekliliği de aynı man yiyormuş gibi kutsallığı tatmamızı sağlar. Sonuç olarak Yom Kipur günü melekler gibi kutsallığı tadan bizler için Tanrı, yemediniz, cinsel ilişki kurmadınız bundan sonrada aynı kutsallıkla devam edin. Her istediğinizi yemeyin ve ahlaksızlıktan kaçının demektedir. 

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

Bu haftaki okunan iki  Peraşa’dan ilki olan Ahare Mot’ta  16:8’de okuyoruz ki : “Aaron, bu iki teke için [bir sandığa] iki tane tombala taşı yerleştirir – bir tombala taşı ‘Tanrı Adına’, diğer tombala taşı da ‘Azazel’e [ibaresini taşıyacaktır.]” Bu işlemde bir kura söz konusudur. Hangi tekenin hangi görev için kullanılacağı kura ile belirlenir fakat bu kura şanstan çok uzaktır. Hahamlarımız, Kneset Agedola’nın (Büyük Meclis) en büyük üyesi olan Şimon Atsadik, Koen Gadol olduğu dönemde bu kurada hep sağdaki tekenin “Tanrı adına” sıfatına layık olduğunu aktarırlar. Üstelik Azazel’e gönderilecek olan tekenin boynuzuna kırmızı bir yün kurdele bağlar, bu teke uçurumdan atılırken, kırmızı iplik mucizevi bir şekilde beyaza dönerdi. Bu da Yisrael’in günahlarının affedildiğinin habercisiydi.

Hahamlarımız bu emrin “Hok – Hüküm” sınıfındaki, yani insan mantığının açıklayabileceğinin ötesinde olan bir mitsva olduğunu öğretirler. Zaten, halkın bütün günahlarını taşıyan bir hayvan fikri pek de aklın alabileceği bir şey değildir. Yine de, bu sınıftaki tüm mitsvalar gibi, bu da, anlaşılır bir nedeni olduğu için değil, “Tanrı’nın emri” olarak, olası en büyük geçerliliğe sahip bir yönerge olduğu için uygulanır.

Başka bir konu olarak İkinci Peraşa olan Kedoşim’de de 20:24’de okuyoruz ki : “… Süt ve balın aktığı ülke”.  Tora neden bu iki şeyi seçmiştir. Çikolatanın aktığı ve şarabın aktığı ülke deseydi daha çekici olmaz mıydı? Şulhan aruh yore deah 79:2’de bir alaha vardır. Kaynağı tuma olan bir şey, tamedir. Bu kuralın bir istisnası vardır: Süt. Süt, hayvanın kanından üretilir ve bu nedenle tame olması gerekirdi. Fakat değildir ve aynı şekilde Erets Yisrael’de bir Yahudi’yi – belirli zamanlarda saflığını koruyamamış olsa veya başka bir deyişle kaynağı uygun olmasa da  – kutsal hale gelmesine olanak sağlar. (Arav Meir Şapira Miluvlin)

Bal, İbranice devaş olarak yazılır. Sayısal değer olarak: Dalet (4), bet (2), şin (300) ve toplamda 306’dır. Bu sayı “Av arahman – Bağışlayıcı baba”, [alef (1), bet (2), hey (5), reş (200), het (8), mem (40), nun (50)] toplamda aynı sayı elde edilir. Bu bize şunu anlatıyor ki. Erets Yisrael benzersiz bir şekilde Tanrı’nın merhametiyle kutsanmıştır. Devarim 11:12’de dediği gibi : “Tanrı’nın ihtimam gösterdiği bir ülkedir; Tanrın’ın Gözleri sürekli onun üzerindedir…” (Arav Pinhas Mikorits)

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf
KRALLAR – DAVİD’İN SON GÜNLERİ

 

Krallar kitabının başı Şemuel kitabının sonu ile bağlantılıdır. Şemuel kitabı David’in sayım hatası ile sona erer. Bunun ardından başlayan Krallar kitabı ise David’in yaşlandığını sözleri ile başlar. Midraş kişiyi yaşlandıran faktörler arasında “korku” faktörünü sayar. David hatasından sonra Yeruşalayim’i harap etmek için duran meleği ve elindeki kılıcı görmüş ve bundan çok korkmuştur.

David’in son günleri de karışıklık içinde geçer. Zamanın peygamberi Natan Anavi Şlomo’nun tahta geçmesini desteklerken kendisinden yaşça büyük olan Adoniyau kendisini babasının sağlığında kral ilan eder. Çözüm yine David sayesinde gelir. Şlomo sadece on iki yaşında babasının sağlığında tahta oturtulur. David yetmiş yaşında hayata veda eder ve David’in şehrinde defnedilir. David Ameleh bilgi ve kehanet dolu “Teilim” kitabının yazarı olarak bilinir.

MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
MİTSVALARLA YÜRÜMEK

 

Moşe Rabenu daha ileride Haazinu peraşasında ölümünden hemen önce Tora için “boş bir şey değildir. O sizin hayatınız ve günlerinizi uzatacak olandır” der. Mitsvot için Pirke Avot şöyle der: Bir mitsva diğer bir mitsvayı getirir. Bir yanlış davranış da başka bir yanlışı tetikler. Yine Pirke Avot bir mitsvadan edinilecek kazancın başka bir mitsvayı yapmak için fırsat olduğunu öğretir. Bir yanlışın neden olacağı en büyük zarar da başka bir yanlışı tetiklemesi olarak belirtilir. Yine Pirke Avot “küçük bir mitsvayı yapmak için gayret et ve günahtan kaç şeklinde” bir uyarıda bulunur.

Mitsva yapmayı izlemek, mitsvaları takip etmek bir yaşam tarzı olmalıdır. Onlarla yaşamak için yani “vahay baem” deyiminin yerine gelebilmesi için “lalehet baem” yani onlarla yürümek gerekir. Mitsvaları yapmak, onları takip etmek ruhani olarak gelişimi sağlar. Bu da iyi ve sağlıklı bir yaşam için elzemdir.  

HER HAFTA İKİ ALAHA

 

*Geleneğe göre Tefilin Tişa be Av günü sabah duasında değil Minha duasında takılır.

*Tefilin iyi bir yerden satın alınmalı yedi senede iki kez bir yetkili Sofer tarafından kontrol edilmelidir.

HAFTANIN SÖZÜ

 

Yavne şehrinden  Rabi Levitas şöyle der: Kişinin son  derece mütevazı olması gerekir çünkü her faninin  sonu  topraktır. (Pirke Avot 4/4)