Haftanın Peraşası BülteniNitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:


arşiv...

Bu Hafta İçin Saatler 

25 ELUL

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:09

19:19

-----

Yeruşalayim

18:02

19:10

Tel Aviv

18:26

19:21

16 EYLÜL

Tel Aviv

18:19

19:12

İstanbul

18:59

19:39

2017

İstanbul

18:47

19:27

İzmir

19:00

19:48

 

İzmir

18:49

19:37

NİTSAVİM- נצבים
VAYELEH-וילך


21 EYLÜL-22 EYLÜL 2017 ROŞ AŞANA

 

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 29:10-30:20)

 

Nitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:

Yisrael'in birliği: "Sizler - hepiniz - Tanrı'nın önünde hazır duruyorsunuz: Kabile başkanlarınız, yaşlılarınız, memurlarınız - Yisrael'in tüm erkekleri; çocuklarınız, eşleriniz, kampınızdaki Ger (Yahudi olmuş kişi); oduncundan su çekenine kadar" (Devarim 29:9).

Gelecekteki kurtuluş: Moşe, Yisrael'in Tanrı'nın emirlerini terk etmesi durumunda tecrübe edeceği sürgün ve perişanlık hakkında uyarıda bulunur, ama ardından en sonunda, "Tanrınıza geri döneceksiniz... Eğer kovulmuşların gökyüzünün ucundaysa [bile], Tanrı seni oradan toplayacak... Ve Atalarınızın miras aldığı Ülke'ye getirecek" (Devarim 30:4).

Tora uygulaması: "Bugün sana emrettiğim emir, senin için ne ulaşılmazdır ne de uzaktır. Gökyüzünde değildir... Denizin öbür kıyısında değildir... Aksine sana çok yakındır; onu yerine getirmen için, ağzında ve kalbindedir" (Devarim 30:11).

Seçim özgürlüğü: "Önüne hayat ve iyiliği, ölüm ve kötülüğü koydum; böylece sana bugün Tanrı'yı sevmeni, O'nun yolundan yürümeni ve emirlerine uymanı emrediyorum... Yaşam ve ölümü koydum önüne - berahayı ve laneti. Yaşamı seçmelisin!" (Devarim 30:19).

Vayeleh ("gitti") peraşası, Moşe'nin dünyevi yaşamının son günlerini anlatır. "Bugün yüz yirmi yaşındayım" der halka, "artık çıkıp gelemeyeceğim". Liderliği Yeoşua'ya devreder ve daha sonradan güvenli bir şekilde Aron Aberit'te saklamaları için Leviler'e vereceği Tora rulolarını yazar (ya da yazmayı tamamlar).
 

"Akel - Tüm halkı toplama" mitsvasına yer verilir: Her yedi yılda bir, Şemita döngüsünün ilk yılındaki Sukot'ta, tüm Yisrael bütün halkı - erkek, kadın ve çocuklar - Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'ta toplanmalı ve kral orada halka Tora'yı okumalıdır.

Peraşa, Bene-Yisrael'in Tanrı ile olan antlaşmasına sırt döneceğini, bunun sonucunda Tanrı'nın, Yüzü'nü gizleyeceğini söyleyerek son bulur. Ama Tanrı, Tora'nın sözlerinin gelecek nesillerde hiçbir zaman unutulmayacağı teminatını da verir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
SON SÖYLEV

 

 

“Hepiniz nu gün burada bulunuyorsunuz” Nitsavim peraşasının girişinde yer alan ve Moşe Rabenu’nun son söylevinin başlangıcı olan bu cümle hepimizin Tanrısal yargı karşısında mutlaka bulunacağımızın sinyalini de verir. Çünkü bu peraşa her zaman Roş Aşana öncesinde okunur. Ki Tavo peraşasında doksan sekiz uyarı ile gerçekten sersemlemiş olan Bene Yisrael son bir güçle Tanrı’nın karşısında hazır bir şekilde durmaya ve yargılanmaya gelmektedir. Her yıl Roş Aşana öncesinde toplum olarak ciddi hazırlıklarımız olur. Çünkü Roş Aşana beraberinde Tanrı’nın kesin yargısını da getirir. Bu yüzden Roş Aşana gününe yargı günü anlamına gelen “Yom Adin” ismi de verilir. Tarihte gördüğümüz büyük tsadikler hatta peygamberler bile Tanrısal yargı karşısından mutlaka geçerler. Çünkü bu zaman hepimiz için yargı günüdür. David Ameleh Teilim’de “ki lo yitsdak lefaneha kol hay – kimse Sen’in yargının önünde masum olamaz” derken Tanrısal yargının ne kadar keskin ve güçlü olduğunun altını çizmektedir.

 

TANRISAL YARGIYI YUMUŞATMAK

 

Gemara Maehet Roş Aşana 17’de “kol amaavir al midotav maavirin al kol peşaav – davranışlarını değiştirenin günahları affedilir” şeklinde bir ifade mevcuttur. Burada değişmesi gereken davranışlar özellikle insanlara karşı olan davranışlarımıza yansıyan keskinlik, geri adım atmama ve son sözü söyleme gibi kibir içeren davranışlardır. İnsanoğlu genellikle ezilmektense karşı durmayı, karşılık vermeyi, kendi prensiplerine uymayanı reddetmeyi ve son sözün kendinde olmasını ister. İşte Gemara bu tip davranışlarımızı değiştirmemiz halinde Tanrısal yargının çok daha merhametli olacağının altını çizer.

 

ÖYKÜLER

 

Gemara aynı yerde bir öykü anlatır. Ölüm döşeğinde olan Rav Huna’yı Rav Papa ziyarete gelir ve gerçekten durumunun ağır olduğunu görerek cenaze konusunda hazırlık yapmalarını salık verir. Gerçekten de Rav Huna bir süre sonra ölür ama mucize eseri olarak dirilir ve geri döner. Rav Papa bunun nasıl gerçekleştiğini sorunca Rav Huna  ölüm meleğinin kendisini almaya geldiğini ancak Tanrı’nın “o davranışlarını değiştirdi” demesiyle de yaşamasına izin verildiğini anlatır. Buradan kişinin davranışlarını değiştirmesinin bir yaşam sigortası olduğunu görebilmekteyiz.

 

Bilinen bir başka öykü de Gemara Masehet Şabat 30’da anlatılır. İki adam kendi aralarında bir iddiaya girerler. Bu iddia büyük bir para için ortadadır ve iddia konusu zamanın en büyüklerinden İllel’i sinirlendirmeyi başarabilmektir.  Aslında insanların en sinirli olduğu zaman Şabat öncesidir. Zira yapılacak çok iş  vardır ve insanlar bunları yetiştirmeye çalışır. Adam Şabat öncesinde İllel’in evine gider ve yıkanmaya başlamasını bekler. Su sesini duyduğunda “İllel nerede” şeklinde bağırır. Normal tepki “sen kim oluyorsun da bana ismimle hitap ediyorsun benim bir unvanım var” şeklinde cevap vermek iken İllel buna aldırmaz ve adamın karşısına çıkar. Adam orada saçma sapan bir soru sorar. İllel soruyu “oğlum güzel bir soru sordun” şeklinde karşılar ve yanıtını verir. Adamı güler yüzle uğurlar. Kısa bir süre sonra adam benzer şekilde gelir ve seslenir. İllel aynı şekilde dışarı çıkar, soruyu dinler ve yanıtlar. Bu bir kez daha tekrarlanır. Adam sonunda İllel’i sinirlendiremeyeceğini anlayınca “senin yüzünden büyük para kaybettim” der. İllel bunun nedenini sorunca da onu sinirlendirmeyi başaramadığını ifade eder. İllel para kaybetmesine üzüldüğünü ancak ortada sinirlenecek bir şey olmadığını adama söyler. İllel adama defalarca para kaybetmesinin sinirlenmekten çok daha iyi olduğunu da ekler. Bu Gemara’nın basit anlamı açıktır. İllel davranış ve karakterini gözden geçirmiş sinirlenmeyen bir kişidir. Ancak biraz daha içeriye baktığımız zaman asıl mesajın her koşul altında davranışların kontrol altında tutulmasından söz ettiğini görebiliriz.

 

Günümüz şartlarında kimseden İllel gibi olmasını beklemek doğru değildir. Çünkü İllel’in seviyesi ile bizim seviyemiz çok farklıdır. Birçok durumda öfkemizi göstermesek bile içten içe sinirlendiğimiz açıktır. Bu bazen bir dışa vurum ile kendini gösterir bazen de bir iki mimik ile kendini belli eder. Çünkü içsel hislerimiz ile tepkilerimiz çoğu zaman birbirinden farklıdır. Ancak İllel çok daha farklı bir yerdedir.  

 

Adamın biri sinagoga gelmiştir ve yerine doğru ilerlemektedir. O sırada yerinde bir başkasının oturduğunu görür. Yanı boştur ama kendi koltuğunda oturan bir başkası vardır. Genellikle insan olarak verdiğimiz tepki yan koltuğa geçmek yerine kişiyi oturduğu yerden kaldırmak şeklindedir. Gemara burada yana geçmemizin, boş vermemizin, çok da üzerinde durmamamızın gerekliliğini vurgulamaktadır. Çünkü asıl güç burada barınmaktadır. Sesimizi yükseltmek her zaman güçlü olduğumuzu değil aksine zayıf olduğumuzu gösterebilir. Aslında biz sabırlı ve toleranslı olmayı Tanrı’dan öğreniyoruz. Tanrı sabırlıdır. Çocuklarının bir gün ona dönecekleri zamanı bekler ve çabalarını görür.

 

İYİ BİR BAŞLANGIÇ YAPALIM

 

Bizler her gün sayısız hata yaparız. Bu hatalarımıza rağmen Tanrı bizi sevmeye devam eder. Çünkü O’na döneceğimiz günü bekler. Bu günün gecikmemesi bizim için iyidir. Çünkü her sabrın da mutlaka bir sonu vardır. Nasıl olsa Tanrı sabrediyor diye yan gelip yatmanın anlamı yoktur. Geçen sene hangi konularda zayıf kaldıysak bu yıl o konuların üzerine gitmeli ve bu konuları güçlendirmeliyiz. Şabat mumu konusunda eksik miyiz? Bu konuda yoğunlaşalım. Sinagoga gereği kadar gitmedik mi? Bu konuya ağırlık verelim. Şabat hala bizden çok uzak mı? Şabat ile ilgili adımlar atalım. Çünkü zaman aleyhimize işlemektedir. Hayat su gibi akıp giderken teşuva yapma zamanını kaçırmamak gerekir.

 

İyi bir başlangıç yapmak mı istiyoruz? Birkaç ipucunu sizlerle paylaşalım: Adam ve Hava Eden bahçesinden kovulduklarında Tanrı onlara deri giysiler vermiştir. Çünkü Tanrı “çıplakları giydiren” yani “malbiş arumim” özelliğini taşır. Bizim için bu özellik iyi bir başlangıç olabilir. Tanrı Avraam’ın ölümünden sonra “nihum avelim – matemlileri teselli etme” mitsvasını Yitshak’ı ziyaret ederek yerine getirir. Bu da iyi bir adımdır. Avraam brit olduğunda Tanrı onu ziyarete gelir. Buradaki mesaj “bikur holim – hastaları ziyaret” mitsvasıdır. Hasta ve yaşlıları ziyaret etmek iyi bir adımdır. Ancak Tanrı’nın en önemli özelliği toleranslı olmaktır. Gücün asıl göstergesi budur. Karşımızdakiler hatalı bizler haklı olsak bile onlara toleranslı yaklaşmak gerekir. Çünkü bizler Tanrı karşısında hatalıyız. Ama O bize karşı her zaman toleranslıdır. Bunu yaptığımız zaman yargı zamanı bizler için “et ratson – dileklerin kabul zamanı” haline gelir.

 

Günün birinde fakir bir Tora öğrencisi babasının senelik limud gününden önceki Şabat günü Kadiş söylemek için sefertora’ya çıkma mitsvasını yerine getirmek için sinagoga gelir. Ne tesadüftür ki o sinagogun Rabisinin de aynı nedenle aliya sefertora yapması gerekmektedir. Rabi o aliya’ya öğrencinin çıkmasını ve bunu asla bilmemesi gerektiğini söyler. Bu olay seneler boyunca tekrarlanır. Sonunda bir yahid bunun nedenini Rabi’ye sorar. Rabi “toleranslı olmak her zaman kendi haklarının peşinde olmamak, bazen de geri adım atmak kendine iyilik yapmaktır. Ben hem kendime hem de alav aşalom babama bu iyiliği yapıyorum” der. Hepimizin hakları vardır ama bu haklar sadece bize ait gibi davranmamak, başkalarının da bu haklara sahip olduğunu unutmamak gerekir. Bazen geri adım atmak insanların bize yaklaşmasını kolaylaştırır.

 

Kipur gününde “nose avon veover al peşa” cümlesini sıklıkla söyleriz. Tanrı’nın yanlışlarımızı yüklenmesi  “nose avon” için  bizim hatalarımızın üzerinden geçip onlardan uzaklaşmamız “veover al peşa” gerekir.

 

Tanrısal yargının huzuruna çıkmaya hazırlandığımız bu günlerde bize sunulan fırsatı değerlendirelim. İş işten geçmeden önce yapmamız gerekenleri yapalım. Böylece yeni yıla sağlıklı, mutlu, başarılı, refah, huzur ve barış dolu umutlarla başlayalım. Tanrı’nın bizi bu yılda ve her yılda yaşam kitabına yazması ve onaması için dua eldim, amen.

 

Roş Aşana bayramınızı içtenlikle kutlarken yeni başlayan senenin hepimiz için beraberinde sağlık, mutluluk, başarı, refah, huzur ve barış getirmesini temenni ederim. TİZKU LEŞANİM RABOT NEİMOT VETOVOT. 

 

DİVRE TORA
Rav İzak Peres
Herkes Tanrı’nın önünde eşittir

 


Bugün hepiniz -önderleriniz, ileri gelenleriniz, görevlileriniz, bütün öbür Yisrailli erkekler, çocuklarınız, karılarınız, aranızda yaşayan ve odununuzu kesen, suyunuzu taşıyan yabancılar- Tanrınız RABbin önünde duruyorsunuz.(Devarim 29:9-10)

Nitsavim peraşası bu şekilde başlamaktadır. Bu pasuk, Yisrael Oğulları’nın en büyük liderinden oduncusuna kadar her birinin Tanrı önünde eşit olduğunu vurgulamaktadır. Bu da, hayattaki durumu ne olursa olsun herkesin ruhani büyüklüğe erişme potansiyeline sahip olduğunun dramatik bir kanıtıdır. Herkes kendince kutsiyetin en yüksek mertebesine erişebilir. Hiç kimse kendini Yahudiler ile Tanrı arasındaki antlaşmaya ortak olamayacak kadar önemsiz hissetmemelidir.

Roş Aşana günü, Rav Levi Yitshak şofar çalmak için ayağa kalkar. Tevaya çıkar. Lamnatseah ve min ametsar okunduktan sonra halkın sessizleşmesini bekler. Halk şofarın çalınması için sabırsızlanmaktadır.

Fakat Rav Levi Yitsha’ın şofarı dudaklarından çekerek yerine bırakması halkta şaşkınlık yaratır. Rav, bir şeyin olmasını bekler gibidir. Herkes huzursuz olmuştur. Acaba Rav ne yapması gerektiğini mi unutmuştu? Sonunda Rav gülümseyerek halka şu açıklamayı yapar: ‘Arkadaşlar, bugün kalın arkasında çocukluğunu Yahudi olmayanların arasında geçiren Yahudi bir arkadaşımız bulunmaktadır. Çocukken kaçırılmış, goy bir aile tarafından yetiştirilmiş ve sonra da kralın ordusuna göreve gönderilmiştir. 40 yaşına geldiğinde nihayet serbest bırakılmış ve halkına dönmesine izin verilmiştir. Bu adam çocukluğundan beri bir kalda bulunmamıştır. Ta bu güne kadar. Çok eskiden duymuş olduğu duaları hatırlıyor olamaz. Dolayısıyla, Tanrı’nın evine dönmüş olmaktan ötürü çok duygusal. Tanrı’ya olan bağlılığını ifade etmeye hasret kalmış. Ben de onun, İbraniceden son hatırladığı kelimelerle Tanrı’ya konuştuğunu gördüm. O kadar içtenlikle dua ediyordu ki tüm sözleri hemen göklere yükseldi. İşte bu yüzden sözleri Tanrı’ya ulaşsın ve o da bu sözleri duaya çevirsin diye şofar çalmadan önce bir süre bekledim.

Berdiçev Ravı Levi Yitshak için bir insanın bilgisizliği sorun değildi, ancak sadakati ve bağlılığı büyük sorundu.

İçinizdeki hazineyi aramak

Bugün size ilettiğim bu buyruk ne tutamayacağınız kadar zor, ne de ulaşamayacağınız kadar uzaktır. O göklerde değil ki, ‹Kim bizim için göğe çıkacak? Kim yerine getirmemiz için onu alıp yayacak?› diyesiniz. Denizin ötesinde değil ki, ‹Kim bizim için denizin ötesine gidecek? Kim yerine getirmemiz için onu alıp yayacak?› diyesiniz. Tanrı sözü size çok yakındır; uymanız için ağzınızda ve yüreğinizdedir.’(Devarim 30:11-14)

Bu pasajla, Tanrı’nın Yahudi milletine anlatmak istediği şudur:

Hayatın sırrı, gizli kalmış ulaşılmaz bir hazinede değildir. Hayatın sırrı Tora’dadır. Krakov Ravı Yitzhak uzun seneler hayatta kalma mücadelesi veren fakir bir adamdır. Bir gece rüyasında eğer Prag’a gidip oradaki ana köprünün altına bakarsa büyük bir hazine bulacağını görür. İlk başta bir şey düşünmez ancak aynı rüyayı tekrar tekrar görünce merakına yenik düşer. Sonunda Prag’a giderek bunda gerçeklik payı olup olmadığına bakmak ister.

Ana köprüye geldiğinde bu işin sandığından daha zor olacağını anlar. Köprünün üstünde krala ait birliklerin, bulundukları alanı büyük bir titizlikle koruduklarını görür. Rav her gün oraya giderek, askerlerin orda olmadığı bir anı bulmaya çalışır ancak hiç böyle bir fırsat elde edemez. Yine köprüye gittiği bir gün yüksek rütbeli bir asker kendisine ‘Her gün buraya geldiğini görüyorum. Ne arıyorsun burada?’ diye sorar.

Bu soru karşısında şaşıran Rav Yitshak, doğruyu söylemeye karar vererek tüm rüyasını anlatır. ‘Neden rüyalara inanarak vakit kaybediyorsun? Rüyalarıma inansaydım şu anda burada olmak yerine Krakov’da olurdum. Çünkü bir keresinde rüyama Rav Yitshak isimli bir adamın evine giderek onun arka bahçesinde saklanmış olan hazineyi bulabileceğimi görmüştüm. İşte bu yüzden, aptallığı bir kenara bırak ve evine dön.’der asker. Rav Yitshak da aynen öyle yapar. Eve döner dönmez kendi bahçesini arar ve askerin de söylediği gibi arka bahçesinde hazineyi bulur. Rav Yitzhak şehrin en zengin adamı olur ve eu yüksek bağışları yapan adam olarak tanınır.

Rav Yitshak asıl aradığı zenginliğin kendi bahçesinde olduğunu öğrenmek için kilometrelerce yol almak zorunda kaldı. Kendimizi bu zahmetten kurtarıp hayatımızda asıl aradığımız hazinenin Tora’da olduğunu fark etmemiz gerekir.  

 

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


Devarim 30 : 1’de şöyle görüyoruz “Ve tüm bunlar – önüne yerleştirmiş olduğum beraha ve lanet – başına geleceği zaman, Tanrın’nın seni sürmüş olduğu tüm ulusların içindeyken kalbinde derinlemesine düşünecek”. Burada pasuk “veaya” kelimesi ile başlamakta. Bir öğreti var ki “vayi” kelimesi kötüyü, “veaya” kelimesi de sevinç ve mutluluğu simgeler. O zaman burada ki sevinç ifadesi olan “veaya” nasıl pasuk içerisinde geçen “veakelala – beddua” ile uyum içerisinde olabilir? Masehet Berahot 54a şöyle der. Kişi başına kötü bir olay geldiğinde, aynı başına iyi bir olay geldiğindeki gibi Tanrı’yı kutsamakla yükümlüdür. Göklerden gelen iyi olayı sevinçle kabul ettiğimiz gibi kötü olayı da aynı şekilde kabul etmeliyiz.

Roş Aşana’ya yaklaştığımız bu zamanlarda ilginç bir şey fark ederiz. Biz her ayın son Şabat’ında öbür ay için bir kutsama duası olan Yei Ratson’u okuruz. Ancak Elul ayının sonunda Tişri Ayı için Yei Ratson okumayız. Acaba neden Elul ayının sonunda Tişri ayı için Yei Ratson okumuyoruz? Birinci cevap Baal Şem Tov’dan. Akadoş Baruhu Tişri ayını kutsadı ki biz diğer 11 ayı kutsayabilme gücüne sahip olabilelim. Diğer bir cevapta şöyledir, Roş Hodeş Tişri yani Tişri ayının başı Roş Aşana’ya denk gelir. Tanrı’nın bizi yargıladığı güne. Biz sanki Elul ayında Roş Aşana’nın ne zamana denk düştüğünü ilan etmeyerek onu saklıyoruz ve bu nedenle sanki tarihi Ölüm Meleği’nden saklıyoruz o da Göklerdeki Dini Mahkemelerde bize karşı hangi gün konuşacağını bilememiş oluyor.

Bu nedenle Roş Aşana, gizli bayram olarak adlandırılmıştır. Teilim 81’inci mezmur 4’üncü pasukta şöyle diyor “Tiku bahodeş şofar – yeni ayda Şofarı çalın, bakese leyom hagenu  - saklanmış günde”. Burada altı çizili sözcük “bakese – kisuy ile bağlantılı üstünü örtmek yani saklamak anlamındadır.

 

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf
SÖZLÜ TORA – MİŞNA

 


Moşe Rabenu Sinay dağında yazılı Tora’yı aldığı gibi onun sözlü açıklamalarını da alır. Bu açıklamalar önce Yeoşua’ya sonra bilgelere sonra peygamberlere aktarılır. Peygamberler bunu yüz yirmi kişilik meclis olan “Anşe Kneset Agedola”ya aktarırlar. Bin yedi yüz elli sene boyunca öğretmenden öğrenciye sözlü aktarımlar geçer durur. RaMBaM Mişne Tora adlı eserinin girişinde kendisine gelene kadar kimin kime öğretiyi aktardığını yazar.

 

İkinci Bet Amikdaş’ın yıkılmasını takiben Yahudilerin dünyanın her tarafına dağılmaları bu aktarımı ve geleneğin devamını zora sokar. Rabi Yeuda Anasi ve arkadaşları tarafından Sözlü Tora devasa bir eserde toplanır. Altı ciltlik bu eser “Mişna”  adı ile bilinir. Mişna kuralların temel kaynağıdır.

 

Mişna altı bölümden oluşur. Onbir Masehet’ten oluşam “Zeraim” ziraatle ilgili konuları tartışır. İlk fasıl olan “Berahot” dualardan söz eder. On iki fasıldan müteşekkil olan “Moed” bölümü Şabat, Bayram ve oruçlardan söz eder. Yedi fasıllık “Naşim” bölümü aile kanunlarını evlenme ve boşanma konularını işler. “Nezikim” bölümü sekiz fasıldır. Sivil kanunlardan söz eder. Bu bölümde etik değerlerin işlendiği “Pirke Avot” da yer alır. Bet Amikdaş ve korbanlardan söz eden “Kadaşim” bölümü on bir fasıldan oluşur. Son bölüm olan “Taarot” temizlik ve saflık kurallarını işler on iki fasıldan oluşur. Toplamda Mişna’da altmış bir fasıl (Masehet) ve beş yüz yirmi üç Perakim yer alır.  



MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
BİR ÖYKÜ BİR DERS

 

 

İkinci öyküyü ise Gemara Masehet Taanit 25’de öğreniyoruz. Burada ciddi bir kıtlık sırasında büyük Rabiler dua etmek için davet edilir. Rabi Eliezer gelir, dua eder ancak durumda bir değişiklik olmaz. Sonra Rabi Akiva gelir “ avinu malkenu en lanu meleh ella ata” der ve güçlü bir yağmur yağmaya başlar. Burada bir soru sorulur. Rabi Akiva Rabi Eliezer’den daha büyük bir Rabi midir ki onun duası kabul görmüştür.  Bunun yanıtı gecikmez. Rabi Akiva’nın daha esnek ve hoşgörülü bir yapıda olduğu ancak Rabi Eliezer’in daha kesin bir karaktere sahip olduğu vurgulanır. Rabi Akiva gibi olanların duasının daha çabuk olduğu burada görülmektedir.

 

 

HER HAFTA İKİ ALAHA

 


*Amida ayakta söylenir ve bir yere yaslanılmaz. Kişi eğer rahatsızsa oturarak da Amida söyleyebilir. Yatması gerekiyorsa yana dönmesi yeterlidir.

 

*Seyahatte olan bir kişi vapur tren veya uçakta ayağa kalkabiliyorsa Amida’yı ayakta söyler. Kalkamıyorsa oturarak da duasını yapabilir.

 

 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Herhangi bir kişiyi yargılayacağınız zaman çok sabırlı olun. Detayları iyice inceleyin.  (Pirke Avot 1/1)