Haftanın Peraşası Bülteni1 Şevat 2488 tarihinde, ölümünden 37 gün önce, Moşe Bene-Yisrael'i toplar veTora'nın tekrarına başlar...

 


Bu Hafta İçin Saatler

    9  AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:50

   20:02

-----

Yeruşalayim

18:42

19:54

Tel Aviv

19:07

   20:05

13AGUSTOS

Tel Aviv

     18:59

   19:57

İstanbul

19:51

    20:31

2016

İstanbul

19:42

   20:22

İzmir

19:48

20:38

İzmir

     19:39

   20:29

  DEVARİM-דברים

                                                                     14 AGUSTOS 2016-TİŞA BEAV ORUÇU                                                                                                       ŞABAT HAZON

                                                                                             

                                                                                    PeraşaÖzetİ
                                                                                      [www.chabad.org]

1 Şevat 2488 tarihinde, ölümünden 37 gün önce, Moşe Bene-Yisraeli toplar ve Toranın tekrarına başlar. Mısırdan Sinaya ve Erets-Yisraele doğru yaptıkları 40 yıllık yolculuk boyunca meydana gelen olayları ve bu süre içinde verilen kanunları tekrar gözden geçirir. Halkı, başarısızlıkları ve günahları nedeniyle azarlar ve ölümünden sonra, Tanrı’nın onlara ebedi miras olarak verdiği topraklarda Toraya bağlı kalmalarını ve Toranın buyruklarına uymalarını ister.

Moşe, halka adalet sağlamak ve Tanrı’nın sözlerini öğretmekteki yükünü azaltmaları için atadığı hâkimleri ve yargıçları, Sinaydan büyük ve korkunç çöl boyunca uzanan yolculuklarını, Erets-Yisraele casusların yollanışını, halkın durmaksızın Erets-Yisraele burun kıvırmalarını ve bu yüzden Tanrı’nın bütün Çıkış neslini çölde ölüme mahkûm edişini hatırlatır. Onlara “Ve Tanrı, sizin adınıza bana karşı da öfkelenmiş ve ‘Sen de oraya girmeyeceksindemişti” der.

Moşe yakın geçmişte olmuş bazı olayları da anımsar: Moav ve Amon uluslarının, ülkelerini Beney-Yisraelin geçişine kapatmaları, Emori kralları Sihon ve Oga karşı yapılan savaşlar, Reuven ve Gad kabileleri ile Menaşe kabilesinin yarısının onların topraklarına yerleşmesi. Moşe Halkı, Ülkeye götürecek ve bu amaç için yapılacak savaşları yönetecek olan halefi Yeoşuaya şu mesajı verir: “[Yerel halktan] korkma, çünkü senin Tanrın senin için onlarla savaşacaktır”.

 
 

                                                                                                                             

                                                        Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Ala luf

NELER KAYBETTİĞİMİZİ BİR BİLSENİZ

DEVARİM – ŞABAT HAZON

Devarim kitabının ilk peraşasının okunduğu hafta Tiş’a be Av öncesi Şabat olan ŞabatHazon’a denk gelir. Bu peraşa aynı zamanda kutsal topraklara öncülerin gönderilmesinden bir kez daha söz eder ki bu olay da Tiş’a be Av gününün nedenlerinden bir tanesidir. Rabiler bu Şabat gününün son derece yüksek ruhaniyette bir Şabat olduğunu da öğretirler. Bu haftalarda  tarihimizin en büyük Kabala üstatlarından bir tanesi olan Rabi YitshakLuria’nın da ölüm yıldönümüdür. 5 Av tarihinde aramızdan ayrılan ve “Ari” unvanı ile bilinen Rabi Kabala’nın en temel prensiplerini öğretmiştir.

Tiş’a be Av günü elbette bir matem günüdür. Ancak bu zamanlarda Tanrısal kurtuluşa daha fazla inanmak gerekir. Büyük tsadikler her sene Tiş’a be Av kitabını “geniza”ya koyarlar. Çünkü bir kez daha bu günün gelmeyeceğine inanırlar. Ancak Tiş’a be Av gelince yeniden bir kitap satın alırlar. Tanrı’nın yanına çıkacağımız zaman bize soracağı sorulardan bir tanesi “tsipitalişua – Tanrısal kurtuluşa inandın mı” sorusudur. Günde üç kez biz Tanrısal kurtuluşa, Şehina’nın kurtuluşuna inandığımızı Amida dualarında tekrarlarız.

Yukarıda ölüm yıldönümünden söz ettiğimiz Rabi YitshakLuria Yahudi toplumunun başına gelen felaketlerin ortak nedeninin Bet Amikdaş’ın yokluğu olduğunu öğretir. Bu gün hala Bet Amikdaş’ın yokluğu için ağıt yakmaya devam eden bizler bu Şabat gününde neleri kaybettiğimizin bir kez daha bilincine varmaya çalışmalıyız.

Bet Amikdaş’ın olduğu zamanlar açık mucizelerin görüldüğü ve Tanrı’nın varlığının bizimle olduğunun hissedildiği günlerdir. Günümüzde elbette Tanrı varlığı ve koruması da hissedilmektedir ancak Bet Amikdaş zamanındaki açık mucizeler günümüzde yoktur.

Sözgelimi Menora her akşam Kohen tarafından yakılırdı. Ner Maaravi denilen mum ki kimilerine göre bu en ortadaki mumdur ertesi akşam Menora yakma saatine kadar yanmaya devam ederdi.

Cuma hazırlanan ve her Şabat günü Şulhan’a yerleştirilen on iki ekmek bir hafta sonra hala tazeliğini ve sıcaklığını korumaya devam ederdi. PirkeAvot beşinci bölümünde Bet Amikdaş ve Yeruşalayim’de o zamanlar meydana gelen on mucizeyi not etmiştir.

Şir Aşirim’de yer alan “ine ze omed ahar kotlenu maşgiah minahalonot metsis minaharakim” cümlesinde Tanrı’nın bizleri iki türde gözlemlediği anlatılır. “Maşgiah minahalonot” derken gözlemin açık bir şekilde pencerenin arkasından yapıldığı belirtilmektedir. Bu o zamanlar yaşadığımız gözlemdir. “Metsis minaharakim” ise çatlaklar ardından gözlemlemek anlamını taşır. Burada Tanrı bizi çatlaklar arasından gözetlemekte O bizi görmekte ancak biz O’nu görememekteyiz. Bu iki gözlemleme aslında kaybettiğimiz büyük nimetleri çok iyi anlatmaktadır.

Şelomo Ameleh Melahim kitabında Bet Amikdaş’ın açılış töreninde bir dua yapar. Bu duada her türlü felaket, hastalık, sıkıntı içinde bu Mabette dua eden kişilerin dualarının kabul edilmesini diler. Hatta dua edenin kim olursa olsun duasının kabulünü rica eder. çünkü bu şekilde Tanrı’nın büyüklüğü geniş kitleler tarafından çok daha iyi anlaşılacaktır.

Bet Amikdaş’taPesah arifesinde dua eden bir yabancı buradaki müthiş atmosferi hissettikten sonra Bet Amikdaş’ın olmadığı zamanlarda Yahudiler’in nasıl yaşamaya devam edebildiklerini anlayamadığını bir mektupta yazar. Çünkü bizim için yaşam anlamına gelen Bet Amikdaş yıkıldıktan sonra gerçekten hayatın anlamı büyük ölçüde yitirilmiştir.

Bet Amikdaş’ın bulunduğu tepe “Ar Alevanon” olarak bilinir. Bu tepenin Lübnan ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bet Amikdaş insanları günahlarından arındırmayı sağlayan bir yerdir. Peygamberler “kaşeleg yalbinu” derken günahlardan arındıktan sonra kar gibi bembeyaz olacağımızı söylemektedirler. “Levanon” sözcüğü de “lavan – beyaz” kökünden türemekte ve günahlardan arınmanın yapıldığı yeri işaret etmektedir.

Pesah, Şavuot ve Sukot bayramlarında Bet Amikdaş’ı ziyaret eden herkes oradan Tanrı sevgisi ve saygısı ile ayrılırdı. Günümüzde Erets Yisrael’i Yeruşalayim’i ve Kotel’i ziyaret etmek bizi motive ediyorsa da o zamanların motivasyonunun çok daha kuvvetli olduğu aşikardır.

Bet Amikdaş kısa bir süre içinde bulunan kişileri bile etkileme gücüne sahipti. Gemara Yosef Maşita adındaki bir Yahudi’nin Roma isyanındaki öyküsünü anlatır. Romalılar Yosef’ten Bet Amikdaş’taki en değerli eşyayı getirmesini isterler. Eşyanın onun olacağını da eklerler. Yosef Menora’yı çalarak getirir. Romalılar Yosef’e bu muhteşem objeyi vermezler ama ödül olarak birkaç sene vergiden muaf kılarlar.

Romalılar’ın bir eşya daha getirmesi isteğine Yosef inanılmaz bir karşılık verir ve bu isteği reddeder. “Tanrı’yı bir kez kızdırdım bir kez daha mı kızdırmamı istiyorsunuz.” Teşuva yapan Yosef Romalılar tarafından katledilir. Teşuvası kabul edilen Yosef doğrudan Olam Aba’daki yerini alır.

Rabiler hayatı boyunca Bet Amikdaş’a girmemiş hatta Menora’yı çalmış birinin nasıl böyle teşuva yaptığını sorgularlar. Bu sorgulamada Bet Amikdaş’ın etkisinin çok güçlü olduğu ortaya çıkar ki Yosef’in en derinlerde kalmış olan Neşama kıvılcımı bu sayede alev almış ve teşuva yaparak doğru yola dönmüştür.

“Ki mitsiyontetse Tora udvar Ad… miruşalayim” sözü çoğumuz için yabancı değildir. Bet Amikdaş’ın olduğu günlerde Tora konusunda “mahloket” dediğimiz tartışmalar çok azdır. Alaha açık ve nettir. Bet Amikdaş sonrasında ise alaha daha sisli bir hal almış ve farklı görüşlerle birlikte “mahloket” yani tartışmalar ortaya çıkmıştır.

Tiş’a be Av gecesi İzmir’de ışıklar söndürülüp Bet Amikdaş’ın kaç senedir olmadığı söylendiği zaman Gemara’dan bir alıntı yapılır. Bu alıntıda Bet Amikdaş’ın inşa edilmediği her günde sanki günümüzde yıkılmış gibi bir durumun ortaya çıktığı dillendirilir. Yani Bet Amikdaş’ın inşa edilmediği her nesil bunun olmamasından sorumludur. Çünkü yeniden inşanın gerektirdiği adımlar o nesil tarafından atılmamıştır.

Bu aynı zamanda Şehina’nın da sürgünde olması demektir. Günün birinde genç bir adam Kotel’de dua etmekte olan bir Rabi’den bir beraha ister. Rabi beraha’yı ne için istediğini sorunca genç adam  evlenmek üzere olduğunu ve bir ev almak istediğini ifade eder. Rabi “nerede olduğumuza bir bak” şeklinde yanıt verir. “Şehina’nın bile evi yokken nasıl sana bu berahayı verebilirim” der. “Sen Şehina’nın evine yani Bet Amikdaş’a kavuşması için dua et. Zamanı gelince Tanrı da sana istediğini verecektir.” Bizler elbette ihtiyaçlarımız için Tanrı’ya dua etmeye devam edeceğiz. Yukarıdaki Rabi’nin yaklaşımı farklı bir boyuttadır. Ancak bunu da göz ardı etmemek gerekir.

GemaraMasehetBerahot’ta gecenin üç bölümü olduğuna dikkat çeker ve bunları “Mişmarot” olarak adlandırır. Her bölümde Tanrı’nın bir aslan gibi kükrediğini ve Bet Amikdaş için ağladığını kaydeden Gemara Tanrı’nın “günahlardan dolayı yıkılan evi, yakılan Ehal’i ve sürgüne giden çocukları için üzüldüğünü belirtmektedir. Tsadikler bu nedenle geceleri erken saatte kalkarak özel bir Tefila yapmayı adet edinmişlerdir.

DerehAşem kitabının yazarı olan ve Ramhal olarak bilinen Rabi Moşe Hayim Lutsato Avraam tarafından Şahrit, Yitshak tarafından Minha ve Yaakov tarafından Arvit belirlendiği gibi David Ameleh tarafından bir dördüncü Tefila’nın da belirlendiğini öğretir ve buna da Tikun Hatsot adını verir.

Düğün törenlerinde kırılan bardak bizlere Yeruşalayim ve Bet Amikdaş’ın yıkılışını anımsatsa da bu anımsama düğün eğlencesi içinde çok zayıf kalmaktadır. Rabi Herman bir düğünde bunun daha fazla hissedilmesi için bütün masalara bir not koyulmasını ister. Notta “bu düğünde Bet Amikdaş’ın yıkılışını anımsamak için tatlı servisi yapılmayacaktır. Tatlı parası ise tsedaka olarak fakirlere dağıtılmıştır” yazmaktadır. Rabi bu düğünde bu yıkımın ve eksikliğin daha fazla hissedildiğini öğretir.

Bie ev alındığında küçük bir bölüm tamamlanmadan bırakılır. Bu Bet Amikdaş olmadığından dolayı her şeyin daha tamam olmadığını anlatır. Şabat gününde dahi bu olay  Birkat Amazon’da yer alan “Retse  veahaletsenu” adlı bölümde anılır. Burada “yememize ve içmemize rağmen bu büyük evinin yıkılışını hatırlıyoruz” ifadesi kullanılır.  

VilnaGaon’u Bet Amikdaş zamanında yaşamış basit bir insanla karşılaşmak istediğini çünkü o insanın düzeyinin peygamberlik düzeyine yakın olduğunu dile getirir.

Birkat Amazon duasında masadan bıçakları kaldırma geleneği vardır. Öğretmenim Rabi Şemuel Akohen (Z’’L) bunun nedenini bize anlatırken iki konuya değinmişti. Yemek yediğimiz masa bir mizbeah kabul edilir. Mizbeah’ta da silahlara yer yoktur. Bıçaklar silah olarak da kullanılabilir. Bir başka neden olarak da Yeruşalayim ile ilgili sözler okunurken çok etkilenen bir Rabi bıçağı alarak kalbine saplar ve hayatına son verir. Bu yüzden Rabiler masadan bıçakların kaldırılmasının doğru olduğunu öğretirler.

Bütün bunlara baktığımız zaman kaybettiklerimizin çok fazla olduğunu görebilmekteyiz. Şimdi akıllara bir soru gelmektedir. Bu günlerde neden insanlar kaybettiklerimizi bir parça olsun hatırlamak için getirilen “kısmi” yasaklara uymamak için çaba gösterirler? Tiş’a be Av yasakları aslında hayatımızın Bet Amikdaş olmadan ne kadar anlamsız olduğunu görebilmemiz için vardır. Bu konuda biraz hassas davranmak ve içinde bulunduğumuz durumu görmek önemlidir.

Sözlerimizi Mişna’dan alınan bir cümle ve öğretmenim Rabi Moşe Benveniste (Z’’L)’nin bu cümleyi dilimize çevirisiyle nokta koyacağız.

“Kol amitabel al Yeruşalayim zohe  veroe besimhata – kim bu günlerde Yeruşalayim için yas tutarsa onun tekrar yapılanması ve ihtişamını görüp büyük bir mutluluk ve sevinç duyacaktır.”

                                                                                      DİVRE TORA

                                                                                        Rav Yeuda Adoni

Devarim Peraşası adında anlaşıldığı gibi Tora’nın beşinci kitabının ilk Peraşasıdır. Moşe Rabenu’nun güzel sözleri eğitici ve öğretici konuları kapsar. Tora’mızın beşinci kitabında Moşe Rabenu Bene Yiİsrael’e 40 yıl boyunca çölde yaptıkları hataları onları incitmeden tek tek sayar.

Bene Yisrael’in MoşeRabenu’ya bizleri çöllerde öldürmek için mi çıkardın Mısır’dan. Biz Mısır’da gayet rahattık hiç bir eksiğimiz yoktu. Mısır’da mezar mı yoktu?  Bizleri buralara getirdin. Tanrı’nın onlara verdiği ilahi gıdadan (MAN) dan şikayette bulundular. Moşe Rabenu’nun bu hataları onlara hatırlatmanın amacı, pişmanlık duymaları ve tövbe etmeleri (TEŞUVA) içindi. Bene Yisrael,Sinay dağında bizzat kendileri Torayı işitmelerine rağmen onlara tekrarladı. Sinay dağında Tanrı’nın ağzından duymuşlardı, Moşe Rabenu yeni nesle seslenerek çölde doğmuş gençlere kendi ağzı ile,Tora’yı tekrarladı. Yeni nesil babalarından Tanrı’nın onlara verdiği Tora’yı öğrenmelerine rağmen Moşe Rabenu kendi de onlara tekrar duyurdu.Moşe Rabenu yeni nesle, Tanrı şöyle buyuruyor Sinay dağının eteklerinde oturup Tora’yı öğrendiniz, mitsvaları yerine getirdiniz, Mişkanı (mabed) inşa ettiniz. 71 kişilik büyük Hahamlar meclisini kudunuz (SANEDRİN) artık yolunuza devam edin. Moşe RabenuTora’yı arıya benzetiyor. Tora arının verdiği bal gibi tatlıdır fakat ihmal edersek, iğnesi bize hatırlatır. Tora bizlere hayat iksiridir,’’Sam Hayim’’.

 Peraşamızda Moşe Rabenu’nun Bene Yisrael kutsamasını görmekteyiz. Tanrı sizleri bin kere çoğaltsın ve Bene Yisrael’e benim tarafımdan sizlere ölçülü bir dua yaptım. Fakat Tanrı sizleri gökteki yıldızlar denizdeki kumlar kadar çoğaltsın. Moşe Rabenu yine eskilere dönüp, ben sizin zahmetlerinize, yüklerinize ve kavgalarınıza nasıl tahammül ettim sizleri yönetmek çok zordu ve çok zorlandım. Bunu unutmayın! Tanrı daima sizlerle beraber oldu, 40 yıl çölde hiçbir eksiğin olmadı.

Midraş bir örnek verir: Bir ev sahibi bir konuk ağırladığında 1. Gün bıldırcın 2. Gün et, 3. Gün mercimek ikram eder ve ondan sonra azaltır. Tanrı ise bizleri  40 yıl çölde hiçbir gün bir değişiklik yapmadan besledi rızkımızı verdi. Man’ın özelliği arzu ettikleri gıdayı damaklarında hissetmeleri idi. Bizlere düşen Tanrı’ya her zaman şükretmektir.

 Aşem Roi Lo Ehsar. Aşem beni yönetir, hiçbir eksiğim olmaz.

                                                                                                PİRKE AVOT

                                                                   Rav İsak Alaluf

                                                                                     YARGI – GERÇEK – BERIŞ -  1

PirkeAvot hepimizin bildiği gibi Yahudiliğin etiklerini içeren bir ahlak kitabıdır. Eğer PirkeAvot bir ahlak kitabı ise neden ilk Mişna “Moşe kibel Tora MiSinay diye başlamaktadır. Onun yerine ahlaki değerlerden biri ile başlamak kitabın amacına daha iyi bir şekilde hizmet edecektir. Rabi Yeuda Leon  Sevilla’nın anlatımı ile bu sorumuzu yanıtlayalım: Yahudilikteki bütün değerlerde olduğu gibi ahlaki değerlerde de orijin hep aynı noktayı Sinay dağını işaret eder. Çünkü ahlaki değerlerin de kaynağı Tora’dır ve Tora da Tanrısaldır. Şimdi  bu günkü Mişna’mızı okuyarak incelemeye başlayalım.

“RabanŞimon ben Gamlielomer: Al şeloşa devarim aolam kayam. Al adin veal aemet veal aşalom. Şeneemar (Zeharya : 8/16) Emet umişpat şalom şiftu beşaa rehem – Raban Şimon ben Gamliel şöyle der: Dünya üç şey üzerinde daimi olur. Yargı , gerçek ve barış. Zeharya peygamber’de söylendiği gibi: Gerçeğe hükmedin ve karar verin kapılarınızda barış olacaktır.”

Burada yer alan Mişna aslında Pirke Avot’un ikinci Mişna’sının bir tekrarı gibi görülebilir. Bilgeler dünyanın ayakta durmasını sağlayan erdem ve özellikleri sıralamaktadırlar. Bunlar aynı zamanda toplumun sosyal yapısının oluşturulması için elzem olan öğelerdir.

Bilgeler bu Mişna ile aslında günümüze göndermeler yapmaktadırlar. Çünkü günümüzde sosyal anlamda bir bozulmanın tehdidi altında bulunmaktayız. Suç kavramı sınır tanımayan boyutlara erişmeye başlamıştır. Suçlular öyle bir hızla artmaktadır ki onlar için inşa edilen hapishaneler artık yeterli gelmemeye başlamıştır. Skandallar ve yolsuzluklar günlük yaşamın bir parçası olmuş durumdadır. Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki haberler günden düne daha korkunç bir hal almakta, televizyonlarda dehşet görüntüleri artık alışılagelmiş olmaktadır. Sokaklar gün geçtikçe daha güvensiz  olmakta gençliğimiz ise kötü alışkanlıkların gölgesine sığınmaktadırlar. İşte böyle bir ortamda Raban Şimon ben  Gamliel’in sözleri daha bir dikkate değer olmaktadır. “Yargı, gerçek ve barış.”

                                                                       MİMAAYAN

                                                                                                           Rav İsak Alaluf 

TARTIŞMA BAŞLATMAK KOLAYDIR AMA YA SONRASI?


Midraş Tanhuma  geçtiğimiz haftalarda okuduğumuz Korah isyanının nedenlerini incelerken Korah'ın son derece saçma nedenlerle tartışma çıkardığını öğretir.

Bir peraşa öncesinde tsitsit konusu işlenmiş ve renginin Tehelet (helezon adlı balıktan elde edilen Yeşilimsi veya mavimsi renk - Raşi'ye göre) olacağı söylenmişti. Korah şöyle bir tartışma başlatır. Tamamen tehelet olan bir elbise neden tsitsit'e ihtiyaç duysun ki? Veya kitapla dolu olan bir ev neden mezuza'ya ihtiyaç duysun ki? Saçma değil mi? Saçma gibi gelebilir ama Korah Datan ve Aviram etraflarında 250 seçkin insan toplayabilmişlerdir. Sonuç ise bir felakettir. İsyan edenlerin dışında 14700 kişi yaşamını yitirir. PirkeAvot'ta söylendiği gibi: Tanrı adına yapılan tartışmaların sonu her zaman iyi biter. İllel ve Şamay gibi. Tanrı adına olmayan tartışmaların sonucu ise her zaman kötüdür. Korah ve yandaşlarının yaptıkları gibi...

Sinagoga girmişiz. Saat 07.45'de başlaması gereken Tefila belki saat yanlış olduğundan belki de göz yanılmasından 07.43'de başlamış. Yahidlerden biri son derece sert bir tavırla yönetimi uyarıyor. "Daha iki dakika var neden başladınız?" diye. Yahidimiz haklı bile olsa çıkardığı tartışmanın Korah ve yandaşlarından ne farkı var acaba? Halbuki şöyle dese sorun kalmayacak: "Sayın Gabayım. Daha iki dakikamız var galiba belki Kadiş okuma ihtiyacı olan bir yahidimiz gelir. Biraz beklesek nasıl olur? Evet daha iyi görünüyor değil mi?

Tiş’a be Av öncesinde olduğumuz bu Şabat gününde yaşamımızdan anlamsız tartışmaları ve kavgaları uzaklaştıralım. Bu bile Bet Amikdaş’ın yeniden inşası için atılan çok önemli bir adım olacaktır.

                                                                        HAFTANIN SÖZÜ

                  Bizi Kendi’ne döndür Tanrı’m biz de dönelim. Eskiden olduğu gibi günlerimizi yenile. (Eha – 5)