Bu Hafta İçin Saatler

17  TAMUZ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:07

20:22

-----

Yeruşalayim

19:02

20:16

Tel Aviv

19:24

20:24

23 TEMMUZ

Tel Aviv

19:19

20:19

İstanbul

20:14

20:55

2016

İstanbul

20:07

20:49

İzmir

20:09

20:59

İzmir

20:03

20:53

      BALAK-בלק

24 Temmuz 2016 ŞİVA ASAR BETAMUZ(ORUÇ)

 

                                                                                                      PERAŞA ÖZETİ

                                                                                                          [www.chabad.org]

Moav kralı Balak, Bene-Yisraele lanet okuması için peygamber Bilam’ı çağırır. Yolda, Tanrı ona engel olması için bir melek gönderir. Meleği gören eşek ters davranışta bulununca, durumun farkında olmayan Bilam tarafından dövülür. Bilam ancak eşeğin dilinin mucizevî şekilde açılması sonucunda meleği fark eder.

Balaka ulaşan Bilam, üç kez, üç farklı seyir noktasından Bene-Yisraele lanet okumaya çalışır; fakat her seferinde, lanet yerine ağzından berahalar çıkar. Bİlam, ayrıca tarihin sonu ve Maşiah’ın gelişi hakkında da kehanetlerde bulunur.

Halk, Moav kızlarının çekiciliklerinin tuzağına ve Baal Peor adlı puta tapma hatasına düşerler. Tanrı halk içine bir salgın gönderir. Yüksek rütbeli Yahudi, Midyanlı bir prensesi alenen çadırının içine alınca, Koen Gadol Aaronun torunu olan Pinehas, her ikisini de öldürür ve salgın son bulur.

                                                                                       Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf

TANRI İLE DOĞRU İLETİŞİM KURMAK

Tora’nın gerçekten en ilgi çekici peraşalarından birini okuyoruz. Tarihin kaydettiği en büyük antisemitik kişilerden biri olan Balak düşmanla mücadele kurallarına hiç de uymayan bir davranış sergilemektedir. Bene Yisrael’i yenebilmek için öncelikle onu etkisiz hale getirmeye çalışmakta daha sonra da toplumu ortadan kaldırmayı planlamaktadır. Bunu yaparken de lanetin gücünü kullanmak ister ve yabancı bir peygamber olan Bilam’a elçiler gönderir. Bilam’ın Balak’ın elçilerine verdiği yanıt hem elçileri hem de Balak’ı şoke eder. Bilam gibi tecrübeli bir büyücü, peygamber veya her neyse bu işi yerine getirmek için Tanrı’dan izin talep etmektedir. O gece Tanrı’nın verdiği yanıt çok kesin ve açıktır: “Lotelehimaem, lotaor et aam ki baruh u – onlarla gitmeyeceksin, toplumu lanetlemeyeceksin çünkü o kutsaldır.”

Balak bu yanıtla asla tatmin olmaz ve daha etkili elçiler göndermeyi dener. Bu elçiler de aynı yanıtla karşılaşır. Bilam izin talebini yeniler. Bu kez Tanrı farklı bir yanıt verir. “İm likrolehabauaanaşimkum leh itam – eğer bu insanlar seni çağıracak olursa onlarla git.” Bu cümle Bilam için izin niteliğindedir ve Bilam ertesi sabah erken kalkar ve bizzat eşeğini hazırlar yola koyulur. Aslında Bilam hem sevinçli hem de korku içindedir bu fikir değişikliği ona bile anlamlı gelmemektedir. “VayakomBilambabokervayahavoş et atonoveyeleh im sareMoav – Bilam sabah kalkar katırını hazırlar ve Moav bakanlarıyla birlikte gider.”

Bu açıklayıcı pasuklardan sonra gelen pasuk son derece aykırıdır. “Vayihar af E.loim ki oleh u – gittiği için Tanrı’nın öfkesi alevlendi.” Doğal olarak burada sormak gerekir. Tanrı izin vermiş midir? Bilam yanlış mı anlamıştır? Yok eğer izin verdiyse bu öfkenin anlamı nedir?

Bunları açıklarken Gaon Mi Vilna’nın getirdiği bir kurala bakacağız. Bu kural “ito” ve “imo” kuralı olarak bilinmektedir. Aslında her iki sözcük de dilbilgisi açısında “onunla” anlamına gelse de dibi literatürde bunlar birbirinden oldukça farklıdır. “İto” sözcüğü kullanıldığında giden iki kişi farklı amaçlar için aynı yola gitmektedirler. Yol aynı olsa da amaçlar, hedefler farklıdır. “İmo” sözcüğü kullanıldığında ise hem yol hem de amaç aynıdır. Şimdi bu söylediklerimizi Tora’danpasuklarla test etmeye çalışalım:

Avraam ve Lot aynı yolda giden iki yoldaş görünümündedirler. Lot daha maddiyatçı yaşarken Avraam manevi misyonunun peşindedir. Tora’nın ikisinin birlikte gitmeleri için kullandığı ifade “Vayeleh İTO Lot – Lot onunla gitti” şeklindedir. Birlikte gitmektedirler ama amaçları çok farklıdır. Yine Avraam ile ilgili başka bir örnek verelim: AledatYitshak için Avraam beraberinde iki hizmetçi ile gider. “Vayikah et şnenearav İMO – beraberinde iki hizmetçi ile gider.” Burada amaçlarda kısmen bir birliktelik vardır. Bunu da Gemara’nın ışığında şu cümlede bulmaktayız: “Şvulahempo im ahamor – burada eşekle beraber oturun.” Bir başka deyişle benimle birlikte olan yolculuğunuz buraya kadardır bundan sonrasını anlamanız mümkün değildir.

Benzer bir olayı Mişna’da görmekteyiz. PirkeAvot’un sonlarına doğru Rabi Yose ben Kisma’nın başına gelen bir olay anlatılır. Rabi yolda yürürken bir adam ona yaklaşır ve nereden geldiğini sorar. Yanıt büyük Rabilerin ve yazıcıların bulunduğu bir şehirden gelirim şeklindedir. Adam Rabi’ye kendileri ile birlikte yaşamak isteyip istemediğini sorar. Bunun karşılığında çok büyük bir servete sahip olacağının garantisini verir. Rabi nedense bu davete icabe etmez. Burada soru sormayı gerektiren Rabi’nin neden red cevabı verdiğidir. Hangi sözcük veya ifade Rabi’nin bu yanıtı vermesine neden olmuştur? Aslınla Rabi’nin çekinmesine neden olan tek bir sözcüktür.

Burada öncelikle Rabi’ye daveti gerçekleştiren kişiye bakmak gerekir. Şehirlerinde bir Rabi yoktur ve bir Rabi istemektedirler. Bunun karşılığında vadettikleri ise maddi anlamda ciddi bir servettir. Buradan adamın kafasındaki ilk hedefin maddiyat olduğu anlaşılabilir. Şimdi gelelim Rabi’yi korkutan ifadeye: “Rabi retsonhaşetadur İMANU – dileğin acaba bizimle yaşamak olabilir mi.” Bir başka deyişle gel bizimle yaşa ve bizim gibi ol. Çünkü burada kullandığı ifade aynı yolda aynı amaç durumunu çağrıştıran İMANU sözcüğüdür.  Bu sözcüğü duyan Rabi için red cevabı vermek tek seçenek olmuştur.

Şimdi yine peraşamıza dönelim. Tanrı ilk kesin emrinde “lotelehimaem” onlarla birlikte aynı amaç için gitmeyeceksin ifadesini kullanmıştır. Elçilerin ikinci ziyaretinde ise “kum leh itam” ifadesi yer alır ki bu ifade  onlarla git ama aynı amaçla hareket etme emri anlamına gelmektedir. Bilam “im sareMoav” gidince yani onlarla aynı amaca hizmet etmek için harekete geçince Tanrı’nın öfkesi alevlenmiş ve yolun üzerine Bilam’ı uyarmak için bir melek göndermiştir. Böylelikle peraşamızdaki bu bölümün peşat yani basitçe ne anlama geldiğinin üzerinden geçmiş olduk.

“İm likrolehabauaanaşimkum leh itam – eğer bu insanlar seni çağıracak olursa onlarla git.” Bu cümledeki Raşi açıklaması kafaları iyice karıştıracak türdendir. Eğer Bilam bu anlaşmadan iyi bir gelir elde edecekse Tanrı onun gitmesinden yanadır. Bir anlamda Tanrı Bilam’a git Bene Yisrael’i lanetlemek üzere yola çık bu işten gelir elde edeceksen sorun yok mu demektedir? Hikayenin devamı da kafa karıştırıcıdır. Bilam ile eşek arasında bir mücadele yaşanır. Eşek konuşmaya başlar. Bilam bundan ders alır gibi olur. O sırada melek görünür. Bilam hata ettiğini söyler ve hemen dönmeye hazır olduğunu bildirir. Melek ise yola devam edebileceğini söyler. Şimdi bu melek Bilam’ı uyarmak mı istemiştir? Cevabı “evet” ise görev başarısızlıkla sonuçlanmıştır çünkü bizzat melek Bilam’a yola devam edebileceğini söylemektedir.

1908 ile 1995 yılları arasında yaşamış olan Rabi ŞimonSchwab çok önemli bir kurala işaret eder. Bu kural “lişma” kuralıdır. Lişma kuralını tanımlarken “idealist bir şekilde ona inandığın için bir şeyi yapmak”olarak tanımlanabilir. Lişma kuralı sadece dini anlamda değil din dışı anlamlar için de kullanılabilir. Lişma olarak yapılmaya çalışılan bir iş, görev veya hareket büyük bir enerji içerir ve büyük bir ihtimalle başarıya ulaşır. Bu konuda Noah döneminin bir olayına bakarak örnek verebiliriz.

Noah zamanında beşer birçok günahtan dolayı yok olma cezası ile cezalandırılmış ve yok oluş gerçekleşmiştir. Bu olaydan uzun sayılmayacak bir süre sonra insanlar “Tanrı ile savaşmak” adına bir kule inşaatına başlamışlardır. Bu yanlışın bedeli sadece dillerin değişmesi şeklinde gerçekleşmiş ve kule inşaatı durmuştur. Her ne kadar yapılan ve fikir yanlış olsa da idealist insanların bir araya gelerek bir şey yapmaları cezalarını hafifletmiştir. Burada yapılan kule “lişma” kuralına uygun bir şekilde inşa edilmeye başlanmıştır.

Yetmişli yıllarda doruk yapan komünizm hareketinin başlangıcı da lişma kuralına uygundur. İnsanlar idealist bir şekilde yola çıkmışlar ve dünyayı etkileyecek bir hareket geliştirmişlerdir. Hareket lişma başladığı için son derece başarılı olmuş ve geniş bir alana yayılmıştır. Ancak zaman içinde idealist olan insanlar yerlerini materyalist insanlara kaptırınca bu hareket de çökme noktasına gelmiş ve tarihten silinmiştir. İyi bir hareket lişma olmadığı için zorluklarla mücadele ederken bazen iyi olmayan bir hareket lişma durumunda başarılı olabilmektedir.

Bilam idealist bir Yahudi düşmanıdır. İdealist bir antisemitiktir. Görevini para için değil sadece Yahudi nefreti için yerine getirmeye hazırdır. Nasıl ki Hitler sadece ideal ırk yaratmak için maddi amaçlarla değil sadece idealleri uğruna altı milyon Yahudi’yi katledebildiyse, Bilam da sadece idealleri uğruna Yahudileri lanetlemekten çekinmeyecektir. Onun için burada önemli olan maddiyat değil Yahudilere karşı duyduğu büyük nefrettir. Tanrı bu noktada olaya müdahale eder. Bilam’a eğer bu yolculuk materyalist amaçlar uğruna gerçekleşecekse elbette gidebileceğini ama idealist bir amaç uğruna ise gidemeyeceğini ifade etmektedir.

Bilam yola çıkar. Bu yola çıkış Tanrı’yı öfkelendirir. Çünkü Bilam bu noktada çok aceleci, heyecanlı ve motive davranmaktadır. Moav liderleri çok gerilerde kalmıştır. Bilam sadece iki hizmetçiyle idealine doğru koşarak gitmektedir. İşte bu noktada Tanrı bir meleğini göndererek onu uyarmak ister. Bilam’ın gitmesi veya geri dönmesi meleği ilgilendirmemektedir. Melek şöyle der: “Leh im aanaşim – o kişilerle git.” Melek Bilam’a bu kadar motive olduğu için uyarıda bulunmaktadır. eğer maddi amaçlarla bir şeyler kazanmak için bunu yapacaksa o zaman önden koşarak değil diğer kişileri beklemek suretiyle yola devam etmelidir. Meleğin uyarısı Bilam’ın idealizmden gelen motivasyonunu düşürmeye yöneliktir.

Lişma kuralı bizim dini yaşamımızı da doğrudan etkiler. Kaçımız günümüzde mitsvaları sadece Tanrı emrettiği için, gönülden gelerek yapmaktayız sorusuna verilecek cevap beklendiği gibi “bilmiyoruz” olacaktır. Kaçımız gerçekten motive bir şekilde mitsvot uygulamaktayız sorusunun yanıtı da farklı değildir.

Çoğumuz sinagogtaAmida duasını evdekinden daha uzun tutarız. Bunu genellikle de “kavod” denilen şey için yaparız. Başkalarının gözünde kavod kazanmak bizim için çok fazla önem taşımaktadır. Çocuklar için mitsvaların “şelolişma” yapılmasında sakınca yoktur. Gemaraşelolişma sonrasında lişma geleceğini öğretmektedir. Ancak erişkinler için  sadece başkalarının gözünde kavod kazanmak yahut da başkalarının ne diyeceğini ön planda tutmak şeklinde “şelolişma” gerçekleşen mitsvaların enerjiden yoksun olacağını söyleyebiliriz.

Sinagogta uzun Amida okuyup evde bunu kısaltmak, TikunHatsot yaptığı veya ders dinlemeye daldığı için sıklıkla yorgun ve uygusuz olduğunu söylemek, Sukot bayramında pahalı bir etrog ile gösteriş yapmak  başkalarını etkileyebilir hatta hayranlık uyandırır. Ama bu mitsvanın her zaman lişma yapıldığı anlamını taşımaz.

RaMBaM bir kişinin olamaba’ya girişi hak edebilmesi için bir mitsvayılişma olarak yapması gerektiğini öğretir. Bunu Tora’nın çok önemli bir ilkesi olarak sunar. Bu mitsvanın candan, içtenlikle, sevgiyle, istekle, başkalarının göründe kavod kazanmak için değil sadece Tanrı emri olduğu için yapılmasının gereğini söyler. Bu hiç de kolay bir şey değildir. O zaman burada MasehetMakot’un sonunda yer alan Mişna’ya bakmak lazımdır ki bu herkesin ders sonu olarak bildiği ifadelerdir. “RibiHananya ben Akaşyaomer: RatsaAkadoşBaruh u lezakot et Yisraellefihahirbalaem Tora umitsvot – RibiHananya ben Akaşya şöyle der: Tanrı Yisrael’ezehut vermek istemiştir. Bunun için de onlara Tora ve mitsvaları çoğaltmıştır.”

Benzer şekilde Rabi MoşeBenveniste (Z”L) bir deraşasında Tanrı’nın bizleri sevdiği için bu kadar mitsva verdiğini öğretmiştir. Böylece insan en azından bir mitsvayılişma yapabilecek fırsatı eline geçirebilecektir.  Olamaba’nın giriş bileti “lişma” olarak yapılan bir mitsvadır.

RaMBaMHananya ben Teradyon ile ilgili bir öykü anlatır. Bu Rabi Olam aba hakkı olup olmadığını merak etmektedir. kendisi bu konuda olumlu cevap alır. Çünkü günün birinde kendi parası ile tsedaka için ayrılan parayı karıştırmıştır ve hepsini tsedakaya vermiştir. Bu leşemşamayim hareket ona olam aba hakkını kazandırmıştır. Bu Rabi’nin sürekli Tora öğrenen ve mitsva yapan biri olduğunu söylemeye gerek yoktur. Ancak olam aba giriş hakkı ancak lişma yapılan bir mitsvada gizlidir.

Eğer hiç kimsenin bulunmadığı bir ortamda elinize bir su bardağı alıp tıpkı insanlar arasında iken olduğu gibi kavana ile kalpten beraha söylüyorsak o mitsvalişma yerine getirilmiştir. İşte bu yüzden RibiHananya ben Akaşya Tanrı’nın bizlere zehut kazandırmak için birçok mitsva kazandırdığını dile getirmektedir.

Bir ordu mensubu generaline karşı gelemez. General ondan bir şey istediği zaman da o isteği sorgulamaz. Bizler Tanrı bizden bir şey istediği zaman çoğu zaman sorgularız. Hatta bunun ödülünün ne olduğunu bile bile sorgularız. İşte o yüzdendir ki mitsvaları yerine getirirken çoğunlukla idealist davranmayız. Bu da bizleri lişmamitsva yapmaktan alıkoyan bir motivasyon eksikliğidir.

BritMilalişma olarak yapılan bir mitsvadır. Çünkü oradaki bebek hiçbir şeyi düşünmeyecek yaştadır. Kafasında hiçbir şey yoktur. Bu yüzden Yahudiliğin ilk mitsvası olarak karşımıza çıkar. Bu ilk mitsvanın saf olması lişma olması gerekmektedir. Britmila bunun için çok iyi bir başlangıçtır. Burada bebeğe bir de beraha verilir. “Keşemşezahitalivritkahtizkelatora, lamitsvotulmaasimtovim – Britmitsvasına hak kazandığın gibi Tora öğrenimi, mitsvalar ve evlenmeye de hak kazanman dileği ile.” Burada amaçlanan şey nasıl ki ilk mitsva olan britmitsvasınılişma yaptıysan diğer mitsvaları da lişma yapmanı temenni ederiz şeklinde ifade edilebilir. Çünkü ancak lişma idealist bir şekilde yapılan mitsvalar hedefine ulaşabilir.

YaakovAvinu’nun çocuklarına verdiği berahalar içinde kutsama olup olmadığı konusunda şüphe edilecek en iyi berahaŞimon ve Levi’ye verilen berahalardır. Şimon ve Levi Dina olayında bir şehri kılıçtan geçirmişlerdir. Yaakov bunu onaylamadığını o zamanlarda bile ifade etmiştir. Berahasında “ahalekembeYaakov” derken ikisinin bir arada olmasının yarardan çok zarar getirdiğini söylemiştir. Raşi bunu daha farklı algılar. Yaakov’un çocuklarının mesleklerine karar verdiğini öğretir. LeviLevililer için gerekli şeyleri toplayacaktır. Ancak Şimon kabilesi çok iyi öğretmenler çıkaracaktır. Şimon bir idealisttir. Tuttuğu yol doğru değildir ama bir idealisttir. Yaakov o olaydan dolayı çocuklarını paylarken Şimon “ahzonayaase et ahotenu” şeklinde ona karşı durabilmiştir. Öğretmenler idealist insanlardır. Bene Yisrael’i eğitecek olan öğretmenlerin öncelikle idealist olmaları gerekir. Ancak onlar bu şekilde çocuklarımızı yarınlara hazırlayabilirler. Öğretmenlerimizin lişma seviyesi çocuklarımızın geleceğini etkileyecektir. Öğretmenlerimiz çıkış zili çaldığında sınıfı ilk terk edenlerden olmamalıdır. Her zamanını onlarla geçirmeye hazır olan kişiler olmalıdır. Çünkü onlar gelecek nesli hayata hazırlamaktadırlar.

Bir Rabi günümüzde göstermelik Tora’ya bağlı olan insanları “ters conversos” olarak niteler. İspanya’da converso olanlar dışarıya karşı Hıristiyan görünürken içlerinde Yahudi yaşamını devam ettirirlerdir. Ancak günümüzde ne yazık ki dışarıya karşı Yahudi olup içinde farklı yaşayanlar ortaya çıkmıştır. Bu da ”hakkımda ne düşünürler” düşüncesinin ne yazık ki çok fazla önemsenmesi ile oluşmuştur. Yahudilik kendi içinde alçakgönüllü bir şekilde başkaları için değil kendimiz için lişma olarak uygulanmalıdır.

Aftara’mızdaMiha peygamber son satırlarında  Tanrı ile alçakgönüllü bir şekilde yürümemizi salık vermektedir. Bu bizlere lişma olarak mitsva yapma olanağını  getirecektir. Tanrı Bilam’ın Yahudi nefreti ile hareket etmemesi için ancak “şelolişma” bir durumda Moav ile gitmesine izin vermiştir. Aftara ise bize nasıl lişma olacağımızı öğretmektedir. Bu da alçakgönüllü bir şekilde Tanrı’nın yolunda yürümek ile mümkün olacaktır. 

                                                                             DİVRE TORA

                                    Rav Berti Derofe

Peraşamızda Moav Kralı Balak’ın, Yisrael Halkı’nın kendisine saldırabileceği korkusuna kapılıp, Bilam adında, lanet okuma konusunda profesyonel bir goy peygamberden yardım istediğini görüyoruz. Bilam lanet okuma konusunda profesyonel biridir. Balak, Bilam’ı Yisrael Halkı’na lanet okuması için tutar. Yani onlarla savaşmak yerine onları lanetleyerek yok etmek ister. 

Tora bize, Bilam’ın, Yisrael Halkını lanetleme işini kabul ettikten sonra, sabah erkenden kalkıp ve eşeğini kendi eliyle eyerlediğini öğretir. Hahamlarımız bunun üzerine şunu öğretirler; Bilam eşeğini eyerlediği zaman Tanrı geldi ve şöyle dedi: Raşa! Kötü insan! Avraam senden önce davrandı. Avraam da oğlu Yitshak’ı kurban etmeye götürdüğü zaman kendi eşeğini kendi eyerlemişti.

Hahamlar sorarlar; Avraam’ın eşeğini eyerlemesinin, Bilam’ın eşeğini eyerlemesiyle ne alakası  vardır?

Cevap basittir. Bilam Tanrı’ya şu mesajı vermek ister: Yahudiler kendi inançlarına bizim kendi kötü inançlarımıza bağlı olduğumuz kadar bile bağlı değiller.

Yani Yahudiler gerçek olan tek Tanrı’ya inanıyor ve O’na ibadet ediyorlar, fakat bunu nasıl yapıyorlar? Fazla önem vermeden, tembellikleri yüzünden bazen aksatarak… Ama biz kendi inancımıza sonuna kadar bağlıyız. Yanlış da olsa, kötü de olsa, biz özveriyle davranıyoruz. İşte bu yüzden onlar senin korumanı haketmiyorlar.

Tanrı ona der ki; Yanılıyorsun. Avraam da zengin ve önemli biriydi. Ama Tanrı kendisinden oğlunu kurban etmesini istediği zaman, o da senin gibi kendi eşeğini eyerledi. Tora bize, Avraam’ın bunu yapmasının sebebinin, Tanrı’nın mitsvanın her aşamasını bizzat yapmak istemesi olduğunu öğretir.

Bu yüzden Tanrı Bilam’a, Sen Yahudilerin kendi inançlarına senin aptallıklarına bağlı olduğun kadar bağlı olmadığını söylüyorsun ama bu gerçek değil. Avraam da aynısını yaptı!

Buradan hepimize büyük bir ders çıkıyor. Etrafımıza bakmalı, bir sürü insanın boş veya sonucunda alacakları keyfin sınırlı olduğu şeylere nasıl da bağlı ve sadık olduklarını görmeli ve onlardan ders çıkarmalıyız.

Futbol tutkunlarının yağmur çamur demeden uzun kuyruklarda bekleyip hava kaç derece olursa olsun maçı her koşulda sonuna kadar izledikleri yaygın bir gerçekliktir. Bir çok iş adamı daha fazla para kazanabilmek için kendi hayatından sayısız ödün verir. Uzak, geri kalmış ülkelere seyahatler yapar, rezil otellerde kalır, rezil yemekler yer. Ve bunların hepsini ne için yapar? Daha fazla para kazanabilmek için.

Eğer bir futbol fanatiği sadece maç izleyebilmek için bu kadar sıkıntıya katlanabiliyorsa, bir iş adamı daha fazla para kazanmak için bu kadar özveride bulunabiliyorsa. Biz de Tanrı’ya, bize sağlığımızı, evimizi, parnasamızı, çocuklarımızı veren Yüce Yaradan’a aynı şekilde ibadet etmeli, onun emirlerini uygulamalıyız.

Hepimiz sağlığımız için doğru beslenmeli, spor yapmalı, geçimimiz için çalışmalıyız. Bunların hepsi çok önemli şeyler. Fakat en azından fiziksel benliğimiz ve maddiyata verdiğimiz önem kadar, maneviyatımıza da önem vermeliyiz.

Tanrı’nın isteği olsun ki hepimiz O’nun yolunda her geçen gün daha da ilerleyelim ve bu sayede sadece gelecek dünya değil, iki dünyada da gerçek mutluluk ve iç huzuruna kavuşalım...

                                                                                         PİRKE AVOT

                                                          Rav İsak Alaluf

KENDİNİ TOPLUMDAN SOYUTLAMA – 2

Günümüzde en büyük sorunlardan bir tanesi tartışmalarda olumlu bir iletişimin kurulamamasıdır. Olumlu bir iletişimin en önde gelen şartı ise karşısındakini dinleyebilmektir. Dinleyebilmek, farklı fikirlere karşı açık görüşlü olabilmek ve tabii ki başkalarının da fikirleri olabileceğinin bilinci ile bunları saygı ile kabul edebilmeyi gerektirir. Dinleyen kişi boş ve anlamsız tartışmalardan uzak durur. Dinleyen kişi karşısındakinin fikri hiç uymasa bile saygısızlık yapmaz. Sonuna kadar dinledikten sonra ancak kendini savunmaya ve kendi düşüncelerini ifade etmeye başlar. Göz temasını kaybetmez. Karşısındakinin ikide birde lafını bölmez. Konuyu değiştirmeye çalışmaz. Tartışma sırasında başka hiçbir şeyle ilgilenmez. Böylelikle tartışmanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Yine PirkeAvot bilge bir kişi ile golem bir kişiyi karşılaştırırken bilge kişinin başkalarının konuşmasının orta yerine müdahale etmediğini, karşısındakinin fikrine saygılı olduğunu, konuya ilişkin tartışmada konuyu başka yerlere çekmediğini ve tabii ki umode al aemet her zaman doğruyu izlediğini ve onu kabullendiğini bizlere öğretmektedir. İşte Talmudistler böylesine bir edep ve saygıyla binlerce farklı fikir üzerinde tartışmışlar ve Tanrı adına yapılan bu tartışmalarla Tora’nın soru işaretlerini aydınlığa kavuşturmuşlardır.

                                                                     MİMAAYAN

       Rav İsak Alaluf

        BALAK’IN BİZİMLE NE ZORU VARDI?

Balak Moav kralı. İsraeloğulları'nın saldırmayacağı krallıklardan biri. Çünkü bu topraklar Lot soyuna miras olarak verilmiş. O halde Balak'ın bizimle ne derdi vardır?

Aslında sadece Balak değil bize saldıranların bizimle hiçbir derdi sıkıntısı yoktur. Tarihte bu hep öyle olmuştur. Ya birinin kışkırtması ile ya da kendilerine şan ve şöhret kazandırmak için bunu yaparlar. Sonuç genellikle hezimettir. Çünkü Tanrı halkının bu şekilde lanetlenmesine izin vermeyecektir. Tıpkı Blam'a söylediği gibi: Lotelehimaem, lotaoraam, ki baruh U - onlarla gitmeyecek ve halkı lanetlemeyeceksin çünkü onlar kutsaldır.

Açıktır ki biz kutsal olmaya devam ettikçe bize ilişmek isteyenlerin sonu her zaman hezimet olacaktır. Ama ya tersi olmaya devam edersek....

 

          “

                                                                                                      

  HAFTANIN SÖZÜ

                            

                                         “Ben kendim içim uğraşı vermesem, kim benim için uğraşır” (İllelAzaken)