Haftanın Peraşası BülteniTanrı,Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takipeden yedinci "Şabat" yılı)kanunlarını verir...

 

Bu Hafta İçin Saatler

20 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:02

20:18

-----

Yeruşalayim

19:06

20:23

Tel Aviv

19:18

20:21

28 MAYIS

Tel Aviv

19:22

20:26

İstanbul

20:05

20:48

2016

İstanbul

20:11

20:54

İzmir

20:06

20:56

İzmir

20:11

21:01

         BEAR-בהר   

 

Peraşa Özeti

                                                                                                            [www.chabad.org]

Tanrı, Sinay Dağında Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir. Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bear peraşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekârlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.

                                                                                      Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                                                                            Rav İsak Alaluf

 

                                                                                                           ÖZGÜRLEŞMEK

Bear peraşasının ilk konularından bir tanesi Şemita kavramına bağlı olarak Yovel yılı kavramıdır. Yedi Şemita senesi geçtikten sonraki yıl yani ellinci yılda Yovel dediğimiz yıl gelir. Bu yılda özellikle kölelerin özgür bırakıldığı bilinmektedir. Yirmiyau peygamber döneminde Yahudi halkına en zor gelen emirlerden bir tanesi kölelerin serbest bırakılmasıdır. Yirmiyau çok sert sözlerle halkı uyarır. Bu uyarı üzerine halkın çoğunluğu kölelerini serbest bırakır ama kısa bir süre sonraekrar geri alır. Yirmiyau bu yapılan hareketin bedelinin ağır olacağını söylese de sözünü dinletemez. Sonunda Bet Amikdaş yıkılır ve sürgün gündeme gelir.

Kölelerin özgür bırakılmasına ilişkin emir aslında yeni değildir. Mısır çıkışından itibaren verilen emirlerden biridir. Çünkü Mısır esaretinden henüz kurtulmuş olan İbraniler kölenin ve köleliğin ne anlama geldiğini en iyi bilen toplumlardan biridir. Bunu daha iyi kavramaları ve hissetmeleri için bu emir hemen Mısır çıkışında verilmiştir.

Yovel senesinde “ukratem deror – özgürlük çağrısı” Kipur günü çalınan Şofar sonrasında hayat bulur. Rabiler bunun neden Kipur gününe denk getirildiğini sorgularlar. Çünkü Kipur günü manevi yoğunluğun en fazla yaşandığı gündür. Köle sahiplerinin bu günde affedilmiş olmanın mutluluğuna bir de köleleri serbest bırakma mitsvasını daha kolay eklemeleri beklenir. Her ne kadar Birinci Bet Amikdaş’ın son günlerinde bu duygu çok fazla yarar sağlamadıysa da normal zamanlarda etkili olduğu bir gerçektir.

Yovel prosedürü aynı Şemita prosedürü gibi Erets Yisrael’e özgü bir kavramdır. Herkesin aynı zamanda kölelerini serbest bırakması istenir. Bu da özellikle serbestlikten yana olmayan köle sahiplerinin başkalarına özenerek doğruyu yapmalarına vesile olabilir.

Yovel senesinde kölelerini serbest bırakmak istemeyenler bunu neden yapmaktadırlar sorusunun yanıtı aslında çok karmaşık değildir. İnsanoğlu yetser ara’nın da etkisiyle başkalarının üzerinde hakimiyet kurmak suretiyle kendi zaaflarını ve zayıflıklarını örtme yoluna gider. Başkaları üzerinde konrtol hakkına sahip olmak isteyenler aslında karakter olarak en zayıf olanlardır ve bu zayıflıklarını başkalarını ezmek suretiyle örtebileceklerini zannederler. Bu sadece köle efendi ilişkisinde karşımıza çıkmaz. Evliliklerle baskın olmak için çaba göstermek, korkuya dayalı bir anne baba modeli olmak, işimizde birlikte çalışanları sürekli aşağılamak ve ezmek hep bu eksikliğin bir sonucudur. Pirke Avot dördüncü bölümünde “ezeu gibor” diye sorarken yanıtını “akoveş et yitsro” olarak vermektedir. Başkalarını hor görmek, onları ezmeye çalışmak, hayatlarında kontrol yetkisine sahip olmayı istemek. Bunların hepsi içimize gömmek istediğimiz zaaflarımızın bir sonucundan başka bir şey değildir.  

Köle özgürlüğüne kavuştuktan sonra ne yapmalı ve nereye gitmelidir? Tora bunun da cevabını vermektedir. “İş el mişpahtot aşuvu – kişi ailesine dönmelidir.” Kişinin ailesine ve kendi aile yaşamına dönmesi son derece önemli bir gerekliliktir. Köle olmasının sebepleri vardır ve artık kölelik sona ermiştir. O artık özgür bir insandır ama bu her istediğini yapabilir anlamında değildir. 1960’lı yıllarda özellikle gençlerde bir özgürleşme rüzgarı eser. İdare ve idarecilerin reddedilmesi, kurallara karşı gelme arzusu, anne ve babanın otoritesine karşı durma ve saygı göstermeme gibi adı özgürlük olan ama gerçekte özgürlükle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bir akım gençleri çoğunlukla geri dönülmez alışkanlıklara taşımıştır. İsyankar olmanın marifet zannedildiği yıllar sadece o zamanda kalmamış günümüze kadar gelmiştir. Gençlerimiz bu gün  dahi özgür olmayı kuralların olmadığı bir dünya olarak kabul etmektedirler. Yine Pirke Avot özgürlüğün gerçek anlamını Tora ve kurallarına bağlı olmak olarak öğretmektedir. Kişi on emre uysa bile bu özgürlüğü elde etmiş olarak kabul edilmektedir. On emir ile ilgili olarak “harut al aluhot – tabletlere hakkedilmiş” ifadesi kullanılır. “Harut” sözcüğü özgürlük anlamına gelen “herut” sözcüğü ile aynı harflerden müteşekkildir.

Peraşamızda çok fazla sayıda ticari kanun da vardır. Bu kanunların özüne indiğimizde ortaya tek bir kavram çıkmaktadır. Ticaret konusunda dürüst olmak. Bu kavram birçok alaha ile desteklenmektedir. Ticaret konusunda çok fazla oyalanmadan özellikle beylerin ve hanımların çokça yaptıkları bir yanlışı birlikte ele almaya çalışalım:

Son derece şık bir mağazaya girmek üzereyiz. Aklımızda o mağazadan bir şey almak gibi bir niyet yok. Ancak içeri girip geziyoruz, orada çalışanlara sorular soruyoruz, hatta bazı şeyleri deniyoruz sonra “olmadı” diyerek dışarı çıkıyoruz. İşte Tora bize bu tip davranışları yasaklayan bir alaha öğretmektedir. “Al tonu iş et ahiv veyareta MeE.loeha – kardeşini aldatma ve Tanrı’dan kork.”

Burada Tanrı’dan korkma kavramının neden yer aldığını Rabiler şöyle açıklamaktadırlar. Satıcı senin alıp almamak konusundaki fikrini her zaman bilmek şansına sahip değildir. Sadece Tanrı bizim aklımızdan geçenleri bilebilir. Bizler arkadaşımızı veya karşımızdaki satıcıyı aldatmak niyetinde olabiliriz ama bunu yapmadan evvel içimizdeki Tanrı korkusu ile bundan imtina etmek gerekir.

Peraşamızda yer alan mitsvalardan biri de ödünç para verme kurallarıdır. Zorda kalan bir kardeşimize ödünç para vermek bir mitsvadır. Aynı şekilde bu paradan faiz almak ise bir yasaktır. Kişi yapılan mitsvanın bir yasağa dönüşmemesi için dikkatli olmalıdır. Gemara Ketubot bölümünde kardeşinden faiz alan kişinin tehiy atametim sürecine dahil edilmeyeceğini öğretir. Rabiler bunun nedenini açıklar. Bir kişi faiz ile para almak zorunda olduğu zaman çoğunlukla ana parayı ödemek için çaba gösterir ve ödeyebilecek duruma gelir. Ancak eklenen faiz o kadar fazladır ki kişi ödeme yapsa da ana paraya bir türlü ulaşamaz. Bu kişi de gitgide çamura  gömülen birine benzer. İşte Rabiler kardeşinin gömülmesine neden olduğu ve çıkmasını engellediği için bu kişinin tehiyat ametim’de mezarını terk edemeyeceği konusunda birleşirler.

Hatam Sofer’e günün birinde bir iş adamı gelir ve her şeyini kaybettiğini söyler. İş adamlarının bulunduğu bir toplantıya gitmesi gerektiğini ama bunun için bile parası olmadığını paylaşır. Rabi bunun üzerine biriktirdiği on altını ona verir ve toplantıya gitmesini sağlar. Nitekim adam toplantıda başarılı bir performans sergiler ve eski zengin günlerine kavuşur. İlk işi Hatam Sofer’den aldığı on altını iade etmek olur. İş adamı hediye olarak yanına bir de çok değerli bir pırlanta ekler. Adamı gören Rabi çok sevinir ve on altınını geri getirdiği için teşekkür eder. bu arada iş adamı Rabiye pırlantayı verir. Pırlantadan çok iyi anlayan Hatam Sofer pırlantayı inceler ve çok iyi bir parça olduğunu ifade eder. hemen ardından da bu pırlantayı kabul edemeyeceğini ekler. Bütün ısrarlara rağmen sözünden dönmez. Bu arada öğrencileri Rabiye ilginç bir soru sorar: Eğer pırlantayı kabul etmeyecekse neden bu kadar övücü sözler söylemiştir? Rabi buna şöyle bir cevap verir.

Bir iş adamı her gün ödünç para verme mitsvasını yapabilir ama bu bir Rabinin eline çok sık geçmez. Adamın getirdiği pırlanta gerçekten çok güzel ama bunu kabul etmem Tora’nın emrini ihlal etmem anlamına gelir. O pırlanta bana bu emri yerine getirme fırsatını tanımıştır. İşte bu yüzden pırlantanın güzelliğini öven sözler kullandım. O pırlanta ne kadar güzel olsa da almamam gerektiğini bana hatırlatmıştır.

Peraşanın sonuna doğru günümüzde uygulaması olmayan bir mitsva vardır. Ancak fikirsel olarak bundan bir şeyler öğrenmek mümkündür. Bir Yahudi borcundan dolayı bir goyun yanına köle olarak girerse yakınları onu kurtarmak için gerekli girişimlerde bulunmalıdır.

Hafets Hayim bu mitsva ile ilgili olarak ilginç bir dua eder. tek başına kaldığında ofisinde kimse yokken bu duayı gözyaşları içinde ifa eder. “Tanrım bize Tora verdin ama onu anlamak hiç de kolay değil. Ama ne mutlu ki Gemara Rabileri ve açıklayıcılar sayesinde bizler bu gün biraz da olsa Sen’in Tora’nı anlayabiliyoruz. Tora’daki kurallarda Yahudiler’in bir goyun yanında köle olması durumunda bütün akrabaların onu kurtarmak için çaba gösterdikleri yazılıdır. Tanrım. Sen bizim en yakın akrabamızsın. Biz ise binyıllardır goyların kölesi haline gelmiş durumdayız. Enkizisyondan pogramlara kadar büyük felaketlerle baş etmek zorundayız. Bet Alevi adlı Rabi kendisini Brisk şehrinde bekleyenler için her işini bırakıp onlarla görüşmeye gitmiş. Bunu biliyorsun. Biz Seni ve Maşiah’ı binlerce senedir bekliyoruz. Neden hala bizi bekletiyorsun? Bizi ancak sen kurtarabilirsin.

Bütün bu söylenenler elbette ki doğrudur. Aslında  günümüzün dünyasında gerçekten Maşiah’ın gelmesini istiyor muyuz sorusunu kendimize sormamız lazım. Çünkü sadece dua ile günde üç kez bunu otomatik bir şekilde ifade etmek yeterli olmayacaktır. Brisk şehrinin Rabisi onlara ulaşma için elinden geleni yapmıştır. Çünkü orada yirmi beş bin kişi meydanda Rabiyi beklemektedir. Maşiah ancak biz onu gerçekten istediğimiz zaman gelecektir.

DİVRE TORA

Rav İZAK PERES

 

Şemita ve EmunaAşem

Şemita yılının kararı ilk verildiğinde katı bir kısıtlama gibi görünmüş olabilir. Yahudiler’e bir sene boyunca tarlalarında çalışmamaları söylenmiştir. ( Elbette bu, çiftçilerin tarlalarını dinlendirdiklerinde daha fazla besin ve mineral kazanacaklarını öğrenmelerinden çok önceydi.) Ortaya çıkan ürünler kimseye ait olmayacaktır. Bütün toprak ve ürünler serbest sayılacak, sadece ve sadece Tanrı’ya ait olacaktır.

Neden böyle bir karar alındı? Neden özellikle her yedi senede bir olması uygun görüldü? Ve Yahudiler şemita yılında nasıl geçineceklerdi?

Yedi sayısının önemi bu soruların cevabını vermektedir. (Eruvin 40 b) Yedi sayısı Yahudi hayatında sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Paro rüyasında yedi şişman ve zayıf inek görmüştü. YeuşuaYeriho duvarlarının etrafında yedi kere döndü. Pek çok kurban, Kohen’in parmağını kana batırıp yedi kere serpiştirmesini gerektirir.  Bugünlerde gelin ve damatlar evliliklerini yedi beraha (şevaberahot) ile kutlarken, aveller ( yakınını kaybetmiş kişiler) kendilerini dünyevi olaylardan yedi gün boyunca arındırırlar. En önemli örnek, haftanın yedinci günü olan Şabat’tır. Bu tabii ki, Tanrı’nın dünyayı altı günde yaratması ve yedinci gün ‘dinlenmesi’ üzerine kuruldu.  Tanrı’nın dünyayı yarattığını ve her türlü varlığın üzerindeki kontrolünü kabul ederek yedinci gün dinleniriz. Bu durum bize, ruhumuzun ilahi bir doğası olduğunu ve amacımızın bu ruhani duruma geri dönmek olduğunu hatırlatır.

Şemita’nın yani yedi yılın da böyle bir doğası vardır. Toprak dinlenmeye ve nadasa bırakılır. Bu, her türlü dünyevi varlığın ,toprağımızın, evimizin, paramızın, kişisel özgürlüğümüzün bile Tanrı’nın sonsuz üstünlüğü altında olduğunun bir göstergesidir.

Bir şeye sahip olduğumuzu ya da bir şey üzerinde kontrol sahibi olduğumuzu düşünme yanılgısına düşmemeliyiz. Sonuçta, bu dünyadan ayrıldığımızda hiçbir şeyi yanımıza alamayacağız. Sahip olduğumuz her şey bize geçici olarak verilmiştir. Bize para verilmiştir ancak bu aslında bize mitsva yapmamız ve fakirlere yardım etmemiz için verilen bir borçtur. Bir tarlaya sahip olmamız sağlanır ancak  bu sadece geçici bir sahipliktir; ve elde edilenlerden ihtiyaçlılara da verilmelidir. Eğer sahip olduklarımızın sadece geçici koruyucuları olduğumuzu unutursak, Tanrı’nı her şeyi yapabilme gücünü de unutmuş oluruz. Şemita yılı bizim bu gerçeği hatırlamamızı sağlar.

Fakat şemita yılı boyunca bir insan ne yapmalıdır? Eğer tarlasını ve ondan elde edeceği ürünleri almazsa nasıl yaşayacaktır? Geçimi nereden gelecektir?

Sonuç olarak, kişi geçiminin, her zaman geldiği kaynaktan yani Tanrı’dan geleceğini fark edecektir. Ürünlerini geçmiş altı sene boyunca da Tanrı sayesinde elde etmiştir. Altı sene boyunca elde edilen ürünler, yedinci seneyi idare edecek kadar bol olacaktır. Bir Yahudi, hak ettiği taktirde bunu görecektir. Kişi, Tanrı’ya olan inancı sayesinde yardımın bir şekilde geleceğini bilir. Tanrı’nın tüm dünyayı kontrol ettiğine inanan bir kişi, yine Tanrı’nın ona geçimini sağlayacağına dair olan inancını yitirmez. Tüm dünya Tanrı’nın yardımseverliği ile beslenmektedir. (Berahot 17)

Maalesef herkeste yeterince emuna (inanç) yoktur. Bir gün bir Yahudi Rav’a giderek yiyeceği etin kaşer olup olmadığını sorar. Rav onay verir. Bunu üzerine Yahudi, Rav’ın otoritesine inanır ve eti rahatlıkla yer. Bir süre sonra, Rav adamı ziyaret eder ve kendisinden bağış ister. ‘Üç çocuklu dul bir bayan var. Yaşayabilmesi için paraya ihtiyacı var. Yardım edebilir misin’ diye sorar.,

Bayağı varlıklı olan dama omuzlarını silkerek ‘Size sonra haber veririm. ‘der. Rav üzüntüyle adama bakar ve ‘ Sana etin kaşer olduğunu söylediğimde bana inandın. Şimdi bir fakire yardım etmeni istediğimde neden şüphe ettin?’ diye sorar. Bazılarımız işte bu adam gibidir.

Biz de iki yüzlü olmamalıyız. Tanrı’nın dünyayı yarattığına ve onu yönettiğine inanıp daha sonra da hak ettiğimiz taktirde bize yardım edeceğinden şüphe duymamalıyız. Tanrı’ya inancı olan biri, her zaman ve her durumda inancını muhafaza etmelidir.

 

PİRKE AVOT

Rav İsak Alaluf

PİRKE AVOT’A BAŞLARKEN (İKİNCİ BÖLÜM)

Yahudi yaşamının temel esasları  Alaha ile belirlenir. Posek dediğimiz bilgeler belirledikleri Alaha ile yaşamımıza yön verirler. Şabat, Kaşrut, Taarat Amişpaha ilk olarak akla gelenlerdir. Alaha o kadar geniş bir kavramdır ki  her davranışımızı disiplin etmeyi amaç edinir. Böylelikle Yahudi yaşamını Tora’nın liderliğinde ve yolunda yaşamaya başlar. Bu yaşam tarzı onun manevi anlamda yükselmesini sağlar. Ancak bu kadarı yeterli değildir. Midraş Vayikra Raba (9/3) “dereh erets kadma la Tora – edepli davranışlar Tora’dan önce gelir” diyerek davranışlarımızın da bu doğrultuda olması gerektiğini ifade etmişlerdir. İşte bunları sağlamak için de tarihimizin eşi benzeri bulunmayan büyük bilginleri bizlere bu davranışları kazandırabilmek için sözlerini bu altı bölümde toplamışlar ve bizlere ışık olmuşlardır. Rav Nisim Bahar Pirke Avot’unLadino çevirisinin ön sözünde bu sözleri Teilim’den bir cümle ile tanımlamıştır: “Ner leragli devareha veor lintivati – sözlerin yoluna mum, istikametine ışıktır.” Alaha’yı izleyen ve dereh erets ilkelerine uygun yaşayan bir halk Şemot 19/6’da belirtilen Mamlehet Kohanim vegoykadoş – Kohenler krallığı ve kutsal bir toplum olmak yolunda dev bir adım atmış demektir.

Her hafta PirkeAvot bu bölüme ait olmayan bir Mişna ile başlar: Sanhedrin 90 A’da ye alan bu Mişna hepimizin gelecek dünyada bir yeri olduğunu belirtmektedir. Bunu da Yeşayau’nun 60/21’deki sözlerine bağlamakta ve toplumun tamamının tsadikler tarafından oluştuğunu söylemektedir.

Talmud bilginleri bu noktada önemli bir çelişkiye düşerler. Hayatının tamamını yanlışlar içinde yaşayan bir kişinin gelecek dünyada payının garantilenmesi hayatını tsadik gibi geçirenlere bir haksızlık yaratmakta ve önemli bir tartışma ortamı yaratmaktadır. Burada geçen “kol Yisrael” ifadesi Yisrael toplumunun her biri ferdi anlamına gelmekten çok Yisrael toplumunun bütünü anlamına gelmektedir. Birlikte, tek yürek olarak birlik ve  beraberlik ile yapılan mitsvaların gelecek dünyadaki payımızı belirlemede yeri vardır. Bu da birlikte yapılan mitsvaları kapsar. Birlikte yapılan bir ibadet bunun en güzel örneğidir. Kişi kendi yaptığı davranışların karşılığını almanın yanı sıra toplum olarak yapılan davranışların karşılığı toplumsal olarak ödenecektir. Hayatını yanlışlar içinde geçiren bir kişi bile toplumsal olarak yapılan mitsvaların ödülünü mutlaka alacaktır. Büyük bilginlerden biri olan Rabi Şelomo  Kluger cümlenin yapısıyla da ilgili olarak yukarıdaki tezimizi doğrular. Eğer cümle “Kol Yisrael yeş laem halakim” veya “Kol ehed Miyisrael yeş laem helek” denseydi ilk başta yapılan açıklama geçerli olurdu. Ancak burada bir birlikte olan haktan söz edilmektedir. Kol Yisrael bir bütündür.

PirkeAvot  2/5’de “kendini toplumdan dışlama” diye uyarırken bunu Talmud Avoda Zara 4 B’de yapılan bir açıklamaya bağlamaktadır. Çoğunluğun göstereceği etki her zaman daha fazladır.” Yine Talmud Berahot 30 A’da çoğunluğun dualarının yani birlikte edilen duaların geri çevrilmeyeceği yazılıdır.  (devam edecek)

 

MİMAAYAN

Rav İsak Alaluf

 

ŞEVA BERAHOT

Düğünlerde okunan ŞevaBerahot genelden özele doğru bir yol izler.

Bore peri agefen berahası ile ilk kutsama yapılır. İkinci beraha Tanrı'nın herşeyi Kendi onuru için yarattığını belirten "şeakol bara lihvodo" berahasıdır. Üçüncü beraha kısaca insanın yaratılışından söz eder ve "yotser aadam" niye noktalanır. Dördüncü beraha yine aynı şekilde noktalanır ancak burada insanın Tanrı'nın suretinde yaratıldığını belirtir. Beşinci beraha Yahudilere özeldir. Burada Tsiyon'un yani Yeruşalayim'in çocukları ile sevindirileceği bir başka deyişle galutun sona ereceği günler müjdelenir. "Mesameah tsiyon bevanea" dediğimiz bu berahayı gelin ve damadı sevindiren Tanrı kutsaldır dediğimiz altıncı beraha izler. Bu beraha "mesameah hatan vehala - gelin ve damadı sevindiren" şeklinde noktalanır. Ve yedinci beraha hem çok özeldir hem de geleceğe ilişkin sayısız iyi niyeti barındırır. Yeruşalayim sokaklarında ve Yeuda tepelerinde sevinç, meserret, gelin ve damat sesinin duyulacağı peygambersel vizyonlardan söz edilir. Beraha "mesameah ehatan im akala - damat ile birlikte gelini sevindiren" şeklinde biter. İzmir'de bu berahaya "umatsliah - başarılı kılan" sözü de eklenir.

Yirbu semahot beYisrael - Toplumumuzda sevinçler çoğalsın amen.

                                                                                             HAFTANIN SÖZÜ

                                Dünya üç baz üzerinde hareket eder. Tora, ibadet ve iyi davranışlar. (ŞimonAtsadik)