Haftanın Peraşası BülteniEmor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar...

 

Bu Hafta İçin Saatler

13 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:57

20:13

-----

Yeruşalayim

19:02

20:18

Tel Aviv

19:14

20:16

21 MAYIS

Tel Aviv

19:18

20:21

İstanbul

19:59

20:42

2016

İstanbul

20:05

20:48

İzmir

20:00

20:50

İzmir

20:06

20:56

EMOR-אמור

26 Mayıs 2016 Lag BaOmer

Peraşa Özeti

[www.chabad.org]

Emor (“Söyle”) peraşası, Koenler,  Koen Gadol ve Bet-Amikdaş’taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar. Bir insan, ölü ile temas ettiği takdirde, manevi saflığını kaybeder (“Tame” olur). Bu, kötü değil, aksine bazı durumlarda kaçınılmaz bir durumdur; sadece belirli bir arınma sürecini gerektirir. Normal Yahudiler’den farklı olarak, bir Koen’in ise, yakın bir akrabasının ölümü vesilesi dışında, bir cesetle temas ederek Tame olması yasaktır. Bir Koen boşanmış ya da karanlık bir geçmişi olan bir kadınla da evlenemez. Koen Gadol ise ancak bir bakire ile evlenebilir. Fiziksel bir kusuru olan bir Koen, Kutsal ibadette aktif olamaz. Kusurlu bir hayvan, korban olarak getirilemez.

 Yeni doğmuş bir buzağı, kuzu veya oğlak, yedi gün boyunca annesiyle bırakılmalıdır. Bir hayvanı, yavrusuyla aynı gün içinde kesmek yasaktır.

 Emor’un ikinci kısmı, yıllık “Kutsiyet İlanı” Günleri’ni, yani Yahudi takviminin bayramlarını listeler: 14 Nisan’da Pesah korbanı getirilir; Pesah’ın 2. günü ilk arpa hasadından Omer korbanı getirilir. O gün Omer sayımına başlanır ve 50. günde Şavuot bayramı kutlanır. 1 Tişri’de “Şofar sesinin hatırlanması” gerçekleştirilir; 10 Tişri’de kutsal bir oruç günü (Yom Kipur); 15 Tişri’de ise yedi gün boyunca çardaklarda yaşamamız ve dört tür bitki ile bazı işlemler yapmamız gereken Sukot Bayramı vardır.

 Emor, Tanrı’ya küfrettiği için idam edilen bir adamla ilgili olay, adam öldürmenin cezası (idam) ve bir kişiyi yaralamanın veya malını mülkünü yıkmanın cezası (parasal tazminat) ile sona erer.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf

 

HİDUŞ NE DEMEKTİR?

Emor peraşasının sonuna doğru bütün bayramlar işlenmeye başlar. Bayramlar detayları ile işlenir zamanları belirtilir. Yahudi takviminde farklı zamanlar farklı mevsimler vardır. Yahudiler mitsvaları gerçekleştirmek için bir anlamda mevsim ve zamanın esiri haline gelmişlerdir. Teilim’de yer alan “et laasotLAd’..eferu torateha” cümlesi iki farklı kaynakta Gemara ve Meiri tarafından farklı açıklamalar öğretir.

Gemara gerekli görülen zamanda, Yahudi topluluğunun geleceği tehlikeye girdiğinde, Rabiler buna onay verdiğinde Tora’nın kurallarının ihlal edilebileceğini anlatır. Sözgelimi Mordehay ve Ester tarafından ilan edilen üç günlük oruç Pesah bayramına denk gelmektedir. Pesah bir yana Nisan ayı boyunca bile oruç tutulmazken nasıl Pesah gereklerini yapmak yerine oruç tutulmuştur. Evet Mordehay ve Ester bir Pesah bayramını gelecek pesah bayramlarını kurtarmak için feda etmişlerdir. Zamanı geldiği zaman gerekli hallerde Tora’nın ihlali olanak dahilindedir. Bunu özellikle günümüzde söylenen  “Şabat günü arabaya binmezsek minyan olmayacak ve sinagog kapanacak” argümanı ile karıştırmamak gerekir.

Meiri durumu ise farklı yönden açıklar. Hayatımız hep zamana bağlı geçmektedir. Purim biter bitmez Pesah için düşünmeye başlarız. Bir bayramın bitişi diğeri için planlama zamanı olur.  Bir anlamda hayatımız robot misali gibi geçmektedir. Hanuka gelince mum yakıyoruz. Pesah geldi mi matsa yiyoruz. Sukot Suka’ya koşuyoruz. Elbette ki mitsva yapıyoruz ama kimse nedeni hakkında düşünmeye kendini odaklamadan bunu yapıyoruz.

Sabah kalktığımızda acele ile Şahrit okuyoruz. Öğle oldu mu Minha telaşı, güneş batınca da Arvit telaşı sarıyor çoğumuzu. Mitsva yaparken o mitsvanın nedeni hakkında pek de düşünmüyoruz. Meiri pasuğu “eğer Tora sadece zamana bağlı olarak robot gibi icra edilecekse bu yapılan Tora değildir açıklamasını paylaşmaktadır. Meiri tarafından pasuğun izahı bu şekilde verilmektedir. Çünkü dini uygulamak heyecansız ve tatsız bir hale gelmektedir. İşte Tora dersleri bu tatsız yaşamımıza biraz daha anlam, bu yemeğe biraz daha lezzet katmayı amaçlamaktadır.

İçinde bulunduğumuz süreç yani Omer süreci de böyle bir süreçtir. Her gün kaçıncı Omer gününün sayıldığı sorulur. Saç kesimi, neşeli toplantılar yasaktır. Nedenleri herkesçe bilinir ama kısaca üzerinden geçmeye çalışalım.

Yüz yirmi yıl yaşayan çok yüksel seviyede bir Rabi olan Rabi Akiva gelmiş geçmiş en büyük akademinin sahibidir ve yirmi dört bin Rabi yetiştirmiştir. Bunlar Mişna Rabilerinin düzeyindedir. Moşe aslında Tora’nın kendisine değil Rabi Akiva’ya verilmesinin gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Rabi Akiva sadece harfler değil onların üzerindeki tagim hakkında bilgi sahibi olan bir bilgedir. Çok kısa bir sürede sadece otuz üç günde yirmi dört bin rabi hayata veda eder. Bir Rabi’nin kaybı Bet Amikdaş’ın yıkılmasından bile kötü ise yirmi dört bin Rabi’nin vefatı karşısında tutulan matem çok da abartılı olmasa gerektir. Bu otuz üç günlük avelut süreci her sene tekrarlanır. Burada şunu da sormak gerekir. Yirmi dört bin bilge hayatını kaybettiği için matem tutuyorsak tarihte çektiğimiz acılar için de matem tutmak gerekmez mi? Yahudi tarihi sürgünler, katliamlar, sıkıntılarla doludur ve her biri için matem tutmaya kalsak yılda evlenecek bir günümüz dahi olmayabilir. Yakılan sefer toralar, öldürülen insanlar, kaybolan cemaatler yani matem tutmaya kalksak bunu asla sonu gelmeyecek kadar fazla trajedimiz vardır. Bu trajediyi diğerlerinden daha mühim kılan şey nedir? Bunu anlayabilmek için biraz da “hiduş” dediğimiz kavrama yakından bakacağız.

Tora verildiği zaman bize çok büyük bir güç de bahşetmiştir. Bu güç “hiduş” üretebilme yeteneğidir. Asırlar boyunca bilgeler bir hiduş fabrikasına dönen akademilerde yeni görüşler ve bakış açıları meydana getirmişlerdir. Gemara “en midraş belo hiduş” derken öğrenimin yeni bir şeyler keşfetmeden mümkün olamayacağını öğretmektedir. Tanrı bizlere her zaman öğrenme ve yeni hiduş keşfetme yeteneğini sunmuştur. Bazı görüşler üç bin yıldan daha uzun süre türetilen hiduşların artık sona ermek üzere olduğunu iddia edebilir. Gemara’da adı geçen “okyanos” sözcüğü aslında günümüzün Atlas Okyanusu için söylenmiştir. Atla Okyanusu’nun büyüklüğü herkesçe bilinir ama New York Londra arasının altı saatlik okyanus üzerinde uçmak olduğunu söylersek ve bunun sadece bir yönlük bir tespit olduğunu eklersek büyüklük daha da ortaya çıkar. Eğer Atlas Okyanusu Tora’yı simgeleyecek olursa bu güne kadar türetilen Hiduşlar okyanustaki bir damla kadardır. Tanrı ebedidir. O’nun bilgeliği olan Tora da ebedidir. Tanrı’nın bilgeliğini keşfetmek üzere yol alan insan her zaman yeni Hiduşlar keşfedecektir.

Fiziksel zevklerin her zaman bir sonu vardır. kişi bir oturuşta bir yere kadar sevdiği yemekleri yiyebilir. Kişi kendine birkaç tane elbise diktirebilir ama bunun da bir sonu vardır. Hiduş öğrendikçe manevi zevkler asla bitmez. Öğrenilmeye devam eder. Özellikle olamaba’da bizzat Tanrı tarafından bizlere hiduşlar öğretilecek ve herkes kendi seviyesinde bir şeyler öğrenmenin keyfini yaşayacaktır.

Yirmi dört bin bilgenin kaybı matem gerektirir ama böylesi bir matem için daha fazlası lazımdır. Rabi Akiva sağ olarak kurtulan tek kişidir ve sonradan bulduğu beş öğrenciye bildiklerini öğretmiştir. Bu gün eğer Talmud varsa bunun nedeni o beş öğrencinin getirdiği öğretilerdir. O öğrencilerden biri olan Rabi Şimon bar Yohay Zohar kitabının yazarıdır. Eğer beş öğrenciden Talmud ve Zohar çıktıysa kaybolan yirmi dört bin öğrenciden ne kadar Tora’nın kaybolduğunu tahayyül etmek imkansızdır. Onlar ölürken Tora öğretileri de beraber ölmüştür. Bu gün bu kayıplar olmasaydı Yahudilik çok farklı yerlerde olabilirdi. Benzer şekilde Holocaust sırasında yitirilen her Yahudi kaybolan büyük bir değerdir. Aynı dönemde kaybolan inanılmaz miktardaki Tora günümüzdeki akademilerde bir parça da olsa telafi edilmeye çalışılmaktadır.

Her sabah okuduğumuz Berahot “Birkat ATora” ile noktalanır. Beraha geçmiş zamanda başlar. “Aşer bahar banu mikol aamim venatan lanu et torato” hepsi geçmiş zamanda yazılmıştır. Bu doğru bir tespittir. Tanrı geçmişte bizi seçmiş veya ir bu sorumluluğa ait olmak istemişizdir. Tanrı Sinay dağında bizlere Tora vermiştir. Bu da doğrudur. Ancak beraha “noten ATora” ile final yapmakta beraha şimdiki zamanda sonlanmaktadır. Tore Zaav olarak bilinen Rav David HaLevi Segal Tanrı’nın her gün bizlere Tora vermeye devam ettiğini öğretmektedir. Öğrenilen her Hiduş Tanrı tarafından insanlara bahşedilen bir hediyedir. Tora’da sözü bile geçmeyen elektrik, uçak ve benzeri birçok esas günümüz Rabileri tarafından incelenmekte ve Tora kaynaklarında yerleri tespit edilmektedir. Yahudilik kadar hiduş üreten bilgeler topluluğu mevcut değildir. Pozitif bilimlerde ayda yılda bir hiduş ortaya çıkarılırken Yahudilik’te Rabiler yeni hiduş üretmek için çaba göstermektedirler. Rabiler “bonayih” olarak adlandırılır. Onlar Tora  öğrenmekte ve Yahudi yaşamını inşa etmektedirler.

MoşeTora’yı almaya göklere çıktığında melekler birlik içinde ona karşı dururlar. Gemara Moşe’nin meleklerin ateşten nefeslerinden korunmak için Kise Akavod’a tırmandığını ve sadece on emir ile melekleri alt ettiğini öğretir. Öyküyü açıklamadan burada bırakırsak güzel bir çocuk hikayesi öğrenmiş oluruz. Bu Gemara’nın farklı açıklamalarını vermeye çalışalım.

Meleklerin aslında Tora’yı vermek ile ilgili sorunları yoktur. Onlar Tora öğretmenleri olmayı istemektedirler. Moşe’nin tartışması “Tora’yı uygulamayan birinin Tora’yı öğretemeyeceğinin tartışmasıdır. Melekler anne baba saygı mitsvasını yerine getiremezler. Çünkü anne babaları yoktur. O zaman bu mitsvayı da kimseye öğretemezler. Anne karnında melek tarafından öğrenen Tora bilinç altına itilir. Çünkü ancak uygulayan birinin öğrettiği Tora değerlidir. Çünkü karşımızda örnek vardır.

Bir başka açıklamaya göre Hiduş getirmenin gücünün nereden geldiğine bakacağız. İnsan her gün bir savaş halindedir ve yetser ara ile mücadele eder. bu mücadeleyi kazandığında resmen kendini yeniler. Bu yenileme ona Hiduş üretmenin kapılarını açar. İnsanın kendisi aslında en büyük hidultur. Kendisini yenileyen kişi Tora’yı da daha fazla güçlendirir. Bir melek yaratıldığı gibi kalır ve kendini yenilemez. Yetser ara ile mücadele yoktur. Melekler sabit bir bisiklet gibidir. Bir yere gitmezler. Halbuki insanoğlunun kendini yenileme ve olumsuz güçlere üstün gelme yetisi vardır. Bir yanlıştan uzaklaştığında veya bir mitsva yaptığında kişi hemen Tora öğrenmeyi denemelidir. Zira böyle zamanlarda Hiduşların ve sırların kapısı kendisine açılır. “Alita lamarom şavita şevi” diyen pasuk MoşeRabenu’nun yücelere çıktığını ve esaret altındaki Tora’yı kurtardığını dile getirir.

Bu pasuğun biraz daha derindeki açıklamalarına bakalım. MoşeRabenu Hiduş üretemeyen meleklere bir ispatla gider. Bu öyle bir ispattır ki neşamasını Moşe’nın meleklere gösterdiği bu kişi Yahudi toplumunun her şeyini değiştirmiştir. Onları derinden etkilemiş o zamana kadar derme çatma bilgilerde bulunan Tora’nın en aydınlatılmamış yerini gün ışığına çıkarmıştır. Bu neşama’nın sahibi Rabi Şimon bar Yohay’dır. Sadece yaptıkları ile değil öğrettikleri ve kazandırdıkları ile bilinen bu büyük Rabi’nin ismi yukarıda ifade ettiğimiz pasukta gizlidir. “Şevi” sözcüğünün harfleri “Şimon bar Yohay” sözcüklerinin ilk harfleridir.

Bu sözcükte iki büyük bilgenin daha isimleri gizlidir. Birincisi Rabi Şimon bar Yohay’ın sözlerini açıklayan ve onun geniş kitlelere erişmesini sağlayan Yitshak ben Şelomo veya daha iyi bilinen ismi ile Arizal.   İkinci bilge ise getirdiği Hasidut akımı ile Tanrı’ya yapışmanın ne demek olduğunu büyük kitlelere anlatan İsrael Baal Şem Tov’un ismi de “Şevi” sözcüğünün harflerinde gizlidir.

Rabi Şimon bar Yohay Zohar’ı yazmakla Tora’nın derin bakış açısının olduğunu öğreten ve bunu gün ışığına çıkaran bilgedir. Rabi Akiva’nın sonradan edindiği beş bilgeden biridir. Bu yüzden yirmi dört bin bilgenin kaybının büyük hiduşlardan mahrum kalmak olduğunu anlayınca tutulan bu matem artık anlamsız gelmemeye başlar.

Tefila’da okuduğumuz “amehadeşbetuvobehol yom tamid maase bereşit” cümlesinde Tanrı’nın “tov” yani Tora sayesinde üretilen hiduşlar sayesinde dünyayı her gün yenilediği öğretilir. Tov yani iyi sözcüğü Mişle’de yer alan pasuk uyarınca Tora demektir.

“Ki lekah tov natati lahem Torati al taazovu.”

 

 

 

DİVRE TORA

Rav Selim Eskinazi

6 gün işiniz yapılacak 7. Gün Şabat’tır”

Akadoş Baruh U, Şabat Kodeş’i “hemdat yamim” günlerin incisi olarak adlandırmaktadır. Zoar aKadoş, haftanın günlerinin (yeme ahol) bereketini ve ruhani enerjisini Şabat’tan aldığını öğretmektedir. Şabat, haftanın sonu olarak bilinse de aslında bütün haftanın merkezindedir. Şabat’tan evvelki 3 gün ve Şabat’tan sonraki 3 gün Şabat’tan beslenmektedir. Bu konuda bir parça daha derinleşmeye çalışalım.

 Haftaiçi günler İbranice’de yeme hol kelimeleriyle ifade edilmektedir. “Hol” Şabat’ın kutsiyetinden eksik anlamına gelmektedir.

Büyük Kabalistler Şabat’ın merkez olmasını şöyle açıklamaktadırlar:

Kendinize bir yuvarlak çizerseniz,Şabat bu yuvarlağın tam merkezindeki nokta olacaktır. Bu yuvarlığı 6 eşit parçaya bölelim, bu şekilde 6 parça da ortadaki noktaya bağlı olacaktır. İşte bütün haftanın günleri bu noktadan beslenmektedirler.

Peki eğer bu noktayı oradan çıkarırsak ne olur?

O zaman o nokta da diğer günler gibi bir alan haline gelir, ve bu şekilde 6 alan kendi başlarına alanlar olmaktan çıkarlar. Şabat’ı “Halal” yani boşluk yaparsanız,o zaman diğer günlerin beslenebilecekleri bir kaynakları kalmadığı için geçim, başarı her türlü beraha ortadan kalkmaktadır.

İşte Tora’mız bize 6 gün işiniz yapılacak derken bu mesajı vermektedir, eğer Şabat’ı korursanız, Şabat da bütün hafta yapacağınız işlere beraha kaynağı oluşturacaktır. Başlangıçta Tanrı dünyayı Elokim ismiyle yarattı. Elokim ismi Tan-rı'nın yargı özelliğini temsil eder. Peraşanın devamında Aş-em’in 4 harfli ismiyle karşılaşıyoruz ki bu isim Tan-rı’nın merhamet özelliğini simgeliyor.

Dünyaya ne zaman merhamet geliyor? Şabat yaratıldıktan sonra. Şabat’tan evvelki yargı, Şabat’tan sonra merhamete dönüşüyor. Buradan Şabat’ın yargıları yumuşatmak gibi özel bir kuvveti olduğunu görüyoruz. Brit Mila’nın 8 günlükken yapılmasının sebeplerinden bir tanesi şudur: en azından bir Şabat geçmiş olsun ki doğan bebeğin üzerinde merhamet olsun. 

Şabat günü hastalar için şu şekilde dua edilir:

Şabat i, milizok (yakarmak,yalvarmak) urfua kerova lavo, Şabat'ta yalvaramazsın, Niye? Çünkü Şabat'ın kendisi refua’dır, iyileştirici kuvvete sahiptir.

Ari aKadoş diyor ki "Şabat i milizok” kelimelerinin baş harfleri “şin” harfi “e” harfi ve “mem” harfi tersten yazıldığı zaman Aş-em’in iyileştirici kuvvetini temsil eden ismini oluşuyor.

Bundan yaklaşık 10 sene evvel birkaç arkadaşımla beraber, Aish aTora’nın 3 haftalık bir programına katılmıştık. Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar için yapılan bu programda kalabalık bir Şabat akşamı yemeğinde bulunmuştuk. Kanada’nın sayılı zenginlerinden Germazian ailesi de o akşamki davetin onur konuklarıydı.Lezzetli yemekler eşliğinde Kotel manzaralı Şabat şarkıları kulakları okşarken, birkaç kuvvet verici söz söylemesi için Bay Germazian kürsüye davet edilmişti. Bizlerle şu hikayeyi paylaştı:

“Şabat’a bakmaya karar verdiğim zaman en zorlandığım konu şu oldu. Bütün hafta yoğun çalıştığım için eşimle ancak cumartesi günleri alışverişe çıkıyordum. Şabat’a bakmamdan dolayı ve Pazar günleri Kanada’daki dükkanların kapalı olmasından dolayı, eşimle eskisi kadar alışverişe çıkamıyorduk. Bir pazar günü eşim çıkmak istediğini söyledi, ben de ona çıkalım ama her yer kapalı dedim. O da bana cezasını öde açtır dedi. Gerçekten bir mağazadan rica ettim ve onlar dükkanı açınca gelen cezayı ben ödedim, bu böyle birkaç hafta devam etti. Diğer dükkan sahipleri bana gelip lütfen bizim dükkanlar için de ceza öde dediler. Olaylardan birkaç ay sonra bu kanun değişti, ve bulunduğumuz bölgede, bütün dükkanlar pazar günleri açılmaya başladı. İşte sevgili gençler Bir kişi Şabat’ı korumak istiyor diye Akadoş Baruh U bütün dünyanın işletim sistemini değiştirebiliyor, Şabat Şalom uMvorah”

“Şabat’a karşı sadık olduğumuzdan fazla Şabat bizlere sadıktır”

       PİRKE AVOT

 Rav İsak Alaluf

 

PİRKE AVOT’A BAŞLARKEN

Broşürümüzde sizlere bir süre boyunca Pirke Avot’tan bazı öğretileri aktarmaya çalışacağız. Bu aktarıma başlamadan önce müsaadenizle biraz yakın geçmişe uzanıp bir kısmı anılarda kalmış bazı şeyleri anımsamak istiyorum.

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Her yıl Pesah bayramını takip eden ilk Şabat günü İzmir sinagoglarında Minha öncesinde sinagoglardan Evc makamında nağmeler yükselmeye başlardı. Güzel sesli hazanlar Pirke Avot’un mücevher değerindeki sözlerini musikinin birbirinden eşsiz makamları ile harmanlayarak bizlere sunarlardı. Evc makamı ile başlayan bu dinleti Rav Nisim Behar’ın Ladino tercümesinden okunurdu. Perek adını verdiğimiz bu gelenek, Acemaşiran, Mahur, Hüzzam, Nihavend, Hicaz gibi makamlarla devam eder ve İzmir şehrine özgü bir şekilde Bayati makamı ile nihayet bulurdu. Bu dinleyene hem bir musiki ziyafetiydi hem de anlayana eşi benzeri olmayan sözlerin ruha hitabıydı. Küçüklüğümden beri dinlediğim Pirke Avot haftalarında hangi hazanlar yoktu ki?AlavAşalom Rav NisimBarmaymon, RibiRafael Moron, AlavAşalom babam Ribi NisimAlaluf, AlavAşalomRibiLeon Y. Hakim, AlavAşalom Hazan Jozef Lahana, AlavAşalomYeoşuaMusafir, AlavAşalomRibiAvraamAlbagli, AlavAşalom Hazan NisimEliezer ve daha adını anımsayamadığım birçok kişi. Onların nağmelerini dinlerken bizler de PirkeAvot okumayı öğrendik. Bu arada zaman zaman konuşmalar da olurdu. Rabilerin yanısıra hiç unutamadığım aleaAşalom Madamme Ester Morguez Algrante’nin sunduğu konuşmalardı. Çoğu Ladino dilindeydi. Çok anlamazdım ama yine de  son derece zevkliydi.

İstanbul’a gelişimden sonra Şişli sinagogundaki görevim sırasında  Pesah sonrası Şabat değerli üstadım Rıfat Dana ve Rav David Sevi önderliğinde daha önce bestelenmiş Pirke Avot parçalarının icrası gerçekleşirdi. Bu gelenek bu gün de devam etmektedir elbette. Mahur ve Rast ağırlıklı olmasının yanı sıra Suzidilara gibi çok az bilinen makamlarda bestelenmiş bu parçalar arasında birkaç söz söylemek ve bilgi vermek için bendenize söz verilirdi.

Minha ile Arvit arasında ise her hafta bir Rav Pirke Avot ile ilgili konuşmalar yapardı. Hahambaşımızın ilk konuşmasından sonra Alav Aşalom Rav Moşe Benveniste, Rav İza kPeres ve Rav Naftali Haleva ile dönüşümlü olarak konuşma yapardık.

Bunlardan bir kısmı artık anılarda yer etse de PirkeAvot önemi ve değeri bilinen bir öğretidir. Buradaki yazılarımızda Pesah ile Şavuot arasında okuduğumuz, öğrendiğimiz Pirke Avot haftalarında olduğumuz şu günlerde  öncelikle genel olarak Pirke Avot üzerinde durmaya çalışacağız. Talmud Bava Kamma 30 A’da şöyle bir cümle kullanır: “Bir kişi iyi ve saygılı bir dindar kişi olmak istiyorsa öncelikle PirkeAvot tahsil etmelidir.”  Midraş Vayikra Raba’nın (13/3) görüşüne göre Tora’nın bizlere veriliş amaçlarından bir tanesi bizleri rafine etmektir. Bu da yıllar süren musar eğitimi ile gerçekleşebilir. Musar eğitiminin en önde gelen kaynaklarından bir tanesi de kuşkusuz Pirke Avot’tur.

Bilindiği gibi insan Behira hofşit dediğimiz serbest seçim hakkına sahiptir. Aklını ve bilgisini kullanarak seçimlerini yapar. Seçimlerini doğru bir şekilde yapabilmesi kendini eğitmesi ile mümkün olabilir. Midraş insanın keskin isteklerinin ve sivri davranışlarının ancak musar yolu ile bir düzene girebileceğini öğretmektedir. 

Talmud Pirke Avot’ta kullandığı Bag Bag adlı bilgenin sözlerine atıfta bulunur. “Afah bavaf ahbaa kol ba – Tora’yı tekrar tekrar öğren ve etüd et çünkü her şey ondadır.” Birçok psikolog hatta psikiatr hastalarına ulaşmak için bu yolu denemekte ve PirkeAvot’u kaynak olarak kullanmaktadır. Zamanımızdan ikibin yıl önce yazılmış olan bu değerli yazıların çağımızda bile hala etkili olmaları Tora ve Rabilerin sözlerinin evrenselliğini vurgulamaktadır.

Bu arada Mişna’nın bu faslına neden özellikle “Avot – babalar” dediğimizi de açıklamaya çalışalım. Rabi Dr. AvraamTwersky bu konuda şöyle bir fikir ileri sürer. Anne ve babaların görevi çocuklarının fiziksel ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaları için gerekli yolu göstermektir. Sağlıklı bir biçimde gelişmeleri ve büyümeleri için gerekli bütün maddi ihtiyaçlarını karşılamak anne ve babaların bir yükümlülüğüdür. Aynı zamanda onları manevi yönden eğitmek de bir gerekliliktir. İşte büyük Rabiler de bir baba edasıyla bizim davranışlarımızı mükemmelleştirmek için sözleri ile yol göstermişler ve bu ahlak kitabına Avot sözcüğünü uygun bulmuşlardır. (Devam edecek)

 

MİMAAYAN

Rav İsak Alaluf

 

UTANDIRMAMAK

Bir Rabi evine her zaman Şabat yemeği için insanları davet etmekten zevk duyardı. Özellikle Şabat yemeğini maddi sıkıntıları nedeniyle gerçekleştiremeyecek olanları davet etmeye özen gösterirdi. Böyle bir akşamda Rabi yanına oturttuğu adam ile sohbet ederken adamcağız şarap bardağını bembeyaz örtüye döker. Kıpkırmızı olan adam tam özür dilemek üzere iken Rabi şarap bardağını alıp içecek iken masaya döker ve yanındakine şöyle der: Masa çok sallanıyor değil mi? İşte bir insanı utandırmamak için  güzel bir davranışı Rabilerimizden öğreniyoruz.

 

 

HAFTANIN SÖZÜ

Rabi Şimon  der ki: üç  taç mevcuttur. "TORA tacı,  KEUNA tacı, KIRALLIK tacı. İyi ismin tacı  bunlardan  üstündür."  (PirkeAvot 4/13)