Haftanın Peraşası BülteniNadav ve Aviu'nun ölümünden sonra, Tanrı, "kutsal"a izinsiz giriş konusunda uyarır:

Bu Hafta İçin Saatler

29 NİSAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:47

20:03

-----

Yeruşalayim

18:52

20:08

Tel Aviv

19:04

20:05

7  MAYIS

Tel Aviv

19:09

20:11

İstanbul

19:45

20:28

2016

İstanbul

19:52

20:35

İzmir

19:48

20:38

İzmir

19:54

20:44

AHARE MOT-אחרי מות

 8-9 Mayıs 2016 Roş Hodeş IYAR  - 11Mayıs 2016 YOM AZİKARON  -  12Mayıs2016 YOM AATSMAUT

                                                                                             

Peraşa Özeti
[www.chabad.or
g]

"Nadav ve Aviu'nun ölümünden sonra, Tanrı, "kutsal"a izinsiz giriş konusunda uyarır: Sadece bir kişi, Koen Gadol,yılda ancak bir kez, Yom Kipur'da, Mişkan'ın en içteki odasına girebilecektir.Yom Kipur ibadetinin bir diğer özelliği, iki keçiden hangisinin Tanrı'ya korban edileceği ve hangisinin Yisrael'in günahlarının affını sağlamak üzere çöle gönderileceğini belirlemek için kura çekilmesidir.

Ahare Mot peraşası ayrıca,Kutsal Mişkan dışındaki yerlerde korban yapılmaması konusunda uyarır, kanın yenilip içilmesini yasaklar,ensesti ve sapıkça cinsel ilişkileri yasaklayan kanunların ayrıntılarını verir

Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf

HER İKİ DÜNYAYI DA KAZANMAK

Çoğunlukla "mehubarot" okunan AhareMot ve Kedoşim peraşalarından ilki olan Ahare Mot peraşasında Kipur günü kuralları genellikle işlenir.

Bilindiği gibi Aaron'un oğulları Mişkan'ın açılış gününde herkesin farklı pencerelerden baktığı günahlar yüzünden ölmüşlerdir. Herkesin hemfikir olduğu konu ölümlerinin bu günde gerçekleşmiş olduğudur. Bu olayın ardından peraşamızın ismi gibi "Aharemot - ölümlerinden sonra" Tanrı Moşe'ye konuşmakta ve Aaron'un kutsalların kutsalına ancak senede bir kez Kipur gününde girebileceğini söylemektedir. İçeride sadece Aron Aberit ve Keruvim'in bulunduğu Kodeş AKodaşim ancak senede bir gün girilmeye müsaittir. Burada Aaron için sözü geçen uyarıda aynı zamanda bir gerçeklik payı da vardır. uyarı sadece sözde değildir. Çünkü benzer bir yanlışı yapan oğulları hayatlarını kaybetmiş olduğundan böyle bir hatanın yapılmaması gerekmektedir.

Buradan önemli bir ders alma şansımız vardır. sözlü uyarılar gerçeklerle desteklenmediği zamanlarda bir işe yaramaz durumdadır. Bilgeler iki doktorun sözlerini karşılaştırırlar. Doktorlardan bir tanesi belli şeyleri yemeyi, içmeyi yasaklamaktadır. Diğeri aynı şeyleri yasaklarken bu yasağa uymamanın bedelini de iletmektedir. Özellikle çocuklarımıza yasaklar getirirken yasakları delmeleri halinde nelerle karşılaşacakları konusunda ipucu vermeyiz. Halbuki bu ipuçları belki de çocuklarımızı o yanlışlardan uzak tutacak önemli noktalardır.

Kalp ile beyin arasında inanılmaz bir mesafe vardır. Mantığın yapmak istediklerini çoğunlukla kalbimi yapmak istemez. Sigara ve madde bağımlılığının nelere neden olduğu artık herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu gerçek olaylarla da desteklenmektedir. Ancak sigara yasaklayan doktorların ceplerinde bulunan sigara paketleri söylenen ile uygulanan arasındaki uçurumu gözler önüne sermektedir. Bundan dolayı madde bağımlılarının tedavilerinde bu yöntemler çok etkili olmamaktadır. En etkili yöntemlerden biri olan "örnek kişilerin" erken yaşlardan itibaren çocuklarımızın   yanında bulunmaları onlara örnek teşkil etmeleri belki de ileride onları zararlı etkilerden korumaya yardımcı olacaktır. Toplum içinde yaşayan sosyal bir varlık olan insan her zaman bu örnek kişilere ihtiyaç duymuştur. Özellikle ebeveynlerin bu konudaki gayretleri çok önemlidir.

Peraşamızda Kohen Gadol'un senede bir kez Kodeş Akodaşim'e girerken yalnız olması gerektiği yazılıdır. Her insana refakat eden melekler vardır. elbette ki Kohen Gadol'a refakat eden melekler de vardır ama Gemara Kipur gününde meleklerin dahi oraya giremediklerini öğretmektedir.

Tora'da bir başka yerde de birinin tek başına kalması gerektiğinden söz etmektedir. Bu kişi Sinay dağında Tora'yı almaya giden Moşe'den başkası değildir. Burada sözünü ettiğimiz kişiler elbette özellik açısından daha farklı olan şahıslardır.

İzolasyon yani kendini toplumdan soyutlamak her zaman faydalı olmayabilir. Çünkü bizler sosyal bir canlıyız ve toplum içinde yaşamaktayız. Ailemiz, sevdiklerimiz, çevremiz, arkadaşlarımız ve daha birçokları her zaman etrafımızdadır ve olmalıdır da. Tora izole bir yaşam sürmemizi değil aksine normal yaşam içinde gerekli kutsiyeti yaşamamızı ister.

Toplumun dışında yaşadığımızı düşünelim. Sorun yoktur. Herkes dindardır. Çünkü bizi yoldan çevirecek hiçbir etmen yoktur. Tanrı'ya yakın olmak kolaydır. Tanrı'ya yakın olmamızı engelleyen bazen en yakın çevremizdir. Toplumsal baskı, arkadaş, aile ve çevre  asıl kimliğimizden farklı bir insan olmamızı ister. Sözgelimi Şabat gününe bakmak istesek yakın çevremizin hakkımızda ne düşüneceği aklımızdan geçmeye başlar. Kaşerut kurallarına uygun yaşamak istesek arkadaşlarımızla bir aradayken onların neler düşüneceği çok önemli bir hale gelir.

İşte bu yüzden kişi zaman zaman kendi başına yalnız kalmalıdır. Ne yapmak istediğini, neden yapamadığını kendine sormalıdır. Neler kaybettiğinin, karşılığında kazandığı bir şeyin olup olmadığını tartmalıdır. Kohen Gadol büyük bir konsantrasyonla Kodeş Akodaşim'e girdiğinde önce kendi günahları sonra toplumun günahları için af diler. Kendimiz yapmamız gerekenleri yapmadığımız zaman başkalarına yardımcı olmamız mümkün değildir. Önemli olan yapmamız gerekeni yapmaktır. Başkalarının bizden beklediklerini yapmak bunun önüne geçmemelidir.

Kipur gününün en önemli işlemlerinden biri iki keçi ile yapılan törendir. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki keçi yan yana getirilir. Biri korban olarak mizbeah'ta kesilir, yakılır ve ritüel uygulanır. Diğeri ise Azazel adlı dağa getirilir. Uçurumdan aşağı yuvarlanır. Yeruşalayim'i gören bu dağdan bu işlem tamamlanınca günahlar kapara olur ve kırmızı renkteki bayrak mucizevi bir şekilde beyaza döner.

Rabi Samson Raphael Hirsch çok yaygın olarak bilinen bir açıklama ile bu iki keçi arasında var olabilecek bir dialoga atıfta bulunur. Azazel için seçilen keçi kendisi için mutlu ama arkadaşı için mutsuzdur. Arkadaşı korban olarak kesilmiş hatta yakılmıştır bile. Kendisi ise kuranın kazananıdır. Arkadaşı için üzülmektedir ama hayat da böyle bir şeydir. Kazanan olduğu gibi kaybeden de olacaktır. Birazdan Azazel'e doğru yola çıkarılan keçi gururla etrafına bakmaktadır. Herkes sanki onu selamlamakta ve gururla Yeruşalayim sokaklarında gezdirmektedir. Yola çıktıklarında salınarak yürümeye devam eder ve Azazel dağına gelir. Ne müthiş bir manzara. Yeruşalayim, Bet Amikdaş görünmektedir. Birden arkadaşı aklına gelir. Zavallı arkadaşı çoktan yakılmış gitmiştir bile. Neyse yapacak bir şey yoktur. O şimdi keyfine bakacaktır. Ama bir saniyede her şey tersine döner. Dağdan aşağı itilir. Paramparça olurken asıl kazananın kendisi değil arkadaşı olduğunun bilincine varır ama çok geç kalmıştır.

Rabi Samson Raphael Hirsch burada örneklenen keçilerin aslında iki yaşam tarzına benzediğini söyler. Korban için alına keçi Yahudi yaşam tarzına gönderme yapar. Her şeyde fedakarlık gereklidir. sabah kalktığından gece yatana kadar kurallar ve yasaklar vardır. Her şeyi yemek, içmek, hatta söylemek de mümkün değildir. Şabat bütün gün yasaklarla doludur. Bayramlar, kaşerut, taharat amişpaha daha binlerce kural .Halbuki laik yaşam tarzı diğer keçinin gururla yürüyüşü gibidir. Hayatını yaşamaktadır. Yasakları takmamakta, kuralsızlığın tadını çıkarmaktadır. Etrafındakiler için üzülmektedir ne de olsa onlar hayatın tadını çıkaramamaktadırlar. Ama onlar bunu seçmiştir yapacak bir şey yoktur.

Yolun sonuna bir gün elbet gelinecektir. Sürekli kafasına estiğini yapan artık mutsuzdur çünkü hiçbir şey artık onu tatmin etmemektedir. Çocukları kaybolmuş amaçları yitmiştir. Belki son anda kendine gelip bir dönüş yapabilirdi ama belki de onun da zamanı geçmiştir. Ancak yolun sonunda olan diğerleri fedakarlığın verdiği tatminle yaşamını sonlandırmak üzeredir. Her zaman mutlu olacağı bir şeyler bulmuştur. Bazı şeyleri hiç yaşamasa da bunlara artık özlem duymadan yaşamayı öğrenmiştir. Mutludur çünkü mutluluğun gerçekten ne olduğunu bilmektedir. Çocukları ve torunları aynı yoldan giderken birlikte yaşamanın keyfini onlara yaşatmışlardır.

Rav Şah (Sifte Kohen) önemli bir açıklama yapar. Yahudi yaşam tarzını benimseyen kişi hem bu dünyada hem de gelecek dünyada ödülünü alır. Bu dünyada yaşaması gereken keyifleri, mutlulukları, birliktelikleri yaşar ve onlarla mutlu olmayı öğrenir. Yahudi yaşam tarzını benimsemeyenlerin bu dünyada keyif aldıkları ama ne yapalım diğer dünyadaki haklarını kaybettikleri doğru değildir. Gelecek dünyadaki hak zaten gitmiştir. Ama bir süre sonra bu dünyadaki mutluluklar artık yeterli gelmemeye başlar. Onun için insan mümkün olduğu kadar bu iki keçinin hikayesini anımsamalıdır.

Kipur gününün Minha peraşası da AhareMot içinde yer alır. Bu peraşanın başlangıcında Tanrı Mısır halkının kurallarının ardınca gitmememizi emreder. Hemen devamında geleceğiniz Kenaan ülkesinin halklarının kurallarını da benimsemememiz gerektiği Tanrı tarafından ifade edilir. Hukim ve Mişpatim dediğimiz kuralların uygulanması gerektiğini ifade eden Tanrı cümleyi "Ani Ad..." ile bitirir.

Mişpatim dediğimiz çoğunlukla sosyal kurallar insan anlayışının içinde mantıklı gelen kurallardır. Hukim ise insan anlayışının üzerindedir. Şaatnez gibi, Kaşerut gibi kurallar Hukim içinde etüd edilir ve Tanrı emri olduğu için sorgulanmadan uygulanır. Tanrı Mişpatim dediğimiz kuralların da insan mantığına uysa da uymasa da sadece Tanrı emrettiği için uygulanması gerektiğini söyler. İnsan anlayışının çağdan çağa hatta günden güne farklılık kaydettiği dünyamızda kuralların mantıklı olup olmadığı sorgulamaya açık değildir. Tanrı emretmiştir ve uygulanacaktır.

Birkaç sene önce insan aklının kabul etmediği birçok gelişme günümüzde mantıklı kabul edilmektedir. Çok basit bir örnekle yirminci yüzyılın başlarında insan popülasyonunun az olduğu zamanlarda "kürtaj" bir suç olarak kabul edilmekte iken seksenli yıllarda kadına verilmesi gereken bir "hak" olarak yorumlanmaya başlanmıştır. Evliki dışı ilişkiler son yıllarda savunulur olmuş, AIDS hastalığının ortaya çıkması ve tehlikeli olması insanı bir kez daha çok eşlilik konusunda düşünmeye sevk etmiştir.

Zenginden alıp fakire vermek düşüncesi ile çalmak bir zamanlar suç olmaktan çıkmıştır. Çalmak nasıl ve ne amaçla olursa olsun Tanrı tarafından yasaklandığı için yasaktır. Zamana göre değişim göstermesi mümkün değildir. Anne baba saygısının nasıl olması gerektiği hangi şartlarda yapılabileceği sorgulamaya açık değildir. İster mantıklı isterse mantık dışı olsun kurallar Tanrı emri olduğu için uygulanmalıdır. 

Bu bölümde kullanılan sözlerin sonunda Tanrı'nın "Ani Ad..." diyerek bir anlamda sözlerini imzalamasının nedeni budur.

DİVRE TORA

Rav Naftali Haleva

Ahare Mot  peraşasında, Kipur günü yapılan özel törenin detaylarını görmekteyiz. Bet -Amikdaş zamanında, Kohen Gadol bütün bir günü, Bene Yisrael'in affı için çeşitli korbanların sunulması ile ilgili

prosedüre ayırırdı. Tanrı'nın yardımıyla gelecekte de bu tören aynı şekilde gerçekleşecektir.

Bu törenin bir bölümü Kodeş- Akodaşim de gerçekleştirilen Ketoret (tütsü sunusuydu). Kohen Gadol'un buradaki görevi sırasında Kodeş Akodaşim'e bir kaç  kez çıkması gerekirdi.

Mişna, Kohen Gadol'un, Kodeş Akodaşim'den ayrılmasının hemen ardından, dış odada kısa bir dua söylediğini kaydeder. Talmud  bu duanın metnini sunmaktadır. ‘' Senin isteğin olsun ey Tanrı'm eğer bu (önümüzdeki) yıl sıcak ve kuru bir yıl olacaksa, ürünlerin iyiliği için sulak ve yağışlı bir yıl olsun. Bene Yisrael kendi kaderi üzerindeki   hakimiyeti kaybetmesin ve başka milletlerin yönetimi altına girmesin. Hiçbir Yahudi bir başka Yahudi'nin maddi yardımına muhtaç olmasın - her Yahudi ekonomik olarak bağımsız ve güvende olsun. Ve yolcuların dualarını kabul etme. ‘' (Yolcular, yağmurdan nefret ederler. Zira yollar çamurlanacağı için duaları yağmur yağmaması yönünde olacaktır. )

Koen Gadol'un Yom Kipur'da Kodeş Akodaşim'in hemen dışında ettiği özel dua işte buydu. Bu duanın yavan görünen metnine şaşırmamak elde değildir. Zira orada, Kutsalların Kutsalı'nda, hem de Yom Kipur'da - yılın en kutsal zamanında kainatın en kutsal yerinde - bulunan ve Tanrı ile 35 saniyelik bir toplantısı olan normal biri listenin başına (her ne kadar bireysel ve toplumsal olarak çok önemli de olsa) geçim konusunu koymayacaktır. Zira hayatta bundan çok daha önemli şeyler vardır.

Koen Gadol yılın en kutsal gününde Kutsalların kutsalı'nda Tanrı'ya dua etmekte ve ne istemektedir? İsteklerinin dörtte üçü ‘'parnasa -geçim ‘' konusundadır. Bu elbette önemlidir - hepimizin ödenecek faturaları vardır. Ama Koen Gadol'un tüm Bene Yisrael adına böylesi bir duayı etmesi kafa karıştırıcıdır. Aslında bir açıklamaya göre Koen Gadol parnasa için dua etmekte değildir. Burada edilen dua Bene Yisrael'in manevi açından rahatlığı üzerinedir. Fakat hepimizin bildiği gibi, manevi yaşamla insan arasında giren iki tür engel vardır. Geçim derdi ve bağımsızlığın başka milletler tarafından kısıtlanması, Eğer hepimiz maddi olarak güvende olsak, eğer her birimiz lotoda büyük ikramiyeyi (değişik zamanlarda ) tuttursak, o zaman elimizde çalışma zorunda olmayacağımız sınırsız zamanımız  olur   ve hayatta neşe içinde geçiririz. Tüm zamanımızda dua edebilir, Tora çalışabilir, hastaları ziyaret edebilir, başkalarına yardım etmekte uğraşabiliriz.   Tamamen manevi öğeler taşıyabilen bir hayata sahip olabiliriz. Ama durum böyle değildir. Neden? Çünkü hepimiz geçinmek zorundayız. Kiramızı ödemek zorundayız.  Taksitleri zamanında yatırmak zorundayız. Hayatımız şu haliyle nasıldır? Sabah kalkar, hızlı bir şekilde Tefilin takarak bir çırpıda Tefilamızı söyleriz, iki lokma bir şey atıştırıp işimize koşarız. Bir at gibi çalışırız. Tüm gün oradan oraya koştururuz. Akşam eve, bazen geç saatte, yorgun ve bıkkın bir halde geliriz. Çocuklarımızla kısa bir süre ilgilenir, Tora ile ilgili bir kitap açar, okur (belki de televizyonu tercih eder) ve uykuya dalarız.Günümüz ne yazık ki bundan ibarettir.

İkinci konu da önemlidir. Tanrı'ya şükür, hoşgörülü ve iyi niyetli bir milletin arasında yaşamaktayız. Ama dünyanın her yerinde Yahudiler bu kadar şanslı olamayabilmektedir. Hayatlarını ‘'çizme altında'' geçirmiş,    engizisyonun, çarların , Nazilerin ve daha bir çok dış kuvvetin altında uzun süre ezilmiş Yahudiler'in sayısı az değildir. Böyle bir durumda maneviyatı düşünmek oldukça zor hale gelebilmektedir. Hayatın ertesi gün devam edip etmeyeceği konusunda endişeli birinin maneviyatı düşünmesi oldukça zordur. Acaba geçim ve başka milletlerin yönetiminde olma gibi yüklerimiz olmasaydı ne olurdu? O zaman maneviyatımızı engelleyecek önemli iki unsur olmayacağından , en azından kendimizi, maneviyattan alıkoyma konusunda aldatacak bahanelerimiz olmayacaktı. Rambam, peygamberlerin Maşiah dönemi ile ilgili isteklerini etkileyen en önemli etkenin, bu dönemde var olacak sonsuz manevi gelişim imkanı olduğunu belirtir. Yaratılışın en önemli amacı olan ‘'Tanrı'nın  bilinmesi'' bu dönemde gerçekleşecektir. Bu konuda Tanah'ta şöyle bir pasuk vardır. ‘'Çünkü tüm dünya, suların denizin dondurduğu gibi, Tanrı bilinciyle dolacaktır. ‘' (Yeşaya 11:9)

Koen Gadol'un duası işte bu idi.Ne zenginlik,ne de lüks yaşam... maneviyat. "Ey dünyanın Hakimi! Hayatın daha önemli ve daha büyük amaçlarına ulaşmamızı engelleyecek olan her yükü üzerimizden al.Yeterli destek ve özgürlük ver bize.Çünkü bu şekilde hayatta gerçekten önemli olan şeyleri yapmamız,doğru amaçlara ulaşmamız daha kolay gerçekleşecektir.Mitsvaları yerine getirmemiz kolaylaşacaktır.O zaman oturup Tanrı ve Tora'sı ile ilgili gerektiği gibi düşünebilecek ve Üzerimize düşenleri yapmamız daha kolay olacaktır.

ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

RAV ELİYAU KOEN Z''L:MAHAZİKE-TORA

Emet (7)

F:Toranın belli kurallarına ve emirlerine karşı  gelmemek için , hakikatları değiştirerek anlatabileceğimiz şeyler:

Talmud'un  (Baba Metsia 23 )  bu konuda  verdiği örneklerden birincisi,  daima alçak gönüllü olmamız gerektiği ahlâk kuralı ile ilgilidir. (Midat aanava). Örneğin, biri bize filânca Gimara'yı belli başlı tefsirleriyle (Raşi, Tosafot gibi ) iyicene öğrenip, ona bütünü ile vakıf mısın ? diye sorduğunda,, hakikatın aksine olsa dahi cevabımız "tamamen değil" diye olmalıdır. Bu cevap, doğru olmamasına rağmen, kendimizi başkalarının gözünde büyütmemek, gurur sahibi olmamak, tersine alçakgönüllü olmamız için gereklidir.

Aynı şekilde uzman olduğumuz herhangi bir bilimde (Hukuk,Tıp, Ekonomi gibi)  veya bir sanat dalında, veya da ender bir kabiliyet sahibi olarak tanındığımızda, bizlere bunun doğru olup olmadığı sorulduğunda, cevabımız, doğruyu değiştirerek     " pek o kadar değil" dememiz lâzımdır. Alçakgönüllülük, insanın en büyük meziyetlerinden biridir. Uğrunda hakikatler değiştirilebilir.

Talmud aynı yerde, hakikatleri değiştirerek anlatabileceğimiz şeyler arasında, aşağıdaki şu örneği de vermektedir: Misafirperverliği ile ün salmış biri hakkında veya da muhtaçlara para yardımında isim yapmış biri hakkında bize, "seni nasıl kabul etti ? nasıl ağırladı ?" veya da " ne kadar para yardımında bulundu ?" diye sorulduğunda, hakikati biraz değiştirerek, memnunluğumuzun derecesini, soranın önünde indirmeliyiz. Aksi takdirde bize iyilik eden kişiye müracaatçılar çoğalacağından, onu zor duruma sokabiliriz.

Üçüncü örnek: Kendimizi utanç duyma durumundan kurtarmak için hakikatleri değiştirmek. Üstünde çalıştığımız belli bir konuda bize soru sormaya gelen birine, gereken cevabı verememekten dolayı utanç duymaktan korkuyorsak, ona " Hayır kardeşim !  Bu konuya tam vakıf değilim"  veya da  "Bu konuda bilgim zayıf" diyerek hakikati değiştirebiliriz.

Aynı şekilde hastaneye, bilinmesini istemediği bir hastalığı kontrole veya da tedaviye giden biri, kontrol veya tedavinin mahiyetini sorana, eğer bundan utanç duyacaksa, onu gizleyebilir ve başka bir şey söyleyebilir.

Verdiğimiz bütün bu örneklerde dikkat edilmesi gereken şey,  hakikatleri değiştirmenin başkalarına zarar vermemesidir.. Bu bakımdan, ticaretle uğraşan ortaklar, birbirlerine devamlı doğru konuşmalıdırlar. Zira aralarından biri yaptığı bir yanlışlığı, diğerlerine utandığı için anlatmaz veya da değiştirerek anlatırsa, ortaklar bundan zarar görecektir. Bu sebepten dolayı utanç pahasına bile olsa ortaklar daima birbirlerine doğruyu konuşmalıdır.

                                                     

TARİHİMİZDEN

RABİ AVRAAM PALAÇİ

1809 yılında İzmir'de doğan Rav Avraam Palaçi babasından ve zamanın bilgelerinden son derece sağlam bir eğitim almıştır. Babasının zamanında onun en büyük yardımcısı olmuştur. Büyük İzmir yangınında Rav Hayim Palaçi'nin yüze yakın eseri de yanar. Oğlu Avraam Palaçi'nin desteği ile Rav Hayim Palaçi bu eserleri yeniden kaleme alır.

1868 yılında vefat eden Rav Hayim Palaçi'nin yerine Hahambaşı olması beklenen Rav Avraam Palaçi bazı nedenlerden dolayı bu göreve getirilmez. Onun yerine Manisa'dan Rav Yosef Hakim atansa da bu çok uzun ömürlü olmaz. Rav Hakim beklenileni vermeyince halkın büyük desteğine sahip olan Rav Avraam Palaçi 1870 yılında İzmir hahambaşı olarak göreve başlar. İzmir halkı bu tayin için on beş bin kişinin imzasıyla padişaha baş vurmuştur.

Padişah tarafından Mecidiye ve Osmaniye nişanlarıyla onurlandırılan Rav Avraam Palaçi de babası gibi Gaon Ador - zamanın en büyüklerinden" olarak bilinir. Yirmi altı eseri vardır. En iyi bilinen eseri "ŞemoAvraam" ismi ile bilinir. 1899 yılında vefatıyla İzmir Yahudilerinin tarihinde bir dönem kapanır. 

MİMAAYAN

RavİsakAlaluf

BEREŞİT VE "BET" HARFİ

Bilginlerimiz sıklıkla Tora'nın neden İbranice'nin ilk harfi olan "alef" ile değil de ikinci harfi "bet" ile başladığını sorgularlar. ZoarAkadoş giriş bölümünde bütün harflerin sırasıyla Tanrı huzuruna geldiklerini ve dünyayı yaratmaya o harfle başlamasını istediklerini anlatır. Tanrı sonunda kutsama anlamına gelen "beraha" sözcüğünün ilk harfi olan "bet" ile Tora'yı başlatmaya karar vermiştir.

Kli Yakar adlı kaynak bir başka görüş artaya koyar. Şelomo Ameleh'inKohelet'teTora'nın üç ruhani güç ile işlediğini ve bunun şeklinin kuzeyden açık olan "bet" harfine benzetildiğini öne sürer. Kli Yakar bir başka görüş olarak da yetser ara olan kötü isteklerin her zaman kuzeyden saldırdığını ve bu yüzden de diğer üç duvarın burayı koruma altına aldığından söz eder. Bunu desteklemek için de Yoel peygamberin 2/20 cümlesini getirir: "Kuzeyden gelen orduyu sizden uzaklaştıracağım."

Midraş ise farklı bir görüş getirir. Bet harfinin önü açık ve arkası kapalıdır. Bir kişinin geçmişte yaptıkları önemli olsa da gelecekte yapacakları daha önemlidir. Geçmişte yanlışları olsa da teşuva yaptıktan sonra önünde geniş ve uzun bir zaman vardır ve bu zamanı Tora'nın ışığı altında yaşayabilir.

HAFTANIN SÖZÜ

Huzurlu  yürek bedenin yaşam kaynağıdır. Hırs ise insanı için için yer bitirir. (Mişle 14/30)