Bu Hafta İçin Saatler

2VEADAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:06

   18:26

-----

Yeruşalayim

17:11

18:31

Tel Aviv

17:26

    18:28

 12 MART

Tel Aviv

17:31

18:33

İstanbul

17:53

    18:36

2016

İstanbul

18:01

18:44

İzmir

17:55

18:45

İzmir

18:01

18:51

    PEKUDE-פקודי

                                                                                                                                              

                                                                                             

                                                                                          PeraşaÖzetİ
                                                                                      [www.chabad.org]

Pekude peraşasında Moşe, halkın Mişkan için bağışladığı altın, gümüş ve bakırın sayımını yapar. Betsalel, Aoliav ve yardımcıları, Moşe'ye Tetsave peraşasında iletilen talimatlara göre, Koen Gadol'a özgü sekiz özel giysi hazırlar: Efod, Hoşen (göğüslük), Meil (üstlük), Tsits (alın plakası), Mitsnefet (sarık), Ketonet (entari), Avnet (kuşak) ve Mihnasayim (don).

Mişkan tamamlanmıştır. Mişkan'ı oluşturan bütün malzemeler Moşe'ye getirilir; Moşe onları kurar, kutsal Mesh Yağı ile mesheder ve Aaron ile dört oğlunu Koenliğe atar. Mişkan'ın üzerinde bir bulut belirir; bu, Tanrı'nın Kutsal Varlığı'nın oraya yerleşmek üzere geldiğini gösterme amacındadır.

 
 

                                                                                                                   

                                             Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                    Rav İsak Alaluf

                                                                                                 MİŞKAN

Pekude peraşasının girişinde Moşe Rabenu’nun toplanan bütün bağışların bir listesinin yaptığını görmekteyiz. Burada hangi bağışın ne için kullanıldığını da açık bir şekilde görmek mümkündür. Toplanan her değerli metal, kumaş, tahta kısacası her şey, açık açık,  bir muhasebecinin yaptığı bilanço kadar titiz bir şekilde verilmektedir.

Bu kadar titiz bir çalışma akıllara da belirgin bir soruyu getirmektedir. Tamamı bağışlarla yapılmış, istekli kişilerin kalbi bu konuda istekle dolu olanların çalıştığı, katkıda bulunduğu Mişkan’da neden böylesine bir bilançoya gerek duyulmuştur? Bu topluluk toplanan bağışların kullanımı ile ilgili eğer Moşe Rabenu’ya bile güvenmeyecekse acaba kime güvenecektir?

Bilginlerimiz bu konuda şöyle bir açıklama yaparlar. Ne yazık ki toplumdan bazı kişiler toplanan bağışların bir kısmının Moşe tarafından kendi yararına kullanıldığına ilişkin bazı kuşkulu sözler etmişlerdir. Midraş’ın öğretisine göre Moşe kendi çadırına doğru giderken bazıları bu konuda “arkasından konuşmuş” ve ne yazık ki bazıları da bu konuda konuşan kişinin “haklı” olduğunu belirtmekten çekinmemiştir. Midraş’ın not ettiği aşağıdaki cümle konunun ciddiyetini kavramamız açısından önemlidir. “Eline teslim ettiğimiz bu kadar altından sonra Moşe’nin bu konuda kendisine pay ayırması bizim için sürpriz olmayacaktır.”

Aslında burada olan insanoğlunun tabiatından kaynaklanmaktadır. İnsanoğlu konuşmaya, eleştirmeye, itham etmeye her zaman meyilli olmuştur. Toplum içindeki dürüst kişiler hatta Moşe Rabenu bile zaman zaman yukarıda belirtilen tipteki insanların hedefi haline gelmiştir.

Son derece detaylı bir hesap vermeyi gerçekleştirmekle Moşe toplum içindeki bu tip insanlara önemli bir ders vermek istemiştir. Sayım sadece Moşe tarafından değil toplumun içindeki liderlerin de katıldığı ortak bir komite tarafından yapılmış, neyin nerede nasıl ve niçin kullanıldığı rapor edilmiş ve itham edici kişilerin konuşmalarının yersiz olduğu kanıtlanmıştır. Büyük toplulukları idare eden liderler her yaptıkları şeyin hesabını topluma sonuna kadar verecek durumda olmalıdırlar. Moşe Rabenu Tanrı ve halkın gözünde aklanma konusunda  tarihimizde ve dünya tarihinde eşsiz bir örnektir.

Moşe gelecekte de benzer bir ders vererek örnek olmuştur. Reuven ve Gad kabileleri Yarden’in doğu tarafındaki toprakları Moşe’den isterken Moşe bunu sadece bir tek şartla kabul etmiştir. Bu kabile üyeleri Bene Yisrael’in iştirak edecekleri tüm savaşlarda bulunacak ve ancak herkes yerine yerleştikten sonra kendi topraklarına dönebileceklerdir. Nitekim bu iki kabile üyeleri savaşlar bittikten sonra yedi yıl daha herkes topraklarına yerleşene kadar beklemişler ve hem Tanrı hem de Bene Yisrael’in gözünde tabiri caizse aklanmışlardır.

Talmud’da Masehet Şekalim’in mişnasında   yer alan bazı örnekler de bu konuda bize yardımcı olur. Ketoret hazırlamaktan sorumlu olan aile asla ve asla parfüm kullanmamışlardır. Lehem apanim pişiren ailenin beyaz ekmek yemesi yasaklanmıştır. Şekalim’in ancak belli bir kapta toplanması mümkün olabilmiştir.

Hatam Sofer halk için çalışan liderlerin Tanrı gözünde her zaman doğru ve dürüst olsalar da halkın gözünde zaman zaman ithamlara uğrayabildiklerini ifade etmiştir. Onun için Hatam Sofer liderlerin halkının gözünde her zaman aklanmaya ihtiyaç duyduklarını ifade eder. Bu yüzden Şelomo Ameleh Kohelet’de şöyle der: “Onun içindir ki (sadece) iyiyi yapan ve günah işlemeyen kişi yoktur. (7/20)

Midraş’ın verdiği bilgiye göre Mişkan Kislev ayının 25. günü tamamlanır. Moşe Mişkan’ın hemen kurulmasına taraftar iken Tanrı Mişkan’ın ancak Şehina’nın dünyayı aydınlatmaya başladığı ay olan Nisan ayında kurulabileceğini ve bu şekilde dünyaya ışık vermeye hazır olacağını ifade eder. Yine Midraş bizlere Kislev ayında tamamlanan Mişkan’ın bu ayda faaliyete geçmemesinin Tanrı tarafından gelecekte bir sinyal olacağını ve tesis etmek – adamak anlamına gelen Hanuka bayramının bu tarihte kutlanacağını öğretir.

Nisan ayının birinci günü Mişkan kurulmaya başlar. Midraş Raba’nın  öğretisine göre herkes kendi yaptığı parçaya kurmak istemekte ancak Mişkan bir türlü ayakta durmamaktadır. Sonunda Moşe tek başına Tanrı’nın rehberliği ve yardımı ile Mişkan çadırını kurar. Sekiz gün boyunca Tanrı Moşe, Aaron ve çocuklarına “miluim” yaptırır ve her parçanın nasıl kullanılması gerektiğini gösterir. Böylelikle hazırlık döneminde Mişkan açılışa ve kullanıma hazır olur. Nisan ayının birinci günü yakılan Ketoret ile Zoar’ın görüşüne göre bütün Mişkan Tanrı’nın varlığı ile dolmuş hale gelir.

Tanrı dünyayı yarattığı zaman Şehina bu dünyanın içindedir. Adam günah işlediği zaman Şehina göğün birinci katına itilir. Ancak yanlışlar ard arda gelir. Enoş nesli avoda zara yapmaya başlayarak Tanrı’nın varlığını bir kat daha uzaklaştırır. Tufan nesli yaptıkları ile Şehina üçüncü kata doğru itilir. Dağılma neslinin yaptıkları Şehina’yı bir kat daha yukarı iter. Mısırlıların Avraam neslindeki olumsuz davranışları Şehina’yı beşinci, Sedom ve Amora sakinlerinin yaptıkları ise altıncı kata doğru iter. Moşe zamanında Mısırlıların yaptıkları Şehina’yı en uzak nokta olan göğün yedinci katına doğru iter.

Ancak yedi tane tsadik de Şehina’nın geri gelmesi için çabalar. Avraam altıncı kata, Yitshak ise beşinci kata doğru geri çeker. Yaakov  dördüncü kata çekmek için çabalarken oğlu Levi Şehina’nın göğün üçüncü katında konuşlanmasını sağlar. Keat bunu ikinci kata nihayet o çağın tsadiği olan Armam da birinci kata getirir. Pesikta de Rav Kahana’ya göre Mişkan inşa edildiği zaman Moşe tarafından yeniden Şehina yeryüzüne döner.

Midraş Şemot Raba Mişkan çadırının inşası bütün dünya milletlerinin gözü önünde Bene Yisrael’in altın buzağı günahından dolayı affedildiğini gösterir. Mişkan Tanrı adına inşa edilen tapınaklar içinde en kutsal ve en kabul edilir olanıdır. Tamamen Yahudilerin çalışmaları ve bağışları ile inşa edilmiştir. Buradaki kutsal emanetler o kadar kutsaldır ki hiçbir zaman yabancı ellere geçmemişlerdir. Buradaki kutsal emanetler Birinci Bet Amikdaş’a transfer edilmiş Pesikta Zutarta’ya göre  yıkılıştan önce zamanın dürüst kralı Yoşiyau tarafından gizli bir odaya saklanmıştır.    

Mişkan’ın inşa edilmesi bütün kainatın kuruluşundan daha değerlidir. Her ne kadar kainat Tanrı’nın kendi sözleri ile kurulmuşsa da Mişkan tsadiklerin olağanüstü çabası ile oluşturulmuştur. Bu da bizlere tsadiklerin çabalarının Tanrı gözünde ne kadar önemli olduklarını gösterir.

Mişkan çadırının inşa edilmesi Şelomo Ameleh’in Şir Aşirim adlı eserinde şöyle anılmaktadır: 

“Tsena urena benot tsiyon bameleh Şelomo – Çıkın ve  ey İsrael toplumu barışın kralını görün. Batara şeitera lo imo – Klal Yisrael’in O’nun için verdiği taçla birlikte.” (Şir Aşirim 3/11)

Bu hangi taçtır? Bu taç Bene Yisrael’in bağışlarıyla oluşturulan Mişkan adlı taçtır. Bu taç sayesinde Tanrı varlığını Bene Yisrael içinde barındırmaktadır.

Tanrı Bene Yisrael’in bu çalışmasından son derece sevinç duymuştur. Bene Yisrael de hem affedilmenin huzurunu hem de Mişkan gibi bir mücevhere sahip olmanın mutluluğunu yaşamaktadır.

Aşre aam şekaha lo aşre aam ŞeAd… E.loav

Ne mutlu o halk ki O’nunla tecrübelerini yaşar. Ne mutlu o halk ki Aşem onların Tanrı’sıdır. 

                                                                                                DİVRE TORA

                                                                                           Rav Yeuda Adoni

Peraşamızda Moşe Rabenu’nun çok detaylı bir hesap verdiğini görüyoruz. Mişkan Mabet tamamlanmıştır. Kullanılan ve harcanan her şeyin ayrıntıları ile tüm halka sunduğunu okuyoruz. Buna gerek varmı idi?

Moşe Rabenu burada bir mitsvayı yerine getirmiş oluyor. Tanrıya ve insanlar karşı temiz olmamız gerekir. Kimsenin içinde bir şüphe yaratmamamız Tanrı’nın buyruğudur. Midraş bu konuda şöyle der. İtimat kazanan kişi Tanrı’nın bereketine vasıl olur. İşte bu söz Moşe Rabenu için söylenmiştir. İnsanın aza kanaat etmesi, haksız kazançlarla zengin olmasından kat kat daha iyidir.

Geçmiş haftalarda okuduğumuz Yitro ve Mişpatim peraşalarında hırsızlığın ne kadar kötü bir suç olduğunu açıkça görmüştük. Tanrı’nın gücüne giden ve asla af etmediği bu hırsızlık suçundan ötürü,Noah zamanında dünyaya tufanı getirmiştir.

Mişle kitabında Şelomo Ameleh “ fakirin günleri hep kötüdür” der. Bilgelerimiz bu cümleyi şöyle açıklarlar. Fakir olarak vasıflandırdığı kişi cimri kişidir. Parasının tükenmesinden korkan cimri kişi yemez içmez ailesini her şeyden mahrum eder.  

 Gözü tok olan kişi ise her zaman mutludur. Bu cümlenin açıklamasını da bilgelerimiz, şöyle yaparlar. Gözü tok olan bir kişi tüm kalbi ile Tanrı’ya inanan kişidir. Her şeyi ondan bekler, her zaman Tanrı’nın yardımına mazhar olacağına inanmıştır. Böyle bir kişi her zaman mutludur ve ailesini mutlu eder. Kimsenin kazancında,  malında, mülkünde gözü yoktur ve onu ilgilendirmez. Baba Kama Gemarasında şöyle der: Arkadaşından en küçük bir  parayı çalan dahi,kişi onun kanına girmiş sayılır.

Bir Kat amazonda (yemek sonrası berahasında) şöyle bir pasuk okuruz. Genç oldum,  yaşlandım hiçbir dürüst insanın terk edildiğini ve kendisi ile,çocuklarının ekmeğe muhtaç olduklarını görmedim.

Peraşamızda Mişkanın (mabedin) tamamlandığını, Moşe Rabenu’nun Tanrı’nın emrettiği şekilde eksiksiz olarak görevini ifa ettiğini, en küçük bir haksızlık görülmediğini okuruz. Bu nedenle Mabed’ten söz edildiğinde Mişkan Aedut, Şahadet, Tanıklık eden Mabed. Mabedin kendisi hak ve dürüstlükle inşa edildiğini ve de Tanrı’nın altın buzağı günahı bağışladığının kanıtıdır.

 

                                                        ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                   RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

                                                                EMET (1)

A-Doğru konuşmanın önem ve mahiyeti:

“Al şloşa devarim aolam kayam: Al aemet ,al adin veal aşalom” (Pirke avot 1/18).

Dünyanın devamlı var olabilmesi için, gerekli üç şeyden biri  .”Doğruluktur ”.Yalan konuşmaktan kaçınmak ve doğru söylemeyi adet edinmek, Tora  `mızın bize buyurduğu emirlerdendir. Bu yazı serimizde geniş olarak, Tora `nın bu konuda neler söylediğini inceliyecek, vereceğimiz örneklerle, bizlerin bunda ne kadar hassas olmamız gerektiğini açıklamaya çalışacağız.

Doğruyu söyliyebilmek için harşeyden evvel, doğruyu bilmek gerekir. Bu bakımdan konuşmadan evvel, kendi kendimize, söyliyeceğimiz şeyin doğruluk derecesini araştırmamız ve ölçmemiz zorunludur. Ancak bundan sonra onu söyliyebiliriz.

   Doğruyu mutlak bir şekilde bilen yalnız biri vardır ki, o da Tanrı` dır. Rabilerimiz bunu şöyle dile getirmişlerdir: “ Tanrının mühürü (imzası) doğruluktur. (Masehet Şabat 55). Bilindiği üzere belli bir metinin altında bulunan imza, imza sahibinin metinde yazılı olanların doğruluğunu üstlendiğini belirtir. Tanrı, var olan bütün gerçekleri, mutlak olarak bildiğinden, normal olarak  mühürü  (imzası)  doğruluktur.

  Doğru olmak yolunda sarfedeceğimiz bütün çabalarda ve birçok kez bu maksatla feragat edeceğimiz maddi çıkarlarda, yegane kazancımız, Tanrı`ya yaklaşmak yolunda, attığımız bir ilave adımdır.

  Tora`nın emirlerinden biri “Vealahta bidrahav” (Devarim 28/9)dir. (Tanrı yolunda yürüyünüz) . Tanrı`nın yolunda yürümek demek, onun gibi hareket etmemiz demektir. Nasıl ki   O `nun söylediği ve yaptığı şeyler doğru ve hakikatsa, bizlerin de aynı şekilde doğruluğu benimsememiz ve bu konuda çok titiz davranmamız gerektir.

                                                                                         TARİHİMİZDEN

                                                                           RAV RAFAEL DAVİD SABAN

Rav Moşe Hayim Becerano 1931 yılında vefat edince uzun bir süre Hahambaşı semini yapılamamıştır. Rav İsak Şaki geçici olarak görevi 1940’lı yıllara kadar devam ettirdi . Bu yıllarda Rav Rafael David Saban görevi devraldı.  1952 yılında resmi olarak seçilir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş ilk Hahambaşı unvanına sahip oldu.

1890 yılında İstanbul’da doğan Rav Saban çok iyi bir eğitim aldı. Bu eğitiminin yanında birçok yabancı lisanı çok iyi derecede öğrendi. Talmudik ve Alahik alanda birçok çalışmalar yaptı. Bu çalışmalarından bazıları yayınlandı. Güçlü bir Bet Din ile çalıştı. 

10 Kasım 1953 tarihinde Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakledilmesi töreninde Türkiye Yahudilerini resmen temsil etti. 1960 yılında uzun süren bir hastalık devresinden sonra hayata veda etti.

Rav Rafael David Saban’dan boşalan Hahambaşılık makamına 1961 yılında Rav David Asseo seçildi ve bu görevi aralıksız 41 yıl sürdürerek en uzun süre bu görevde kalan Hahambaşı unvanına sahip oldu.

                                                                           MİMAAYAN

                                                                            Ravİsak Alaluf

                                                                           KRAL VE MUTLULUK

Her şeye sahip olan ancak mutluluğu bir türlü yakalayamayan bir kralın öyküsü bu. Sağlıklı, güçlü halkı tarafından sevilen zengin ve kudretli kral nedense hayatını büyük bir mutsuzluk içinde geçirmektedir. Artık dayanamayacak duruma geldiğinde danışmanlarına bir çare bulmalarını söyler. Herkes seferber olsa da çare yok gibidir. En yaşlı danışmanı şöyle bir çare önerir. “Sayın kralım. Mutlu bir kişinin gömleğini giyerseniz mutluluğu yakalarsınız.” Kral bu öneriye sıcak bakar ve hemen mutlu bir kişinin bulunmasını ister. Ancak ne prensler, dükler, kontlar ve asiller arasında mutlu bir kişi yok gibidir. Yaşlı danışman bu mutlu kişiyi bizzat kralın bulması gerektiğini söyleyince genç kral danışmanı ile yola çıkar. Aylar boyunca karşılaştığı her kişiye mutlu olup olmadığını sorar. Cevap nedense her zaman olumsuzdur. Tam ümidini kaybederek saraya dönmek üzere iken uzaktan bir ses duyar. “Tanrı’m bu ne güzel bir gün” Hemen sesin geldiği yöne koşar ve üzerinde eski püskü bir gömlek olan birinin şükrettiğini görür. Ona mutlu olup olmadığını sorunca olumlu cevap alır ve hemen gömleğini ister. Adam bu eski gömleği neden kralın istediğini anlayamaz ve gömleği veremeyeceğini çünkü tek sahip olduğu şeyin bu olduğunu söyler.  Kral şaşırarak sorar: “Eğer bu kadar yoksulsan nasıl mutlu olabiliyorsun?” Adam da gülerek cevap verir: “Sayın kralım. Çünkü ben elimdeki ile payıma düşen ile mutlu olmasını bilirim.” Kral o gün saraya döner. Elindekilerin kıymetini yavaş yavaş anlamaya başlar. O da mutluluğu yakalamayı başarır.

 Büyük bir sefalet içinde yaşayan Rabi Zusia’ya yakınları sorar. Her sabah nasıl Tanrı’ya “şeasa li kol tsorki – her ihtiyacımı karşılayan” berahasını söylüyorsun. Rabi cevap verir. Eğer Tanrı benim böyle yaşamamı istedi ise elbette ki ben O’na bunun için şükredeceğim.

 Pirke Avot 4. bölümün ilk mişnasında Ben Zoma sorar: Zengin olan kimdir? Payına düşenle mutlu olmayı bilen.

                                                                                           HAFTANIN SÖZÜ

                                             “Zorluklarla edindiğim bilgiler yaşam boyu bende kaldılar. (Kohelet 2/9)”