Yazdır

Haftanın Peraşası BülteniYisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir:

Bu Hafta İçin Saatler

 4  ADAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:44

   18:04

-----

Yeruşalayim

16:55

18:15

Tel Aviv

17:04

    18:06

13ŞUBAT

Tel Aviv

17:15

18:17

İstanbul

17:20

    18:04

2016

İstanbul

17:30

18:13

İzmir

17:25

18:15

İzmir

17:33

18:23

   TERUMA- תרומה

                                                                                                                                              

                                                                                             

                                                                               PeraşaÖzetİ
                                                                            [www.chabad.org]

Yisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir: Altın, gümüş ve bakır; mavi, erguvani ve kırmızı yün; keten, tiftik, hayvan derileri, ağaç, zeytinyağı, baharat ve bazı değerli taşlar. Tanrı, Moşe’ye bunlarla “Benim Adıma bir Kutsal Mekân yapsınlar; böylece içlerinde barınacağım” (Şemot 25:8) der.

Moşe’ye, Sinay dağının tepesinde, Tanrı’nın barınacağı bu mekânın nasıl inşa edileceği hakkında, halk çölde yolculuk ederken kolayca sökülmesi, taşınması ve yeniden monte edilmesi için ayrıntılı talimatlar verilir.

Mişkan’ın iç odasında, sanatsallık ile işlenmiş bir perdenin arkasında, üzerinde On Emir’in hakkedilmiş olduğu Tanıklık Levhaları’nı içeren sandık (Aron Aberit) bulunacaktır. Sandığın kapağının üzerinde, saf altından yapılmış, kanatlı iki melek figürü (Keruvim) yer alacaktır. Dış odasında yedi kollu Menora ile üzerine özel ekmeklerin yerleştirildiği Masa olacaktır.

Mişkan’ın üç duvarı, dik duran 48 kalasın birbirine eklenmesinden meydana gelecektir. Bu kalasların her biri altınla kaplanmış olup, gümüşten yapılmış bir çift temel yuvaya yerleştirilecektir. Tavan, üç kat örtüden oluşacaktır: [a] çok renkli yün ve ketenden işlenmiş goblenler; [b] tiftikten yapılmış bir örtü; (c) koç ve Tahaş derilerinden yapılmış ikinci bir örtü. Mişkan’ın ön cephesinde, beş direkle tutturulmuş, işlemeli bir perde olacaktır.

Mişkan ve onun ön tarafında bulunan bakırla kaplanmış Mizbeah’ın etrafı, keten perdelerle çevrelenecektir. Bu perdeler 60 tahta direk sayesinde ayakta duracak, direkler bakır kazıklarla desteklenecektir. Direklerin üzerinde gümüş çengeller ve süslemeler bulunacaktır.

 
 

                                                                                                                  

                                               Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                    Rav İsak Alaluf

                                                                                          VERİCİ OLMAK

Şemot peraşalarının sonuna gelindiğinde öyküler yerini Mişkan’ın inşa edilmesine bırakır. Farklı objelerin bir arada barındığı Mişkan  portatif bir tapınaktır ve Bene Yisrael gittikleri her yere Mişkan’ı da transfer etmişlerdir.  Mişkan Şehina’nın yeryüzünde barınması için yapılan bir yerdir. İçinde yer alan her objenin mutlaka özel bir anlamı vardır. Her obje amaca hizmet edecek şekilde oluşturulmuştur. Bu gün daha oradaki objelerin bizler için önemli anlamları vardır.

Mişkan Bet Amikdaş’ın ön modeli gibidir. Bütünüyle Yahudi bağışlarıyla ve Yahudilerin çalışmasıyla oluşturulmuştur. Bu yüzden çok daha özel bir öneme sahiptir.

“Daber el Bene Yisrael veyikhu li teruma – Yisraeloğulları’na söyle benim için bağış alsınlar.” Buradaki en önemli sorun bağış yapılır, alınmaz. Pasuk “veyikhu li teruma” diyeceğine “veyitnu li teruma” deseydi çok daha mantıklı olabilirdi. Ama Tanrı burada “Benim için bağış alsınlar” ifadesini kullanmaktadır.

İnsanoğlu yaşamında genellikle “verici” tarafta olmaya gayret  eder. Çünkü “alıcı” olup da başkalarına muhtaç olmak çoğumuzun istemeyeceği bir durumdur. Ancak yaşamda inişler ve çıkışlar mevcuttur. Yaşamının belirli dönemlerinde insan karşı taraftan yardım almaya da açık olmalıdır. Çünkü hiç kimse mükemmel değildir. Ne kadar akıllı veya güçlü de olsa zaman içinde başkalarının yardımına ihtiyaç duyabilir. İşte bu  dalgalanmalarda insanın bizzat kendisine karşı da merhametli olması gerekir. Mişna’nın en önemli yorumcularından bir tanesi olan Rabenu Ovadya mi  Bartenura  kendisine karşı merhametli olmayan bir kişinin başkalarına karşı da merhametli olamayacağını öğretir.

Alkolik veya madde bağımlısı olan kişiler başkalarının yardımına muhtaçtırlar. Ancak nedense başkalarının yardımını kabul etmeleri oldukça uzun zaman alır. Yardıma açık olmayan bir kişiye yardımcı olmak çok zor hatta imkansızdır. İşte bunun için öncelikle kişinin zaman zaman yardım almaya açık olması ve o yardımı kabul etmesi gerekir. Bunun içindir ki insan toplum içinde yaşar. Zaman zaman komşusundan, yakınından, öğretmeninden Rav’ından yardım ister. Evliliğinde, eğitiminde sorunlar olabilir ve bunları çözmek isteyebilir. Kişinin kendine karşı merhametli olması bir mitsvadır.  Kişi kendine karşı merhametli olursa ancak o zaman başkalarına karşı da merhametli olabilir. İşte bunun içindir ki Mişkan inşası için bağış toplama emri geldiği zaman Tanrı “teruma alınız” demiştir. Bazen “almak” zorunda kalırız. Bu her zaman maddiyat olmayabilir. Bazen bir fikir, bazen bir görüş bazen de bir destek almak isteriz. Verebilmek için almayı da bilmek gereklidir. Alırken bencil olmamak zamanı gelince de vermeyi bilmek gerekir.

Mihtav MeEliyau  kitabının yazarı olan Rav Eliyau Eliezer Dessler öğretilerinde yukarıdaki görüşün aksi gibi görünen bir öğretiyi savunur. Eğer verici isen bu mutluluğun anahtarıdır. Gerçek sevgiye ulaşabilmek için verici olmak gerekir. Özellikle evliliklerde verebilmek ve bunu paylaşabilmek o evliliğin uzun soluklu olması için bir gerekliliktir. Kişi kendinden bir şeyler verdiği zaman daha önemli ve daha değerli olur.

Mişkan inşaatından önce Tanrı Bene Yisrael’e Sinay dağı eteklerinde Tora vermiştir. Yahudiler Tora’nın içeriğini sormamışlar kayıtsız şartsız “naase ve nişma “demek sureti ile kabul etmişlerdir. Burada içeriğinden ziyade kimin tarafından Tora’nın verildiği önemliydi. Tanrı Tora’yı bize vermiştir bizler de kabul etmişizdir. Tanrı merhametiyle Tora’yı kabul edip sevmemiz için çok esaslı bir de bir vermiştir. Mişkan yapımı için bağış toplama emri.   Tanrı için bir ev inşa etmek için Bene Yisrael’den bağış toplamalarını istemiştir. Altın, gümüş, bakır, değerli taşlar, değerli kumaşlar ve daha niceleri bizzat Bene Yisrael tarafından bağışlanmıştır. Tanrı’nın elbette ki bir eve, paraya veya bağışa ihtiyacı yoktur. Ancak bu yapılan bağışlardan yine Bene Yisrael’in faydalanması için bu emir verilmiştir. Bene Yisrael Tora uğruna, Tanrı’nın emrini yerine getirmek uğruna bu bağışları yaptıkça, kendinden bir şeyler verdikçe o zaman Tora ve mitsvalara daha fazla bir sevgiyle bağlanacaktır. Sadece sözde kalan bir naase ve nişma değil aynı zamanda vermeye ve fedakarlığa yönelik uygulamaya geçen bir hareketle Tanrı ve Tora’ya karşı duyulan sevgi ortaya konacaktır. Kişi verdikçe almayı da öğrenecektir. Burada alınacak olan sevgi, bağlılık ve Tanrı ile kurulan özel bir bağdır. Tanrı bizlerin bağış almasını istemiştir. Bunu yaparken  önce maddi kaynaklarımızı seferber etmek suretiyle vermemizi daha sonra da bunun yararını görmemizi yanı almamızı istemiştir.  

Çok iyi bilinen bir Mişna vardır. “Rabi Hananya ben Akaşya şöyle der: Tanrı Yisrael’e zehut vermek istemiştir. Bunun için Tora ve mitsvaları çoğaltmıştır.” Rabi Moşe Benveniste (Z’’L)’nin öğretisi ışığında bu Mişna’yı açarak şöyle okumak da mümkündür. “Tanrı Bene Yisrael’in fayda sağlaması için onlara az değil çok fazla fırsat sunmuştur. Onlara 613 mitsva vererek Tanrı’ya ulaşmanın bir çok yolu olabileceğini göstermiştir. Sadece az sayıda mitsva ile onları sınırlandırmak istememiş seçeneklerini çoğaltmıştır.”  Bu mitsvaların yapılmasının karşılığında da Tanrı ile Yisrael arasında özel bir bağ, özel bir sevgi köprüsü kurulmuştur. Dünyada Tanrı ile arasında özel bir bağ oluşturabilmiş bir insanın duyacağı mutluluk kadar büyük bir maddi mutluluk bulunmamaktadır. Bu mutluluğa ulaşabilmek için de Tanrı bizlere “kendi iyiliğimiz için yapmamızı istediği” mitsvaları vermiştir. 

Mişkan’da kullanılacak değerli malzemeler içinde en değerli olanları “avne şoam” ve avne miluim” olarak bilinen değerli taşlardır. Ancak bu taşlar bütün malzemeler içinde en sonda sıralanmışlardır. Bağışlanan bütün malzemeler içinde en değerli olanların neden en sonda sıralandıklarına ilişkin Or Ahayim adlı kaynak aynı sonuca varan iki farklı açıklama yapar. Or Ahayim bu bağışı getirenlerin Gemara kaynaklı bir bilgiye göre kabile başkanları olduğunu söyler. Ancak bu bağış diğer bağışlar kadar değerli değildir çünkü bir çaba gerektirmeden bağış olarak sunulmuştur. Rabiler burada kabile başkanlarını tembellikle itham ederken taşların toplanmasında bir gayret göstermediklerini iddia ederler. Or Ahayim çölde bulunan Bene Yisrael’in bu taşları nereden bulduklarını da sorgular. Gemara bu taşların göklerden hazır bir şekilde geldiklerini de öğretir. Kabile başkanları hazır gelen taşları sadece sunmuşlardır. Halbuki halk Mısır çıkışında almış olduğu geğerli metal ve kumaşları beraberlerinde taşıtarak bu zamana kadar getirmişler daha sonra sunmuşlardır. Tanrı’nın gözünde yapılan mitsvanın maddi değerinden çok nasıl yapıldığı ve nasıl bir emek harcandığı önemlidir. Kabile başkanları hiçbir sıkıntı çekmeden bunu yaptıkları onların bağışı en sonda listelenmiştir.

Mitsvalar yapılırken bir emek sarf etmenin önemine değinmişken Hafets Hayim’in yaptığı bir mitsvaya değinelim. Hafets Hayim her sene Sukot bayramında bizzat kendisi Suka kurma görevini yerine getirirdi. Bizden önceki nesillerde büyükanne ve büyükbabalarımız birçok mitsvayı bizzat kendileri yerine getirmeyi seçerlerdi. Şabat için bir şeyler satın almak, Şabat sofrasını bizzat kurmak, bayramlara ait özel şeyleri ailesiyle birlikte yerine getirmek gibi. Günümüzün tembelleşen ortamının aksine yapılan mitsvalar büyüklerimizin kendilerinden kattıkları ile daha bir özel ve önemli olurdu. Tanrı’ya bir mitsva yapmanın keyfini bizzat kendileri yaşamayı seçerdi.

Teruma peraşasının Mişpatim peraşasından sonra gelmesinin de önemli bir mesajı vardır. Mişpatim peraşasında kanunlar işlenirken ticari kanunlara da değinilmektedir. Rabiler bu peraşanın ardından Teruma yani bağışların yapıldığı peraşanın gelmesinin nedenini bağış yapılacak maddiyatın kaşer yollarla kazanılmış bir maddiyat olması gereğine bağlarlar. Tsedaka vermek, kurumlara bağışta bulunmak, Tora öğrenilen yerlere maddi yardım yapmak büyük mitsvadır. Ama bağış yapılan paranın da dürüstlükle kazanılmış olması daha da önemlidir. Dürüstlükle kazanılmış olmayan bir bağış tapınağa getirilen çalıntı bir “ola” korbanına benzer. Yeşayau peygamber şimru mişpat veasu tsedaka – kanunları gözetin ve tsedaka yapın” derken tsedakanın tabiri caiz ise kaşer bir maddi kazançtan gelmesi gerektiğine işaret etmektedir.

                                                                                               DİVRE TORA

                                                                                           Rav Naftali Haleva

Peraşamızın başında halkın Mişkan için yapmaları gereken yarım gümüş şekel bağışını okumakatayız. Tüm İsrael oğulları, maddi durumlarına bakmadan sadece yarım gümüş şekel vermekle yükümlüydü. Zenginler bundan fazla, fakirler de bundan az veremeyecekti. Toplanan paranın iki tane amacı vardı. Nüfusun belirlenmesi ve Mişkan için gerekli işlerinyapılabilmesiydi. Bu şekilde Mişkan için herkes eşit katkıda bulunmuş olacaktı.

Ladino’da ‘’la tsedaka balda la gazera’’ Tsedaka Ağır Kararları İptal eder’’ şeklinde bir deyiş vardır. Bene Yisrael’in Purim’de olduğu gibi, toplu ya da bireysel olarak zor durumlara düştüklerinde      (Tefila dua ve Teşuva Tanrı’ya Dönüş’ün yanında) Tsedaka vermelerinin sebebi de budur.Şelomo Ameleh de bu konuda ‘’Tsedaka Tatsit Mimavet ‘’ – Tsedaka Ölümden Kurtarır. (Mişle 10:2) demiştir.

Peraşamız bağış konusunda ‘’Mahatsit Aşakel – Yarım Şekel ‘’ tanımlamasını kullanmaktadır. Mahasit kelimesi beş harfla yazılır. MaHaTSİT - MEM- HET –TSADİK-YUD- TAV  kelmesinin ortasındaki Tsadik harfi, ‘’yardımseverlik   yada ‘’adalet’’ anlamına gelen Tsedaka’yı simgeler.  Bu harfin iki yanında Het ve Yud harfleri bulunur. Bu iki harf ‘’Hay- Canlı ‘’ kelimesini oluşturur. Tsadik harfinden iki yönde biraz daha uzaklaşdığından ise diğer iki harf olan Mem ve Tavvardır ve iki harf ‘’Met- Ölü ‘’ kelimesini oluşturur.

Mahatsit kelimesinin bu yöndeki incelemesinden oldukça ilgi çekici bir sonuç çıkmaktadır. Tsedakadan uzak bir kişiler risk taşımaktadır. Oysa Tsedakayla yan yana olanlar, Şelomo Ameleh’in belirttiği gibi kendilerini ölümden kurtarırlar ve yaşama hak kazanırlar. 

Rabi Akiva ile eşi Rahel’in , çok sevdikleri ve son derece iyi kalpli bir kızları  vardı. Kız büyüdü ve evlenme çağına ulaştı. Rabi Akiva son derece mutluydu; tüm düğün hazırlıklarıyla bizzat ilgilendi. Sonunda düğün günü geldi. Rabi Akiva tüm Yahudiler’ce saygı gören, çok büyük bir hahamdı. Bu yüzden, bu mutlu olaya şerefli misafir katılmıştı. Misafirler, gelin ve damadın mutlu günlerinde onlarla birlikte sevindiler, dans edip şarkı söylediler.

Herkesin yemeğe oturduğu sırada, düğünün yapıldığı yerin kapısına yoksul bir adam geldi. Çok açtı. Masalardaki leziz yemeklere imrenen gözlerle bakıyordu. Gelip geçenlere ‘’lütfen bana da yiyecek bir şeyler verin. Çok açım’’ diye yalvarıyordu. Fakat hizmetkarlar işleriyle o kadar meşguldüler ki, onu fark etmediler bile. Misafirler de gürültü içinde onu fark etmemişler, yiyip içmelerine devam ediyorlardı.

Durumu sadece tek bir kişi fark etti. Rabi Akiva’nın, evlenmekte olan kızı sessizce yerinden kalktı ve babasının kendi elleriyle ikram etmiş olduğu yemeğini fakir adama ikram etti. Herkes kutlamaya öylesine dalmıştı ki, kimse bu olayı görmedi.

Bir süre sonra gelin biraz dinlenmek istedi. Odasına girdi ve duvağını saçına tutturmak için kullandığı büyük altın iğneyi çıkardı. Onu unutmayacağı bir yere koymak için etrafına bakındı ve sonunda iğneyi duvarın taşlarından ikisi arasındaki çatlağa soktu. Sabahleyin saçını tekrar düzenlemek için iğneyi aradı ve taşların arasında durduğunu görerek oradan çekti – fakat onu çok korkutan bir şey oldu. İğnenin ucunda ölü bir yılan duruyordu.

Rabi Akiva bunu görünce, yılanın kızını sokmak üzere olduğunu, fakat kızının, farkında olmadan altın iğneyi duvardaki taşların arasına sokarak onu öldürdüğünü anladı. ‘’Söyle lütfen kızım’’ dedi. ‘’Dün herhangi bir iyi davranışta bulundun mu?’’ Kızı fakir adama yemek verdiğini anlatınca da, duydukları karşısında sevinen Rabi Akiva onu öptü ve ‘’Mitsva yaptın! ‘’ dedi. ‘’Tsedaka mitsvası. Ve bu mitsva sayesinde, Tanrı seni kurtardı ve hayatta kaldın!’’

‘’Sayımdan geçen herkes, bunu verecektir; kutsal Şekel’den yarım şekel – bir şekel yirmi Gera’dır. – yarım şekel Tanrı için bağış olacaktır. (Şemot 30:13)

Acaba Moşe ‘’kutsal şekel’in ne olduğunu nereden biliyordu? Raşi, pasukta geçen ‘’bunu’’ kelimesini dayanak göstererek, bu kelime kullanıldığında bir şeyin işaret ediliyor olması gerektiğini hatırlatır ve Tanrı’nın bu emri verirken, Moşe’ye ateşten bir madeni para şekli gösterdiğini söyler. Bu, paranın ateşle ortak bazı yanlara sahip olduğu anlamına gelmektedir. Ateş, insanlara ısı verme ve örneğin yemek pişirmelerine yardımcı olma potansiyeline sahiptir. Diğer yandan ateş, mala, hatta cana bile zarar verebilir. Aynı durum para için de geçerlidir. Para insanın, hayatını düzene sokmasına yarayabilir. Ancak kişi hayatını para peşinde koşmakla geçirdiği taktirde, hem kendi hayatını hem de başkalarınınkini mahvedebilir. Para, doğru biçimde kullanıldığı taktirde, birçok kişiye yardım etme ve dünyada kalıcı ve yararlı eserler bırakmaya da yarayabilir. Bütün mesele paraya, sadece gerektiği kadar yaklaşmaktadır. Aksi taktirde, yanmaya sebep olabilir. Tıpkı ateş gibi…

                                                          ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                      RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

                                                                                     BİRKAT AMİTSVOT

                                                                         Mitsvalara Söylenen Berahot’lar

                                                                         BİRKAT  KOHANİM

A – Giriş :

Yahudi kavmini oluşturan 12 kabileden Leviler ve onun bir kolu olan Kohen ‘ler, Tanrı tarafından, Mişkan ve ondan sonra kurulan Bet a-Mikdaş ‘ta vazife görmek için kutsal kılınmışlardır. Bu yüzden Mısır ‘dan çıkıp 40 sene çölde dolaştıktan  sonra, Erets-Yisrael ‘e geldiklerinde, diğer kabileler gibi kutsal toprakların paylaşımında arazi sahibi olamamışlardır.

Kutsal Mabet ‘teki çeşitli görevleri yanında, Tanrı ‘ya ibadet ve Korbanot ‘ları sunmak da vardı. Ayrıca milletin Tora eğitiminden de sorumlu idiler. “ Yoru mişpateha le Yaakov ve Torateha  le Yisrael “ (Devarim 33/11) Bu bakımdan geçimleri, diğer kabileler tarafından, Teruma ve Maaser  adı altında onlara verdikleri bir çeşit vergi sistemi ile karşılanırdı.

Kohen ‘ler kutsal görevlerinden dolayı, halk arasında büyük onur görürdü. Esasında Tora ‘nın 613 emrinden biri, Kohen ‘leri kutsal kılmak ve onları onurlandırmaktır. “ ve-kidaşta ki et lehem Elokeha u makriv kodeş yiye lah, ki kodes ani mekadişhem “ (vayikra 21/8) “ Onu [Kohen ‘leri] kutsal tutmalısın,     çünkü Tanrı ‘ya ait yiyeceği o sunmaktadır. Senin için kutsal olacaktır. Çünkü      Ben-sizi  kutsal  kılan  Aşem-kutsalım. “

Günahlarımızdan  ötürü ( Baavonotenu arabim ) halen kurulmayan 3.cü Bet-Amikdaş ‘ın eksikliğine rağmen, günümüz Kohen ‘leri, kutsallıklarını muhafaza etmektedirler. Onları günlük hayatımızda kutsal tutmak görevimizdır. Toplumsal toplantılarda onları onurlu yerlerde oturtmalı, Birkat a-Mazon ‘dan evvel yapılan zimunda onlardan müsaade istenmelidir. Kutsallıkları yüzünden Kohen ‘ler, her yahudi kadını ile evlenemezler. Bazı kadınlar, çeşitli medeni durumlarından dolayı Kohen ‘lere yasaktırlar.

Bet a-Mikdaş ‘ın eksikliğinden dolayı, Tanrı ‘ya tam hizmet veremeyen Kohen ‘ler, bunlardan yalnız birini günümüzde yerine getirmekle yükümlüdürler.Bu da sabahları Tanrı ‘ya sundukları  Tamid korbanı ‘nın bitiminde, ellerini    yukarıya  doğru  kaldırarak  halkı  kutsadıkları  Birkat  Kohanim  duasıdır.Bar-Mitsva yapmış en az bir minyan (10) kişi eşliğinde yaptığımız sabah tefilasında, tekrar edilen “Amida “ duasının sonunda (behazara) Kohen ‘ler ellerini yıkayıp, ayakkablarını  çıkardıktan sonra, ( Sefer Tora ‘ların saklandığı Aron a-Kodeş ‘in önü ) Duhan ‘a çıkar, Tallet ‘leri ile yüzlerini kapatıp, ellerini yukarıya kaldırmak suretiyle, cemaatin tümüne (Tefilla ‘da olan ve olmayanlar dahil ) Beraha verirler.

İleriki yazılarımızda bunu hakkında açık bilgi vermeye çalışacağız.

                                      

                                                                                    TARİHİMİZDEN

                                                                             RABİ HAYİM NAHUM  - 1

Rabi Hayim Nahum 1873 yılında Manisa’da doğdu. Babası küçük bir memurdu. Genç yaşta büyükbabasıyla  Erets Yisrael’e   giderek İbranice ve Arapça lisanlarını öğrendi.  Ülkeye döndüğünde İstanbul’da İslam hukuku ve diplomasi konusunda eğitim almak olsa da ailesinin maddi durumunun elvermemesi sayesinde bu isteğini gerçekleştiremedi. Bunun üzerine  1891'de Alliance kurumuna başvurarak hukuk, teoloji ve diplomasi alanında eğitim görmek istediğini bildirdi. Bu isteği kabul edilen Nahum 1893-1897 arasında Paris Ruhani Okulu'nda öğrenim gördü. 1895'te Teoloji Yüksek Okulu'ndan; 1896'da ise yaşayan Doğu dillerinden edebi Arapça ve Farsça bölümlerinden diploma almayı başardı. Aynı yıllarda Paris'teki Yahudi okullarında ders verdi.  Kurmuş olduğu ilişkiler, İstanbul'a döndüğünde politik yaşamında büyük yararlar sağladı.

Nahum 1897'de İstanbul'a dönüşünde Ruhani Okulu'nda ders vermeye başladı. Aynı zamanda hahambaşılığın yönetiminde de görev aldı. Çalışmaları, Alliance tarafından desteklenen Nahum 1898'de Bulgaristan , 1902'de ise Roma başhahamlığına aday gösterildiyse de seçilemedi. 1908'de  görevinden istifa eden Moşe Levi'nin yerine hahambaşı seçilen Rabi Hayim Nahum bu görevini 1919'a kadar sürdürdü.

                                                                                       MİMAAYAN

                                                                                KAYNAKLARIMIZDAN

                                                                                      RavİsakAlaluf

Acaba tek başımıza bile sorumluluklarımızı yerine getirebilmemiz dünyaya ne kazandıracaktır? Dr. Twerski'ye göre bu sorunun cevabı aslında Avraam’da saklıdır. Avraam tek başına dünyada paganizm ve çok Tanrılı inançlarla mücadele etmiş ve insanları Tek Tanrılı kültüre yaklaştırmayı bilmiştir. Bunu da yaparken hiç bir zaman zor kullanmamış,  her zaman karşısındakine  olumlu ve saygılı bir şekilde yaklaşmayı esas edinmiştir. Midraş’ın verdiği bilgiyi birçoğumuz biliriz. Avraam’ın çadırı her taraftan açık olan bir çadırdır. Misafirlerini en iyi şekilde ağırlayan atamız onlara yiyecek ve içecek sunması ile ünlenmiştir. Teşekkür zamanı geldiğinde de “bu ikramlar benim değil, ancak Tanrı’nın bizlere bir hediyesidir” diyerek misafirlerini saygı dolu bir eğitimle Tek Tanrı’ya inanmaya yönlendirmiştir.

Hepimiz Avraam’ın izinden gitmekle mükellefiz. Saygı ve anlayış dolu bir yaklaşımla geniş kitleleri olumlu bir şekilde etkilemek ve onlara Tora’nın güzelliklerini öğretmek mümkün olacaktır.

                                                                                         HAFTANIN SÖZÜ

Yaradılış mucizelerini, onların mevcudiyetinin Tanrısal boyutunu, uzaktan size görünen loş bir görüntü olarak değil, içinde          yaşadığınız bir gerçek olarak görerek hayranlıkla seyredin. (Rav Kook)