Haftanın Peraşası BülteniYisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

   9 Şubat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:44

5:57

-----

Yeruşalayim

4:50

6:03

Tel Aviv

4:58

5:59

3 Adar

Tel Aviv

5:05

6:04

İstanbul

5:17

5:57

5768

İstanbul

5:26

6:06

T E R U M A

 Hatırlatmalar:

 

ü 21-22 Şubat Çarşamba-Perşembe: Purim Katan

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Şemot 25:1-27:19)

[www.chabad.org]

 

Yisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir: Altın, gümüş ve bakır; mavi, erguvani ve kırmızı yün; keten, tiftik, hayvan derileri, ağaç, zeytinyağı, baharat ve bazı değerli taşlar.Tanrı, Moşe'ye bunlarla "Benim Adıma bir Kutsal Mekan yapsınlar; böylece içlerinde barınacağım" (Şemot 25:8) der.

 

Moşe'ye, Sinay dağının tepesinde, Tanrı'nın barınacağı bu mekânın nasıl inşa edileceği hakkında, halk çölde yolculuk ederken kolayca sökülmesi, taşınması ve yeniden monte edilmesi için ayrıntılı talimatlar verilir.

 

Mişkan'ın iç odasında, sanatsallıkla işlenmiş bir perdenin arkasında, üzerinde On Emir'in hakkedildiği olduğu Tanıklık Levhaları'nı içeren sandık (Aron Aberit) bulunacaktır. Sandığın kapağının üzerinde, saf altından yapılmış, kanatlı iki melek figürü (Keruvim) yer alacaktır. Dış odasında yedi kollu Menora ile üzerine özel ekmeklerin yerleştirildiği Masa olacaktır.

 

Mişkan'ın üç duvarı, dik duran 48 kalasın birbirine eklenmesinden meydana gelecektir. Bu kalasların her biri altınla kaplanmış olup, gümüşten yapılmış bir çift temel yuvaya yerleştirilecektir. Tavan, üç kat örtüden oluşacaktır: [a] çok renkli yün ve ketenden işlenmiş goblenler; [b] tiftikten yapılmış bir örtü; (c) koç ve Tahaş derilerinden yapılmış ikinci bir örtü. Mişkan'ın ön cephesinde, beş direkle tutturulmuş, işlemeli bir perde olacaktır.

 

Mişkan ve onun ön tarafında bulunan bakırla kaplanmış Mizbeah'ın etrafı, keten perdelerle çevrelenecektir. Bu perdeler 60 tahta direk sayesinde ayakta duracak, direkler bakır kazıklarla desteklenecektir. Direklerin üzerinde gümüş çengeller ve süslemeler bulunacaktır.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

İmkânsızı İstemek

 

Birinden imkânsızı istemenin ne manası vardır? Bir insanın girişimde bulunup başarmamasından ne kazanılır? Çocuklarımızı yetiştirirken, her zaman gerçekçi olarak, sadece neler başarabileceklerini istemeye özen gösteririz. Aksi takdirde, onların başarısızlıklarını hazırlamış sayılırız. Yine de, bu haftaki peraşada Tanrı'nın bunun tam tersini yaptığını görmekteyiz.

 

Tanrı, Moşe'ye şöyle der: "Saf altından bir Menora yap. Bu Menora yekpare yapılacak..." (Şemot 25:31). Tanrı önce Moşe'ye "yap" demiş, sonra da Menora'nın "yapılacağını" belirtmiştir. Midraş bunu şöyle açıklar: İlk başta Moşe "Bir Menora" yapma emrini alır. Ama Moşe çok uğraşmasına rağmen, Tora'da tanımlanan özelliklere uygun bir sonuca varamaz. Sonunda, Tanrı ona altını ateşe atmasını söyler ve Menora kendiliğinden mucizevî bir şekilde ortaya çıkar.

 

Yaşamış en yüce insan olan Moşe'nin, Menora yapma emrini yerine getirmek için en büyük çabayı harcadığını, yeteneklerini sonuna kadar kullandığını kesin olarak varsayabiliriz. Ama işte, buna rağmen, bunu başaramamıştır. Dolayısıyla şu açıktır ki, istenen şekilde bir Menora'nın bir insan tarafından yapılması imkânsızdı. Eğer durum böyle ise, Tanrı başarısızlığın kesin olduğunu bilmesine rağmen, neden Moşe'ye bir Menora yapmasını emretmiştir? Neden Tanrı Bizzat bu Menora'yı en baştan itibaren mucizevî bir şekilde yapmamıştır?

 

Peraşanın başındaki ilginç bir ikilem benzer bir soruyu doğurur: Tora, Kutsal Sandığın, yani Aron Aberit'in iki yana yerleştirilmiş altın halkaların içinden geçirilen uzun tahta sırıklarla taşınmasını emreder. Bu sopalar hiçbir zaman çıkarılmayacaklardır (Şemot 25:15). Buna karşılık, Mişkan'daki başka özel eşyalar da benzer bir yöntemle taşınırken, onların sırıklarını çıkarma konusunda bir yasak yoktur. Aron Aberit'in sırıklarının hiçbir zaman yerlerinden çıkarılmaması neden bu kadar önemliydi? Üstelik Hahamlarımız Aron Aberit'in son derece ağır olup insanlar tarafından taşınmasının normal şartlarda mümkün olmadığını ve aslında Aron'un mucizevî bir şekilde kendiliğinden yolculuk ettiğini, dahası "onu taşıyanları da taşıdığını" kaydederler. Başka bir deyişle taşıma eylemi sadece bir hayaldi! Gerçek anlamda, Aron Aberit'i taşıyanların, söz konusu taşımaya hiçbir katkıları yoktu; ama buna rağmen, taşıyıcıların sırıkları yerlerinde muhafaza etmeleri özel olarak vurgulanmıştır. Bunun nedeni nedir?

 

Otoritelere göre, burada önemli bir ders öğretilmektedir. Dünyadaki her insan elinden gelenin en iyisini yapmakla yükümlüdür. Yardımseverliği örnek olarak verirsek, ailesini, ondan daha talihsiz insanları, Tora ve yardım kuruluşlarını desteklemek zorundadır. Buna "İştadlut - Gayret" adı verilir. Her şeyin sonunda dünyayı ve içinde olup biten her şeyi aslında Tanrı'nın denetlediğini bilmemize rağmen, "Her şey Tanrı'ya bağlı olduğuna göre, neden uğraşayım ki?" dememeliyiz. Tanrı, bütün insanların, sanki her şey onlara bağlıymış gibi, sonuna kadar yeteneklerini kullanmalarını ister ve ancak o zaman onların çabalarını ödüllendirir.

 

Evet; Aron Aberit kendini taşıyordu ve sırıklar da işte "tam olarak bu nedenle" hiçbir zaman yerlerinden çıkarılmamalıydı. Tanrı bizim "nasılsa bir şey fark etmiyor" diye tüm gayreti bir kenara bırakmamızı istememiştir. Her zaman taşımaya hazır durumda bulunan sırıklar, ne olursa olsun, size elinizden gelenin en iyisini yapmaya mecbur olduğunuzu hatırlatmak için oradadırlar.

 

Tanrı yine aynı neden yüzünden, bunun imkânsız olduğunu bilmesine rağmen, Moşe'ye Menora'yı yapma emrini vermiştir. Burada da benzer bir ders verilmektedir. Kişi, çabalarının başarı ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağına bakmaksızın, yapabileceğinin en iyisini denemek zorundadır. Moşe, sonunda bir Menora yapmak için sonuçta bir mucize şart olmasına rağmen, harcadığı "çabalar" için ödüllendirilmiştir.

 

İşte modern bakışın Tora'yla çeliştiği noktalardan biri de budur. Çağımızda her şey başarıyla değerlendirilir. Sonuç varsa, her şey iyidir; yoksa her şey boşunadır. Bir madalya töreninde altın madalyayı alan ne kadar mutluysa, gümüş madalyayı alan da o kadar mutsuzdur - oysa yolda kaç aşamayı geçmiştir! Ama işte, modern bakışla "en iyi" değilseniz, isminiz pek okunmaz. Tanrı ise samimi çabayı ödüllendirir. Zira "Rahamana Liba Bae - Merhametli [Tanrı], Kalbi İster"; ve kalbin gerçek ifadesi, Tora öğrenimi ve uygulamasında içten ve aktif bir gayret göstermektir.

 

Kendi hayatlarımızda, ister özel hayatımızda, ister iş yerinde veya cemaate karşı olan zorunluluklarımızda olsun, biz de bazen bizi bekleyen yıldırıcı görevlerden bunalırız. Başarıya nasıl ulaşacağımızı bazen göremeyebiliriz. Bu nedenle, cesaretimiz kırılır ve moralimiz bozulur. Altın Menora ve Aron Aberit'in verdikleri bu dersi kullanalım. Varlığın daha derin gerçeklerini, başarı ve başarısızlığın hiçbir zaman bizim elimizde olmadığını, tek yapabileceğimizin denemek ve gayret etmek olduğunu düşünelim. Ve Tanrı'nın içten çabalarımıza iyi gözle bakmasını ve bir mucize gerekirse bile, çabalarımızı başarı ile mübarek kılması için dua edelim.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

Süpermarkette alışveriş yapan bir adam rafların birinde bir meşrubat şişesinin içinde bir böceğin kıvrıldığını fark etti. Şişeyi aldı, kasada parasını ödedi ve üretici firmanın bunu iki karton içecekle telafi edeceğini umarak üretici firmaya bir mektup yazdı. Mektubu yollamadan önce tereddüde düştü.  Acaba firmadan bu şekilde çıkar sağlaması doğru mu diye düşündü.

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Vermek Ve Almak

 

Teruma peraşasının başında Tanrı Moşe'ye, Mişkan'ın inşasında Bene-Yisrael'in bağışta bulunmasını emreder. Kullandığı ifade "Veyikhu Li Teruma - Benim İçin Bir Bağış Alsınlar" şeklindedir. Birçok otorite, bağış için özellikle "almak" fiilinin kullanılmasındaki bariz tuhaflığa dikkati çeker. Bağış yapan kişi, "almak"tan ziyade "verir". O zaman pasuk "Veyitnu Li Teruma - Benim için Bir Bağış Versinler" şeklinde olmalı değil miydi?

 

Otoritelerin cevaplandırdıkları üzere, yardım kuruluşlarına bağış yapan bir kişi esasında "vermekte" değil, "almaktadır". Kişinin sahip olduğu her şey, esasında ona bu varlıkları emanet eden Tanrı'ya aittir. O halde, bağış yapmak sadece fonları esas sahiplerine, muhtaçlara, yardım ve Tora kuruluşlarına aktarmak anlamına gelir. Ve kişi bunu yaptığı zaman, Tanrı'dan büyük bir ödül kazanır. Bu nedenle, yardım bağışlarından "alsınlar" fiili ile söz etmek gayet uygundur; çünkü esasında veren, almaktadır.

 

Düzenli olarak yardım kuruluşlarına çok büyük miktarlarda para bağışlayan, ama yine de çok zengin olmaya devam eden ve hatta zamanla daha da zengin olan bir kişinin öyküsü anlatılır. İnsanlar ona, bu kadar büyük paralar bağışlayarak nasıl hala daha da zenginleştiğini sormaya başlarlar. O da durumu şöyle açıklar: Yardım kuruluşlarına kürekle dağıttığı para miktarının aynısını, Tanrı da ona kürekle gönderiyordu. Tek fark, Tanrı'nın çok daha fazlasını küreklemesiydi!

 

Talmud bize şunu öğretir: "Melah Mamon Haser - Parayı Tuzlayarak Azalt". Buzdolabı icat edilmeden önce, insanlar eti, üstüne büyük miktarda tuz dökerek muhafaza ederlerdi. Bu da, etin bütün suyunu akıtırdı. Bu şekilde etin boyunda bir küçülme olmasına rağmen, onu muhafaza etmek için bu işlem gerekliydi. Etin tüm ağırlığını ve hacmini muhafaza etmesi için onu tuzlamaya yanaşmayan kişi, sonunda çürüyeceği için bütün eti kaybedecekti. Talmud burada paranın da aynı şekilde "muhafaza" edildiğini öğretir. Eğer kişi parasını muhafaza etmek için onu "tuzlamaya" hazırsa, yani onun bir kısmını yardım olarak verirse, parasını koruyabilecektir. Aksi takdirde, zenginliği, tuzlanmamış bir et parçası gibi çürüyecek ve kaybolacaktır.

 

İngilizce dilinde bir deyim vardır: "Acıtana kadar ver." Yahudilik böyle bir kavramı kabul etmez. Tora der ki, kişi daha çok bağış yaptıkça, cömertliğin yararlarını daha çok anlar ve böylece daha çok tatmin bulur. Devarim kitabında (15:10) bize şunlar söylenir: "Naton Titen Lo Velo Yera Levaveha Betiteha Lo - Ona Mutlaka Ver ve Verdiğin Zaman Yüreğin Hüzünlenmeyecek". Başta bencil insanın içgüdüsünü yenmesinin zor olduğunu bilmemize rağmen, Tora, kişi başkalarına vermeye bir kere alıştığı zaman, verdiği zaman yüreğinin artık hüzünlenmeyeceğine söz verir. Kişi verdiği ve vermeye devam ettiği zaman, bu onu "acıtmaz".  Aksine, daha çok bağışladıkça daha çok sevinir ve mutlu olur.

 

Baron Rothschild'e bir keresinde değeri sorulmuş, "Yaptığım yardımlar" cevabını vermişti. Yardım bağışlarının tek güvenilir "değerler", hiçbir zaman elinden alınamayacak ve gerçekten sahip olduğu şeyler olduklarını açıklamıştır. İş girişimleri her an çökebilirdi, hisse senetleri değerlerini kaybedebilirlerdi ve taşınmaz mülküne istimlâk yetkisi ile devlet tarafından el konulabilirdi. Tek kalıcı değerleri bağışları ve iyi işleriydi, hiç kimse hiçbir koşulda onları ondan alamazlardı.

 

Gerçekten de, bağışlar "verilmez", "alınır". Daha çok verdikçe, ne kadar çok aldığımız sonuçta bize gösterilecek ve daha çok vermeye devam etmek isteyeceğiz.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Yisrael [=ne Koen ne de Levi olan] bir erkeğin, yine Yisrael olan karısının doğurduğu [ve annesinin ilk çocuğu olan] oğlunu [=behor] beş gümüş şekel karşılığında "kurtarması", Tora'nın "yap" şeklindeki emirlerinden biridir. Pasukta söylendiği gibi: "Ancak insanın behorunu mutlaka kurtarmalısın" (Bamidbar 18:15).

 

Uygulama: Bu mitsva Pidyon Aben olarak adlandırılır. Behor oğlu kurtarma yükümlülüğü sadece hem annesi hem de babası Yisrael olan ve annesinin ilk çocuğu olan behorlar için geçerlidir. Beş şekel, yaklaşık olarak 100 gram saf gümüşe eşittir. Pidyon doğrudan gümüşle ya da onun parasal karşılığıyla yapılabilir. Ancak Pidyon için kâğıt para kullanmamak geleneksel hale gelmiştir, zira kâğıt olarak kendilerine ait bir değeri yoktur ve değerleri sadece toplumsal anlaşma nedeniyledir. Bu nedenle bazı otoriteler onları satış belgeleri ile bir tutarlar - ki Pidyon bunlarla yapılamaz. Sonuç olarak Pidyon için en iyi yol, her biri 20 gram gümüşe denk olan beş madeni para kullanmaktır. Pidyon işlemini bir Koen yapar ve bu para ona verilir.

 

Pidyon bebeğin otuz günü tamamlanmasından sonra, yani otuz birinci günde yapılır. Pidyon sadece normal doğumla doğan behorlar için yükümlülüktür; ama sezaryen doğum olmuşsa Pidyon'dan muaftır. Pidyon sadece "rahim açan", yani rahimden ilk çıkan behorlar içindir; dolayısıyla ilk çocuktan önce anne düşük yapmışsa, sonra doğan çocuk Pidyon'dan muaftır. Yine de bu konuda bazı alt ayrıntılar vardır bu nedenle bir kadın düşük yapmışsa, Pidyon yükümlülüğünü kesinleştirmek üzere bir Haham'a başvurmak gerekir.

 

Pidyon'u gerektiren behorlar, annenin ilk çocuğu olanlardır. Annesinin ilk çocuğu olan bir behor, babasının ilk çocuğu değilse bile Pidyon'la kurtarılmayı gerektirir.

 

Maase: İzmir'in Yahudiler'in yoğun olduğu kesiminde şu olay anlatılırdı. Bir adam ölüm döşeğinde yatmaktaydı. Doktorlar artık onun hayatından ümidi kestikten sonra, adamın ailesi, çağının önde gelen otoritesi olan Tsadik Rabi Hayim Palaçi'ye başvurarak hasta için dua etmesini rica ettiler. Rabi Hayim Palaçi, adamın hastalığını duyduğunda acele edip onun evine gitti ve yatağının yanında dururken düşüncelere daldı. Bir süre sonra düşüncelerinden silkindi ve aile fertlerine hastanın behor olup olmadığını sordu. Olumlu cevap alınca, gerektiği şekilde Pidyon yapılıp yapılmadığını sordu. Kısa bir araştırmadan sonra gerçekten de bebekken Pidyon Aben töreninde bir sorun olduğu ortaya çıktı. Rabi Hayim, öğrencilerinden köklü bir aileye mensup bir Koen'i çağırttı ve hastaya kendisini tekrar kurtarması talimatını verdi. Rabi Hayim Palaçi, yazılarında bu hastanın yirmi yıl kadar daha yaşadığını kaydeder.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Bir yandan bunu şirkete bildirerek, bir kamu hizmeti yapmış olacaktır. Böylece üretiminde daha dikkatli olunmasına neden olacaktır. Ama kendisi için bedava içecekler kazanma arzusu yerine, tek amacı bu olmalıdır.

 

Böceği bulan adama bir Haham'ın verdiği tavsiye, halkın yararlanması için o mektubu şirkete göndermek, ama tazminat olarak aldığı şişeleri bir yardım kuruluşuna bağışlamaktır. Böylece, amacının gerçekten başkalarının yararı olduğu ve kişisel çıkar elde etme amacını taşımadığı kanıtlanmış olacaktır.

 

Bu tavsiyenin, şişeyi, sırf şirkete kusurunu bildirmek amacı ile almış olan bir kişi göz önünde bulundurularak verildiği vurgulanmalıdır. Öte yandan eğer bir kişi kuşkulanmadan bir ürün alır ve onu sonradan kusurlu bulursa, şirketin ona vereceği her türlü tazminata şahsen hakkı olacaktır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Meyve ve Şeakol Berahaları Kuralları

1.             Bir yere davetli olan bir kimseye bir meyve verildiği zaman uygun berahayı söyler. Daha sonra aynı berahayı gerektiren başka meyveler getirilirse, baştaki berahayı "ev sahibi daha getirebilir" niyetiyle söylediği için tekrar beraha söylemez.

2.             Meyveleri yenen ağaçların meyvelerine, çiğ veya pişmiş olsalar bile Aets berahası söylenir.

3.             Leblebiye Aadama berahası ve belli bir miktar (Kazayit) yendikten sonra da Bore Nefaşot berahası söylenir.

    Badem şekerine Şeakol söylenir. Fakat en iyisi, şekeri ikiye ayırarak bademe bakıp Aets berahası söylemektir.

4.             Bir meyve piştiğinde ya da kızartıldığında şekli değişmiyorsa, yenmeden önce o meyvenin berahası söylenir. Fakat eriyip de şekli [örneğin marmelât gibi] değişmişse Şeakol berahası söylenir.

Haftanın Sözü

[Elie Wiesel]

 

Adaletsizliği engellemekte güçsüz olduğumuz zamanlar olabilir, ancak ona itiraz etmekten kaçındığımız zamanlar hiç olmamalıdır.

 

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.