Haftanın Peraşası BülteniTanrı,Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takipeden yedinci "Şabat" yılı)kanunlarını verir...


Bu Hafta İçin Saatler

20 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5779

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:59

20:16

-----

Yeruşalayim

19:03

20:21

Tel Aviv

19:16

20:18

25 MAYIS

Tel Aviv

19:20

20:23

İstanbul

20:08

20:52

2019

İstanbul

20:14

20:57

İzmir

20:03

20:53

İzmir

20:08

20:59

BEAR-בהר



PeraşaÖzetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra25:1-26:2)

 


Bear:
Tanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'yeŞemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir.Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bearperaşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekarlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.


ZAHOR ET YOM AŞABAT – ŞABAT GÜNÜNÜ HATIRLA

 


Birkat Amazon söylerken başka şeylerle ilgilenmemek gerekir. Kaş, göz ve parmaklarla işaret yapılmamalıdır. Amida ile Birkat Amazo arasında bu konuda fark yoktur. Kişi dikkatli ve saygılı olmalı, ağzından berahaları çıkarırken özen göstermelidir. Birkat Amazon öncesinde bıçaklar masadan kaldırılır veya üstleri örtülür. Şabat ve Yom Tov günlerinde bu zorunluluk yoktur. Yemek yedikten sonra Birkat Amazon söylemeden bulunduğu yerden ayrılan kişi berahayı söylemek için bulunduğu yere dönmelidir. Buna imkan yoksa artık olduğu yerde berahayı söyleyebilir.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Kardeş sıkıntılı günde belli olur. (Mişle 17/17)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
AİLESİNE GERİ DÖNMEK

 


“Vekidaştem et şenat ahamişim şana ukratem deror baarets lehol yoşevea. Yovel i tiye lahem veşavtem iş el ahuzato veiş el mişpahto taşuvu. – ellinci yılı kutsayacak ve orada bütün yaşayanlar özgürlük ilan edeceksiniz. Bu sizin için yovel senesi olacak her kişi kendi mirasının yerine ve her biri kendi ailesine geri dönecektir. (Vayikra 25/10)

Yovel senesi hem çok hareketli hem de çok karmaşık bir sosyal olay olarak karşımıza çıkar. Son kırk dokuz senede satılmış olan her şey asıl sahiplerine geri döner. Tarlalar boşluğa terk edilir. Oradaki her şey genel özellik taşımaya başlar. “Herkese özgürlük ilan edin” demektedir Tora ama eklemektedir. “Herkes kendi ailesine geri dönecektir.”

Altmışlı yıllarda da karmaşık bir sosyal olay karşımıza çıkmaya başlamıştır. Adı özgürlük olan ama kimselere özgürlüğün ne olduğunu bile anlatmayan karma karışık olaylar zinciri birbirini izlemeye başlamıştır. Çocuklar ailelerini terk etmişler ve yalnız yaşamaya başlamışlardır. O yıllarda acele ile gerçekleşen evlilikler genellikle boşanma ile sonuçlanmış. Halka özgürlük vaat edenler onları olumsuz düşünceleri ile zehirlemeye başlamışlardır. Özgürlük adı altında evlerini terk eden gençler disiplinli ve düzgün aile yaşamlarını terk etmeye başlamışlardır. Anne ve babaların hükmü kalmamış, saygısız bir nesil yetişmeye başlamıştır.

Bu olaylardan bir süre sonra bu zehirlemenin sonuçları toplumlara yansımaya başladı. “Özgürleşen” gençler kendilerini bir çıkmazda buldukça bazı kötü alışkanlıkların ve ilaç bağımlılığının pençesinde bulmaya başladılar. Altmışlı yılların mirası daha sonraki yıllarda son derece kötü bir nesil olarak yaşamımıza yansıdı. Suç unsurları ve suçluluk oranları inanılmaz derecede arttı. Kısacası bu özgürleşmenin bedeli toplum için son derece ağır oldu.

Yovel senesindeki karmaşa ve özgürlük son derece farklıdır. Bazı değerlerin el değiştirdiği ve karmaşık sosyal olayların olduğu bir gerçektir ama “herkes kendi ailesine” dönüş yapmaktadır. Aile kavramı gerçek bir sosyal birim olarak varlığını hem korumakta hem de güçlendirmektedir. Anne ve babalar saygı görmekte, sözleri dinlenmekte kısacası gerçek aile yaşamı bir kez daha gözler önüne serilmektedir.

Büyük ebeveynler sahip oldukları tecrübeyi aktarmakta, musar ve bilgilerini paylaşmaktadır. Aile yaşamı ile beraber etik değerler ve sorumluluklar gelişmekte ve güçlenmektedir. Altmışlı yılların “özgürleşme” hareketinin olumsuz sonuçlarının hiçbiri yovel dönüşümünde yaşanmamaktadır. Çünkü aile kavramı ve birlikteliği Tora’nın emrettiği bir şekilde koruma altındadır.

On emir iki taş tablete kazınmıştır. Tora onlar için “harut al aluhot – tabletlere kazınmış” ifadesini kullanırken Talmud Pirke Avot’ta harut yani kazınmış sözcüğünü “herut – özgürlük” olarak da okuyabileceğimizi ifade etmektedir. İşte gerçek özgürleşme de buradan geçmektedir. Tanrı’ya iman, anne baba saygısı, Şabat, sosyal ve dini değerler korunup güçlendirildikçe gerçek anlamda özgürleşme de sağlanacaktır.

Birçok kişi Yirat şamayim’e sahip olmanın korkulu ve stresli bir yaşam sürmeye neden olduğunu düşünür. Hata yapmaktan korkan sürekli stres ve kuşku içinde yaşayan kişi hayatın güzel yönlerini keşfedemez ve anlayamaz. Raşi’nin verdiği açıklama ışığında Tanrı korkusuna sahip olan kişi hayatını daha doğru bir biçimde yaşar. Bu korku bildiğimiz endişe veren korkudan farklıdır. Bu duygu insanın etik anlamda kendisini geliştirmesine, özellikle başkalarına karşı davranışlarını iyileştirmesine neden olur. Bu duyguya sahip kişi başkalarını utandırmamak için dikkatli olur. Gerçek mutluluğun nerede olduğunu bilir ve ona göre davranır. Pirke Avot böyle kişiler için hem insanların hem de Tanrı’nın sevdiği kişiler ifadesine yer verir. Bu kişiler gerçek mutluluğu bulmak için çaba gösterirler. Hem Tanrı’ya hem de insanlara karşı olan mitsvalarda hassas davranırlar. İşte Teilim daha birinci mizmorunda bu kişiler için suyun yanında dikilmiş bir ağaç ifadesini kullanır. O ağaç ki her zaman yaprakları taze ve yeşildir. Gölgesinden insanlar faydalanır. O insanlar ki her zaman ölçülü, dürüst ve iyi niyetlidir. Onların davranışları ve sözleri yaşamı daha da güzelleştirir.

Rabi Dr. Twerski “Ailesine geri dönecektir” ve özgür olacaktır cümlesini yorumlarken adeta izlenmesi gereken yolu da bizlere işaret etmektedir. . Gerçek özgürlük, sağlam ve Tora’ya bağlı bir aile yaşamının tesisi ile mümkün olabilecektir.

DİVRE TORA
Rav Selim Eskenazi

 

“Ki li Bene Yisrael, Avadim, Avaday Em, aşer otseti otam meErets Mitsrayim” (Vayikra 25:55)

Yahudilikte anlaşılması güç olan, kendi içinde çelişir gibi gözüken Kölelik ve Özgürlük konseptlerini anlamaya çalışalım.

Aş-em Yit-barah bizlere şöyle demektedir: Sizleri Mısır’dan Paro’nun Köleleri olmaktan kurtardım. Ama sizler hala kölesiniz, Benim Kölelerimsiniz.

Bir diğer taraftan, Pesah Agadası’nda söylediğimiz gibi, Aş-em bizleri esaretten, özgürlüğe çıkardı. Yahudi, Özgür müdür yoksa Esir/Köle midir?

İnsanın arzusu; doğası gereği, bir ucundan diğer ucuna kadar dünyanın her bir noktasında bulunmaktır. Günümüz teknolojisinde bunu anlamak hiç de zor değildir. İnsan, yalnızca dünyanın dört bir tarafında olup bitenden haberdar olmakla kalmayıp, canlı olarak tüm dünyayı izleyebilmektedir. Bir gün bile gazete okumazsa, kendisini hapsedilmiş gibi hisseder…

Bir çocuk yaşadığı dört duvar içerisinde oturmayı sevmez, devamlı olarak zıplar atlar, fakat arabaya bindiği zaman oturmakta bir problem çekmez, hatta keyifle oturur, çünkü arabanın camından bakmaya başlayınca yepyeni bir dünyayı keşfeder. Keşfetme arzusu, yaratılıştaki doğasından gelmektedir.

Paro’nun kölesi olmak, insanın doğasına karşı gelir. Köle olmak demek en basit ifadesiyle, gece gündüz hiç ara vermeden, sahibinin sözünü yerine getirmek için canla başla çalışmak demektir. Hiç kimse başka bir kişi için bunu yapmak istemez. Bu şekilde yaşayacaksa, tüm yaptıklarını kendi çıkarları doğrultusunda yapmayı yani özgür olmayı tercih eder.

Tanrı’nın kölesi olmak, Yahudi’nin doğasının ta kendisidir. Onun doğasında da tüm dünyayı keşfetme arzusu bulunmaktadır. Fakat Yahudi’nin dünyası bambaşka bir dünyadır. Yahudi’nin dünyası, Tanrı’nın emirlerini en ince detayına kadar yerine getirme, bunun yapılabilinir kılınması için bu emirleri derinlemesine yerine getirmek için canla başla çalışmaktan oluşmaktadır.

Hapishaneden çıkan bir kişiye şöyle dendiğini düşünelim: Artık özgürsün istediğini yapabilirsin, fakat aya çıkman yasak… Bunu duyan kişi, benim ayda ne işim olur, ben dünyada yaşıyorum ve tamamen özgürüm der. Doğrudur ki kişinin aya çıkması şiddetle o kişiye yasaklanmıştır. Fakat bu onun özgürlüğünü kısıtlamaz.

Aş-em de Yahudi’ye bunu söylemektedir. Mitsvalarımı yerine getirip iyi bir karaktere sahip olup Tora öğrenmenize izin veriyorum. Fakat fiziksel dünyanın arzularının arkasından gidip günahlar işlemenizi yasaklıyorum. Yasak olan şey, aslında aya gitme yasağıdır. Bir taraftan tamamen özgürsünüz, diğer taraftan benim sözüme itaat eden kölelersiniz…

Tora’nın mitsvaları insanın hayatını kısıtlıyor, Şabat’a bakmak çok zor, kendimi hapsedilmiş gibi hissediyorum, kaşeruta bakmak çok zor, hiçbir yerde yemek yiyemiyorum, diyen bir kişi, Tanrı’nın Kölesi olduğunun farkında olmadığı için, aya gitme yasağından dolayı sıkıntı çekmektedir.

Tanrı’nın Kölesi olan kişi, ruhaniyet yolunda ilerlerken, ilerleme kaydetmesi engellendiği zaman, büyük bir sıkıntı çekmektedir, kendisini hapsedilmiş gibi hissetmektedir. Bir diğer taraftan, Şabat’ta yapılması yasak olan şeyleri, ruhaniyet konusunda ilerleyebilmesini mümkün kılan hediyeler gibi görmektedir.

Aş-em, sonsuz olduğu gibi O’nun Emirleri de Sonsuzdur. Özgürlük, O’nun Emirleri’ni yerine getirmenin tanımıdır. Bu emirleri yerine getirmek ve Tora’yı derinlemesine öğrenmek, insanın tüm dünyada bulunabilme arzusunun fiile geçeceği sahalardır.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


“Altıncı yılda bereketimi size yoğunlaştıracağım ve [toprak] üç yıla [yetecek kadar] mahsul üretecek.” Vayikra 25:21

Midraş’ta Şemita yılında (yedinci yıl) toprağını sürmeyen bir kişinin güçlü bir savaşçı olduğu yazılıdır. Tanrı böyle bir kişiye ürününün bereketli olması için berahalar verir: Altıncı yılda bu kişinin toprağından üç yıla yetecek kadar ürün çıkar - altıncı, yedinci ve sekizinci yıl için. Eğer ailesine ve kendisine yetecek kadar yemeği zaten varsa, böyle bir kişiye neden güçlü bir savaşçı denir?

Moşe takım elbiseleri denemek için bir mağazaya girer, ancak bütün takım elbiseler bütçesi olan 1000 TL’nin üstündedir. Ayrıca, sevdiği bir takım da bulamaz, bu yüzden de kapının yolunu tutar. Tam çıkarken bir satış personeli şöyle der, “Hey! Bir dakika bekle! Senin için mükemmel bir şey bulacağız!” Moşe’nin daha önceden denediği bir takım getirir, ancak Moşe yine de dener. Satış personel Moşe’ye bakar ve şöyle der, “Bu takım üstünde gerçekten çok iyi gözüküyor. Üstüne cuk oturdu!”

Moşe aynanın başına geçer ve düşünmeye başlar, “İki dakika önce beğenmemiştim, ama şimdi hiç te fena gözükmüyor.” satış personeline fiyatı sorar. Satış personeli şöyle söyler, “ 1300 TL.” kısa bir duraksamadan sonra şunu da ekler, “ Bak, bu takım en iyi malzemelerden yapılma ve bunu başka bir yerde bulamazsın…” Beş dakika sonra Moşe mağazadan güle oynaya tüm şehirdeki en iyi takımı aldığını düşünerek çıkar… Satışı yapan kişinin sadece satış yapmaya çalıştığını bilmemize rağmen, onların sözlerine çabuk ikna oluruz.

Altıncı yıl, birisinin toprağından normalin üç katı kadar ürün çıktığında, Yetser Ara kapısını çalar ve şöyle der, “Çok iyi bir tarlan var. Bir yılda normalin üç katı kadar ürün çıktı toprağından. Seneye de toprağını işlersen yine üç katı kadar ürün çıkacaktır! Zengin olacağını bil! Bir sene boyunca toprağını işlemeyi bırakmak aptallık olacaktır!” O kişi içinden biliyordur ki toprağının fazlasıyla ürün vermesinin sebebi Tora’dan gelen sözdür, ancak Yetser Ara çok ikna edici görünüyordur. Böyle bir meydan okumaya göğüs geren bir kişi gerçekten de güçlü bir savaşçıdır!
İnsanlar çevresindekilerden ve etraf baskısından kolaylıkla etkilenirler. Düşüncelerimiz her an değişir. Güçlü kişi inandıklarına bağlı olan kişidir: her zaman doğru bildiğini yapar ve başkalarının görüşlerine ve inançlarına göre gitmez. Başkaları tarafından etkilenmezler!

 

AMEN
(PELE YOETS’TEN DERLEMELER)

 

Bazı cemaatlerde Amida hem sessiz hem de tekrarlı (behazara) söylemek yerine ilk üç berahanın sesli okunup diğerlerinin sessiz okunması geleneği vardır. Pele Yoets bu geleneğin doğru olmadığı inancındadır. Çünkü birçok kişinin defalarca “amen” söyleme ihtimalini sıfıra indirmektedir. Onun için hazanın hem sessiz hem de tekrar Amida yapması konusunda hassas olması gerekir. Ancak yanıt verecek ve buna konsantre olacak kişi yoksa veya akşam Minha dualarında zamanı geçirme ihtimal varsa bu uygulanabilir. Ancak mümkün olduğu kadar uygulanmaması tercih edilmelidir. Böyle durumlarda hazan bütün Amida’yı sesli okumalı cemaat da onunla birlikte kelime kelime söylemelidir.