Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

28 TEVET

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:30

17:44

-----

Yeruşalayim

16:36

17:50

Tel Aviv

16:45

17:45

25 OCAK

Tel Aviv

16:52

17:51

İstanbul

17:57

18:38

2020

İstanbul

18:05

18:47

İzmir

18:03

18:54

İzmir

18:11

19:02

VAERA- וארא


27 OCAK 2020 PAZARTESİ ROŞ HODEŞ ŞEVAT

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Şemot6:2-9:35)

 


Tanrı, Moşe ile temasa geçer. "Dört kurtuluş sözü" ile Bene-Yisrael'i Mısır'ın yükü altından çıkaracağına ve Mısırlılar'ın köleleştirici işlerinden serbest kılacağına, büyük bir güç gösterisi ve sert yargılar eşliğinde Yahudiler'i özgürlüğe kavuşturacağına ve Sinay dağında onları Kendisi'ne Halk olarak alacağına söz verir. Bunun ertesinde Tanrı, Bene-Yisrael'i, Avraam, Yitshak ve Yaakov'a söz vermiş olduğu Ülke'ye getirip burayı onlara ebedi bir miras olarak vereceğini bildirir.

Moşe ve Aaron tekrar tekrar Paro'nun huzuruna çıkıp, Tanrı adına "Halkımı salıver ki Bana ibadet edebilsinler" talebinde bulunurlar. Fakat Paro da tekrar tekrar reddeder. Aaron'un asası bir yılana döner ve Mısırlı büyücülerin sihir asalarını yutar. Tanrı bunun ertesinde Mısırlılar'a bir dizi bela gönderir.

Nil'in suları kana dönüşür, ülkeyi kurbağalar istila eder, insan ve hayvanlar bitlerin saldırısına uğrar. Vahşi hayvan sürüleri şehirlere doluşur, bir salgın hastalık evcil hayvanları telef eder, Mısırlılar'ın vücutları, acı veren çıbanlarla kaplanır. Yedinci belada göklerden buz ve ateşin bir arada bulunduğu yıkıcı bir dolu yağar. Buna karşın Paro'nun inadı sürer ve Tanrı'nın daha önce Moşe'ye bildirmiş olduğu üzere, Bene-Yisrael'i salıvermeyi reddeder.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Birhot Aşahar

Sabah kalkıp ellerimizi Netila yaptıktan sonra ihtiyaçlarımızı gideririz. Daha sonra bir beraha zincirini okumaya başlarız. Bu zincire Birhot Aşahar denir. Bu berahalar ve sonundaki Tora berahası okunmadan Tora öğrenmek mümkün değildir. Berahalar içinde birçok yaptığı için Tanrı övülür. Çıplakları giydiren, körlerin gözünü açan, tutsakları kurtaran, düşkünleri kaldıran gibi. Berahalar üç tane “yei ratson” dediğimiz Tanrı’dan isteklerle devam eder. Sefertora berahasının boşa gitmemesi için de Birkat Kohanim ile ilgili Tora parçası okunur ve Birhot Aşahar tamamlanır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
DUALARI KALBİMİZLE ISITMAK

 

Giriş: Geçen haftaki peraşada olduğu gibi bu peraşada da Moşe lider olmak istemediğini Tanrı’ya iletir. Bunun için de konuşma konusunda özürlü olduğunu ifade eder. “En ani aral sefatayim veeh yişma elay Paro – ben konuşma özürlü biriyim ve Paro beni nasıl dinleyecektir?” RaMBaN burada ilginç bir soruyu gündeme getirir. Neden Moşe bu arızasının düzelmesi için Tanrı’ya dua etmemektedir? RaMBaN bunun cevabını da kendisi verir. Çünkü Moşe bu göreve gitmek istememektedir. Bu görev için yeterli olduğuna inanmamaktadır.

Moşe’nin Yetenekleri: Çok kısa da olsa Moşe’nin birkaç yeteneği üzerinde duralım. Targum Yonatan ben Uziel’e göre Moşe yanan çalıda ilk olarak “tanıdık” bir melekle karşılaşır. Bu melek göklerde “Sar Tora” olarak bilinen Moşe’nin öğretmeni olan melektir. O Moşe ki bir melek ile beraber Tora öğrenebilmektedir.

Firavunun sarayında firavun kapılar ardında bulunmaktadır. Her kapının girişinde vahşi hayvanlar girenlerin korkulu rüyası iken firavunun emniyetini sağlamaktadır. Midraş Moşe geçerken o hayvanların uslu birer kediciğe dönüştüğünü, firavunun karşısında Moşe’yi görünce bu kadar yolu nasıl geçtiğini anlamadığını ifade eder.

Her şeyi veren ve alan zaten Tanrı’dır. O halde Moşe’nin rahatsızlığını ortadan kaldırması elbette mümkün olabilirken Tanrı neden bunu yapmamıştır? Bunun cevabı aslında basittir. Moşe dua etmediği için Tanrı ondan bu arızayı bertaraf etmemiştir. Eğer Tanrı’dan bir şey istiyorsak onu elde etmenin yolu Tefila yapabilmektir.

İsimler: Moşe Tanrı’dan ilginç bir istekte bulunarak Bene Yisrael sorduğunda söylemek için İsmini öğrenmek ister. Onun bu ricasını RaMBaM farklı bir şekilde okur. Moşe Bene Yisrael’in kurtuluş zamanının geldiğini göstermek için bir kanıt ister. Tanrı ona bir kanıt vermez. Tanrı’yı çağırdıklarında onlarla olacağını belirten İsmini ifade eder. Tora “kerovim elenu behol korenu elav” derken Tanrı’nın her çağrıldığında cevap vermeye hazır olduğunu öğretir.

Gemara Masehet Berahot’da yakınındaki sinagoga gitmeyen bir kişi için “kötü komşu” ifadesini kullanır. Çünkü sinagogta ikamet eden Tanrı’nın varlığı vardır. Elbette insan olarak Şehina’yı ziyaret etmek gerekir. Duaların da sade ve hava ile konuşur gibi, otomatik, duygusuz bir şekilde yapılmaması gerekir. Gemara Masehet bava Metsia 85’de yer alan bir öykü bize bunun önemi hakkında bilgi vermektedir.

Bir öykü: Eliyau Anavi Rabi Yeuda Anasi’nin yeşivasına gitmeyi adet edinmiştir. Bir gün Roş Hodeş Tefilası yüzünden biraz gecikir. Rabi peygambere neden geciktiğini sorunca peygamber Mearat Amahpela’da Avraam, Yitshak ve Yaakov ile ayrı ayrı Roş Hodeş Tefila’sı yaptığını söyler. Rabi neden hepsiyle birlikte bunu yapmadın diye sorunca hepsi birlikte dua ederlerse Maşiah mutlaka gelir ve daha Maşiah’ın gelme zamanı değil cevabını alır. Rabi Yeuda Anasi bu dünyada yaşayan ve bunu başarabilecek kimse var mıdır sorusuna Rabi Hiya ve oğulları birlikte dua ederlerse Maşiah mutlaka gelir cevabını alır. Rabi ertesi gün genel oruç ilan eder ve Minha duasında Şaliah Tsibur olmaları için Rabi Hiya ve oğullarını çağırır. Rabi Hiya ortada iki oğlu iki yanında durup Tefila başlar. “Maşiv Aruah” sözünde güçlü bir rüzgar esmaya, “morid ageşem”de de yağmurlar yağmaya başlar. “Tehiyat Ametim” berahasına yaklaşırken yer yerinden oynamaya ve titremeye başlar. Göklerde bu sırrın kimin tarafından verildiği sorgulanır. Eliyau Anavi yukarıya çağrılır ve ceza alır. Daha “tehiyat ametim” berahasına erişmeden Eliyau bir ayı kılığında yeşivaya dalar ve herkes beraha söylenmeden orayı terk etmek zorunda kalır. Çünkü daha Maşiah’ın gelme zamanı değildir. Burada dikkat edilmesi gereken bir şeye bakalım. “Maşiv aruah umorid ageşem” bir istek değil bir övgüdür. Övgü olmasına rağmen kavana ile söylenince Tanrı onu yerine getirmektedir. Çünkü güçlü bir inanç ve kavana vardır. Bu örnek “neden Tefila’lara yanıt alamıyoruz” sorusuna cevap teşkil eder. Çünkü dualarımızda inanç eksikliği vardır. Tefila söylerken kimin karşısında durduğumuz sıklıkla aklımızdan çıkmaktadır. Tefilalar otomatik ve rutin bir hal almıştır. Sadece Tefila’ya hazırlanmak bile başlı başına bir süreçtir. Netilat yadayim olmadan, ellerde tuma varken Tefila işe yaramaz. Zemirot, Şema berahaları Şema duası okunmadan Tefila’da konsantrasyon eksik kalır. Tefila sırasında kişi Rabi Nahman de Breslev’in dediği gibi sadece yazılı olanı değil kalbinde olanları da kendi en iyi bildiği lisanda paylaşabilmelidir. Hafets Hayim elimizde tuttuğumuz Sidur’un bazen soğuk geldiğini onu kalbimizin sıcaklığı ile ısıtmamız gerektiğini söyler.

Hele hele Bene Yisrael bir amaç uğruna bir araya gelip de Tefila söylediğinde, Teilim okuduğunda kalben dua ettiğinde mucizeler oluşmaya başlar. Birçok Rabi, İsrael’in her savaşının aslında mucizelerden ibaret olduklarını ifade eder. Her konuda Tanrı’nın bizlere yardım ettiğini büyük tsadik ve tsadeketler’in Tanrı izni ile aşağıya gelerek yol gösterdiklerini Rabilerin öğretilerinde görmekteyiz. Özellikle Rahel İmenu çocuklarının galut dediğimiz diaspora ortamından kendi topraklarına gelebilmesi için büyük çaba göstermektedir. Yirmiyau peygamber bu çabayı ve Rahel’in aldığı cevabı kitabının otuz birinci bölümünde anlatmaktadır.

Duanın kudreti: Dualarda çok iyi bilinen bir cümle “ki ata şomea tefilat kol pe” demektedir. Tanrı her ağızdan çıkan Tefila’yı kabul etmeye hazırdır. Ancak nasıl ki anlamını bilmek, kimin karşısında durduğumuzu bilmek önemliyse dua eden ağzın temizliği de çok önemlidir. Mısır çıkışının nedenlerinden birini Midraş kullanılan temiz lisana bağlar. Bu yüzden kişi ağzından çıkan sözlerin kırıcı, incitici, küçük düşürücü olmamasına dikkat etmelidir. Bu sadece Tefila sırasında değil her zaman gereklidir. Eğer sözcükler ağzımızdan çıkıp Tefila’ya dönüşüyorsa bu sözcüklerin çıktığı ağzın da temiz olması gerekir. Bu konuda gidecek daha çok uzun bir yolumuzun olduğu bellidir ama bu yolu geçmek için de çaba göstermek gerekir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Borcunu ödeyemeyecek birine borç vermek zorunlu mudur?

Fakire ihtiyacı anında borç vermek Tora’nın “Yap” dediği emirlerden biridir. “İm kesef talve et ami et eani imah” pasuğu gereğince kişi borç verebilecek durumdaysa onu vermesi mecburi, hatta bir mitsvadır. Borç verme konusunda öncelikli olan ihtiyaç sahibi kişidir. Borç talep eden borcunu ödeyemeyecek gibi duruyorsa mutlaka bir teminat göstermelidir. Teminat da veremiyorsa borç verecek kişi böyle bir durumda vermeme hakkını kullanabilir.

 

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

 

Önümüzdeki hafta Şevat ayına girmiş olacağız. Şevat ayına girdiğimizde Tu Bişvat bayramı öğretisi gereği, manevi gelişmemiz adına önemli mesajlar içermektedir. 

Mişna’da,Tişri ayının 1. günü yılbaşı olarak saptandığı halde, Şevat ayının 15. günü de ağaçların yılbaşı olarak kabul edilir.

Doğanın bayramı adını tarihinden alır. İbranice’de “Tu” kelimesinin sayısal değeri 15 olup, Tu Bişvat Şevat ayının 15’i anlamını taşır. Bayramın bir adı da Roş-Aşana Lailanot. Fidan ve ağaçların yılbaşıdır.

Bu tarihin saptanmasının en önemli nedeni kutsal topraklara yağan en bereketli yağmurların 15 Şevat tarihine kadar sürmesidir. Bu tarihten sonra yağmurlar azalır, köklerden dallara su yürür, güneşli günler başlar, ağaçlar meyve ve çiçekler donanır. 

Büyük bilge Ari Akadoş ve Kabala üstadları

Tu- Bişvat gecesini bir bayram gecesi olarak kabul etmişlerdir. Beyaz örtüler üzerinde çeşitli meyveler, çiçekler ve mersin dalları “adas” ile bezenmiş sofraların etrafında oturup, dört kadeh beyaz ve kırmızı şarap içerek, Tora, Talmud ve Zoar bölümleri okurlardı. Fidanların ve ağaçların sağlıklı büyümeleri için özel dualar okurlardı. Rabi Hayim Vital “Ets Hayim – Hayat Ağacı” adlı kitabında bayram düzenini açıklar.  Dini konu ve bölümler okunduktan sonra Beraha söylenerek şarap içilir, akabinde Yisrael toprağına has olan buğday, arpa, zeytin, hurma, üzüm, incir ve nar gibi ürünler yendikten sonra bir kadeh kırmızı şarap içilir.

Mistik geleneklere göre Tu-Bişvat önemi çok büyük olan bir gündür. Tora bize, insanın arazinin ağaçları gibi olduğunu öğretir. (Devarim 20:19) Rabilerimiz, tabiat ile insan arasında büyük benzerlikler olduğunu vurgularlar.

İnsan; yaşayan bir ağaç, yaşam ağacıdır. İnsanın sahip olduğu bazı elementler ağaca benzer. Ağaç; üç temel özelliğin birleşimi ile oluşur. Bunlar; kök, gövde ve meyvelerdir.


KÖK: Toprağın altında saklıdır ve görünmez. Görünmemesine rağmen ağaç hayatını köklerden temin eder. Ne kadar sağlamsa hiçbir fırtına ve rüzgâr o ağacı kolay kolay yıkamaz. Kök dediğimiz bu organ, insanın sahip olduğu inanca eş değerdir. İnanç sayesinde kişi Yaradanına bağlanır. Hele bu kişide bilgelik, Tora ve mitsvotlar (Tora’da vurgulanan kurallar ve yaptığı sevaplar) varsa o kökler (inancın kendisi) bu özellikleri emerek sağlamlaşır. Büyük, temeli sağlam bir ağaç haline gelir. Bilinmesi gereken en önemli nokta, Tora ve mitsvottan önce Tanrı inancı ile bilginin güçlü ve sağlam olması gerektiğidir. Nasıl ki küçük bir ağacın güçlenmesi için köklerine ihtiyacı varsa, aynı şekilde insanların da inanca ihtiyacı vardır. İnanç olursa, o kökün sağlamlığı sayesinde ağaç büyüyebilir.

GÖVDE: Gözüken ve ağaca güzellik katan kısmıdır. Yaprakları ağaca renk katar. Ağacın gövdesi Tora umitsvot umaasim tovim. İnsanın yapacağı sevaplar, hareketler ve yardımseverlik demektir. Ağacın gövdesine eş değer olan bu elementler ne kadar çok yapılırsa, zamanla dallar gelişir ve yapraklar çoğalır, ağaca güzellik verir. Bazen biliyoruz ki bir mitsvanın içinde farklı farklı mitsvaların bize verdiği yansımaları vardır. Her bir mitsvanın da kendi içinde açılımları vardır.

Örneğin  Şema okurken 4 tane mitsva iç içedir. 

* Kabalat ol malhut şamayim -Tanrı’nın Tekliğini kabul etme;

* Zeher yetsiyat mitsrayim – Mısır çıkışını hatırlama  

* Limud Tora – Tora öğrenme mitsvası

* Uvşohbeha uvkumeha – Sabah ve akşam Şema’yı okuma mitsvası

Bunun gibi her yapılan mitsvanın içinde mitsvalar vardır. Bu yaprakların içinde yaprak açılımına benzer. Bu da görüntüde ağaca bir mükemmellik verir. Nasıl ki ağacın kökü gözükmez ama esastır, gözüken kısmı yapraklarıdır ve onu besleyen köküyse aynı şekilde insanın yaptığı hareketler yapraklar gibi kendini gösterir. Gözükmeyen kısmı kökü, inancı onu besler ve bu şekilde yapraklar mükemmelleşir. Ama bu ağacın yalnızca kökü ve yapraklarının olması yetmez. Ağacın büyüklüğünün yanında meyve vermesi ile mükemmelliğe erişir. Hele o meyveden çekirdek çıkıp başka ağaçlar yapabiliyorsa tam olarak mükemmelliği oluşturur. 

Aslında en mükemmeli yalnızca kendine yaptığı yarar değil, etrafına verdiği yararla mümkün olacaktır. Bu şekilde yalnızca kendisi meyve vermiş değil, kendinden çıkan çekirdekler sayesinde ileride başka ağaçların çıkmasına neden olabilecektir. Bu şekilde etrafında kökü sağlam yaprakları içinde renklenmiş yapraklar ve meyvesini vermiş ağaçlar yaratabilecektir.

Bizim gerçekle olan ilk tecrübelerimiz fiziksel ve somuttur. Daha sonra köklerimizle büyürüz. Yaşamımızı sorguladığımızda veya bir bağ kurmaya çalıştığımızda dallarımızı göklere doğru uzatır ve yaşamımızı meyveyi üretmeye adarız. 

İşte Tu-Bişvat ağaçların yeni senesi – insan sağlam bir köke ihtiyacı var ki – inanç – bu kökün gelişmesi ve yaprakların çıkması için suya ihtiyaç varsa bu da Tora umitsvot umaasim tovim, gerekli olan manevi besini alır ve onunla yaşarsa meyveleri çıkabilir. Eğer bu meyvelerden çıkan çekirdekler toprağa dökülüp yeni ağaç ve meyve verebiliyorsa o zaman mükemmelliğe ulaşır.

Tsadik – dürüst, bilge kişi ters yüz edilen ağaçlar ile karşılaştırılır. Besini göklerden alıp meyvesini toprağın kendisine ve topraktan olan herhangi birine verir ki yeni meyveler çıksın.

Meyveleri yediğimizde köklerini düşünmeye çalışalım – yaşamın kaynağı – kökü sağlam olandan gelir. Köklerimiz sağlam olsun.

Bir fidan yetiştirmekle, bir çocuğu yetiştirmek arasında hiçbir fark yoktur. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz.

Şehirde büyümüş bir kişi asfalt yollardan başka tür bir arazi görmemiş, yüksek binalar arasında yaşamını sürdürmüş. Günün birinde yolu bir köye düşer ve bir bahçıvanın bir fidan diktiğini görür. Ömründe görmediği bu işlevi hayretle seyreder. Bahçıvan fidanın bazı küçük dallarını makasla keser, gövdesini iki çıta arasında bağlar… Şehirli kendini tutamayarak bahçıvana: “Bu küçücük fidana neden bu kadar eziyet ediyorsun. Toprağa dik kendi kendine büyüsün.” der. Bahçıvan gülümser ve cevap verir: “Ben eğer bu fidana gereken bu ilgiyi göstermezsem  beklediğim randımanı alamam, eğri büğrü ve cılız büyür. Aynı, bir çocuğa ilgi göstermeden büyümesine göz yumarsak, gelecekte topluma nasıl zararlı bir unsur olacağı gibi…

Tu Bişvat bayramında soframızda okuyacağımız tüm berahalar her birimize  ailemize  ve cemaatimize ışık tutması dileğiyle… Hag Sameah   

HAFTANIN SÖZÜ

 

Bir kişi cevaplarını nasıl oluşturduğuna daima dikkat etmelidir.
(Gemara Masehet Megila 25/B)