Haftanın Peraşası BülteniAazinuperaşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur...

arşiv...

Bu Hafta İçin Saatler

13TİŞRİ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:54

18:14

-----

Yeruşalayim

16:44

18:04

Tel Aviv

17:13

    18:15

   26 Eylül

Tel Aviv

17:04

18:06

İstanbul

18:42

    19:22

2015

İstanbul

18:30

19:10

İzmir

18:54

19:43

İzmir

18:43

19:32

         AAZİNU

                      28Eylül-4 Ekim 2015 Sukot-5-6 Ekim 2015 ŞEMİNİ HAG ATSERET-SİMHA TORA                                                                                                                                      

                                                           PERAŞA ÖZETI (Devarim 32:1-52)

[www.chabad.org]

Aazinu peraşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur. Bu şarkı, Moşe tarafından, dünyadaki hayatının son gününde Bene-Yisraele söylenmiştir.

Yeryüzü ve gökleri tanık olarak davet eden Moşe, halkı “Eski günleri hatırla / Tüm nesillerin yıllarını anlayın / Babana sor ve o sana anlatsın / Yaşlılarına [sor] ve sana söylesinler” sözleriyle teşvik etmektedir. Bahsettiği, Tanrı’nın onları çölde nasıl bir ulus haline getirdiğinin, Kendi Halkı olarak seçtiğinin ve onlara bollukla mübarek kılınmış bir ülkeyi bahşettiğinin halk tarafından hiçbir kuşkuya yer olmadan bilinmesinin önemidir. Şarkı aynı zamanda bir uyarıda bulunur: “Yeşurun [=Yisrael] şişmanladı ve tekmeledi / Yağ bağladın, kalınlaştın ve kabalaştın / Onu meydana getiren Tanrı’ya sırtını döndü / Ve kurtuluşunun Kayası’nı hakir gördü”. Bu durumun sonucu, akıl almaz felaketler olacaktır. Tanrı bunu Tanrı’nın “Yüzü’nü Saklaması” olarak tanımlar. Yine de Moşe bir söz verir: Sonunda Tanrı, Kulları’nın kanlarının intikamını alacak ve Halkı ile Ülkesi ile teselli edecektir.

Peraşa Tanrı’nın Moşeye, Nevo dağının zirvesine çıkması konusunda talimat vermesiyle sona erer. Moşe buradan, ölmeden önce Erets-Yisraeli görebilecektir. Ancak oraya, Tanrı’nın Bene-Yisraele verdiği Ülkeye giremeyecektir.      

                                                                                DİVRE TORA

                                                                           RAV Yeuda Adoni                                               

Peraşamız  ‘’Aazinu Aşamayim Vaadabera’’ gökler , konuşacağımı dinleyin sözleri ile başlar. Şelomo Ameleh Mişle kitabında şöyle der: Tsadik bilge adamın konuşması yalnız bilgidir, onun  yaşam tarzıdır. Tsadik insan bol meyve veren ve yaprakları ile meyvelerini koruyan bir ağaca benzer, onları güneşin sıcağından korur. Bilge insan ailesini ve insanları eğitmek için onların seviyesine iner. Maddi konulardan da söz eder. İnsanların geçimlerini nasıl sağlayabileceklerini  Tora’dan örnekler getirerek her alanda dürüst olmalarını öğretir. Onlara aynı zamanda geçimlerini sağlamak için verdikleri uğraşı yanında Tora eğitimini sürdürmelerini tavsiye eder. Bilgelerimizin dediği gibi ekmek yoksa, Tora olmaz.’’ İm en Kemah en Tora.’’

 Tsadik insan kalbinin sesini dinler beden onun için ikinci derecededir.Ruh ,Tanrı’nın insanlara verdiği bir nimettir ,beden ise topraktan yaratılmıştır. İnsan hayatta iken üstünde iki bölüm taşır. Göklerden gelen ruh ve topraktan gelen beden. Fakat bu iki bölüm insanın içinde birbirlerine çok yakındır. Bu nedenle Moşe Rabenu Bene Yisrael’e: Kutsal Toramıza saygıda kusur etmeyin, onu ihmal etmeyin zira sizlere tanık olarak gökleri  ve yeri gösteriyorum. Bu nedenle Aazinu Peraşasında Moşe Rabenu şöyle seslenir.

 ‘’ Aazinu Aşamayim vaadabera vetişma aarets imre fi’’.  Gökler diyeceğimi dinleyin yeryüzüde ağzımdan çıkanı. Bu nedenle Moşe Rabenu Bene Yisrael’e hitap ettiği sözleri daima var olan yer ve gökleri tanık kabul ederek onların da dinlemesini  istemiştir.

  Moşe Rabenu ‘’İş aolekim’’ Tanrı’nın insanı sıfatını taşıdığı için o göklere daha yakındı ve hitap ettiği zaman önce göklere sonra toprağa seslenmiştir. Moşe Rabenu’nun tanık olarak gökleri ve yer yüzünü göstermesinin nedeni. Onun ölümünden sonra Bene Yisrael Tora’dan ve inançlarından uzaklaşırlarsa, Keriat Şemada da okuduğumuz gibi. ‘’Lo yiye matar veaadama  lo titen et yevula ‘’göklerden yağmur yağmayacak toprak ürünlerini vermeyecek.

  Moşe Rabenu peraşamızda : Ben Tanrı’nın adına konuşuyorum, Tanrı’yı her zaman yüceltin der. Bu sözlerle Bene Yisrael’e Tanrı’nın tüm yaptıkları hep sizin iyiliğiniz içindir. Tanrı’nın yaptıkları adildir. Tanrı’ya her zaman şükretmek onun adaletini kabul etmek bir zorunluluktur. ‘’Ki hol derahav mişpat’’. Tanrı’nın bütün yolları adildir. İnancımız yalnız ve yalnız Tanrı’ya olması ve hiçbir zaman sarsılmaması gerekir. Onun her kararına boyun eğmek ve kabul etmek Tanrı’ya olan inancımızın ne kadar güçlü olduğunu göster  .

                                                                               UNUTKANLIK

Rav Berti Derofe

Seni doğuran Kayayı yok saymıştın, Unutmuştun seni yaratan güç’ü.”

Magid MiDuvna bu pasuğu, kitabı “Oel Yaakov”da şu şekilde açıklar:

Reuven bir gün goyların mahkemesine çağırılır. Kendisinin bir suçu olmadığını bilmesine rağmen, yine de karşı taraftaki kötü insanların iftiralarına mağruz kalıp sonunda suçlu çıkmaktan çok korkmaktadır. Bu yüzden bu davadan suçsuz bir şekilde çıkabilmek için ne yapabileceğini bir avukata danışır. Avukat Reuven’e, “Sana bir fikir verebilirim ama bunun karşılığında senden yüklü bir miktarda ödeme isterim” der. Reuven, “Eğer vereceğin fikir işe yararsa mahkemeden çıkar çıkmaz sana kaç para istersen vereceğim” der. Avukat “Öyleyse kulaklarını aç ve beni iyi dinle. Dava sırasında hakim sana ismini, nerede yaşadığını vs. sormaya başladığı anda bu sorulara cevap vermek yerine uzun uzun kuş gibi öt.” der.

Yargı günü geldiğinde, Reuven mahkemededir. Hakimden, sanık Reuven’e gelen ilk soruya, Reuven cevap vermek yerine, avukatın verdiği fikre göre hareket ederek uzun uzun kuş gibi öter. Hakim istifini bozmadan, belki bir cevap alma umuduyla soru sormaya devam eder fakat nafile. Reuven her soruya aynı şekilde tepki vermektedir. Sonunda hakim alın şu deliyi karşımdan der ve Reuven’i dışarıya atarlar.

Reuven dışarı çıktığında avukatla karşılaşır. Avukat ona “Duydum ki verdiğim fikir işe yaramış ve kurtulmuşsun” der. Reuven avukatın bu sözlerine de uzun uzun öterek cevap verir. Avukat ekler “Artık ödeme yapmanın vakti geldi.” Reuven yine öterek cevap verir. Avukat öfkelenir ve “Seni nankör! Bu fikri sana yargıdan kurtulasın diye ben verdim. Şimdi bunu bana karşı mı kullanıyorsun?” diye bağırır.

Magid MiDuvna bu hikayenin ardından şöyle der: “Tora bize unutkanlığı, başımıza gelen sıkıntıları ve travmaları unutmamız için vermiştir. Eğer unutkanlık olmasaydı kişi, kötü anlarında takılı kalır ve aklını yitirebilirdi. Fakat  insanlar bu hediyeyi kötüye kullanmayı ve Yaratıcıları’nı ve O’nun bizden beklentilerini unutuyorlar. İşte bundan daha büyük bir nankörlük yoktur.

                                                               ASE LEHA RAV:KENDİNE RAV SEÇ

                                                                      RAV ELİYAU KOEN Z’’L: MAHAZİKE-TORA

                                                                                              BERAHOT

D- Beraha söylerken dikkat edilmesi gereken hususlar:

Beraha söylemeden evvel, üstümüze çeki düzen vermeli, başımız örtülü (kipa veya şapka) ve Tanrı ‘nın huzurunda olduğumuzu düşünerek, ağzımızdan çıkacak kelimeleri anlamaya çalışmalıyız. Laşon a-kodeş ‘i (İbranice) anlamayanlar dahi, kelime ve cümleleri doğru telâfuz etmeli ve hiç olmazsa Tanrı ‘ya dua  edildiğini bilmelidir. (kavana)

Berahot ‘ları söylerken ağzımızdan çıkan kelimeleri kulağımız duymalıdır. Duyamıyacak kadar sessiz söylenen Berahot ‘lar, dudakların hareketi sonucu, ağızdan çıkmışsa yani telâfuz edilmişlerse, kulağımızın duymamasına rağmen, hova`dan çıkılır. Ancak ağzımızı kımıldatmadan gazete veya roman okur gibi yalnız gözümüzle kitaptan takip edilmişse, mahiyetini anlamamıza rağmen, hova’dan çıkılmaz.

Beraha söyleyen kişi, ağzında çiklet, sakız ve şeker gibi şeyleri olmamalıdır. Beraha`yı bitirir bitirmez konuşmamalı, hatta konuşmadan bile ara vermemeli, hemen yemeye ve içmeye başlamalıdır. Eğer Beraha, mitsva`ya söylenmişse, aynı şekilde konuşmadan ve ara vermeden mitsva`yı yapmaya başlamalıdır. Ara verilmişse, Beraha tekrar söylenmelidir.

Konuşulan şey doğrudan Beraha ile ilgili ise örneğin, a-Motsi`den sonra, önünde tuz olmadığını görerek “tuz nerede” veya “tuzu verirmisin!” demişse, bu ve buna benzer konuşmalarda, tekrar Beraha söylemeye gerek yoktur. (Şulhan Aruh, Orah hayim 167/6).

Beraha söylemesini bilmeyen biri veya da birkaç kişinin bir arada olduğunda, içlerinden yalnız biri, Beraha söyleyerek, duyanların hepsini hova`dan çıkarabilir. Ancak bunun için aşağıdaki iki şartın yerine getirilmesi lâzımdır:

1-Beraha`yı söyleyen ve Beraha`yı duyanlar, hova`dan çıkarma ve hova`dan çıkmayı niyet etmelidir.(Kavana).

2-Beraha`yı söyleyenin, Beraha söylemesi gereken biri olmalıdır. Örneğin, yemeye oturan aile efradını “a-Motsi” veya da “Birkat a-Mazon” söyleyerek hova`dan çıkarabilmek için, Beraha`yı söyleyenin de ekmek yemesi lâzımdır. Yemek yemeyen biri, yiyenlerin yerine “a-Motsi” veya “Birkat a-Mazon” diyerek onları hova`dan çıkaramaz.

                                                                               ALAHOT

                                                                         El Gid Para El Pratikante

SUKADA OTURMA EMR

1. Suka mitsvası şu şekildedir: Orada yiyip içmek ve tüm yedi gün boyunca veya gündüz ve gece orada yaşamak. Öyle ki, bu bayram boyunca, asıl yaşanan yer Suka, geçici barınak da evmiş gibi davranılmalıdır.

2. Sukot bayramında Sukanın dışında yemek yemek yasaktır. Fakat meyve, içecek ve ekmeksiz şeyler Suka dışında yenebilir. Ancak bu söylenen, bayramın geneli için doğrudur. Fakat ilk iki akşam Sukada en az Kazayit (27gr.) kadar ekmek yeme zorunluluğu vardır. Kazayit kadar ekmek, yendiğinde Birkat Amazon söylemeyi gerektirecek kadar bir ölçüdür. Bir kişi rahatsız olsa bile, ilk iki gece Sukada yemekle yükümlüdür.

3. Sukotun ilk gecesi hava tamamen kararmadan ve yıldızlar çıkmadan önce Sukada yemeğe oturulmaz.

4. Her ne kadar yukarıda, “ekmek yemek istemeyen bir kişi meyve vs. ile geçiştirmek istiyorsa Suka dışında yiyebilir” dediysek de, Sukotun 7 günü içinde toplam 14 kez Sukada yemek doğru bir harekettir. Her zaman 3 Seuda yemenin gerekli olduğu Şabat haricinde, Sukotun 7 günü boyunca, biri sabah biri akşam olmak üzere her gün iki öğün yemek güzel bir harekettir. Fakat yağmur yağdığı takdirde Sukada oturma konusunda muafiyet söz konusudur.

5. Uyumak bile Sukanın içinde olmalıdır. Fakat rahatsız olan bir kişi bundan muaftır.

6. Hastalar Suka mitsvasından muaftırlar. Çocuklar 5 yaşından itibaren mitsvalara alışmaları için Sukada yemeğe getirilirler.

7. Hava çok soğuksa, bundan rahatsızlık duyan bir kişi, Suka mitsvasından muaftır. Yağmur yağmasına veya havanın çok soğuk olmasına karşın, canına eziyet edip Sukada oturmakta ısrar eden kişiye “akılsız” denir. Hatta böyle bir kişi Liev Basuka berahasını söylerse, bu beraha boşadır.

8. Tencereler Sukaya sokulmaz. Y emekler tabaklara Sukanın dışında konur. Ayrıca tabaklar Sukada yıkanmamalıdır.

9. Sukada yemek yerken yağmur başladığı için eve girildiyse, yağmur durduğunda tekrar Sukaya gitme zorunluluğu yoktur. Seuda evde bitirilir ve Birkat Amazon da evde söylenir. Havanın bulutlu olduğunu gören bir kişi, en iyisi, Sukada Amotsi yaparken, Seudayı olası bir yağmur sebebiyle evde bitirmesi gerekebileceğine de yoğunlaşmalıdır.

NAANUM  KURALLARI

1.Arbaat Aminim [Lulav, Adas, Arava, Etrog] sevincin simgesi oldukları için, bunları, Tanrı’ya övgüler içeren parçalardan oluşan Alel duası sırasında elimizde tutarız

2.Hazan, Alel duasına başlarken Arbaat Aminimi olan herkes hemen onları eline alır1. 3 Adas ve 2 Aravan bağlı olduğu Lulav sağ elde, Etrog ise sol elde ve Lulava bitişik şekilde tutulur. Odu L’AD... Ki Tov, Ana AD... Oia Na, ve Alelin en sonundaki Odu L’AD... Ki Tov cümlelerinde hepsi birden iki elle tutulur ve sallanarak Naanuim yapılır.

Şehrimizde [İstanbulda] Naanuim şu şekilde yapılır: Güney yönüne dönülür; Odu sözcüğü söylenirken Lulav üç kez ileri geri sallanır. LAD... (Tanrı’nın İsmi) söylenirken durulur ve Tanrı düşünülür. Sonra kuzeye dönülür ve Ki sözcüğü söylenirken bu arada Lulav üç kez ileri geri sallanır. Sonra doğuya – Ehal Akodeş’in tarafına – dönülür ve Tov sözcüğü söylenirken Lulav üç kez o yönde sallanır. Ardından Lulav yukarı yönde üç kez sallanırken Ki sözcüğü söylenir. Sonra Leolam sözcüğü söylenirken bu kez Lulav yukarıdan aşağıya doğru [ama ters değil, dik tutularak] üç kez sallanır. En sonda da batıya dönülüp Lulav bu yönde üç kez ileri geri sallanırken Hasdo sözcüğü söylenir.

Ana AD... Oia Na cümlesi söylenirken şöyle yapılır: Ana sözcüğünün A hecesinde güneye, Na hecesinde ise kuzeye doğru Lulav üç kez ileri geri sallanır ve ardından durularak AD... (Tanrı’nın İsmi) söylenir; fakat bu sırada Lulav sallanmaz. Sonra doğu yönüne – Ehal Akodeş’in tarafına – dönülür ve Lulav, Oiya sözcüğündeki O hecesi söylenirken üç kez bu yönde getirilip götürülür. Sonra Lulav yukarı doğru yönlendirilerek Şi hecesi söylenir ve aşağıdan yukarıya doğru üç kez sallanır. Ardından A hecesi söylenirken Lulav bu kez yukarıdan aşağıya üç kez sallanır.Son olarak da batıya dönülüp Na sözcüğü söylenir ve bu yönde Lulav üç kez ileri geri sallanır.

Alelin en sonunda yer alan Odu L’AD... Ki Tov Ki Leolam Hasdo cümlesinde de yukarıda anlatıldığı gibi yapılır.

HAFTANIN SÖZÜ

Akıllı kişi kimdir? Herkesten öğrenen.

Ben Zoma