Haftanın Peraşası BülteniBene-Yisrael, sosyal adaleti ilgilendiren bir dizi kanun alır. Bunlar arasında şu konular vardır.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  17 Şubat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:51

6:04

-----

Yeruşalayim

4:57

6:09

Tel Aviv

5:05

6:05

29 Şevat

Tel Aviv

5:11

6:11

İstanbul

5:27

6:07

5767

İstanbul

5:35

6:15

M İ Ş P A T İ M

 Hatırlatmalar:

ü  Şabat Şekalim

ü 18-19 Şubat Pazar-Pazartesi: Roş Hodeş Adar

ü 1 Mart Perşembe: Taanit Ester

ü 3 Mart Şabat: Şabat Zahor

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 21:1 - 24:18)

[www.ohr.org.il]

 

Bene-Yisrael, sosyal adaleti ilgilendiren bir dizi kanun alır. Bunlar arasında şu konular vardır: Yahudi hizmetkârlara, uygun biçimde davranmak; bir erkeğin, eşine karşı yükümlülükleri; insanlara vurma ve ebeveyne, yargıçlara ve liderlere lanet okuma durumunda öngörülen cezalar; insanlara veya mallarına, gerek kişisel olarak gerekse de sahip olunan canlı ya da cansız mallar aracılığıyla zarar verilmesi halinde doğan maddi sorumluluklar; hırsızlık halinde ödenmesi gereken tazminatlar; korumak amacıyla emanet alınan bir objeyi geri vermeme halindeki sorumluluklar; soyguna uğramakta olan birinin meşru-müdafaa hakları.

 

Diğer konular arasında şunlar sayılabilir: İğfal, büyücülük, hayvanlarla ilişki ve putlara kurban sunma konusundaki yasaklar. Tora, Yahudiliği kabul etmiş birine, dullara ve yetimlere uygun saygıyı göstermemiz ve yalan söylemememiz konularında bizi uyarmaktadır. Tefecilik yasaktır ve ortak mallar üzerindeki haklar sınırlıdır. Bet-Amikdaş ya da Mişkan'a yönelik ödemeler geciktirilmemelidir. Bene-Yisrael kutsal olmalıdır - yemek kadar basit bir konuda bile. Tora, ayrıca yargıçların yargı sırasında uymaları gereken kuralları belirlemektedir. Şabat ve Şemita yılı [=toprağın dinlenmeye bırakıldığı yedinci yıl] ile ilgili emirler ana hatlarıyla verilir. Ayrıca yılda üç kez - Pesah, Şavuot ve Sukot'ta - Bet-Amikdaş'a gelinecektir. Tora bu kurallar dizisini Kaşerut - et ve sütün karıştırılmaması - kurallarıyla sonuçlandırır.

 

Tanrı, Bene-Yisrael'i Erets-Yisrael'e getireceğine, orada yaşayan milletlere üstün kılacağına dair söz verir ve Tora'nın emirlerini yerine getirmenin, halka bereket sağlayacağını bildirir. Halk, Tanrı'nın söyleyeceği her şeyi yapacağına ve dinleyeceğine söz verir. Moşe Antlaşma Kitabı'nı yazar ve halka okur. Moşe daha sonra 40 gün kalmak ve On Emir levhalarını almak üzere dağa çıkar.

 

Bu hafta, peraşaya ek olarak Ki Tisa peraşasının başındaki Şekalim peraşası okunur (Şemot 30:1-16). Bu peraşa, kişi başına yarım şekelin Mişkan'a ve daha sonraları Bet-Amikdaş'a bağışlanmasına dair emri içerir. Bu yarımşar şekel hem çöl neslindeki nüfusu belirleyecek, hem de Bet-Amikdaş için gerekli fonu sağlayacaktır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Yahudiler ve Kölelik

 

Tora'nın, bu haftaki peraşasında değindiği en önemli konulardan bir tanesi, köleliktir. Tora iki tip köleyi ele alır. Bir tanesi Yahudi'dir ve köleliği altı sene sürer. Eğer bu altı yılın içine Yovel yılı [=ellinci yıl] rastlarsa kölelik daha da kısadır. Kölenin, altı senenin sonunda, arzu ederse,  köleliğini yenileme hakkı vardır, ama Yovel nedeniyle özgür bırakılmışsa, köleliğini yenileyemez. Tora açık bir şekilde köleliği yenileme konusunu onaylamamaktadır. Bunun işareti olarak Tora, köleliğe devam etmek isteyen bir Yahudi'nin kulağının delinmesini emretmektedir.

 

Raşi, Talmud'dan yaptığı alıntıyla, bir kölenin bu halini devam ettirmeyi seçmesinin Tanrı'yı sözün gelişi hayal kırıklığına uğrattığını belirtir. Tanrı şöyle demektedir: "Onlar [Yahudiler] Benim hizmetkârlarımdır ve başka hizmetkârlara hizmet etmek için seçilmemişlerdir". Kölelik kurumunun varlığına yol açan bazı beşeri sebepler vardı. Çalınmış olan nesneleri geri ödemek veya evsiz ve muhtaç kimselere bir çeşit yuva ve ekmek parası sağlamak gerekiyordu. Dış toplumsal koşullardan korkmak veya atalet ve hayata yeni baştan başlamak zorunda olmaktansa, iyi yürekli ve dürüst bir efendinin altı seneden fazla kölesi olarak kalmayı tercih etmesini anlamak, insanî açıdan mantıklıdır. Yine de, Talmud'un kölelere muamele konusunda koyduğu bütün kısıtlamalardan, kölelik müessesesinin, bu kölelerin efendilerine, herhangi bir ekonomik veya parasal çıkar sağlamadığı açıkça bellidir.

 

Sonraki nesillerde, Yisrael'in peygamberleri, Yahudiler arasında kölelik kavramına şiddetle karşı çıkan konuşmalar yapmışlardır. Aynı şekilde, Tora, bu düzeni, önemsiz suçluların ve toplumdaki talihsiz ayaktakımının toplumsal açıdan ıslah edilmeleri için uygun bir yöntem olarak görmüştür. Fakat beşerî hayata etik açıdan bakınca, Tora, köleliğe, sosyal ve ekonomik açıdan pek yer vermez. Ayrıca, Yahudi olmayan ikinci tip kölelerin satın alınmasını ve korunmasını da keyfilikten çıkararak insani koşulları temin eden bir takım kanunlar da vardı.

 

Eğer durum böyle ise, yani Tora, kölelik düzeninin lehine değilse, o zaman Tora neden köleliği Yahudiler'in arasında yer almasına müsaade etmiştir? Bu zor soru, bütün Tora otoritelerini, özellikle, son iki asırdakileri zorlamıştır. Binlerce sene köleliğin dünyada, hatta medenî dünyada sosyal bir kurum olarak kabul edildiğinden hiç kuşku yoktur. On dokuzuncu yüzyılın ortasında, Amerika Birleşik Devletleri'nde köleliğe son vermek, altı yüz binden fazla kişinin insanın öldüğü dört kanlı seneye mal olmuştur. Bugün bile, dünyanın bazı yerlerinde hala kölelik mevcuttur. Bazı görüşlere göre, Tora insani zaafları gördüğünden bunları tamamen yasaklamaktansa, çok sınırlı ve katı şartlar altında izin vermeyi tercih etmiştir.

 

Yahudi olmayan ve savaşta esir düşen güzel bir kadının, bazı zor şartlar ve sınırlamalar dahilinde, Kölelik kavramı da, belki bu örneklerden bir tanesidir. Kölelik, Yahudi dünyasının büyük bir kısmında, yüzyıllar boyunca hiçbir olayda mevcut olmamıştır; köleliğin, kanun ve kurallarının incelenmesi, bugün, Yahudi yaşamında hiçbir uygulaması olmayan, teorik bir etüt konusudur.

 

DEVAR TORA

[Ezra Koen - www.tfdixie.com]

 

Faiz Meseleleri

 

Perşamızda, borç verme ile ilgili kuralları öğrenmekteyiz. "Eğer (İm) Halkım'a, yanındaki fakire borç para verirsen, ona alacaklı gibi davranma. Onun üzerine faiz yüklemeyin" (Şemot 22:24). Büyük otorite Raşi buradaki "İm - Eğer" sözcüğünün normal anlamında kullanılmayıp, "yapacağın zaman" manasını ifade eden üç istisnai yerden biri olduğunu belirtir. Tora "eğer" demiş olsaydı, borç vermek isteğe bağlı gibi görünürdü. Raşi ise durumun böyle olmadığını, zordaki birine borç vermenin bir ödev olduğunu vurgulamaktadır.

 

Ama eğer böyleyse, bunu doğrudan söyleyebileceği bir sözcük kullanmak varken Tora neden normalde "eğer" anlamına gelen İm sözcüğünü kullanmıştır?

 

Çağımızın en önemli Alaha otoritelerinden olan Rabi David Feinstein, Tora'nın bu kullanımla, bize, borç verirken içinde bulunmamız gereken yaklaşım hakkında bir ders verdiğini belirtir. Bir kişi zor durumdaki birine yardımda bulunmayı "seçtiğinde", bunu "Hesed - Şefkat" ve "Rahamim - Merhamet" duygularıyla yapar. Şimdi Tora bize yardım emrini verirken de, her ne kadar bu yardımı Tor'nın bir emri olarak yerine getiriyorsak da, yine de bu insani duyguları taşımamız gerektiğini belirtmektedir. Bir emri yerine getirmek otomatik ve duygusuzca da olabilir. Ama ideal bu değildir. Tora bize, emir almamış olsaydık ve bu yardımı yapmayı seçseydik, bunu hangi duygular tetikler idiyse, işte bu emri yerine getirirken de aynı duyguları taşımamızı istemektedir. Bunun bir sonucu da pasuğun devamındaki "faiz yüklememe" konusudur.  Zira bir kişi yardımı sadece Hesed ve Rahamim duygularıyla yapıyorsa, aklına zor durumdaki kişinin halinden kendisine çıkarmak gelmez bile. Bu nedenle Tora emrin yerine getirilmesi sırasında da hiçbir çıkar beklentisinin bulunmamasını emretmektedir.

 

Tora kullandığı lisandaki bu nüansla, bize, merhamet konusunda paha biçilmez bir ders vermektedir. Şahsi seçimimiz olan bir durumda olduğu gibi, bize "vermek" emredildiği zaman, aynı coşku ve neşe ile borç vermeliyiz.  Bu içgüdü insan psikolojisinin kökeninde yatmaktadır. Kişi, yapmasını emreden dış bir güç yerine, kendi isteğine bağlı olarak, kendi kararı ve sonucu ile bir iyilik yapmayı tercih eder.

 

Bu durum, özellikle iyi işler yapmaya gelince, etkili olur. Kişi, doğal olarak, bunu hak etmek ister; ve bir Yahudi olarak, zorunlu olduğumuz için değil de, kendi iyi kalpliliğimiz yüzünden bir iyilik yapmış olduğumuzu bilmek, bizi çok daha mutlu eder. Bu mesajı yardımseverlik açısından ele almalıyız ve diğer bütün mitsvalara bunu uygulamalıyız. Onları yapma emrini almamıza rağmen, mitsvaları, bizim boyunduruğu altında olmamız gereken bir şey gibi görmemeliyiz. Tora'nın tüm mitsvaları gerçekten istek ve şevkle yapmak istediğimiz ve doğamızın parçaları haline gelmiş hareketler olmalıdır.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Aşavat Aveda: Her Şey Kaybolmadı

                        

Mitsva: Bir eşya bulan kişi, düşmanına ait olsa bile, onu sahibine geri vermelidir (Şemot 23:4, Devarim 22:1-3). Tek ve belirleyici bir işaret taşıyan eşyanın sahibi, kayıp eşyasını bulma ümidini kaybetmediği müddetçe,  bu zorunluluk devam eder ve eşyayı bulan kişi onun sahibini bulmak için duyurular ve ilanlar yoluyla bulmaya çalışmalıdır.

 

Aşavat Aveda, bulduğumuz kayıp bir eşyayı asıl sahibine geri verme mitsvasıdır. Tora'nın neden "bulduğun senindir" mantığına karşı olduğu ve kayıp eşyanın geri verilmesi konusunda gösterdiği titizlik, kişinin eşyalarıyla ne kadar ilgili olduğu ile önem kazanır.

 

Bazı ekonomik sistemlerin aksine, Tora, insanoğluna sermaye biriktirme hakkını vermiştir. Tora kişiye özel mülkiyet hakkı bahşetmiştir. Fakat Yahudi yaşamındaki diğer her şey gibi, bu da daha yüce bir amaca hizmet etmelidir. Kişinin bütün malı ve mülkü, kendi özel kullanımına ayrılmamıştır; onun yerine, maddi varlık, kişinin hayatında manevî amaçları yerine getirmek için gerekli olan araçlar olarak düşünülmüştür. O halde, Tanrı, her kişiye, kendi şahsî görevini yerine getirmesi için gerekli olan araçları emanet olarak vermiştir.

 

Bu amaçla ve kavrayışımızın ötesindeki diğer sebepler yüzünden, Tanrısal Takdir bazı kişilerin zenginlik ve lüks içinde yaşamalarına, diğerlerinin ise, az miktarda mal için bile mücadele etmelerine karar vermiştir. Mişna'nın derleyicisi Rabi Yeuda Anasi, Roma İmparatoru ile bire bir ilişkide geçen bolluk içinde bir hayat sürerken, bir başka Haham Rabi Şimon ben Halafta'nın kaderinde fakir bir adam olmak vardı. Fakat her biri, yaşamlarında kendi çaplarında başarılı olmuşlardır. Her bir aziz Haham, Tanrı'nın ona armağan ettiği araçları tam olarak kullanarak, kendi yöntemi ile Tanrı'ya hizmet etmiştir.

 

Kişi ve malı arasındaki ilişki neye benzetilebilir? Rabi Samson Raphael Hirsch (Horev s. 243) bunu çok güzel bir şekilde ortaya koyar: "Mal, bedenin sunî olarak uzatılmış bir parçasıdır; beden ve mal, birlikte, ruhun hareket ettiği âlemdir." Ruh gibi, insanoğlunun özü de, ifade aracı olarak bedeni kullanır, o halde, kişinin malları da, aynı şekilde, onun varlığının bir yansıması ve uzantısıdır. Böylece mülk, sahibinin dünyaya kendine özgü damgasını vurmak için gösterdiği çabalarında kullandığı araçtır.

 

Bu, bir Yahudi'nin hem kendi mallarına (bu malların sebep olacakları herhangi bir zararın sorumluluğu dâhil) saygı gösterme, hem de bir başkasının malına da göz kulak olup onu koruma konusundaki yükümlülüğünü açıklar.

 

Her bir nesnenin oynayacağı manevî bir rolünün olması, sahibinin, Tanrı'ya hizmet etmesi için kullandığı vazgeçilmez bir araç olmasındandır. Bu yüzden, mal sahibi her bir eşyayı kullanma ihtiyacını hisseder. Mallarını amaçsızca, pervasızca ve rastgele kullanmaz. Çünkü onun eksikliğine yol açacak "kayba" tahammül edemez.

 

O halde, kayıp bir nesneyi bulmak ve geri vermek, sahibine paha biçilmez bir hizmet sunmaktadır. Aşavat Aveda mitsvası ile malı bulan kişi, sahibinin kayıp bir parçasını - yani onun sunî olarak uzatılmış bedenini (malını) bulmuştur ve onu ait olduğu yere geri vermektedir. Bunu yapan kişi, malın sahibine, Tanrı'nın isteğini yerine getirmesi ve kutsal mitsvaları uygulaması için, kayıp eşyasını kullanma fırsatını vermiştir.

 

Fakat kayıp eşyanın sahibi açısından, kendi kayıp malı farklı yerde olmasına rağmen, her şeyin "kaybolmadığı" garantisi olmalıdır. Bulunan nesnenin bir "Siman"a, "belirleyici bir işarete" ihtiyacı vardır. Diğer bir deyişle, malın sahibinin umudunu kaybetmediğini (İbranice: Yeuş) ve eşyayı geri aldığında onu tekrar işlevine koşacağını doğrulayacak simgesel bir işaret olmalıdır. Böylece, kişinin bir uzantısı olan her bir mal, sahibinin Tanrı'ya yönelik hizmetini genişletmesinin ve yerine getirmesinin bir ifadesidir.

 

Özellikle, günümüzün zengin neslinde, araçlarımızın hepsini sorumluluk ve verimlilik içinde ihtiyatla kullanmamız gerekir. Her nesnenin manevi enerjisinin "kaybolmaması" hayatî bir önem taşır. Ve yanlış ellerde ise, sahibinin Tanrı'ya yönelik şahsi hizmetinin doğru bir temsilcisi ve yansıması olması için doğru kişiye geri verilmesi ayrıca büyük önem taşır.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Günde Yüz Beraha

 

Günde yüz beraha söylemek gerekir. Tora, Ekev peraşasındaki "Ve şimdi Yisrael, Tanrın Aşem senden ne (Ma) istiyor? Sadece ondan çekinmeni..." sözcükleri bunun için bir dayanak sağlar. Buradaki Ma sözcüğü farklı bir bakışla "Mea - Yüz" olarak okunabilir. Böylece pasuk "Tanrı senden yüz [beraha söylemeni] istiyor" şeklinde anlaşılabilir. Kısacası Hahamlarımız'ın öğrettikleri üzere, sadece Tanrı'dan çekinmemiz değil, aynı zamanda günde yüz tane beraha okumamız gerekmektedir. [Söz konusu pasukta 99 harf vardır, pasuğun kendisini de eklersek 100 sayısına ulaşırız ki bu da aynı konudaki başka bir ipucudur].

 

Hahamlarımız bu kuralı öğretmek için neden özellikle bu pasuğu seçmişlerdir? Bir kişi günde çeşitli vesilelerle beraha söylediği zaman her seferinde Tanrı'nın tüm bereketin kaynağı olduğunu kendisine hatırlatır. Bu, onda Tanrı'ya yönelik sevgi ve çekinme duyguları yaratacaktır - ki bu da pasuğun ana konusudur.

 

Günde bu yüz beraha nasıl tamamlanır?

 

Her gün, üç kez Amida duası okuruz. Her amida 19 beraha içerdiğine göre sadece Amida okumakla 57 beraha tamamlanmış olur. Sabahın ilk berahalarıyla 79 sayısına erişilir. Sabah ve Akşam Şema öncesi ve sonrasındaki toplam 7 berahayla 86'ya ulaşılır. Yenecek her şeyden önce ve yeterli miktarda yenmişse, sonra söylenen, ayrıca tuvalet ihtiyacı sonrasında söylenen diğer berahalarla birlikte gün içinde 100 berahaya kolayca ulaşılır.

 

Şabat ve bayram günlerinde ise bu biraz daha zordur, çünkü Amida dualarında yedişer, toplamda da [eklenen Musaf amidasıyla birlikte] sadece 28 beraha vardır. Bu nedenle gün içinde daha çok meyve yiyerek ve öncesinde ve sonrasında beraha söyleyerek bu fark kapatılmaya çalışılır. Bazı otoritelere göre Sefer Tora'ya kalkan kişilerin söyledikleri berahalara "Amen" diye cevap vermek de beraha söyleme sınıfındadır. Bazıları da Amida'nın tekrarında her berahaya Amen cevabı vermenin aynı etkiye sahip olduğunu belirtirler. Böylece Şabat ve Bayram günlerinde de 100 beraha söyleme zorunluluğu yerine getirilebilir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Mezuza Kuralları

1.      Dinimiz, çok kapımız olsa bile her kapıya Mezuza takmayı emreder. Şabat Gemarası'nın 32. sayfasında, Hahamlarımız bize Mezuza mitsvasını yapan bir insanın, karısının ve çocuklarının hayatlarının uzayacağını söylerler

2.      Mezuza, kapıdan girerken sağ tarafa takılır. Sol tarafa konursa Mezuza takılmamış sayılır.

3.      Mezuza kapı kirişine, yukarıdan pervazın ilk 1/3'üne gelecek şekilde takılır. Eğer Mezuza bu hizadan daha aşağıya yerleştirilirse, sökülüp tekrar beraha söylenmesi gerekir. Nereye koyacağını bilemeyen bir kimse, Mezuza'yı orta boylu bir insanın omuz hizasına çakar.

4.      Mezuza, kapının pervazına ve Mezuza'nın üst tarafı hafif içeriye doğru eğik olacak şekilde takılır.

 

Haftanın Sözü

[Yahudi Atasözü]

 

Eğer ben başkası gibi olmaya çalışırsam, kim benim gibi olmaya çalışacak?

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.