rav alaluf

Şelah Leha peraşasında “meragelim” yani öncülerden söz etmemek olanaksızdır. Verdikleri olumsuz raporla halkı kırk yıl daha çölde dolaşmaya mahkûm eden meragelim’e inanan Bene Yisrael gelecekte birçok olayı daha bu tarihte hatırlamak zorunda kalacaklardır. Teşa Be Av tarihi Yahudi geçmişinin en karanlık noktasını oluştursa da gelecekte Maşiah’ın doğacağı belki de doğduğu tarih olarak bilginlerimizce belirtilmektedir.

Bamidbar 13/22’de yer alan “erets ohelet yoşevea – sakinlerini yutan bir ülke” terimini öncüler neden kullanmışlardır. Talmud Maehet Sota 35 A’ya göre öncüler geçtikleri yerlerde habire cenazeler görürler ve bu ülkenin halkına yaşama hakkı tanımadığına hükmederler. Ancak Birkat Perets adlı eserde Rabiler kişilerin istediklerini görmek ve istediklerini duymak konusunda yetenekli olduklarını ve bazı şeylere karşı gözlerini ve kulaklarını kapadıklarını ifade ederler. Bunun da nedenlerinden biri kişinin sahip olduğu sabit fikirdir. Baal Aturim yerleşik düzene geçmeye hazır olan Bene Yisrael’in gönderdiklerin öncülerin halkın liderleri olduğuna dikkat çeker. Bu liderler belki de yerleşik düzende kendilerine ihtiyaç duyulmayacağı endişesi ve fikri ile hareket ettiklerinden üzerine bu cenazeler de eklenince olumsuz rapor vermekte zorlanmazlar.

Halbuki bu cenazelerin de Tanrısal bir koruma sağladığını düşünmek bile istemezler. Kişi bir yerde “casus” durumunda bulunursa oradakilerin dikkatini kolayca çeker. Bu hafta okuduğumuz Aftara’da Yeriho şehrine giden casusların anında dikkat çektiği ve kralın onları Rahav adlı kadının evinde yakalamak için asker gönderdiğini biliyoruz. Hatta Rahav bu casusları saklamış ve daha sonra Yeriho ele geçirilince Bene Yisrael ile birlikte yaşamıştır.

Şimdi bu olaya daha olumlu bakmaya çalışalım. Tanrı kişilerin casuslarla ilgilenmemeleri için cenaze törenleri ile ilgilenmelerini sağlamıştır. Talmud bu törenlerin kalabalık olduğunu söyler. Eğer o ülke söylendiği gibi “insanlarını yutuyorsa” o zaman kalabalık cenazeler yerine hızlı bir cenaze sistemini görmeleri gerekir. Kısacası bu kadar küçük bir noktada yardımcı olan Tanrı bu ülkenin ele geçirilmesi sırasında kim bilir ne kadar yardımcı olacaktır. Ancak dediğimiz gibi insanlar sabit fikir ile hareket edince durum farklı bir boyuta görünür.

Peraşanın başında Moşe’nin gönderdiği öncülerin listesi yazılıdır. Bunlar içinde en ilginç olanlarından bir tanesi Moşe’nin öğrencisi ve takipçisi olan Yeoşua Bin Nun’dur. Yeoşua Kalev ile birlikte iyi haber veren öncülerdir.

Yeoşua’nın babasının adı zikredilirken “ben” sözcüğü yerine “bin” sözcüğünün kullanılması  “bet” harfinin arlında tsere yerine hirik kullanılması ilginçtir.

Rav Eli Mansour’un öğretisine göre Talmud bizlere bir kişinin yaradılışından üç ortağın olduğunu öğretir. Anne, baba ve Tanrı. Ancak aslında kişinin var oluşunda dört partner vardır ki dördüncüsü de öğretmenidir. Öğretmeni kişinin şahsiyetini şekillendirdiğinden en önemli faktörlerden bir tanesidir. Ben sözcüğünün altında yer alan iki nokta anne ve babayı temsil ederken burada Yeoşua için babası Nun bile olsa asıl kişiliğini şekillendiren Moşe olduğu için sadece “baba” gibi onu göstermekte ama aynı zamanda biyolojik babasının nun olduğu da belirtilmektedir. Öğretmenlerin anne baba gibi sayılacağını bilginlerimiz hangi referansla öğrenirler?

Rav Avigdor Miller’e göre anne ve baba çocuklarının fiziksel yönlerinin çoğunlukla teşkil ederler. Ancak öğretmeni onun asıl kişiliğinin oluşmasında birinci derecede etkilidir. İnsanı hayvandan ayıran düşünce olduğuna ve düşüncelerin şekillendirilmesi aslında öğretmenler tarafından yapıldığına göre onun bu yöndeki asıl yaratıcısı öğretmenidir. Bu peraşadan birçok önemli ders çıkarmak mümkündür ama biz iki tanesine odaklanalım:

Taktığımız gözlüğün rengi çok önemlidir. Elbette sürekli pembe gözlük takmak insanı sadece bir hayal aleminde yaşatır. Şeffaf gözlükler ise objektif görüşümüzü netleştirir. Bunun için ise “gönül gözünü” açmak gereklidir.  

İçimizdeki ses bizleri ciddi anlamda uyarmaktadır. Meragelim peraşası bizlere yanlış fikirlere kapılmamak konusunda çok ciddi mesajlar vermekte sabit fikirli olmanın zararlarını net bir şekilde anlatmaktadır. Öğretmenlerimizden aldığımız eğitimi doğru bir şekilde hayata geçirmek ise bizlerin ödevidir. Bunun için aralıksız bir şekilde öğrenime devam etmek gerekir. Öğrenirken özellikle “musar” yani etik konularda kendimizi eğitmemiz de şarttır.