aile perasasi

Hepimiz, dünyanın, insanların birbirleriyle iyi geçindiği, barış dolu bir yer olmasını isteriz. Bunun gerçekleşebilmesi için bizim yapabileceğimiz bir şey var mıdır? Yapabileceklerimizden biri, başkalarını gerçekten düşünmek ve bu konuda başkalarına örnek olmaktır.

Bu haftanın Peraşası, çevremizdeki insanlarla nasıl daha mutlu ve barış içinde yaşayacağımızı bize öğreten fikirlerle ve pratik önerilerle doludur. Bulduklarımızı, onları kaybeden insanlara geri vermek için yolumuzdan ayrılabiliriz. Birinin kaybettiği bir şey bulursak, bunu cebimize atmamak yeterli değildir. Tora, bizlere bu eşyanın sahibini bulmak için gerekten çaba sarf etmemiz gerektiğini öğretir. Bu insan çok mutlu olacak ve başkalarının kendisini düşündüğünü görecektir. Bir dahaki sefere, o da aynı şekilde davranacaktır. Bu öğretileri takip ederek, kişisel çevremizi ve dünyamızı yavaş yavaş daha şefkat dolu bir yer haline getiririz.

HİKAYE
Hikayemizde, iki kardeş, bir başkasıyla ilgilenmek için kendi yollarından ayrılırlar.

"BUZLARI KIRMAK"
Son günlerde yağan kar, Sami ve kardeşi David'i, evlerinin arkasındaki orman yolunda ilerlerken sanki birer kutup kâşifine dönüştürmüştü. İki kardeş, arkadaşlarıyla birlikte donmuş gölde kaymaya gitmişlerdi. Şimdi, her ikisi de sıcak evlerine gitmek için can atıyordu.
Kar, orman yolunu beyaz bir dünyanın büyülü bir patikasına dönüştürmüştü. Yol boyunca sessizliği bozan tek şey, çocukların adım attıklarında karın çıkardığı sesti. Birdenbire David, kar yığınlarının arasında turuncu bir şey fark etti.
"Hey, bu da nedir?" diye sordu kardeşine turuncu nesneyi işaret ederek.
Hemen koşup oraya gittiklerinde, bunu yepyeni bir basketbol topu olduğunu gördüler. "Vay! Ne güzel bir şey bulduk baksana!" diye bağırdı Sami.
Ama David kuşkuluydu. " Ormanın ortasında bu basketbol topunun işi ne?" diye sordu " Belki de birine aittir..."
İki oğlan topu daha dikkatlice incelediklerinde, üstünde yazılı MK baş harflerini fark ettiler. David kafasını kaldırıp biraz düşündü ve sonra sonuca vardı: " MK...Moşe Kastro! "diye heyecanla söyledi. "Moşe Kastro'nun evi bu yolun tam üstünde.. Sanırım topunu çitlerin üzerinden kaçırmış olmalı... Top da buralara kadar yuvarlanıp gelmiş. Beyaz kar sayesinde de top hemen fark edilir duruma gelmiş..."
Sami gülümsedi. Moşe Kastro, kaç kere başlarına dert açmıştı. Epey yaramaz bir çocuktu..." Ne kötü şans! Eh ne yapalım, Bulan sevinir, kaybeden üzülür..."
Ama ağabeyi başını salladı. "Bunu elimizde tutamayız. Çalmaktan hiçbir farkı yok bunun"
Prensip konularında ağabeyiyle tartışmaması gerektiğini bilen Sami, omuzlarını silkip, "Sanırım haklısın. Bu aptal topu unut gitsin, hem bu yaramaz Moşe'nin sorunu.. Haydi, artık eve gidelim. Ben donuyorum..."
Topu elinden atıp yoluna devam eden Sami, ağabeyinin gelmediğini görünce geriye döndü. David kaşlarını çatmıştı. " Hayır, çocuğa topunu geri vermeliyiz. Topu biz bulduğumuza göre, sahibine götürmek de bizim sorumluluğumuz...."
Çocuklar yollarını değiştirip Kastrolar'ın bahçesine doğru ilerlemeye başladılar. Kapı zilini çaldılar. Bir dakika sonra Moşe kapıyı açtı. " Ne istiyorsunuz? " diye sordu şüphe içinde.
David yutkunup topu gösterdi. "Bunu evin arkasındaki yolda bulduk. Acaba sana mı ait?"
Moşe'nin yüzündeki sert ifade yumuşamaya başladı ve yavaş yavaş bir gülümsemeye dönüştü "İnanmıyorum, çok teşekkür ederim!" dedi. "Bu top benim. Aldığımın ertesi günü çitlerin üstünden kaçırıp kaybetmiştim. Ve hiç bulamamıştım..."
İki kardeş arkalarına dönüp evlerine doğru yönelmişken, Moşe seslenip çocukları geri çağırdı: "Şey... sanırım epey üşümüşsünüz. Bir iki dakikalığına ısınmak için içeri girmek ister misiniz? Annem tam şimdi sıcak çikolata yapmıştı..." İki kardeş Moşe'nin teklifini kabul ettiler ve bütün öğlen boyunca orada kaldılar. Üçü birlikte, çok eğlenceli zaman geçirdiler. Sami ve David, topu geri getirdikleri için çok memnundular, bir basketbol topundan çok daha fazlasını bulduklarını fark etmişlerdi. Onlar, yeni bir arkadaş bulmuşlardı...

TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ

Soru: Topu ilk buldukları zaman Sami ne yapmak istedi?
Cevap: Topu geri vermek istemedi.
Soru: Çocuklar, topu geri götürdüklerinde kendilerini nasıl hissettiler?
Cevap: Doğru olanı yaptıklarını biliyorlardı. Böyle bir davranışın nasıl bir düşmanı, bir dosta dönüştürdüğüne şahit olmuşlardı.

6-9 YAŞ
Soru:
 Başkalarının eşyalarına karşı duyarlı olmak neden önemlidir?

Cevap: Başkalarının sahip olduklarına karşı duyarlı olmak, aslında o kişilere karşı duyarlı olduğumuzu gösteren önemli bir işarettir. Bu ciddi bir davranıştır ve insanlar arasında barış dolu ilişkilerin kurulmasına, toplumun geliştirilmesine yardımcı olur.

Soru: Biri, bir şey bulursa ve bunun kime ait olduğunu bilmiyorsa, sahibini bulmak için ne yapabilir?

Cevap: Görünür yerlere bulduğu eşyayla ilgili duyurular asabilir. Polise haber verebilir. Çevredeki insanlara sorabilir. Bulduğu eşyayı iyi incelemelidir, çünkü eşyanın kendisine ait olduğunu iddia eden biri geldiğinde, ona eşyayla ilgili sorular sorabilir.

10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Eğer çocuklar topu görmemiş gibi davranıp, onu olduğu yerde bıraksalardı, bu yanlış bir davranış mı olurdu?
Cevap: Aslında bu daha çekici bir seçenek olurdu. Hem hırsızlık yapmamış olacaklar hem de uğraşmamış olacaklardı. Ama başkasına yardım etmek gibi büyük bir Mitzva yapma şansını kaçırmış olacaklardı. Ayrıca kendilerini daha düşünceli, bonkör bir insan yolunda geliştirme fırsatını da tepmiş olacaklardı.
Soru: Sizce önceden iyi anlaşamayan çocuklar, topu geri götürdüklerinde neden iyi geçinmeye başladılar?
Cevap: Çocuklar topu iade etmek için yollarından ayrıldıklarında, büyük bir uğraşı içine girmiş oldular. Bu da, Moşe'ye kendini düşünen ve seven insanların olduğunu fark ettirdi. Çocuklara karşı daha sıcak duygular beslemesi doğaldı. Birbirimizle düşünceli ilişkiler içine girersek, dünyayı yavaş ama emin adımlarla daha güzel, daha insani bir haline getirmiş oluruz.