Haftanın Peraşası BülteniTanrı,Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takipeden yedinci "Şabat" yılı)kanunlarını verir...

Bu Hafta İçin Saatler

27 İyar

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:50

20:10

-----

Yeruşalayim

18:55

20:15

Tel Aviv

19:11

    20:13

  16 Mayıs

Tel Aviv

19:15

20:17

İstanbul

20:00

    20:43

2015

İstanbul

20:06

20:49

İzmir

20:04

20:55

İzmir

20:10

21:01

BEAR-BEHUKOT

 

17 Mayıs 2013-YOM YERUŞALAYİM  -  19 Mayıs 2013-ROŞ HODEŞ SİVAN


Peraşa
Özeti (Vayikra 25:1-26:2 / 26:3-27:34)

[www.chabad.org]

Tanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir. Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bear peraşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekârlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.

Behukotay peraşasında Tanrı, Yisrael halkı emirlerine uyduğu takdirde, onların maddi refaha kavuşacaklarına ve anavatanlarında güvenli biçimde yaşayacaklarına söz verir. Kendisi ile anlaşmalarını terk etmeleri durumunda sürgün edilecekleri, zulme uğrayacakları ve başlarına başka kötülükler geleceği konusunda sert bir uyarıda bulunur. Ancak "düşmanlarının topraklarında bulundukları zaman bile onları terk etmeyeceğim; onları hiçbir zaman hor görmeyecek, yok etmeyecek ve onlara Anlaşmamı bozmayacağım çünkü Ben, onların Tanrısıyım" demekten de geri kalmaz. Peraşa, Tanrı'ya verilen çeşitli antların değerinin nasıl hesaplanacağı konusundaki kurallarla sona erer.

DİVRE TORA

Rav Naftali Haleva

Tanrı Sinay dağında Moşe’yle konuştu ve ardından Yisrailoğulları’na Şemita kurallarından bahsetti. Tora’mıza yorum yapan Raşi Tora’da bahsedilen bu cümle ile ilgili bu soruyu sordu.

Tanrı, bu peraşada, neden yalnızca Sinay dağındaki öğretilerden şemitadan bahsetti?

Bütün kanunlar Yisrailoğullarına Sinay dağında verildiğine göre neden yalnızca Şemita’ nın kendisini ön planda tutuldu?

Bu cümle ile Tora bize, nasıl geniş bir öğretiye sahip şemita kuralları tüm detayları ile Sinay’da verildiyse aynı şekilde diğer tüm kural ve kanunların Sinay dağında verildiğini öğretmektedir.

Tüm emirlerin detaylarının Sinay dağında verildiğini göstermek için neden özellikle şemita kanunları örnek olarak seçilmiştir?  Bunun sebebini anlayabilmek için Şemita’nın arkasındaki derin öğretiyi kavramamız gerekmektedir.

‘’Size vermekte olduğum ülkeye geldiğimizde, toprak Tanrı adına Şabat dinlenecektir. Altı yıl tarlanı ekebilir, altı yıl bağını budayabilir ve ürününü toplayabilirsin. Fakat yedinci yılda, Ülke için işi bırakmayı gerektiren bir Şabat olacaktır.’’

Bazılarına göre bu kanun Tanrı’nın yaratılışını ve Şabat’ı hatırlamamız için verilmiştir. Dünyanın yaratılışına paralel olarak altı gün çalışmalı ve yedinci gün dinlenmemiz gerekliliği dile getirilirken aynı düşünce ile altı sene çalışmalı ve yedinci sene toprağı dinlendirmeliyiz. Bu sayede dünyanın yaratıcısının Tanrı olduğu hatırlanacaktır. Böylelikle,  Şemita kanunun ilk öğretisi,  Tora’nın en önemli Yahudi felsefesi Şabat öğretisine paralel olmasıyla birlikte Tanrı’nın yaratıcı gücünü dile getirmektedir. Şemita, insan ile Tanrı arasındaki ilişkide düşüncemizde Tanrı fikri üzerinde odaklanmaktadır. Şemita kanunun ilk öğretisi beynimizde Tora ile birlikte Tanrı’yı düşünmemizi ve O’nun bu dünyanın yaratıcısı olduğunu kabullenmemizi sağlamaktadır. Bu düşünce ile Tora’nın en önemli boyutunu idrak etmemizi sağlamaktadır.

Yukardaki cümlede belirtilen cümlede  ‘’Altı yıl tarlanı ekebilir, altı yıl bağını budayabilir ve ürününü toplayabilirsin.’’ ifadesinden yola çıkarak Şemita’nın ikinci boyutu öğretilmektedir.

İnsanın çalışması ‘’Avoda ‘’ gerekliliğinden bahsedilmektedir. İnsanın yaşamını belli bir düzene ve anlamlı bir boyut kazandırması için gerek fiziksel ve gerekse de manevi çalışmasını gerektiği gibi yerine getirmelidir. Fiziksel ve ruhsal çalışma sayesinde Tanrı ile olan ilişkisi de büyücektir. Burada bahsedilen manevi çalışma ile dile getirilen avodat balev kalpte çalışacaksın,  sözünden yola çıkararak bize duadan ibadet etmekten bahsedilmektedir. Bet- Amikdaş zamanında ‘’ Avoda –Tanrı’ya hizmet ‘’ insanın pişmanlığını belirtmek ya da isteklerini sunmak için getirdiği kobranlar ile yapılırdı. Bet-Amikdaş’ın yokluğunda ise Tanrı’ya bu görevimizi kalbimizin hizmeti olan Tefila (dua) ile yerine getiriyoruz. İbranice’de dua etmek için kullanılan en yaygın terim ‘’leitpalel’’ sözcüğüdür. Leitpalel sözcüğü dönüşümlü bir fiil olup, kendimizi incelemek ve yargılamak anlamına gelir. İncelememiz gereken temel noktalar tutumumuz ve davranışlarımızdır. Bilincimizi geliştirmek için hayatta nerede olduğumuzu bilmek çok önemlidir. Duadan önce veya dua esnasında bir veya iki kavram üzerinde yoğunlaşmamız kişisel gelişmemizi ve maneviyatımızın yükselmesini sağlayacaktır. Yahudilik yaşamı, öğrenmek gelişmek ve değişmek için düzenli akan bir nehir gibi görür. Buna ‘’Tikun amidot - insan karakterinin ve davranışlarının yükselen bir bilinçle devamlı olarak yontulması ve işlenmesi’’ denir. Dua, insanın değişerek daha iyiye yönelmesini sağlayan bir araçtır.  

Böylelikle,  Şemita’nın ilk öğretisinde Tora ve inanç esas olduğundan, bu öğreti bize önce beynimizi sonra da kalbimizi yani duygularımızı ifade etmektedir.

Şemita’nın üçüncü öğretisini de Tora’daki şu cümleden öğrenmekteyiz:

‘’Toprağın dinlendiği ürünü, sizin için yenebilir olacaktır. Senin, kölen, cariyen ve ihtiyaç olan herkes için yiyecek olacaktır. ‘’

Bu  cümleden yola çıkarak Şemita’nın üçüncü öğretisi ‘’Gemilut HasadimYardımseverlik ‘’ boyutunu öğretmektedir.  Bu kanunda bizlere tüm vucudumuzu ifade etmektedir. Dünyanın temelini oluşturan taşların üçüncüsü iyilik yapmaktır. Fakire yardım etmek, hasta ziyareti,  dul ve yetimlerin ihtiyaçlarını karşılamak, yakınını kaybeden bir kişinin yanında bulunup gereken yardımları yapmak, moral ihtiyacı olan kişiye zaman ayırarak ona manevi destek olmak gibi tüm iyilikler ‘’Gemilut Hasadim –İyilikseverlik ‘’ içine girer.

Buradan görüldüğü gibi şemitanın üç ayrı öğretisi bizlere insanın vucudunun üç temel kısmını ifade etmektedir. Tora ve inanç beynimiz, avoda manevi çalışma (dua) kalbimiz, gemilut hasadim yardımseverlik tüm vucudumuzu ifade etmektedir.

Pirke Avot’ta şöyle der;

Anşe Keneset Agedola’nın en son üyelerinden Şimon Atsadik şunu öğretir:

Bu dünya üç temel unsur üzerinde var olur:  Tora öğrenmek TORA – Tanrı’ya hizmet etmek AVODA –  İyilikseverlik -

GEMİLUT HASADİM

Şemita’nın öğretisi de bu üç önemli temel taşını içerir. Bu nedenle Tora kanunların ve detayların tümünün Sinay dağında alındığına dair Şemita örnek gösterilmektedir.

Tora yorumcularından Raşi’nin sorduğu sorunun cevabı da Şemita’nın bu derin öğretilere sahip olmasındandır.

Her insanın davranışları kendine, Tanrı’ya ve diğer insanlara karşı uygun olmalıdır. İnsan kendini ve karakter yapısını Tora öğrenmekle geliştirir. Dua etmek ve mitsvaları uygulamakla Tanrı’ya hizmet eder, insanlarla şefkat ve saygıya dayalı ilişkiler kurarak da insanlara karşı olan görevlerimizin iyi olmasını sağlarız. Tanrı’ya ve diğer insanlara karşı davranışlarımızın mükemmel olabilmesi bu üç temel unsura bağlıdır: TORA (Tora’nın kendisi), Avoda (dua), Gemilut Hasadim (iyilikseverlik)

GERÇEK

Rav Berti Derofe

 

“Kardeşin düşkün duruma düşerse… Onu desteklemelisin.”(25:35)

Magid MiDuvna kitabı Keilat Yitshak’ta şöyle anlatır: Bazı kişiler durmadan bir endişe içerisindedirler. Tanrı onları büyük bir zenginlikle kutsamış olsa ve ömürleri boyunca kendilerine, hatta torunlarının bütün yaşamı için yetecek kadar büyük bir zenglikleri de olsa, daha fazla para kazanmak ve elindekini kaybetme korkusu yüzünden daha sıkı çalışıp işkolik olmaktan kendilerini alamazlar. Durmadan gelecekte ne olacağının endişesini ve sıkıntısını yaşarlar. Buna karşın bazıları da ellerinde sadece önlerindeki öğüne yetecek kadar yemek olsa bile endişelenmeden, Tanrı’ya güvenerek, mutlu bir şekilde yaşarlar.

Bir kişiden maddi sıkıntı durumunda, acil bir ihtiyacı gidermek amacıyla yardım istendiğinde, bazen kendisinden yardım istenen kişi, “Biliyorsun ki Tanrı herkesin geçimini sağlar biraz uğraşı gösterirsen senin de payını verecektir” diyerek ihtiyaçlı kişiye yardım etmez. İşte bu davranış Tanrı’ya güvenin yanlış bir örneğidir. Gerçekten Tanrı’ya güvenen bir insan bu davranışın tam tersini yapmalıdır. Tanrı’ya güvenen kişi kendi geleceği için hiç bir kaygı hissetmeden, güven ve inançla yaşamalı, bu sayede kendini Tora öğrenimi ve mitsvot uygulamalarına vermelidir. Fakat konu başka bir ihtiyaçlıya geldiğinde bir an bile tereddüt etmeden yine Tanrı’ya güvenerek ihtiyaçlının elinden tutmalı ona gücünün yettiğince yardım etmelidir.

Bu sayede Tora’da “Düşkün kardeşine yardım et” mitsvasıyla “Şemita” (İsrael Toprakları’nda 6 yıl ekim yaptıktan sonra 7. yıl toprak dinlendirilir) mitsvanın neden birbirlerine yakın şekilde yazıldıklarını daha iyi anlayabiliriz. Şemita yapılırken toprağı işlemememize rağmen Tanrı’nın bizim geçimimizi karşılayıp, bereketini bizden esirgemediğine inanmalıyız. Yani Tanrı’ya bizim geçimimizi her türlü sağlayacağına güvenmeliyiz. Fakat başka bir ihtiyaçlı bizden yardım istediğinde ona da aynı şekilde yaklaşıp, kendisinden bizim yaptığımızı yapmasını beklememeli, tam tersine hemen ona elimizden geldiğince, bütün gücümüzle yardım etmeliyiz.

ASE LEHA RAV:KENDİNE RAV SEÇ

RAV ELİYAU KOEN ZT’’L:MAHAZİKE-TORA

MİTSVAT ALVAAT KESAFİM

(Borç para verme mitsvası)

F-Borç para vermede öncelik sırası

Her borç para isteyen kişiye, para vermemiz imkânsızdır. Buna ne bütçemiz müsaittir ne de her isteyen maddi sıkıntısından kurtarmak sorumluluğu hepimizi eşit derecede bağlar. Bu bakımdan, onlar arasında bir seçim yapmak mecburiyeti vardır. Bu seçimi kolaylaştırmak maksadı ile, Tora bizlere şu belli kriterleri vermektedir:

Talmud, Yazılı Tora`daki “İm kesef talve et ami et eani imah” (Şemot 22/24) (Milletimin, yakınlarındaki fakirlerine borç para verirken… ) cümlesine dayanarak, aşağıdaki kuralları sıralar: (Baba Metsia 71/A).

1.“Aniye Yisrael veaniye goyim – aniye Yisrael kodmim” Muhtaç olan kişiler Yahudi ve Goy`salar, önce Yahudi olana yardım edilmeli, artanı Goy`a vermelidir. Goy`a borç para verirken ondan faiz alınabilmesine rağmen, bundan vazgeçip, Yahudi`ye faizsiz para verilmelidir.

2.“Ani veaşir – ani kodem” Borç para istiyenlerden biri fakir, diğeri ona kıyasla daha varlıklı ise,  önce fakire borç para verilmelidir.

3.“Aniyeha veaniye irha –aniyeha kodem” Muhtaç olanlardan biri ailenden, diğeri hemşerin ise, önce ailendekine yardım edilmeli, sonra hemşeriye verilmelidir.

4.“Aniye irha veaniye ir aheret – aniye irha kodem” Biri hemşerin diğeri başka şehir sakini ise, önce hemşeriye yardım edilmelidir.

Bu öncelik sırasındaki mantık, kim bizlere daha yakınsa, ona karşı olan sorumluluğumuz, diğerlerine nazaran daha büyük olmasındandır. Aynı fikirden dolayı, aile içindeki fertlerin de ihtiyaçlarını karşılamakta, öncelik sırası mevcuttur ve şu sıra takip edilmelidir:

Önce Anne ve Baba, onlardan sonra kardeşler, amca, dayı, teyze ve halalar ve en sonda onların çocukları yer alır. Bu öncelik sırası yalnız borç para vermede değil, her Gemilut Hasadim konusunda da geçerlidir. Örneğin yardıma ihtiyacı olan iki hasta varsa ve onlardan yalnız birine, yardım edebilme durumumuz varsa, öncelik yukardaki sıraya göre yapılmalıdır.

Gerçi her insan tanıdık olsun veya olmasın – bir Tanrı Yaratığı olduğundan, ona yardım etmemiz bir vicdan mecburiyetidir. Buna rağmen yardım etmede bir sıra ve düzen olması da şarttır. Aksi takdirde kendi aciz durumunu başkalarına bildirmede ve herkesten yardım istemede ilân yoluyla (mektup yollayarak, gazete,radyo ve benzerleri ile isim, adres açıklayarak) başarılı olanlar yardım görecek, utangaçlar ise yardımsız kalacaklardır. Bu bakımdan Tora bizlere önce tanıdıklardan en yakın olanlara yardım etmemizi istemekte, ancak ondan sonra diğerlere yardım elimizi uzatmamızı istemektedir. 

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

EL Gid Para El Pratikante

Rabi Moşe İserliş’in öğrencisi olan Rabi Mordehay Yafe, Arbaa Turim kitabına dayanan, açık, basit ve anlaşılabilen bir dille bir Alaha kitabı yazmış ve buna Levuş adını vermiştir.

RABi MORDEHAY YAFE [Levu]: 5290 [1530] yılında Pragda doğmuş, Polonya yeivalarında ünlü Hahamlar Rabi Şelomo Lurya [RaaL] ve Rabi Moşe İserliş’ten [RaMA] ders almıştır.

Rabi Mordehay Praga döndüğü zaman, büyük bir yeiva kurdu ve birçok öğrenci topladı. O yıllarda Avrupa şehirlerinde Yahudilere karşı düşmanlıklar ve iftiralar yoğunlaşmıştı. Kendisi de hedefte olduğu için, Rabi Mordehay bu sıkıntılara dayanamamış ve doğduğu yeri terk edip İtalyaya göç etmiştir. Burada on yıl yaşamış, astronomi, fizik, matematik, kimya ve Kabalanın sırlarında ihtisas sahibi olmuştur.

5332 yılında Rabi Mordehay Yafe, Oronda Hahambaşılığı’na atanmıştır. Daha sonraları Lubline geçmiş ve büyük yeivanın başına getirilmiştir. Aynı zamanda dört şehrin komite temsilcisiydi (Bu komitelerde büyük Hahamlar ve cemaat temsilcileri yılda iki kez ilkbahar ve sonbaharda fuar zamanları toplanır, dini konuları tartışır ve o zamanki güncel gereksinim ve problemlere çare bulmaya çalışırlardı).

5352 yılında Rabi Mordehay, Prag’ın Hahambaşısı olmuştur. On kitap kompoze etmiş ve birleştirerek bunlara Levuş adını vermiştir. Rabi Mordehay, bu eserinde Alahayı kısaca belirtmiş, Hahamlar’ın arasındaki görüş ayrılıkları ve kararlarının sebeplerini açıklamıştır.

Rabi Mordehay’ın Levuş’u tüm dünya Yahudileri tarafından sevilip tanınmasına rağmen, Rabi Yosef Karonun Şulhan Aruhu her tarafa yayıldığı için, hem Levu, hem de tüm diğer Alaha kitapları ikinci planda kalmıştır.

Tüm hayatını cemiyete adamış dini ve sosyal işlerle ilgilenmiş olan Rabi Mordehay, 3 VeAdar 5372 [1612] tarihinde ölmüştür.

ŞABAT KANDİLİ YAKMA ALAHALARI

Rav Berti Derofe

42) Şabat kandillerini sofranın yakınına koyup Kiduş’u ve seudayı onların ışığından da faydalanılarak yemek doğru bir harkettir.

43) Temel alahaya göre evin diğer odalarında kandil yakmaya gerek olmamasına karşın isteyen bir kişi beraha söylememk şartıyla her odada kandil yakabilir.

44) Fakat kişi bahçede veya balkonda yemekten daha büyük bir keyif alıyorsa, yemek yediği ortamdan kandilleri görmeyecek olsa dahi seudayı orada yapabilir. Ama yine de kandilleri yanarken biraz görmesi gerekir. Çünkü kişi kandilleri Şabat girdikten sonra hiç yanarken görmeyecekse bu durumda kandilleri yakarken söylediği berahada Tanrı’nın ismini boşa kullanmış sayılır.

HAFTANIN SÖZÜ

Ne kadar çok iyilik o kadar çok barış.

İllel Azaken