Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

Bu Hafta İçin Saatler

1 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:12

18:32

-----

Yeruşalayim

17:16

18:36

Tel Aviv

17:32

    18:34

  21 Mart

Tel Aviv

17:36

18:38

İstanbul

18:02

    18:45

2015

İstanbul

18:10

18:53

İzmir

18:11

19:02

İzmir

18:18

19:19

VAYİKRA

ŞABAT AHODEŞ

ROŞ HODEŞ NİSAN

                                                                                  PERAŞA ÖZETİ (Vayikra 1:1-5:26)

                                                                                            [www.chabad.org]

Tanrı, Buluşma Çadırı’ndan Moşe’yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

“Korban Ola – Yükselen Korban”. Bu korban türünde, hayvan, Mizbeah üzerindeki ateşte tamamen yakılarak bir anlamda “Tanrı’ya yükselir”.

“Korban Minha – Un Korbanı”. Kaliteli un, zeytinyağı ve günlük ile hazırlanan ve beş farklı türü olan özel korban.

“Korban Şelamim – Barış Korbanı”. Hayvanın bir kısmı Mizbeah’ta yakıldıktan ve bir kısmı Koenler’e verildikten sonra eti, korban sahibi tarafından yenir.

“Korban Hatat – Hata Korbanı”. Koen Gadol, cemaatin tamamı, kral veya sıradan bir Yahudi tarafından yanlışlıkla yapılan ihlallerin affı için getirilen, farklı türlerde korbanlar.

“Korban Aşam – Suç Korbanı”. Kutsal hizmete ayrılmış bir canlı ya da eşyadan kişisel yarar sağlayan, Tora’nın bir yasağını ihlal ettiğinden kuşkulanan veya bir başkasını aldatmak için yalan yere yemin ederek “Tanrı’ya ihanet eden” kişiler tarafından getirilen korbanlar.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA

Rav İsak Alaluf

Vayikra kitabının aynı adı taşıyan ilk sözcüğü ilginç bir şekilde küçük bir Alef ile yazılıdır. Bu küçük harfin anlamları ile ilgili birçok açıklama vardır. Bizler Rabi Yosef Yitshak Schneerson’un anlattığı bir öyküyle bunu anlamaya çalışacağız.

Gelecekte Habad aleminin üçüncü Rebbe’si unvanını alacak olan Lubavitch’li Rabi Menahem Mendel 1792 yılının Kipur gününün ertesi öğrenmek için öğrenim evine gider. Rabi Schneerson Rabi’nin yaşını “üç” olarak vermektedir. Rabi Menahem burada büyükbabası Liadi’li Rabi Schneur Zalman ile Tora öğrenmek üzere hazırdır ve büyükbaba torununa Vayikra kitabının ilk cümlelerini öğretmeye hazırlanmaktadır.

Bu noktada Midraş Raba’nın sorduğu bir soruyu gündeme getirelim. Midraş’ta Rav Asi şöyle sorar: Neden küçük  çocuklara Tora öğretilirken Bereşit kitabından değil de Vayikra kitabından başlanır. Bunun kesin nedeni küçük çocuklar saftır, korbanlar da saftır şeklinde verilmektedir. İki tane saf oluşum bir arada saf bir öğrenime başlayacaklardır.

Bizler yeniden öykümüze dönelim. Ders sırasında torun büyükbabasına “alef” harfinin neden küçük yazıldığını sorar. Uzun zamandır derin bir meditasyon içinde trans halinde olan Rabi Schneur Zalman başını kaldırır ve yanıt verir: 

İlk insan olan Adam bizzat Tanrı tarafından yaratılmıştır. Bilgeliği meleklerin de üzerindedir. Adam bilgeliğinin büyüklüğü konusunda uyarılmış ve bu konuda dikkatli olması istenmiştir. Ancak Adam buna çok fazla güvendiğinden sonunda “iyi ve kötüyü ayırt etme ağacının meyvesinden” yemiş ve bu da onun düşmesine sebep olmuştur. 

Moşe atsilut dünyasının bilgeliğinden kaynaklanan bir ruhla donatılmıştır. Benzer şekilde kendisi de bu konuda uyarılmıştır. Moşe gerçek alçakgönüllülüğü keşfetmiş ve Tanrı tarafından dünyadaki en alçak gönüllü kişi olduğu ilan edilmiştir. Bu özelliği Moşe’yi yanlış yollara ve fikirlere sapmaması ile ilgili korumuştur. Böylelikle sahip olduğu büyük bilgelik iyi ve doğru bir şekilde kullanımış ve Bene Yisrael bu büyük insanın liderliğinde çöldeki uzun ve tehlikeli yolculuğunu daha emin olarak tamamlayabilmiştir.

Rabi Schneerson TaNaH’ta üç boyutta harflerin yazıldığını öğretir. Bunlardan biri orta boyuttaki normal harflerdir ki çoğu metin bu şekilde yazılmıştır. Bazı harfler olduğundan büyük yazılır. Buna en iyi örnek Divre Ayamim kitabının ilk sözcüğünde yazılan Adam sözcüğünün ilk harfidir. Buradaki büyük harf Adam’ın büyüklüğünün kendi düşüşüne neden olduğunu göstermektedir. Vayikra kitabında yer alan küçük “alef” harfi ise alçakgönüllülüğün en üst seviyesine ulaşan Moşe’yi simgelemektedir.

İnsanoğlu her zaman egosunun tehdidi altındadır. Ego hiç umulmadık zamanlarda insanı esir alabilir. Örneğin Şelomo Ameleh sahip olduğu büyük bilgelikle övünürken bir kralın alabileceğinden çok daha fazla eş ile evlenmiş ve bu eşler Şelomo’nun hatalar yapmasına sebep olmuşlardır.

Hepimiz zaman içinde bilgeliğimiz, zenginliğimiz, gücümüz veya sahip olduğumuz birçok özellikle övünür dururuz. Bu övünç normal şartlarda kaldığı sürece bir tehdit olmaz ancak egomuz bizi esir aldığında hem kendimize hem de çevremize zarar veren biri haline gelmek işten bile değildir.

Bilinmelidir ki sahip olduğumuz bu övünç kaynağı özelliklerimiz Tanrı’nın bizlere bir hediyesidir. Onun için de alçakgönüllü olmak ve bu özelliklerimizi iyi amaçlar uğruna kullanmak gerekir. Yaşam ancak o zaman daha anlamlı olacaktır. 

                                                                                        ÇAĞRIYA KULAK VERELİM

                                                                                                Rav Berti Derofe

“Tanrı O’na Buluşma Çadırı’ndan seslendi.”(1:1)

“Buluşma Çadırı’ndan: Burada Tora bize Ses’in kesildiğini ve çadırdan dışarıya çıkmadığını öğretiyor. Peki bunun sebebi sesin alçaklığı olabilir mi? Talmud diyor ki “Ses”! Nedir o “Ses”? Pasukta açıklanmış olan "Ses": Tanrı’nın sesi kuvvetle, Tanrı’nın sesi ihtişamla, Tanrı’nın sesi sedir ağaçlarını kırar(Teilim 29). Peki o zaman neden Buluşma Çadırı’ndan yazıyor? Sesin kesilip dışarıya çıkmadığını öğretmek için.”(Raşi)

Bir yandan sesin çok kuvvetli yüksek bir ses olduğunu görürken diğer yandan Raşi’nin açıklaması doğrultusunda bir mucizenin olduğunu ve sesin Buluşma Çadırı’nın dışında duyulmadığını görüyoruz. Bu noktada sormamız gereken soru, "Neden böyle bir mucizzeye ihtiyaç duyulmuştur?"

Darke Musar kitabı bu soruya çok güzel bir cevap verir. Aslında Tanrı’nın Sesi Buluşma Çadırı’nın dışından da duyuluyordur ama o sesi duyabilmek için kişinin kendisinde Buluşma Çadırı kutsiyeti olması gereklidir. Buradan anlaşılan Buluşma Çadırı’nın dışındakiler sesi duyamamışlardır çünkü kendilerinde bu kutsiyet seviyesi mevcut değildir. Buna karşın Moşe Rabenu o seviyeye ulaşmış ve kulakları Tanrı’nın Sesi’ni duymaya hak kazanmıştır.

Saba MiKelem de benzer olarak Mesilat Yeşarim kitabında geçen “Çünkü peygamber yolunuza dikkat edin diye haykırıyor” cümlesi üzerine yaptığı yorumda şöyle der: Rabi Moşe Hayim Lutsato peygamberin haykırışını duydu fakat biz malesef onu duyamıyoruz çünkü o haykırışı duyacak kulaklara sahip değiliz. Pasukta da yazdığı gibi: “Tanrı’ya döndün ve O’nun sesini duydun.” İnsan ancak teşuva yapıp Tanrı’ya yaklaştığı zaman O’nun sesini duymaya başlar.

Pirke Avot’ta şöyle yazar: “Levi’nin oğlu Rabi Yeoşua şöyle dedi: Her gün Horev Dağı’ndan Tanrısal bir ses çıkar ve şöyle duyurur: “Vah o insanlara ki Tora’nın utanmasına sebep oluyorlar.” Biz bu sesi duymuyoruz fakat Rabi Yeoşua Ben Levi bunu her gün duyuyordu! Neden mi? Çünkü onda olan kulak malesef bizde yok!

Hahamlarımız Talmud’da gök gürültüsünün yaratılış amacının insanların kalplerini doğru yola sokmak olduğunu öğretirler.Aslında her bir gök gürültüsünün insanın kalbini düzeltecek kadar büyük bir gücü vardır. Biz bunun nasıl olduğunu malesef anlayamıyoruz. Ama görüyoruz ki aslında gerçekten duyan ve anlayan kulaklara sahip olan birisi gök gürültüsünün altında yatan mesajı anlayıp ve doğruya döner.

Bugün bu sesler hala duyuluyor. Her gün yeni bir nefret söylemi, yeni bir tehdit, Tanrı korusun saldırılar… Savunmasız masum insanların hayatlarını kaybetmeleri… Bunların hepsi aslında Tanrı’nın bize bana dönün çağrısından başka bir şey değil… Tanrı’nın isteği olsun ki hepimiz de bu çağrıları duyacak kulaklara sahip olma seviyesine erişip çağrıyı yanıtsız bırakmayalım…

ASE  LEHA RAV: KENDİNE RAV SEÇ

RAV ELİYAU KOEN ZT’’L: MAHAZİKE TORA

İLHOT AVDALA-ŞABAT ÇIKIŞ DUASI

C – Cemaatler arasındaki değişik Avdala âdetleri

Motsae Şabat`ta Arvit`ten sonra şarapla yapılan Avdala’da değişik cemaatlerde, değişik âdetler vardır. Bunlardan en belli başlısı, Avdala duası ayakta mı yoksa oturarak mı yapılması konusundadır. Şulhan Aruh`u kaleme alan Ribi Yosef Karo`ya göre (Sefaradim cemaatleri) oturarak, kısa adı Rema olarak tanınan Rabi Moşe İserliş`e göre (Aşkenaz cemaatleri) ise, ayakta yapılmalıdır.

Oturarak yapılması gerektiğini savunanlar, hovadan çıkabilmek için bir arada bir bütün olarak toplanmak gerektiğini söyler. Onlara göre ayakta oldukları müddetçe bu bütünlük sağlanamaz. Ayakta söylenmesini savunanlarsa, Avdala duası Şabat gününü uğurlama mahiyetini taşıdığından, oturarak uğurlama yapılamıyacağını öne sürerler. Bu görüşe göre hovadan çıkmak için bütünlük, herkesin Avdala söyleyenin etrafında toplanmaları ile sağlanır.

Şarapla yapılan Avdala`nın berahot`larından biri, güzel kokusu olan bir bitkiye söylenen (Besamim) berahasıdır. Bu berahanın metni hakkında da Sefaradim`lerle Aşkenazim`ler arasında fikir ayrılığı vardır. Şöyle ki Aşkenazim`lere göre koklanan bitki çeşidi ne olursa olsun kokusu güzel olması şartı ile “Bore mine besamim” berahası söylenir. Buna sebep toplumu teşkil eden bireylerin tümü hangi bitki çeşidine, hangi berahanın söylenmesi gerektiğini bilemediklerindendir. Yanlışlığa ve “Beraha levatala” ya yer vermemek için, tek ve genel bir beraha söylenmesi uygun görülmüştür. Alaha`ya göre yenen şeylerin çeşidi ne olursa olsun, yanlışlıkla da olsa “Şeakol” berahası ile hovadan çıkıldığı gibi, koku berahasında da yanlışlıkla bile olsa “Bore mine besamim “ berahası söylendiğinde, hovadan çıkılmış olur. (Mişna Berura 297/1/1).

Sefaradim`ler ise Avdala`da koklanan çeşitli bitkilere, çeşitli beraha`lar söylemeyi âdet edinmişlerdir. Ağaç cinsinden olan bitki dalına “Bore atse besamim”, nane gibi güzel kokusu olan ot çeşitlerine “Bore isbe besamim”, karanfil ve tarçın gibi kurumuş bitkilere “Bore mine besamim” beraha`ları söylenir. Limon ve Etrog gibi güzel kokusu olan taze meyvalara “Anoten reah tov ba-perot” denir.

“Bore meore a-Eş “ söylemek için özel bir Avdala mumu yakılmalıdır. Bu mumun özelliği, en az iki fitilli olup, iri bir âlevle yanmasıdır. Böyle bir mumun bulunmaması halinde, normal tek fitilli bir mum yakılır ve beraha anında, âleve bir kibrit yaklaştırılarak, âlev büyütülür. (Pnina alaha. Şabat cildi sah.114). 

Beraha söylendiğinde, herkes avuçlarını aleve tutar ve parmaklarını avucun içine bükerek tırnaklarına bakar.

                                                                                   YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

                                                                                      El gid Para El Pratikante

Kutsi’li Rabi Moe Ben Yaakov1 Fransa’daki Tosafot ustalarından biridir . Y azmış olduğu Emirler Kitabı’nda bütün Alahalar’ı 613 mitsvaya göre toplamış ve onları “Mitsvot Ase Yap [eklindeki] Emirler” ve “Mitsvot Lo Taase Yapma [eklindeki] Emirler” olarak ikiye ayırmıştır.

KUTSİ’Lİ RABİ MOŞE BEN YAAKOV [SaMaG]: Fransa’nın en büyük Hahamları’ndandı. Kutsi şehrinde yaşardı. “Baale Atosafot Tosafot Ustaları”ndan biridir. Rabi Moşe “Sefer Amitsvot Emirler Kitabı” adlı kitabıyla ünlüdür. “Sir Leon de Paris” olarak anılan büyük Haham Rabi Yeuda’dan ders almıştır.

Rabi Moşe büyük bir Talmud uzmanıydı. “Tosafot [Talmud’un açıklamalarına yapılan] Eklemeler”in bir bölümünü yazmış ve Talmud öğrenimini geliştirmiştir. Tora’yı açıklamış ve açıklamalarından birçoğunu Rabi Eliezer’in oğlu Rabi Yeuda, Minhat Yeuda adlı eserine katmıştır. Büyük bir hatip olan Rabi Moşe’ye “Moe Adarşan Hatip Moe” sıfatı verilmiştir.

4995 [1234] yılında memleketini terk etmiş, Tanrı’nın öğretisini yaymak için şehirden şehire dolaşmıştır. İspanya’ya vardığında, burada Yahudiliğin büyük bir düşüşte olduğunu gördü. Birçok Yahudi yabancı kadınlarla evliydi. Rabi Moşe kuvvetli konuşmalarıyla kardeşlerini doğru yola döndürmeyi başarmıştır.

Rabi Moşe Fransa’ya döndüğü zaman, devrin en büyük Hahamları’ndan biri olarak kabul ediliyordu. Rabi Moşe, Fransa Kıralı XI. Louis tarafından münazaraya çağırılan dört Rav arasında yer almıştır. Bu Hahamlar, Yahudilik’ten ayrılmış kinci biri olan Papaz Dunir’in Talmud’a karşı yönelteceği sorgulamayı yanıtlayacaklardı. Hahamlar’ın kuvvetli savunmasına rağmen, bu olayın ardından T almud’un yakılması emredildi. Bu olay, 5000 [1239] yılında, Hukat peraşasının okunduğu Şabat gününün arifesinde Paris meydanlarında meydana gelmiştir.

Bunun üzerine Rabi Moşe çalışmaya başlamış ve Sefer Amitsvot adlı kitabını yazmıştır. Bu kitap, o nesil için bir kurallar kitabı görevi görmüştür; zira Talmud öğrenimi yasaklanmıştı.

Rabi Moşe’nin yazdığı Sefer Amitsvot kitabı, 613 mitsva üzerine kurulmuştur ve iki bölümden oluşur: İlki 365 tane olan Mitsvot Lo Taase, ikincisi ise 248 tane olan Mitsvot Ase’yi tanımlar. Bazen Rambam’ın kanuni kararlarıyla hemfikir olmamasına karşın, onun eserinden etkilenmiş ve çok zaman Rambam gibi hareket etmiştir. Rabi Moşe MiKutsi, kitabında, her bir mitsva için Tora’dan pasuklar, Talmud’daki hahamların, Geonim’in Posekim’in ve de özellikle Fransa’daki Baale Atosafot’un sözlerine yer vermiştir. Rabi Moşe, kitabı Sefer AMitsvot AGadol sebebiyle SaMaG olarak da anılır.

Rabi Moşe MiKutsi kendinden sonraki nesiller tarafından büyük bir Posek olarak kabul edilmiştir. Birçok kimse, eserine açıklamalar yazmış ve kutsal Tora’yı öğrenen öğrenciler için çok faydalı olmuştur.

                                                                          ŞABAT KANDİLLERİ ALAHALARI

                                                                                     Rav Berti Derofe

16) Evde yalnız yaşayan bir erkek de Şabat kandilleri yakma mitsvasından sorumludur.

17) Evdeki erkeğin kandilleri yakılmaya hazır hale getirmesi veya başka odalarda yakması güzel bir harekettir. Fakat bu yaktığı kandillere beraha söylemez.

18) Eğer evdeki erkek hata yapıp kadından önce beraha söyleyerek kandilleri yaktıysa artık kadın daha sonra yaksa bile beraha söyleyemez.

19) Evinde yalnız yaşayan bir kadın veya bekar bir kız da Şabat ve Yom Tov’lar için kandil yakma mitsvasından sorumludur.

20) Evin hanımı herhangi bir sebepten dolayı Şabat kandili yakamıyor veya yakmıyorsa evin reisi kandilleri berahayla yakmak zorundadır.

21) Evde evin hanımı yok fakat büyük kız var ise böyle bir durumda da kandilleri evin reisinin yakması gerekir.

                                                                                         HAFTANIN SÖZÜ

                                                                     Utangaç kişi öğrenemez, asabi ise öğretemez.

                                                                                            İllel Azaken