Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Moşe'ye Menora'daki "daimi kandili" besleyecek saf zeytinyağını Bene-Yisrael'den almasını söyler. Aaron bu aleviher gün, yakacak ve kandil "akşamdan sabaha" yanacaktır.

Bu Hafta İçin Saatler

9 Adar

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:56

18:16

-----

Yeruşalayim

17:02

18:22

Tel Aviv

17:16

    18:18

  28 Şubat

Tel Aviv

17:22

18:24

İstanbul

17:39

    18:22

     2015

İstanbul

17:47

18:30

İzmir

17:40

18:31

İzmir   

17:48

18:39

            TETSAVE

                                                                                           ŞABAT ZAHOR

                                 4 Mart 2015-TAANİT ESTER     5 MART 2015-PURİM     6 MART 2015-ŞUŞAN PURİM                                                                                                                          

                                                                   PERAŞA ÖZETİ (Şemot 27:20-30:10)

                                                                                  [www.chabad.org]

Tanrı, Moşe’ye Menora’daki “daimi kandili” besleyecek saf zeytinyağını Bene-Yisrael’den almasını söyler. Aaron bu alevi her gün, yakacak ve kandil “akşamdan sabaha” yanacaktır.

Koenler tarafından Mişkan’da hizmet ederken giyilmesi gereken giysiler tarif edilir: Tüm Koenler:

1) Ketonet – ketenden uzun bir entari; 2) Mihnasayim – keten don; 3) Mitsnefet ya da migbaat – keten bir sarık; ve 4) Avnet – bele sarılan uzun bir kuşak giyerdi.

 “Koen Gadol – Baş Koen” buna ek olarak şunları giyerdi:

5) Efod – mavi, erguvani ve kırmızıya boyanmış yün, keten ve altın ipliklerle dokunmuş, önlüğe benzer bir giysi; 6) Hoşen – üzerinde Yisrael’in on iki kabilesinin isimlerinin yazılı olduğu on iki değerli taş bulunan bir göğüslük; 7) Meil – eteğinde altın çanlar ve dekoratif narlar bulunan mavi yünden bir üstlük; 8) Tsits – alında taşınan ve “Tanrı için Kutsal” yazısını taşıyan altın bir levha.

Tetsave peraşası ayrıca Aaron ile dört oğlu Nadav, Aviu, Elazar ve İtamar’ın, yedi günlük Koenlik’e atanma törenlerini ve tütsünün (Ketoret) yakıldığı Altın Mizbeah’ı yapma konusundaki ayrıntılı talimatları da içerir.

                                                                                          DİVRE TORA

                                                                                      Rav Yeuda Adoni                                                        

Peraşamız  “ Yisrael  oğullarına kandilin sürekli yanıp ışık vermesi için saf sıkma zeytinyağı  getirsinler” cümlesi ile başlar.

Rabenu  Bahye , şöyle bir açıklama getirir, muhtaç olan kişiyi beslemek, doyurmak, teselli etmek, sevindirmek insani bir borç olmak ile beraber , kutsal bir sevaptır. Aç olan bir kişiyi aynı bizlerin yediği lezzetli yemekler ile doyurmak, alçak gönüllülükle samimi sözlerle teselli etmek ,Tanrı huzurunda yapılan bir sunudan farksızdır.

 Kendimizi  onun çok samimi bir dostu olarak kalpten sözler ile teselli etmek ,acısını dindirmek ona ümit vermek  bir kişiye can vermek gibidir. Asla, muhtaç kişinin önüne bir tabak yemek verip al ye deyip,onun ile ilgilenmemek doğru  bir hareket  değildir.

 Mişkanda  ve Bet Amikdaşta yanan kandiller insana neşe verip, inanç ve ümit kapılarını açardı.  Aynen Ulu Tanrımızın dünyayı yarattığı zaman duyduğu memnuniyet gibi, Teilim kitabında okuduğumuz  “Tanrı Eseri ile memnuniyet duydu” sözlerinde olduğu gibi.

Bet Amikdaşta saf zeytinyağı kandilleri ışıklarını etrafa saçtığında huzur bulunurdu.

Bu nedenle Tanrı bütün Kainatı ve Kainatta bulunan tüm varlıkları yarattıktan sonra insanı yarattı insana özel bir değer verdi , zira insan dünyanın en değerli bir parçasıdır.

Aynı şekilde, Mişkanın ,inşasından sonra Tanrı Aaron  Akohen’e  Mişkandaki yedi kollu şamdanı yakmasını emretmişti.

( Moşe Rabenu’ya ağabeyi Aaron Akoen’e bu görevi vermesini buyurur.)  

Bene Yisrael altın buzağıyı yaptıkları zaman Tanrı çok öfkelenmişti. Moşe Rabenu Tanrıya duasında Bene Yisrael’i yok edeceksen beni kitabından sil demişti bu nedenle Tetsave Peraşasında Moşe Rabenu’nun adı geçmez ve Tanrı ona her  söyleyeceği  sözde VEATA, yani ve sen olarak hitap eder. Bundan güncel bir ders edinebiliriz, asla kişi kendi hakkında veya başkası hakkında menfi bir söz çıkarmamalıdır.

Tanrı’nın bu konuda Moşe Rabenu’ya  cevabı seni yazdığım kitaptan değil , bir peraşından siliyorum,olmuştur.

Hepimiz saf zeytin yağı ile yanan kandillere benzemeliyiz. Etrafı berrak ışıklarla aydınlatmalıyız.

Tanrı bizlere sizin yakacağınız kandillere benim ihtiyacım yok ,benim bütün dünyayı ve hepinizi aydınlatacak kadar ışığım var demiştir.

 Biz insanların Tanrı’nın ışığına ihtiyacımız vardır. Bizler karanlıklar içinde olduğumuz zaman bizleri aydınlatan bize yol göstere,Ulu Tanrı’mızdır. Buna rağmen Tanrı bize : Bana bir kandil yakın bende size sağlık esenlik ve bolluk vereyim ,demiştir.

Bu gün kandil yakma mitsvasını , Erev  Şabat Cuma akşamüstü evlerimizde yaktığımız Şabat mumları ile yerine getiririz. .Bu ışıklar evlerimize neşe sevinç bolluk ve esenlik getirdiği gibi , ailemizee huzur verir.

Hanuka kandilleri yakarakta, Mabed’te  yanan Kandilleri  anımsamış oluyoruz. 

Kandil yakmak bir yükümlülüktür .Tora’nın ışığı da her zaman bizleri aydınlatır.

Peraşamızda Kohen Gadol’un giydiği giysiler zikredilmektedir. Kohen Gadol’un giydiği sekiz giysinin özellikleri bizim günahlarımızı afettirmekti. Koen Gadol Avnet adı verilen bir nevi yelek giyerdi ki bu kalpten çıkıp zihnimize yerleşen kötü düşüncelerin bağışlanması içindi. Kötü düşünmek çok zararlıdır.Tanrı bizleri kötü düşüncelerden korusun.

                               

                                                                        ZALİMLİK Mİ MERHAMET Mİ?

                                                                                  Rav Berti Derofe

“Mizbeah üzerinde yapacağın şudur: Düzenli olarak her gün birer yaşında iki [erkek] kuzu”(29:38)

“Rabi Yişmael’in Yeşivası’ndan bir öğreti: Akadoş Baruh U parmakla gösterene kadar üç şey[i anlamak] Moşe için zordu. Bunlar: Menora, Roş Hodeş ve sürüngenler. Ve diyenler var ki: Şehita(kaşer şekilde hayvan kesme) kuralları da… Pasukta yazdığı gibi: “Ve sunakta böyle yapacaksın…”(Menahot 29:A)

“Böyle” kelimesinin geçtiği her yer bize Tanrı’nın parmakla gösterdiğini öğretir. Şehita kurallarını da Tanrı aynı şekilde göstermek zorunda kalmıştır. Çünkü Moşe Tanrı ona göstererek anlatana kadar anlayamamıştı.

Tiferet Tsiyon kitabı şöyle der: Moşe Rabenu “Şehita”nın mantığını anlayamamıştı. Çünkü görünüşte şehita merhamet prensibinin tam tersi gibi görünüyordu. Tanrı nasıl olur da böyle bir zalimliğe izin vermiştir?

Tanrı Moşe’ye o zaman sorunun cevabını sana göstereyim demiş ve bir hayvanın kurallara uygun bir şekilde kesilip beraha söylenerek yenildiğinde ne kadar yüksek ruhani seviyelere yükseldiğini göstermiştir. Bu seviye Şabat Seuda’sında yenildiğinde daha yüksek, bir Tsadik onu yediğinde daha da yüksek, ve o sunakta Tanrı’ya kurban edildiği zaman hayli hayli daha da yüksek olacaktır. İşte Tanrı yukarıdaki pasukta Moşe’ye bunu göstermiştir.

Karmel Dağı’nda Eliyau Anavi ve putperest rahipler arasındaki karşılaşmada bilindiği gibi iki tane hayvan vardır. Birisi Putperestler için diğeri ise Eliyau Anavi’nin Tanrı’ya sunması içindir. Putlar için sunulacak olan hayvan yürümek istemez. Buna karşın Eliyau’nun hayvanı sunağa koşarak gitmiştir.

Zamanın sonunda dünya üzerinde bilgelik arttınca Teilim kitabı 51:21’de yazdığı gibi (“O zaman inekler sunağına çıkacaklar”) inekler sunağa kendiliklerinden çıkacaklardır. Bilgeliğin artacağı o günlerde hayvanlar da sunakta kurban edildiklerinde ne kadar yüksek seviyelere ulaşabileceklerini anlayacaklardır.

ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                          RAV ELİYAU KOEN ZT’’L: MAHAZİKE-TORA

                                                                                          İLHOT  BİRKAT  A-GOMEL

                                                                                                A-Gomel  Berahası

G – “ Şeasa li nes “ berahası .

Tehlikeli bir yerden mucize neticesinde kurtulan biri, aradan en azından üç günlük bir zaman geçip aynı yeri  tekrar gördüğünde, “ Baruh  Ata   A.E.M.A. şeasa li nes bamakom aze “ berahasını  söylemelidir. (Şulhan Aruh Orah Hayim 218/4)

Tehlikeden kurtulma mucizesini tarif etmeye gelince: Burada Posek ‘ ler iki değişik yol öne sürerler. Birinci yola göre, mucize “ nes “ tabiat üstü, yani normal şartların ötesinde, atalarımıza yapılan mucizeler gibi olmalıdır. Örneğin, çölde giden biri susuzluktan ölmek üzere iken, âniden karşısında bir su kaynağı belirir ve ölümdan kurtulur. Bu ve buna benzer mucizelerin oluştuğu yeri tekrar gördüğünde “ Şeasa li nes bamakom aze “ berahasını söyler.

Buna karşın, haydutların silahlı saldırısına uğrayan birinin, bağırarak yardım çağırma neticesinde, onların elinden  muhakkak bir ölümden kurtulan kişi, kurtulmasının mucize sayılmasına rağmen, tabiat kanunları çerçevesinde olduğundan, bu berahayı söylemez.

Ikinci tarif şeklini açıklayan Posek ‘ ler ise, her türlü mucize sayılabilecek olaylardan kurtulanların, aradan en az 30 gün geçmesi şartı ile, micize yerini görmelerinde “ Şeasa li nes bamakom aze “ berahasını söylemelri gerektiğini savunur.

Şulhan Aruh, bu iki yoldan birini seçmek zor olduğundan, bu berahayı “ Safek berahot leakel “ kuralına göre, Baruh Ata.A.E.M.A. demeden yani Tanrının ismini zikretmeden şu şekilde  “ Baruh şeasa li nas bamakom aze “ olarak söylememizi öğütler. ( Orah Hayim 218/9)

Her iki tarif yoluna göre, aşğıdaki olayların birinden sağ olarak kurtulan, Tanrının ismini zikrederek bu berahayı söylemelidirler:

1.Zelzele ve benzeri bir olayda bulunduü binanın çökmesi neticesinde enkaz altında  kalarak sağ çıkanlar,

2.Trafik kazası neticesi ağır yaralanan biri, normal şartların ötesinde, mucize neticesi sağ kalanlar.

3.Yüksek bir yerden, örneğin uçaktan veya da binanın üst katlarından birinden düşüp ağır yaralanarak mucize neticesi sağ kalanlar,

Bu olaylardan sonra iyileşip hayata dönenler, “ A-Gomel “ berahası söylemeleri ve fakir fukaraya tsedaka vermelri de şarttır.        

                                                                                 YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

                                                                                   El Gid Para El Pratikante

RABİ YİTSHAK ALFASİ [RİF]: İspanya’daki Hahamların “büyüğü” ve Posekim’in (Alaha konularında karar yetkisine sahip otoriteler) ilkidir. 4773 [1013] yılında Fas’ın Fes şehrinde doğmuş ve Geonim devrinin son yıllarında yaşamıştır. Rav Ay Gaon öldüğünde Rabi Yitshak Alfasi 25 yaşındaydı. O zamanki bilginler onu Gaon olarak tanımışlardır. Rav Nisim ben Yaakov ve Rav Hananel ben Huşiel’in öğrencisiydi. Doğum yeri olan Fes’te birçok öğrenciye hocalık yapmıştır. Fes’teki en ünlü öğrencisi Rabi Efrayim’dir. Rabi Yitshak Alfasi 4848 [1088] yılına, 75 yaşına kadar Fes’te kalmış, sonraları İspanya’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Önce Kordova’da oturmuş sonra Barselona’ya yerleşmiş ve ölümüne kadar orada kalmıştır. İspanya’da da çok öğrenci yetiştirmiştir. Bunların arasında ünlü Haham Rabi Yeuda aLevi de vardır. Rabi Yitshak Alfasi’yi çok önemli kılan, büyük yapıtı Alahot kitabından gelir. Bunlar Posekim’in yazılarına temel teşkil etmiştir. Eserini yazarken, Rabi Yitshak Alfasi’nin iki amacı vardı. İlki, Talmud’un içindeki tüm Alaha materyelini çıkarıp kanun yapmak, ikincisi de öğrencilerin çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla Talmud’un bir özetini çıkarmaktı. Büyük haham Rabi Yitshak Alfasi’nin kitabını okuyan her öğrenci, Talmud’un tümü hakkında bir fikir sahibi olabilir. Bu sebeple, kitabına “Talmud Katan Küçük Talmud” adı da verilir.

Rabi Yitshak Alfasi’nin devrinde, Rabi Yitshak Albaliya adlı büyük bir bilgin, Rabi Yitshak Alfasi’nin, Talmud’un bazı bölümlerini alıp, bazılarını bırakarak oluşturduğu kitabından memnun kalmamıştı ve onu sürekli olarak sözlü ve yazılı olarak eleştirmekteydi. Fakat Rabi Albaliya bu dünyadan ayrılacağını hissettiği zaman bu eleştirelliğinden pişmanlık duymuş, oğlu Baruh’u çağırarak ona şunları söylemiştir: “Oğlum, Rabi Alfasi’ye git ve ona ölmeden önceki isteğimi kabul ederek sana babalık yapmasını rica ettiğimi söyle”. Rabi Alfasi, Rav Albaliya’nın öldüğünü duyduğunda büyük bir yas tutmuş, onun yetim oğlunu evinde büyütmüş, yetiştirmiş ve dönemin en büyük bilginlerinden biri haline getirmiştir.

Rabi Yitshak Alfasi 10 İyar 4863 [1103] Salı günü 90 yaşında ölmüştür. Öğrencileri Rabi Yeuda aLevi ve Rabi Moşe ben Ezra, onun büyüklüğünü ifade eden şiirler yazmışlardır.

RABENU NİSİM GERUNDİ [RaN]: 5060 [1300] yılında Barselona’da doğmuştur. Babası Rabi Reuven’in yanında öğrenim görmüştür. Aynı zamanda Rabi Perets aKoen’in (Kore Adorot) öğrencisiydi. Yazılarında onun hakkında her zaman “Öğretmen’im Rav’ım” sıfatını kullanırdı. Rabi Nesim Gerundi büyük bir tıp doktoru ve aynı zamanda Sofer’di (Yazıcı).

Rabi Yitshak Alfasi’nin Alahot kitabını açıklamış, kanunları açık ve anlaşılabilir bir şekilde izah etmiştir. Her şeyden çok bu eseriyle şöhret kazanmıştır. Rabenu Nisim, büyük bir Posek’ti (Alaha konulu kararlar verirdi). Kanunu bazen Raşi, Rabenu Tam ve hatta Rambam’a ters düşecek bir şekilde açıklardı. Bilgi bakımından zamanındaki tüm Hahamlar’dan daha büyüktü. Genç yaşında bile, Barselona yeivasından ve hatta Erets-Yisrael’den ona danışırlar, kendisi de bu sorulara büyük zekasıyla cevaplar verirdi. Talmud üzerine olan eserlerinin dışında yüksek ve mistik felsefe (Kabala) üzerine de bir kitap yazmıştır. Rabenu Nisim Gerundi 5120 [1360] yılında Barselona’da ölmüştür.

                                                                                        MEGİLA ALAHALARI

                                                                                            Hazon Ovadya

1) Kişinin Purim günlerinde akşam ve sabah olmak üzere megilayı iki kez okuma yükümlülüğü vardır. Akşamleyin megila okuma vakti; sabah tan ağarana kadar, gündüzleyin ise güneşin doğuşundan batışına kadardır. Kişi Eğer sabahleyin tan ağırmasından sonra, güneş doğmadan önce okuduysa bediavad (yani aslında bu şekilde yapmak yasaktır fakat yaptıysa) yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılır. Kişi akşamleyin herhangi bir sebepten dolayı megilayı okuyamadıysa gündüzleyin ödemesini yapamaz.

2) Kadın, erkek ve gerler(sonradan yahudi olmuş kimseler) megila okuma mitsvasından sorumludurlar. Bu yüzden sinagoga gelemeyen kadınlar megila okumasını bilen birinden megilayı dinlemekle yükümlüdürler. Kadınlara okuyacak kişi, yükümlülüğünü önceden yerine getirmiş bile olsa kadınlar için megilayı bütün berahalarıyla beraber(şeeheyanu dahil) tekrar okuyabilir.

3) Akşamleyin megila okuyan biri öncesinde üç beraha söyler bunlar “al mikra megila”, “şasa nisim” ve “şeeheyanu”dur. Gündüzleyin ise “şeeheyanu” tekrar söylenmez.

4) Megila okunurken konuşmak yasaktır. Eğer kişi megilayı okuyan kişi okumaya devam ederken konuşursa hovadan çıkmaz ve konuştuğu noktadan itibaren tekrar okumalıdır.

5) Kişi eğer kendisi tek başına veya on kişiden az bir topluluğu hovadan çıkartmak için okuyorsa megiladan sonra okunan arav et rivenu berahasını söylemez. Fakat on kişinin önünde okuyorsa bu on kişi kadın ve çocuklardan oluşsa bile son berahayı söyleyebilir.

                                                                                       HAFTANIN SÖZÜ

                                                Arkadaşının yerine kendini koyamadığın sürece onu yargılama.

                                                                                           İllel Azaken