Haftanın Peraşası BülteniYisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir:

Bu Hafta İçin Saatler

2 Adar

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:51

18:11

-----

Yeruşalayim

16:56

18:16

Tel Aviv

17:11

    18:13

  21 Şubat

Tel Aviv

17:16

18:18

İstanbul

17:30

    18:13

     2015

İstanbul

17:39

18:22

İzmir

17:32

18:24

İzmir   

17:40

18:31

            TERUMA

                                                                                

                                                                                                                 

                                                                        PERAŞA ÖZETİ (Şemot25:1-27:19)

                                                                                      [www.chabad.org]

Yisrael halkının on beş malzeme ile katkıda bulunması istenir: Altın, gümüş ve bakır; mavi, erguvani ve kırmızı yün; keten, tiftik, hayvan derileri, ağaç, zeytinyağı, baharat ve bazı değerli taşlar. Tanrı, Moşe’ye bunlarla “Benim Adıma bir Kutsal Mekân yapsınlar; böylece içlerinde barınacağım” (Şemot 25:8) der.

Moşe’ye, Sinay dağının tepesinde, Tanrı’nın barınacağı bu mekânın nasıl inşa edileceği hakkında, halk çölde yolculuk ederken kolayca sökülmesi, taşınması ve yeniden monte edilmesi için ayrıntılı talimatlar verilir.

Mişkan’ın iç odasında, sanatsallık ile işlenmiş bir perdenin arkasında, üzerinde On Emir’in hakkedilmiş olduğu Tanıklık Levhaları’nı içeren sandık (Aron Aberit) bulunacaktır. Sandığın kapağının üzerinde, saf altından yapılmış, kanatlı iki melek figürü (Keruvim) yer alacaktır. Dış odasında yedi kollu Menora ile üzerine özel ekmeklerin yerleştirildiği Masa olacaktır.

Mişkan’ın üç duvarı, dik duran 48 kalasın birbirine eklenmesinden meydana gelecektir. Bu kalasların her biri altınla kaplanmış olup, gümüşten yapılmış bir çift temel yuvaya yerleştirilecektir. Tavan, üç kat örtüden oluşacaktır: [a] çok renkli yün ve ketenden işlenmiş goblenler; [b] tiftikten yapılmış bir örtü; (c) koç ve Tahaş derilerinden yapılmış ikinci bir örtü. Mişkan’ın ön cephesinde, beş direkle tutturulmuş, işlemeli bir perde olacaktır.

Mişkan ve onun ön tarafında bulunan bakırla kaplanmış Mizbeah’ın etrafı, keten perdelerle çevrelenecektir. Bu perdeler 60 tahta direk sayesinde ayakta duracak, direkler bakır kazıklarla desteklenecektir. Direklerin üzerinde gümüş çengeller ve süslemeler bulunacaktır.

                                                                                                    DİVRE TORA

                                                                                                   Rav İsak Alaluf

Şemot peraşalarının sonuna gelindiğinde öyküler yerini Mişkan’ın inşa edilmesine bırakır. Farklı objelerin bir arada barındığı Mişkan  portatif bir tapınaktır ve Bene Yisrael gittikleri her yere Mişkan’ı da transfer etmişlerdir.  Mişkan Şehina’nın yeryüzünde barınması için yapılan bir yerdir. İçinde yer alan her objenin mutlaka özel bir anlamı vardır. Her obje amaca hizmet edecek şekilde oluşturulmuştur. Bu gün daha oradaki objelerin bizler için önemli anlamları vardır.

Mişkan Bet Amikdaş’ın ön modeli gibidir. Bütünüyle Yahudi bağışlarıyla ve Yahudilerin çalışmasıyla oluşturulmuştur. Bu yüzden çok daha özel bir öneme sahiptir.

“Daber el Bene Yisrael veyikhu li teruma – İsraeloğulları’na söyle benim için bağış alsınlar.” Buradaki en önemli sorun bağış yapılır, alınmaz. Pasuk “veyikhu li teruma” diyeceğine “veyitnu li teruma” deseydi çok daha mantıklı olabilirdi. Ama Tanrı burada “Benim için bağış alsınlar” ifadesini kullanmaktadır.

İnsanoğlu yaşamında genellikle “verici” tarafta olmaya gayret  eder. Çünkü “alıcı” olup da başkalarına muhtaç olmak çoğumuzun istemeyeceği bir durumdur. Ancak yaşamda inişler ve çıkışlar mevcuttur. Yaşamının belirli dönemlerinde insan karşı taraftan yardım almaya da açık olmalıdır. Çünkü hiç kimse mükemmel değildir. Ne kadar akıllı veya güçlü de olsa zaman içinde başkalarının yardımına ihtiyaç duyabilir. İşte bu  dalgalanmalarda insanın bizzat kendisine karşı da merhametli olması gerekir. Mişna’nın en önemli yorumcularından bir tanesi olan Rabenu Ovadya mi  Bartenura  kendisine karşı merhametli olmayan bir kişinin başkalarına karşı da merhametli olamayacağını öğretir.

Alkolik veya madde bağımlısı olan kişiler başkalarının yardımına muhtaçtırlar. Ancak nedense başkalarının yardımını kabul etmeleri oldukça uzun zaman alır. Yardıma açık olmayan bir kişiye yardımcı olmak çok zor hatta imkansızdır. İşte bunun için öncelikle kişinin zaman zaman yardım almaya açık olması ve o yardımı kabul etmesi gerekir. Bunun içindir ki insan toplum içinde yaşar. Zaman zaman komşusundan, yakınından, öğretmeninden Rav’ından yardım ister. Evliliğinde, eğitiminde sorunlar olabilir ve bunları çözmek isteyebilir. Kişinin kendine karşı merhametli olması bir mitsvadır.  Kişi kendine karşı merhametli olursa ancak o zaman başkalarına karşı da merhametli olabilir. İşte bunun içindir ki Mişkan inşası için bağış toplama emri geldiği zaman Tanrı “teruma alınız” demiştir. Bazen “almak” zorunda kalırız. Bu her zaman maddiyat olmayabilir. Bazen bir fikir, bazen bir görüş bazen de bir destek almak isteriz. Verebilmek için almayı da bilmek gereklidir. Alırken bencil olmamak zamanı gelince de vermeyi bilmek gerekir.

Mihtav MeEliyau  kitabının yazarı olan Rav Eliyau Eliezer Dessler öğretilerinde yukarıdaki görüşün aksi gibi görünen bir öğretiyi savunur. Eğer verici isen bu mutluluğun anahtarıdır. Gerçek sevgiye ulaşabilmek için verici olmak gerekir. Özellikle evliliklerde verebilmek ve bunu paylaşabilmek o evliliğin uzun soluklu olması için bir gerekliliktir. Kişi kendinden bir şeyler verdiği zaman daha önemli ve daha değerli olur.

Mişkan inşaatından önce Tanrı Bene Yisrael’e Sinay dağı eteklerinde Tora vermiştir. Yahudiler Tora’nın içeriğini sormamışlar kayıtsız şartsız “naase ve nişma “demek sureti ile kabul etmişlerdir. Burada içeriğinden ziyade kimin tarafından Tora’nın verildiği önemliydi. Tanrı Tora’yı bize vermiştir bizler de kabul etmişizdir. Tanrı merhametiyle Tora’yı kabul edip sevmemiz için çok esaslı bir de bir vermiştir. Mişkan yapımı için bağış toplama emri.   Tanrı için bir ev inşa etmek için Bene Yisrael’den bağış toplamalarını istemiştir. Altın, gümüş, bakır, değerli taşlar, değerli kumaşlar ve daha niceleri bizzat Bene Yisrael tarafından bağışlanmıştır. Tanrı’nın elbette ki bir eve, paraya veya bağışa ihtiyacı yoktur. Ancak bu yapılan bağışlardan yine Bene Yisrael’in faydalanması için bu emir verilmiştir. Bene Yisrael Tora uğruna, Tanrı’nın emrini yerine getirmek uğruna bu bağışları yaptıkça, kendinden bir şeyler verdikçe o zaman Tora ve mitsvalara daha fazla bir sevgiyle bağlanacaktır. Sadece sözde kalan bir naase ve nişma değil aynı zamanda vermeye ve fedakarlığa yönelik uygulamaya geçen bir hareketle Tanrı ve Tora’ya karşı duyulan sevgi ortaya konacaktır. Kişi verdikçe almayı da öğrenecektir. Burada alınacak olan sevgi, bağlılık ve Tanrı ile kurulan özel bir bağdır. Tanrı bizlerin bağış almasını istemiştir. Bunu yaparken  önce maddi kaynaklarımızı seferber etmek suretiyle vermemizi daha sonra da bunun yararını görmemizi yanı almamızı istemiştir.  

Çok iyi bilinen bir Mişna vardır. “Rabi Hananya ben Akaşya şöyle der: Tanrı Yisrael’e zehut vermek istemiştir. Bunun için Tora ve mitsvaları çoğaltmıştır.” Bu Mişna’yı açarak şöyle okumak da mümkündür. “Tanrı Bene Yisrael’in fayda sağlaması için onlara az değil çok fazla fırsat sunmuştur. Onlara 613 mitsva vererek Tanrı’ya ulaşmanın bir çok yolu olabileceğini göstermiştir. Sadece az sayıda mitsva ile onları sınırlandırmak istememiş seçeneklerini çoğaltmıştır.”  Bu mitsvaların yapılmasının karşılığında da Tanrı ile Yisrael arasında özel bir bağ, özel bir sevgi köprüsü kurulmuştur. Dünyada Tanrı ile arasında özel bir bağ oluşturabilmiş bir insanın duyacağı mutluluk kadar büyük bir maddi mutluluk bulunmamaktadır. Bu mutluluğa ulaşabilmek için de Tanrı bizlere “kendi iyiliğimiz için yapmamızı istediği” mitsvaları vermiştir. 

Mişkan’da kullanılacak değerli malzemeler içinde en değerli olanları “avne şoam” ve avne miluim” olarak bilinen değerli taşlardır. Ancak bu taşlar bütün malzemeler içinde en sonda sıralanmışlardır. Bağışlanan bütün malzemeler içinde en değerli olanların neden en sonda sıralandıklarına ilişkin Or Ahayim adlı kaynak aynı sonuca varan iki farklı açıklama yapar. Or Ahayim bu bağışı getirenlerin Gemara kaynaklı bir bilgiye göre kabile başkanları olduğunu söyler. Ancak bu bağış diğer bağışlar kadar değerli değildir çünkü bir çaba gerektirmeden bağış olarak sunulmuştur. Rabiler burada kabile başkanlarını tembellikle itham ederken taşların toplanmasında bir gayret göstermediklerini iddia ederler. Or Ahayim çölde bulunan Bene Yisrael’in bu taşları nereden bulduklarını da sorgular. Gemara bu taşların göklerden hazır bir şekilde geldiklerini de öğretir. Kabile başkanları hazır gelen taşları sadece sunmuşlardır. Halbuki halk Mısır çıkışında almış olduğu geğerli metal ve kumaşları beraberlerinde taşıtarak bu zamana kadar getirmişler daha sonra sunmuşlardır. Tanrı’nın gözünde yapılan mitsvanın maddi değerinden çok nasıl yapıldığı ve nasıl bir emek harcandığı önemlidir. Kabile başkanları hiçbir sıkıntı çekmeden bunu yaptıkları onların bağışı en sonda listelenmiştir.

Mitsvalar yapılırken bir emek sarf etmenin önemine değinmişken Hafets Hayim’in yaptığı bir mitsvaya değinelim. Hafets Hayim her sene Sukot bayramında bizzat kendisi Suka kurma görevini yerine getirirdi. Bizden önceki nesillerde büyükanne ve büyükbabalarımız birçok mitsvayı bizzat kendileri yerine getirmeyi seçerlerdi. Şabat için bir şeyler satın almak, Şabat sofrasını bizzat kurmak, bayramlara ait özel şeyleri ailesiyle birlikte yerine getirmek gibi. Günümüzün tembelleşen ortamının aksine yapılan mitsvalar büyüklerimizin kendilerinden kattıkları ile daha bir özel ve önemli olurdu. Tanrı’ya bir mitsva yapmanın keyfini bizzat kendileri yaşamayı seçerdi.

Teruma peraşasının Mişpatim peraşasından sonra gelmesinin de önemli bir mesajı vardır. Mişpatim peraşasında kanunlar işlenirken ticari kanunlara da değinilmektedir. Rabiler bu peraşanın ardından Teruma yani bağışların yapıldığı peraşanın gelmesinin nedenini bağış yapılacak maddiyatın kaşer yollarla kazanılmış bir maddiyat olması gereğine bağlarlar. Tsedaka vermek, kurumlara bağışta bulunmak, Tora öğrenilen yerlere maddi yardım yapmak büyük mitsvadır. Ama bağış yapılan paranın da dürüstlükle kazanılmış olması daha da önemlidir. Dürüstlükle kazanılmış olmayan bir bağış tapınağa getirilen çalıntı bir “ola” korbanına benzer. Yeşayau peygamber şimru mişpat veasu tsedaka – kanunları gözetin ve tsedaka yapın” derken tsedakanın tabiri caiz ise kaşer bir maddi kazançtan gelmesi gerektiğine işaret etmektedir.

                                                                                        VERMEK Mİ-ALMAK MI?

                                                                                              Rav Berti Derofe

“Benim adıma bağış ayırsınlar.”(25:2)

Yukarıdaki pasukta “ayırsınlar” olarak çevrilen kelime “veyikhu”nun asıl anlamı “alsınlar”dır. Buna göre sormamız gereken soru şöyledir: Tora neden vermek yerine almak kelimesini kullanmıştır? Sonuç olarak Yisrael Halkı Mişkan’ın inşası için bağış almamış tersine kendi varlıklarından vermişlerdir.

Aslında bu soruya verilebilecek bir çok cevap olmasına karşın bu seferlik bunu Masehet Kiduşin’den bir prensiple cevaplamaya çalışalım. Gemara, Masehet Kiduşin 7A’da bize bir erkeğin bir kadınla evlenebilmesi için ona belirli bir para veya maddi değeri olan bir hediye vermesi gerektiğini öğretir. Bu hediyeyi eğer erkek kadına değil de kadın erkeğe verirse o zaman evlilik gerçekleşmez.

Fakat evlenmek isteyen erkek “önemli bir kişi” ise bu durumda hediyeyi kadın bile verse evlilik gerçekleşir. Gemara buna sebep olarak şöyle söyler: Önemli kişinin kendisinden bir hediyeyi kabul etmesinin kadına verdiği mutluluk onunla evlenmesine sebep olur. Yani kadın erkeğe verdiğinde o anda sadece vermez aynı zamanda hediyesinin kabul edilmesinden dolayı bir keyif alır. İşte bu keyif sanki adam ona bir hediye vermiş gibi sayılır ve evlenme işlemi gerçekleşmiş olur.

Önemli bir kişinin kendisinden bir şey kabul etmesinin bir şeref sayılması ve bundan keyif alınması hepimizin hayatında mevcut olan bir durumdur. Dünyaca ünlü bir oyuncu ile yanyana seyahat etmek, önemli bir devlet büyüğüyle samimi bir şekilde yemek yemek gibi şeyler için dünya üzerinde bir çok insan büyük paralar vermeye hazırdır. Neden? Bunun o kişiye ne gibi bir faydası vardır? Çünkü bu kişi önemli bir insandır ve ona yakın olmak hayranları için büyük bir onur ve mutluluk kaynağıdır.

Rabi Reuven Karelnşteyn bir keresinde Steipler’in (Rabi Yaakov Yisrael Kanyevski) evinden çıkarken Rabi Tsevi Wolf ile karşılaşır. Rabi Wolf’un mutluluğu yüzünden belli oluyordur. Rabi Karelnşteyn, Rabi Wolf’a sorar: “Neden bu kadar mutlusun?” Rabi Wolf yüzünde büyük bir gülümseme ile cevap verir: “Steipler benden para almayı kabul etti!”

O dönemde Steipler’in damadı genç yaşta vefat etmiştir ve ardında sekiz yetim bırakmıştır. Onları evlendirme yükü Steipler’in omuzlarındadır. Tabii ki bir çok kişi mutlulukla ona yardım edebilmek için uğraşmıştır. Fakat Steipler her gelenden para almaz. O bu yetimleri evlendirirken harcayacağı paranın sadece kaşer para olmasını istemiştir. Steipler’in Rabi Wolf’un verdiği parayı kabul etmesi onun parasının kaşer olduğu manasına geliyordur. Bu yüzden o anda ondan mutlusu yoktur.

Yani buradan görüyoruz ki önemli bir kişinin kendisinden bir şeyi kabul etmesi veren kişiye bir mutluluk verir. İşte bu mutluluk da veren kişi için sanki bir hediye almış gibi sayılır.

Peraşamızın ilk pasuğunu da işte bu prensiple açıklayabiliriz. Akadoş Baruh U, Yisrael’e bana teruma verin der. Eğer Akadoş Baruh U bir Yahudiden para almayı kabul ediyorsa, bu Yahudi için vermek değil tam tersine almaktır. İşte bu yüzden pasuk Benim adıma bağış alın diye yazmıştır.

                                                                                       ASE LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                                 RAV ELİYAU KOEN ZT’’L: MAHAZİKE TORA

               İLHOT  BİRKAT  A-GOMEL

                                                                                                      A-Gomel  Berahası

F – Kadınlar a-gomel Berahası söyler mi?

Kadınların bütün berahalarda, erkeklerle  eşit oldukları tabiidir. Örneğin kadınlar yedikleri yemek çeşitlerine göre amotsi, bore mine mezonot, bore peri     aets v.s. gibi ilk berahaları ve Birkat amazon gibi son berahaları söylemekle mükelleftirler. Rabilerimiz bu berahaları düzenlediklerinde erkek –kadın ayırımı yapmamaışlardır. Buna rağmen a-gomel berahasına gelince, erkeklerle kadınlar arasında fark vardır.

Şöyle ki, geleneklerimize göre (masoret) bir kadının hastalıktan sonra veya da seyahatten sonra, Sinagog`a gelip on kişi önünde (minyan) a-gomel söylediği görülmemiştir. (Kitsur Şulhan Aruh Mekor Hayim 50/17).Bunun sebebi nedir?

Esasında Rabilerimiz a-gomel berahasını düzenlediklerinde, kadınlara muafiyet tanımamışlardır. Bu bakımdan bazı cemaatlerde özellikle Aşkenazim`ler arasında      a-gomel berahasını söyleyen kadınlara çok rastlanır. Bilhassa doğum yapan kadınlar, iyileştiklerinde ve Sinagog`a gelebildiklerinde a-gomel söylerler. Durum bu iken, biz Sefaradim`lerde neden bu beraha uygulanmaz?

A-gomel berahası ile diğer berahalar arasında bilinmesi gereken büyük bir ayrıcalık vardır. Herhangi bir beraha söylendiğinde  bir minyan kişinin, bir arada olması  şart değildir. Bir meyva yenildiğinde veya bir bardak su içildiğinde, beraha söylemek için, on kişi aranmaz. Oysa a-gomel berahasını söylemek için Bar-Mitsva yapmış en az 10 erkeğin bir arada olması ve berahayı duyması şartı vardır. Problem buradadır. Sefaradim cemaatlerinde kadının yeri, özellikle evidir. (Kol kevuda bat meleh penima). Son devirlere kadar genellikle evin dışında bir kadının vazife gördüğü, çalıştığı ve toplum önünde bir işle uğraştığı vaki değildi. Bu bakımdan Sinagoga dualara katılan bir kadının, on kişinin huzuruna çıkıp, a-gomel berahasını söylemesi sadelikle ve kibarlıkla (tseniut) bağdaştırmadığı için, kendini muaf saymıştır.

Aşkenazim cemaatlerinde ise kadınlar, Şabat günleri Sefer-Tora okunuşundan sonra, Ezrat-Naşim`de iken a-gomel berahasını yüksek sesle söylerler ve aşağıdaki salonda bulunan erkekler, Amen der ve “a-El aşer gemaleh kol tuv, u yigmaleh kol tuv sela” cümlesini tekrarlar.

Günümüzün büyük Posek`lerinden a-Rav Ovadya Yosef, Sefaradim cemaatlerinde de bu uygulamanın yapılması gerektiğini savunur.

                                                                                 YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

                                                                                    El Gid Para El Pratikante

RAVİNA: Bu isimde iki Rav vardır ve bitişik nesillerde yaşamışlardır. Burada biyografisi verilen, I. Ravina ya da “Ravina Akadmon Önceki Ravina”dır.

Ravina Babilli’ydi ve 5. nesil Amora’ydı. Büyük bilgin Rava’nın öğrencisiydi. Küçük yaştayken bile, zamanının en ünlü kişilerinden biriydi. Her zaman kanunların Humra ile, yani ağır şekliyle uygulanmasından yana olan, Rava’nın oğlu Rav Aha’nın partneriydi. Fakat Ravina uygulamayı kolaylaştırmanın yollarını arardı. Ravina aynı zamanda Rav Aşe’nin de hem öğrencisi hem de partneriydi. İkisi birlikte büyük bir eser olan Talmud Bavli’yi şekillendirmeye başlamışlardır. Ravina, Rav Aşe’den 5 yıl önce 4153 [393] yılında ölmüştür.

RAV AŞE: Babilli’ydi ve 4. nesil Amora’ydı. Çok büyük Hahamlar’ın soyundan geliyordu. Rav Aşe, henüz 20 yaşındayken Sura’daki yeivanın başına getirilmiştir. Hem zengin, hem de bilge bir kişiydi. Hakkında “Rabenu Akadoş’tan beri, aynı zamanda hem Tora’ya bu derecede hakim, hem de zengin olmak başka kimseye nasip olmamıştır” denirdi. 50 yıldan fazla bir süre RoY eiva görevinde bulunmuştur. Hayatının son yıllarında büyük Talmud çalışmasını şekillendirmenin gerekliliğini görmüş, geçmiş dönemlerde ele alınan tüm konuları, kendi dönemindeki kararlarını, Mina, Barayta ve Tosafot’un tüm açıklamalarını toplamış, tüm konular ve sonuçlarını iyice inceledikten sonra, kendi dönemindeki büyük otoriteler ve özellikle de partneri Ravina ile bir araya gelerek Talmud Bavli’yi oluşturmuştur. Bu büyük çalışma, gelecek nesillerdeki Yahudi hayatına temel teşkil eder. Fakat Rav Aşe’den sonraki iki nesil boyunca Babilli Amoralar, çalışmaya devam etmişler , çalışmaları arttırmışlar ve T almud’un yapısını mükemmelleştirmişlerdir. Yine bir Amora olan, II. Ravina bu çalışmayı tamamlamış ve böylece T almud Bavli bitmiştir . Bu noktadan sonra kitap kapanmıştır; hiç kimse onu ne eksiltebilir, ne de ona bir şey ilave edebilir.

Rav Aşe devrinin büyüğü olmasına rağmen çok alçak gönüllü bir kişiydi. Kendisi şöyle derdi: “Gururlu olan kii sonunda mutlaka küçük düecektir”. O ayrıca, herhangi bir mitsva yapmayı düşünüp bir engel yüzünden yapamayan kişinin, o mitsvayı yapmış gibi sayıldığını ileri sürerdi. Rav Aşe 4158 [398] yılında ölmüştür.

Savoraim: Amoralar’dan sonra gelen bilginlere verilen şeref ünvanıdır. Savoraim, T almud’a neredeyse hiçbir şey eklememişlerdir , zira T almud’un toparlanması onlardan önce yapılmıştı. Bu bilginler, yüksek anlayış yetenekleri sayesinde, Talmud’daki Alahaları anlayabilmiş ve kanunun nasıl uygulanacağını öğrencilerine açıklamışlardır.

Geonim: Savoraim’den sonra Babil’deki akademilerin başkanlarına verilen şeref ünvanıdır. Gaonlar Talmud’u açıklarlar, dini ve hukuki kararlar alırlardı. Geonim’in ilki Pumbedita yeivasından Uşkiya’lı Rav Hana’dır. Pumbedita’da 449 yıl birbiri ardına gelen ve toplam sayısı 48 olan Geonim’in sonuncusu ise 4798 [1038] yılına kadar yaşayan Rav Ay Gaon’dur. Sura yeivasındaki Geonim devri ise 4369’da [609] başlamış 4703 [943] yılına kadar devam etmiştir. Sura’daki Geonim sayısı 36’dır.

                                                                                             ŞABAT KANDİLLERİ ALAHALARI

                                                                                                        Rav Berti Derofe

1) Şabat Arifesi (Cuma güneş batmadan önce) kandil yakmak Rabinik bir mitsvadır.

2) Kişi bu mitsvayı yaparken güzel bir kandille yapmaya dikkat etmelidir. Rav Una’nın Masehet Şabat 23B’de söylediği gibi: [Şabat] Kandil[i] yakma alışkanlığı olan kişinin Talmid Haham çocukları olur.

3) Kadınların Şabat kandillerini yaktıktan sonra çocuklarının Talmide Hahamim olmaları için dua etmeleri güzel bir adettir. Çünkü bir dua en fazla bir mitsva yapılma anında duyulur.

4) Alaha’nın temeline göre Şabat’ın onuruna tek bir kandil yakmak yeterlidir. Fakat ,adet en az iki kandil yakmaktır. Bu iki kandilden birisi Tora’da Şabat için söylenmiş “Hatırlayacaksın” diğeri ise “Koruyacaksın” emirlerine karşılıktır. 

5) Yedi kandil yakma adeti olanlar vardır.(Ari z”l) Bu da haftanın yedi gününe karşılıktır.

6) Yedi tane kandil yakma adeti olan bir kadın daha sonra kandil sayısını azaltmamalıdır. Eğer bu adetini bozmak istiyorsa, bu durumda Bet-Din’in önünde bu adeti üzerine alırken “Beli Neder” (söz vermiyorum) demediği için “Atarat Nedarim” yani “Sözlerin iptali” yapması gerekir. Fakat sadece bir Şabat’lığına bunu gerçekleştiremeyecekse Atarat Nedarim yapmasına gerek yoktur. Bu yüzden yedi kandil yakmaya başlayacak olan bir kadının başlamadan önce bu adeti üzerine almadığı koşulunu koyup bunu dile getirmesi doğru bir harekettir. Bu şekilde yaparsa adetini değiştirmek istediği zaman Atara yapmasına gerek kalmaz.

                                                                                                  HAFTANIN SÖZÜ

                                                      Kendini cemaatten ayırma ve ölüm gününe dek kendine güvenme.

                                                                                                         İllel Azaken