bultenMoşe'nin kayınpederi Yitro, Tanrı'nın Bene-Yisrael için gerçekleştirmiş olduğu büyük mucizeleri duyup, Midyan'dan ayrılır ve Yisrael kampına katılır.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  26 Ocak

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:31

5:45

-----

Yeruşalayim

4:38

5:51

Tel Aviv

4:46

5:47

19 Şevat

Tel Aviv

4:52

5:53

İstanbul

5:00

5:40

5768

İstanbul

5:08

5:48

Y İ T R O

 Hatırlatmalar:

 

ü 6-7 Şubat Çarşamba-Perşembe: Roş Hodeş Adar

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Şemot 18:1-20:23)

[www.chabad.org]

 

Moşe'nin kayınpederi Yitro, Tanrı'nın Bene-Yisrael için gerçekleştirmiş olduğu büyük mucizeleri duyup, Midyan'dan ayrılır ve Yisrael kampına katılır. Yanında Moşe'nin eşi Tsipora ile iki oğlu Gereşom ve Eliezer'i de getirir. Yitro Moşe'ye, halkın yönetimi ve adaletin dağıtımı görevinde kendisine yardım edecek hiyerarşik bir ekip kurmasını önerir.

 

Bene-Yisrael Sinay dağının karşısında kamp kurarlar ve Tanrı burada onlara, kendilerini Kendi "Koenler Krallığı ve kutsal Halkı" olarak belirlediğini bildirir. Halk buna, Tanrı'nın söylediği her şeyi yerine getireceklerini beyan ederek cevap verir.

 

Üçüncü ayın (Sivan) altıncı gününde, yani Mısır'dan Çıkış'tan tam yedi hafta sonra, tüm Bene-Yisrael Sinay dağının eteğinde toplanır. Tanrı şimşek, gök gürültüleri, bulut ve duman içinde açığa çıkar ve Moşe'yi dağa çıkmaya davet eder.

 

Tanrı On Emir'i aktarır. Bunlara göre, Yisrael Tanrı'ya inanacaklar, putlara ibadet etmeyecekler, Tanrı'nın İsmi'ni boş yere telaffuz etmeyecekler, ebeveynlerini onurlandıracaklar, Şabat'ı gözetecekler, cinayet, zina ve hırsızlıktan tamamen uzak duracaklar, yalancı tanıklık yapmayacaklar ve başkasına ait herhangi bir şeyi arzulamayacaklardır. Halk Moşe'ye başvurur ve yaşadıkları tecrübenin çok güçlü olması nedeniyle hayatta kalamayacağından korktuğunu söyleyerek, Tanrı ile aralarında aracılık yapmasını ister.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Bir Duyguyu Yakalamak

 

George Washington'u her şeyi bırakıp Rhode Island'da bir sinagogda Tora çalışmaya ne ikna edebilirdi? Muhteşem Yahudi zaferleri ve düşmanlarından mucizevî kurtuluşları, Beyaz Saray'dan ve Monticello'daki görkemli malikânesinden uzaklaşması için ona ilham verir miydi?

 

Bu haftaki peraşada, eski dönemlerin George Washingtonları'ndan bir tanesiyle, Midyan'ın reisi ve büyük rahibi Yitro ile karşılaşıyoruz. Eski Midyan, Mısır veya Babil gibi bir dünya gücü olmamasına rağmen, oldukça zengin bir milletti ve Yitro onun reisiydi. Yine de Yitro, Tanrı'nın Moşe ve O'nun halkı için yaptıklarını duyunca, Midyan'daki bütün lüksünü ve rahatını bırakıp çölde Yahudiler'e katıldı.

 

Yitro'nun kraliyet şerefinden, gücünden, mülklerinden, lüks hayat tarzından, zenginliğinden feragat etmesini sağlayan neydi? Onu bu kadar değiştiren ne "duymuştu?" Hahamalarımız'a göre, Yitro denizin mucizevî bir şekilde yarılmasını ve hemen ardından Amalek'e karşı yapılan savaşı duymuştur. On belâ ve Mısır'dan Çıkış ise Yitro'nun Midyan'daki konumunu ve lüksünü terk ettirecek kadar etkili olmamıştı.

 

Otoriteler, denizin yarılmasının inanılmaz bir mucize olduğuna işaret ederler. Hahamlarımız bize, denizin yarılması sırasında bir cariyenin tanık olduğu görüntülerin, büyük peygamberlerden Yehezkel'in gördüğü peygambersel vizyonlardan bile güçlü olduğunu öğretirler. Bu nedenle, bu mucizeyi duyan Yitro'nun Yahudiler'e katılmak istemesi oldukça anlaşılabilir bir durumdur. Ama Amalek'e karşı savaşın neresi bu kadar ilham vericiydi?  Bu savaştaki zafer On Belâ'dan ve Mısır'dan Çıkış'tan bile daha mı mucizevîydi?

 

İşin gerçeği, On Belâ'nın ve Mısır'dan Çıkış'ın hayretlere düşüren mucizeleri, Yitro'nun yüreğinde Tanrı'ya karşı derin bir inanç yaratmış ve O'nun dünyanın Efendisi olduğunu kabul etmesini sağlamıştı. Ama bütün bunlar, onun kendisini alışık olduğu yerden koparmasına ve ilham veren bir yaşam aramasına neden olmamıştı. Yeni keşfettiği Tanrı kavramına rağmen, hayatının geri kalanında, Midyan'da "Tanrı'ya bağlı, ama Yahudi olmayan" biri olarak yaşama fikri onu tatmin için yeterliydi. Ama denizin hemen yarılmasından sonra, Amalek'in hiçbir neden olmaksızın yaptığı saldırı onu derinden sarstı.

 

Nasıl böyle bir şey olabilirdi? Tanrı'nın Yahudiler için gerçekleştirdiği dev mucizelerin Amalek üstündeki etkisi nasıl bu kadar az olabilirdi? Yeoşua kitabında (Yeoşua 5:1) tüm çevre ulusların denizin yarılma mucizesinden haberdar oldukları açıkça belirtilmektedir. Öyleyse Amalek de bu önemli olay hakkındaki bilgiyi kesinlikle kaçırmış olamaz. Ama buna rağmen, Amalek, mantıklı bir neden olmaksızın, sırf kötülükten, çölde Yahudiler'e saldırmaktan geri kalmamıştır. Kısaca söylemek gerekirse, Amalek'in saldırısı bir noktayı çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermekteydi: İnsanın aklını başından alacak düzeyde olsalar bile, mucizeler, insanları değiştirmeye ve kötülükten uzaklaştırmaya yetecek kadar etkili değildir. Eğer mucizeleri inkâr etme isteği varsa, her zaman bunun bir yolu bulunabilir. Nitekim denizin hiçbir zaman yarılmadığı, bunun basit bir gel-git olayından ibaret olduğunu iddia edenler az değildir. Mucizeler güzeldir; ama etkileri çok kısa ömürlüdür. Bu nedenle, büyük mucizeler çevre halkı tarafından duyulmuş olmasına rağmen, Tanrı'nın akıllara durgunluk veren gücünün mucizelerle açığa çıkması, barbarlık ve ahlâksızlığı dünyadan silmek için yeterli olmamıştır.

 

Amalek ile yapılan savaş Yitro'ya, Yaradan'ın var olduğunun keşfinin etkisinin - tabii eğer böyle bir etki varsa - uzun ömürlü olmayacağını göstermiştir. Bir kişi, hayatını ancak bu keşfi ve ona eşlik eden heyecanı somut bir üstlenime çevirdiği takdirde değiştirebilir. Yitro bu değişimi, ancak hayatında alışık olduğu kalıpları kırarak ve çölde Yahudiler'e katılarak garantileyebilirdi. Midyan'daki reislik imtiyazlarının kaybı, ödenecek sadece küçük bir bedeldi.

 

Bir kral ülkedeki en meşhur iki ressamı çağırtır. "Oğlumun bir portresini istiyorum" der. "Bu bir yarışma olacak. Kazanan ressam hayallerinin ötesinde bir zenginliğe kavuşacak, diğeri ise hiçbir şey kazanmayacak."  Daha sonra kral oğlunun mükemmel özelliklerinin güçlü bir tanımlamasını yapar. "Bir hafta sonra geri gelin!" diye konuşmasını bitirir.

Bir hafta sonra ressamlar portrelerle geri gelirler ve portrelerin bir tanesi diğerinden, kralı şaşırtacak kadar çok üstün görünür. Kral kazanan ressama sorar: "İkiniz de eşit derecede yetenekli olmanıza rağmen, bu nasıl olabilir?"

"Bu çok basit majesteleri. Bize o ilham verici tanımlamayı yaptığınız anda, ben hemen portreyi çizmeye gittim. Arkadaşım ise iki gün bekledi. O zamana kadar ilham gitmişti bile."

 

Kendi yaşantımızda, bizi günlük hayatımızın dünyevî rutininin üstüne çıkaran ilham dolu anlarla, bütün bakış açımızı değiştiren mistik bir sevincin yaşandığı anlarla karşılaşırız. Ama o anlık duyguyu nasıl sıkıca yakalayabiliriz? Onu hayatımızın sürekli bir parçası haline nasıl getirebiliriz? Bunu ancak somut bir üstlenimle gerçekleştirebiliriz. Bu yüce duyguları yüreğimizde demirleyip sonsuza dek hayatlarımızı zenginleştirme başarısını elde etmenin tek yolu bir adım öne ilerlemektir.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

Yeruşalayim'de bir sinagoga gittiğimde dua etmek için rafta kalan son siduru (dua kitabı) aldım ve kapağını açtığım zaman, içinde Ağlama Duvarı yönetimine ait olduğunu belirten bir mühür gördüm. Bu kitabı dua etmek için kullanabilir miydim? Ayrıca onu asıl sahibine, yani Ağlama Duvarı kitaplığına geri götürme zorunluluğum var mıydı? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir?

DEVAR TORA

[Rabi Yaakov Aşer Sinclair - www.ohr.edu]

Prenses ve Mercedes

 

"Arkadaşının evini arzulama - arkadaşının eşini, kölesini ve cariyesini, boğasını ve eşeğini ve ona ait olan hiçbir şeyi arzulama" (Şemot 19:14).

 

İnsanlara herhangi bir şeyi arzulamamasını emretmek nasıl mümkün olabilir? Arzulamak tıpkı bir nörologun dize tokmakla vurduğunda ayağın aniden atması misali, ani ve istem dışı bir duygu değil midir? Yolda yürürken yanınızdan bir Mercedes 500LS geçiyor ve ikinci bir düşünceye vakit bile kalmadan, imrenme hormonlarınız hemen devreye giriyor. Arzu ve imrenme bir reflekstir. Entellektüel kontrol alanıyla sınırlanamaz, öyle değil mi?

 

Bir köylü, kralın geçişini izlemek üzere gün boyu yol kenarında bekler. Bekleme sonunda gerçekten de kraliyet konvoyu yaklaşır. İzdiham arasında boynunu ileriye uzatır ve kralın ihtişamlı yüzünü görmeye çabalar. Taht-ı Revan'da, kralın hemen arkasında tüm güzelliğiyle prenses oturmaktadır. Köylü donakalmıştır. Prenses, hayatında görmüş olduğu en güzel kadındır! Nazik yüz hatları, soluk ama canlı ve pürüzsüz cildiyle çok çekici görünmektedir. Oysa köylünün tanıdığı bütün kadınlar güneşten yanmış ve kırışık derili ve oldukça bakımsız dişlere sahiptir. Eh; ne de olsa bir köylünün yaşamı, fiziksel güzelliğe pek de fırsat verecek nitelikte değildir.

 

Ancak prensesin inanılmaz güzelliğine rağmen, genç köylü bir an bile onu ne arzular, ne de aklından geçirir. Prenses, köylünün yaşam durağından çok ama çok uzaktaki bir yere aittir. Öyle ki, köylü aynı dünyadan olduklarını bile düşünmemiştir. Prenses, geçmeden önce olduğu gibi, geçtikten sonra da, köylü için başka bir evrenden yansıyıp geçmiş semavi ve ulaşılmaz bir varlık statüsünde kalmıştır.

 

Tüm imrenme ve arzunun temelinde, bu arzunun ve imrenmenin hedefindeki kişi ya da objenin "bizim de olabileceği" şeklindeki bilinçdışı bir varsayım yatar. Bir şeye sahip olabilmemizin "mümkün olduğunu", onun bizim yörüngemize dâhil olduğunu düşündüğümüz sürece, bunun hemen sonrasındaki aşama, onu arzulamaktır. Dolayısıyla "Arzulama!" emri başka sözlerle şu şekilde ifade edilebilir: "Bir başkasının Mercedes'ine, o köylünün prensese baktığı gözle bak!".

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Koenler'in halkı mübarek kılmaları Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "Bene-Yisrael'i bu şekilde mübarek kılacaklar... " (Bamidbar 6:23-36).

 

Uygulama: Koenler halkı mübarek kılmak için sinagogun en ön kısmına gelirler. Burası Duhan olarak adlandırılır [aslında Duhan Bet-Amikdaş'ta aynı görevi gören yerin adıydı]. Koenler Duhan'a çıkmadan önce ellerini yıkamalıdırlar. Sabah kalktıklarında yaptıkları Netilat Yadayim yeterli değildir; ayrıca ellerini yıkamaları gerekir. Ama eğer su yoksa sabah yaptıkları Netilat Yadayim'e güvenilir - ama bunun için de, Netilat Yadayim'den beri ellerini temiz tutmuş olmaları gerekir. Koenler'in ellerini Leviler yıkar. Eğer sinagogda Leviler yoksa bu görevi sinagogdaki behorlar yapmalıdır, zira onlar da belli bir kutsiyeti bünyelerinde taşırlar.

 

Koenler halkı mübarek kılmaya ayakkabılarıyla çıkmamalıdır. Ama tamamen çıplak ayakla da olmamalı, çorapla durmalıdırlar.

 

Koenler, Hazan "Retse" paragrafına başlamadan önce Duhan'a doğru yürümeye başlamalıdırlar. Hazan "Modim" paragrafına başlamadan önce bunu yapmayan bir Koen, halkı mübarek kılmaya çıkamaz.

 

Hazan "Koanim" diyerek Koenler'i, ancak "Atov Şimha" berahası bitip halk "Amen" cevabı verdikten sonra davet etmelidir. Aynı şekilde, Hazan, Koenler'in her sözcüğü [ve halkın "Amen" dediği yerde bu sözcüğü] tamamen söylemesi bitmeden, diğer sözcüğe geçmemelidir. Aynı şekilde Koenler de, Hazan kendilerine sözcüğü söylemeyi tamamlamadan kendileri söylemeye başlamamalıdırlar. Hazan kendisi Koenler'in sözlerinden sonra "Amen" demez. Halkı mübarek kılmaya davet edilip bunu yapmayan bir Koen, Tora'nın "yap" şeklindeki bir mitsvasını ihlal etmiş olur. Bir Koen, aynı gün içinde farklı dua gruplarında çıkıp halkı mübarek kılabilir ve her seferinde beraha söyleyebilir.

 

Sefer Haredim'de şöyle yazılıdır: "Koenler'in karşısında sessizce duran ve kalplerini onların berahasına yoğunlaştıran halk da bu mitsvayı yerine getirmiş sayılır."

 

Maase: Yeruşalayim'li Tsadik Rabi Arye Levin'in karşı kaldırımda yürüdüğünü gören adam son derece heyecanlanmıştı. Onu ilk görüşü değildi, ama heyecanlanmıştı, çünkü yanındaki oğlu o gün Bar Mitsva oluyordu. Bu yüzden hemen Rabi Arye'nin yanına koştu ve oğlunu mübarek kılmasını arz etti. Rabi Arye, bir Koen olan çocuğun elini sıkıca tutup onu heyecanla, Tora öğrenimi, mitsva uygulaması, Tanrı korkusu ve iyi karakter özellikleri edinme gibi konularda mübarek kıldı. Sonra da ekledi: "Şunu bil ki oğlum, inanılmaz bir liyakate sahipsin sen. Bir Koen olarak, Tanrı'nın, Halkı Yisrael'i sevgiyle mübarek kılmasında aracı olma ayrıcalığına sahipsin. Seni ne kadar kıskandığımı bir bilsen! Çünkü ben bir Koen olmadığım için bu ayrıcalığa hiçbir zaman sahip olamayacağım."

 

Sonraları çocuğun babası, daha önceleri duaya götürmek için çok zorlandığı ve ikna etmek için türlü türlü yollar denediği oğlunun, Rabi Arye ile karşılaştığı o günden sonra her gün büyük bir heyecanla duaya koşa koşa gitmeye başladığını anlattı.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Gittiğiniz sinagoga ait olmamasına rağmen,o siduru kullanma hakkınız vardır, çünkü Ağlama Duvarı yönetiminin bu mitsva (dua) için kendi eşyalarının kullanılmasından mutlu olacağını varsayarız. Onu asıl sahibine geri götürmeye gelince; öncelikle bu sidurun buraya nasıl geldiğini sinagogun yönetim heyetine sormanız gerekir. Eğer birisinin Kotel'i ziyaret ettikten sonra, kazara onu buraya getirdiği ortaya çıkarsa, kayıp bir nesneyi bulan bir kişi olarak onu sahibine geri vermek sizin sorumluluğunuzdur. Kotel'i düzenli olarak ziyaret eden o kadar çok insan var ki, siz yapamasanız bile onu sizin için Kotel'e götürme iyiliğini yapacak bir komşu bulmanız zor olmayacaktır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Meyve ve Şeakol Berahaları Kuralları

1.             Reviit (86gr.) ölçüsü kadar su veya başka bir içecek içildikten sonra "Bore Nefaşot" berahası söylenir.

    Yalnız çay veya kahve içtikten sonra, bu içkiler sıcak ve yudum yudum içildiği (ve bir kerede içilmesi gereken miktara ulaşılmadığı) için, Bore Nefaşot  berahası söylenmez.

2.             Yanılıp, toprakta yetişen bir meyveye Bore Peri Aets berahası söyleyen biri Hova'dan çıkmaz (beraha söylememiş gibidir). Bu yüzden dönüp Bore Peri Aadama berahası söyler.

3.             Yanılıp da ağaçta çıkan bir meyveye Bore Peri Aadama berahası söyleyen bir kişi Hova'dan çıkar ve tekrar Aets berahası söyleme zorunluluğu yoktur.

4.             Yanılıp, ağaç ya da toprak meyvesine Şeakol berahası söyleyen bir kişi Hova'dan çıkar.

5.             Eline bir meyve alıp beraha söyleyen bir kişi, daha güzel bir meyve görse bile elindekini onunla değiştiremez. Beraha söylediği sırada ikinci meyveyi yemeye niyetlenmişse bile meyveyi değiştiremez.

Haftanın Sözü

[Vilna'lı Gaon, Rabi Eliyau Kremer - 1720-1797]

 

Mevcudiyetimizin tüm amacı olumsuz alışkanlıklarımızı yenmektir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.