bultenBene-Yisrael'in Mısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar...

 

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

10 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5771

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:21

5:36

-----

Yeruşalayim

4:28

5:42

Tel Aviv

4:35

5:38

  15 Ocak

Tel Aviv

4:42

5:44

İstanbul

4:46

5:26

2011

İstanbul

4:54

5:34

B E Ş A L A H

 Hatırlatmalar:

ü  19 Ocak Çarşamba Gecesi: Tu Bişvat Sederi

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 13:17-17:16)

[www.chabad.org]

 

Bene-Yisrael'in Mısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar. Tanrı, Moşe'ye asasını suyun üzerinde kaldırmasını söyler; deniz yarılarak Bene-Yisrael'in geçişine imkân tanır ve sonrasında, onları takip eden Mısır ordusunun üzerine kapanır. Moşe ve Bene-Yisrael, Tanrı'ya şükran ve övgü içeren bir şarkı söylerler.

Çölde halk susuzluk ve açlık sebebiyle çeşitli kereler Moşe ve Aaron'a şikâyette bulunur. Tanrı, Mara'daki acı suları tatlılaştırır, başka bir yerde de Moşe'nin kayaya asasıyla vurması sonucu kayadan su çıkar. Tanrı gökten Man adı verilen mucizevî bir yiyecek yağdırır. Man çöl boyunca her sabah tan vaktinden önce yağacaktır. Bunun yanında Tanrı her gece Yisrael kampına sülün sürüleri yollar.

Bene-Yisrael'e, Cuma günler iki porsiyon Man toplamaları talimatı verilir; zira Tanrı'nın tam bir iş bırakma günü olarak belirlediği Şabat günü Man yağmayacaktır. Bazıları bunu dikkate almayıp Şabat sabahı Man toplamaya çıkarlar, fakat bir şey bulamazlar. Aaron az miktarda Man alıp, gelecek nesiller için bir tanık olması amacıyla bir kaba koyar.

Refidim'de halk Amalek'in saldırısına uğrar; fakat Moşe'nin duaları sayesinde Yeoşua'nın komutasındaki ordu saldırganları bozguna uğratır.

DEVAR TORA

[Rabi Yisahar Frand - www.torah.org]

                                                                                                                           

Mantıksız Muamele

Peraşa "Paro halkı salıverdiğinde, Tanrı onları, Pelişti Yolu'na yönlendirmedi; çünkü yakındı. Çünkü Tanrı, ‘halk savaş görünce fikir değiştirip Mısır'a dönmesin' demişti" (Şemot 13:17). Mısır'dan Kenaan topraklarına gitmek için kullanılacak en mantıklı yol Pelişti Yolu'ydu. Ancak Tanrı onların o yolu kullanmalarını özellikle istememişti; "çünkü yakındı".

Raşi "Ki Karov U" ("çünkü o yakındı") sözlerini "en basit" (peşat) anlamıyla açıklar. Buna göre, Pelişti Yolu'ndan gidildiği takdirde, Mısır ile Kenaan toprakları arasındaki yakınlık bir sakınca teşkil ediyordu, çünkü en ufak terslik Yahudileri Mısır'a kısa yoldan geri gönderebilirdi. Raşi aynı zamanda bu ifade için Midraş kaynaklı birçok açıklamanın bulunduğunu ima etmektedir.

Daat Zekenim Mibaale Atosafot değişik bir açıklama sunar: Karov (yakın) sözcüğü aynı zamanda kişisel yakınlık anlamına da gelebilir. Bu bakışla "çünkü o yakındı" ifadesi, "çünkü Tanrı onların yakınıydı" şeklinde anlaşılabilir; nitekim Bene-Yisrael hakkında "Am Kerovo", yani "[Tanrı'nın] yakını olan halk" ifadesi kullanılmaktadır (Teilim 148:14). Başka bir deyişle bu şekilde değerlendirildiğinde, "Ki Karov U" ifadesinin coğrafya veya yolla hiçbir ilgisi yoktur. Bene-Yisrael ile Tanrı arasındaki yakınlığı, yani yakın ilişkiyi ifade eder: Bene-Yisrael Tanrı'nın yakını oldukları için, normal yolda gitmemeleri gerekir.

Hevron Yeşivası'nın başkanı Rav Simha Zisel Brodi, Daat Zekenim Mibaale Atosafot'un bu açıklaması üzerinde durur. Daat Zekenim'in bu sözlerinde büyük bir hayat dersi vardır. Yahudiler, Tanrıyla aralarında özel bir yakınlıkları olduğuna inanırlar. Durum böyle olunca, Tanrı'nın her birey üzerinde kişiye özel bir nezareti söz konusudur (Aşgaha Peratit). Dünyanın tümünün mantıklı ve normal bulduğu bir şey, mutlaka Evren'in Efendisinin Kendi özel halkı için istediği şey olmayabilir. Çünkü Tanrı, Kendi özel halkını, sözün gelişi, elinden tutar ve hayat boyu ona rehberlik eder. Bazı durumlarda, bir şeyi yerine getirmenin en iyi yolunu mantıklı bir şekilde düşündüğümüz zaman, farklı bir sonuca ulaşmamız olasıdır. Ama Tanrının bize farklı ve yakın davrandığına inanmamız gerekir. Bize bir millet olarak da, bireysel olarak da farklı davranmaktadır.

Söylenmesi yapılmasından çok daha kolay olan bu ders şudur: Hayatta bazı şeyler başımıza geldiği ve kendimize "bu mantıklı değil, neden bunlar başıma geliyor?" diye sorduğumuz zaman "O'nun bize yakın olduğunu" hatırlamamız gerekir. Tanrı bizi elimizden tutup, bize beklediğimizden farklı muamele etmektedir. Her zaman her şey mantıklı olmayabilir veya istediğimiz şekilde yürümeyebilir.

Bene-Yisrael'in o dönemde neler hissettiklerini bir düşünün. Henüz Mısır'ı yeni terk etmişlerdir ve çöldedirler. Nereye gittikleriyle ilgili temel bir bilgileri vardır. Herkes Pelişti Yolu'yla yolculuk edileceğini tahmin etmektedir. Ama aniden Tanrı farklı bir şey yapar. Onları alıp Kızıldeniz'e doğru götürür. Sonra aniden Mısırlılar onları kovalamaya başlar. Böyle bir durumda akıllarından neler geçmiş olabilir?

Doğal tepki mutlaka "Bunu bize neden yaptı? Neden bizi deniz ve çöl ile Mısır ordusu arasında kıstırdı? Bizi normal yoldan götürseydi, böyle bir çıkmazın içine düşmezdik!" sözleri olurdu. Bu sorunun cevabı, "çünkü O yakındır" şeklindedir; çünkü Bene-Yisrael, Tanrı ile yakın ve içten bir ilişki içindedirler ve O onlara özel bir şekilde davranmaktadır.

Kızıldeniz'e dolambaçlı yoldan gitmenin sonucu ne olmuştur? O gün, Bene-Yisrael'in, hatta dünyanın tarihinde unutulmaz bir gün oldu. O günden sonra, o dolambaçlı yol sayesinde maddi ve manedi açıdan artık aynı insanlar değildiler. "Yisrael Tanrı'nın Mısır'a karşı açığa çıkardığı büyük güce şahit oldu. Halk Tanrı'ya derin bir saygı duydu; Tanrı'ya ve kulu Moşe'ye inandı" (Şemot 14:31). Kızıldeniz'de Tanrı'ya ve Moşe'ye olan inanç seviyesi Mısır'da ulaştıkları seviyeden çok daha yüksek olmuştu. Kaynaklarımız, Kızıldeniz'de elde edilen ganimetin de Çıkış sırasında yanlarında aldıklarından çok daha fazla olduğunu kaydetmektedir.

Rav Simha Zisel şöyle bir sonuca ulaşır: Hahamlarımız, iki şeyi Kızıldeniz'in yarılmasına benzetmişlerdir: Eş bulmak (Şiduh) ve geçim (Parnasa). Bazen Şiduh konusunda genç erkeklerin ve kadınların korkunç deneyimler ve sıkıntılar yaşamaları gerekir. Çocuklar hayatlarının bu döneminde o kadar sık acı çekerler ki... bunun neticesinde ebeveynleri de acı çeker. "Neden bunlar oluyor? Ben normal bir erkek veya kız çocuğuyum... Mükemmel bir aileden geliyorum. Bu neden bu kadar zor? Tanrı neden bana bunu yapıyor?" diye sorarlar. Herkes "Ki Karov U"yu aklında tutmalıdır. Belki de Tanrı'nın senin yaşamanı istediği bir Kızıldeniz yarılması vardır. Belki de sürpriz yoldadır.

Aynı şey Parnasa için de geçerlidir. Parnasa hepimizi etkiler ve bunun ne kadar zor olabileceğini biliriz. Yine kendimize defalarca sorarız: "Bu neden oluyor? Okula gittim. Diplomamı aldım. Ben profesyonel alanda çalışıyorum. İyi bir işim vardı. Neden şimdi bu kadar güçlük çekiyorum? Bu olmamalıydı! Neden ekmek paramı kazanamıyorum? Neden işimi kaybettim?"

Bunun cevabı da "Ki Karov U"dur. Tanrı'nın Kendi yöntemleri vardır.

AFTARA BAĞLANTISI

[The Jersey Shore Torah Bulletin / www.shemayisrael.co.il]

 

Vataşar Devora  - Şofetim 5:1-31

Peraşamızda olduğu gibi, kadın peygamber Devora'nın şarkısını okuduğumuz aftarada da, Bene-Yisrael'in, baskısını giderek arttıran zalim bir hükümdarın saltanatı altında çektikleri acılar vurgulanmaktadır. Bu olayların nihayetinde Tanrı bir kurtarıcı gönderir, zalimleri mucizeler sonucu çökertir; halk da Tanrısı'nı tekrar tanıyarak O'nun hizmetine geri döner. Bu olayların sonucunda da Tanrı'ya aracılık ederek kurtarıcılık görevini üstlenen peygamber bir şarkı söyler.

İkinci bir benzerlik de her iki olayda Yahudi kadınının inanç, bağlılık ve kutsiyetinin vurgulanmasıyla kendini göstermektedir. Mısır'da Yoheved ve Miryam, Moşe'nin kurtulması ve sağ kalması yönünde çaba göstermişlerdir. Kızıldeniz'in yarılması sonrasında kadınların teflerle şarkılar söylemesi, bu tefleri kullanacakları bir zamanın geleceğine tam bir inançla inanan kadınların bunları yanlarına almayı düşünmeleriyle ortaya koydukları bağlılık ve inancını ortaya koymaktadır. Aftarada da Kenaanilere karşı elde edilen zaferin sonrasında söylenen şarkının başrolü Devora'ya aittir.

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

 

Onuncu Kitap: TAARA / MANEVİ SAFLIK

60. Şear Avot Atumaot - Diğer Ana Tuma Kaynakları

 

Bir hayvanın leşi veya kopmuş uzvu ona dokunan veya hareket ettiren kişiyi veya değen aleti tame yapar (Vayikra 11:24-28, 39-40). Ama eğer kaşer bir hayvan uygun şekilde kesilmişse cesedi tuma kaynağı değildir. Kaşer olan, ama uygun şekilde kesilme suretiyle ölmüş olmayan bir kuşun ölüsü onu yiyen kişiyi kirli kılar (Vayikra 17:15). Bazı kemirgenlerin ve kertenkelelerin leşleri veya kopmuş uzuvları onlara dokunan kişiyi veya aleti tame yapar (Vayikra 11:29-32).

 

Temas suretiyle tuma aktaran bir başka tuma kaynağı da spermadır; dolayısıyla cinsel ilişki de tumaya yol açar (Vayikra 15:16-18). Hahamlarımızın öngördüğü üzere, putlar (temas yoluyla) ve onlara sunulan şeyler (hem temas hem de taşıma yoluyla) tuma aktaran kaynaklardır. Hahamlarımız bu kuralı bazı pasuklara dayandırmışlardır (Bereşit 35:2; Devarim 7:25-26; Teilim 106:28).

 

Bir kişinin hareket etmesiyle o kişiyi tame yapan her şey, onu hareket ettirdiği sırada temas ettiği şeyleri de tame yapar. Bunun dışında, bir tuma kaynağına temas nedeniyle tame olmuş bir kişi ya da nesne, kendisi de bir tuma kaynağı haline gelmediği sürece, başka insan ya da eşyaları tame yapmaz, ama yiyecek ve içecekleri tame yapar.

 

Tekrar belirtmekte fayda vardır ki, günümüzde tuma konusu sadece Aile Saflığı ve bir Koen'in ölüyle temas etmemesi ve aynı çatı altında bulunmaması konuları için günceldir; diğer durumlar yalnızca Bet-Amikdaş dönemini ilgilendirir.

 

TEFİLAT ADEREH - DEVAM

[Rabi Yosef Tsvi Rimon / "Şabat BeŞabato" - www.zomet.org.il]

 

Tefilat Adereh Söylemeyi Gerektiren En Kısa Mesafe Nedir?

Geçen yazıda yerleşim bölgesinden bir Parsa (4 km) uzaklaşan kişinin güvenli bir yolculuk için Tefila Adereh duasını söylemesi gerektiğini okumuştuk. Acaba bir parsa, tehlikeli bir yolculuğu tanımlayan asgari mesafe midir, yoksa bu miktar "yolculuk" için asgari bir süreyi mi belirtir? Bu farkın pratikteki önemi, bir araba veya başka bir vasıtayla yolculuk eden bir kişiyi ilgilendirir. Günümüzün hahamları bu cevapta hemfikir değildirler. Mişna Berura, Aliya Raba'dan aktarır: "Tekne kullanan veya karada araba süren kişi arasında fark yoktur; bu demek oluyor ki, trenle yolculuk eden kişi bile bir Parsa (4 km) yol aldıktan sonra bu duayı söylemelidir." Ancak Yabia Omer, diğer hahamların düşüncelerini benimser. Buna göre, 72 dakikalık bir yolculuk yapılacaksa Tefilat Adereh söylemek gerekir. Sefaradların büyük bölümünün uyguladığı kural da budur.

"Bir Parsa" Yolun Tümünün Uzunluğu Mudur Yoksa Bir Şehirden Olan Uzaklık Mıdır?

Bir Parsa, yolculuğun hangi noktada "tehlikeli" addedildiğini tanımladığına göre, Biur Alaha birçok şehrin yanından geçen uzun bir yolu merak eder. Belki de yol her zaman bir şehre yakın olduğu için tehlikeli sayılmaz ve duayı söylemeye de gerek yoktur. Eğer bu görüş kabul edilirse, yerleşim bölgesinden 4 km uzaktan geçen çok az yolun bulunduğu yerlerde, günümüzde neredeyse hiçbir zaman Tefila Adereh'i söylemeye gerek yoktur!

Ancak anlaşıldığı kadarıyla, günümüz dünyasında da, Biur Alaha bile, yolun yerleşim bölgesinden bir Parsalık mesafe içinde geçmesine rağmen duanın söylenmesi gerektiğini kabul eder. Ne de olsa Biur Alaha, kendi dönemindeki asıl tehlike olan eşkıyalar ve vahşi hayvanlara göre konuşmuştur; ama bugün esas tehlike trafik kazalarıdır ve bu tehlike şehirlere daha yakın yerlerde de mevcuttur.

Bazı hahamlara göre ise, Tefilat Adereh'i söylemenin nedeni kaza korkusuysa, şehrin içindeki dört kilometrelik yolda bile bu dua söylenmelidir! (bkz. Yabia Omer 1.13) Ama burada farklı unsurların bulunduğunu söyleyebiliriz. Tefilat Adereh duası tehlikeli yerler yüzünden değil de, tehlikeli yolların korkusu yüzünden ortaya çıkmıştır. Birçok hırsızın bulunduğu bir şehirde yaşayan kişinin bile, kendi evinde bu duayı söylemesine gerek yoktur! Şehir içinde yolculuk "seyahat" sayılmaz; bu nedenle, bu duanın şehir içinde bir anlamı yoktur. Diğer taraftan, bir şehre yaklaşan şehirlerarası bir yol "otoyol" sayılır, ama Biur Alaha'da o yolun hâlâ tehlikeli olup olmadığı konusunda kuşku vardır. Bugün trafik kazalarının oluşturduğu tehlike mutlaka gerçektir ve Biur Alaha'nın kuşkuları artık geçerli değildir.

Duaya "Bizi trafik kazalarından koru" diye bir cümle eklememiz gerekir mi?

Birçok insan duaya "bizi trafik kazalarından koru" sözcüklerini ekleyip eklemememiz gerektiğini merak eder. Gerçek şu ki, Talmud'da görünen duanın metni sonraki nesillerin ihtiyaçlarına göre, bugünkü metin kabul edilene kadar bazı değişikliklere uğramıştır. Demek oluyor ki, Mayim Hayim 1:8 Cevabında yazıldığı gibi, bugünkü duaya bu cümleyi eklemenin bir sakıncası yoktur. Rabi Şelomo Zalman Auerbach'ın da bu değişikliği kabul ettiği belirtilmiştir. Aslında trafik kazaları, Tefilat Adereh'te yer alan "her türlü kötü olaydan koru" şeklindeki genel cümleye dâhil kabul edilebilirse bile, Zoar'ın belirttiği üzere, en iyisi, duanın sözlerini mümkün olduğu kadar açık ve ayrıntılı ifade etmektir.

Midraş da, bir duanın sözlerini, anlamı belliyse bile, mümkün olduğu açık kılmak gerektiğini belirtir. (Ester Raba 7:24).

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Laşon Ara (Devam)

Aleyhte Konuşma

1. Başkası hakkında kötü konuşmak kadar onun malı hakkında kötü konuşmak da yasaktır.

2. Arkadaşı hakkında kötü nam çıkarana hiçbir zaman af yoktur.

3. Laşon Ara konuşan bir Yahudi, Tanrısı'nı inkar etmiş gibidir.

4. Yeruşalayim'in yıkılmasının ve Bet-Amikdaş'ın yakılmasının sebebi Laşon Ara günahıdır.

5. Kendini Laşon Ara konuşmaktan sakınmayı bilen kişi, canını çok büyük kötülüklerden korur.

6. Oğlum; başkalarının kusurlarını arayan ve Laşon Ara konuşan kişiler görürsen onlardan kaç ve onları kötü kişiler olarak kabul et. Emin ol ki esas kusurlu olan kendileridir.

7. Laşon Ara, yaydan çıkıp hızla öldüren bir oka benzer.

8. Laşon Ara konuşan kişilerin yaşadığı semtte bile oturmak yasaktır. Bu durumda bu kişilerin yanında oturmak ve onları dinlemek de elbette yasaktır.

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

 

Farkı yaratan, sahip olduğun şey değil, kullandığın şeydir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.