Bu
Hafta İçin Saatler |
7
Kislev |
Gelecek
Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5775 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
15:57 |
17:17 |
----- |
Yeruşalayim |
15:56 |
17:16 |
Tel
Aviv |
16:16 |
17:18 |
29
Kasım |
Tel
Aviv |
16:16 |
17:18 |
İstanbul |
16:22 |
17:04 |
2014 |
İstanbul |
16:21 |
17:03 |
VAYETSE |
||||||
|
PERAŞA ÖZETI (Bereşit28:10 – 32:3)
Yaakov Beer
Şeva’daki aile ocağını bırakır ve Haran’a doğru yola çıkar. Yolun üstünde
“[bildik] yer”e rastlar ve orada uyur. Rüyasında, göklerle yeryüzünü bağlayan
bir merdiven görür, melekler bu merdivenden çıkıp inmektedirler. Tanrı belirir
ve üzerinde yattığı toprakları Yaakov’un soyundan gelenlere vaat eder. Ertesi
sabah, Yaakov üzerine başını koyduğu taşı bir anıt olarak diker ve burasının
Tanrı’nın evi olacağını ilan eder.
Yaakov Haran’da dayısı
Lavan’ın koyun sürülerine çobanlık eder. Lavan ona yedi yıl çalışması
karşılığında Yaakov’un sevdiği, küçük kızı Rahel’i eş olarak vermeyi kabul
eder. Ancak Yaakov, düğünün ertesi sabahı, Lavan’ın Rahel yerine büyük kızı
Lea’yı verdiğini görerek aldatıldığını fark eder. Yaakov, bir hafta sonra Lavan
için yedi yıl daha çalışması karşılığında Rahel ile evlenir.
Lea’nın altı oğlu –
Reuven, Şimon,Levi, Yeuda, Yisahar ve Zevulun – ve bir kızı – Dina– olur, ancak
Rahel kısırdır. Rahel kendi yerine çocuk doğurması için cariyesi Bila’yı
Yaakov’a eş olarak verir; Dan ve Naftali adlı iki oğul daha doğar. Lea da aynı
şekilde davranır ve Yaakov’la evlendirdiği cariyesi Zilpa, Gad ve Aşer adında
iki oğul doğurur. Sonunda Rahel’in duaları kabul edilir ve Yosef doğar.
Yaakov Haran’da on
dört yılkalmıştır ve artık evine dönmek istemektedir. Ancak Lavan onu gitmemesi
için ikna eder ve artık çalışmalarının karşılığı için koyun vereceğini söyler.
Lavan’ın onu zayıflatma çabalarına rağmen Yaakov zenginleşmektedir. Altı yıl
sonra, Yaakov tüm ailesi ve servetini alarak, Lavan’a haber vermeden Haran’dan
ayrılır. Lavan Yaakov’un peşine düşer fakat kendisiyle rüyasında temas kuran
Tanrı tarafından, ona zarar vermesi için uyarılır. Lavan ve Yaakov, bir
antlaşma yaparak Gal-ed adı verdikleri bir anıt dikerler. Yaakov Kutsal Ülke’ye
doğru yoluna devam eder ve yolda meleklerle karşılaşır.
Yaakov hemen Haran’a
gitmek üzere yola çıktı
Rabi Şelomo Levinşteyn
“Yaakov çıktı…Haran’a
gitti”(28:10)
Haran’a gitti: Haran’a
gitmek üzere yola çıktı.(Raşi)
Gemara’da (Kiduşin
29B) kişi önce evlenip sonra mı Tora öğrenmeli, yoksa tersi yolu mu izlemeli konusunda
görüş ayrılıkları vardır. Gemara iki görüş için de farklı kanıtlar getirdikten
sonra aslında bir tartışma olmadığını “A lan vea leu” ,“biri bizim için,
diğeri onlar için” kelimeleriyle açıklar. Bu kelimelerin anlamı “biz” yani
Yisrael topraklarında yaşayanların maddi durumları evlendikten sonra gerektiği
gibi Tora öğrenebilmelerine olanak sağlayamayacağından dolayı evliliği daha
sonraya bırakıp öncelikle Tora öğrenmeleri gerektiği, “onlar” , Babil’de
yaşayanlar ise maddi durumları iyi olduğu için evlendikten sonra da gerektiği
gibi Tora öğrenebileceklerinden dolayı önce evlenmeleri gerektiğidir.
Bu açıklamaya göre
Rabenu Yosef Hayim (Ben İş Hay) şöyle bir açıklama getirir:
Gemara’da (Pesahim
113A) Rabi Yohanan Yeruşalayim’de yaşayanlar adına üç şey söyler. Bunlardan
biri şöyledir: “Savaşa çıkarken ilk (sen) çıkma, en son(da çık) ki ilk sen
(evine) giresin.”
Raşi bu cümleyi şu
şekilde açıklar: “Savaşa gitmek için yola çıkarken en ön safda yer alma, en
arkada ol, eğer kaçmak zorunda kalırsanız evine ilk sen dönersin.”
Maarşa sorar: Bu nasıl
bir fikirdir?..Eğer herkes bu şekilde davranırsa kim en önde olacak?
Buna ek olarak şu
soruyu da sorabiliriz: Rabi Yohanan ne gördü de en sonda çıkarsan ilk sen evine
dönersin fikrini Yeruşalayim’de yaşayanların ismiyle söyleme gereği hissetti?
Rabenu Yosef Hayim
şöyle der: Rabi Yohanan Yeruşalayim’de yaşayanların sözlerini savaştan nasıl
kaçılabilir taktiği vermek için söylemedi. O bize çok farklı bir şey öğretmek
istedi. Tora’daki ilk mitsva “Peru Urvu” (Çoğalın) yani evlenme mitsvası, son
mitsva ise “Ve şimdi kendiniz için bu Tora sözlerini yazın” yani Tora öğrenme
mitsvasıdır. Kişi kötü dürtüsüyle savaşmak üzere yola çıkacağı zaman
hahamlarımız iki yol gösterirler: Biri genç evlenmek, diğeri ise önce Tora
öğrenmek.
Bunun üzerine Rabi
Yohanan dedi ki: Savaşa çıkacağın zaman, yani kendi kötü dürtünle savaşa
çıkacağın zaman, “ilk” yani ilk mitsva olan çoğalın mitsvasıyla değil, “son”
yani Tora öğrenme mitsvasıyla yola çık. Bu sözleri de Yeruşalayim’de
yaşayanların ismiyle söylemesinin sebebi ise Yeruşalayim’de evlendikten sonra
gerektiği gibi Tora öğrenimine devam edemediklerinden dolayı önce Tora öğrenip
daha sonra evlenmeleriydi.
Devamında da rav şöyle
demek istiyor: Eğer sen kısmetin ne olacak diye endişeleniyorsan, kalbinden bu
endişeyi de çıkart. Çünkü eğer “en son çıkarsan” yani Tora öğrenimine öncelik
verirsen o zaman “ilk sen (evine) girersin” yani kısmetin açık olur ve evlilik
konusunda bir problem yaşamazsın.
Yaakov Avinu da Beer
Şeva’dan Haran’a gitmek için yola çıkar, fakat yolda on dört yıllık bir durak
yaparak Şem ve Ever’in Yeşivası’nda Tora öğrenir.
Sormamız gerek soru
şudur: Bu olay nasıl Haran’a gitmek üzere yola çıkmak olarak adlandırılabilir?
Bu sanki bir kişinin
arkadaşına: “Bugün Bene Berak’tan Yeruşalayim’e gitmek üzere yola çıkıyorum
fakat arada havaalanında duracağım, bir New York yapıp yoluma devam
edeceğim" demesi gibidir.
Açıklama şu
şekildedir: Yaakov aslında elinde yüksek miktarda parayla yola çıkmıştır. O
yüzden planında önce evlenmek ardından Tora öğrenmek vardır. Fakat yoldayken
Esav’ın oğlu Elifaz gelir ve elindeki bütün parayı alır. Bu durumda artık
evlendikten sonra geçimle uğraşması gerekeceği açık olduğundan dolayı Tora
öğrenimini öne çeker ve bu yüzden Şem ve Ever’in Yeşivası’na gider.
DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva
Dinin hem
insanlığı Tanrı’ya hem de birbirine bağlayan bir olgu olduğunu düşünmek
isteriz. Dini olgunun, kişilerin alçakgönüllü, erdemli ve dürüst olması yolunda
yön veren bir etken olduğunu ve yaşamımızı renklendirdiğini söyleriz. Bu olgu,
bize başkalarına karşı daha sevgi dolu ve merhametli davranmayı da öğretir.Bu
haftaki peraşada Yaakov ‘un rüyası var. Yaakov rüyasında maneviyatı, gökyüzü
ile yeryüzünü bütünleştiren bir merdiven şeklinde tarif eder. Bu şekilde tarif
edilen merdiven, ihtiyaçlarımızı belirlerken manevi dünyadan ve onun
değerlerinden ilham almamız gerektiğini öğretmektedir. Merdivenden çıkan ve
inen melekler bize yaşamımızda aynı şekilde iniş ve çıkışların olabileceğini
gösteririler. Hayatın içinde ayaklarımızın yere sağlam basmasını istiyorsak;
gözlerimizi daima yukarıya , gökyüzüne ,Tanrı’ya doğru odaklamalıyız.Dini
olguyu ve önemini bu şekilde düşünmek ve tarif etmek hepimizin hoşuna gider.
Aslında bu gerçek tarif, dini olgunun
bizlere vermek istediğidir. 21. yüzyılın
dünya görüşünde, dini olgunun amacının bu olduğunun bilinmesi çok
önemlidir.Bilindiği gibi din adına, engizisyon sırasında korkunç işkenceler
yaptılar, insanların mal varlıklarına el koydular, masum insanlara gözdağı
verdiler ve insanları kazıklara çakarak yaktılar. Yine din adına, teröristler
Yeruşalayim’de, Londra’da, İstanbul’da, Mumbai’de ve diğer pek çok yerde masum
sivilleri öldürdüler. Bu “sözde dindarlar” insanlığa karşı en iğrenç, en büyük
suçları Tanrı adına işlediler. Din adına, sayısız Yahudi, haklarından mahrum
edildi; yurtlarından kovuldu ve şiddete ve cinayete maruz kaldı.Bu zulüm bugüne
kadar din adına devam etti. Yahudi toplumu içinde de dini, sevginin ve insanlar
arasındaki uyumun kaynağı olarak gören, vizyonumuzu oluşturan dindar fanatikler
var. Neyse ki bu fanatikler terörü misyon edinmiş veya ve farklı inançlara sahip insanlara işkence
eden insanlar değillerdir.Aşırı dindarlığın yükselişi farklı inanç ve köklerden
olan diğer insanlara karşı olan nefreti teşvik etmeyi meşrulaştırmaz. Aşırı
dindarlık, hangi dinde olursa olsun, “diğerlerinin” sevilecek, saygı görülecek
hatta tolere edilecek olmadığı gerçeğine dayanır.Teşa Beav günü Bet Amikdaş’ın
yıkılışı anısına oruç tutarız. Sinat Hinam yüzünden tapınağın yıkıldığını çok iyi
bilmekteyiz. Sinat Hinam, sebepsiz nefret olarak tercüme edilir. Bu ifadenin
bende çağrıştırdığı ; sebepsiz nefret diye bir şeyin olmadığıdır. Biri,
başka birinden nefret ediyorsa bu,
karşısındaki kişinin farklı bir dinden, ırktan, ya da başka bir ulustan olması
gerçeğine dayalıdır. Nefret eden, her zaman duyduğu nefrette haklı olduğunu
düşünür.O zaman Talmud “sinat hinam”
demekle neyi anlatmaya çalışıyor? Bence bu ifadedeki hinam kelimesi, lutuf
anlamına gelen hen
kelimesinden türemiştir. Toplumun trajedilerinden biri, insanın kendisi
haricinde başkalarını adeta bir nesne olarak görme eğiliminde
olmasıdır.İnsanlıktan çıkmış, iğrenç bir başlıkla etiketlenmiş birinden nefret
etmek kolaydır. Birinin gözlerinin içine bakıldığında ve o kişide de bir saygınlık
olduğu fark edildiğinde ondan nefret etmek çok daha zordur. Bu kişinin de
herkes gibi; duyguları, korkuları,
ümitleri ve özlemleri vardır. Sinat
Hinam, insanlar, başkalarının saygınlığını görmediğinde ortaya çıkar. Bu tip
nefretler zulüm, şiddet ve toplumsal anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkar. Bunun
günahı şudur: diğerlerinin saygınlığından nefret etmek – Yeruşalayim’deki
tapınağın tahrip edilme nedeni budur. Yahudi gruplar kendi aralarında
savaştıklarında, diğerlerini insandan saymadılar. Onlar düşmanların yarattığı
zorlukların veya kendi durumlarını iyileştirecek yollar üzerinde durmadılar.
Başkalarını kendimizin bir yansıması olarak görmeyi öğrenmeliyiz. Sempatik ve
empatik olmalıyız, içsel insanlığı görmek için aramamız gerekir, başkalarının
saygınlığını. Dinin temel dersi budur; tüm insanlar tarafından paylaşılan
insanlığı takdir etmek ve dünyayı Tanrı’nın varlığıyla iyileştirmek. Aşırı
dincilik sadece nefret ve terörü doğrudan mağdurlarına yansıttığı için
tehlikeli değildir. Ayrıca kendilerinin insanlığını da zayıflatır ve baltalar.
İnsanlığın uygarlığını da tehdit eder. Bu dini bir rezalet ve Tanrı’ya karşı
bir saygısızlıktır. Bu hafta peraşada belirtildiği gibi; Yaakov, “Rüya içinde
bir vizyon gördü: Yeryüzüne sabitlenmiş ve başı göklere kadar erişen bir
merdiven vardı. Tanrı’nın melekleri onun üzerinde çıkıp iniyorlardı.”
Başkalarına saygı duymak, lutuf bulmak insanlık
merdivenlerini çıkmamız için bize yardımcı olabilir, böylece Yüce Tanrı’yla daha yakın ilişkiler
kurabiliriz. Duamız; tüm insanlığın gerçek anlamda belirtilen din olgusunu
kavrayıp dünyaya barışın ve insanlar arasında sevgi ve saygının gelmesi ve Din
adına yapılan tüm vahşetlerin sona ermesidir.
YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR
El Gid Para El
Pratikante
RABAN YOHANAN BEN
ZAKAY:
3723 [MÖ 37] yılında doğmuştur. Hocası İlel, Raban Yohanan’ın ileride bir
gün halkın lideri ve büyük bir bilge olacağını önceden görmüştü.Raban Yohanan,
II. Bet-Amikdaş’ın yıkılışına yakın dönemde yükselmeye başlamıştı. O
dönemin çok tehlikeli şartlarına karşı, yorgunluk nedir bilmeden mücadele
vererek, halkını zarardan mümkün olduğu kadar uzaklaştırmaya gayret
etmiştir.
Diğer
Yahudiler’i Romalılar’la iyi geçinme konusunda ikna etmekte başarısız olunca,
Raban Yohanan yaklaşmakta olan felaketi hissetti ve bunu engellemek için son
bir çaba içine girdi. Halk içinde öldüğüne dair bir dedikodu yaydı ve Erets-
Yisrael’deki Romalı otoriteler bu dedikoduya inandı. Öğrencileri onun tabutunu,
o sıralarda kuşatma altında olan Yeruşalayim’den çıkardıkları sırada,
Romalılar, içerideki bilgenin aslında hayatta olduğunu akıllarından bile
geçirmediler.Gizli bir şekilde Raban Yohanan çabucak Roma Generali Vespasian’a
ulaştı. Bu sırada Roma İmparatoru ölmüştü ve onun yerine, henüz bundan
haberdar olmayan Vespasian getirilecekti. Raban Yohanan, generali “İmparator”
sıfatıyla selamladı. Ve ondan çok kısa bir süre sonra Vespasian’a, yeni
İmparator olduğu bildirildi. Bu durum, Raban Yohanan’ın Vespasian tarafından
takdir edilmesine yol açtı. Bunu fırsat bilen Raban Yohanan, Yavne’de bir
akademi açmak ve buradaki Yahudiler’in güvenliğinin sağlanması konusunda söz
aldı. Böylece büyük Sanedrin, mucizevi denebilecek şekilde tekrar
kurulmuş oldu. Bundan sonra Yavne şehri, Yisrael’in manevi merkezi oldu ve
tüm Yahudiler, Tora konusunda rehberlik almak için buraya gelmeye başladılar.
Böylece, Bet- Amikdaş’ı yıkıp, Yahudiler’i yok etmeyi amaçlamış olan
Romalılar, bir bakıma Yavne’yi bağışlayarak Yahudilik’i kurtarmış da
oldular. Zira Yavne, Tora’nın devamlılığını sağladı. Kendisinden önceki Ezra
Asofer ve İlel Azaken gibi, Raban Yohanan da, tehlikeli ve karanlık bir
dönemde ortaya çıkmış bir ışık gibiydi. Büyük öngörüsü, halkını kurtardı. Raban
Yohanan Ben Zakay 120 yıl yaşadı.
ASE LEHA RAV : KENDİNE RAV SEÇ
RAV
ELİYAU KOEN: MAHAZİKE
İLHOT
TEFİLA
(Tanrı`ya
ibadet)
C- Şahrit
Tefila`sından evvel, arkadışının hatırını sormak ve iş yapmamak.
Şulhan Aruh`ta
şöyle yazılıdır: Şahrit Tefila`sı zamanı geldiğinde,
arkadaşını arıyarak hatırını sormak yasaktır”. (Orah Hayim
89/2). Buna sebep, önce ona hayatını bahşeden ve yatağından kalkmaya
kuvvet veren Tanrı`nın önüne çıkarak, O`na dua etmek gerekir.Ancak O`na
karşı olan vicdan borcunu ödedikten sonra, başkalarının hal hatırı sorulabilir.Şahrit
Tefila`sı için Bet-Akeneset`e (sinagog) giderken, yolda
rastladığı bir tanıdığa selâm verilebilir. Ancak “Şalom” kelimesini
kullanmamaya dikkat edilmelidir. Zira “Şalom”
Tanrı`nın isimlerinden biridir. Tanrı`ya dua etmeden bu ismi arkadaşına selâm
için kullanmak uygun değildir. Ya “Boker Tov” (İyi sabahlar) veya
da buna benzer deyimlerden birini kullanarak onu selâmlıyabilir. Bu şekilde
selâmlaşmanın bir faydası da, ikisi veya da biri, henüz Tefila söylemediklerini
hatırlayacak ve lâfa dalmıyacaklardır.Aynı sebepten dolayı, Şulhan-Aruh
Tefila`dan evvel kati surette, şahsi işlerimizi görmek, veya bir işi başlamak
veya da bir işle meşgul olmak, yasaktır der. Zira herşeyden evvel Tanrı`ya
teşekkür edilmeli, ancak ondan sonra başka şeylerle meşgul olunmalıdır. Talmud
(Masehet Berahot 14-A) önce Tanrı`ya dua edip (Tefila) sonra
işe başlayan birinin, O`nun yardımına nail olacağını ve işinde başarılı
olacağını söyler.Soru: İşi uzakta olan veya da erken saatlerde uzak bir
yolculuğa çıkmak mecburiyetinde olan biri, Tefila söylemeden evden çıkabilir
mi? Yolda veya da varacağı yerde Tefila`sını yapabilir mi?Cevap: Muhakkak ki
biri seyahat veya iş programını düzenlerken, önce Tefila söyleme durumu üstünde
durmalı, onu ön plânda tutarak, ona göre diğer şeyleri ayarlamaya çalışmalıdır.
Ancak, bütün gayret ve çalışmalarına rağmen, Tefila söyleme fırsatı
olmayabilir. Bu durumda yolda bir mola anında veya da Tefila söyleme vakti
içinde gideceği yere varabilecekse, orada Tefila`sını söyleyebilir. Bu durumda,
evden çıkmadan evvel “Birkot aşahar” kısmını ve de “Keriyat Şema”yı
söylemelidir. Aynı şey Minha ve Arvit
duaları için de geçerlidir.
Cuma
Akşamı Sederi Alahaları
Rav Berti Derofe
35. Kişi
Kiduş’u söyledikten sonra şarabı tatmadan önce Seuda ve Kiduş ile alakalı
olmayan bir konuda konuşmuşsa tekrar “Bore Peri Agefen” berahasını söyler ve
ancak daha sonra şaraptan tadar. Böyle bir durumda Kiduş’u tekrarlamaya gerek
yoktur.
36. Kişi
Kiduş’u söyledikten sonra şarabı tadamadan şarap dökülmüşse; eğer aklında
yemek ortasında masadaki şaraptan içmek varsa arada konuşmadan ve berahayı
tekrarlamadan hemen masadaki şaraptan içer, ancak aklında daha sonra şarap
içmek yoksa başka bir bardağa tekrar “Bore Peri Agefen” berahası söyler. Bu
durumda da Kiduş’u tekrarlamaya gerek yoktur.
37. Masada
bulunanlar, Kiduş’u söyleyen kişi şarabı tatmadan önce şaraptan tadamazlar.
Fakat Kiduş sırasında herkesin elinde şarap varsa böyle bir durumda şarabı
tatmak için Kiduş’u söyleyenin şarabı tatmasını beklemeye gerek yoktur.
38. Eğer
masadakilerin elinde şarap varsa ve bu şarap pagum değilse Kiduş’u söyleyen
kişinin onların bardağına şarap dökmesine gerek yoktur.
39.
Sofradaki herkesin Kiduş’un söylendiği şaraptan tatmaları güzel bir
harekettir. Bu hareket mitsva’yı daha da güzelleştirmiş olur.
Haftanın
Sözü
“Kötü
komşudan uzak dur, kötü kişilerle bağlantıda olma ve kötülükle karşılaştığında
inancını kaybetme.”
Arbel’li
Nitay