Yazdır

yahudilikSevgili Sara ve Sevgili David,

Son mektubumda, Yahudilikten hayat hakkında öğrendiğim bazı şeylerden bahsettim.

Bu mektubumda, Yahudilik hakkında hayattan öğrendiğim bazı şeyleri paylaşmak istiyorum.

• Yahudi olmaktan ötürü asla rahatsızlık duymayın. Halkımız öyle uzun süre hayatta kalmayı başardı ve dünyaya o kadar katkıda bulundu ki, Yahudiliği bir onur ve sorumluluk olarak görmeniz gerekir.

• Bazı insanlar Yahudilere hep yukarıdan bakar. Bu hep böyle olmuştur. Dik yürümemiz gerekiyor ki, yüzümüze bakabilmek için başlarını yukarı kaldırsınlar.

• Başkaları yüzünden ilkelerinizden asla vazgeçmeyin. Yahudi olmayanların ve ya dinî vecibelerini yerine getirmeyen Yahudilerin arasında olduğunuz için kaşerut ya da Yahudilikle ilgili diğer uygulamalardan taviz vermeyin. Yahudi olmayanlar, Yahudiliğe saygı duyanlara karşı saygı duyar. Yahudiliklerinden rahatsızlık duyanlar ise onları rahatsız eder.

• Başkalarını asla aşağılamayın. Yahudi olmak demek, Yahudi olmayanlara yukarıdan bakmaktır diye asla düşünmeyin. Öyle değildir. Dindar bir Yahudi olmanın, dindar olmayan Yahudilere yukarıdan bakma hakkını size verdiğini asla düşünmeyin. Öyle değildir. En büyük Yahudi Moşe, Tora’ya göre “yeryüzündeki en alçakgönüllü insandı.” Alçakgönüllü olmak, kendini alçaltmak değildir. Gerçek alçakgönüllülük, başkalarındaki iyiliği, kendiniz için tasalanmadan görebilmektir.

• Öğrenmeyi hiç bırakmayın. Bir zamanlar hâlâ genç görünen 103 yaşında bir kadın görmüş ve ona sırrının ne olduğunu sormuştum. “Yeni bir şeyle karşılaştığımda ne olduğunu sormaktan hiç çekinmem,” diye cevap vermişti. O zaman öğrenmenin, yaş almakla ilgili gerçek sınav olduğunu anladım. Eğer öğrenmeye istekliyseniz, yaşınız 103 olabilir ama hâlâ genç sayılırsınız. Ama öğrenmeyi istemiyorsanız daha 23 yaşında, yaşlanmış olabilirsiniz.

• Doğrulukla çokbilmişliği karıştırmayın. İkisi, bir yerde benzer niteliklermiş gibi görünse de, aslında birbirinin tersidir. Doğruluk, başkalarındaki iyiyi; çokbilmişlik ise başkalarındaki kötüyü görmektir. Doğru kişi, kendinizi daha büyük hissetmenizi sağlar. Çokbilmiş ise kendinizi küçük hissetmenize yol açar. Doğru olan, över. Çokbilmiş, eleştirir. Doğru olan, cömerttir. Çokbilmiş, isteksizce verir ve yargılar. Kendini bilmişler her türlü altyapıdan gelebilir: sağ, sol, dindar, seküler... Tanımayı öğrendiğinizde, onlardan uzak durun. Saygı duyduğunuz insanların saygısını kazanın ve geri kalanını görmezden gelin.

• Ne zaman bir mitsva yapsanız, durun ve düşünün. Her mitsva’nın bize bir şeyler öğretme amacı taşır. Bu yüzden durup o amacı ortaya çıkarmaya çalışmamız gerekir. Bilinçsiz Yahudilik, ruh için iyi değildir. 

• Dua ettiğiniz zaman, sözcüklerin anlamı üzerinde dikkatle düşünün. Dua ederken, 4000 yıllık bir koronun parçası olduğunuzu da hatırlayın: yüzyıllar boyunca dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm Yahudilerin seslerinden oluşan bir koro. Bazıları bu duaları acı içinde iken, bazıları sürgüne gider ya da kovulurken, hatta bazıları toplama kamplarında okudu. Sözcükleri gözyaşlarıyla mübarek kılınmış bu duaları artık özgür bir halde söylüyoruz. Atalarımızın duaları bizim için gerçek oldu. Bu yüzden dualarımızla Tanrı’ya saygımızı gösterirken, bir yandan atalarımıza da saygı gösteriyoruz çünkü onlar olmasaydı biz bugün Yahudi olamazdık; geleneklerini günümüze taşımasaydık, umutları boşa giderdi.

• Cemaate ayak uyduramıyorsanız, üzülmeyin. Kalpten söylenen bir sözcük, anlamadan ya da dikkat etmeden söylenen yüzlerce sözcükten daha önemlidir..

• Yahudiliğinizi paylaşmaya hep istekli olun. Şabat ya da bayramlarda evinize konuk çağırın. Haftada bir kez, sizden daha az bilen insanlarla birlikte öğrenin. Maddiyat ile tinsellik arasındaki fark şudur:

Maddiyatı -zenginlik veya güç gibi- ne kadar çok paylaşırsanız, size o kadar az kalır. Oysa tinselliği -bilgi, arkadaşlık ya da kutlama gibi- ne kadar çok paylaşırsanız, sahip olduğunuz o kadar çoğalır.

• Yahudi yaşamının ayrıntıları sizi asla sabırsızlandırmasın. Tanrı ayrıntılarda yaşar. Yahudilik, hakkımızmış gibi gördüğümüz, sıradan şeylerdeki şiirdir; Yahudi Kanunu, gündelik yaşamın kutsal koreografisidir.

• Tanrı, ona ayırdığımız alanda yaşar. Yaptığımız her mitsva, okuduğumuz her dua ve gerçekleştirdiğimiz her öğrenme eyleminde, Tanrı için bir alan açarız.