Bu Hafta İçin Saatler           

18 Elul

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5774

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:14

7:24

-----

Yeruşalayim

6:05

7:15

Tel Aviv

6:29

7:26

13 Eylül

Tel Aviv

6:20C

7:17

İstanbul

7:05

7:45

2014

İstanbul

6:53

7:33

Kİ TAVO

 

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 26:1-29:8)

[www.chabad.org]

 

Moşe, Bene-Yisrael’e talimat verir: Tanrı’nın ebedi mirasınız olarak verdiği ülkeye girdiğinizde ve oraya yerleşip toprağı ekip ürünleri toplamaya başladığınızda, meyve bahçelerinizin ilk olgunlaşan meyvelerini (Bikurim) Bet-Amikdaş’a getirin ve Tanrı’nın sizin için yaptığı her şey için minnettarlığınızı ilan edin.

Peraşamızda, Leviler ve yoksullara verilen onda birlik paylardan ve Ree peraşasının başında söylendiği gibi Gerizim ve Eval dağlarında, berahaların ve lanetlerin nasıl duyurulacağından da bahsedilir. Moşe, insanlara Tanrı’nın seçilmiş halkı olduklarını, onların da aynı şekilde Tanrı’yı seçtiklerini söyler.

Ki Tavo’nın son bölümünde Toheha (“Sert Uyarılar”) bölümü yer alır. Tora’nın emirlerini uygularlarsa Tanrı’nın ödül olarak vereceği berahaları sıraladıktan sonra, Moşe, Tanrı’nın emirlerini terk etmeleri durumunda başlarına gelecek hastalık, kıtlık, yoksulluk ve sürgün gibi kötü olayların uzun, sert bir hesabını verir.

Moşe, insanlara sadece bugün, halk olarak doğumlarından kırk yıl sonra, “bilmek için bir yürek, görmek için bir göz ve duymak için bir kulak”a sahip olduklarını söyleyerek sözlerine söz verir.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA
Rav İzak Peres

 

'Seninle yaşayan Ger' ( 26:11).

Midraş’ta (Bereşit Raba) Tora’nın ilk pasuğu “Bereşit bara.....” yaratılışın bikurim mitsvasının gerçekleştirilebilmesi için olduğunu yazar. Tora’da ise, “Reşit bikure admateha”Toprağının ilk ürünlerini” (Şemot 23:19) pasuğuyla Tanrı başlangıçta yeri ve göğü yarattı demektedir.

 

Bu iki pasuğun denk oluşu ve bikurim mitsvasının büyüklüğü yaratılışın sadece bu sebeple yapıldığının bir göstergesidir.

Bilindiği gibi Teilim’de dünyanın merhamet ile inşa edileceği yazılıdır. Davranışlarımız eskiye dönük olarak o kadar önemlidir ki Tanrı hala bize yaratmaya devam etmektedir. Her sergilediğimiz davranış bizim lehimize bize geri dönmektedir. Olumlu davranışlarımızın sonucunda iyi ve uzun bir dünya ile ödüllendiriliriz.

Tanrı yaratılışın karşılığında bizden ne istemektedir? Bizi beslemekte, geçindirmekte ve her türlü güzelliği bize sunmaktadır. Bunun karşılığında bizden ne beklemektedir?

Bu kesinlik ile Tanrı'nın bize iyilik yapmak için göstermiş olduğu merhametidir. Dünyanın bize ait olmadığını ve her şeyin efendisinin O olduğunu bilmeliyiz. Teilim’de, “Sen bizim efendimizsin” cümlesi O'nu övmemiz için zikredilmektedir.

Bu dünyada beraha söylemeden keyif alan kişi haksız kazanç elde etmiş gibidir.

Bize verilen hiçbir şeyin bereketi Tanrı huzurunda bize aitmiş gibi gözükmemelidir.

Bu sebeple yaratılan her şeye beraha söylenmelidir.

Bu mitsvada Tanrı'nın amacı aslında bu değildir. Aslında insan süt, bal, yağ, bağ ve incir ağacının altında tasasız bir şekilde yaşamaktadır. Evler bolluk içinde – ki bunu insan sağlamadı- üzümler ve zeytinler - ki kişinin kendisi ekmedi – buğday,arpa bolluk içinde.... İşte bu anda Yetser ara (Kötü dürtü) ona “Bütün her şeyi ben kendi elimle yaptım” dedirtecektir. Bu sebeple Tanrı bu düşünce içinde kaybolmamamız için her sene ilk ürünün sepete konulup Tanrı huzuruna bırakılmasını emretmiştir.

Aksini düşünenlerin, ürünlerini ise onlara terk eder.

Kralın hizmetkarı bağda veya incirde ilk çıkan meyveyi krala getirir. 'Lütfen çalıştığım tarlanın bereketine bak. Bu ilk meyveyi sana getirmeden yemek içime sinmedi. Çünkü ne bu toprak ne de bu tohumlar benim. Hepsi senin.' der. Bunu duyan kral bu nezaket karşısında hizmetkarına ' O zaman hepsi senin olsun.'der.

Tanrı huzurunda da olay aynıdır. Hiç bir sey bize ait değildir. Her şey O'nundur. Her seyin gerçek sahibi O'dur. Bu yüzden bize ilk meyveyi sepete koyup O'nun huzuruna götürmemizi emretmektedir. Tıpkı kralın hizmetkarına yaptığı gibi, Tanrı da yapılanı takdir ettiğini göstermek amacıyla 'Gerisi sizindir' der.

ŞABAT SOFRANIZA TATLILAR

DİKKAT! KAYITTAYIZ!

Rabi Yaakov Hillel – Pirke Avot’tan derlenmiştir

 

Yılın en kritik, gelecek yılın kaderini belirleyecek gün yaklaşıyor. Hepimiz birer “koyun sürüsü” gibi sıraya gireceğiz ve birer birer Yüce Tanrı karşısında yıl boyunca yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. Sonunda da gelecek yılımız ile ilgili başımıza gelecek her şey belli olacak – hayatımız, sağlığımız, mutluluğumuz, geçim kaynaklarımız, ailemiz, huzurumuz – her şey!

 

Hahamlarımız, “Senden yukarıda ne olduğunu bil: gören bir göz, duyan bir kulak ve tüm eylemlerin bir kitaba kaydediliyor” (Pirke Avot 2:1) demişlerdir.

 

Hareketlerimizi Tanrı’dan gizli tutabileceğimizi düşünmek bir hatadır. Şulhan Aruh’un sözleriyle, “Kişi ‘Ben kapalı kapılar arkasındayım, beni kim görebilir?’ dememelidir. Çükü Kutsal Olan (Mübarek’tir O), ‘tüm dünya O’nun onuruyla doludur’ (Yeşayau 6:3’ten alıntı yapan Orah Hayim 2:2). Tanrı kendimizi bir dolaba kilitlesek bile bizi görmekle kalmaz, aklımızdan ve kalbimizden geçeni de bilir. Gören bir göz vardır ve bu göz, her şeyi görmektedir – kendimize saklamayı tercih edeceğimiz şeyler de buna dâhildir.

Duyan bir kulak vardır ve o da her şeyi duymaktadır. “Bir erkekle karısı arasındaki sıradan bir konuşma bile, yargı anında kendisine anlatılır” (Hagiga 5b). Hayatımızda konuştuğumuz en özel ve kişisel sözcükler, büyük hesap zamanı geldiğinde bizim için tekrar çalınacaktır.

Tüm eylemlerin bir kitaba kaydediliyor. Bu hem iyi hem de kötü eylemleri içerir. Bunlar bize iki ayrı ciltte listelenmiş halde gösterilecektir. Hangisinde ismimiz daha fazla geçecek?

Eylemlerimizin bir kitaba kaydediliyor olması fikrinin ta kendisi, bize ciddi bir teşuva yapma yönünde ilham vermelidir. Göklerde derlenen ve yazarlığını bizim kendi eylemlerimizin yaptığı bu kitap kadar gerçek hayata tamı tamına uygun bir başka kitap yoktur (bkz. Ruah Hayim 2:1 açıklaması). Bu bir Tora eseri mi olacaktır, yoksa Tanrı korusun, tersi mi? “Buraya [Tora] öğrenimi ile birlikte gelene ne mutlu” (Pesahim 50a). Eğer Göklere Tora ve mitsvalarla dolu bir kitapla gelirsek, gerçekten de ne mutlu bize. Ama eğer bunun yerine, bir ihlaller ve akılsızlıklar vakayinamesi söz konusuysa, utanç, bizim tahayyül edebileceğimizin de ötesinde olacaktır.

Bağdatlı Rabi Şimon Agasi, çağdaş gelişmelerin bize Hahamlarımızın öğretilerinin doğruluğunu takdir etmekte yardımcı olabileceğine işaret eder (Yesode A-Tora, A-İkar A-Şişi, Ot Alef). Rabi Agasi, bugün yaşamımızın büyük bir parçası olan teknoloji patlamasından çok daha önce, 1914 yılında ölmüştü. Bu söylediği, eğer onun zamanı için doğru idiyse, bugün çok daha doğrudur. İçinde bulunduğumuz görsel-işitsel kayıt çağında, sözlerin ve olayların ileri zamanlar için nasıl korunduğunu ve ihtiyaç duyulduğunda nasıl tekrar çalıştırıldığını anlamak bizim için zor değildir. Acaba hayatımızda söylediğimiz ve yaptığımız her şeyin tam renkli, capcanlı bir kaydını izlemeye hevesli miyiz? Tüm hareketlerimizin ayrıntılı bir anlatımını, açık, yankılı bir tonda yüksek sesle okunuşunu dinleme düşüncesi bize zevk vermekte midir? Hepsi orada olacaktır, şerefli anlarımız ve utanç anlarımız; hepsi biz dinleyip seyrettikçe bir bir dökülecektir.

Bu kavramı bir gerçek yaşanmış bir olay ile pekiştirelim:

Bir çift evlenmeye karar verirler. Düğün son derece şık ve görkemli bir otelde yapılır. Yüzlerce davetli son model arabalarıyla otelin garajını doldururlar. Damadın babası düğünün bitiminde ödenecek müziğin ve otelin parasını ceketinin cebine yerleştirir. Düğün tüm heyecanıyla başlar, herkes dans için piste koşar ve tabii ki baba da. Baba, oğlunun en mutlu gününde onu yalnız bırakmayacaktır. Ceketini, parayla beraber, iskemleye yerleştirir ve dans etmeye gider. İyice terleyip oğlunu mutlu ettikten sonra masaya doğru geri döner ve ceketini kontrol eder. Olamaz! Birden bire yüzü bembeyaz olur. Dünyasının başına yıkıldığını düşünür. Polis çağırıp oteldeki herkesin üzerinde arama yaptırtmayı düşünür. Ama bugün oğlunun en mutlu günüdür, onu on bin şekel için mahvetmeye değmeyeceğini, zaten cebinden binlerce şekel çıktığını, bir on bin daha çıkmasının zarar vermeyeceğine karar verir.

Düğün mutlulukla biter ve yeni çift balayına gider. Bir zaman sonra düğünün dvdsi gelir. Damat, gelin ve iki tarafında aileleri televizyon başına geçip düğünü seyretmeye başlarlar. Kokteyl’e katılanlar, Hupa’da çiftin heyecanı ve sonunda Are At Mekudeşet Li Kedat Moşe Ve Yisrael – Mazal Tov.

Ardından canlı müzik başlar ve herkes büyük bir neşeyle piste doğru ilerler. Baba da aynı şekilde pistteki yerini alır ve dans başlar. Ancak kameraman kamerasını piste çevirmek yerine aynı yerde sabit tutar. Damadın babasının ceketinin cebine doğru bil el uzanmaktadır. Bu şüphe dolu el, cepteki on bin şekeli olduğu gibi alır ve kendi cebine atar ve oradan uzaklaşır. Peki bu şüpheli el kimindir? Televizyonun karşısında düğünü seyreden gelinin babasının ta kendisi! O anda düğün videosu durdurulur, salondaki ışıklar açılır ve herkes gelinin babasına bakmaktadır!

Utancından yerin dibine giren gelinin babası, acaba videodaki o anın kaydedildiğini bilseydi, silinebilmesi için neler vermezdi!

Bu olay hepimiz için geçerli. Hepimiz bir gün hayatımız boyunca yaptıklarımızın videosunu seyredeceğiz ve silinmesini isteyebileceğimiz birçok kare olacak. İşte bu kutsal günlerde, bir gün görmek istemeyeceğimiz kareleri silmek hepimizin elinde. Rambam’ın Teşuva Alahaları’nda yazdığı gibi yapmamız gereken şey çok basit: Yaptığımız günahları itiraf etmek, bunlardan pişmanlık duymak ve bir daha yapmayacağımıza dair karar almak.

Ve bunu yapacağımız zaman, hepimiz yepyeni bir yıla yepyeni bir deftere sağlık, mutluluk, huzur ve bereket dolu berahalarla yazılacağız – Amen.

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

ROŞ AŞANA GELENEKLERİ

ARİFE

 

  1. Roş Aşana arifesinde hepimizin yıl boyunca alışık olmadığımız Amida duasını gözden geçirmemiz gerekir. Cemaatimiz tarafından hazırlanan Türkçe Roş Aşana kitabını alıp, duaların anlamlarını okumalı ve böylesi kritik bir günde Tanrı’nın huzuruna çıkacağımız zaman neler söyleyeceğimizi anlamamız daha anlamlı olacaktır.
  2. Roş Aşana’dan önce bayram mumları yakılır. Berahası ise “Baruh Ata AD... Eloenu Meleh Aolam Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Leadlik Ner Şel Yom Tov”dur. İkinci gün ise Cuma’ya denk geldiği için berahası, “Baruh Ata AD... Eloenu Meleh Aolam Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Leadlik Ner Şel Şabat  veYom Tov”dur.
  3. Bu yıl (5774 - 2014) Roş Aşana Perşembe ve Cuma günlerine denk gelmektedir. Hahamlarımız Yom Tov’dan Şabat’a hazırlık yapmayı, yemek pişirmeyi yasaklamışlar ve sadece İruve Tavşilin yapıldığı takdirde izin vermişlerdir. Kişi İruve Tavşilin yaptığı zaman, Şabat için Çarşamba gününden yemek pişirmeye başladığını göstermiş olur. Böylece Cuma günü pişirmeye devam edebilir.
  4. Önemli başka bir nokta daha, İruve Tavşilin bayramda ihlal edilebileceği ve yemek pişirmek adına bütün yasakların çiğnenebileceği anlamına gelmez. Kişi fırını yakmak için bayramdan önce yakılmış bir mumdan ateş almalıdır.
  5. İruve Tavşilin için kullanılması gereken miktar 1-2 tost ekmeği ve yanında Şabat günü yenilecek bir yiyecektir. Yaygın olan gelenek ekmek ile kabuğu çıkartılmamış katı yumurta kullanmaktır.
  6. Bu İruve Tavşilin (bu yıl) Çarşamba günü güneş batmadan önce hazırlanmalıdır. Hazırlandıktan sonra bir tabağa yerleştirilen ekmek ve yumurta ele alınır ve şu beraha söylenir: “Baruh Ata AD... Eloenu Meleh Aolam Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Al Mitsvat İruv.” Beraha söylendikten sonra kişinin anlayacağı lisanda şu cümle söylenir: “Hazırladığımız bu İruv ile Cuma gününden Şabat gününe yapacağımız tüm pişirme, mum yakma ve Şabat için gereken tüm hazırlıklarımız yapılmaya izinli olsun.” Bu berahayı ve cümleyi koca söylerken, eşinin de yanında olması, berahaya Amen demesi ve cümleyi anlaması iyidir. Çünkü tüm bunları yapan kadının kendisidir.

 

 

 

Haftanın Sözü

    (aish.com)

Kendinizi keşfetmenizin en iyi yolu, başkalarına yardımcı olabilmek için kendinizi feda etmenizdir.