Bu Hafta İçin Saatler           

30 Sivan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5774

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:14

8:31

-----

Yeruşalayim

7:14

8:30

Tel Aviv

7:29

8:34

28 Haziran

Tel Aviv

7:29

8:33

İstanbul

8:29

9:09

2014

İstanbul

8:28

9:08

HUKAT

 

Hatırlatmalar

28 Haziran Şabat günü Roş Hodeş Tamuz

 

 

Peraşa Özeti (Bamidbar 19:1-21:35)

[www.chabad.org]

 

Külleri, ölü bir bedenle temas sonucu tame olan bir kişiyi arındırmak için kullanılan Para Aduma Kızıl İnek” ile ilgili kurallar Moşe Rabenu’ya öğretilir.

Çölde 40 yıl dolaştıktan sonra, Bene-Yisrael Tsin çölüne ulaşırlar. Moşenin ablası Miryam ölür ve onun onuruna çölde halkla birlikte her yere gelen mucizevî su kaynağı kuruyunca halk susuz kalır. Tanrı, Moşe’ye bir kayaya konuşmasını ve ona su vermesini emretmesini söyler. Fakat Moşe, isyan eden Bene-Yisrael’e kızar ve taşa konuşmak yerine asasıyla vurur. Su yine de fışkırır; ancak Tanrı, ona ne Aaron’un ne de kendisinin vaat edilmiş topraklara girmeyeceklerini bildirir.

Aaron, Or Aar adlı yerde ölür ve yerine oğlu Elazar geçer. Halkın, “Tanrı’yı ve Moşe’yi eleştirdikleri” yeni bir hoşnutsuzluk dalgasından sonra, Bene-Yisrael’in kampı zehirli yılanların saldırısına uğrar; Tanrı, Moşe’ye, pirinçten yapılmış bir yılanı yüksek bir direk üzerine yerleştirmesini ve gökyüzüne doğru bakan herkesin iyileşeceğini söyler. Halk, çölde mucizevî bir şekilde su sağlayan kuyu onuruna bir şarkı söyler. Moşe, Bene-Yisrael’e kendi topraklarından geçme izni vermeyen Emori kralları Sihon ve Og ile yapılan savaşlarda orduya komuta eder ve bu kralların, Yarden (Ürdün) nehrinin doğusuna doğru uzanan topraklarını fetheder.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

 

Çöldeki kırk senelik göçebe hayat bitmeden ve İsrail topraklarına girmeden  kısa bir müddet önce, İsrailoğulları susuz kalmaları nedeni ile şikayet ederler. Moşe Rabenu Tanrı’ya dua eder. Bunun üzerine Tanrı elinde  asayı almasını, halkı kayanın etrafına toplamasını ve kayaya konuşmasını söyler. Bunun yaptığı taktirde Tanrı ona kayadan su çıkacağının garantisini verir.

Bu olayın ardından Tora da kafa karıştırıcı, trajik ve  eşi benzeri görülmemiş bir olayla karşılaşmaktayız. Moşe elindeki değneği alır, kayaya konuşmak  yerine vurur. Kayadan su fışkırır ama Moşe Rabenu bu yaptığı yanlışlık sonucu cezalandırılır.

Sonrasında Tanrı Moşe’ye İsrail topraklarına halka refakat edemeyeceğini ve vaad edilmiş topraklara giremeyeceğini belirtir.

Moşe bu kadar basit bir talimata neden uymamış olabilir?

İsrailoğullarını, İsrail topraklarına lider olarak refakat edeceğini bütün hayatı boyunca hayal eden Moşe’ye bu yaptığı yanlışlığa karşılık neden böyle bir ağır ceza verilir?  

Yıllar boyunca bu soru bilgelerimizin  aklını kurcalamış ve bu konu ile ilgili onlarca yorum yapılmıştır. Bu yorumlardan biri şu şekilde dile getirilmektedir:

Bu olayı kırk sene önce yaşanan benzeri bir olayla kıyasladığımız taktirde soruyu çok farklı bir şekilde cevaplamamız mümkün olabilecektir.

 Beşalah peraşasına baktığımızda kırk sene önce yukarda belirtilen yaşanmış olaya benzeyen bir olaya tanık olmaktayız. Mısır çıkışı sonrasında İsrailoğulları içecek suları olmadığından şikayette bulunurlar. Bu olayda Tanrı Moşe’ye elindeki asayı almasını ve kayaya vurmasını ister. Moşe Tanrı’nın dediği gibi yapar ve kayadan su çıkar.

Bu olayı yaşamış olan Moşe’nin bu haftaki peraşadaki davranışının yargılanmasını anlamakta zorlanmaktayız.  Moşe kırk sene önce susuz kalan halkın suyunu tedarik edilmesi için Tanrı’nın dediği gibi asasını almış ve kayaya vurmuştur. Burada yaşanılan olaya karşı yukarda belirtiğimiz sorulara bir tane daha eklememiz gerekecektir. Neden Tanrı geçen defa suyun çıkması için kayaya vurmasını isterken bu sefer ise kuralı değiştirmiş kayaya konuşmasını istemiştir?

Yahudi tarihinde iki ayrı dönem farklı bir bakış açısı ile yaşanmıştır. Bunlardan ilki İsrailoğullarının Mısır’dan çıkıp kırk senelik çöldeki göçebe yaşamına başladıkları dönemdir. Yaşadıkları zorlukları aşabilmek ve hayatta kalabilmeleri tamamen Tanrı’nın mucizeleri ve Tanrısal koruması sayesinde ancak mümkün olabilecekti. Gün içinde onları güneşten koruyan bulut tabakası, akşam vakti çöl soğuğundan koruyacak ateş sutun ve açlıkları giderebilme adına gökyüzünden yağan mucizevi man yemeği.

Öyle bir dünyadan bahsediyoruz ki su tükeniyor ve yine o anda mucizevi bir şekilde ortaya çıkıyor.

Bu nedenle Tanrı su sıkıntısı çektikleri an Moşe’ye , Mısır’da tüm mucizelere ve tabiat üstü olaylara neden olan o asayı tekrardan almasını yeni bir mucize yapması gerekliliğini belirtir.

Bu haftaki peraşada, kırk sene sonra yaşanılan dönem ise çok farklı bir boyuttaydı. O anda İsrailoğullarının konumu ve varoluş aşaması açısından faklı bir noktadaydı. Onlar vaad edilmiş topraklara girme aşamasında ve kendi potansiyellerini kullanarak topluluğu inşa etme durumundaydılar. Yalnızca Tanrısal mucizelere bağlı kalmadan  O’nun müdahalesi olmadan yaşamaları gerektiğini  kendi potansiyelerini kullanarak hayat mücadelelerini yapma zamanı geldiğini bilinci olmaları gerekmekteydi. Bu bakımdan Tanrı Moşe’ye su sıkıntıları olduğu anda Tanrı’nın varlığını orda olduğunu anlaması adına asayı işaret olarak almasını, kayaya konuşmasını ve kendi sesiyle su çıkarmasını ister. Bu şekilde Tanrı halka önemli bir mesaj verme isteğindedir. Elindeki asa Tanrı’nın varlığına bir işaret artık mucizeleri getirmemekle birlikte kişi kendi emeği ve çabaları ile kendi ağzından çıkan kelimelerle bir şeyler elde edebilir. Tanrı’nın  Moşe’ye verdiği talimatla kendi ağzından çıkan kelimelere güvenmesi ve lider olarak hayata farklı bir pencereden bakmasını istemiştir.

 

Bu fikri daha iyi anlamak adına Tanrı’nın Moşe’ye söylediği kelimeleri irdeleyelim.

Tanrı Moşe’ye “daber el asela kayaya konuş” şeklinde belirtmiş ama ne söylemesi gerektiğini belirtmemiştir. Tora’ya bakacak olursak yüzlerce kez Tanrı Moşe’ye konuşmuş ve talimatlar vermiş her seferinde ne konuşması gerektiğinin detayını bildirmiştir.

Burada aslında Moşe bir sınama ile karşı karşıyadır. Çölde halkı eşlik eden, her şeyi Tanrı’dan bekleyen, onun mücadelesi ve mucizeleri ile birlikte bütünleşen lider Moşe, çöldeki bu bakış açısını değiştirerek faklı bir konumda İsrail topraklarında  kendi potansiyeline güvenebilen bu yeni gerçeği kabul edebilecek bir lider olma yolunda bu geçişi yapmaya hazır mıdır? Bu geçiş Moşe için o kadar basit değildi. Kendine güvenebilecek kelimeleri söyleyemedi.

Bu evrenin en büyük Peygamberi Moşe, aslında bu konuda başarısız olacağını kerametini görmüştü. Tanrı ile yanan çalı etrafında ilk girdiği diyalogda  İsrailoğullarına lider edebilecek bir vasıfta olmadığından bu göreve uygun olmadığını dile getirdi. “Konuşma beceresine sahip değilim” kelimeleri ile görevi almama konusunda ısrar etti. Bunun  üzerine Tanrı endişelenmemesi gerektiğini ve ona “Ben ağzınla olacağım ve konuşman gerekeni sana öğreteceğim”  kelimelerini dile getirir. Nitekim Tanrı kırk yıl boyunca Moşe’ye söylediği gibi ona her konumda ne söylemesi gerektiğini belirtti. Yahudi Milleti, İsrail topraklarına girmeye hazırlandıkları aşamada yeni bir lider modeli farklı bir bakış açısı gerekmekteydi. Moşe zaten böyle bir liderlik vazifesine  uygun olmadığını aslında liderliği seçildiği gün tespit etmişti.  Kendi kelimeleri ile başarısızlığa uğradı ve kendisinin hissettiği gibi İsrail topraklarına halkı eşlik edecek olan liderin yalnızca mucizelere güvenmeden kendi potansiyelinin bilincinde olan bir kişi olması halkın geleceği açısından gerekliliğiydi.

Başkabirdeyişle:
Gerçekçi olmak istiyorsan mucizelere inanman  lazım..

                                          BEN GURİON 5 EKİM 1996 CBS-TV PROGRAMINDA

 Diğer önemli bir not ise;

Yalnızca Tanrı’dan işaret beklemek  bankada ismime büyük bir miktarda bir para transfer edilmeye benzer.

                                                     Woody Allen                

 

ŞABAT SOFRANIZA TATLILAR

MİTSVALARI ARZULAMAK

                                                  RABİ PİNHAS ERLİNGER

 

 

Bu haftaki peraşamız Hukat, “Zot Hukat Atora – Tora hükmü budur” pasuğu ile başlar. Peraşamızın adı Hukat, İbranice’de sebebi bizlere bildirilmeyen Hok kelimesiyle aynı kökten gelir.

 

Peraşamızda sebebi, Midraş’ın söylediği gibi, sadece Moşe Rabenu’ya açıklanan Para Aduma – Kızıl İnek’ten bahsedilmektedir. Hahamlarımız Tanrı’nın sadece Moşe Rabenu’ya bu mitsvanın sebebini açıklayıp, dünya üzerinde başka kimseye açıklamamasından, diğer mitsvaların da sebeplerini araştırılmaması gerektiğini söylerler.

 

Öte yandan Rambam mitsvaların nedenlerini mantığımıza en uygun şekilde More Nevuhim kitabında yazmıştır. Rambam’ın dışında daha birçok haham mitsvaların nedenlerini yazmışlardır.

 

Rabi Eliezer Papo, Pele Yoets adlı eserinde,  mitsvayı sebebini bilmeden yerine getirmek ruhu olmayan bir vücuda benzediğini söyler.

 

Bunlara güzel bir örnek, 613 mitsvayı açıklayan Hinuh kitabında yer alan Pesah Korbanı’dır. Tora tüm etin yenmesini, ancak hiçbir kemiğin kırılmamasını emreder.

 

Hinuh bu mitsvanın nedenini şu şekilde açıklar, “Kralın prensi haline geldiğimiz bu (Pesah gecesi) gece, gerçek prensler gibi davranmalı ve kemiği kırarak yememeliyiz. Kişi böylece kendisinin Tanrı gözünde ne kadar değerli olduğunu bilecek ve tüm yıl bu şekilde davranacaktır” der.  

 

Mitsvaların anlamlarını bilmenin bizlere iki faydası vardır. Birincisi, insan nedenini bildiği öğretiyi uygulamayı daha çok tercih eder. Kalbi ve aklı o mitsvaya bağlanır. Mitsvayı yerine getirişi diğer anlamayarak yerine getirdiği mitsvalara nazaran, çok daha derin anlamlar içerecektir. Zoar’ın da dediği, “Tanrı hepimizin kalbini ister.”

 

Öte yandan başta Kuzari olmak üzere birçok fikre göre mitsvaların nedenlerini araştırmak yerine onları yazdığı gibi yerine getirilmelerini söylerler. Burada yatan sebep açıktır; kişi kendi kısıtlı aklıyla Tanrı’nın sonsuz bilgeliğiyle yazdığı Tora’sının mitsvalarını anladığını zannettikten sonra değişik sebeplere bağlayarak hiçbir yerde yazmayan izinler ortaya çıkartacaktır.

 

Buna istinaden iki kuvvetli örnek vereceğiz:

Tora, Şofetim peraşasında kralların nasıl davranmaları gerektiği hakkında şöyle bir emir verir, “Ancak bu kral çok sayıda at sahibi olmamalı ve atlarını çoğaltmak amacıyla halkı Mısır’a geri götürmemelidir. Kralın çok sayıda karısı olmamalıdır ki, kalbi doğru yoldan sapmasın. (Devarim 17:16 - 17).” Talmud, Kral Şelomo’nun şöyle dediğini kaydeder: “Ben atlarımı çoğaltsam bile Mısır’a inmem, çok sayıda karım da olsa kalbim doğru yoldan sapmaz.”  Ancak işler kralın düşündüğü gibi gitmez ve Mısır’da kendisine ait atların yerleştirilip    atların hazırlandığı bir otonom bölgesi hazırlanır. Ayrıca Tora, çok sayıda karısı olmamasının nedenini kalbinin doğru yoldan sapmaması için olduğunu vurgulamıştır. Kral Şelomo da eğer sebep bu ise, ben 1000 tane kadınla evleneceğim ve beni doğru yoldan saptıramayacaklar demiş ise de, “Şelomo’nun yaşlılığında, eşleri onun kalbini, başkalarının ilahlarının ardına çeldiler” demektedir.     

 

İkinci örnek ise Rabi Yişmael ile ilgildir. Hahamlarımız Şabat günü mum ışığında kitap okumayı yasaklamışlardır. Kişi bu şekilde kitap okurken, mum ışığının yeteri kadar aydınlatmadığını fark ettiği anda onu yerinden oynatıp daha iyi yanmasını sağlayabilecektir ki, bu da Tora’nın yasakladığı “yakma” emrinin ihlali demektir. Talmud öncelikle mişna getirmekte ve orada, “mum ışığında kitap okunmaz” yazmaktadır. Daha ilerki sayfalarda ise şöyle yazar, “mum ışığında kitap okunmaz, olurda mum ışığını düzeltmeye çalışır diye”. Bu ikinici kaynağı gören Rabi Yişmael “ben okuyacağım ve yine de düzeltmeye çalışmayacağım” demesine rağmen, korkulan başına gelir ve mumu düzeltmeye çalışır.

 

Bu iki örnek bizlere yazımızın başında sorduğumuz soruya ışık tutmaktadır. Tora’nın emirlerinin anlamlarını, derinliğini, neden ve nasıl yapılması gerektiğini tabii ki bilinmesi gerekmektedir. Ancak kendi aklımızı ortaya koyarak, “Şabat günü dinlenmemiz mi gerekiyor, ben en iyi sahilde güneşlenerek dinlenirim veya işe gitmem yasak mı, fabrikadaki aletleri şabat saatine bağlarım ve bu şekilde çalıştırırım” gibi yanlış hatta günah olan davranışları yapmak sadece bir adım ötededir.

 

Kızıl inek bizlere bunu öğretmektedir. Bütün sebepleri öğrenebiliriz ama bilmemiz gerekir ki, biz mitsvaları öğrendiğiniz sebepler için değil, Tanrı emrettiği için, göklerde bizleri her şeyden daha çok seven, iyiliğimizi düşünen, bizlere her an hayat veren, mutluluk veren Babamız emrettiği için yapıyoruz. Ve ancak bu seviyeye gelip mitsvaların nedenini araştırmadan, sormadan yaptığımız zaman Tanrı da bizlere tüm sırları ve nedenleri açıklayacaktır. Şir Aşirim’de dediğimiz gibi, “Moşheni Ahareha Narutsa – Al Götür beni mitsvalarınla emirlerinle koşalım” ve insan ne zaman sormadan, sadece anladıktan sonra yerine getireceğini söylemediği zaman, “eviani Ameleh hadarav – kral beni odasına, gizli anlamların saklı olduğu yere götürecek ve orada bana Tora’nın tüm sırlarını verecektir.”

 

Haftanın Sözü

                                   (aish.com)

 

Hayatlarında başarısız olan insanların yüzde doksan dokuzunda mazeret bulma alışkanlığı vardır.

George Washington Carver