Haftanın Peraşası BülteniMoşe, Kenaan ülkesine on iki casus gönderir...

               Bu Hafta İçin Saatler           

16 Sivan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5774

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:10

8:28

-----

Yeruşalayim

7:13

8:30

Tel Aviv

7:26

8:31

14 Haziran

Tel Aviv

7:28

8:33

İstanbul

8:27

9:07

2014

İstanbul

8:29

9:09

ŞELAH LEHA

 

 

Peraşa Özeti (Bamidbar 13:1-15:41)

[www.chabad.org]

 

Moşe, Kenaan ülkesine on iki casus gönderir. Casuslar kırk gün sonra ellerinde devasa bir üzüm salkımı, bir nar ve bir incirle dönerek, ülkenin bereketli ve bolluk içinde olduğunu bildirirler. Ancak casusların on tanesi, ülkede yaşayanların “bizden daha güçlü” devler ve savaşçılar olduğu konusunda uyarıda bulunur; sadece Kalev ve Yeoşua, ülkenin, Tanrı’nın söz verdiği şekilde fethedilebileceği konusunda ısrar ederler.

Halk ağlayarak Mısır’a geri dönmelerinin daha iyi olacağını söyler. Tanrı, Bene-Yisrael’in ülkeye girişinin kırk yıl boyunca ertelenmesine ve bu süre içinde o neslin tümünün çölde ölmesine karar verir. Bir grup pişman Yahudi, ülkenin sınırındaki dağa çıkar ve Amalekler ile Kenaaniler tarafından bozguna uğratılır.

Menahot (un, şarap ve yağ korbanları) kanunları ve ekmek yaparken bir hamurdan bir parçanın Tanrı’ya adanması mitsvası (Hala) verilir. Bir adam çalı çırpı toplayarak Şabat’ı ihlal eder ve idam edilir. Tanrı, mitsvaları (İlahi emirler) yerine getirmeyi hatırlamamız için giysilerimizin dört ucuna tsitsit (belli kurallara sahip püsküller) koymamız talimatını verir.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA
Rav İzak Alaluf

 

Şelah Leha peraşasında “meragelim” yani öncülerden söz etmemek olanaksızdır. Verdikleri olumsuz raporla halkı kırk yıl daha çölde dolaşmaya mahkum eden meragelim’e inanan Bene Yisrael gelecekte birçok olayı daha bu tarihte hatırlamak zorunda kalacaklardır. Tişa BeAv tarihi Yahudi geçmişinin en karanlık noktasını oluştursa da gelecekte Maşiah’ın doğacağı belki de doğduğu tarih olarak bilginlerimizce belirtilmektedir.

 

Bamidbar 13/22’de yer alan “erets ohelet yoşevea – sakinlerini yutan bir ülke” terimini öncüler neden kullanmışlardır. Talmud Masehet Sota 35 A’ya göre öncüler geçtikleri yerlerde habire cenazeler görürler ve bu ülkenin halkına yaşama hakkı tanımadığına hükmederler. Ancak Birkat Perets adlı eserde Rabiler kişilerin istediklerini görmek ve istediklerini duymak konusunda yetenekli olduklarını ve bazı şeylere karşı gözlerini ve kulaklarını kapadıklarını ifade ederler. Bunun da nedenlerinden biri kişinin sahip olduğu sabit fikirdir. Baal Aturim yerleşik düzene geçmeye hazır olan Bene Yisrael’in gönderdiklerin öncülerin halkın liderleri olduğuna dikkat çeker. Bu liderler belki de yerleşik düzende kendilerine ihtiyaç duyulmayacağı endişesi ve fikri ile hareket ettiklerinden üzerine bu cenazeler de eklenince olumsuz rapor vermekte zorlanmazlar.

 

Halbuki bu cenazelerin de Tanrısal bir koruma sağladığını düşünmek bile istemezler. Kişi bir yerde “casus” durumunda bulunursa oradakilerin dikkatini kolayca çeker. Bu hafta okuduğumuz Aftara’da Yeriho şehrine giden casusların anında dikkat çektiği ve kralın onları Rahav adlı kadının evinde yakalamak için asker gönderdiğini biliyoruz. Hatta Rahav bu casusları saklamış ve daha sonra Yeriho ele geçirilince Bene Yisrael ile birlikte yaşamıştır.

 

Şimdi bu olaya daha olumlu bakmaya çalışalım. Tanrı kişilerin casuslarla ilgilenmemeleri için cenaze törenleri ile ilgilenmelerini sağlamıştır. Talmud bu törenlerin kalabalık olduğunu söyler. Eğer o ülke söylendiği gibi “insanlarını yutuyorsa” o zaman kalabalık cenazeler yerine hızlı bir cenaze sistemini görmeleri gerekir. Kısacası bu kadar küçük bir noktada yardımcı olan Tanrı bu ülkenin ele geçirilmesi sırasında kim bilir ne kadar yardımcı olacaktır. Ancak dediğimiz gibi insanlar sabit fikir ile hareket edince durum farklı bir boyuta görünür.

 

Peraşanın başında Moşe’nin gönderdiği öncülerin listesi yazılıdır. Bunlar içinde en ilginç olanlarından bir tanesi Moşe’nin öğrencisi ve takipçisi olan Yeoşua Bin Nun’dur. Yeoşua Kalev ile birlikte iyi haber veren öncülerdir.

Yeoşua’nın babasının adı zikredilirken “ben” sözcüğü yerine “bin” sözcüğünün kullanılması  “bet” harfinin arlında tsere yerine hirik kullanılması ilginçtir.

 

Rav Eli Mansour’un öğretisine göre Talmud bizlere bir kişinin yaradılışından üç ortağın olduğunu öğretir. Anne, baba ve Tanrı. Ancak aslında kişinin var oluşunda dört partner vardır ki dördüncüsü de öğretmenidir. Öğretmeni kişinin şahsiyetini şekillendirdiğinden en önemli faktörlerden bir tanesidir. Ben sözcüğünün altında yer alan iki nokta anne ve babayı temsil ederken burada Yeoşua için babası Nun bile olsa asıl kişiliğini şekillendiren Moşe olduğu için sadece “baba” gibi onu göstermekte ama aynı zamanda biyolojik babasının nun olduğu da belirtilmektedir. Öğretmenlerin anne baba gibi sayılacağını bilginlerimiz hangi referansla öğrenirler?

 

Rav Avigdor Miller’e göre anne ve baba çocuklarının fiziksel yönlerinin çoğunlukla teşkil ederler. Ancak öğretmeni onun asıl kişiliğinin oluşmasında birinci derecede etkilidir. İnsanı hayvandan ayıran düşünce olduğuna ve düşüncelerin şekillendirilmesi aslında öğretmenler tarafından yapıldığına göre onun bu yöndeki asıl yaratıcısı öğretmenidir. Bu peraşadan birçok önemli ders çıkarmak mümkündür ama biz iki tanesine odaklanalım:

 

Taktığımız gözlüğün rengi çok önemlidir. Elbette sürekli pembe gözlük takmak insanı sadece bir hayal aleminde yaşatır. Şeffaf gözlükler ise objektif görüşümüzü netleştirir. Bunun için ise “gönül gözünü” açmak gereklidir.  

 

İçimizdeki ses bizleri ciddi anlamda uyarmaktadır. Meragelim peraşası bizlere yanlış fikirlere kapılmamak konusunda çok ciddi mesajlar vermekte sabit fikirli olmanın zararlarını net bir şekilde anlatmaktadır. Öğretmenlerimizden aldığımız eğitimi doğru bir şekilde hayata geçirmek ise bizlerin ödevidir. Bunun için aralıksız bir şekilde öğrenime devam etmek gerekir. Öğrenirken özellikle “musar” yani etik konularda kendimizi eğitmemiz de şarttır.

 

DİVRE TORA

RAV ZAMİR KOEN

 

Kenaan Toprakları'na gönderilen casuslar sıradan insanlar değillerdi. Hahamlarımız, “casus” sıfatıyla gönderilen kişilerin son derece üst düzeyli ve Tanrı korkusuna sahip kişiler olduklarını belirtirler. O zaman böylesi büyük bir günahı işlemelerine ne sebep olmuş olabilir?

 

“Şelah Leha Anaşim Vayaturu Et Erets Kenaan – Kendi adına adamlar gönder ve Kenaan Ülkesi’ni araştırsınlar” (Bamidbar 13:2). Casusların günahlarının bedeli hepimizin aklında kazılıdır: Vaad edilen topraklara girmek yerine, kırk yıl sürecek çöl gezisi. 

Peraşamızda yer alan casuslar konusunu incelediğimizde, bir çoğumuzun aklına gelen ilk soru, bizzat Tanrı’dan gelen, ülkeye casus gönderme isteğinin nedenidir. Tanrı pekala  Kenaan Toprakları'nın bereketini, bolluğunu ve iyiliklerini, Yisrael halkının düşmanlarını yenip yenemeyeceği bilmekte ve buna rağmen ülkeye casuslar gönderilmesini istemektedir. Bu istek, sonunda kabile prenslerinin büyük bir günahı olarak kayıtlara geçirilmesiyle, halkın sebepsiz yere ağlamasına ve kırk yıl boyunca aynı çölü dolandıktan sonra bütün neslin Yisrael Toprakları’nı görememesi gibi ağır bir cezaya çarptırılmalarıyla sonuçlanmaktadır. 

 

Raşi, bu sorunun varlığını hissetmekte ve pasuğun aslında Tanrı’nın ülkeye casus gönderilmesine hiç de heveslenmediğine dair ipuçları verdiğini açıklamaktadır. Raşi, “Şela Leha – Kendi adına adamlar gönder...” (Bamidbar 13:2) pasuğunu şöyle açıklar:“Tora bu konuya burada yersiz gibi görünen “kendine”, “kendin için” anlamına gelebilen Leha sözcüğüne yer vererek değinmektedir. Tanrı, Kendi açısından tabii ki bu casusluk fikrini gereksiz görmekte ama sadece halk istediği için kabul etmektedir.” Bu sözcük, buradaki emrin öncesinde olan bazı gelişmeler hakkında ipucu verme amaçlıdır. Söz konusu gelişmeleri Moşe Rabenu, Erets Yisrael’e giren nesle yaptığı hitapta açıklar (Devarim 1:21-23). Tanrı halka ülkeyi fethetmelerini söyleyince, halk Moşe’ye gelip ondan, Kenaan Ülkesi hakkında bilgi edinip, kendilerine bir rapor vermeleri için casuslar gönderilmesini istemiştir. Moşe ne yapmak gerektiği konusunda Tanrı’ya danışmış, Tanrı da burada okuduğumuz emri vermiştir. Ancak emre eklediği Leha sözcüğü bir konuya işaret etmektedir: Tanrı, Moşe’ye, “Onlara Ülke’nin iyi olduğunu söyledim (Şemot 3:17). Ama buna rağmen Sözüm onları tatmim etmiyorsa Ben de bu isteği geri çevirmeyeceğim. Ama bil ki bunu sana Ben emretmiyorum. Eğer istiyorsan kendi uygun gördüğün şekilde bu insanları gönder” diye karşılık verir.

 

Tanrı, tüm bu isteksizliğine rağmen, Moşe’ye verdiği bu görevin ne standartlarda olması gerektiğini ayrıca söylemektedir. Tanrı Moşe’ye, “casuslar göndereceksin” şeklinde bir ifadede sarf etmemekte, tersine “Kendine adamlar gönder... Kenaan Ülkesi’ni incelesinler” demektedir. Pasuktaki, “incelesinler” şeklinde tercüme ettiğimiz ifadenin İbranice karşılığı Vayaturu’dur. Bu kelime ayrıca keşfetmek, araştırmak anlamına da gelir. Casus ve gezgin de benzer davranışlar gösterirler; casus her yerin fotoğrafını çeker, bilgisayarına mekanın eksik noktaları hakkında notlar alır. Güçsüz noktaları ve düşmanı nereden vurabileceğini en ince detayına kadar öğrenmeye çalışır. Diğer taraftan gezgin de aynı şekilde yeni bir ülkeyi gezdiği zaman her yerin fotoğrafını çeker, resimleri bilgisayarında arkadaşlarıyla paylaşır, notlar alır ve ülkenin güzelliklerinden etkilenir. Ama bu onun casus olduğunu göstermez.

 

Tanrı Moşe’yi, gönderilecek kabile prenslerini en iyi şekilde yönlendirmesini istemiştir. Gönderilecek kişiler ülkeyi bir turist gibi gezecekler, döndükten sonra da herkese ülkenin bereketini, güzelliklerini anlatmaları ve ülkeye girmeleri için cesaretlendireceklerdir.  Bu yüzden pasukta da, “Kenaan Topraklarını keşfedin” demektedir. Ayrıca, casus sıfatıyla gidip ülkenin zayıf noktalarını inceleme altına almanın ne anlamı olabilir ki? Tanrı’nın çocuklarını düşmanlarından kurtarmasında her hangi bir sınır mı vardır?  O bizleri her durumda, ne olursa olsun kurtaracaktır.

 

Sonunda casuslar görevlerine çıkarlar ve birden bire amaçlarından saparlar. Ülkeyi bir turist gibi gezmek yerine, casus gibi davranmaya başlarlar. Karşılaştıkları bütün güzellikleri, mucizeleri, bolluğu ve bereketi kötüye yorumlarlar. Bu nedenle bu olay tarihimize, “casusların günahı” olarak geçmiştir.

 

Hahamlarımız “casusların” amaçlarından sapmalarının bir çok nedeni olduğunu öğretirler. Bunlardan biri, bu kişiler Tanrı’ya o kadar bağlıdırlar ki, çölde kalmayı tercih etmişlerdir. Zira, Erets Yisrael’e girildikten sonra normal bir yaşam sürmeleri, vakitlerinin önemli bir kısmını geçimlerini sağlamak için kullanmak zorunda kalmaları gerekecektir. “Normal ve doğal” bir yaşam sürmek ve bunları yaparken elde ettikleri kazançların kendi güç ve çabalarının değil, Tanrı’nın bereketinin sonucu olduğunu sürekli akıllarında tutmaları gerekecektir. Oysa çölde her şey – yiyecekleri, korunmaları, giysilerinin yeni kalması – Tanrı tarafından mucizevi olarak sağlanmakta olduğu için Tora öğrenimlerini bir an için bile kesintiye uğratmaları gerekmediği gibi, Tanrı’yı unutma riski de yoktur.

 

Başka bir sebep de, Kenaan Toprakları’na gönderilen casuslar sahip oldukları yüksek mevkiinin getirdiği manevi güçler sayesinde sahip oldukları ileri görüş güçleridir. Casuslar manevi yetenekleri sayesinde Bene Yisrael’in Erets Yisrael’e henüz girme zamanının gelmediğini görmüşlerdir.

 

Hahamlarımızın gösterdiği bu iki sebepten, bizler kendi hayatımıza dair çok önemli bir ders öğrenmekteyiz. “Casus” sıfatıyla gönderilen Yisrael halkının on iki kabilesinin prensleri, Tanrı korkusuyla bürünmüş, önemli kişilerdir. Ancak insan, çıkarı olduğu bir durumda ne kadar tsadik olursa olsun, düşmesi an meselesidir. Bu nedenle Tora ve mitsvaları yerine getirmeyen her kişi, acaba gerçekten mazeretlerimiz nedeniyle mi yerine getirmiyor, yoksa kendi çıkarları ve istekleri mi ön plana çıkıyor, bunları tartmamız gerekir. Tüm bu kontrolleri yapıp, davranışlarımızı objektif bir şekilde yargıladıktan sonra Tanrı’nın İsteklerini daha temiz bir kalp ile yapabileceğiz.  

 

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

TSİTSİT

(sevivon.com)

Tsitsit

Tsitsit, Biblik zamanlardan erkeklerin, Tora'nın emirleri gereğince, kullandıkları giysilerin 4 köşesine bağladıkları püsküllere verilen addır. İbranice bir kelime olan Tsitsit püskül anlamına gelir. Tora'yı yorumlayan rabilere göre tsitsit de aynı mezuza ve tefillinde olduğu gibi Yahudilere dini görevlerini hatırlatan bir objedir.

Tsitsitlerin Şekli ve Anlamı

"Giysilerin 4 köşesine püsküller yapacaksın." (Devarim-Tesniye 22:12) Tanrı bu emrin yanı sıra Tsitsitlerin içine gökyüzünün rengi ola mavi renkli bir ipliğin de kullanılmasını istemiştir. Ancak zaman içinde doğal olarak bu renk boyayı elde etmek imkânsızlaştığında dini otoriteler bundan vazgeçmek zorunda kalmışlardır.

Günümüzde tsitsit 4 köşe kumaş şalın her bir köşesindeki delikten geçirilen bir uzun ve üç kısa ipten meydana gelir. Bu iplik delikten geçirilirken ikiye katlanır. Böylece bir püskül 8 ipten oluşur ve bir çift düğümle bağlanır. Şama? adı verilen uzun ip diğer kısa ipleri 10,5,6,5 kez dolar ve her dolayış diğerinden bir çift düğümle ayrılır.

Böylece tsitsit 5 çift düğüm ve 8 ipten oluşur. İkisinin toplamı olan 13, Tsitsit'in sayısal değeri olan 600 ile toplandığında 613 sayısı elde edilir ki bu da Tora'daki emirlerinin sayısına eşittir.

Tsitsit'in asgari uzunluğu 4 parmak boyundadır. Eğer tsitsit'in bir ipi koparsa bütün tsitsiti değiştirmek gerekir.

Tora'nın emrettiği tsitsit mitzvasını yerine getirmek için dindar Yahudiler "tallit katan" adı verilen küçük tallitler kullanırlar. Kadınlar tsitsit kullanmaz.

Tora tsitsit'e sembolik bir anlam verir. Tanrı Moşe Rabenu'ya şöyle der; "İsrailoğullarına de ki giysilerinin köşelerine püsküller yapsın ve bunların içine mavi ip katsın. Bu sizin için bir sembol olacaktır."

Biblik dönemlerde Yahudiler bu emri günlük giysilerinde uyguladılar. Ancak zaman içinde eski tür kıyafetlerin yerini modern kıyafetler alınca tsitsitlerin kullanımı tallitlerle kısıtlanmış oldu. Günümüzde dindar Yahudiler bu emri gün boyunca kullandıkları tallit katan, (küçük tallit) veya Arba Kanfot (dört köşe) ile uygularlar. Bu giysi ortası başın geçmesi için delik, dört köşesinde tsitsitler bulunan dikdörtgen bir kumaş parçasıdır. Tallit genelde 13 yaşından sonra kullanılırken, tallit katan 3 yaşından itibaren kullanılmalıdır. Tsitsit ,dindar kişilerce kullanılır. Tallit katan sabah duasından önce şu beraha okunduktan sonra giyilir: "Baruh ata Ad... eloenu meleh haolam aşer kideşanu bemitsvotav vetsivanu al mitzvat tsitsit."

 

Haftanın Sözü

 

Bilge kişi bir söz duyar, iki anlam çıkartır.

 

Yidiş Atasözü