Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  20 Ocak

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:26

5:41

-----

Yeruşalayim

4:32

5:46

Tel Aviv

4:40

5:42

1 Şevat

Tel Aviv

4:46

5:48

İstanbul

4:52

5:32

5767

İstanbul

4:58

5:38

V A E R A

 Hatırlatmalar:

ü Roş Hodeş Şevat

ü 3 Şubat Şabat: Tu Bişvat

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 6:2 - 9:35)

[www.ohr.org.il]

Tanrı Moşe'den, Bene-Yisrael'e onları Mısır'dan çıkaracağını bildirmesini ister; fakat halk Moşe'yi dinlemez. Tanrı bu kez Moşe'ye, Paro'ya gidip, Bene-Yisrael'i serbest bırakmasını talep etmesini emreder. Aaron Paro'ya, asayı yılana çevirerek bir işaret gösterse de, aynı beceriyi Paro'nun sihirbazları da gösterince, Paro isteği reddeder. Bunun üzerine Tanrı'nın gönderdiği belalar birbiri ardına Mısır'a gelir. Öncelikle sular kana dönüşür, sonra etrafı kurbağalar basar. Fakat sihirbazlar bu mucizeleri çok daha küçük ölçekli de olsa kopyalamayı başarırlar ve bu durum Paro'nun diretmesine sebep olur. Bitlerle ilgili belanın ardından, bu kez başarılı olamayan sihirbazlar, mucizede Tanrı'nın parmağı olduğunu bildirirler.

 

Tüm bu belalar sırasında acıyı çeken Mısırlılar'dır; Goşen'de yaşayan Bene-Yisrael ise belalardan hiçbir şekilde etkilenmez. Bela furyası vahşi hayvanlar, salgın hastalıklar, çıbanlar ve yanan buz parçalarından oluşan sert bir dolu ile devam eder. Buna rağmen Moşe'nin belaları sona erdirme vaadine karşın Paro kalbini sertleştirmeye devam eder ve Bene-Yisrael'i bırakmayı reddeder.

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Sabrın Sonu Selamet

 

Moşe, Tanrı'nın Bene-Yisrael'i Mısır köleliğinden kurtarırken, beklendiği kadar hızlı hareket etmediği için, hayal kırıklığına uğramıştı. Moşe'nin Tanrı'ya "Halkını kurtarmadın" demesi ve durumun iyileşeceği yerde kötüleşmesi konusundaki şikâyeti, anlaşılabilir bir tepkidir. Yine de, olaylar Moşe'nin sözlerini doğrularken, bir yandan da sanki Tanrı, Moşe'nin tavırlarından ve ettiği sözlerden hayal kırıklığına uğramış görünmektedir. Tanrı, Bene-Yisrael'in ataları olan Avraam, Yitshak ve Yaakov'un tavırlarını ve inancını özlemle anmaktadır, çünkü onlar hayal kırıklıkları, sınavlar ve tersliklerle karşı karşıya kaldıkları zaman, hiçbir zaman O'ndan veya O'nun henüz yerine getirmediği vaatler ve taahhütler hakkında şikâyet etmemişlerdi. Hahamlarımız bize, Tanrı'nın Atalar'a Kendisi'ni, Moşe'ye tanıttığı zamankinden, çok daha az kişisel bir "İsim'le" tanıttığı gerçeğini öğretirler.

 

Moşe, Tanrı'yı O'nun ağza alınması yasak olan en "kişisel" İsmi yoluyla "tanıma" düzeyine ulaştığı için, Atalar'dan daha büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır; zira o kadar "iyi" tanıdığını sandığı Tanrı'ya karşı hayal kırıklığını ifade etmeye cesaret etmiştir. Belki ilk başta çelişki gibi görünse de, Moşe'nin benliğinde, Tanrı'nın Bene-Yisrael'i Mısır köleliğinden kurtarma işini yerine getirirken gecikmesinden doğan hüzün ve hayal kırıklığı duygularının sebebi, tam da peygamberlerin en büyüğü olan Moşe'nin bu büyüklüğü ve sadakatidir. Bu aslında mantıksız değildir. Biz de, en yakınımızda hissettiğimiz insanların yaptığı, onlardan beklemediğimiz bir şeyden, aynı şeyi bize uzak başkası yaptığı zamankine göre daha fazla hayal kırıklığı hissederiz.

 

Talmud bize, Moşe'nin Tanrı'ya söylediği bu sözlerin ona pahalıya mal olduğunu öğretir. Tanrı ona: "Şimdi Paro'nun ve Mısır'ın yenilgisini göreceksin. Ama Bene-Yisrael'in Erets-Yisrael'e girişlerini, Kenaanlılar'a karşı elde edecekleri zaferleri ve onların 31 yerel kralı mağlup edişini görecek kadar yaşamayacaksın" demiştir. Tanrı, sabır unsuruna, sözün gelişi, hayrandır. Tanrı, Tora'da Kendisi hakkında kaydettiği nitelikler arasında sabrı da saymaktadır. Nitekim günlük hayatımızda olduğu gibi, beşeriyetin tüm günahkârlık ve haksızlıklara rağmen var olmasına izin veren, Tanrı'nın sabrıdır.

 

Yahudiliğin yaşam tarzı ve temel felsefesi olan Tanrı'yı taklit etme olgusunda, sabır yüce bir erdemdir. Başkalarına karşı, kişinin kendi ailesine karşı, cemaatine karşı, hatta Tanrı'ya karşı hissedilen sabır duygusu, Yahudi düşüncesinin ve tavrının temel işaretlerinden biridir. Atalarımızın hayatlarını gözden geçirirsek, onların gerçekte ne kadar sabırlı ve basit olduklarını görürüz. Hiçbir zaman "anında" çözümler konusunda ısrarcı olmamışlardır ve Tanrı'nın hem onlara hem de gelecek nesillere olan bağlılığının geçerliliğine sarsılmaz bir inanç içinde, O'na basitçe ve sadakatle hizmet etmişlerdir. Moşe, Bene-Yisrael'e liderlik ederken, aynı zamanda sabrın değerini öğrenecektir. Bu nedenle Tora'nın geri kalanında, Tanrı'nın Bene-Yisrael'e yönelik vaatlerini yerine getirirken, Moşe'nin O'ndan anında çözümler isteyen ısrarcı taleplerine bir daha rastlamayacağız.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Sevgili Babam

 

Bana anlatıldığına göre, profesyonel hikâyecilerin başarılarının basit bir sırrı vardır: dinleyici kitlesinin hikâyeye olan ilgisini sürekli canlı tutmak. Bunun yapılması zor görünse de, hikâyecinin bazı temel teknikleri kullanması, dinleyicinin dikkatini muhafaza etme hedefine ulaşmasında yardımcı olabilir. Bu yöntemlerden bir tanesi, hikâyeyi, hiçbir kesintiye uğratmadan veya hikâyenin çizgisinin dışına çıkmadan basitçe anlatmaktır. Bu oldukça kolay görünmektedir.

 

Bu haftaki peraşanın başında, Tanrı, Moşe'ye, Paro'yla yapacağı görüşme hakkındaki son talimatları verir ve kurtarma işini yürürlüğe sokar. Tam bu can alıcı noktada, Tora anlatımın yönünü değiştirir ve Bene-Yisrael'in ilk üç kabilesinin soy ağaçlarını listelemeye başlar. Tora Reuven, Şimon ve Levi'nin soyundan bahsederek konuyu saptırır. Bu nedir? Neden tam da böyle bir zamanda aile ağacını öğrenmemiz gerekmektedir?

 

Bu soruya farklı cevaplar verilmiştir. Midraş'ın verdiği bir cevap şöyledir: O dönemde, Mısır'daki kültür, ahlaksız etkilerle doluydu. Şehvet dolu, evlilik dışı ilişkiler bu tür toplumlarda ortaya çıkar ve gayrimeşru çocukların doğmasına sebep olur. Sık sık, Mısırlı çocuklar gerçek babalarının kim olduğundan haberdar olmazlardı.

 

Bene-Yisrael'in kurtarılmayı neden hak ettiklerinin esas sebeplerinden bir tanesi, bu bozulmuş tesirlere rağmen, evlerinin saflığını korumuş olmalarıydı. Onlar soyları içinde karışıklık yaratmamışlardı. Tora'nın burada müdahale etmesinin ve birkaç kabile soyundan bahsetmesinin sebebi budur. Herkes babasının ismiyle sayılmaktadır; yani herkesin babası bellidir. İşte Bene-Yisrael'in kurtulmayı hak etmesinin temelinde, bu ahlaki yönleri vardı.

 

Bu önemli noktada, Mısır köleliğinden kurtuluşun başladığı sırada, Tora bizi başroldeki karakterlerle tanıştırmaktadır. Kabilelerin soy listesi gereksiz bir kesinti değildir. Esasında anlatımın düzgün bir şekilde devam etmesine yardımcı olmaktadır. Neden kurtarılmayı hak etmişlerdi? Çünkü nereden geldikleri belliydi. Ailenin saflığı ve kutsiyeti sağlanmıştı ve aile ağacının dalları, olduğu gibi muhafaza edilmişti.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Sihir: Büyücülük

 

Mitsva: Tora her türlü büyücülüğü, pratik sihirbazlığı ve esrarengiz bilgilerle ilgilenmeyi yasaklar. Yasak uygulamalar arasında, trans halinde kehanette bulunmak, astroloji aracılığı ile hangi zamanın hayırlı olduğu hakkında tahmin yürütmek ya da yıldız falı, falcılık, büyücülük, kara büyü, medyumlar ve kahinlere danışmak ve ölülerle temas kurmak sayılabilir. (Şemot 22:17, Vayikra 20:27, Devarim 18:9-13).

 

Mısır büyücülüğün beşiğiydi. "Dünyaya on ölçek büyücülük hüneri inmiştir. Bunun dokuzu Mısır'dadır" (Talmud - Kiduşin 49b). Paro'nun büyücüleri, putperest Mısırlıları etkileyen On Bela sırasında, Moşe tarafından uygulanan ilahi mucizeleri taklit etmeye çalışmışlar, hatta bazı belalarda küçük çapta da olsa başarılı olmuşlardı. Fakat sonunda, On Bela'nın doğaüstü niteliği karşısında bunda "Tanrı'nın parmağı" olduğunu onlar da kabul etmişlerdir.

 

Cadılar ve sihirbazlar, büyüler ve iksirler, şeytanlar ve ruhlar, esrarengiz bilgiler ve büyünün güçleri birçok insan için son derece çekici ve "büyüleyici"dir. Esrarlı karakterler içeren masallar ve efsanelerin son zamanlarda tekrar canlanıp eskisi gibi popüler hale gelmesi bir sürpriz değildir. Birçok otorite büyücülüğün ciddi bir kuvvet olduğu ve tamamen yok göz ardı edilemeyeceği görüşündedir. O halde büyünün bu kuvveti nereden kaynaklanmaktadır? Ve Tora bu gizemli bilgileri neden bu kadar şiddetle reddetmektedir? 

 

Tanrı Yaradılış'ta doğa ve doğaüstü sistem olmak üzere iki sistem şekillendirmiştir. Sebep-sonuç kurallarına uyarak, doğal dünyaya açıkça imtiyaz tanınmıştır. Kişi, güneşin sabah doğacağını ve akşam batacağını tam olarak önceden bilebilir. Bir sebebin sonucu vardır ve bir sonucun izi sebebine kadar geri sürülebilir. Fakat kişi, bu sistemin görüntüsünün derinliğine inmeli, Tanrı'nın Mevcudiyeti'ne maske görevi yapan doğal dünyanın arkasında Tanrı'nın Yaratıcı ve Devamı Sağlayıcı Güç olarak yer aldığını idrak etmelidir.

 

Doğaüstü sistem, tabiat kurallarının değiştirilebildiği veya geçici olarak rafa kaldırıldığı yarı-manevi bir âlemdir. Kendi kanunlar sistemine bağlı olarak, bu âlem, yine de, Tanrı'nın himayesindedir. Ve mucizelerle sihir bu âlemde işlev görür.

 

Büyünün yaptığı, bu doğaüstü âleme dokunmaktır. Fakat insanın Tanrı'ya yaklaşması bile mümkün olmadığı için büyü yetersiz kalmaya mahkûmdur. Bir büyücü manevi güçlerin işlerliğinin ve dünyanın sadece doğanın çerçevesiyle sınırlı olmadığının farkındadır. Ancak büyücü, manevi güçlerin doğal kanalları aldatması için çareler arayarak, onların kendi isteğini yapmaya zorlamaya çalışır. Talmud, anlamı hakkında bir fikir vermek için, "Mehaşefa - Büyücü" sözcüğünü "Makhişin Pamalya Şel Maala - İlahi Maiyeti Reddetmek" ifadesinin sıkıştırılmış hali olarak tanımlar (Talmud - Sanedrin 67b).

 

Büyünün trajik olarak yanıldığı nokta, metafizik ve doğaüstü güçlerin Tanrı'dan bağımsız olduklarını düşünmektir. Birçok gücün ve kudretin varlığına inanmak, Tanrı'nın Tek olduğu kavramı ile tezat oluşturur ve bu, bir çeşit putperestliktir. Bu da, büyücülük konundaki yasağın nedeni putperestlik başlığı altına ait kabul edildiğini açıklar (Rambam, More Nevohim 3:37).

 

Talmud (Sanhedrin 66b) bir zamanlar bir cadının, Rabi Hanina'nın üstüne bir kötülük salmak istediğini anlatır. Rabi Hanina ise pasuktaki "O'ndan [Tanrı'dan] başkası yoktur" sözlerini kullanarak cadı kadın ile alay eder. Bu sözlerle, Tanrı'nın kozmostaki Mutlak hâkimiyetini tasdik ederek, doğaüstücülüğün tüm kötü güçlerini etkisiz hale getirmiş olur. Rabi Hanina şöyle devam eder: "Eğer Tanrı yaşamamı istiyorsa, bütün çabalarınız boşunadır. Ve bana zarar vermekte başarılı olursanız, bunun da, O'nun yüce kararı yüzünden olduğunu bilmelisiniz.  O zaman, O'nun arzusunun yerine getirilmesi için bir aracı olursunuz." Kötü güçler, sadece insanın onlara verdiği kadar güce sahiptir. Fakat kendiliklerinden hiçbir bağımsızlıkları yoktur; kendi kendilerini idare edemezler. Rabi Hanina, büyü güçlerine hiçbir inanılırlık atfetmeyerek onları tamamen yok saymıştır.

 

Bir Yahudi, "Tanrın Aşem'e kusursuz bir inançla bağlı olmalısın" emrine uyarak yaşar (Devarim 18:13). Geleceği ile ilgili herhangi bir medyuma veya kahine danışmaya gerek görmeden, Tanrı'ya tam bir güven duygusu sergiler. Büyü onu etkilemez. Ve Yaradan'ın dışında herhangi bir varlıktan korkması gerektiğini düşünmez (Nefeş Ahayim 3:12). Doğaüstü beceriler ve mucizeler çok etkileyici olabilir, ama bir inancın temeli olamazlar (Rambam, Tora'nın Temelleri 8:1). Yabancı peygamber Bilam da bunu aynı şekilde açıklamıştır: "Fal yok Yaakov'da, ne de büyü Yisrael'de" (Bamidbar 23:23).

 

Kuşkusuz, büyünün popüler cazibesi, kişinin karmaşık zorluklarla dolu hayat sorunlarını, doğal düzene zıt olan güçlerin yardımı ile hızla çözmenin yolunu sunma konusundaki iddiasındadır. Ve buna rağmen, sihirbaz değneğini sallamak çözüm değildir.

 

Hayatın zorlukları, mırıldanan sihirli sözcüklerle, bir duman üflemesi ya da büyüyle bir anda yok olmaz. Hayaller belki geçici bir rahatlık ve mola sağlayabilir, fakat uzun vadeli bir çözümün bulunması diye bir şey söz konusu değildir. Gerçeklerden kaçmanın başardığı tek şey, sorunlarla başa çıkmayı engellemektir.

 

Kişi kendi mevcut durum ve koşullarına göre kararını vermeli ve ona göre davranmalıdır. Sağlam ve mantıklı bir çözüme ulaşmak için, zekâsını hayal gücünün üstünde kullanmalıdır. Hayatın katı gerçeği ile baş edebilmesi ve kendi belli koşullarının sunduğu sınırlar dâhilinde manevi bakımdan gelişmesi için, bu gerçeği bir sıçrama tahtası olarak kullanması gerekir.

 

Bizim gerçek "büyümüz", Tanrı'ya doğrudan kenetlenmek, mitsvaları yerine getirmek ve O'na tüm varlığımızla güvenmektir. Ve bu, manevi âlemlerde değil, tam da bizim bu doğal dünyamızda yapabileceğimiz - yapmamız gereken - bir şeydir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Beraha Sırasında Konsantrasyon

 

Kişi, herhangi bir berahayı söylerken, o sırada Tanrı'nın Huzuru'nda, O'na hitap ettiğini aklından çıkarmamalıdır. Bu yüzden, beraha söylendiği sırada, ağızdan sözcükler tek tek ve özenle çıkarılmalı, bu sözcüklerin anlamları bilinmelidir. Bu açıdan tüm berahaların tam anlamlarını öğrenmek önem taşır. Bu sayede insan beraha söylerken ağzından basitçe anlamadığı bir tekerleme çıkarmış olmayacak, aksine, Tanrı'nın Kral ve her türlü bereketin kaynağı olduğunu diltam bir bilinç ve konsantrasyonla dile getirebilecektir.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Evlilik Üzerine

 

  • Çöpçatanlığı yapan, Tanrı'dır. Hahamlarımız şöyle öğretirler: Bir bebeğin oluşumundan kırk gün önce Gökler'de bir ses çıkar ve "filancanın oğlu filancanın kızına" diye ilanda bulunur.
  • Evliliğin en önemli amacı gelecek nesiller için sağlam bir yuva oluşturmaktır. Bu nedenle ortak amaç ve idealler, karşılıklı saygı ve anlayış kaçınılmaz gerekliliklerdir.
  • Kişi, aşk değil, sevgi aramalıdır. Aşkın gözü kördür. Fiziksel etkilenimin ötesinde bir şey değildir. Bu nedenle yıkıcıdır. Sevginin gözü ise sonuna kadar açıktır. Ortak amaçlar, karşılıklı saygı ve birbirinin faziletlerini görmek, sevgiyi mutlaka doğurur. Bu nedenle sevgi yapıcıdır.
  • Kral Şelomo şöyle demiştir: "Letafet yalandır, güzellik boştur. Tanrı korkusuna sahip kadın - işte odur övgüye layık olan" (Mişle 31:21). Bu nedenle her ne kadar karşılıklı çekim önem taşısa da, bir ilişkinin sağlam olması için, fizikselliğe dayalı olmaması gerekir. Fiziksellik sevginin ifadesi için mükemmel bir araçtır; ama amaç değildir. Bu nedenle sadece Tanrı'nın kutsadığı evlilik beraberliği dâhilinde gerçekten anlamlıdır. Yoksa yozlaşır, şehvetin ateşi iki tarafı da yakar. Hahamlarımız'ın belirttikleri gibi: "Erkek ve kadın, layık olurlarsa, Tanrı'nın Kutsal Mevcudiyeti aralarındadır. Layık olmazlarsa, ateş onları tüketir".

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Tefilin Kuralları

1.      Tefilin'den önce Talit  giyilir.

2.      Tefilin takma şekli şöyledir:Önce kol Tefilini takılır. Tefilin sol kol pazısına tam kalbin karşısına gelecek şekilde yerleştirilir. Tefilin'in düğümü sıkılmadan önce "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Leaniah Tefilin - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere Tefilin takmayı emreden, Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin" berahası söylenir, Retsua (siyah deriden yapılmış olan kayış) hemen yedi kere kola dolanır ve parmakların arasında sıkıştırılıp tutulur, sonra baş Tefilini yerleştirilir. Tefilin'in, saçların çıkmaya başladığı yer ile bir bebeğin beyninin olduğu nokta arasına yerleştirilmesine dikkat edilmelidir. Eğer daha aşağı konursa Tefilin takma emri yerine getirilmemiş olur. Retsua'nın düğümü, ensede kafatasının bittiği yerde olmalıdır. Baş Tefilini iki gözün tam orta  hizasında olmalıdır.

3.      Kol ile baş Tefilini takma arasında konuşma yasaktır. Eğer konuşulursa baş Tefilini'ni takarken "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Al Mitsvat Tefilin - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere Tefilin mitsvası için emir veren, Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin" berahası söylenmelidir. Bu ikinci beraha, Tefilin'le ilgili olmayan şeyler konuşulursa söylenir. Fakat Tefilin'le ilgili şeyler konuşulursa ikinci beraha söylenmez. Buna rağmen hiç konuşmamaya hatta göz ve elle bile işaretler yapmamaya dikkat edilmelidir. Kol ile baş Tefilini takılması sırasında Kadiş, Barehu, Keduşa, Şema'ya bile cevap verilmez ve "Amen" söylenmez. Cemaat "Amen" derken susulur ve onların cevabına dikkat edilir. Unutkanlıkla "Amen" cevabını veren bir kimse ikinci berahayı söylemez.

 

Haftanın Sözü

[Rabi Yeoşua, Pirke Avot 2:16]

 

Kötü göz, kötü eğilim ve başkalarına karşı nefret, insanı dünyadan çıkarır.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.