Bu Hafta İçin Saatler             

3 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5774

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:13

5:28

-----

Yeruşalayim

4:18

5:33

Tel Aviv

4:27

5:29

4 Ocak

Tel Aviv

4:32

5:35

İstanbul

4:38

      5:18

2014

İstanbul

4:45

5:25

BO

 

16 Ocak Tubişvat Bayramı

 

 

Peraşa Özeti (Şemot10:1-13:16)

[www.chabad.org]

 

Mısırdagerçekleşen on belanın son üç tanesi aktarılmaktadır:Bir çekirge istilası, tüm ürünleri ve bitki örtüsünütüketir, koyu ve elle dokunulabilir bir karanlık,ülkeyi etkisi altına alır ve Nisan ayının 15’i geceyarısını vurduğu sırada Mısırıntüm behorları ölür.

Tanrı, Bene-Yisrael’e bir halkolarak verilen ilk mitsvayı bildirir: Ay’ınhareketlerine göre düzenlenmiş bir takvim belirlemek. Bene-Yisrael’e bununyanında Tanrı Adına bir Pesah-korbanı getirmeleri emredilir. Bunagöre bir kuzu ya da oğlak alınıp kesilecek ve Mısırlıbehorları öldürmek üzere geldiğinde, Tanrının Yahudievlerini pas geçmesi için, bu hayvanın kanı evlerin kapı sövelerinesürülecektir. Korbanın ateşte çevirme yapılarakpişirilen eti, matsa (mayalanmamış ekmek) ve maror (acıotlar) ile birlikte yenecektir.

Behorların ölümü, sonunda Paro’nundirenişini kırar ve Bene-Yisrael’i ülkesinden kelimenintam anlamıyla kovar. Yahudiler ülkeden o kadar telaş içindeçıkmak zorunda kalırlar ki, yoğurdukları hamurlar mayalanmayavakit bulamaz ve yolluk olarak yanlarına sadecemayalanmamış yiyecekler alırlar. Çıkışlarından önce Mısırlı komşularındanaltın gümüş ve giysiler isterler ve Mısırıservetinden ederler.

Bene-Yisrael’e tüm behorları kutsal olarakayırmaları emredilir. Ayrıca her yıl, yedi [Diaspora’da sekiz] günboyunca iyeliklerinde hiç [tahıl bazlı] mayalı yiyecekbulundurmayarak, matsa yiyerek ve kurtuluşlarını çocuklarına aktararak, Mısır Çıkışınınyıldönümünü kutlayacaklardır. Bunun yanında Mısır Çıkışınınve bunun sonucunda Tanrı’ya olan sadakatlerinin birhatırlatıcısı olarak kol ve başlarına tefilin takacaklardır.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Tanrı, Moşe Rabenu’ya görevi verdiğinde  Mısır’a geri dönmesi ve İsrailoğullarını özgürlüğüne kavuşturması için “leh”gitmelisin, yürümelisin  kelimesinikullanır.  Leh kelimesi  yürü, mesafe al,  git anlamına gelmektedir.

“Yürü- Git” kelimesi Moşe’nin liderliği ve buvazifeyi yaptığı süre boyunca Tora’da birçok kez kullanılmaktadır. Halbuki,Mısırlıların  başına bela gelmeyebaşladığında  Tanrı Moşe’ye farklı birkelime  olan “bo” kelimesinikullanmıştır. Bu da gel anlamına gelmektedir.

Bu haftaki peraşada,Tanrı söze; Moşe’ye gel Firavun’akelimesi ile başlar.

“Gel” kelimesi ile “git” kelimesi arasında nasıl bir fark gözetlenmektedir?

Leh yani git, daha güçlü bir talimat ve emirdir.Bu şekilde bir talimatla Tanrı Moşe’nin hareketsizliğini yenmeyi, direncinikırmayı hedeflemektedir. Kendisinin bu konuda motive olması, enerjisinin  artması ve güçlenmesi ve yeni bir yöndehareket etmesi  gerekmektedir. 

Bo yani gel kelimesi ise leh yani git kelimesinegöre biraz daha sakin yumuşak bir talimattır. Tanrı ilk önce Moşe’yi yapacağıgörevde hareketlenmesini, Firavuna gelmesini ve İsrailoğullarını özgürlüğünekavuşturması için gereken herşeyi yapmasını ve bu görevi içtenliklekabullenmesini ve  arzulamasını ister.

            Moşe’nin,yerine getireceği görevi  idrak etmesi veönemini anlaması için bu görevin  onasert bir şekilde anlatılması gerekirdi. “Git; yapılması gereken önemli birvazife var, hareketsizliğini yenmen şart” şeklinde Tanrı Moşe’ye talimatvermiştir. Moşe genelde aldığı vazifede başarılıydı ama bu olayda fark etmesigereken nokta, amacına kolay bir şekilde ulaşamayacağıydı.Bu vazife, kabuledilmesi kolay bir vazife değildi. Hoş olmayan durumlarla karşı karşıyakalacağı gibi bu vazifede acı, İsrailoğulları tarafından şikayetler ve belalarsırasında onlar tarafından eleştirilere maruz kalacaktı.

Alacağı bu eleştiriler sonucu pes edecek, kalbikırılacak hatta belki görevi bırakacaktı…Bu sebeple ona bu görevi verirken  Tanrı’nın Moşe’yi teşvik edecek bir kelimeyeihtiyacı vardı. 

  בא אל פרעה      Gel , Firavuna ve endişelenme seninle beraberolacağım. (Şemot 10:1)

Git ve gel kelimeleri  aslında bizim kendi yaşantımızla doğrudanilişkilendirdiğimiz fikirler,idealler, hayal ettiğimiz bir sürü olay içinmevcuttur.

Git , yürü, mesafe al kelimesini  iç dünyamızda işitmediğimiz ve idrak etmediğimizsürece, rüyalarımız gerçekleşmez ve bir hayal dünyasında kalıveririz.

Git , yürü, mesafe al kelimesi direncimizikırmak, hareketsizliğimizi aktif hale getirmemizi sağlayan bir kelimedir.Böylelikle bu kelimenin iç dünyamızda verdiği motivasyonla enerjimiz artar veher türlü yeteneğimizi,bilincimizi ve araştırmamızı bu noktada başarılı olmaadına devreye sokarız. Başlangıç noktasında herhangi birşeye başlamayıkabullendiğimiz an, ilerlemeye başlarız. Ama ilerleme noktasında kalbimizinkırılması durumu ile karşı karşıya kalabiliriz. Önümüze bir sürü engel,bedelödememiz gereken durumlar, yaptığımız olaylara itiraz edenler, bizi  yolumuzdan döndürmeye çalışacak kişilerçıkabilir. Böyle bir durumda bo gel kelimesini hatırlayarak, düşündüğümüz onoktaya kendimizi odaklarız. Bu şekilde amacımıza ulaşmak için gereken adımıatmış oluruz.

“Leh “Git , yürü, mesafe al  kelimesi, yeni bir adım atmamız adına bizleri motive eden, o anda mevcut durumlabaşa çıkmamızı sağlar. Bo gel kelimesi ise ilerleme anımızda kalbimizin kırılmamasını, düş kırıklıklarınayaşayabileceğimiz tüm olumsuzluklara karşılık teslim olmamamızı ve geri adımatmamazı bize hatırlatır.

  Gelin,hep beraber daha iyi bir Yahudi olmak, daha iyi bir dünya ve insanlık yaratmakadına tüm güçlerimizi birleştirelim ve amaçlarımıza ulaşma ve ilerleme yolundagidebilelim…

ŞABAT SOFRANIZA TATLILAR

KORBAN PESAH’IN KOKUSU

 

Tanrı,güçlü Mısır’a gelecek olan onuncu beladan önce halkı, gerçekleşmesine sayılıgünler hatta saatler kalan büyük kurtuluş için Moşe’nin aracılığıyla gereklitalimatları vererek hazırlar. 

 

14Nisan gecesi düzenlenecek kurtuluş ziyafeti için bir davar yavrusu alınmalı veateşte kızartılarak yenilmelidir. Tora davar yavrusunun hazırlanmatalimatlarına şöyle devam eder, “Onu azpişmiş, suda haşlanmış veya (başka bir sıvıda) pişirilmiş olarak yemeyin.”

 

Hiçbirzaman Tanrı’nın bayram gecesi yenecek ola hayvanın neden özellikle ateştekızartılmasını emrettiğini anlayamadım. Her insanın kendine ait bir damak zevkivardır. Birisine lezzetli gelen bir yiyeceği diğeri beğenmeyebilir. Birisininhoşlandığı yiyecekten diğeri sevmiyor olabilir. Öyleyse, Tanrı neden, iki yüzon yıl boyunca esaretini çektiğimiz Mısır Esareti’nden kurtuluşumuzukutladığımız Pesah gecesinde kendi damak zevkimize göre yememize izin vermiyor?

Dahası,Koen sunulan korbanlardan kendisine düşen parçaları ateşte kızartarak, sudahaşlayarak kendi damak zevkine göre istediği şekilde pişirebilirdi. O zamanTanrı neden Korban Pesah’ın sadece ateşte kızartılarak yenilmesini emretmektedir?

 

Busorunun cevabını ararken çok enteresan bir fikir ile karşılaştım. Bu fikirşöyle diyor, “Yarı pişmiş veya haşlanmışbir etin kokusu yok denecek kadar azdır. Ancak ateşte kızartılmış etin kokusunuçok uzaklardan bile koklayabilirsiniz.”

 

İsrailoğullarıMısır’da yıllarca, köle psikolojisini kanlarında hissedecek kadar ağır bir esirhayatı altında yaşadılar. Tanrı’nın, kendilerinden davar yavrusunu alıpevlerine bağlamaları ve ardından korban etmelerini istemesi, onları bir haylikorkutmuştu. Onlara sorulsa, Mısırlılar’ın kendilerine kızmamaları veya kölelikişlerini daha da ağırlaştırmamaları için belki ateşte kızartmayacak, daha azkoku çıkartacak şekilde pişireceklerdi. Ama Tanrı onlarla aynı fikirde değildi.

 

TanrıMoşe’nin halka, “Yeter artık! Başınızeğik yürümekten vazgeçin artık. Artık siz birer özgür insanlarsınız ve aynıözgür insanlar gibi başınız dik ve göğsünüzü gere gere yürüyün. Korbanı ateştekızartın, bırakın kokusu bütün Mısır’a yayılsın ve herkes sizin gururlu birşekilde Tanrı’ya ibadet ettiğinizi bilsinler.”

 

İbranice’deMısır kelimesinin karşılığı Mitsrayim’dir. Mitsrayim’in kökü metsar yanisınırlanma, kısıtlanma anlamına gelir. İsrailoğulları yıllardır beklediklerikurtuluşa sonunda kavuşuyorlar ve Tanrı onları en gururlu ve saygın bir şekildeoradan çıkarmaya çalışıyordu.

 

Bizlerde günlük hayatımızda manevi potansiyelimizi ortaya çıkartabilmeolasılıklarımızı son derece sınırlandırmaktayız. Tanrı’nın İsrailoğulları’naverdiği mesajdan kendimize de gerekli dersi çıkarmalı ve şu sorularısormalıyız:

 

- Ben kendi manevipotansiyelime ulaşmamı engelleyen hangi unsurların esiri oldum?

-       Fizikselarzularımızın esiri oldum mu?

-       İşhayatım zamanımı ve ailemle, arkadaşlarımla olan zamanımı çalıyor mu?

-       İsteklerimiyerine getirebilmek için sürekli başkalarının onayını mı bekliyorum?

-       Sahipolduklarımıza şükretmeden sürekli olarak sahip olmadıklarımızı mı arzuluyoruz?

 

Heryıl Pesah Agadası’nda şöyle okuruz, “Hernesil kendisini Mısır Esareti’nden çıkmış gibi göstermelidir.” Her birimizsorduğumuz soruları göz önünde bulundurmalı ve Agada’da söylediğimiz bu önemlicümleyi yerine getirmek için elimizden geleni yapmalıyız.

 

Yerinegetireceğimiz her mitsva ruhumuzun formunu güçlendirmeye ve ihlal etmektensakınacağımız her yasak sayesinde de kendi arzularımıza olan kontrolü kendielimize almaya başlayabiliriz.

 

Busayede her birimiz Tora’nın emirlerini yerine getirdiğimiz zaman, kokusunualmaya bayıldığımız birer kızartılmış korban ateşinden çıkan kokuya dönüşecekve Tanrı’nın huzurunda da beğeni kazanacağız.  

  

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

(El Gid El Pratikante ve UnderstandingJudaism’den derlenmiştir)

 

Mişna Dönemi

 

Ezra’nınkurduğu Keneset Agedola’nın yerini, daha küçük bir kurul olan Sanedrin aldı.71 üyeden oluşan bu kurul da aynı amacı taşıyordu ve II. Bet-Amikdaş’takiLişkat Agazit adı verilen bölümünde toplanırdı. Sanedrin üyelerine aynızamanda Tanaim adı verilirdi. Çoğu Yeruşalayim’de, bazıları da Erets-Yisrael’indeğişik yerlerinde yaşayan Tanalar’ın amacı, Tanrı’nın sözlerini halkın içindeyaygınlaştırmaktı. İlk Tana olan Şimon Atsadik de, Keneset

Agedola’danalmış olduğu Sözlü Tora geleneğini öğrencilerine aktarmış, altı nesil boyuncasüren bu aktarma süreci İlel Azaken ve Şamay’akadar sürmüştür. İlel, Şamay ve ikisinin öğrencileri Sözlü Tora’yıyine nesilden nesile öğretmişlerdir. II. Bet-Amikdaş’ın yıkılışından sonra,Raban

Yohanan BenZakay, Yavne’de bir akademi kurdu ve birçok Rav’ın yetişmesine önayak oldu.Sözlü Tora’nın aktarımı bu şekilde devam etti ve böylece Rabi Yeuda Anasizamanına gelindi. Rabi Yeuda Anasi, İlel’den sonra altıncı nesildir ve aynızamanda “Rabenu Akadoş – KutsalÖğretmenimiz” olarak da adlandırılır. Şimon Atsadik’ten başlayan Tanaimdöneminin sonunu işaretler. Moşe Rabenu’dan Rabenu Akadoş’a kadar olan dönemde,Sözlü Tora’nın öğretileri yazıya geçirilmezdi. Her nesilde, dönemin peygamberiya da Bet-Din başkanı, öğretmenlerinden öğrendiklerini kendisi not alır veonları sözlü olarak millete öğretirdi. Bu şekilde herkes Sözlü Tora’nın detaylarınıduyduğu şekliyle kendi öğrenim gücüne göre not alırdı. Ayrıca her nesilde 13 Midot yoluyla türetilenve Keneset Agedola tarafından onaylanan kurallar da nesilden nesileaktarılırdı.

Rabi Yeuda Anasi’ye kadar durum bu şekilde devam etti.Ancak zaman geçtikçe Romalılar’ın baskısı arttı. Hahamlar halk içinde işkenceyetabi tutuluyorlar, Yahudiler katlediliyor ya da sürgüne gönderiliyorlardı.Daha önce Suriye-Yunan işgali altında iken olduğu gibi, Tora’nın sözlüaktarımı, sağlam biçimde devam edememe tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Dinbüyükleriyle halk

arasındaki bağlantı sekteye uğramış, Tora’nın unutulmatehlikesi baş göstermişti. Bunu gören Rabi Yeuda Anasi, büyük ileri görüşyeteneğiyle o ana kadar yazıya geçirilmesi geleneksel olarak yasakolan SözlüTora’nın unutulmaması için bir reforma ihtiyaç duyulduğuna karar verdi.Devrinin tüm büyük hahamlarının fikir birliğiyle büyük bir kurul topladı,tüm büyük otoritelerin görüşlerini inceledi ve çoğunluğa göre Alahalarıbelirledi. Bu şekilde MoşeRabenu’dan itibaren nesilden nesle sözlü olarakaktarılan ve her  dönemdeki Bet-Din’deöğrenilen tüm kural ve açıklamaları toparladı ve bu çalışmayla Mişna’yı1 derledi. Mişna onun döneminde tüm otoriteler tarafından kabul edildi,ve Yisrael’in Sözlü Torası’nın unutulmaması için her yerdeki Yahudilerarasında yaygınlaştırıldı. Rabenu Akadoş tüm hayatını, Bet-Din’iyle birliktehalka Mişna’yı

öğretmeye adamıştı.

BAYRAMA ÖZEL - TUBİŞVAT

BERAHALAR

(Şalom Laam Peraşa Kağıdı’ndan alınmıştır.)

 

Tubişvat bayramınayaklaşmakta olduğumuz bu haftalarda, bayramın temeli olan berahalar hakkındaözet bir bilgi vermeyi uygun gördük.

 

Birkat AneeninNedir?

Birkat Aneenin insanın fayda sağladığı bir yiyeceğe berahasöylemesidir. Hahamlarımız insanın neden beraha söylemesi gerektiğini şuşekilde açıklamışlardır: Bütün dünya Tanrı’ya aittir ve insan nasıl ki birobjeyi arkadaşından izin istemeden alamadığı gibi, aynı şekilde bir yiyeceğeberaha söylemek de Tanrı’dan izin istemek gibidir. Ayrıca berahanın içinde Tanrı’yabizlere bu yiyeceği vererek tattırdığı zevk için de teşekkür etme teması davardır. Beraha söylemenin başka bir nedeni de kişi beraha söylerek elindetuttuğu yiyeceğin sahip olduğu potansiyel manevi güçlerin bizlere geçmesisağlanmış olunur. Ancak kişi beraha söylemeden bir yiyeceği yerse tüm buartılardan mahrum kalacaktır.

 

Hangi yiyeceklerehangi berahalar söylenir?

 

Ekmek içinBaruh Ata AD... Elokenu Meleh AolamAmotsi Lehem Min Aarets berahası söylenir.

Borekas, Makarna,Pilav gibi unlu yiyecekler için Baruh Ata AD... Elokenu Meleh Aolam Bore Mine Mezonot berahası söylenir.

Ağaçta yetişenelma, armut, üzüm gibi meyveler için Baruh Ata AD... Elokenu Meleh Aolam Bore Peri Aets berahasısöylenir.

Yerde yetişenkarpuz, kavun gibi meyveler için Baruh Ata AD... Elokenu Meleh Aolam Bore Peri Aadama berahası söylenir.

 

 

Haftanın Sözü

[www.aish.com]

 

Eğer sevilmek istiyorsan, sev.