Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

29 Aralık

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:08

5:23

-----

Yeruşalayim

4:13

5:28

Tel Aviv

4:22

5:25

20 Tevet

Tel Aviv

4:27

5:30

İstanbul

4:30

5:10

5768

İstanbul

4:36

5:16

Ş E M O T

 Hatırlatmalar:

 

ü 8 Ocak Salı: Roş Hodeş Şevat

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Şemot 1:1-6:1)

[www.chabad.org]

 

Bene-Yisrael Mısır'da çoğalırlar. Onların gittikçe artan nüfusundan korkan Paro, onları köleleştirir ve Yahudi ebeler Şifra ile Pua'nın bütün erkek bebekleri doğum sırasında öldürmelerini emreder. Onlar bu emre uymayınca, kendi adamlarına İbrani bebekleri Nil nehrine atmaları talimatını verir.

 

Yaakov'un oğlu Levi'nin kızı olan Yoheved ile kocası, Levi kabilesi lideri Amram'ın bir oğlu olur.  Bebeği Paro'nun görevlilerinden gizleyemeyecek hale geldiklerinde, onu bir sepet içinde nehre bırakırlar. Bebeğin ablası Miryam uzak bir köşeden seyreder. Paro'nun kızı bebeği bulur, onu kendi oğlu gibi yetiştirir ve ona Moşe adını verir.

 

Moşe gençliğinde kardeşlerinin çektiği zorlukları fark eder. Bir Mısırlı'nın bir İbrani'yi dövdüğünü görür ve Mısırlı'yı öldürür. Ertesi gün iki Yahudi'nin kavga ettiklerini görür; onları uyardığı zaman, önceki gün yapmış olduğu eylemi ihbar ederler ve Moşe Midyan'a kaçmak zorunda kalır. Orada Yitro'nun kızlarını kurtarır. Onlardan biriyle - Tsipora'yla - evlenir ve kayınpederinin sürülerine çobanlık etmeye başlar.

 

Tanrı, Sinay dağının eteklerinde yanan bir çalı ile Moşe'nin dikkatini çeker ve orada onunla temas kurar. Ona Paro'ya giderek şu talepte bulunmasını söyler: "Halkımı salıver ki Bana ibadet edebilsinler!" Moşe'nın ağabeyi Aaron onun sözcüsü olarak görevlendirilir. Mısır'da, Moşe ve Aaron Bene-Yisrael'in ileri gelenlerini toplarlar ve onlara kurtuluş zamanının geldiğini söylerler. Halk onlara inanır; ancak Paro halkı salıvermeyi reddeder ve Bene-Yisrael'in çektikleri eziyetleri arttırır. Moşe, Tanrı'ya dönüp isyan eder: "Bu halka neden ters davrandın?". Fakat Tanrı, kurtuluşun çok yakında olduğu sözünü verir.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Sürtüşme Etkeni

 

Moşe Bene-Yisrael'i derin bir tutku ile sevmesine rağmen, onların arasında büyümemişti. Paro'nun, Yahudi erkek bebekleri katletme kararı yürürlükte olduğu sırada, Mısır prensesi, bebek Moşe'yi nehirde sazların arasında bulmuş ve onu kendi çocuğuymuş gibi yetiştirmişti.

 

Kendisi lüks ve bolluk içinde büyümesine rağmen, köle düşen ve ezilen halkının düşüncesi Moşe'ye huzur vermiyordu. Nihayet yeteri kadar olgunlaşınca, kendi gözü ile halkının zulmünü görmeye ve bunu nasıl hafifleteceğini keşfetmeye karar verdi. Bu işe giriştiği zaman, Yahudi bir köleyi haşin bir şekilde döven sadist bir Mısırlı ustabaşıyla karşılaştı. Moşe o Mısırlı'yı öldürdü ve Datan ile Aviram adında iki Yahudi tarafından gözlemlendiğinin farkına varmadan cesedi kuma gömdü.

 

Ertesi günü Moşe, Datan ve Aviram'ın birbirleri ile kavga ettiklerini gördü. "Alçak! Neden kardeşini dövüyorsun?" diye Moşe haykırdı. Onlar da küçümseyen bir tavırla Moşe'ye döndüler ve şunları söylediler: "Ne yapacaksın? Mısırlıyı öldürdüğün gibi bizi de mi öldüreceksin?"

 

Moşe şok olmuştu. "Anlaşılan konu biliniyor" diye sızlandı.

 

İlk bakışta Moşe'nin sözleri, önceki gün Mısırlı'yı öldürmesinin bir sır olmadığını öğrenmesinden kaynaklanıyor gibidir. Ama Midraş bu sözlerde daha derin bir anlam bulur. "Anlaşıldı" diyordu Moşe. "Şu ana kadar bir konuyu bir türlü anlayamamıştım. Bene-Yisrael bu kadar ağır bir köleliği neden hak ettiler? Ama işte... Artık bu konu tarafımdan biliniyor. Bu halk kendi içinde bu kadar sürtüşme içinde ise, hem de aralarında barışı sağlamaya çalışan birini ihbar etmekle tehdit edecek düzeydeyse, bu durumda olmaları bir sürpriz değil."

 

Ama bir an için düşünelim. Bene-Yisrael'in günahlarının en kötüsü bu muydu? Kaynaklarımız açık bir şekilde Bene-Yisrael'in tamamen Mısır toplumunun etkisi altına girmiş olduğunu kaydeder. Davranışları Mısırlılarınki'nden artık zorlukla ayırt edilebiliyordu. Ülkedeki putperestlik ve ahlaksızlıktan kendileri pay almış haldeydiler. Buna rağmen Moşe'nin halkın neden esareti hak ettiğini anlayamadığını görüyoruz. Bu biraz garip değil midir? Açık bir şekilde putperestlik ve ahlaksızlık kol gezerken Moşe esaretin sebebini "halk içindeki çekişmeler" olarak tespit etmektedir! Bu nasıl olur? Diğerleri daha bariz sebepler değil midir?

 

Üstelik bunun bir paraleli daha vardır. Hahamlarımız, II. Bet-Amikdaş'ın yıkılış sebebi olarak halk içindeki sebepsiz nefreti gösterirler. Bunu nasıl anlayabiliriz? Birçok günah, sebepsiz nefretin neden olduğu cezalardan çok daha ciddilerini hak eder. O halde, II. Bet-Amikdaş'ın yıkılışına ve Yahudilerin iki bin yılı aşkı bir süre boyunca Şehina'dan yoksun olmalarına neden bu günah yol açmıştır?

 

Otoritelere göre, Tanrı'nın Kutsal Mevcudiyeti'nin, yani Şehina'nın bu dünyadaki açığa çıkışı gerçekte bir paradokstur. Tanrı, maneviyatın nihai düzeyi olduğuna göre, fiziksel dünyada nasıl kendini gösterebilir? Otoriteler bunu şöyle açıklarlar: Bu ancak, bu fiziksel dünyada mevcut kılınacak bir maneviyat vahası sayesinde mümkündür. Söz konusu vaha, tuğla ve harç, toprak ve çimen gibi fiziksel öğelerle değil, ancak ve ancak, varlıklarının en önemli unsuru maneviyatları olan bir insan grubu ile olasıdır. Bu insan grubu, kolektif olarak, üzerlerine Şehina'nın yerleşebileceği fizik ötesi bir maneviyat adası oluşturdukları takdirde, Şehina da bu dünyada açığa çıkabilir.

 

Ama bir cemaatin gerçekten maneviyat odaklı olup olmadığını nasıl ölçeriz? Bunu birbirleri ile olan ilişkilerinden anlarız. Maddiyatçı insanlar başkalarını rakip olarak görürler ve her zaman kendi konumlarını ve egemenliklerini kıskançlık duyguları içinde korurlar. Manevi insanlar ise ebediyete odaklanırlar ve bu önemsiz kaygıların ötesine çıkarlar; onarlın dünyasında mücadele ve bencillik yoktur. Bu nedenle, insanlar arası ilişkiler, bir cemaatin Şehina'nın yerleşmesine layık olup olmadığının bir ölçeğidir. Eğer sürtüşme oranı düşükse, o zaman maneviyat seviyesi yüksek olur ve Tanrı onların arasına gelir. Mısır'da ve II. Bet-Amikdaş döneminin sonunda, sürtüşme etkeni yüksekti ve Şehina bu nedenle Bene-Yisrael'i terk etmişti.

 

İki oğlan okulda yumruklaşırken öğretmen araya girip onları ayırdı. Sakinleştikleri zaman, öğretmen onlara "Ne kadar korkunç bir şey yaptığınızın farkında mısınız?" diye sordu.

"Ama ilk o bana saldırdı," diye cevap verdi oğlanların biri.

"İki yumruğunu sık" dedi öğretmen.

Çocuk itaat etti ve öğretmen iki yumruğu eline aldı ve onları birbirlerine vurdu.

"Ahhhh! Acıyor!" diye oğlan bağırdı.

"Aynen öyle, arkadaşın acı çekerken senin de canın acımalı" dedi öğretmen. Ona vurduğun zaman, sanki kendine vuruyormuş gibi olmalısın".

 

Kendi yaşantımızda, Tora öğrenerek ve onun değerleri ve ilkeleri ile yaşayarak manevi seviyemizi yükseltmeye çalışırken, Şehina'ya gerçekten bağlanıp bağlanmadığımızı nasıl anlayabiliriz? Bunu günlük yaşantımızdaki sürtüşme etkenini ölçerek anlayabiliriz. Başkalarının içinde doğal olarak var olan iyiliği takdir ederek onlarla uyum içinde yaşarsak, hayatlarımız temelde kavgadan ve anlaşmazlıklardan uzak olursa, o zaman yüksek bir maneviyat seviyesine ulaşmış ve Göklerdeki Babamız ile sonsuz bir bağ kurmuş oluruz.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Geçenlerde bir parkmetrenin yanına park etmiş bir arabanın yanından geçerken, sürücünün ödemiş olduğu park ücretinin süresini aştığını fark ettim. Bir trafik polisi yaklaşıyordu ve ben parkmetreye kendi isteğimle bozuk para atmasam, mutlaka ceza yazacağı belliydi. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey nedir?

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Bizlerden birinin Moşe Rabenu'nun seviyesine yaklaşması mümkün müdür? Tabii ki, Moşe Rabenu şimdiye kadar yaşamış olan peygamberlerin en büyüğüydü. Ancak onu bu düzeye getiren kişisel özelliği neydi? Şemot peraşasında anlatıldığı gibi, Moşe'nin hayatının ilk yıllarının hikâyesini incelerken, bu büyük lideri tanımlayan olağanüstü özelliklere her birimizin ulaşabileceğini görürüz.

 

Önceki kısımda gördüğümüz üzere, Moşe, Paro'nun sarayının konforu ve lüksü içinde yetiştirilmişti, ama buna rağmen, dışarı çıkıp kardeşlerinin acılarına ortak olmaya karar vermişti. Bir Mısırlı'nın sert dayağına maruz kalan bir Yahudi'yi kurtarmış, ertesi gün de kendi aralarında kavga eden iki Yahudi'ye seyirci kalamamıştı. Ancak Moşe'nin duyarlılığı sadece Yahudiler'e yönelik değildi.

 

Moşe'nin bu duyarlılığı, Midyan'a varışını anlatan bir sonraki bölümde de devam eder. Moşe bir kuyuya gelir ve bazı taşkın ve kaba çobanların Yitro'nun yedi kızını rahatsız ettiğini görür. Moşe bir yabancıydı, Midyan'a yeni gelmiş biriydi; bu şartlar altında başka biri olsa, bu olaylara müdahale etmek yerine, uzak kalmayı tercih ederdi. Ama Moşe böyle bir haksızlığın karşısında da seyirci kalamaz. Kızların yardımına koşar, onları çobanlardan kurtarır, hatta onarlın sürüleri için kuyudan su çeker.

 

Moşe'nin duyarlılığı sadece insanlar için de değildir. Midraş, Moşe kayınpederi Yitro için bir çoban olarak çalışırken, bir keresinde kuzulardan bir tanesinin sürüden kaçtığını anlatır. Moşe kuzuyu su içmeye başladığı bir dereye kadar kovalar. O zaman Moşe kuzunun susamış olduğunu ve su bulmak için kaçtığını anlar; bizzat kuzudan özür diler. Moşe bu kadar uzun bir koşudan sonra kuzunun yorgun olduğunu tahmin eder, onu kucağına alır ve sürüye geri dönene kadar taşır. Midraş, Tanrı'nın, Moşe'yi işte o noktada lider olarak seçtiğini kaydeder. Moşe bir kuzu için bu kadar duyarlılık ve anlayış gösterdiyse, o zaman halkının ihtiyaçlarıyla gerçekten ilgilenen anlayışlı bir lider olabilecektir.

 

Tora, Moşe'nin, Tanrı tarafından Bene-Yisrael'e liderlik yapmak için seçilmeden önce yaşadığı deneyimlerini ve hayatını anlatırken çok seçici davranır. Tora'nın özellikle Moşe'nin anlayışlılığını ve başkalarının çektikleri zorluklara ilgisini yansıtan bu olayları anlatmayı seçmesi, duyarlılık özelliğinin, Moşe'yi, diğer özelliklerinden çok daha fazla tarif ettiğini gösterir.

 

O halde, hepimiz bir anlamda, Moşe Rabenu gibi olabiliriz. Başkalarına ilgi göstererek, onların duygularını, sorunlarını, acılarını ve ıstıraplarını paylaşarak kendimizi Moşe'un konumuna yükseltmeye başlayabiliriz. Bu, birine kulak vererek, sorunlarını dinlemek için zaman ayırıp sabır göstererek gerçekleştirilebilir. Uygulanabilir çözümler sunamazsak da, sadece konuşmak ve dinlemek için zamanımızı ayırmak bile insanların zor zamanlarını aşmalarına yardımcı olabilir.

 

Başkalarına anlayış ve ilgi gösterirsek, Moşe Rabenu'nun örneğini izlersek, Tanrı da mutlaka bize, ailemize, cemaatimize ve tüm toluma aynı derecede cevap verecektir.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

 

Mitsva: Yeni doğan bir erkek çocuğu, tüm koşullar elverdiği takdirde sekiz günlükken sünnet etmek Tora'nın "yap" şeklindeki emirlerinden biridir. Pasukta söylendiği gibi: "Tüm erkekleriniz sekiz günlükken sünnet edilmelidir" (Bereşit 17:12).

 

Uygulama: Bazı zamanlarda bir bebek gün batımı civarında doğduğu için doğumun biten günde mi yoksa başlayan günde mi gerçekleştiği konusu önem kazanır. Bu nedenle doğumun gün bitimine yakın olacağı anlaşıldıysa, gerçekleştiği tam vakti belirlemek önem taşır.

 

Her mitsvada olduğu gibi, Berit-Mila mitsvasında da "Zerizin Makdimim - Atik Olanlar Erken Davranır" [yani zamana bağlı her mitsvada olduğu gibi, bu mitsvayı yerine getirirken de atik davranıp mümkün olduğu kadar erken saatte gerçekleştirmek tercih edilir]. Bu nedenle sünnet saatini mümkün olan en erken saate ayarlamaya gayret edilmelidir.

 

Rabi Eliyau Guttmacher, sünnetin yapıldığı anın duaların kabul edilmesi açısından özel bir kuvvete sahip olduğunu yazar; çünkü bebeğin ağlamaları Tanrı'nın Onur Tahtı'na kadar hiçbir engel olmadan çıkar ve o sırada edilen duaları da beraberinde götürür.

 

Talmud'da Berit Mila mitsvasının büyüklüğü şu sözlerle açıklanır: "Avraam Avinu çok sayıda mitsva yapmış olmasına rağmen, sadece Berit Mila'dan sonra ‘kusursuz' olarak adlandırılmıştır... Berit Mila mitsvası olmasaydı Tanrı dünyayı yaratmazdı... Berit Mila, Tora'nın tüm mitsvalarına eşdeğerdir... Berit Mila mitsvası olmasa dünya varlığını sürdüremez..." (Talmud - Nedarim 31).

 

Maase: Lublin şehrinde, Yahudiler'e büyük sıkıntı çektiren bir hain vardı. Sonunda şehrin ileri gelenleri, bilinmeyenleri görme kabiliyetine sahip olduğu için "A-Hoze MiLublin - Lublin'li Gören" olarak bilinen Rabi Yaakov Yitshak Horovitz'e başvurmaya karar verdiler. Yanına geldiklerinde, hainin ismini bir kâğıda yazarak Haham'a verdiler. Ama Haham, onları şaşırtarak "Yüzü Mizbeah'ta durup korban işlemleri gerçekleştiren bir Koen gibi pırıl pırıl bir adamdan ne istiyorsunuz?" dedi. Diğer adamlar söz konusu kişinin ne kadar hain ve kötü biri olduğunu anlatmaya çalıştılarsa da işe yaramadı.

 

Ertesi gün şanslarını bir kez daha denemeye karar verdiler. Ama bu kez bekledikleri gibi oldu ve Ahoze Milublin, o adamı durdurması için Tanrı'ya şevkli bir dua etti. Adamlar bu kez memnundular; ama Haham'daki bu değişikliğe de bir anlam verememişlerdi. Biraz araştırdıktan sonra işin sırrını çözdüler. Haham'a ilk başvurdukları gün, o hain, kendi yeni doğan oğlunu sünnet ettirmiş, Avraam Avinu'nun Tanrı ile antlaşmasının bir parçası haline getirmişti. Ve Hahamlarımız çocuğunu sünnet eden/ettiren bir babayı "Bet-Amikdaş'ta korban yapan bir Koen'e" benzetirler.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

"Akranını kendin gibi sev" mitsvasında Rambam'ın yaptığı açıklama şöyledir: "Bir başkasının senin için yapmasını istediğin şeyi, sen de başkasına yapmalısın" (Yas Kanunları 14:1)

                                                                                                                

Kuşkusuz herkes, böyle bir durumda bir başkasının kendisini park cezasından kurtarmasını ister. Dolayısıyla sizin de bu durumda küçük bir tutar ödeyerek bir başkasını büyük bir para cezasından kurtarmanız yerinde olacaktır.

 

Ancak bu genel kural, araba sahibinin en başta parkmetreye para attığını ve zamanı dolmadan dönmesine mani olan bazı beklenmedik engellerle karşılaştığını farz ettiğimiz zaman geçerlidir. Ama sürücünün sorumsuz olduğu ve arabasını park ettiği zaman parkmetreye hiç para koymadığı açıksa, sizin onun adına cebinizden para çıkarmanıza gerek yoktur. (Bu cevap, Bene Berak'taki Ramat Elhanan Cemaati'nin Hahamı Rabi Yitshak Zilberstein'in öğrettiği alahaya dayanarak yazılmıştır.)

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Mezonot Berahası Kuralları

 

1.             Beş çeşit tahıldan (buğday, arpa, çavdar, yulaf veya siyah buğday) birinin unu ve su ile yoğrularak yapılan ekmek yendiği zaman, yemekten önce Amotsi, yemekten sonra da Birkat Amazon söylenir. Hamur fırına verilmeden önce meyve (kek vs.) ya da peynir (börek vs.) ile doldurulduğu takdirde, [İbranice'de "Pat Abaa Bekisnin" adı verilen] bu tip yiyecekler yenmeden önce Bore Mine Mezonot, yendikten sonra da Al Amihya berahası söylenir.

2.             Su yerine süt, bal, yağ vs. sıvılarla yoğrulan peksimetler için de,  yenmeden önce Mezonot, yendikten sonra da Al Amihya berahası söylenir.

3.             Pat Abaa Bekisnin (kek, börek, bisküvi) yerken, iştahı açılıp yeteri kadar (216gr.) yiyen bir kimse doyarsa, yedikten sonra Birkat Amazon söyler. Bunun için elleri yıkayıp Amotsi söylemeye gerek yoktur. Doymak amacıyla Pat Abaa Bekisnin yemeye oturan bir kişi Netila yapar, ekmek yermiş gibi Amotsi söyler ve yemeğin sonunda da Birkat Amazon okur.

4.             İlk maddede saydığımız beş çeşit tahıl, gerek kızartılarak gerekse de pişirilerek yenirse, Bore Peri Aadama berahası söylenir. Fakat un haline getirilip sonra pişirilir veya kızartılırsa, Mezonot berahası söylenir.

 

Haftanın Sözü

[Hasidik Atasözü]

 

Bir çocuk yolda yürüdüğü zaman, bir melek topluluğu onun önünde giderek şu duyuruyu yapar: "Kutsal Tanrı'nın suretine yol açın!"

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.