Yazdır

aile perasasiHepimizin içinde belki kendimizin bile fark edemediği büyük bir potansiyel vardır. İçimizde ne yetenek ve becerilerin olduğunu bazen biri ya da bir şey gelip onları uyandırana kadar bilmeyiz. Bu haftaki Perşamızda Yosef, iki çocuğunu, babası Yaakov'un berahasını almaları için ona götürür. Yaşlı bilge adam, daha küçük olan Efrayim'e daha büyük bir beraha vererek ve içinde daha büyük bir potansiyel olduğunu açıklayarak herkesi şaşırtır. Hayatta yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri içimizdeki ve başkalarında saklı potansiyelleri aramak ve ortaya çıkarmaktır.

HİKAYE

Hikayemiz, bilge öğretmeni gelip içindeki yeteneği keşfederek ne kadar özel olduğunu fark ettirene kadar, kendisini "önemsiz" gören bir çocuk hakkındadır.

YETENEK AVCISI

30 çift gözün bana baktığını hissediyordum. Bazı çocuklar benim için mutluydular, bazılarının kafası karışmıştı, bazıları ise kötü kötü bakıyordu. Ben ise sadece şaşkına dönmüştüm, çünkü tiyatro öğretmenimiz Bayan Suzi beni okul tiyatrosunun başrol oyuncusu olarak seçmişti ve ben bunun nedenini kesinlikle anlayamamıştım.

Görüyorsunuz, ben hiç bir zaman ön plana çıkmış bir çocuk olmadım. Notların iyiydi ama bu "çok akıllı" olduğum anlamına gelmiyordu. Bunun yanında tabii ki de bir kaç arkadaşım vardı ama hiç bir zaman okulun o popüler insanlarından biri olmadım. Sessiz sedasız kendi yolumda ilerleyen biriydim. Bayan Suzi gelince sanki bütün spot ışıklarını bana yöneltmişti.

Dersten sonra, öğretmenin yanına gidip bu işten sıyrılmaya çalıştım. "Öğretmenim, bu işte bir yanlışlık olduğuna eminim. " dedim ve herkesin beklediği gibi öğretmenin ne yaptığının farkına varıp, başrole "yıldızlardan" birini seçeceğini umdum. Ama Bayan Suzi fikrini değiştirmedi. 
"Beti, kararımda hiç bir yanlışlık yok" dedi."20 yıldır tiyatro yönetmenliği yapıyorum ve senin bu işi başaracağına eminim. Kendini böyle hissetmenin nedeni, kendine bir yıldız olabileceğine inanacak kadar güvenmemen. Seni seçmemin asıl nedenlerinden biri de bu ve eminim bu noktada çok başarılı olacaksın. İyi bir oyuncu, karakterine iyi bürünebilmeli, yoksa karakteri kendine uydurmaya çalışmamalı."

Size gerçeği anlatabilirim - Bayan Suzi'nin söyledikleri hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama kesin olan bir şey vardı: Kararını değiştirmeyecekti.

Bu fikre katlanmaya çalıştım ve ertesi günkü ilk provaya gittim. İnsanların benle dalga geçeceğini düşündüm, hayal kırıklığına uğramayacaktım.

"Yıldızımız bugün nasıllar?" diye kızdırmaya çalıştı beni, popüler kızlardan biri olan Fani. Eminim kendisinin daha iyi bir oyuncu olacağını düşünüyordu. Ve ben sözlerimi okumaya başladığım zaman, arkada bir kaç çocuğun aralarında gülüşüp beni gösterdiklerini fark ettim. Ama bunların hepsini görmezden geldim ve böyle durumlarda hep yaptığım gibi, mutlu bir yüz ifadesi takındım. Bayan

Suzi olanların hepsini fark etti ve benim duygularımı kontrol etme 'yeteneğimin", "oyunculuğun çok önemli bir özelliği" olduğunu vurguladı. Hımm, belki de düşündüğümden biraz daha yatkın olabilir miydim ben bu işe...

Provalar devam etti ve ben bir kaç kez çıkmaya çalıştım. Gerçekten çok zordu. Ama her defasında Bayan Suzi bana ufak konuşmalar yapıyor, bu işe neden çok uygun olduğumu, kendimi ne kadar geliştirdiğimi ve okulun şimdiye kadar gördüğü en iyi oyunu çıkartacağımızı bir kez daha anlatıyordu. Abarttığını düşünüyordum ama itiraf etmeliyim ki bana olan güveni, kendime daha önceden hiç bakmadığım bir yönden bakmamı sağladı. Kendimden zevk almaya başlıyordum. Satırları sessizce ağzımda gevelemek yerine, içimden gelip aktıklarını hissedebiliyordum. Artık diğer çocuklar gülüşmüyorlardı ve sadece Fani biraz zorluyordu beni.

Oyun akşamı iyice hazırlanmıştım. Biraz endişeliydim doğrusu. Kostümümü düzeltirken arkamdan birinin öksürdüğünü duydum. Arkamı döndüğümde karşımda Fani'yi buldum. Şimdi tam sahneye çıkmadan önce beni rahatsız etmeye mi gelmişti?

"Senin hakkında ne düşünüyorum biliyor musun Beti?" dedi. Kendimi o sırada en kötüsü için hazırladım. "Sanırım Bayan Suzi haklıydı. Gerçekten çok iyisin. İyi şanslar."
Bana hemen sarıldı ve ardından gözden kayboldu. Perdeler açılınca, kendimi oynadığım karakterin içinde buldum. O anda, rol yapmak dünyanın en doğal işiymiş gibi geliyordu bana. Beklendiği gibi, oyun çok başarılı oldu.

İnsanlar benden, yılsonundaki oyunda da başrolü oynamamı istedi. Bunu başarabileceğimi kim hayal edebilirdi ki... Kesinlikle ben değil! Ama başardım ve bu bana inanan, bundan da ötesi bana, kendime inanmayı öğreten öğretmenim sayesinde oldu.

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ

Soru: Beti, öğretmeni onu başrole seçtiğinde neler hissetti?

Cevap: Bunu yapabilecek yeteneği olmadığını düşündü.

Soru: En sonunda neler hissetti?

Cevap: Kendini iyi hissetti, çünkü öğretmeni içindeki yeteneği ona göstermişti.

6-9 YAŞ

Soru: Bayan Suzi, Beti'nin başarılı olması için ona nasıl yardım etti?

Cevap: Ona inandığından daha çok potansiyeli olduğunu gösterdi. Zaten içinde olan ama Beti'nin şimdiye kadar fark etmediği yetenekleri ona gösterebildi ve bunun yanında sırf onu seçerek ve onun yanında olarak bile, kızın kendine güvenini arttırdı.

Soru: İçimizdeki gizli potansiyelleri nasıl keşfedebiliriz?

Cevap: Bunun yollarından biri yapmaktan zevk aldığımız veya iyi yaptığımız işlere dikkat etmektir. Başkalarına da bizde ne gibi yetenekler gördüklerini sorabiliriz. Ama kendimizi doğal olarak gelenlerle sınırlamamıza gerek yoktur. Bir şeyi yapmayı gerçekten seviyorsak, bize biraz zor gelse bile, önümüzdeki engelleri aşınca en büyük yeteneğimizin yattığı yerin burası olduğunu görebiliriz.

Soru: Sizin özel yetenekleriniz nedir?

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Sizce Bayan Suzi, Beti'nin içinde kendisinin bile fark edemediği yeteneği nasıl keşfetti?

Cevap: Genellikle insanın kendi kendini iyi anlaması zordur. Kendimize o kadar yakınızdır ki, ağaçlar arasında ormanı kaybetmek kolaydır. Başkaları bize daha tarafsız bir gözle bakar ve bu bakış açısıyla bizim hangi konularda öne çıkabileceğimizi anlayabilir. Güvendiğimiz arkadaşlarımıza ve yol göstericilerimize, içimizdeki bu eşsiz yönleri belirleyip geliştirmek için danışmalıyız.

Soru: Sizce Beti'nin başarısının sebebi yeteneği miydi, yoksa öğretmeninin cesaretlendirmesi mi?

Cevap: Her ikisinin de birleşimiydi. Yetenek önemlidir, ama cesaretlendirme olmadan gelişmez. Ancak sadece cesaret vermek de, önemli olduğu halde samimi olmalı ve sağlam temellere sahip olmalıdır. Ancak her ikisi beraber, yetenek ve cesaretlendirme büyüklüğün formülüdür.

Soru: Sizin özel yetenekleriniz nedir?