suc ve cezaVaşti, yüksek ahlaki standartlara sahip bir kişi olarak tanınan biri değildir.

Dolayısıyla, normal şartlarda, böylesi bir isteği yerine getirmesi büyük bir sürpriz olmayacaktır. Ancak Ahaşveroş'a bir ders vermeyi kafasına koymuş olduğu için bu isteği geri çevirir.

Ahaşveroş'a bir mesaj göndererek, gelmeyeceğini söylemekle kalmaz, onun basit bir seyis olduğunu yüzüne vurur. Ardından, kraliyet kanından gelmiş olsa, kendisine hakim olabileceğini ve böylesine aptalca bir istekte bulunacak kadar sarhoş olmayacağını belirtmeyi de ihmal etmez. Bu cevap Ahaşveroş'un yüzüne bir tokat gibi çarpar. Bütün davetliler kahkahalarla gülmektedirler. Vaşti bu yaptığı sebebiyle kesinlikle cezalandırılmalıdır. Ama nasıl?

Ahaşveroş'un döneminde, herhangi bir kararın çıkması için yetkili olan iki çeşit hakimler kurulu vardı. Bunlardan bir tanesi, imparatorluğun kanunlarını harfiyen uygulardı. Bu kurul sadece olayları göz önünde bulundurur ve kanunun ihlal edilip edilmediğine bakardı. Diğer kurul ise, olayın gelişimindeki her türlü çevresel faktörü de göz önünde bulundururdu. Dolayısıyla bu kurul, kanunun gerektirdiği cezanın daha hafifinin ya da ağırının uygulanması konusunda esnek davranabilir ve suça yol açan şartları göz önünde tutarak karar verirdi.

Ahaşveroş her ne kadar Vaşti'ye müthiş kızgınsa da, onun ölmesini istememektedir. Eğer mahkemeyi ilk kurula bırakırsa Vaşti hakkında verilecek olan kararın idam olacağı kesindir. Bunu göz önüne alan Ahaşveroş, davayı ikinci kurula göndererek, Vaşti için daha hafif bir karar çıkmasını sağlamak ister. Ahaşveroş'un sadece bu hareketi bile, zaten, bu ikinci kurula, Vaşti'yi hafifçe cezalandırması yönünde başlı başına bir mesajdır. (Biraz düşünürsek - Ahaşveroş'un bu davayı herhangi bir kurula bırakmasına ne gerek vardır? Ne de olsa kral kendisidir. Fakat dönemin kanununa göre, kralı ilgilendiren konularda kararı kral veremezdi. Bu sebeple Vaşti'nin davası bir yargı kuruluna gönderilmeliydi.)

Normal şartlarda, bu ikinci kurulun, Ahaşveroş'un ne istediğini anlayarak Vaşti için hafif bir ceza çıkarması daha mantıklıdır. Ancak bu kurulun bizim için sürpriz olmayan bir üyesi için, söz konusu dava kişisel bir çıkara hizmet edebilecektir. İşte Ahaşveroş'un planını bozan da bu olmuştur. Bu kurulun en düşük seviyedeki üyesi olan (ve hahamlarımızın açıklamasına göre, Megila'nın bu bölümünde "Memuhan" ismi ile çağrılan) Aman'ın, kendisinden daha akıllı, Pers milletine mensup olan Zereş adlı bir karısı vardır. Aman ise Amalek milletindendir ve dolayısıyla ana dili, Amalek'lerin konuştuğu dildir. Evlilik hayatı boyunca Aman'ın canını sıkan bir konu vardır. Karısının Amalek dilinde konuşması konusunda ısrarcıdır. Fakat Zereş bunu alaycı tavırlarla reddetmekte ve kocasını aile içinde devamlı olarak küçük düşürmektedir. Ve işte Vaşti'nin davası Aman için önemli bir fırsattır. Bu davayı istediği gibi sonuçlandırdığı takdirde, karısına, evin gerçek patronunun kim olduğunu gösterecektir.

Kanuna göre, kurulda ilk konuşma sırası, en düşük seviyedeki üyeden başlayacak ve büyüğe doğru ilerleyecektir. Dolayısıyla Aman, ilk sözü alarak herkesin kendi fikrini dinlemesini sağlayabilecektir. İyi bir konuşmanın diğer üyeleri de kendi tarafına çekeceğini bilmektedir. Aman, mahkeme kurulunun Ahaşveroş'un sözünden çıkmaya cesaret edemeyeceklerinin farkındadır. Bu sebeple konuya değişik bir yönden yaklaşır. Sözlerine, kralın kendisi ile ilgili konularda karar verememesi konusundaki kanunun yürürlükten kaldırılması gerektiğini söyleyerek başlar. Zira kralı ilgilendiren her konu, onun temsil ettiği tüm imparatorluğu da doğrudan ilgilendirmektedir. Bir örnek verir: Vaşti yapmış olduğu davranışla, sadece Ahaşveroş'u küçük düşürmekle kalmamış, aynı zamanda imparatorluktaki tüm kadınlara da bir örnek teşkil etmiştir. Aman'a göre bu, oldukça negatif bir örnektir. Zira imparatorluktaki bütün kadınlar bunu görünce kocalarına karşı ayaklanacaklar ve sonuçta Pers İmparatorluğu inanılmaz bir anarşiye sahne olacaktır.

Aman örneğinden sonra önerisine geçer. Bu davadan çıkacak sonucu kendi karısına karşı kullanma amacında olduğundan, bu önerisi sırasında kullanacağı kelimeler ve sunuş tarzı büyük önem taşımaktadır. Vaşti'nin, kralın emrini dinlemeyerek gelmemesinin, gelecekte de aynı yönde bir davranışta bulunabileceğini gösterdiğini belirtir. Bu da, kralın, kendisine, kraliçe olmaya layık, Vaşti'den daha da güzel bir eş bulmasının gerektiği anlamına gelmektedir. Böylece bütün imparatorluk, kralın artık kendisi ile ilgili kararları da verebilme yetkisini tanıyacaktır. Aman'a göre bunun iki yararlı tarafı vardır: Öncelikle bütün imparatorluk Ahaşveroş'tan ve sahip olduğu kudretten korkacaktır. Diğer yandan da ülkedeki bütün kadınlar kocalarına itaat edecekler, bu şekilde imparatorlukta denge sağlanacaktır.

Peki Vaşti'ye ne olacaktır? Aman Vaşti'nin öldürülmesi gerektiğini açıkça söylemek istemez. Bunun yerine, önerisini, bu kararı bizzat Ahaşveroş'un vereceği şekilde düzenler. Aman, Ahaşveroş'un aklına, Vaşti'nin bir kez kendisine itaat etmemesinin, bir daha kendisine ihtiyaç duyulmayacağı anlamına geldiği fikrini sokmak ister. Kraliçe öldürülmeli ve yerini alacak başka biri bulunmalıdır.

Normal şartlarda, mahkeme kurulunun böylesi bir öneriyi kabullenmesi söz konusu değildir. Zira bu, yargı yetkisinin kendilerinden alınarak tamamen krala bırakılması anlamına gelmektedir. Ancak Tanrı, bu planın hem Ahaşveroş hem de mahkeme kurulunun aklına yatmasını sağlar ve karar verilir. Vaşti artık şapka takamayacaktır.