Haftanın Peraşası BülteniAazinu peraşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur...
arşiv...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

13 Tişri

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5773

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:52

6:04

-----

Yeruşalayim

4:43

5:54

Tel Aviv

5:10

6:06

  29 Eylül

Tel Aviv

4:58

5:55

İstanbul

6:38

7:18

2012

İstanbul

6:26

7:06

A A Z İ N U

 Hatırlatmalar:

 

ü  1 Ekim Pazartesi: Sukot I

ü  2 Ekim Salı: Sukot II (Diaspora'da Yom Tov)

ü  7 Ekim Pazar: Oşana Raba

ü  8 Ekim Pazartesi: Şemini Hag Atseret I (Erets-Yisrael'de Simhat Tora)

ü  9 Ekim Salı: Şemini Hag Atseret II (Diaspora'da Yom Tov ve Simhat Tora)

 

 

Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 32:1-52)

[www.chabad.org]

 

Aazinu peraşasının büyük bölümü, 70 dizelik bir şarkıdan oluşur. Bu şarkı, Moşe tarafından, dünyadaki hayatının son gününde Bene-Yisrael'e söylenmiştir.

Yeryüzü ve gökleri tanık olarak davet eden Moşe, halkı "Eski günleri hatırla / Tüm nesillerin yıllarını anlayın / Babana sor ve o sana anlatsın / Yaşlılarına [sor] ve sana söylesinler" sözleriyle teşvik etmektedir. Bahsettiği, Tanrı'nın onları çölde nasıl bir ulus haline getirdiğinin, Kendi Halkı olarak seçtiğinin ve onlara bollukla mübarek kılınmış bir ülkeyi bahşettiğinin halk tarafından hiçbir kuşkuya yer olmadan bilinmesinin önemidir. Şarkı aynı zamanda bir uyarıda bulunur: "Yeşurun [=Yisrael] şişmanladı ve tekmeledi / Yağ bağladın, kalınlaştın ve kabalaştın / Onu meydana getiren Tanrı'ya sırtını döndü / Ve kurtuluşunun Kayası'nı hakir gördü". Bu durumun sonucu, akıl almaz felaketler olacaktır. Tanrı bunu Tanrı'nın "Yüzü'nü Saklaması" olarak tanımlar. Yine de Moşe bir söz verir: Sonunda Tanrı, Kulları'nın kanlarının intikamını alacak ve Halkı ile Ülkesi ile teselli edecektir.

Peraşa Tanrı'nın Moşe'ye, Nevo dağının zirvesine çıkması konusunda talimat vermesiyle sona erer. Moşe buradan, ölmeden önce Erets-Yisrael'i görebilecektir. Ancak oraya, Tanrı'nın Bene-Yisrael'e verdiği Ülke'ye giremeyecektir.

DEVAR TORA

[Rabi Aşer Sinclair - ohr.edu]

"Çünkü Tanrı'nın payı, halkıdır; Yaakov'dur O'nun miras payı" (Devarim 32:9).

* * *

Küçük bir çocuk, Vilna'daki bir sinagogun avlusunda durmaktadır. Eğilmiştir ve gözleri tüm kaldırımı taramakta, belirli bir şeyi aramaktadır. Oraya bakar, buraya bakar. Ara sıra durup biraz daha eğilerek, acaba gördüğü farklı şeyin, gerçekten aradığı şey olup olmadığını inceler. Sonunda ümitsizliğe kapılır ve gözyaşlarına boğulur.

Minha (öğleden sonra duası) saati gelir ve sinagogun avlusu dua etmeye gelen kişilerle kalabalıklaşır. Hepsi bu, hem ağlayan hem de bir şeyler arayan çocuğu fark eder. "Ne arıyorsun?" diye sorarlar kendisine. "Annem bana bakır bir bozukluk vermişti, ben de okula giderken düşürdüm" şeklinde gelir gözyaşlarıyla bezeli cevap. Herkes bakır bozukluğu aramaya koyulur. Avluyu tamamen gözden geçirirler. Aranmamış tek santimetrekare kalmaz... Para bulunamayacaktır...

Adamlardan biri çocuğa "Parayı düşürdüğünde tam olarak neredeydin; bana göster" der. Tüm masumiyetiyle çocuk cevap verir. "Aslında burada kaybetmedim. Parayı sokakta düşürdüm" İrkilen adam "Öyleyse neden burada, sinagogun avlusunda arıyorsun??" diye sorar hayretle. Çocuk cevap verir: "Çünkü sokak çok kirli ve çamurlu. Orada ararsam ayakkabılarım kirlenir!"

* * *

Mistik kaynaklar, bu fiziksel dünyamızın üstünde birçok manevi dünyanın var olduğunu öğretirler. Bu dünyalarla karşılaştırıldığı zaman, bizim içinde yaşadığımız dünya oldukça karanlık ve anlamsızdır. Zira bu dünya, fiziksel bir hapishaneden farksızdır. Peki, peraşamızda geçen yukarıdaki pasuğa göre "Tanrı'nın payı, halkıdır; Yaakov'dur O'nun miras payı" ise, Tanrı bizleri neden bu, nispeten düşük seviyedeki dünyaya yerleştirmiştir? Neden bizleri daha yukarıya yerleştirip, daha manevi bir dünyanın bir parçası yapmamıştır?

Yahudilik, Tora'yı, tüm yaratılışın özü olarak kabul eder. Tora için olmasa, fiziksel dünya ve onunla ilgili sayısız kural, başka hiçbir şey için yaratılmayacaktı. Tora ve kuralları, manevi dünyadaki manevi yaratıklar için değildir. Tanrı, Tora'nın, bu düşük seviyedeki dünyada olmasını istemiştir. Bu sebeple, hayatımızı gece ve gündüz Tora'ya göre düzenlememiz için bizleri de bu dünyaya yerleştirmiştir.

Bir mücevher çamura battığı zaman, kollarımızı sıvayıp ellerimizi kirletmekten başka alternatifimiz yoktur. Gerçek zenginliği, bulunmadığı yerde ararsak, hatta bu aramayı klimalı mükemmel ve tertemiz bir salonda yaparsak bile, elimize geçen, bakır bir bozukluk bile olmayacaktır.

DEVAR TORA

[Rabi Moşe Benveniste]

 

GAYRETİN ÖDÜLÜ

 

"Ben E E omer: Lefum tsaara agra." "Ben E E şöyle der: Kişi Tora eğitimi için sarf ettiği çaba kadar Tanrı tarafından ödüllendirilir. "

Pirke Avot kitabının beşinci bölümünü sonlandıran bu Mişna bizlere şöyle sesleniyor: Hiç kimse Tora eğitimini sürdürürken karşılaştığı zorluklardan dolayı ümitsizliğe düşmesin. Önemli olan gösterilen çabadır. Ödül bilgi çokluğuna göre değil gösterilen çabaya göre verilmektedir. Burada Mişna bizlere ne öğretmek istemektedir?

Tanrı bizlerin bilgimizin en yüksek seviyesine ulaşmanın çok kolay olmadığını bilmektedir. Tanrı bizden bilgimizi arttırmak konusunda elden gelen bütün gayreti göstermemizi istemektedir. Onun için de bizleri ulaştığımız seviyeye göre değil bu uğurda gösterdiğimiz çabaya göre ödüllendirmektedir. Kral Şelomo Kohelet adlı eserinde şöyle demektedir:

"Af hohmati ameda li.""Zorluklarla edindiğim bilgiler yaşam boyu bende kaldılar. (Kohelet 2/9)"

Şelomo Ameleh'in de öğrettiği gibi kolayca edinilen bilgiler genellikle çabuk unutulurlar. Çaba sarf edilerek öğrenilen bilgiler ise kişinin yaşamı boyunca yanında bulunurlar. Masehet Berahot 63/B'de Reş Lakiş'in ağzından şunu söylemektedir:

"Minayin şeen divre Tora mitkayemin. Ella bemi şememit atsmo aleen. Şeneemar: Zot ATora adam ki yamut baoel." "Tora bilgilerine ulaşmak için ölümüne çaba göstermek gerektiğini nasıl öğreniyoruz? Tora'da yazılı olduğu gibi: Kişi bilgi çadırında ölümüne kadar kalmalıdır."

Kısaca bilgili ve kültürlü bir kişi olmanın tek yolu bu uğurda azami çaba sarf etmektir. Bilginlerimiz Masehet Nedarim 81. Bölümde de şöyle öğretmektedirler:

"İzaaru bivne aniyim. Şemeen tetse Tora." "Fakir ailelerin çocuklarından Tora bilginleri çıkar." Çünkü maddi açıdan sorunu olanlar bilmektedirler ki başarılı olmalarının tek yolu ancak kendilerinin çaba göstermesi ve yol açmasıdır. Talmud Masehet Megila 6/B bu tezi doğrulamaktadır.

"Lo yagati umatsati al teamen yagati umatsati teamen." "Çalışmadım ve başarılı oldum inanma. Çalıştım ve başarılı oldum inan."

Tora eğitimi sadece din bilginleri için değildir. Her kişi kendi kabiliyet ve anlayışına göre bu eğitimi alması gerekir. Çaba ve iyi niyet ne kadar fazlaysa bunun ödülü de o denli büyük olacaktır.

On emir içinde şöyle bir öğreti vardır: Babalarının işledikleri suçların hesabı çocuklarından, üçüncü ve dördüncü nesillerden sorulur. Fakat beni seven, buyruklarıma uyan (bir anlamda Tora eğitimine önem veren) kişilere binlerce kuşak sevgimi gösteririm.

Sonuç olarak Tanrı'ya sığınan, sevgi ile bağlanan, Tora eğitimini bütün zorluklara rağmen sürdüren kişiler gelecek kuşaklara Tanrı'nın sevgi ve merhametini sağlamış olurlar.

Tora bilgisinin yollarımızı aydınlattığı güzel günlere ulaşmak temennisiyle yeniden görüşmek üzere...

Rav Moşe Benveniste

 

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.

 

Şabat günü lekeleri çıkarma ve ıslak giysileri asmaya dair kurallar

 

Melaha 13: MELABEN - Ağartma (çamaşır yıkama - devam)

 

Takanalar:

 

1.    Marit Aayin [=başka insanların görüp, yanlış izlenimlere kapılmalarına neden olma tehlikesi] yüzünden, nemli bir çamaşır/giysi özellikle kurutma amacıyla asılamaz (çünkü başkaları bunu görünce Şabat günü çamaşır yapmaya izin verildiğini zannedebilir). Dolayısıyla nemli bir çamaşır/giysi, normal askısına (yani kuru iken genelde asıldığı yere) asılabilir; ama "özellikle kurutma amacıyla kullanılan bir yere" (örneğin çamaşır ipine) asılamaz.

Şabat öncesinden asılmış olan çamaşır, Şabat günü ipte bırakılabilir (ama komşunun Şabat atmosferini bozma olasılığı dikkate alınmalıdır). Hatta Şabat'ta kullanılma ihtiyacı olması kaydıyla Şabat günü ipten alınabilir. Bunun için ayrıca, Şabat başladığı sırada sırılsıklam olmaması da şarttır (çünkü aksi takdirde Muktse [=Şabat günü ele alınması yasak bir şey] sayılır).

2. Bir materyalin temizlenmesine izin verildiği durumlarda bile, onu çok sertçe ovmak yasaktır, çünkü bu, Şabat günü aşırı güç sarf etmek yasağına aykırıdır. Örneğin, masanın üzerinden veya tabaklardan zor bir lekeyi çıkarmaya çalışmak gibi.

 

SUKOT

[Haftanın Peraşası - 5757]

 

Hahamlarımızın çalışmalarına baktığımızda, Sukot için "Zeman Simhatenu - Neşemizin Zamanı" tanımlamasını kullandıklarını görürüz. Her ne kadar diğer Şaloş Regalim bayramları için de benzer tanımlamalar kullanılıyorsa da, daha çok kullanılan isimleri ile haklarında yapılan tanımlamalar arasındaki bağlantı, Sukot'a bakıldığında daha aşikârdır. Örneğin Pesah Bayramı için "Zemat Herutenu - Bağımsızlığımızın Zamanı", Şavuot için de "Zeman Matan Toratenu - Tora'mızın Veriliş Zamanı" tanımlamaları kullanılmıştır. Bu iki bayram ismi ve tanımlamaları arasındaki bağlantı çok belirli olmasına rağmen, "neşe" kavramı Sukot Bayramı için çok genel kalmaktadır. Ne de olsa neşe sadece Sukot'a özgü değil, benzer her bayram için geçerli bir tanımlamadır. Peki, Sukot'un hatırlattığı neşe veren olay nedir? Neşeyle, bir Suka yapmanın ve içinde bir hafta yaşamanın ne gibi bir bağlantısı vardır?

Vilna'lı Gaon başka bir soruyla karşımız çıkmaktadır. Talmud'da (Suka 11b) inşa ettiğimiz Suka'nın "Anane Akavod - Onur Bulutları"nı temsil ettiğine dair bir fikir vardır. Bu bulutlar, tüm Bene-Yisrael'i çöldeki yolculukları boyunca çevrelemiş, düşmanlardan ve doğanın zarar verici etkisinden korumuş, ayrıca yolculuklarında onlara rehber olmuştur. İşin ilginç yanı, Anane Akavod'un ilk ortaya çıkışı Nisan ayına rastlar. Bene-Yisrael Mısır'dan çıktıklarından itibaren bu bulutlar göreve başlamışlardır. "Durum böyle iken," der Vilna'lı Gaon, "bu korumayı kutlamamız gereken ay Nisan ayıdır. Bizim bunu Tişri ayında kutlamamızın ne gibi bir sebebi olabilir?" Sorunun cevabı, yine Vilna'lı Gaon'ndan gelmektedir. Açıklama şöyledir: Bene-Yisrael "Egel Azaav - Altın Buzağı" günahını işledikleri zaman, bu koruyucu bulutlar ortadan kalkmış ve Moşe tüm Halkın tam olarak affedilmesini sağlamasından ve Mişkan'ın inşasına başlanmadan önce geri gelmemiştir. Moşe Rabenu'nun ellerinde ikinci levhalarla Sinay Dağı'ndan geldiği tarih Yom Kipur, yani Tişri ayının 10'u idi. Halk da Mişkan'ın inşasına Tişri Ayı'nın 15'inde başlamıştı. Vilna'lı Gaon, Sukot Bayramı'nın 15 Tişri tarihinde kutlanmasının sebebinin bu olduğunu belirtir.

Buradan, sadece Tanrı'nın bize bulutlar yoluyla verdiği korumayı değil, Bene-Yisrael'in günahından sonra ortadan kalkan bu bulutların, Tanrı'nın affetmesi sonucu geri gelişlerini de kutladığımızı anlamaktayız. Bu açıdan bakıldığında Sukot'un neden mutlulukla bağdaştığı açıklığa kavuşmuş olur. Tanrı'nın vermiş olduğu mucizevî koruma, ceza olarak alındıktan sonra tekrar Bene-Yisrael'e Tanrı tarafından bahşedilmiştir. Dahası, bu durum Kipur'u henüz geçirmiş ve günahlarından arınmış olan toplumun Tanrı tarafından tekrar eski statüsünde tanındığını göstermekteydi. Anane Kavod ile ilgili yukarıda anlatılan olaylar yılın bu zamanında meydana geldiğinden Sukot Bayramı da bu dönemde kutlanır. Olaylar gerçekten de birer neşe kaynağıdır ve Sukot'un tanımlanması için belki de en uygun ifade, "Zeman Simhatenu - Neşemizin Zamanı" olacaktır.

Ancak durum bu kadar basit değildir. Zira yukarıdaki açıklama başka bir soruyu doğurmaktadır: Eğer bulutların ortadan kaybolmalarının sebebi gerçekten Bene-Yisrael'in işlemiş olduğu günah idi ise, neden geriye dönüşleri, affedilmelerinin tarihi olan Yom Kipur'da değil de bundan beş gün sonra gerçekleşmiştir?

Rabenu Yona, eseri Şaare Teşuva'da her şeyin Tanrı'nın affetmesi ile sona ermediğini belirtir. Günah işlemiş bir kişi, tüm çabasıyla dua ederek teşuva yapması sonucunda Tanrı tarafından affedilebilir. Ancak bu durum, sadece o günah için ceza almaması anlamına gelmektedir. Zira Tanrı'nın bir kişiyi affetmesi, bu kişinin Tanrı'nın gözünde tam olarak lütuf bulması için yeterli olmayabilir. Tanrı, yapmış olduğu hatadan dolayı, her ne kadar onu cezalandırmayacaksa da, günahın işlenmesinden önceki yakınlığı göstermeyebilir. O kişinin duaları Tanrı tarafından eskisi kadar değerli kabul edilmeyebilir. Günahın işlenmesinden önceki yakınlığın tekrar sağlanabilmesi için, teşuva yapmış kişinin dua etmeye, tsedaka vermeye ve mümkün olduğu kadar çok mitsva yapmaya ihtiyacı vardır. Kendisi ile Tanrı arasında eskiden var olan yakın iletişimi ancak bu şekilde tekrar sağlayabilecektir. Tanrı'nın bir kişiyi tamamen affettiğinin göstergelerinden bir tanesi de, o kişiye eskiye göre daha çok mitsva yapma şansı vermesidir. Bir insanın, Tanrı'nın Sözü'nü dinlediğinde, önünde, bu yakınlaşmayı artırma amacını güden daha çok mitsva seçeneğinin ortaya çıktığını, hata işlemesini öğütleyen dürtüsünün daha zayıf olduğunu ve doğru biçimde davranma isteğinin daha yükseldiğini fark ettiği zaman, teşuvasının Tanrı katında kabul edildiğinden artık şüphe duymasına gerek yoktur.

Tanrı Bene-Yisrael'i altın buzağı günahından dolayı affettikten sonra, bu affı sonuna kadar götürmek için istek duymuştur. Halka, Kendisi'ne olan bağlılıklarının ne kadar yüksek olduğunu gösterebilmeleri için bir fırsat vermiş ve onlara Mişkan'ı inşa etmelerini emretmiştir. Bu inşaat, kişisel maddi ve manevi katkının dışında, gönüllü çalışmayı da öngörmekteydi. Herkes bir şekilde bu inşaata katkıda bulunmuş ve bu şekilde Tanrı'ya olan sevgi ve bağlılıklarını kanıtlamıştır. Mişkan'ın inşaatının başlangıcında bir nokta açıklığa kavuşmuş oluyordu: Bene-Yisrael tam olarak teşuva yapmış ve Tanrı'yla yakınlaşabilmek için büyük çaba göstermiştir. Gerçek af işte bu zamanda gerçekleşmiştir. Tanrı koruyucu bulutları tekrar Halkın hizmetine sunmuş ve onlar da Mişkan'ın inşasına başlamışlardır.

Bene-Yisrael'in bulutların geri gelmesi sebebiyle duydukları sevinç tanımlanamayacak kadar büyüktür. Bu şekilde teşuvalarının kabul edildiğini anlamışlardı. Zira Mişkan'ın inşası emriyle, Tanrı'ya hizmet için bir fırsata daha sahip olmuşlardı. Bunun yanında, koruyucuları ve rehberleri olan bulutlar tekrar onlarla idiler. Artık Tanrı'nın gözünde lütuf buldukları konusunda şüpheleri kalmamıştı.

Sukot Bayramı'nı kutladığımız zaman, sadece atalarımızın Anane Kavod'un geri gelmeleri sebebiyle duydukları sevinci hatırlamakla değil, bu günün bizler için bir bayram olması için de neşeli oluruz. Elul ayının başından Yom Kipur'a kadar olan kırk günlük bir teşuva sürecinin ardından, Tanrı'nın gözünde lütuf bulmuş olmayı umarken; yılın en kutsal gününden oldukça kısa bir süre sonra Tanrı'nın bize sunduğu birçok mitsvayı yerine getirme şansını elde ederiz: Suka'da oturmak, Arbaa Minim (Dört bitki çeşidi - Lulav [Hurma dalı], Etrog [bir turunçgil], Adas [murta ağacı dalları], Arava [Söğüt dalları]) ile dua etmek ve kutsal bayram gününü şereflendirmek bunların en çabuk akla gelenleridir. Bizler de tıpkı atalarımız gibi, Tanrı'nın bize sunmuş olduğu bu çeşitli mitsvaları yerine getirme imkânını sevinçle karşılamalı ve değerlendirmeliyiz. Zira bu imkân, Tanrı'nın bizi affettiğinin ve bize yeni bir şans verdiğinin bir göstergesidir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Sukot "Zeman Simhatenu - Neşemizin Zamanı" şeklinde tanımlanmaktadır. Bu, atalarımızın hissetme şansını elde ettikleri bir neşedir. Ve Sukot Bayramı bizim, bu neşeyi atalarımız kadar hissedebilmemiz için öngörülmüş bir zamandır. Bu, hepimizin, Yom Kipur'da ettiğimiz duaların kabul edildiğinden emin olabileceğimiz bir zamandır. Bu, bayramla özdeşleşmiş birçok mitsvayı yapabileceğimiz ve bundan mutlu olacağımız bir zamandır. Neşeli olmak için bize bahşedilmiş olan bu fırsatı iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. Bu şekilde Tanrı'ya mutluluk ve bağlılıkla hizmet etmiş ve "İvdu Et Aşem Besimha Bou Lefanav Birnana - Tanrı'ya mutlulukla hizmet edin; O'nun önüne terennümle gelin" (Teilim 100:2) prensibini yerine getirmiş oluruz.

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

                                                                                                                       

Dünyaya sahip olup da ruhunu kaybetme. Bilgelik altın ve gümüşten daha iyidir.

-- Bob Marley

 

Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.