Haftanın Peraşası BülteniNitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:
arşiv...

Lütfen Peraşa Kâğıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

27 Eylül

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

5:55

7:05

-----

Yeruşalayim

5:55

7:05

Tel Aviv

6:10

7:07

27 Elul

Tel Aviv

6:10

7:07

İstanbul

6:41

7:21

5768

İstanbul

6:30

7:10

N İ T S A V İ M

 Hatırlatmalar:

ü 31 Eylül Salı - 1 Ekim Çarşamba: Roş Aşana I-II

ü 2 Ekim Perşembe: Taanit - Tsom Gedalya

ü 4 Ekim Şabat: Şabat Teşuva

ü 9 Ekim Perşembe: Yom Kipur

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 29:9-30:20)

[www.chabad.org]

 

Nitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:

Yisrael'in birliği: "Sizler - hepiniz - Tanrı'nın önünde hazır duruyorsunuz: Kabile başkanlarınız, yaşlılarınız, memurlarınız - Yisrael'in tüm erkekleri; çocuklarınız, eşleriniz, kampınızdaki Ger (Yahudi olmuş kişi); oduncundan su çekenine kadar" (Devarim 29:9).

Gelecekteki kurtuluş: Moşe, Yisrael'in Tanrı'nın emirlerini terk etmesi durumunda tecrübe edeceği sürgün ve perişanlık hakkında uyarıda bulunur, ama ardından en sonunda, "Tanrınıza geri döneceksiniz ... Eğer kovulmuşların gökyüzünün ucundaysa [bile], Tanrı seni oradan toplayacak ... ve Atalarınızın miras aldığı Ülke'ye getirecek" (Devarim 30:4).

Tora uygulaması: "Bugün sana emrettiğim emir, senin için ne ulaşılmazdır ne de uzaktır. Gökyüzünde değildir ... Denizin öbür kıyısında değildir ... Aksine sana çok yakındır; onu yerine getirmen için, ağzında ve kalbindedir" (Devarim 30:11).

Seçim özgürlüğü: "Önüne hayat ve iyiliği, ölüm ve kötülüğü koydum; böylece sana bugün Tanrı'yı sevmeni, O'nun yolundan yürümeni ve emirlerine uymanı emrediyorum ... Yaşam ve ölümü koydum önüne - berahayı ve laneti. Yaşamı seçmelisin!" (Devarim 30:19).

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Sadece Yüzeysel

 

Moşe ömrünün son gününde ayağa kalkar ve halka son mesajını verir. Sevgiyle Tanrı'nın izinden gitmeleri, onun iyiliğini ve nezaketini tanımaları ve Kenaan topraklarına girdiklerinde karşılaşacakları ayartmalara kapılmamaları için onlara uyarıda bulunur. Ülke'ye girdikleri ve orada taştan, altın ve gümüşten yapılmış o iğrenç putları gördükleri zaman, Tanrıları olan Aşem'in yolundan sapmamalarını söyler.

Moşe neden putların yapıldığı maddeyi vurgulama ihtiyacını hissetmiştir? Ayrıca, neden hem taştan putlardan hem de altın ile gümüşten yapılmış putlardan bahsetmiştir? Aralarında fark mı vardır ki? Put, puttur!

Otoritelere göre, biz insanlar doğal olarak her şeyi görüntüye göre yargılarız. Dış görünüşten etkilenmemek ve insanların veya nesnelerin asıl önemli olan özünü fark etmek son derece güçtür. Moşe kırk yıl boyunca Tanrı'nın Onur Bulutları'nın korumasında yaşamış olan çöl neslinin, totem direklerini ve basit taştan yontulmuş putlarını elbette saçma bulup reddedeceğini biliyordu. Ama ya bu putperest uygulamalar zayıf, aksak ve kılıksız kişiler tarafından değil de güçlü, iyi giyimli ve asil görünümlü kişiler tarafından görkemli mabetlerde yapıldığı zaman? O zaman da bunu aynı şekilde hor görecekler miydi? Fiziksel dünyanın bütün ışıltısı ve cazibesi Yisrael'i de çekmeyecek miydi? Böyle bir durumda halk yine de en derin inançlarını muhafaza edip reddetme gücünü kendilerinde bulabilecekler miydi?

İşte Moşe'nin aktarmak niyetinde olduğu mesaj buydu. Putlar ister basit tahtadan ya da taştan mamul, isterse de altın ve gümüşle cazip bir şekilde süslenmiş olsun, hepsi aynıdır. Ne şekilde allanıp pullanmış olurlarsa olsunlar, iğrenç ve tiksindiricidirler. Mabetler ne kadar görkemli, putperestler ne kadar asil ve bilge görünümlü olursa olsunlar, gerçeği bilenler için tüm bunların en ufak bir değeri olmamalıdır. Putperestlik her durumda tiksindiricidir.

Ameliyat odasında ortam çok gergindi. Gençliğinin en güzel çağındaki bir kıza tümör teşhisi konmuştu. Cerrah akan kanı emme pompasını büyük bir gayretle doğru noktaya yönlendirme derdindeydi. Alnı ter içinde kalmıştı. Genç bir cerrah olan yardımcısı ise bütün bu çabaları kahvesini yudumlayarak seyrediyordu. "Ne kadar güzel bir kız" diye mırıldandı.  Cerrah o an patladı: "Seni aptal! Bizim aklımız sinirler ve damarlarla meşgulken, senin aklın fikrin saçmalıklarda. Bu kızın hayatı tehlikede! Senin kafan nerede?!"

Çağımızda tüm dış etkiler bizi sürekli olarak hayatın dış görüntüden ibaret olduğu yanılgısına sürükleyen bir bombardımana tutmaktadır. Aldanmayalım! Güzellik maddenin sadece hizmetçisidir. Önemli olan altın ve gümüşün cazibesiyle doğru yoldan sapmamaktır. Esas inancımıza bağlı ve sadık kalalım. Dış etkenlerle ters akıntılara kapılmayalım.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Birini arabama alarak iyilik yapmaktan zevk alıyorum. Yolcu da genellikle arka koltukta oturuyor. Araba kullanırken her zaman kemer takmaya özen gösteren biri olarak, arkada otursalar bile, yaşadığım yerde uygulanan kanunlar gereği, yolcularımın aynı şeyi yapmalarında ısrar ederim. Ama yaşadığım yerde çoğu insan bunu gereksiz bir önlem olarak gördüğü için, yolcularım genellikle isteğimi göz ardı ediyor. Yapılacak en doğru şey nedir?

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Nitsavim peraşasında Moşe şöyle demektedir: "Belki aranızda bugün kalbi, gidip o ulusların ilahlarına tapınmak üzere Tanrımız Aşem'in yanından [başka yöne] yönelen bir erkek veya kadın, aile veya kabile vardır da, ... içinden avunarak ‘Kalbimin uygun gördüğü şekilde yürüsem bile selamette olacağım' diyordur [diye şunu açıkça söylüyorum:] Tanrı onu affetmeye yanaşmayacaktır [bile]!" (Devarim 29:17-19). Pasuktaki "kalbin uygun gördüğü şekilde yürümek" ifadesi ile tam olarak ne ne kastedilmektedir?

Rabi Tsvi Pesah Frank'a göre, bu durum "benim kalbim temiz" düşüncesi ile hareket eden, günlük hayattaki kibar ve medeni yaşantısının yeterli olduğunu düşünen ve bu doğrultuda mitsvaları yerine getirmeyi ihmal eden Yahudiler için geçerli olabilir. Böyle bir kişi en önemli şeyin insanlara Hesed (iyilik) yapmak, örneğin insanlara güler yüzle bir ‘günaydın' demek, kibar ve iyi biri olmak olduğunu, diğer tüm mitsvaların ise teknik ve formalite nitelikli uygulamalar olduğunu ve esası teşkil etmediğini öne sürer. Kalbinin temiz olduğunu düşünerek, selameti için yeterli olduğu görüşündedir. Modern terminolojiye göre bu kişi "Kardiyak Yahudi" olarak adlandırılabilir. Diğer bir deyişle bu kişi hareketleri ile değil, kendi görüşüne göre yüreğiyle Yahudi'dir.

Moşe böyle bir Yahudi'nin Tanrı'nın öfkesinden kaçınamayacağını vurgulamaktadır. Kişinin yüreği ile Yahudi olması yeterli değildir. Kişi hareketleri ile de iyi bir Yahudi olmalıdır. 613 mitsva birer öneriden ibaret değildir. Bunlar fikir veya arzuya bağlı değildir. Tüm Yahudiler'e tüm zamanlar için verilmiş kanunlardır. İyi bir yüreğe sahip olmak şüphesiz önemlidir ve Tora'nın 613 emrinden biri de başkalarına karşı nazik olmayı gerektiren Hesed emridir. Ama tüm Tora'yı sadece tek bir mitsvaya indirgemek, gerçekleri görmezden gelmek anlamına gelir. Kalp, organlardan sadece biridir. Eğer bir kişi sadece bir yüreğe sahipse, ama diğer uzuvları dökülüyorsa, o zaman bu insanın gerçekten de hayatta olduğunu söyleyemeyiz! Bedenin sağlığı için organların azami düzeyde işlevli olması gerekir.

Şimdi bu pasuğu Hafets Hayim'in farklı bir bakış açısından açıklayalım. Modern çağda Tora'yı açıklamanın geleneksel yaklaşımından sapıp yeni felsefeler yaratan birçok farklı Yahudi grubu mevcuttur. Hafets Hayim, bu sözde yeni yaklaşımların temelinde tutku ve arzuların yattığını belirtir. Bu yeni felsefeleri onaylayan veya onların parçası olan kişiler sanki farklı bir yaklaşımları varmış gibi hareket ederler. Farklı bir anlayışları var gibi görünür. Ama hoşgörülü ve "bırakınız yapsınlar" tarzı yaklaşımlarının temelinde, Tanrı'nın hiç de hoş görmediği bazı davranışları meşrulaştırma niyeti vardır. Hafets Hayim, günah işlemediklerini ileri süren bu kişilerin, aslında kendi kalplerinin arzuları doğrultusunda hareket ettiklerini belirtir. Onların bunu kavrama tarzı budur. Diğer bir deyişle, hiçbir dayanağı olmayan yeni yorumlar katmaktadırlar. Pasuk Tanrı'nın buna bakışını açıkça vurgulamaktadır: Tanrı onları affetmeye yanaşmayacaktır bile...

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Tişri ayının ilk [iki] gününde, yani Roş Aşana'da dinlenmek [= melaha adlı işlerden imtina etmek], Tora'nın "yap" şeklindeki emirlerinden biridir. Pasukta söylendiği gibi: "Yedinci ayda ayın birinde, sizin için işten el çekme günü, Şofar sesini hatırlama günü ve kutsal bir bayram olacaktır." (Vayikra 23:24). Tarihi sebeplerden dolayı Roş Aşana, Erets-Yisrael de dâhil olmak üzere her yerde iki gün olarak kutlanır ve bu iki gün, tek bir uzun gün gibidir ve her iki günde de aynı kurallar geçerlidir.

Uygulama: Roş Aşana'nın Şemita, maaser gibi konularda da Alahasal önemi vardır. Ancak buna ek olarak, [iki ekolden birine göre] dünyanın yaratılması bu tarihte tamamlandığı için, Tanrı her yıl Krallığı'nı bu günde yeniler. Hahamlarımız'ın söyledikleri üzere "Roş Aşana'da, dünyanın tüm sakinleri O'nun önünden kuzu yavruları gibi geçerler" (Talmud - Roş Aşana 16).

Sefer Ahinuh'ta bu konuda şöyle yazılıdır: "Bu bayramla ilgili mitsvanın temellerinden biri şudur: Tanrı'nın, her yılda bir gün, yarattıklarının davranışlarını yakından değerlendirmesi, O'nun iyilikseverliğinin işaretlerinden biridir. Bu sayede günahlar çoğalmayacak, günahların onarımına yer olacaktır. Ve Tanrı'nın Şefkati boldur; yargı terazisini iyilikseverlik tarafına doğru eğer ve bunlar az olduğu için onlara ekleme yapar. Eğer insanların, sıkıntılar yoluyla tasfiye edilmeyi gerektiren günahları varsa, Tanrı bunu bir kerede sert bir şekilde değil aşamalar halinde yapar. Hahamlarımız'ın söyledikleri gibi: ‘Sevdiklerinden tahsilâtı azar azar yapar' (Talmud - Avoda Zara 4a). Ve eğer Tanrı uzun bir süre bu günahları değerlendirmeseydi, o kadar çok birikirlerdi ki, Tanrı korusun, dünyanın tamamen yok olmayı hak etmesi işten olmazdı."

Dolayısıyla görülmektedir ki, her ne kadar Roş Aşana bir yargı günü olduğu için insanın korku ve endişe duyması mantıklı ise de - ve Hahamlarımız'a göre bu günde Alel duasının okunmamasının sebebi budur - yine de temelde bu günün Tanrı'nın iyilikseverliğinin bir ifadesi olduğunu hatırda tutmakta fayda vardır, zira bu günde, Teşuva yapma suretiyle, tüm günahlarımızdan arınma fırsatımız vardır. Sefer Ahinuh sözlerinin devamında şöyle demektedir:

"Sonuç olarak, bu saygın gün, dünyanın varlığını sürdürmesini sağlayan gündür. Bu nedenle onu bir Yom Tov olarak kutlanması, yılın değerli bayram günleri arasında sayılması yerindedir. Ancak bu gün tüm canlıların yargılandığı gün olduğundan, insanın, yılın diğer bayram günlerinden farklı olarak korku ve endişe duyguları taşıması da gerekir..."

Maase: Çernobilli Tsadik Rabi Nahum sinagoga girdiğinde, ortama tam bir sessizlik hâkimdi. Günün büyüklüğünün ve hususiyetinin işareti, orada bulunanların yüzlerine iyice hakkedilmiş gibiydi. Hepsi, yılın son tefilası olan, Roş Aşana arifesindeki Minha duasına başlamak üzere olduklarını bilmekteydi. Bir önceki Şabat günü Rabi Nahum'un yaptığı konuşmayı gayet iyi hatırlıyorlardı. Yılın bu son gününün dualarının, özellikle de o günün son duasının, bitmekte olan yılın tüm dualarını yüceltme kuvvetine sahip olduğunu söylemişti Rabi Nahum. Gergin bir sessizlik içinde, hepsi mikveye dalmış ve [kendi geleneklerine göre] o gün oruç tutmuş olan Hasidler, Ravları'nın tefilaya başlamasını beklemekteydiler. Rabi Nahum [gelenekleri doğrultusunda] bir talite sarındı, tevaya yaklaştı, içten bir özür dileme tonuyla ve Yamim Noraim günlerine özgü melodiyle tefilaya başladı. Cemaat gözler yaşaracak düzeyde heyecanlanmıştı.

Dua edenler arasında, Hasidler'in saygın isimlerinden olan, Rabi nahum'un damadı Rabi Şalom da yer alıyordu. Rabi Şalom tsadik kişiliğiyle tanınmaktaydı. O da tüm cemaat gibi Amida duasına hazırlandı, önce geriye sonra da ileriye üç adım attı ve duasına başladı. Ancak içini büyük bir keder kapladı. O ki, hayatı boyunca duasını büyük konsantrasyonla söylemeye alışıktı, nedense bir anda duasına bir türlü konsantre olamıyordu. Etrafında heyecanlı ağlama sesleri duyuluyordu, ama en ufak bir konsantrasyonu bile sağlayamıyordu. Rabi Şalom pes etmek üzereydi. Yılın son duasıydı, ama kendi duası bir türlü duaya benzemiyordu! Tekrar denedi, tekrar başaramadı. Ve bir daha, ve bir daha.

Tüm kuvvetiyle alnını büzdü, gözlerini sıkıca kapattı ve tek yapabildiği, duanın sözcüklerinin yalın anlamlarına yoğunlaşmaktı. Bir sonraki sözcüğü anlamına bile dikkat etmeden çıkarmak üzere olduğunu hissettiği anda durdu ve tüm gücüyle sözcüğün en azından yalın anlamına yoğunlaşabilmeye yoğunlaştırdı. Uzun süren duası, içinde derin bir keder duygusu bırakmıştı. Bu denli kritik bir anda nasıl olmuştu da tüm kuvvetini yitirmişti?

Tefilanın sonunda Rabi Nahum geniş bir gülümsemeyle ona yaklaştı. Onu sıcak bir şekilde kucakladı ve şöyle dedi: "Şunu bil ki, göklerde Yisrael'e karşı çok kuvvetli bir suçlama vardı ve bu Roş Aşana'da bunu nasıl etkisiz kılacağımı kara kara düşünüyordum. Ama sen, kendini zorlayarak ettiğin duan sayesinde, çıkabilecek sert bir kararın önüne geçmeyi başardın. Zira duanın esası, insanın tüm benliğini, tüm kuvvetiyle Tanrı'ya teslim etmesidir. Ve sen böyle yaptın."

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Yolcunuzu biraz rahatsız etse bile, onun kemer takmasında ısrar etmekte her türlü hakka sahipsiniz. Eğer memnuniyetsizliğini dile getirirse, ona sürücüsü olarak onun güvenliğini elinizden geldiği kadar garantileme sorumluluğunu taşıdığınızı açıklamanız gerekir. Ani duruşlar ve çarpışmalar herkesin başına gelebilir; kemer hayatta kalma şansını arttırır. Kemer takma gerekliliğini öngören kanun ciddi araştırmalara dayanmaktadır; bu araştırmalara göre, kemer kazadaki kurbanların hayatta kalmasına büyük ölçüde yardımcı olmaktadır ve dolayısıyla bu kurala uyulması önem taşır.

Polisin bu kanunu uyguladığı ve uymayana ceza yazdığı bir bölgede, kemerin, sizi ve onu bu önlem eksikliği yüzünden ceza ödemekten kurtardığını söyleyerek, bu isteksiz yolcunuzu ikna etmek çok daha kolay olacaktır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Yirat Şamayim - Tanrı Korkusu

 

1.                     "Gelin oğullarım! Beni dinleyin. Size Tanrı Korkusu'nu öğreteceğim" (Teilim 34:12).

       Dünyada Tanrı Korkusu'ndan daha değerli bir mitsva (emir) yoktur. Ne gümüş, ne altın ne de değerli taşlar; hiçbirinin Tanrı Korkusu'nun karşısında bir değeri yoktur. Bu yüzden bu olguyu kalbimizin derinliklerinde yerleştirmek için acele etmemiz gerekir. Şimdi; iyi dikkat et ve bilgelik kazan: Canın kalbindedir. Tanrı Korkusu'nun barındığı yer de kalptir. Tüm düşünce ve kararların kalbinden çıkar. İyi düşün! Sana canını kim verdi? Sen neden mamulsun? Köklerin nedir? Neden oluştuğunu aklına getir! Bir damlacıktan oluştun; sonra bir parça et haline geldin; Tanrı sana ruh verdi ve kemiklerinle, sinirlerinle, kanınla, hava alabilmen için küçük delikleri olan derinle, sen meydana geldin. Ne büyük bir mucizedir ki kimse kimseye tıpatıp benzemez. 9 ay hapis kaldın; serbest kaldığında çıplak, kör, sağır ve topaldın. Bir an düşün: Gözlerini ve kulaklarını kim açtı? Vücuduna bu şekli kim verdi? Kim saçını gençliğinde koyu, yaşlılığında beyaz yaptı? Devamlı olarak bunları düşündüğün takdirde hemen uysal, mütevazı ve Tanrı Korkusu sahibi bir kişi haline gelirsin. Bu konunun temeli şudur: "Tanrı'dan kork ve emirlerini yerine getir; çünkü insan bundan ibarettir" (Koelet 12:13).

2.                     Yirat Şamayim (Tanrı Korkusu [ya da Yirat Aşem]) emri çok büyüktür, çünkü insan onu gün boyunca, sayısız kez yerine getirebilir.

3.                     Tanrı Korkusu sahibi her insanın duası kabul olunur.

4.                     Tanrı'dan korkmayan bir kişi, Tora'yı çok iyi bilse bile, sanki hiçbir şey bilmiyor gibidir.

Tanrı Korkusu sahibi her insan için, göklerden daima mucize yapılır.

 

Haftanın Sözü

[Breslow'lu Rabi Nahman]

 

Sağduyu neşe ile güçlenir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.