Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir...

 

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

27 İyar

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:56

8:12

-----

Yeruşalayim

7:01

8:18

Tel Aviv

7:12

8:15

  19 Mayıs

Tel Aviv

7:16

8:20

İstanbul

8:05

8:45

2012

İstanbul

8:12

8:52

BEAR-BEHUKOTAY

 Hatırlatmalar

ü  Omer 42

ü  20 Mayıs Pazar: Yom Yeruşalayim

ü  22 Mayıs Salı: Roş Hodeş Sivan

 

Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 25:1-26:2 / 26:3-27:34)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir. Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bear peraşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekârlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.

Behukotay peraşasında Tanrı, Yisrael halkı emirlerine uyduğu takdirde, onların maddi refaha kavuşacaklarına ve anavatanlarında güvenli biçimde yaşayacaklarına söz verir. Kendisi ile anlaşmalarını terk etmeleri durumunda sürgün edilecekleri, zulme uğrayacakları ve başlarına başka kötülükler geleceği konusunda sert bir uyarıda bulunur. Ancak "düşmanlarının topraklarında bulundukları zaman bile onları terk etmeyeceğim; onları hiçbir zaman hor görmeyecek, yok etmeyecek ve onlara Anlaşmamı bozmayacağım çünkü Ben, onların Tanrısıyım" demekten de geri kalmaz. Peraşa, Tanrı'ya verilen çeşitli antların değerinin nasıl hesaplanacağı konusundaki kurallarla sona erer.

DEVAR TORA

[tannentorah.com]

 

"Eğer hükümlerimde yürürseniz, emirlerimi gözetir, onları yerine getirirseniz..." (Vayikra 26:3)

Raşi: "Emirleri gözetip yerine getirebilmek için Tora için emek verin."

"Eğer Bana karşı gelişigüzel davranır, Beni dinlemeye yanaşmazsanız...Ben de size karşı gelişigüzel davranacağım" (Vayikra 26:21,23).

Raşi: Gelişigüzel: Düzensizce, tesadüfen, hasbelkader.

Karı-koca örneği sıkılıkla Tanrı ile Yisrael arasındaki ilişkiyi dile getirmek için kullanılır. Bunun nedeni de, başka hiçbir ilişkinin bu tür derin ve dinamik bir gelişimin işleyişine örnek olamamasıdır.

Bir ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişki güçlü iken, bu sevgi sabit ve süreklidir. Sevginin büyümesine rağmen, eskiden ne olduğu ile ne olmakta olduğu arasındaki farklılık aşırı değildir. O sevgi her zaman orada olmuştur ve normal şartlarda her zaman sürer. Bu nedenle, o sevginin gelişmesi ve daha da güçlenmesi için gereken enerji ve çabanın sabit katkısı noksandır.

Oysa sağlıklı bir evlilikte eşler arasındaki sevgi derinleşmeli ve büyümelidir; aksi takdirde ilişki durağan ve bayat olma riskini taşır.

Bu bizim Tanrı ile olan evliliğimizde de geçerlidir. Tanrı'nın, ihtiyacımız olduğunda orada olduğu bilinciyle ilişkimizin "varsayılan biçim"de kalması yeterli değildir.

Dua ettiğimiz zamanları otomatik pilot şeklinde, çok fazla odaklanmadan veya çaba harcamadan geçirmek yerine, Tanrı ile gerçek "iletişim" içinde bağlantı kurmalıyız. Tanrı için "özel" bir şey yaparak bu ilişkiyi nasıl geliştireceğimizi düşünmeye her gün zaman ayırmalıyız.

İşte "Tora için emek vermek" budur; Tanrı'yı günlük hayatımızın gerçek bir parçası yapmak için çalışmalarımızı arttırmamız gerekir.

"Emek vermek" kendimizi sonuna kadar zorlamaktır, egomuzun sınırlarının dışına çıkmaktır, kendi özümüzden, isteklerimizden ve ihtiyaçlarımızdan başka bir şey için yer açmak veya yaratmaktır.

Bu, aynı zamanda Tanrı'nın hükümlerinde yürümek anlamına gelir. "Yürümek" yeni bir seviyeye doğru, daha yüksek bir inanca ve bağlılığa, daha büyük bir farkındalığa ve Tanrı'nın bizden ne istediğin konusunda daha büyük bir kavrayışa doğru sürekli bir gelişim demektir. Tanrı ile ilişkimiz sınırlı kavrayışımızla mantıklı olandan daha derin olmalıdır. Bize işliyor gibi görünenin veya günlük programımızda zaman dilimlerine düzgün bir şekilde uyanın dışına doğru yayılmalıdır.

En büyük ceza Tanrı'nın "Ne istersen yap. Çaba gerektirmeyen veya ilgi gerektirmeyen otomatik pilottaki bir ilişki istiyorsan, ben de aynısını yaparım. Senin başına neler geleceği benim için bir anlam taşımaz," demesidir. Bu, Tanrı'nın bizi veya Onunla olan ilişkimizi umursamazmış gibi gelişigüzel ve kayıtsız davranmasıdır.

Bir ilişkide en yıkıcı unsur onu kendi yöntemleriyle baş başa bırakarak gelişigüzel bir ihmalkârlıkla kendini yıkmasına izin vermektir.

Zira ancak düşünce, ilgi, sevgi ve tutku aşılanınca ve ancak bir ilişkide çaba ve emek varsa sevgi sürdürülebilir ve gelişebilir.

DEVAR TORA

 [Rav Moşe Benveniste]

MUTSUZLUGUN ÜÇ NEDENİ

 

Rabi Elazar Akapar omer: Akina, veataava veakavod motsiin et aadam min aolam. (Pirke Avot 4/21) Rabi Elazar Akapar der ki: Kıskançlık, İhtiras ve Paye peşinde koşmak, insanı canından eder.

Rabi Elazar öğretisinde şunu demek ister: Yukarıda saydığımız üç kötü huy insanı hem Tanrı'dan hem ilişki kurduğu kişilerden uzaklaştırır.

Kıskançlık, ihtiras ve paye peşinde koşmanın sınırı yoktur. Bu üç kötü davranış biçimi peşinde koşan kişiler, ömür boyu arzularına kavuşamazlar. Örneğin komşusunda yeni bir araba gören kıskanç kişi para toplayıp daha iyi bir arabaya sahip olma arzusu içinde olabilir. Daha sonra başka birisinin yeni aldığı daireye göz koyar, zengin olan arkadaşını görerek ondan daha iyi olmak için kıvranır, böylece yaşamı boyunca arzuları hiç bitmez. Böyle bir kişinin hem kendisi hem etrafındakiler daima mutsuz olurlar.

İhtiraslı kişi ise devamlı arzu ve istekler peşinde koşar. Kendisinde olan nimetleri görmez, yaşamı boyunca doyumsuz olur. Öyle bir kişi de hiçbir zaman mutlu olamaz.

Paye peşinde koşan kişi de asla tatmin olmaz. İlişki kurduğu kişilerden hep kendisine layık olduğunu sandığı hürmeti göstermediklerini düşünerek, mutsuz olur.

Saydığımız bu üç kötü huydan mustarip olan kişiler, yaşamları boyunca tehlikeli olaylara sebebiyet verirler. Örneğin çoğu kez nefret, kin, dedikodu, ikiyüzlülük, riyakârlık, iftira, kötü konuşmalar, başkasının felaketine sevinmek bu üç kötü huyun doğurduğu sonuçlardır.

Tora'nın yaratılış bölümünde böyle bir olay geçer: Yeni yaratılan dünyada dört kişi yaşıyordu. ADAM ve eşi HAVVA iki oğulları KAYİN ve EVEL. Bu iki kardeş maalesef koca dünyamızı paylaşamadılar. Aralarında kıskançlık, rekabet ve sonsuz ihtiras vardı.

Sonuç şöyle noktalandı.  Vayomer Kayin el Evel ahiv, vayi biyotam basade vayakom Kayin el Evel ahiv vayaargeu. (Bereşit 4/8). Kayin kardeşi Evel'e gel tarlaya gidelim dedi, tarlada birlikte iken kardeşine saldırıp öldürdü.

Kral Şelomo şöyle der: Haye besarim lev marpe. Verekev atsamot kina (Mişle 14/30) Huzurlu yürek bedenin yaşam kaynağıdır. Hırs ise insanı için için yer bitirir.

Rabilerimiz şöyle dediler:  En adam yotse min aolam vehatsi taavato beyado (Koelet Raba 1/A) İhtiraslı kişi dünyadan göç ederken arzularının yarısına dahi ulaşamaz.

Paye peşinde koşan kişiler için Rabilerimiz şöyle derler: Kol amehazer al agedula, gedula borahat mimenu (İruvin 13/B) Kim üstünlük ve büyüklük peşinde koşarsa, üstünlük ve büyüklük ondan kaçar.

Ben Azay Pirke Avot 4/2 de şöyle demişti: Eve boreah min aavera. Günahtan kaçmak gerekir.

Günahtan kaçmanın tek yolu saydığımız bu üç kötü davranış ve alışkanlıklardan uzak durmamızdır. Böyle davranırsak mutlu yaşamı yakalamamız çok kolaylaşır.

Mutlu bir yaşam dileğiyle,

Tekrar görüşmek üzere.

Rav Moşe Benveniste

 

MAASE

Kayıp Ruhlar

"Onu takas etmeyecektir..." (Bamidbar 27:33)

Zengin bir iş adamı ve onun arabacısı bir Cuma öğleden sonra şehre vardılar. Zengin iş adamı şehirdeki en iyi otele yerleştikten sonra, arabacı mazbut bir pansiyona gitti.

İkisi de Şabat için yıkanıp giyindi ve akşam duaları için sinagogun yolunu tuttu. İş adamı sinagoga giderken yoldan çıkmış ve çukura saplanmış bir yük arabasına rastladı. Yardıma muhtaç bir insana yardım etmek isteyen iş adamı çukura indi ve talihsiz sürücü ile yük arabasını itmeye başladı. Ama bütün iyi niyetine ve iş anlaşmalarının en zorlusunda gösterdiği ustalığa rağmen, çamurlu bir çukurdan bir yük arabası ve birkaç atı çıkarmaya gelince bu iş, umutsuz bir şekilde iş adamımızın boyunu aşıyordu. Diz boyu çamurların içinde bir saat boyunca çabaladıktan sonra tek başardığı şey en güzel Şabat giysilerini mahvetmek, birkaç kesik ve çürük içinde kalmak ve yük arabasını daha da çamura saplamak oldu. Sonunda topallayan bedeniyle Şabat'ın başlamasına bir dakika kala sinagoga yetişti.

Bu arada arabacı sinagoga erken vardı ve biraz Teilim söylemek için oturdu. Sinagogda dolanan birkaç yoksul kişiye rastladı; kendisi çok cömert bir doğaya sahip olduğu için onların hepsini yemeğini paylaşmaya davet etti. Sinagogun Şamaşı Yahudi cemaatlerinde alışılageldiği gibi yoksul ve evsizler için şehirdeki ev sahipleriyle yiyecek yerleri ayarlamak üzere yaklaştığı zaman, hepsinden aynı cevabı aldı: "Teşekkür ederim, ama ben Şabat yemeği için davet edildim bile."

Ancak maalesef arabacının bütçesi cömert yüreğine eşit değildi. On iki misafirinin aç midelerine bir yiyeceğin gölgesinden daha fazlasını indirdiklerine inanmak çok güç olur.

Böylece arabacı çamurlu çukurlardan yük arabalarını çekmekte yirmi senelik tecrübeye sahipken, bu küçük orduyu besleme işini üzerine almış, sadece Şabat ziyafetinin artıklarıyla on kilometre çapındaki bir yöre dâhilindeki her aç insanı kolaylıkla besleyebilecek zengin iş adamı ise çamurlu bir çukurun içine batmıştır.

Rabi Yosef Yitshak şöyle açıklar: "Herkese sadece kendisine verilen bir görev yüklenmiştir ve ona emredilen rolde gelişmesi için gerekli olan özel yetenekler, beceriler ve kaynaklar bahşedilmiştir. Kişi hayatı boyunca talihsiz bir şekilde dolanan ve gerçekten kendilerine ait olanın dışında her alana el atan o ‘kayıp ruhlardan' bir tanesi olmamaya özen göstermelidir."

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.

Melaha 10: LAŞ - Hamur Yapmak/Yoğurmak (Devam)

 

Şabat günü yeni bir karışım oluşturacak şekilde bazı malzemeleri birleştirmeye dair kurallar.

 

Önceki yazılarda bu melahanın temel noktalarına değinmiştik. Şimdi Hahamların çit niteliğindeki yasaklamalarına geçiyoruz.

 

Gezera: İnce ve akıcı bir karışım yaratmak (bütün görüşlere göre).

Hahamlar iki Şinuy (normalden farklı davranış) ile hazırlandığı sürece ince ve akıcı karışımlara izin vermişlerdir.

1.      Dökerken Şinuy: örneğin, malzemelerin karıştırılma sırasını tersine çevirmek. Eğer normalde böyle bir sıralama yoksa, gerektiği takdirde, karışımın katı içeriği önce konabilir.

2.      Karıştırırken Şinuy: örneğin, dairesel bir şekilde değil de, çapraz bir şekilde karıştırmak veya bir alet yerine parmakla karıştırmak.

Not: Sıvı malzemeyi katı malzemeye eklerken, katı malzemenin hemen sıvıyla karışmasını temin etmek gerekir. Böylece işlemin ilk aşamalarında yoğun bir karışım oluşması önlenmiş olacaktır. Bu nedenle en iyisi sıvıyı hızla dökmektir.

PERAŞADAN DERSLER

[Rabi Şelomo Ressler - www.weeklydvar.com]

Bu haftaki Bear peraşası Tanrı'nın Sinay Dağı'nda Moşe ile konuştuğunu, altı yıl boyunca tarlalarda ekim yapabileceklerini, ama yedinci yılın toprak için bir Şabat yılı olacağını anlatır. Neden Tora Tanrı'nın Sinay Dağında konuştuğunu özellikle belirtmektedir?

Bunun cevabı şudur: Şabat [=Şemita] yılı, Tora'yı Sinay Dağı'nda verebilecek Yazar'ın yalnızca Tanrı olabileceğini kanıtlayan bir mitsvadır, çünkü Tora, Şabat yılından önceki sene, sonraki üç yıl boyunca yeterli ürünü sağlayacağına dair bir vaatte bulunmaktadır (25:20-21). Bu kanunu hiçbir beşeri varlık yazamazdı, çünkü altı yıl içinde çürütülüp reddedilirdi! Tanrı'nın kontrolünü sergilemek için bu emri kullanması aynı zamanda bize başarılarımız hakkında bir ders verir. Eğer Tanrı bize daha çok ürün vermeyi seçerse (tahıl, para vs.) Kendisinin devreye girdiği açıkça belliyken bizim milli piyango kazanmamızı sağlayabilir veya şirketlerimizden ve ürünlerimizden aniden daha fazla üretim elde etmemizi sağlayabilir ve bizler bu artış için kendimize pay çıkarmaya yeltenebiliriz. Daha büyük olan resmi görmek ve O'nun değerini bilen kişilere Tanrı'nın bağlılığını kabul etmek bize kalmıştır.

ALİHOT OLAM

[Sefer Yalkut Yosef - Rabi Yitshak Yosef]

 

Ebeveynin Huzurunda Ayağa Kalkmak

1. Bazılarına göre, bir evlat babası veya annesi, onun bulunduğu odaya girerken ayak seslerini duyduğu zaman da, onları görmüyorsa bile, hatta görmeyecekse bile, ayağa kalkmalıdır. Başkaları ise bu yükümlülüğün yalnız onları gördüğü zaman geçerli olduğu görüşündedir ve alaha bu ikinci görüşe göredir.

2. Bir oğlun babasının önünde ayağa kalkması başkalarının da babasını onurlandırmasını tetikleyecekse, ama babası bundan rahatsız olacağı için oğlunu maruz görürse oğul ayağa kalkmamalıdır, çünkü baba onurundan feragat ettiği zaman bu feragat geçerlidir. Ama eğer oğlun babası için ayağa kalkmaması diğerlerinin de kendi babalarının ve annelerinin önünde ayağa kalkmayarak onlara gereken onuru vermemelerine yol açacaksa bu şekilde davranılmamalıdır.

3. Annesinin veya babasının başka yerden kendi bulunduğu odaya girmek üzere geldiklerini gören bir kişi o sırada ayaktaysa, oturması ve annesi veya babası içeri girdiği anda hemen ayağa kalkması yerinde olacaktır, zira bu şekilde hem ebeveyni onurlandırma mitsvasını kazanmış olacak hem de özellikle onlar için ayağa kalktığı bariz olacaktır. Annesinin veya babasının yaklaşmakta olduğunu duyan bir oğlun, onları görüp ayağa kalkmak zorunda kalmamak için gözlerini kapatması veya bakışını başka yöne çevirmesi yasaktır.

4. Babası için ayağa kalkan ve bir yere gitmesi gereken bir oğlun, ayağa kalkar kalkmaz yola koyulmaması, bunun yerine önce yerine oturması sonra kalkıp gitmesi gerekir. Bu şekilde ilk kalkışının babası için olduğu açıkça görülecek, insanlar onun gideceği yere gitmek için ayağa kalktığını düşünmeyeceklerdir.

5. İlk yedi gün içindeki bir Avel (yas tutan kişi), kendisini teselli için gelen bir haham veya ihtiyar biri için, ayağa kalkma hakkına sahiptir. "Muaf olduğu bir şeyi özellikle yapan kişi sıradan biri olarak adlandırılır" lafı böyle bir durumda geçerli değildir. Tişa Beav'da herkes yerde otururken haham veya yaşlı biri geldiğinde herkes yine kalkmakla yükümlüdür, çünkü bu eski bir yastır. Bir oğul ve babası, annesi için yas tutuyorlarsa, baba odaya girdiğinde oğlun kalkma yükümlülüğü yoktur, çünkü babası da yastadır. Hafifçe öne kalkar gibi bir hareket yapmakla da yükümlü değildir, ama yapması yerinde olacaktır. Aynısı, babası için yas tutuyorsa ve kendisi gibi yas tutan annesi odaya girdiyse de geçerlidir.

                                                                                             

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

Ona bir aşiret deyin, ister bir topluluk, ister bir kabile, ister bir aile deyin. Ne derseniz deyin ve kim olursanız olun, bunlardan birine mutlaka ihtiyacınız vardır.

-- Jane Howard

 

Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.