Bir insanın büyüklüğü, en iyi günlük davranışlarından, küçük gibi görünen iyiliklerinden, etrafına katkı sağlama isteğinden anlaşılır. Klara Hammer, tamamen doğal bir şekilde, düşünceli bir yüreğin ve şevkin nasıl harekete geçirilebileceğini gösterir.

Yom Kipur savaşı sırasında bir gün, Klara Hammer bir banka oturmuş temiz havanın tadını çıkartırken, tanımadığı iki kadının aralarındaki konuşmaya kulak misafiri olur. Kadınlar, komşularının durumu hakkında endişelidir.

"Zavallı Şaula. Hastaneden üçüz çocuklarıyla döndü. Evde zaten iki çocuğu var. Kocası orduya çağırıldı ve yardım edeceğini umduğu annesi de, maalesef zatüre oldu ve hastaneye kaldırıldı. Şaula'nın şimdi bütün o işlerle nasıl başa çıkabileceğini bilmiyorum"

Bayan Hammer, yıldırım gibi soruverdi kadına "Özür dilerim. Konuşmalarınıza uzaktan kulak misafiri oldum. Arkadaşınız Şaula nerede yaşıyor acaba?"

Kadınlar, Klara'ya şüpheyle baktılar. Bu kadın kimdi ve neden konuşmalarını dinlemişti?

Hevesi kırılmayan Klara, ısrar etti: "Ona yardım etmekten çok mutlu olurum.. Nerede yaşıyor ?"

Neden olmasın ki? Diye düşündüler. "Tam köşe başındaki evde, 47 numarada yaşıyor".

"Çok teşekkür ederim. Soyadı nedir acaba?"

"Berger"

Klara, dikiş torbasını da alarak köşeye doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı çalışmaktan yorgun düşmüş bir kadın açtı. 3-4 yaşlarında iki küçük çocuk annelerinin eteğini çekiştiriyorlardı. Arkadan, yeni doğmuş üçüzlerin bağrışma, ağlama sesleri geliyordu.

"Mazal Tov Şaula!" dedi Klara, gerçek bir sevinçle. Şaula, kapıda sessiz kaldı. Şaşırmıştı ve kapıdaki yabancının neden geldiğini merak ediyordu.

"Benim adım Klara Hammer." dedi Klara. Sessiz sorulara cevap veriyordu sanki. "Bir kaç sokak ötede yaşıyorum. Sana yardım etmek için istediğin zaman gelebilirim. Çocuklardan ve işlerinden oldukça yoğun olmalısın..."
Şaula hiç bir ey söyleyemeyerek kapıda duruyordu. Sanki gerçek olamayacak kadar güzel bir haberdi bu. Sonunda kendini zorlayarak ağzından bir kelime çıkartabildi: "Gerçekten mi?"

Krala, hiç tereddüt etmeden cevap verdi "Tabii ki!"

Şaula'nın en çok, çocuklara yemek verirken yardıma ihtiyacı oluyordu. Aynı anda sadece iki bebeği emzirebiliyordu ve tabii ki bu anda, öteki çocuklar, daha fazla ilgi için annelerinin eteğine yapışıveriyorlardı! Bayan Berger, Kalara'ya, üçüzlerin yemek zamanlarını gösteren bir tablo verdi. Bundan böyle, yemek zamanlarında, Melek Klara oradaydı!

Sava? bitip Şaula'nın eşi, cepheden eve dönünce, bu minnettar çift, Klara'ya çok güzel bir sidur, dua kitabı, armağan ettiler. Yıllar boyunca, iki aile ilişkilerini sürdürdü. Klara, üçüzlerin o muhteşem Bar-Mitzva törenlerine, derin bir sevgi, yakınlık ve mutlulukla katıldı.

Klara'nın gayet açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi, "Bazı insanlar dinlerler ve 'Ah, zavallı Şaula' derler. O zamanlar henüz torunumun çocukları dünyada değildi. İstekli ve yapabilecek durumdaydım. Neden bankta oturmak yerine birine yardım etmeyeydim?"

Sadece düşünün: Öteki iki kadın, "zavallı Şaula" hakkında konuşmak yerine banktan kalkıp harekete geçselerdi, üçüzlerin her birine bakacak biri olurdu.