mavi kutuSevmeden verebilirsiniz, ama vermeden asla sevemezsiniz. Anomim

Yahudi Ulusal Fonu'nun Mavi Kutusu'nun gerçek anlamını, Yahudi Yaşlılar yurdunda çalıştığım sıralarda öğrendim. Bu Mavi Kutu, bozuk paraları öylesine içine koyduğumuz basit bir kumbara değil, nesiller boyunca Yahudiler'in hayallerini, dualarını ve çabalarını içinde barındıran bir kutuydu. Bunu, günün birinde yaşlılar yurdundaki hikaye anlatma faaliyetinde öğrendim.

Bir gün, grubuma katılanların anılarını canlandırmak için, bir tepsi dolusu eşya getirmiştim. İki çift mum, birkaç deniz kabuğu, üzerinde tek bir harfin işlendiği bir mendil, bir Mavi Kutunun bulunduğu tepsiyi herkesin görebileceği bir yere koydum. Tepsi önce dolaştırılacak, herkes sırayla bir obje seçecek ve o objenin kendilerine çağrıştırdığı bir anıyı diğerleriyle paylaşacaktı.

O gün, bir yardımcı, Clara'yı da gruba getirmişti. Clara, ağır bir kalp krizi geçirmiş, bunun sonuncunda vücudunun bir tarafında felç inmişti. Her şeyi anlasa da konuşurken doğru kelimeler bulmakta zorlanıyordu.

Clara, özürlü olmasına dayanamıyordu. Sinirli ve saldırgandı. Hikaye anlatımı ise, konuşmaya dayalı bir faaliyet olduğu için, Clara'ya hiç de uygun değildi. Ama işte o da gruba katılmıştı. Ben de diğer kişilerle ilgilendiğim için onu başka bir yere götüremedim. O anda Clara'nın çok sorun çıkarmamasını diledim içimden.

Tepsi elden ele dolaşırken, sıra Clara'ya geldiğinde, sağlam eliyle hemen Mavi Kutu'yu kavradı ve göğsüne sıkıca bastırmaya başladı. Başka hiç kimse tepsiden bir eşya almamıştı. Gruptan fısıldaşmalar yükseldi. "Herkes istediği eşya hakkında bir hikaye anlatabilir. Bunların dışında bir eşya da seçebilirsiniz" dedim. Fısıldaşmalar dindi. Hikayeler başladı. Bir kadın, deniz kabuklarının kendisine, her Pazar sabahı denize girmeye gittiğini hatırlattığını anlattı. Bir diğeri, o ipek mendilin, İkinci Dünya Savaşının bir gece öncesinde beraber kaçtığı askeri anımsattığını paylaştı bizimle. Sıradaki kişi Clara'ydı. Ama Clara'nın yanında oturan kişi, onun bu tip aktivitelere hiç katılmadığını bildiği için, söze başlamak üzere derin bir nefes aldı. Clara mavi Kutu'yu elinde sallayarak, "Benim, Benim!" dedi. Kadınlardan biri, "Clara konuşmak istiyor!" diye hayretle gözlerini açtı. Clara başını salladı ve oda sessizce onu beklemeye başladı.

Yavaşça ve duraksayarak Clara, hikayesine başladı. Genelde anlamsız sözler söyleyen Clara'ya, ben istediklerini ifade edebilmesi için yardım etmeye çalıştım. Clara, ben doğru kelimeyi söyleyene kadar başını sallıyor, istediğini duyunca gözlerini kocaman açıyordu. Sonra ben hikayeyi o bölümüne kadar tekrar ediyor, sözü, devam etmesi için Clara'ya bırakıyordum. Diğer yaşlı kadınlar hikayelerini iki üç cümlede anlattıkları halde, Clara, bu zorlu yönteme rağmen detayları atlamıyordu.

Clara, İkinci Dünya Savasının bitiminde oğlunun altı yaşında olduğunu söyledi. O zamanlar toplama kamplarından herkes haberdar olmaya başlamıştı. Boston 'lu genç bir ev hanımı olan Clara, bütün ailesi Amerika'da olduğu halde mahvolmuştu. Yüreği, kamplardan kurtulanlar için yanıyor, evsiz yurtsuz bu insanlar için yardım etmek istiyordu. Uzun uzun düşündükten sonra bir plan yaptı. Her öğleden sonra, oğlu okuldan eve geldiğinde bir eline Mavi Kutu'yu bir eline de oğlunu alarak kapı kapı dolaşıp İsrael için yardım toplayacaktı. Clara bunu yaptı ve herkes de katkıda bulundu. Ama yerinde duramayan azimli kadın, sadece Yahudiler'in yaşadığı mahalleleri değil, diğer bölgeleri de gezmeye devam etti. " Herkes verdi" dedi gruba, " İrlandalılar, İtalyanlar, Yunanlar, herkes verdi..."

"Bana 'İnsanlarınız için çok üzgünüz' dediler. 'Bana yardım etme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim' dediler." Clara, gruba, iki yıl boyunca, ikinci oğlu dünyaya gelene kadar, bu işi oğluyla devam ettiğini, İsrael için yardım toplamaktan hiç vazgeçmediğini anlattı.

Clara sözlerini bitirdiğinde, herkes sessizdi. Onun zorlukla anlatılmış detaylı hikayesi, herkesin aklına o günleri geri götürmüşü. Hepsi bu kadının gerçekten yaşadığı o zamanlara gitmişti. Birdenbire, yaşlı kadınlardan biri alkışlamaya başladı. Ardından bütün oda alkış sesleriyle çınladı. Clara gruba doğru başını salladı ve ağzının oynatabildiği tarafını hafifçe yukarı kıvırarak gülümsedi. Yavaş yavaş insanlar sakinleşti ve bir sonraki kişi hikayesini anlatmaya başladı.

O gece, Clara bir kriz daha geçirdi ve o günden sonra bir daha konuşamadı. Ama benim ve o gün odada bulunan herkesin gözünde, Clara bir daha hiçbir zaman garip ve huysuz bir kadınmış gibi görünmedi. Aksine, şimdi huysuzluk yaşını aşmış, duygu dolu bir kadının titrek ruhu haline gelmişti.

Hanna Bandes Geshelin

**

Hanna Bandes Geshelin'in Yahudilik amaçlarına olan katkısı, İsrael'in bağımsızlığımdan iki sene sonra, dört yaşında Hadassah haber mektuplarını toplamasıyla başladı. Kendisi, yaşlılarla çalışmış ve profesyonel bir hikaye anlatıcısı olmuştur. Makalelerinin, hikayelerinin ve denemelerinin birçoğu Yahudilik konuları hakkındadır. Kendisine This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresinden ulaşılabilir.