İşte BurdayimÇocukluğumda, benim için iki özel sinagog vardı. Beth El Sinagogu, küçüklüğümün geçtiği Cherrry Hill kentindeki çok büyük bir sinagogtu.

Gloucester New Jersey'deki sinagog ise, diğerinin aksine, küçücüktü. Hazan Charles Goldhirsh ile orada tanışmıştım. Yahudilik bilgilerimi ve dua etme şekillerini geliştirmek istediğimde, Hazan Goldhirsh'den öğretmenim olmasını istemiştim. "Tabii ki" demişti bana aksanlı şivesiyle, "Sana her şeyi öğreteceğim, ama bu işe başlarsan, bitirmek zorundasın."

Böylece Hazan Goldhirsh ile ilişkim, öğretmen -öğrenci ilişkisi olarak bu şekilde başlamıştı. Sonradan Hazan Goldhirsh'in, benim gittiğim diğer sinagogun da üyesi olduğunu öğrendim, böylece dualara da beraber katılmaya başladık. Bana Şabat ve hafta içi dualarının nasıl söylendiklerini ve bu duaların melodilerini öğretti. Kısa zaman içinde aramızda büyük bir dostluk kuruldu.

Aynı zamanda, çok sevdiğim haham Howard Kahn ile olan yakınlığım da derinleşiyordu. Yirmili yaşlarımın başında, Rabi Kahn'ın etkisi sayesinde, haham olmaya karar vermiştim. Hazan Goldhirsh bana, "Başlarsan bitirmek zorundasın" dediği zaman, hiç birimiz çalışmalarımın ne boyuta ulaşacağını bilmiyorduk.

Her Roş-Aşana hazan Goldhirsh'i düşünürüm. Roş Aşana, hem onunla tanıştığım, hem de çok yakın bir arkadaş ve öğretmenim olan kendisini kaybettiğim zamandı. Hazan Goldhirsh, ben hahamlık okulunda olduğum sırada, Roş Aşana ile Yom Kipur arasında vefat etmişti. Rabi Kahn, Goldhirsh'in vefatından sonra yaptığı konuşmada, onun genç haham öğrencileri üstündeki derin etkisinden bahsetmişti. Hazan Goldhirsh, öğrenimimi tamamlayıp görevime başladığımı görememiş olsa bile, ilk yıllarda Philedephia Yahudi yaşlılar evinde beraber çalışırken, benim, başladığım işi bitireceğimi biliyordu.

Yıllar sonra, haham olarak görev yaptığım sinagogun yayınladığı bültendeki Roş Aşana ile ilgili yazıda ondan bahsetmeye karar verdim. Sinagoga gelenler, konuşmalarımda sık sık söz ettiğim Rabi Kahn'ı bilirlerdi ama artık onların, hayatımdaki diğer özel arkadaşımı da tanımalarını istiyordum. Böylelikle, hazan Goldhirsh hakkında yazdım... O sırada, Goldhirsh'in kısa bir süre sonra, benin hayatımda nasıl bir rol oynayacağını hiç bilmiyordum.

Her şey, benim sinagogumun hazanının, Roş Aşana'dan hemen önce tıbbi sorunlarla karşılaşmasıyla başladı. Bayramlar için hazır olmayı bekliyordu, ama Roş Aşana'ya bir haftadan kısa bir süre kalmıştı... Hazanımız, ne Roş Aşana'da ne de Yom Kipur'da duaları söyleyebileceğini bildirdi.
Birdenbire, ortalık karışmıştı. Ne yapmalıydık? Son dakikada onun yerine geçecek bir hazan mı getirtmeliydik? Yoksa onun yerine haham mı ( yani ben!) mi geçmeliydi? Her ihtimale karşı, ben de hazanın yerine geçmek için çalışmalara başladım.

Duaların çoğu kolaydı ama bazılarını söyleyebilmek için gerçekten hazan olmak gerekliydi. Herhalde bu duaların en önemlilerinden biri de Hineni duasıydı. Hineni, hazan duayı yönetmeye başladığı zaman söylediği ilk duaydı. Hazan'ın, bütün cemaat adına Tanrı'ya dualarını kabul etmesi için yalvardığı güçlü ve dramatik bir bölümdü. Bayram dualarının en üst noktalarından biri olarak, Hineni basit bir şekilde söylenemezdi. Hineni, aynen bir hazanın söyleyeceği şekilde okunmalıydı. Problem değil diye düşündüm. Bir kasetten öğrenebilirim.

Dua kasetlerimi çıkarttım. Hineni yoktu. Hahamlık okulunun hazanlık bölümündeki kasetleri inceledim. Hineni yoktu. Tabii ki de olmazdı. Hahamlar, duanın okunmasında zaman zaman yardım ederlerdi ama hiçbir zaman Hineni okumazlardı. Bu hazanın işiydi. Ama bu yıl, görev benim olmuştu.

Arkadaşlarımla iletişime geçtim. Herhangi birinde Hineni'nin kaseti var mıydı? Hiç kimsenin yoktu. Ben ne yapacaktım? Hineni'yi okumaya ihtiyacım olacak mıydı? Belki de sinagog, başka bir hazanın gelmesini sağlayacaktı. Bunu yapmalarını istiyor muydum? Bilmiyordum... Eğitimini almadığım bir şeyi hazırlamanın verdiği baskı mı yoksa tanımadığım biriyle kısıtlı bir zamanda bir şeyler hazırlamanın verdiği baskı mı daha kötüydü? Bilmiyordum. Tek bildiğim, o seneki Roş Aşana hakkında giderek daha da endişelenmeye başladığımdı.

Düşünmek için oturdum. Dualarımızın başarısının da başarısızlığın da bir yabancının değil, benim ellerimde olmasını istiyordum. Başkanım Paula Harris'i aradım ve başka bir hazan'ın gelmesini istemediğimi söyledim. "Peki" dedi bana, "Kurulla konuşacağım ve seni tekrar arayacağım". Başkan, kurulla konuşmaya gitti ve ben de Hineni kaseti aramaya devam ettim. Sanırım hiç şansım yoktu...

O gecenin ilerleyen saatlerinde, çalışma odamın telefonu çaldı. Arayan Paula'ydı. Bayramda dua, benim istediğim şekilde olacaktı. Başka bir hazan gelmeyecekti. Masamda oturarak onu dinledim. Beni dinlediği için ona teşekkür ederken, gözlerime, kütüphanemde duran eski, tahta bir kutu ilişti.

Bugün, o kutuda beni neyin çektiğini bilmiyorum ama bir şeyler çekti. İçine baktım. Kasetler... On beş sene öncesinde kalma kasetler. Kasetlerden birinin üzerinde bir etiket vardı: "Goldhirsh" yazıyordu üzerinde. Kaseti teybe koydum. Eski öğretmenimin sesi odaya yayıldı: "Şimdi, hazan'ın Musaf duasından önce söylediği dua". Ve Hazan Goldhirsh Hineni' yi söylemeye başladı.

Teybi durdurdum ve ağlamaya başladım. Sonra Hazan Goldhirsh'in Hineni'sini dinledim. Bu kaseti ne zaman doldurmuştu? Onunla Roş Aşana ve Yom Kipur dualarını hiç çalışmamıştım. Ama işte dualar buradaydı. Sonra kaset sonuna gelince, sevgili öğretmenimin, dostumun söyleyecek bir sözü daha vardı, son bir değerli armağan: "Ben Hazan Goldhirsh. Benjamin, umarım işini her zaman en iyi şekilde yaparsın. Öyle yapacağını biliyorum."

Bu sadece bir tesadüf müydü? Belki de... Rabbi Khan bana her zaman tesadüf diye bir şeyin olmadığını söylerdi ve ben de tesadüflere pek inanmazdım Ama ben Tanrı'ya ve neşema'ya, yani insan ruhuna inanmıyorum. Sevenler arasında ölümün bile yok edemediği bağlar olduğuna inanıyorum. Ve onsuz on seneden uzun bir süre geçirdiğim halde, benim eski öğretmenimin bana hala bir şeyler öğrettiğini biliyorum.

Birdenbire, sakinleşmiştim. Her şey yolundaydı. Roş Aşana'da yalnız olmayacaktım. Hazan Goldhirsh, eski öğrencisiyle olacaktı. Zaten Hineni kelimesinin anlamı neydi? "İşte buradayım". Ve işte o da oradaydı...

Rabbi Benjamin Sendrow

**

Rabbi Benjamin Sendrow, Florida Myers'da Judea Sinagogunda görev yapan bir hahamdır. O ve eşi Arlene'in üç çocukları vardır: Evan, Sammı ve Rahel. Rabbi Sendrow, Philedephia'nın dışında New Jersey Cerry Hill'de büyümüştür. Neredeyse 10 sene Florida'da yaşadıktan sonra Rabii Sendrow, hala doğduğu yer olan Philederphia Phillies'i çok sevmektedir. Kendisine, Rab_eyelsusa.com adresinden ulaşılabilir.