Yazdır

Uzun tesadüfler.

Çocukluğum Bronx'ta geçti. O zamanlar Terry Noble'ın telefon numarasının son dört rakamı 7401'di. Tesadüfe bakın: Terry, sosyal güvenlik numarası aldığında, son dört rakamın yine 7401 olduğunu gördü. Ve yıllar sonra, İsrael'deki bir kibutsta gönüllü olarak gitti, ismini Tuvia Ariel olarak değiştirdi, ardından saygı duyduğu bir marangozun yanında çalışmaya başladı. Marangoz, dimdik, sağlam ve sadık biriydi. Çok fazla konuşmazdı. Tuvia, marangozun, Ayschwitz'den kurtulmayı başarabilen çok az insandan biri olduğunu, kaçtıktan sonra Polonya direnişçilerine, ardından da İngiliz ordusuna katıldığını öğrendi. Kendisi, İsrael'e gönderilmiş, Palmah'a katılmış ve İsrael'in 1948 yılında kurulması için çalışmıştı.

Gerçekten de esaslı bir hayat hikayesi.

Tuvia Ariel'in, Holocaust'tan kurtulan bu adamın deneyimlerini çok merak ediyordu. Tuvia, adamın kolundaki seri numarasını görmüştü. Son dört rakamı 7401'di.

" Lütfen bu konu hakkında konuşma" demişti marangoz Tuvia'ya sert bir şekilde. "Bütün ailemi, annemi, babamı kaybettim; Benden küçük bir kardeşim vardı, bir tane de ağabeyim- ama geriye bir tek ben kaldım. Lütfen bunları bir daha açma!"

Tuvia bir daha soru sormadı.

Bir sefer dışında.

Tuvia Ariel'in bir çok hikayesi vardır. Aslında onun kendisi bir hikayedir: Kendisi, bir süreliğine Bob Dylan'ın danışmanlığını yapmış, Abbie Hoffman 'ın kaddish'in yeniden söylenmesi için hazırlıkları tamamlamış, Yale hukuk kayıt yaptırmış ve İsrael'e 1956 Sina savaşında ABD ordusundaki bir asker olarak gelmişti. Geldiği anda da, üniformasındaki ABD işaretini yırtıp atmış, tıpkı bir İsraelli gibi, savaşmak için Sina Yarımadasına gitmiş, ama o anda savaşın 2 saat önce sona erdiğini öğrenmiştir.

Tuvia'nın ne kadar renkli bir kişi olduğu bana önceden söylemişti ama hiç bir şey beni geçen Cuma öğleni, karşılaşmamızdan bir saat sonra bana söylediği yoruma daha önceden hazırlayamazdı. Yeni bir bacağı olduğunu biliyordum. Çok zor zamanlar geçirdiğinden de haberim vardı. Ama kim bu gibi şeyleri düşünüp teşekkür eder ki? Kim bacaksız olmanın veya yeni bir bacağa sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünür ki?

Sinagogda dua ederken, öğleden sonra duası sona ererken, hiçbir gariplik fark etmemiştim. Birdenbire, Tuvia bana doğru yaklaştı. Neredeyse ağlamak üzereydi.
" Hayatımda ilk kez, minyanda ayakta durup şemoneh esre duasını ( Ayakta dururken eğ ilinmesi gereken İbranice bir dua) söyledim. Daha önce hiçbir zaman Yüce Tanrı'ya, diğer Yahudiler gibi ayakta, üç adım öne giderek, üç adım arkaya atarak dua edememiştim...."

Tuvia, Şemoneh esre'nin söylenmediği, fazla dindar olmayan bir evde büyümüştü. Daha sonra 1963'te bir kibutsa gönüllü olarak katılmıştı. Rus Devriminin 15 yılı olan 1967'de, kibutsta çalıştığı makineye bacağını kaptırmış, ve hayatını kurtarmak için kendi kendine bacağını kesmek zorunda kalmıştı. Makine, dişleriyle bacağını çekmişti, vücudunun geri kalanı ise, onun hızlı ve cesaretli atılımı sayesinde kurtulabilmişti. Yaklaşık 10 sene sonra, daha dindar oldu. Tekerlekli sandalıeyle yürüyor ve yapma bacaklar kullanıyordu. Ama bunlardan hiçbiri, onun Şemoneh esre 'yi gerektiği gibi söylemesine izin vermiyordu.

Bir cuma, bunu başarabildi.

Sadece üç sokak ötedeki evine yürüdükten sonra, yeniden neşeyle bağırdı: " 22 yıldır yürüdüğüm en uzun mesafe bu!"

Yeni ayağı, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından hemen önce kendisine takılmıştı.

Bu yaşayan bir mucize değil miydi?

Çok masumca başlamıştı. Tuvia, 1989'un başında, bir iş gezisi için Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmişti. Du Pont'un televizyon reklamını gördü. Uzay araçları ve yapay dokularda kullanılmak amacıyla yeni bir plastik türü geliştirilmişti. Reklam, bu tekerlekli sandalıedeki insanları değil, bu tür plastikten üretilmiş yapay bacaklarıyla basketbol oınayan, koşan, pas veren hatta zıplayan kişileri gösteriyordu. Normal bir oyundu.

Ve oınayanların da bacakları dizden aşağı değil, dizden yukarı kısma takılmıştı.

Tuvia, için böyle bir şeyi görmek, sanki yıllar önce ölen bir büyükanneyi, birdenbire sokakta dolaşırken görmesi gibiydi. 22 yıl önce bacağını kaybettiğinde, bir daha hiçbir zaman normal bir şekilde yaşayabileceğini düşünmemişti- ama orada tıpkı kendisi gibi olan insanlar basketbol oınuyorlardı!!

Du Pond'u aradı. Kendisini Oklahoma Citı'deki bir kliniğe sevk ettiler. Hemen isteğini söyledi: "Bana ne zaman bir bacak yapabilirsiniz? Ne kadar zaman alır? Ne kadara mal olur? "

Eski sistem diz üstü takma bacakları, ağrıya ve dolaşım sisteminde problemlere neden oluyordu, bazen de hiçbir işe yaramıyordu. Dupont'un esnek, plastik, yeni sistemleri protezleri, ağrıyı ve dolaşım sitemi problemlerini durdurmakla kalmıyor, doğal enerji kanalları sayesinde bacağın doğal hareket kabiliyetini arttırıyordu.

Yeni bacağını almadan önce bile, Tuvia Ariel, yeni kavuşacağı yaşamdan pek de tatmin olmamış gibiydi. O, İsrael'deki takma bacaklardan istiyordu. Bu konuda, Amerikan uzman John Sabolovithch ile uzun uzun konuştu ve bu teknolojinin Kutsal Topraklar İsrael'e getirilmesini istedi. Sabolovithch, iki yolla bunu yapmayı kabul etti. İlki, İsraelli doktorları Oklahoma Citı'de eğitmek, ( birincisini eğitmişti bile); ikincisi, İsrael'deki diğer doktorları eğitmek için kadrosuyla beraber İsrael'e gelmek. Tuvia'nın sadece uçak biletlerini tedarik etmesi gerekiyordu.

Zamanında Bob Dylan'ı Yahudi geçmişine yakınlaştırmak istemiş birinin, hayatını insanüstü bir cesaret ve acıyla kurtarmaya çalıştığını belirtmeye gerek yok. Amacı, bu teknolojiyi İsrael'e getirmenin çok ötesine ulaşmıştır. Kendisi, " İbrani Özgür organ Kurumu" nu kurmak istedi.

Açık konuşmak gerekirse, Tuvia'nın motivasyon kaynağı, idealizm değildi. Çok daha fazlasıydı: O, Tanrı'nın elçisi olarak görevlendirildiğini düşünüyordu. Böyle düşünmesi için nedenleri vardı. Ona göre, yıllarca çektiği acılar, şimdi onu dünyanın unuttuğu insanlara yardım edebilmesi için bir elçi yapmıştı. Tuvia neden daha önce elçi olduğunu inanmıştı ve şimdi bir daha olabileceğine inanıyordu?

Tuvia iki kibutsa gönüllü olarak başvurmuştu. Bacağını kaybettiği kibuts, onun ülkeyi terk etmesini istemişti. O bir utanç kaynağıydı. Ama Tuvia, ne olursa olsun İsrael'i terk etmeyecekti. 5 yıl süren mücadeleden sonra, turist okuluna girebildi. Kendisini acılara boğan tekerlekli sandalıeler, yapma bacaklarla geçen yıllar arasında, 15 yıl boyunca tur rehberi olarak görev yaptı.

Kariyerinin başladığı zamanlarda, kendisine, Lod'daki havaalanından turistleri karşılaması ve onları merkez ofise getirmesi istenmişti. Bu, tecrübeli bir rehberin yapabileceği bir görevdi.

Bir gün, son derece zengin, son derece iyi giyimli, kibar bir Amerikan turistini karşılamıştı. Tuvia, çok arkadaş canlısı davranamadığından, ciddi bir tavır takınmıştı. Lod'dan Yeruşalayim'e giderken yarı yolda, zeki turist bağırdı: " Dur!", Tuvia durdu. Adam yüksek sesle çıkışıyordu: " Benim sadece maddiyatçı, yapmacık bir Amerikan turisti olduğumu düşünüyorsun değil mi? Ama ben bütün borçlarımı ödedim!"

Amerikan turist, gömleğini sıyırıp, koluna kazınmış numarayı gösterdi. Tuvia, adamın koluna baktı ve neredeyse şoka girmiş bir halde gözlerini açtı. Daha ne olduğunu anlayamadan turist konuşmaya devam etti: "Ben bütün ailemi kaybettim....benden küçük bir kardeşimi, ve de ağabeyimi..." Tuvia'nın aklı karmakarışık oldu.
Adamın yüzü kıpkırmızıydı. Tuvia, sakin olmaya çalıştı ve " Kardeşinin ismi Şimon muydu?" diye sordu. Kırmızı yüz bembeyaz kesildi. "Geri dönüyoruz. Seni Yeruşalayim'e götürmüyorum !"dedi turiste.

Tuvia u-dönüşü yaptı ve 1,5 saat boyunca, önceden marangozla çalıştığı Afula yakınlarındaki kibutsa gitti. Tuvia, kibutsa ulaşınca, doğru marangozun bölümüne gitti. 10 yıldan sonra ilk kez kendisini eğiten marangozu görüyordu. Selamlaşmadan sadece " Kardeşinin adı Reuven miydi?" diye sordu.

Adamın yüzü bembeyaz kesti.

Tuvia, taksiye geri gitti ve Amerikan turiste " Benimle gel, seni kardeşine götüreceğim " dedi.

Onu marangoz kulübesine götürdü, kendisi içeri girmedi. - o anın ikisine özel olduğunu düşünmüştü ve girmek istememişti.

Sonar bir u dönüşü yapıp kibutsun girişine gitti. Durdu ve ağlamaya başladı.

Neden?

Turistin kolundaki numaraya baktığında, son dört rakamının 7-4-0-2 olduğunu görmüştü.

Rabi Hillel Goldberg

**

Rabi Hillel Goldberg, Intermountain, Yahudi Haberleri Yönetici editörüdür. Kendisi, bağımsız bir eğitmen ve Choise Yılın Akademik Kitabı ödülünü kazanmış bir kişidir. İnsan hakları savunucusudur ve eşi Elaine birlikte ve 6 çocuk ve bir çok torun sahibidir. Kendisine This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresinden ulaşılabilir.