Eski Bukharim Mahallesi, Yeruşalayim'deki Mea Şearim'in sınırındaki bölgededir. Şimdilerde pek öyle olmasa da,zamanında, burası birçok geniŞ Sefarad ailesinin oturduğu zengin bir yerdi. Bu ailelerin geldiği yer Bukhara, Soyetler Birliği'nin güneyinde yer alan Semerkand'da bulunuyordu.

Orada, Yahudiler yüzıllar boyunca refah içinde yaşamışlar, serbestçe Tora öğrenimlerine devam etmişler ve aşırı bir tepkiyle karşılaşmadan mitsvalarını yerine getirebilmişlerdi. Sıcak, canlı karakterlere sahip olan Bukharalı Yahudiler'in kendilerine özel gelenekleri vardı. İyilikleri ve misafirperverlikleriyle ün salmışlardı. Örneğin, Bukhara'da fakirlerin, her Şabat ya da bayram akşamı, bölgedeki zengin ve cömert Yahudiler'den birinin evinde yemeğe gidebileceği, herkes tarafından bilinen bir şeydi. Bukharalı Yahudiler'in iyi nitelikleri ve ünleri Rusya'dan Eretz Yisrael'e taşınmıştı.

Orada, 1940lar'ın, güneşte kurutularak hazırlanan taşlarla yapılan Yeruşalayim evlerinde, hayat yoğun şekilde devam ediyordu. Evler, avlular etrafına inşaa ediliyor, komşular birbirlerine yakın oturuyorlardı. Ya da aynı ailenin bir kaç nesli bir arada yaşıyor, birbirlerine yardım ediyorlardı. Ev hanımları, çamaşırları beraber asar, aile simha ve seudalarını birlikte hazılarlardı.Sık sık, sıcak bir günün sonunda, güneş ufukta yavaş yavaş batarken, bu avluların etrafında oturular, bebekleri kucaklarında, dünyanın dört bir yanından hikayeleri birbirleriyle paylaşırlardı.

Tozlu, gri avluların etrafına inşaa edilen evler bugün hala ayaktadır ve oranın eski yaşayanları,çok eskiden olmuş hikayeleri hala hatırlarlar. Bir kaç sene önce, saygıdeğer mahallelerden birindeki ailelerde bir brit milla, sünnet töreni gerçekleşmiş. Bu aile, Porat Yosef'in ünlü Roş Yeşivası Rabi Ben Zşon Abba Shaul'un bir akrabasıymış.

Küçük bebek de, Rav'ın yeğenlerinden birinin oğlıymuş. Mutlu çift yeni doğmuş çocuklarına ne isim vereceklerini tartışıyorlarmış. İnsan, 'bir isim nedir ki?' diye sorabilir. Sadece kulağa hoş gelen bir ses değil mi? Yahudi kaynakları, bir insanın isminin, aslında kaderi hakkında da bazı anahtarları içinde barındırdığını ve hayatını ciddi şekilde etkileyebileceğini aktarırlar. Hatta bir çocuğa "Nimrod" ismini reddeden bir mohelin hikayesi, Tel-Aviv'deki Rav Yedidıah Frankel'e bile ulaşmıştı. Mohel, bu ismin Tora'da geçtiği halde, kötü birine ait olduğunu, hatta bu kişinin Tanrı'ya karşı isyan ettiğini iddia etmiştir. Ve mohel, bu iddiası ile, çocuğun anne babasına karşı davayı kazanmıştır!

Çocuğuna ne ısım vereceğını dusunen genç baba, erken yaşta ölen amcası Rafael'I hatırladı. O, iyi bir kişi, Tora çalışan cömert bir adamdı. Şu ana kadar ailede iç kimse, Rafael amcanın anısını yaşaymak için ismini kullanmamıştı. Şimdi bunun tam zamanı olabilirdi. Ancak, genç baba, bazı kişilerin, erken yaşta ölmüş birinin ismini kullanmasına karşı geleceğini fark etti. Ve böylece, eşinin tavsiyesini dinleyerek, Yeruşalayim'deki tsadik kişi Mordehay Şarabi'ye danışmaya karar verdi.
Rav, dikkatlice genç babayı dinledi, ve kısa bir süre düşündükten sonra cevap verdi: "Ona Rafael ismini verebilirsin. Ama ona koşer bir hayvanın ismini de vermelisin. İsme, Zvi, yani geyik kelimesini de ekle. Bu isim, zefaret niteliğini yansıtır."

Sekizinci günde, herşey brit milla kutlaması için hazırdı. Seuda, Bikhurim mahallesinde yaşayan büyükannenin evinde hazırlanmıştı. Büyük sevincin bir başka nedeni daha vardı. Bukhara'da yaşayan iki yaşlı teyze de en sonuna Komunist rejimin baskısından kaçabilmiş ve ailenin bu ilk bayramı için Eretz Yisrael'e tam zamanında yetişmişlerdi.

Mohel içeri girdi ve alet edevatlarını hazırlamaya başladı. Erkekler, neşe içinde, Eliyahu Annavi'nin onuruna, geleneksel melodiler ve şarkılar söylüyorlardı.

"Baruh aba!" sesleri ve çağrıları arasında bebek içeri getirildi. Bazıları, "aba" kelimesinin sayısal değerinin sekiz olduğunu ve bunun brit millanın yapılmasının emredildiği sekizinci günü temsil ettiğini açıklar. Bebek, Kisey Şel Eliyahu, yani Eliyahu'nun sandalıesine oturtuldu, ardından mohel sünneti gerçekleştirdi.

Bundan sonra berahalar yükseldi ve isim açıklandı: "vayikrei şemo b'Yisrael-İsrael'de ismi- RAPHAEL ZVİ Olsun!"

Akrabalar birbirlerine bebeğin ismini söylerken etrafa mırıltılar yayıldı. Birden, kadınların tarafından, gayet belirgin ama engellenmeye çalışılan bir ses geldi. Herkes bi sorun olup olmadığını anlamak için o yöne dönünce, Rusya'dan heniz gelen teyzelerden birinin gözyaşları içinde olduğunu gördü. Daha tanışmadığı etrafındaki insanlara, bir şeyler anlatmaya çabalıyordu. "Sorun nedir teyzeciğim" diye soruyorlardı yanında oturanlar.

Yaşlı kadın cevap verdi: "Bebeğin ismi, Zvi değil mi? Siz Zvi'nin kim olduğunu biliyor musunuz? Zvi benim erkek kardeşimdi! Zvi, Komunistlerin yakalayıp öldürdüğü insanlardan biriydi!"

Topluluktan bir uğultu yükseldi, ardındansa derin bir sessizlik çöktü etrafa. Bebeğin anne babasının, bebek için 'Zvi' ismini seçmeleri sadece bir tesadüf müydü?

Ama her şey bununla da bitmedi. Aniden, sessizlik, bebeğin akıllı ve olgun bir kadın olan büyükannesi tarafından bozuldu.Sanki ilk başta kendini sessiz kalmaya zorlamış da, şimdi teyzenin bu çıkısıyla beraber hikayesini paylaşmaya karar vermiş gibi bir hali vardı.

"Bunu herkes anlamayacak ve bazılarınız "sadece eski kafaların hikayesi" diyecek. Ama yine de konuşmalıyım. Dün gece bir rüya gördüm ve bazı rüyaların çok önemli olduklarını bilirim. Rüyamda sakallı bir Yahudi gördüm- ufuktan bana doğru yaklaşıyordu. Bu daha önceden tanıdığım biriydi.daha sonra bir sesin "Dod. Zvi ba l'Ertz Yisrael- Zvi Amca Eretz Yisrael'e geldi-dediğini işittim. Şimdi, bundan ne anlıyorsunuz? Bu, teyzenin biraz evvel bahsettiği amca olmalı. Bence bu hiç de bir tesadüf değil Tanrı'nın bunu istediğine eminim..."

İşte böyle.... Yıllar geçti ve Rafael Zvi, büyüyüp iyi,nazik ve eğitimli bir kişi haline geldi. Hem ailesi hem de toplumu için bir guru kaynağı oldu.